'Gençler bayramlarda olabildiğince ailelerinin yanında olsun'

KÜLTÜR SANAT (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 11.08.2019 - 13:16, Güncelleme: 27.10.2022 - 05:58
 

'Gençler bayramlarda olabildiğince ailelerinin yanında olsun'

Yeşilçam'ın emektarlarından Karakaş, "Çocukluğumuzda İstanbul'da arkadaşlarımızla komşulara ve akrabalara gidip şeker toplardık. Bazen harçlık da verirlerdi. Şimdi ise herkes bayramlarda mesaj çekiyor, anne ve babalarına telefon bile etmiyor." dedi.
İSTANBUL (AA) - "İnek Şaban", "Şark Bülbülü", "İyi Aile Çocuğu", "Bekçiler Kralı" ve "Battal Gazi"nin de aralarında olduğu çok sayıda unutulmaz filmde rol alan 82 yaşındaki oyuncu Yavuz Karakaş, eski bayramlara özlem duyduğunu belirterek, "Bayramlarda çocukların mutlaka anne ve babalarına giderek ellerini öpmeleri ve bayramlaşmaları gerekli. Eskiden bayramlar daha güzeldi." dedi. Yaşamı boyunca 400'e yakın sinema, 100 kadar da dizi filmde rol alan emektar karakter oyuncusu ve ses sanatçısı Karakaş, AA muhabirine emeklilik günlerini ve unutamadığı bayramları anlattı. 1937'de Gaziantepli bir ailenin 8 çocuğundan biri olarak dünyaya gelen, 5 yaşındayken ailesiyle İstanbul'a göç eden Karakaş, sanata olan ilgisini fark eden ailesi ve öğretmenlerinin desteğiyle 15 yaşında Üsküdar Musiki Cemiyetine başladığını, 18 yaşında ise İstanbul Radyosunda ses sanatçısı olarak görev aldığını aktardı.İlk kez, askerden dönünce "Kolsuz Bebek" adlı fotoroman, ardından 1960'ta sinemaya uyarlanan filmde rol aldığını kaydeden Karakaş, "Bundan sonra sinema hayatım başladı. Türkan Şoray, Ediz Hun, Kemal Sunal, Sadri Alışık, Cüneyt Arkın gibi sayısız sinema sanatçısıyla, karakter oyuncusu olarak yer aldım." dedi.Cüneyt Arkın'la bir anısını da paylaşan Karakaş, şöyle devam etti:"Bir film için çağrıldım ve gittiğimde Cüneyt Arkın oturuyordu. Kiralık katili oynayacağımı belirttiler. Film için judo, karate çalıştım. O zaman filmlerde judo, karate çok meşhurdu. Cüneyt Arkın'a, 'Bu filmde judo, karate mi yoksa Türk kavgası mı yapalım?' diye sordum. Cüneyt Arkın, 'Türk kavgası yapalım' dedi. Başladık kavga etmeye, beni bayağı hırpaladı. 'Bu gece ölmezsem Cüneytçim, bir daha ölmem' deyince, 'Ne oldu ki?' dedi. 'Biraz hırpalandım' diye cevap verdim. Eve geldim, uyuyamayınca sabahleyin doktora gittim. Doktor, 'Ne oldu, araba kazası mı geçirdin?' dedi. 'Araba kazası değil, Cüneyt Arkın'la kavga sahnem vardı' deyince doktor da başladı gülmeye. Öyle bir anım oldu Cüneyt Arkın'la."Beşiktaş İskelesi'nde orkestrada bateri çalarken tanıştığı hayranıyla evlendiğini, 55 yıllık evliliğinde 3 çocuğu ve 5 torunu olduğunu ifade eden Karakaş, içerikleri dolayısıyla istemediği filmlerde oynamamak için bir dönem Almanya'ya gittiğini, kızının doğumun ardından Türkiye'ye döndüğünü belirtti. "Eski aile bağları kalmadı"Yeşilçam'da geçen bir ömrün ardından çocukları, eşi ve torunlarıyla mutlu bayramlar geçirdiklerini dile getiren Karakaş, şöyle konuştu:"Doğduğum yer Gaziantep'te çok az kaldığım için İstanbul'da yaşadığım bayramları hatırlıyorum. Çocukluğumuzda İstanbul'da arkadaşlarımızla komşulara ve akrabalara gidip şeker toplardık. Bazen harçlık da verirlerdi. Şimdi ise herkes bayramlarda mesaj çekiyor, anne ve babalarına telefon bile etmiyor. Dolayısıyla güzel ve hoş bir davranış olmuyor. Bayramlarda çocukların mutlaka anne ve babalarına gidip ellerini öpmeleri ve bayramlaşmaları gerekli. Şimdi insanlar bayramlarda aile ziyaretleri yerine tatile gidiyor. Örneğin, dün mezarlığa gittik kimseleri göremedik. Eskiden bayramlar daha güzeldi. Gençler ailelerine daha düşkündü. Anne ve babaya karşı saygılı ve sevgili idi. Şimdi eskisi gibi aile bağı kalmadı. Bayramda gezmeye gidiyorlar. Eski bayramlar gibi değil. Anne veya babalarını da huzurevine gönderiyorlar. Halbuki anne ve babalar neler çekiyor çocuklarını yetiştirmek için. Şimdiki gençlerden isteğim, bayramlarda mümkün olduğu kadar ailelerinin yanında olsunlar. Tatile gidilecekse bayramlaşıp sonra gitsinler."Yavuz Karakaş, bayramlarda ailece bir arada olmaya özen gösterdiklerini vurgulayarak, torunlarının anne, baba demeden önce dede dediklerini söyledi.Yeşilçam'ı ve hayatını anlattığı Erhan Tuncer'in hazırladığı "Yeşilçam'da Bir Ömür" adlı kitabının okuyucuyla buluştuğunu ifade eden Karakaş, kitabının imza günlerine gittiğini kaydetti."Bu imza günleri, benim için emekliliğimde bir yaşam sevinci oldu." diyen Karakaş, sözlerini şöyle tamamladı:"Aslında emekliliği de tanımadım, görmedim ve yaşamadım. Çünkü hep faaliyet halindeyim. Üsküdar Belediyesinin İkinci Bahar Kahvesi'nde emekli arkadaşlarla sohbet edip çeşitli faaliyetlere katılıyorum. Üsküdar'da evimden çıkıp buraya uğruyorum. Onlara sinemayı ve geçmişimi anlatıyorum. Beni dinleyen doğunun, batının, kuzeyin ve güneyin güzel insanlarına sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Türkiye'yi dolaşıyor, imza günlerine gidiyorum. Festivalleri takip ediyorum. Önümüzdeki günlerde ikinci kitabımı da çıkarmayı düşünüyorum. Hayatım renkli geçiyor."
Yeşilçam'ın emektarlarından Karakaş, "Çocukluğumuzda İstanbul'da arkadaşlarımızla komşulara ve akrabalara gidip şeker toplardık. Bazen harçlık da verirlerdi. Şimdi ise herkes bayramlarda mesaj çekiyor, anne ve babalarına telefon bile etmiyor." dedi.
İSTANBUL (AA) - "İnek Şaban", "Şark Bülbülü", "İyi Aile Çocuğu", "Bekçiler Kralı" ve "Battal Gazi"nin de aralarında olduğu çok sayıda unutulmaz filmde rol alan 82 yaşındaki oyuncu Yavuz Karakaş, eski bayramlara özlem duyduğunu belirterek, "Bayramlarda çocukların mutlaka anne ve babalarına giderek ellerini öpmeleri ve bayramlaşmaları gerekli. Eskiden bayramlar daha güzeldi." dedi. Yaşamı boyunca 400'e yakın sinema, 100 kadar da dizi filmde rol alan emektar karakter oyuncusu ve ses sanatçısı Karakaş, AA muhabirine emeklilik günlerini ve unutamadığı bayramları anlattı. 1937'de Gaziantepli bir ailenin 8 çocuğundan biri olarak dünyaya gelen, 5 yaşındayken ailesiyle İstanbul'a göç eden Karakaş, sanata olan ilgisini fark eden ailesi ve öğretmenlerinin desteğiyle 15 yaşında Üsküdar Musiki Cemiyetine başladığını, 18 yaşında ise İstanbul Radyosunda ses sanatçısı olarak görev aldığını aktardı.İlk kez, askerden dönünce "Kolsuz Bebek" adlı fotoroman, ardından 1960'ta sinemaya uyarlanan filmde rol aldığını kaydeden Karakaş, "Bundan sonra sinema hayatım başladı. Türkan Şoray, Ediz Hun, Kemal Sunal, Sadri Alışık, Cüneyt Arkın gibi sayısız sinema sanatçısıyla, karakter oyuncusu olarak yer aldım." dedi.Cüneyt Arkın'la bir anısını da paylaşan Karakaş, şöyle devam etti:"Bir film için çağrıldım ve gittiğimde Cüneyt Arkın oturuyordu. Kiralık katili oynayacağımı belirttiler. Film için judo, karate çalıştım. O zaman filmlerde judo, karate çok meşhurdu. Cüneyt Arkın'a, 'Bu filmde judo, karate mi yoksa Türk kavgası mı yapalım?' diye sordum. Cüneyt Arkın, 'Türk kavgası yapalım' dedi. Başladık kavga etmeye, beni bayağı hırpaladı. 'Bu gece ölmezsem Cüneytçim, bir daha ölmem' deyince, 'Ne oldu ki?' dedi. 'Biraz hırpalandım' diye cevap verdim. Eve geldim, uyuyamayınca sabahleyin doktora gittim. Doktor, 'Ne oldu, araba kazası mı geçirdin?' dedi. 'Araba kazası değil, Cüneyt Arkın'la kavga sahnem vardı' deyince doktor da başladı gülmeye. Öyle bir anım oldu Cüneyt Arkın'la."Beşiktaş İskelesi'nde orkestrada bateri çalarken tanıştığı hayranıyla evlendiğini, 55 yıllık evliliğinde 3 çocuğu ve 5 torunu olduğunu ifade eden Karakaş, içerikleri dolayısıyla istemediği filmlerde oynamamak için bir dönem Almanya'ya gittiğini, kızının doğumun ardından Türkiye'ye döndüğünü belirtti. "Eski aile bağları kalmadı"Yeşilçam'da geçen bir ömrün ardından çocukları, eşi ve torunlarıyla mutlu bayramlar geçirdiklerini dile getiren Karakaş, şöyle konuştu:"Doğduğum yer Gaziantep'te çok az kaldığım için İstanbul'da yaşadığım bayramları hatırlıyorum. Çocukluğumuzda İstanbul'da arkadaşlarımızla komşulara ve akrabalara gidip şeker toplardık. Bazen harçlık da verirlerdi. Şimdi ise herkes bayramlarda mesaj çekiyor, anne ve babalarına telefon bile etmiyor. Dolayısıyla güzel ve hoş bir davranış olmuyor. Bayramlarda çocukların mutlaka anne ve babalarına gidip ellerini öpmeleri ve bayramlaşmaları gerekli. Şimdi insanlar bayramlarda aile ziyaretleri yerine tatile gidiyor. Örneğin, dün mezarlığa gittik kimseleri göremedik. Eskiden bayramlar daha güzeldi. Gençler ailelerine daha düşkündü. Anne ve babaya karşı saygılı ve sevgili idi. Şimdi eskisi gibi aile bağı kalmadı. Bayramda gezmeye gidiyorlar. Eski bayramlar gibi değil. Anne veya babalarını da huzurevine gönderiyorlar. Halbuki anne ve babalar neler çekiyor çocuklarını yetiştirmek için. Şimdiki gençlerden isteğim, bayramlarda mümkün olduğu kadar ailelerinin yanında olsunlar. Tatile gidilecekse bayramlaşıp sonra gitsinler."Yavuz Karakaş, bayramlarda ailece bir arada olmaya özen gösterdiklerini vurgulayarak, torunlarının anne, baba demeden önce dede dediklerini söyledi.Yeşilçam'ı ve hayatını anlattığı Erhan Tuncer'in hazırladığı "Yeşilçam'da Bir Ömür" adlı kitabının okuyucuyla buluştuğunu ifade eden Karakaş, kitabının imza günlerine gittiğini kaydetti."Bu imza günleri, benim için emekliliğimde bir yaşam sevinci oldu." diyen Karakaş, sözlerini şöyle tamamladı:"Aslında emekliliği de tanımadım, görmedim ve yaşamadım. Çünkü hep faaliyet halindeyim. Üsküdar Belediyesinin İkinci Bahar Kahvesi'nde emekli arkadaşlarla sohbet edip çeşitli faaliyetlere katılıyorum. Üsküdar'da evimden çıkıp buraya uğruyorum. Onlara sinemayı ve geçmişimi anlatıyorum. Beni dinleyen doğunun, batının, kuzeyin ve güneyin güzel insanlarına sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Türkiye'yi dolaşıyor, imza günlerine gidiyorum. Festivalleri takip ediyorum. Önümüzdeki günlerde ikinci kitabımı da çıkarmayı düşünüyorum. Hayatım renkli geçiyor."
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.