'Duygusal boşluk içerisindeki çocuk sanal bağımlılıklara yöneliyor'

YAŞAM (AA) - Anadolu Ajansı | 21.03.2019 - 14:07, Güncelleme: 27.10.2022 - 05:58
 

'Duygusal boşluk içerisindeki çocuk sanal bağımlılıklara yöneliyor'

Prof. Dr. Tarhan, çocuklar ve gençler mutlu olursa dijital dünyadaki mutluluğa ihtiyaç duymayacaklarını belirterek, "Duygusal boşluk içerisindeki çocuk, sanal bağımlılıklara yöneliyor." dedi.
<h6>İstanbul</h6> <div style="box-sizing: border-box; color: rgb(33, 37, 41); font-family: -apple-system, BlinkMacSystemFont, &quot;Segoe UI&quot;, Roboto, &quot;Helvetica Neue&quot;, Arial, sans-serif, &quot;Apple Color Emoji&quot;, &quot;Segoe UI Emoji&quot;, &quot;Segoe UI Symbol&quot;, &quot;Noto Color Emoji&quot;; font-size: 16px;"> <p>&Uuml;sk&uuml;dar &Uuml;niversitesi Rekt&ouml;r&uuml; Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, dijital bağımlılığın &ccedil;ocuklar ve gen&ccedil;ler &uuml;zerindeki psikolojik yansımalarına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.</p> <p>Teknolojinin &ouml;zellikle Y ve Z kuşakları arasında yaygın kullanıldığını, bu durumunun, aşırı, k&ouml;t&uuml;, tehlikeli ve zararlı kullanımları da beraberinde getirdiğini belirten Tarhan, &ouml;te yandan dijital mecranın toplumdaki ulaşılabilirliği arttırması, hayatı kolaylaştırması ve refah seviyesine ciddi katkılarda bulunması sebebiyle faydalı da olduğunu ifade etti.&nbsp;</p> <p>Prof. Dr. Nevzat Tarhan, dijital d&uuml;nyayla fazla temasta bulunan kişilerin, bunu k&ouml;t&uuml;ye kullanıma y&ouml;neldiklerine ya da kullanımının zararlarını taşıdıklarına dikkat &ccedil;ekerek, bazı kişilerin de genetik olarak &quot;bağımlılık risk grubunda&quot; yer aldıkları i&ccedil;in bağımlı olduklarını belirtti.</p> <p>Bağımlılık ve bağlanma arasında, bir nedensellik bağı bulunduğunu aktaran Tarhan, ş&ouml;yle devam etti:</p> <p>&quot;Bağlanma, sosyal bir varlık olan insan i&ccedil;in temel &ouml;zelliklerinden biri. Bağlanma duygusunda kişinin aileye ait hissetmesi hem de &ouml;zg&uuml;r olmayı başarması gerekiyor. Bazı kişiler bunu yapamıyorlar. Bireyselleşemiyorlar, &ouml;zerk kararlarını veremiyorlar, bağlanmayı başaramıyorlar. Bağlanmayı bağımlılık haline d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;yorlar. Bağımlılık aslında, kişinin bağlanma enerjisini y&ouml;netememesidir. Bağlanma enerjisini y&ouml;netiyorsa bir kişi bağımlı olmaz. Ancak dengeli bir bağlanma i&ccedil;erisine girer. Bağlanma tıpkı n&uuml;kleer enerji gibidir. Doğru yerde kullanırsan insanın hayatına aydınlatır, kolaylık sağlar, enerji verir. K&ouml;t&uuml;ye kullanırsan bomba gibi zarar verir. Bu nedenle dijital d&uuml;nya da bu şekilde.&quot;</p> <h3>&quot;Kişi, sanal d&uuml;nyayı doğru y&ouml;netirse bağımlılık olmuyor&quot;</h3> <p>Prof. Dr. Tarhan, doğuştan bağlanmaya yatkın olan ve &ouml;zellikle riskli davranış geni taşıyan kişilerde, bağımlılık nesnelerine karşı aşırı kullanımlarının olduğunu ifade ederek, &quot;Risk esnasında beyin dopamin salgılıyor. Dopamin salgıladığı i&ccedil;in m&uuml;thiş keyif alıyor. Keyif aldık&ccedil;a daha &ccedil;ok ilgileniyorlar. Bağlılığı, bağlanmaya d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;yorlar. Bunlar genellikle, kıpır kıpır, hareketli, yeniliği seven, deneyimlere a&ccedil;ık, kolay aşık olan kişilerdir.&quot; dedi.</p> <p>Herkesin dijital d&uuml;nyayla i&ccedil; i&ccedil;e olduğuna ancak bağımlılığın herkeste g&ouml;r&uuml;lmediğine dikkat &ccedil;eken Tarhan, &ouml;zellikle beyninde serotonin ve dopamin hormonları az salgılanan insanların, depresyona girdiklerinde stres azaltma y&ouml;ntemi olarak dijital d&uuml;nyayla ilgilendiklerini kaydetti.</p> <p>Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kişinin sanal d&uuml;nyayı doğru y&ouml;netmesi takdirde bağımlı olmayacağının altını &ccedil;izerek, şu değerlendirmelerde bulundu:</p> <p>&quot;Onun i&ccedil;in zamanını ve dikkatini y&ouml;neten kişiler kendilerini koruyabiliyorlar. &Ccedil;ocuklar ve gen&ccedil;ler de bu konuda &ccedil;ok olgun değiller. Bu nedenle en b&uuml;y&uuml;k risk grubunu onlar oluşturuyor. Bağlanma her gen&ccedil; i&ccedil;in bir risktir. Eğer stres azaltma tekniği gibi rahatlamak ve mutlu olmak i&ccedil;in yapıyorsa hızla bağımlı hale gelir. Anneye ve babaya kızarsa, &ouml;&ccedil; almak i&ccedil;in yapabilir ya da kişi b&ouml;yle bir durumda, duygularını y&ouml;netemediği i&ccedil;in ilgi g&ouml;sterenin etkisinde kalabilir. Genellikle mutluluk duygusunu tatmin edemeyen kişiler risk grubunda. Burada zayıf aileyi ve k&ouml;t&uuml; arkadaşı g&ouml;r&uuml;yoruz. İki grupta da bağlılığı, bağımlılığa d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;yorlar.&quot;</p> <p>&Ccedil;ocuklar sanal d&uuml;nyanın okuryazarı olursa ihtiya&ccedil;ları kadar ilgileneceklerini ve ihtiyacı olmadığında bırakabileceklerini s&ouml;yleyen Tarhan, &quot;Bu onun hayatını kolaylaştırır, orada bilgiye ve arkadaş gruplarına ulaşır ama bunu tutku halinde yaparsa ve &ccedil;ocuğun tek ilgi alanı dijital d&uuml;nyaysa tehlikede demektir. Ancak &ccedil;ocuğun tek ilgi alanı o değilse, arkadaşları varsa ama bilgisayarla da oynuyorsa bu &ccedil;ocuk bağlanma duygusunu y&ouml;netebiliyor demektir. B&ouml;yle durumlarda korkmamak gerekir.&quot; diye konuştu.</p> <h3>&quot;Okul reddi varsa bağımlılık başladı demektir&quot;</h3> <p>Prof. Dr. Tarhan, &ccedil;ocuklarıyla dijital d&uuml;nya hakkında yanlışı ve doğruyu konuşabilen ebeveynlerin, onları g&ouml;zetim altında tutabildiğini ifade etti. &Ouml;zellikle 6 yaş &ouml;ncesinde, &ccedil;ocuğun ailenin denetimi olmadan bilgisayarın karşısına oturtulmaması gerektiğinin altını &ccedil;izen Tarhan, &ccedil;ocukların dijital d&uuml;nyayı planlı kullanmayı &ouml;ğrenmesi gerektiğini vurguladı.</p> <p>Ailelerin, &ccedil;ocuklarının dijital alışkanlıklarının bağımlılığa d&ouml;n&uuml;şt&uuml;ğ&uuml;n&uuml; nasıl anlayacaklarına ilişkin de bilgi veren Tarhan, şunları kaydetti:</p> <p>&quot;(Bağımlılığın) Bazı kriterleri var. Aşırı zihinsel uğraş varsa, bu olmadığı zaman kendini k&ouml;t&uuml; hissediyor ve krize giriyorsa, yoksunluk belirtileri başlamış demektir. Bağımlılığıyla ge&ccedil;irdiği zaman beklenenden daha uzun oluyorsa, bağımlılık başladı demektir. Bir diğer &ouml;zellik de başarısız bırakma girişimleridir. &#39;&Ccedil;ok kullanıyorum&#39;, &#39;Hayatımı mahvediyor&#39; der, &#39;Bırakacağım&#39; diye s&ouml;z verir. Bakar ki, akşam yine bırakamamış ve bununla ilgili yalan s&ouml;ylemeye başlar. &Ccedil;ocuk internetle, bilgisayarla ilgili yalan s&ouml;ylemeye başladıysa, bağımlılığın &ouml;n belirtileri başladı demektir. Derslerini ihmal ediyorsa, bununla ilgileniyorsa, okul reddi varsa bağımlılık başladı demektir. B&uuml;t&uuml;n bunlar varsa, anne ve baba &ccedil;ocuktaki bağımlılıkla ilgili &ouml;n belirtileri g&ouml;r&uuml;yordur ve hemen &ccedil;ocuğun ilgisini ve dikkatini &ccedil;ekecek yeni ilgi alanları bulmak gerekiyor.&quot;</p> <p>&Ccedil;ocuklar ve gen&ccedil;ler mutlu olursa, dijital d&uuml;nyaya ihtiya&ccedil; duymayacağını belirten Tarhan, &quot;Geneli mutsuz olan ya da eş ge&ccedil;imsizliği olan ailelerdeki &ccedil;ocuklar bu konuda risk grubunda. Evi seven, sohbeti seven, aile i&ccedil;erisinde paylaşım varsa, anne ve baba dert ortağıysa ya da dert ortağı olabilecek abla, abi, kardeş varsa o &ccedil;ocuklar kolaylıkla duygusal ihtiya&ccedil;larını gideriyorlar. Duygusal boşluk i&ccedil;erisindeyse bir &ccedil;ocuk, sanal bağımlılıklara y&ouml;neliyor.&quot; dedi.</p> <h3>İnternet, akıllı telefon, televizyon &quot;evin a&ccedil;ık kapısı&quot;</h3> <p>Prof. Dr. Nevzat Tarhan, internet, akıllı telefon, televizyon gibi cihazlara &quot;evin a&ccedil;ık kapısı&quot; dediklerini ifade ederek, &ccedil;ocukların evlerinin g&uuml;venli ortamındaki a&ccedil;ık kapıda, yaşlarına uymayan şeylerle baş başa kaldığına dikkat &ccedil;ekti.</p> <p>&Ccedil;ocukların fiziksel gelişimlerine ve ruhsal yapılarına uygun olmayan bilgilere maruz kaldıklarını vurgulayan Tarhan, &quot;Erotik, pornografik materyallerden tutun da, yaşının algılayamayacağı şiddet, &ouml;l&uuml;m, yaralama olayları... &Ccedil;ocuğun kavramsal ve sembolik d&uuml;nyası gelişmediğinde, bu bilgilere maruz kalması kişiliğini ve gelişen ruhunu zedeler.&quot; dedi.</p> <p>Prof. Dr. Tarhan, burada &ccedil;ocukların ailelerinden sonra, rol model aldıkları &ouml;ğretmenlerine de bir&ccedil;ok g&ouml;rev d&uuml;şt&uuml;ğ&uuml;n&uuml; dile getirerek, sanal kullanım ile ilgili &ccedil;ocuğa karşı herkesin ortak bir dil kullanması gerektiğini s&ouml;yledi.</p> <p>Devletin g&uuml;venli internet konusundaki &ccedil;alışmalarına da değinen Tarhan, &quot;G&uuml;venli internette, internet kilitleri ve şifreleri oluşturuluyor. &Ccedil;ocuğuyla baş edemeyen anne ve babalar, bu yolu kullanabilir. Devletin bu konudaki toplumu bilgilendirme &ccedil;alışmalarına ihtiya&ccedil; var. &Uuml;niversitelerdeki bilimsel bilgiyi, topluma mal etmeye &ccedil;alışmalıyız.&quot; diye konuştu.</p> </div>
Prof. Dr. Tarhan, çocuklar ve gençler mutlu olursa dijital dünyadaki mutluluğa ihtiyaç duymayacaklarını belirterek, "Duygusal boşluk içerisindeki çocuk, sanal bağımlılıklara yöneliyor." dedi.
<h6>İstanbul</h6> <div style="box-sizing: border-box; color: rgb(33, 37, 41); font-family: -apple-system, BlinkMacSystemFont, &quot;Segoe UI&quot;, Roboto, &quot;Helvetica Neue&quot;, Arial, sans-serif, &quot;Apple Color Emoji&quot;, &quot;Segoe UI Emoji&quot;, &quot;Segoe UI Symbol&quot;, &quot;Noto Color Emoji&quot;; font-size: 16px;"> <p>&Uuml;sk&uuml;dar &Uuml;niversitesi Rekt&ouml;r&uuml; Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, dijital bağımlılığın &ccedil;ocuklar ve gen&ccedil;ler &uuml;zerindeki psikolojik yansımalarına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.</p> <p>Teknolojinin &ouml;zellikle Y ve Z kuşakları arasında yaygın kullanıldığını, bu durumunun, aşırı, k&ouml;t&uuml;, tehlikeli ve zararlı kullanımları da beraberinde getirdiğini belirten Tarhan, &ouml;te yandan dijital mecranın toplumdaki ulaşılabilirliği arttırması, hayatı kolaylaştırması ve refah seviyesine ciddi katkılarda bulunması sebebiyle faydalı da olduğunu ifade etti.&nbsp;</p> <p>Prof. Dr. Nevzat Tarhan, dijital d&uuml;nyayla fazla temasta bulunan kişilerin, bunu k&ouml;t&uuml;ye kullanıma y&ouml;neldiklerine ya da kullanımının zararlarını taşıdıklarına dikkat &ccedil;ekerek, bazı kişilerin de genetik olarak &quot;bağımlılık risk grubunda&quot; yer aldıkları i&ccedil;in bağımlı olduklarını belirtti.</p> <p>Bağımlılık ve bağlanma arasında, bir nedensellik bağı bulunduğunu aktaran Tarhan, ş&ouml;yle devam etti:</p> <p>&quot;Bağlanma, sosyal bir varlık olan insan i&ccedil;in temel &ouml;zelliklerinden biri. Bağlanma duygusunda kişinin aileye ait hissetmesi hem de &ouml;zg&uuml;r olmayı başarması gerekiyor. Bazı kişiler bunu yapamıyorlar. Bireyselleşemiyorlar, &ouml;zerk kararlarını veremiyorlar, bağlanmayı başaramıyorlar. Bağlanmayı bağımlılık haline d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;yorlar. Bağımlılık aslında, kişinin bağlanma enerjisini y&ouml;netememesidir. Bağlanma enerjisini y&ouml;netiyorsa bir kişi bağımlı olmaz. Ancak dengeli bir bağlanma i&ccedil;erisine girer. Bağlanma tıpkı n&uuml;kleer enerji gibidir. Doğru yerde kullanırsan insanın hayatına aydınlatır, kolaylık sağlar, enerji verir. K&ouml;t&uuml;ye kullanırsan bomba gibi zarar verir. Bu nedenle dijital d&uuml;nya da bu şekilde.&quot;</p> <h3>&quot;Kişi, sanal d&uuml;nyayı doğru y&ouml;netirse bağımlılık olmuyor&quot;</h3> <p>Prof. Dr. Tarhan, doğuştan bağlanmaya yatkın olan ve &ouml;zellikle riskli davranış geni taşıyan kişilerde, bağımlılık nesnelerine karşı aşırı kullanımlarının olduğunu ifade ederek, &quot;Risk esnasında beyin dopamin salgılıyor. Dopamin salgıladığı i&ccedil;in m&uuml;thiş keyif alıyor. Keyif aldık&ccedil;a daha &ccedil;ok ilgileniyorlar. Bağlılığı, bağlanmaya d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;yorlar. Bunlar genellikle, kıpır kıpır, hareketli, yeniliği seven, deneyimlere a&ccedil;ık, kolay aşık olan kişilerdir.&quot; dedi.</p> <p>Herkesin dijital d&uuml;nyayla i&ccedil; i&ccedil;e olduğuna ancak bağımlılığın herkeste g&ouml;r&uuml;lmediğine dikkat &ccedil;eken Tarhan, &ouml;zellikle beyninde serotonin ve dopamin hormonları az salgılanan insanların, depresyona girdiklerinde stres azaltma y&ouml;ntemi olarak dijital d&uuml;nyayla ilgilendiklerini kaydetti.</p> <p>Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kişinin sanal d&uuml;nyayı doğru y&ouml;netmesi takdirde bağımlı olmayacağının altını &ccedil;izerek, şu değerlendirmelerde bulundu:</p> <p>&quot;Onun i&ccedil;in zamanını ve dikkatini y&ouml;neten kişiler kendilerini koruyabiliyorlar. &Ccedil;ocuklar ve gen&ccedil;ler de bu konuda &ccedil;ok olgun değiller. Bu nedenle en b&uuml;y&uuml;k risk grubunu onlar oluşturuyor. Bağlanma her gen&ccedil; i&ccedil;in bir risktir. Eğer stres azaltma tekniği gibi rahatlamak ve mutlu olmak i&ccedil;in yapıyorsa hızla bağımlı hale gelir. Anneye ve babaya kızarsa, &ouml;&ccedil; almak i&ccedil;in yapabilir ya da kişi b&ouml;yle bir durumda, duygularını y&ouml;netemediği i&ccedil;in ilgi g&ouml;sterenin etkisinde kalabilir. Genellikle mutluluk duygusunu tatmin edemeyen kişiler risk grubunda. Burada zayıf aileyi ve k&ouml;t&uuml; arkadaşı g&ouml;r&uuml;yoruz. İki grupta da bağlılığı, bağımlılığa d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;yorlar.&quot;</p> <p>&Ccedil;ocuklar sanal d&uuml;nyanın okuryazarı olursa ihtiya&ccedil;ları kadar ilgileneceklerini ve ihtiyacı olmadığında bırakabileceklerini s&ouml;yleyen Tarhan, &quot;Bu onun hayatını kolaylaştırır, orada bilgiye ve arkadaş gruplarına ulaşır ama bunu tutku halinde yaparsa ve &ccedil;ocuğun tek ilgi alanı dijital d&uuml;nyaysa tehlikede demektir. Ancak &ccedil;ocuğun tek ilgi alanı o değilse, arkadaşları varsa ama bilgisayarla da oynuyorsa bu &ccedil;ocuk bağlanma duygusunu y&ouml;netebiliyor demektir. B&ouml;yle durumlarda korkmamak gerekir.&quot; diye konuştu.</p> <h3>&quot;Okul reddi varsa bağımlılık başladı demektir&quot;</h3> <p>Prof. Dr. Tarhan, &ccedil;ocuklarıyla dijital d&uuml;nya hakkında yanlışı ve doğruyu konuşabilen ebeveynlerin, onları g&ouml;zetim altında tutabildiğini ifade etti. &Ouml;zellikle 6 yaş &ouml;ncesinde, &ccedil;ocuğun ailenin denetimi olmadan bilgisayarın karşısına oturtulmaması gerektiğinin altını &ccedil;izen Tarhan, &ccedil;ocukların dijital d&uuml;nyayı planlı kullanmayı &ouml;ğrenmesi gerektiğini vurguladı.</p> <p>Ailelerin, &ccedil;ocuklarının dijital alışkanlıklarının bağımlılığa d&ouml;n&uuml;şt&uuml;ğ&uuml;n&uuml; nasıl anlayacaklarına ilişkin de bilgi veren Tarhan, şunları kaydetti:</p> <p>&quot;(Bağımlılığın) Bazı kriterleri var. Aşırı zihinsel uğraş varsa, bu olmadığı zaman kendini k&ouml;t&uuml; hissediyor ve krize giriyorsa, yoksunluk belirtileri başlamış demektir. Bağımlılığıyla ge&ccedil;irdiği zaman beklenenden daha uzun oluyorsa, bağımlılık başladı demektir. Bir diğer &ouml;zellik de başarısız bırakma girişimleridir. &#39;&Ccedil;ok kullanıyorum&#39;, &#39;Hayatımı mahvediyor&#39; der, &#39;Bırakacağım&#39; diye s&ouml;z verir. Bakar ki, akşam yine bırakamamış ve bununla ilgili yalan s&ouml;ylemeye başlar. &Ccedil;ocuk internetle, bilgisayarla ilgili yalan s&ouml;ylemeye başladıysa, bağımlılığın &ouml;n belirtileri başladı demektir. Derslerini ihmal ediyorsa, bununla ilgileniyorsa, okul reddi varsa bağımlılık başladı demektir. B&uuml;t&uuml;n bunlar varsa, anne ve baba &ccedil;ocuktaki bağımlılıkla ilgili &ouml;n belirtileri g&ouml;r&uuml;yordur ve hemen &ccedil;ocuğun ilgisini ve dikkatini &ccedil;ekecek yeni ilgi alanları bulmak gerekiyor.&quot;</p> <p>&Ccedil;ocuklar ve gen&ccedil;ler mutlu olursa, dijital d&uuml;nyaya ihtiya&ccedil; duymayacağını belirten Tarhan, &quot;Geneli mutsuz olan ya da eş ge&ccedil;imsizliği olan ailelerdeki &ccedil;ocuklar bu konuda risk grubunda. Evi seven, sohbeti seven, aile i&ccedil;erisinde paylaşım varsa, anne ve baba dert ortağıysa ya da dert ortağı olabilecek abla, abi, kardeş varsa o &ccedil;ocuklar kolaylıkla duygusal ihtiya&ccedil;larını gideriyorlar. Duygusal boşluk i&ccedil;erisindeyse bir &ccedil;ocuk, sanal bağımlılıklara y&ouml;neliyor.&quot; dedi.</p> <h3>İnternet, akıllı telefon, televizyon &quot;evin a&ccedil;ık kapısı&quot;</h3> <p>Prof. Dr. Nevzat Tarhan, internet, akıllı telefon, televizyon gibi cihazlara &quot;evin a&ccedil;ık kapısı&quot; dediklerini ifade ederek, &ccedil;ocukların evlerinin g&uuml;venli ortamındaki a&ccedil;ık kapıda, yaşlarına uymayan şeylerle baş başa kaldığına dikkat &ccedil;ekti.</p> <p>&Ccedil;ocukların fiziksel gelişimlerine ve ruhsal yapılarına uygun olmayan bilgilere maruz kaldıklarını vurgulayan Tarhan, &quot;Erotik, pornografik materyallerden tutun da, yaşının algılayamayacağı şiddet, &ouml;l&uuml;m, yaralama olayları... &Ccedil;ocuğun kavramsal ve sembolik d&uuml;nyası gelişmediğinde, bu bilgilere maruz kalması kişiliğini ve gelişen ruhunu zedeler.&quot; dedi.</p> <p>Prof. Dr. Tarhan, burada &ccedil;ocukların ailelerinden sonra, rol model aldıkları &ouml;ğretmenlerine de bir&ccedil;ok g&ouml;rev d&uuml;şt&uuml;ğ&uuml;n&uuml; dile getirerek, sanal kullanım ile ilgili &ccedil;ocuğa karşı herkesin ortak bir dil kullanması gerektiğini s&ouml;yledi.</p> <p>Devletin g&uuml;venli internet konusundaki &ccedil;alışmalarına da değinen Tarhan, &quot;G&uuml;venli internette, internet kilitleri ve şifreleri oluşturuluyor. &Ccedil;ocuğuyla baş edemeyen anne ve babalar, bu yolu kullanabilir. Devletin bu konudaki toplumu bilgilendirme &ccedil;alışmalarına ihtiya&ccedil; var. &Uuml;niversitelerdeki bilimsel bilgiyi, topluma mal etmeye &ccedil;alışmalıyız.&quot; diye konuştu.</p> </div>
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.