Körfez'in Türkiye karşıtı politikalarında yeni sahne Suriye

DÜNYA (AA) - Anadolu Ajansı | 21.04.2020 - 15:11, Güncelleme: 27.10.2022 - 05:59
 

Körfez'in Türkiye karşıtı politikalarında yeni sahne Suriye

Türkiye aleyhindeki faaliyetlerini Suriye'ye taşıyan Birleşik Arap Emirlikleri ile Suudi Arabistan, başarılı askeri harekatlarla bölgedeki denklemleri yeniden şekillendiren Ankara'nın nüfuzunu kırmayı hedefliyor.
<p>11 Eyl&uuml;l 2001 saldırılarıyla başlayan ve 2011 Arap ayaklanmalarıyla sona eren on yıllık zaman diliminde T&uuml;rkiye ile K&ouml;rfez &uuml;lkeleri ilişkileri son derece &ouml;nemli bir ilerleme kaydetti.</p> <p>Ekim 2001&rsquo;de Afganistan&rsquo;ın ve ardından Mart 2003&rsquo;te Irak&rsquo;ın ABD tarafından işgaliyle yeniden şekillenen b&ouml;lgesel denklem, K&ouml;rfez &uuml;lkelerini T&uuml;rkiye ile stratejik yakınlaşmaya y&ouml;nlendirdi. Bu d&ouml;nemde T&uuml;rkiye&rsquo;nin bu &uuml;lkelerle ilişkileri hem ikili hem de K&ouml;rfez İşbirliği Konseyi (KİK) &uuml;zerinden &ccedil;ok taraflı olmak &uuml;zere siyasi, iktisadi ve askeri alanlarda g&uuml;&ccedil;l&uuml; bir işbirliği d&uuml;zeyi yakaladı. 2008&rsquo;de T&uuml;rkiye-KİK Y&uuml;ksek D&uuml;zeyli Stratejik Diyalog mekanizması tesis edilerek ilişkiler yalnızca stratejik bir aşamaya ge&ccedil;medi, aynı zamanda kurumsal bir boyut da kazandı. Ayrıca, taraflar arasında Serbest Ticaret Anlaşması&rsquo;nın imzalanmasına y&ouml;nelik g&ouml;r&uuml;şmeler de başladı.</p> <h3>Mısır&#39;daki darbe d&ouml;n&uuml;m noktası</h3> <p>Ancak 2011 Arap ayaklanmalarının yol a&ccedil;tığı b&ouml;lgesel değişim ortamında daha &ouml;nce yakalanmış olan işbirliği d&uuml;zeyi bir s&uuml;re daha devam etmekle beraber varlığını daha fazla s&uuml;rd&uuml;remedi. Her ne kadar T&uuml;rkiye ile K&ouml;rfez &uuml;lkeleri başlangı&ccedil;ta Libya ve Suriye&rsquo;de muhalifleri desteklemek suretiyle ortak hareket ettiyseler de Tunus ve Mısır&rsquo;da &ouml;rt&uuml;l&uuml; bir rekabetin karşıt taraflarını oluşturdular. Temmuz 2013&rsquo;te Mısır&rsquo;da, demokratik yollarla iktidara gelen y&ouml;netime son veren askeri darbe, T&uuml;rkiye ile bazı K&ouml;rfez &uuml;lkesi arasındaki derin g&ouml;r&uuml;ş ayrılıklarını g&uuml;n y&uuml;z&uuml;ne &ccedil;ıkardı ve ilişkilerin bundan sonraki gidişatını tayin edecek &ouml;nemli bir d&ouml;n&uuml;m noktası teşkil etti.</p> <p>Mısır darbesi, T&uuml;rkiye&#39;nin demokratik s&uuml;rece, K&ouml;rfez&#39;in politikalarında belirleyici olan &uuml;lkelerin ise askeri darbeye destek vermelerinin sonucu olarak taraflar arasındaki kurumsal işbirliğini sona erdirdi. 2013 yılına kadar her yıl ger&ccedil;ekleştirilen T&uuml;rkiye-KİK Stratejik Diyalog toplantıları askıya alındı. Aynı zamanda K&ouml;rfez &uuml;lkelerinin bir blok halinde hareket etmeyi terk edip, kendi aralarında saflaşmaya gittiklerine tanık olundu. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn Orta Doğu&rsquo;da birlikte hareket eden ve b&ouml;lgesel &ouml;l&ccedil;ekte T&uuml;rkiye karşıtı blokun başını &ccedil;eken K&ouml;rfez &uuml;lkeleri haline geldiler. T&uuml;rkiye karşıtlığının fikri temellerini hazırlayan, diğer &uuml;lkeleri bu konuda y&ouml;nlendiren ve bu tavrı en sert bir şekilde uygulayan &uuml;lkenin BAE olduğu akılda tutulmalı. Geriye kalan Katar, Kuveyt ve Umman ise bu s&uuml;re&ccedil;te g&ouml;rece bağımsız ve bireysel tutum sergilemeyi tercih ettiler. Bu gelişmelerin ardından T&uuml;rkiye de K&ouml;rfez &uuml;lkeleriyle ilişkilerini ikili d&uuml;zeyde s&uuml;rd&uuml;rmeye karar verdi; Kuveyt ve Umman ile ilişkilerin mevcut d&uuml;zeyi muhafaza edilirken, Katar&rsquo;la ilişkiler olduk&ccedil;a ileri bir aşamaya taşındı. Riyad y&ouml;netiminin, b&ouml;lgede İran&rsquo;ın kontrol altında tutulması hususunda ihtiya&ccedil; duyduğu ve Suriye&rsquo;de işbirliği i&ccedil;erisinde bulunduğu T&uuml;rkiye&rsquo;yi 2017&rsquo;ye kadar a&ccedil;ıktan karşısına almaktan ka&ccedil;ındığını da not etmek gerekir.</p> <h3>Riyad&#39;ın T&uuml;rkiye politikasındaki değişimin nedenleri</h3> <p>2017 yılında meydana gelen d&ouml;rt &ouml;nemli gelişme Suudi Arabistan&rsquo;ın T&uuml;rkiye&rsquo;ye yaklaşımını değiştirdi. Bu gelişmeler aynı zamanda &ouml;teden beri Suudi Arabistan&rsquo;ı T&uuml;rkiye karşıtlığı hususunda ikna etmeye &ccedil;alışan BAE&rsquo;nin de elini g&uuml;&ccedil;lendirdi. İlk olarak, T&uuml;rkiye&rsquo;nin Suriye i&ccedil; savaşına siyasi &ccedil;&ouml;z&uuml;m bulunması hedefiyle Ocak 2017&rsquo;de Rusya ve İran&rsquo;la Astana m&uuml;zakerelerine başlamasıdır. Ankara&rsquo;nın Moskova ve Tahran&rsquo;la doğrudan g&ouml;r&uuml;şmelere başlaması, Riyad&rsquo;la Suriye ortaklığının sona erdiği anlamına gelmekteydi.</p> <p>İkincisi, Haziran 2017&rsquo;de uygulamaya konulan Katar ablukası sırasında T&uuml;rkiye&rsquo;nin m&uuml;ttefiki Katar&rsquo;ın yanında yer almasıdır. Bu s&uuml;re&ccedil;te T&uuml;rkiye&rsquo;nin Katar&rsquo;a kurulması planlanan askeri &uuml;ss&uuml; ivedilikle faaliyete a&ccedil;arak asker konuşlandırması ve Katar&rsquo;da hayata ge&ccedil;irilmeye &ccedil;alışılan planın T&uuml;rkiye&rsquo;nin diplomatik girişimleri sayesinde akamete uğraması, Suudi Arabistan ve BAE&rsquo;de b&uuml;y&uuml;k rahatsızlık doğurdu.</p> <p>&Uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml;s&uuml;, Ocak 2017&rsquo;de ABD&rsquo;de y&ouml;netim değişikliğinin yaşanmasıdır. ABD&rsquo;nin Orta Doğu politikasını yeniden yapılandıran Donald Trump y&ouml;netiminin Suudi Arabistan&rsquo;la ilişkileri geliştirip, İran&rsquo;ın b&ouml;lgede kontrol altına alınmasına dair aktif sorumluluk alması, yeni oluşan dengelerde Riyad&#39;ın &ouml;ne &ccedil;ıkmasına zemin hazırladı.</p> <p>D&ouml;rd&uuml;nc&uuml;s&uuml; ise, Haziran 2017&rsquo;de Suudi Arabistan&rsquo;da Veliaht Muhammed bin Nayif&rsquo;in g&ouml;revden alınarak yerine Muhammed Bin Selman&rsquo;ın (MBS) atanmasıdır. Veliaht Prens Bin Selman&rsquo;ın Abu Dabi y&ouml;netimiyle yakın temas halinde bulunduğu ve T&uuml;rkiye&rsquo;yle ilişkilere başından beri mesafeli davrandığı bilinen bir husus. Nitekim Mart 2015&rsquo;te İkinci Veliaht olarak atanmasından bu yana ge&ccedil;en beş yılda Ankara&rsquo;yı bir kez bile ziyaret etmemiş olması Veliaht Prens Bin Selman&rsquo;ın T&uuml;rkiye yaklaşımının bir yansımasıdır.</p> <p>B&ouml;ylece MBS ve BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid (MBZ) tarafından fiili olarak y&ouml;netilen Suudi Arabistan ile BAE Orta Doğu&rsquo;da T&uuml;rkiye aleyhine politikalarını a&ccedil;ıktan uygulamaya koydular. Suriye, T&uuml;rkiye aleyhine faaliyet alanlarından biri haline geldi. Suriye&rsquo;de T&uuml;rkiye&rsquo;nin n&uuml;fuz alanını daraltmaya ve g&uuml;venliğini tehdit etmeye y&ouml;nelik davranışlar sergilediler. T&uuml;rkiye, ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml; PKK&rsquo;nın Suriye uzantısı PYD/YPG&rsquo;nin siyasi otorite boşluğundan yararlanarak Suriye&rsquo;de coğrafi ve siyasi h&acirc;kimiyet alanı kazanmasının &ouml;n&uuml;ne ge&ccedil;meye &ccedil;alışırken, Suudi Arabistan ve BAE&rsquo;nin bu unsurlarla yakın ilişki kurup onlara mali ve askeri yardım sağladığı g&ouml;r&uuml;ld&uuml;. Bu iki &uuml;lkenin Suriye Demokratik G&uuml;&ccedil;leri (SDG) kisvesi altında ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml; mensuplarına toplamda 1 milyar dolar yardım yaptığı ileri s&uuml;r&uuml;l&uuml;yor. Bu yardımların yapılması s&uuml;recinde ABD ile koordineli hareket edildiğini de bir tarafa kaydetmek gerekir.</p> <h3>T&uuml;rkiye karşıtı eylemlerin yeni sahnesi Suriye</h3> <p>Yine bu iki &uuml;lkeden yetkililerle ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml; PYD/YPG &uuml;st d&uuml;zey temsilcilerinin katılımıyla, Riyad ve Abu Dabi&rsquo;de bir dizi toplantı ger&ccedil;ekleştirildi. Mesela Ekim 2017&rsquo;de Suudi Arabistan&rsquo;ın K&ouml;rfez İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Samir Sebhan, ABD&rsquo;nin Koalisyon &Ouml;zel Temsilcisi Brett McGurk&rsquo;la beraber Rakka&rsquo;da PYD/YPG militanlarıyla koordinasyon toplantısı ger&ccedil;ekleştirdi. Aralık 2019&rsquo;da BAE, ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml; elebaşlarından biri olan ve T&uuml;rkiye&rsquo;nin kırmızı b&uuml;ltenle aradığı Mazlum Kobani kod adlı Ferhat Abdi Şahin&rsquo;i Abu Dabi&rsquo;de ağırlanmaktan &ccedil;ekinmedi. B&uuml;t&uuml;n bu temaslar ile Suudi Arabistan ve BAE, PKK kartını kullanarak Suriye&rsquo;de Ankara&rsquo;yı k&ouml;şeye sıkıştırmaya ama&ccedil;lamaktaydı. Nitekim Haziran 2016&rsquo;da d&ouml;nemin Suudi Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr&#39;in, ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml; PKK&rsquo;ya g&ouml;nderme yaparak &ldquo;Ankara Suriye&rsquo;de politika değişikliğine giderse T&uuml;rkiye a&ccedil;ısından ağır maliyeti olur&rdquo; şeklindeki ifadesi bu d&uuml;ş&uuml;ncenin tezah&uuml;r&uuml;yd&uuml;.</p> <p>T&uuml;rkiye&rsquo;nin Suriye&rsquo;de ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml; PYD/YPG&rsquo;nin hakimiyet sahasını yok etmeyi ama&ccedil;layan sınır &ouml;tesi harekatları, doğal olarak bu &ouml;rg&uuml;tle yakın bir işbirliği i&ccedil;inde bulunan Suudi Arabistan ve BAE&rsquo;de hayal kırıklığı meydana getirmekteydi. Bu nedenle T&uuml;rkiye&rsquo;nin Suriye&rsquo;de y&uuml;r&uuml;tt&uuml;ğ&uuml; askeri harekatlara bu iki &uuml;lke karşı &ccedil;ıkmaktan geri durmadılar. Ocak 2018&rsquo;de Suriye&rsquo;nin Afrin b&ouml;lgesini PYD/YPG unsurlarından arındırmaya y&ouml;nelik başlatılan Zeytin Dalı harek&acirc;tı, bu iki &uuml;lkenin sert tepkisiyle karşılaştı. Bu harek&acirc;t &uuml;zerine Veliaht Prens Bin Selman, T&uuml;rkiye, İran ve b&ouml;lgedeki militanları &ldquo;şer &uuml;&ccedil;geni&rdquo; şeklinde tanımladı. BAE&rsquo;nin Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Enver Gargaş ise Ankara&rsquo;nın y&uuml;r&uuml;tt&uuml;ğ&uuml; harekatın Arap ulusal g&uuml;venliğini tehdit ettiğini ileri s&uuml;rerek, Arap &uuml;lkelerini T&uuml;rkiye karşısında birleşmeye davet etti. Bunun ardından T&uuml;rkiye&rsquo;nin Ekim 2019&rsquo;da Fırat&rsquo;ın doğusunda bulunun PYD/YPG unsurlarına y&ouml;nelik başlattığı Barış Pınarı harek&acirc;tı da Riyad ve Abu Dabi&rsquo;den sert karşılık g&ouml;rd&uuml;. Suudi Arabistan ve BAE, T&uuml;rkiye&rsquo;nin bu harek&acirc;tının Suriye&rsquo;nin egemenliğini ihlal ettiğini ve toprak b&uuml;t&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;n&uuml; tehdit ettiğini gerek&ccedil;e g&ouml;stererek kınama yayımladılar. Bu &uuml;lkelerin y&ouml;nlendirmesiyle toplanan Arap Birliği de aynı gerek&ccedil;elerle T&uuml;rkiye&rsquo;yi kınadı. Bu harek&acirc;tın daha sert karşılık bulması, ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml; PYD/YPG&rsquo;nin sağlamış olduğu alan hakimiyetinin idari b&uuml;t&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;n&uuml; ortadan kaldırmaya y&ouml;nelik &ouml;ld&uuml;r&uuml;c&uuml; darbeyi vuruyor olmasından ve dolayısıyla Suudi Arabistan ile BAE&rsquo;nin b&uuml;t&uuml;n &ccedil;abalarının boşa &ccedil;ıkıyor olmasından kaynaklanmaktaydı.</p> <h3>Yeni plan Esed rejimiyle yakınlaşmak</h3> <p>T&uuml;rkiye karşıtı K&ouml;rfez bloku, ABD&rsquo;nin Suriye&rsquo;den askerlerini &ccedil;ekme kararı ve T&uuml;rkiye&rsquo;nin başarılı askeri m&uuml;dahaleleriyle ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml; PYD/YPG&rsquo;nin g&uuml;&ccedil; kaybına uğraması nedeniyle strateji değişikliğine gidip, Şam rejimiyle g&ouml;r&uuml;şmeye başladı. Aralık 2018&rsquo;de BAE ve Bahreyn, Suriye ile diplomatik ilişkilerini yeniden tesis ederek Şam&rsquo;daki b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;iliklerini a&ccedil;tılar. Her ne kadar Suudi Arabistan hen&uuml;z bu y&ouml;nde bir adım atmamış olsa da bu iki K&ouml;rfez &uuml;lkesinin Riyad&rsquo;la fikir teatisinde bulunmadan b&ouml;yle girişimde bulunmaları s&ouml;z konusu olamaz. Bu sırada Suriye&rsquo;nin Arap Birliği&rsquo;nde askıya alınmış olan &uuml;yeliğinin yeniden aktif hale getirilmesi de g&uuml;ndeme geldi. Şam y&ouml;netimiyle siyasi yakınlaşmaya giden ve y&uuml;ksek miktarda mali yardım tahsis eden BAE&rsquo;nin de girişimleriyle İdlib&rsquo;de T&uuml;rkiye&rsquo;ye karşı &ldquo;yıpratma savaşı&rdquo; devreye sokuldu. T&uuml;rkiye&#39;nin, Ekim 2017&rsquo;de başlattığı İdlib Harek&acirc;tı ve ardından Eyl&uuml;l 2018&rsquo;de imzalanan So&ccedil;i Mutabakatı ile b&ouml;lgede elde etmiş olduğu askeri varlığını sona erdirmeyi ama&ccedil;layan bu girişimler &ccedil;er&ccedil;evesinde Rusya&rsquo;nın da desteğini arkasına alan rejim g&uuml;&ccedil;leri, İdlib&rsquo;de T&uuml;rkiye&rsquo;nin g&ouml;zlem noktalarını hedef alan saldırılara başladı.</p> <p>Buna karşılık T&uuml;rkiye tarafından Şubat 2020&rsquo;de başlatılan Bahar Kalkanı Harekatı&rsquo;nın başarıya ulaşması neticesinde Rusya ile Mart 2020&rsquo;de Moskova Mutabakatı&rsquo;nın imzalanması K&ouml;rfez blokunu bir kez daha hayal kırıklığına itti. T&uuml;rkiye ile Rusya arasında Moskova Mutabakatı&rsquo;nın g&ouml;r&uuml;şmeleri sırasında BAE&rsquo;nin Şam y&ouml;netimiyle irtibata ge&ccedil;tiği, 3 milyar dolar mali yardım yapma karşılığında ateşkes kararına uymamasını istediği ileri s&uuml;r&uuml;ld&uuml;. Elde ettiği mali yardım karşılığında Şam y&ouml;netimin BAE&rsquo;nin bu talebini kabul etmesi ve yeniden saldırı hazırlığı i&ccedil;erisine girmesi &uuml;zerine Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu&rsquo;nun Suriye&rsquo;yi ziyaret ederek buna engel olduğu uluslararası basına yansıdı. &Ouml;te yandan, Suudi Arabistan ve BAE, siyasi ve askeri enerjisini Suriye&rsquo;de harcadık&ccedil;a T&uuml;rkiye&rsquo;ye karşı Libya sahasında &uuml;st&uuml;nl&uuml;k elde edebileceklerinin hesabını da yapıyorlar. &Ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki d&ouml;nemde de bu &uuml;lkelerin, T&uuml;rkiye&rsquo;yi Suriye&rsquo;de k&ouml;şeye sıkıştırmak uğruna Şam y&ouml;netimiyle yakınlaşmayı s&uuml;rd&uuml;r&uuml;p, ilişkilerde normalleşmeye d&ouml;n&uuml;k somut adımlar atmaları tahmin edilebilir.</p>
Türkiye aleyhindeki faaliyetlerini Suriye'ye taşıyan Birleşik Arap Emirlikleri ile Suudi Arabistan, başarılı askeri harekatlarla bölgedeki denklemleri yeniden şekillendiren Ankara'nın nüfuzunu kırmayı hedefliyor.
<p>11 Eyl&uuml;l 2001 saldırılarıyla başlayan ve 2011 Arap ayaklanmalarıyla sona eren on yıllık zaman diliminde T&uuml;rkiye ile K&ouml;rfez &uuml;lkeleri ilişkileri son derece &ouml;nemli bir ilerleme kaydetti.</p> <p>Ekim 2001&rsquo;de Afganistan&rsquo;ın ve ardından Mart 2003&rsquo;te Irak&rsquo;ın ABD tarafından işgaliyle yeniden şekillenen b&ouml;lgesel denklem, K&ouml;rfez &uuml;lkelerini T&uuml;rkiye ile stratejik yakınlaşmaya y&ouml;nlendirdi. Bu d&ouml;nemde T&uuml;rkiye&rsquo;nin bu &uuml;lkelerle ilişkileri hem ikili hem de K&ouml;rfez İşbirliği Konseyi (KİK) &uuml;zerinden &ccedil;ok taraflı olmak &uuml;zere siyasi, iktisadi ve askeri alanlarda g&uuml;&ccedil;l&uuml; bir işbirliği d&uuml;zeyi yakaladı. 2008&rsquo;de T&uuml;rkiye-KİK Y&uuml;ksek D&uuml;zeyli Stratejik Diyalog mekanizması tesis edilerek ilişkiler yalnızca stratejik bir aşamaya ge&ccedil;medi, aynı zamanda kurumsal bir boyut da kazandı. Ayrıca, taraflar arasında Serbest Ticaret Anlaşması&rsquo;nın imzalanmasına y&ouml;nelik g&ouml;r&uuml;şmeler de başladı.</p> <h3>Mısır&#39;daki darbe d&ouml;n&uuml;m noktası</h3> <p>Ancak 2011 Arap ayaklanmalarının yol a&ccedil;tığı b&ouml;lgesel değişim ortamında daha &ouml;nce yakalanmış olan işbirliği d&uuml;zeyi bir s&uuml;re daha devam etmekle beraber varlığını daha fazla s&uuml;rd&uuml;remedi. Her ne kadar T&uuml;rkiye ile K&ouml;rfez &uuml;lkeleri başlangı&ccedil;ta Libya ve Suriye&rsquo;de muhalifleri desteklemek suretiyle ortak hareket ettiyseler de Tunus ve Mısır&rsquo;da &ouml;rt&uuml;l&uuml; bir rekabetin karşıt taraflarını oluşturdular. Temmuz 2013&rsquo;te Mısır&rsquo;da, demokratik yollarla iktidara gelen y&ouml;netime son veren askeri darbe, T&uuml;rkiye ile bazı K&ouml;rfez &uuml;lkesi arasındaki derin g&ouml;r&uuml;ş ayrılıklarını g&uuml;n y&uuml;z&uuml;ne &ccedil;ıkardı ve ilişkilerin bundan sonraki gidişatını tayin edecek &ouml;nemli bir d&ouml;n&uuml;m noktası teşkil etti.</p> <p>Mısır darbesi, T&uuml;rkiye&#39;nin demokratik s&uuml;rece, K&ouml;rfez&#39;in politikalarında belirleyici olan &uuml;lkelerin ise askeri darbeye destek vermelerinin sonucu olarak taraflar arasındaki kurumsal işbirliğini sona erdirdi. 2013 yılına kadar her yıl ger&ccedil;ekleştirilen T&uuml;rkiye-KİK Stratejik Diyalog toplantıları askıya alındı. Aynı zamanda K&ouml;rfez &uuml;lkelerinin bir blok halinde hareket etmeyi terk edip, kendi aralarında saflaşmaya gittiklerine tanık olundu. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn Orta Doğu&rsquo;da birlikte hareket eden ve b&ouml;lgesel &ouml;l&ccedil;ekte T&uuml;rkiye karşıtı blokun başını &ccedil;eken K&ouml;rfez &uuml;lkeleri haline geldiler. T&uuml;rkiye karşıtlığının fikri temellerini hazırlayan, diğer &uuml;lkeleri bu konuda y&ouml;nlendiren ve bu tavrı en sert bir şekilde uygulayan &uuml;lkenin BAE olduğu akılda tutulmalı. Geriye kalan Katar, Kuveyt ve Umman ise bu s&uuml;re&ccedil;te g&ouml;rece bağımsız ve bireysel tutum sergilemeyi tercih ettiler. Bu gelişmelerin ardından T&uuml;rkiye de K&ouml;rfez &uuml;lkeleriyle ilişkilerini ikili d&uuml;zeyde s&uuml;rd&uuml;rmeye karar verdi; Kuveyt ve Umman ile ilişkilerin mevcut d&uuml;zeyi muhafaza edilirken, Katar&rsquo;la ilişkiler olduk&ccedil;a ileri bir aşamaya taşındı. Riyad y&ouml;netiminin, b&ouml;lgede İran&rsquo;ın kontrol altında tutulması hususunda ihtiya&ccedil; duyduğu ve Suriye&rsquo;de işbirliği i&ccedil;erisinde bulunduğu T&uuml;rkiye&rsquo;yi 2017&rsquo;ye kadar a&ccedil;ıktan karşısına almaktan ka&ccedil;ındığını da not etmek gerekir.</p> <h3>Riyad&#39;ın T&uuml;rkiye politikasındaki değişimin nedenleri</h3> <p>2017 yılında meydana gelen d&ouml;rt &ouml;nemli gelişme Suudi Arabistan&rsquo;ın T&uuml;rkiye&rsquo;ye yaklaşımını değiştirdi. Bu gelişmeler aynı zamanda &ouml;teden beri Suudi Arabistan&rsquo;ı T&uuml;rkiye karşıtlığı hususunda ikna etmeye &ccedil;alışan BAE&rsquo;nin de elini g&uuml;&ccedil;lendirdi. İlk olarak, T&uuml;rkiye&rsquo;nin Suriye i&ccedil; savaşına siyasi &ccedil;&ouml;z&uuml;m bulunması hedefiyle Ocak 2017&rsquo;de Rusya ve İran&rsquo;la Astana m&uuml;zakerelerine başlamasıdır. Ankara&rsquo;nın Moskova ve Tahran&rsquo;la doğrudan g&ouml;r&uuml;şmelere başlaması, Riyad&rsquo;la Suriye ortaklığının sona erdiği anlamına gelmekteydi.</p> <p>İkincisi, Haziran 2017&rsquo;de uygulamaya konulan Katar ablukası sırasında T&uuml;rkiye&rsquo;nin m&uuml;ttefiki Katar&rsquo;ın yanında yer almasıdır. Bu s&uuml;re&ccedil;te T&uuml;rkiye&rsquo;nin Katar&rsquo;a kurulması planlanan askeri &uuml;ss&uuml; ivedilikle faaliyete a&ccedil;arak asker konuşlandırması ve Katar&rsquo;da hayata ge&ccedil;irilmeye &ccedil;alışılan planın T&uuml;rkiye&rsquo;nin diplomatik girişimleri sayesinde akamete uğraması, Suudi Arabistan ve BAE&rsquo;de b&uuml;y&uuml;k rahatsızlık doğurdu.</p> <p>&Uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml;s&uuml;, Ocak 2017&rsquo;de ABD&rsquo;de y&ouml;netim değişikliğinin yaşanmasıdır. ABD&rsquo;nin Orta Doğu politikasını yeniden yapılandıran Donald Trump y&ouml;netiminin Suudi Arabistan&rsquo;la ilişkileri geliştirip, İran&rsquo;ın b&ouml;lgede kontrol altına alınmasına dair aktif sorumluluk alması, yeni oluşan dengelerde Riyad&#39;ın &ouml;ne &ccedil;ıkmasına zemin hazırladı.</p> <p>D&ouml;rd&uuml;nc&uuml;s&uuml; ise, Haziran 2017&rsquo;de Suudi Arabistan&rsquo;da Veliaht Muhammed bin Nayif&rsquo;in g&ouml;revden alınarak yerine Muhammed Bin Selman&rsquo;ın (MBS) atanmasıdır. Veliaht Prens Bin Selman&rsquo;ın Abu Dabi y&ouml;netimiyle yakın temas halinde bulunduğu ve T&uuml;rkiye&rsquo;yle ilişkilere başından beri mesafeli davrandığı bilinen bir husus. Nitekim Mart 2015&rsquo;te İkinci Veliaht olarak atanmasından bu yana ge&ccedil;en beş yılda Ankara&rsquo;yı bir kez bile ziyaret etmemiş olması Veliaht Prens Bin Selman&rsquo;ın T&uuml;rkiye yaklaşımının bir yansımasıdır.</p> <p>B&ouml;ylece MBS ve BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid (MBZ) tarafından fiili olarak y&ouml;netilen Suudi Arabistan ile BAE Orta Doğu&rsquo;da T&uuml;rkiye aleyhine politikalarını a&ccedil;ıktan uygulamaya koydular. Suriye, T&uuml;rkiye aleyhine faaliyet alanlarından biri haline geldi. Suriye&rsquo;de T&uuml;rkiye&rsquo;nin n&uuml;fuz alanını daraltmaya ve g&uuml;venliğini tehdit etmeye y&ouml;nelik davranışlar sergilediler. T&uuml;rkiye, ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml; PKK&rsquo;nın Suriye uzantısı PYD/YPG&rsquo;nin siyasi otorite boşluğundan yararlanarak Suriye&rsquo;de coğrafi ve siyasi h&acirc;kimiyet alanı kazanmasının &ouml;n&uuml;ne ge&ccedil;meye &ccedil;alışırken, Suudi Arabistan ve BAE&rsquo;nin bu unsurlarla yakın ilişki kurup onlara mali ve askeri yardım sağladığı g&ouml;r&uuml;ld&uuml;. Bu iki &uuml;lkenin Suriye Demokratik G&uuml;&ccedil;leri (SDG) kisvesi altında ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml; mensuplarına toplamda 1 milyar dolar yardım yaptığı ileri s&uuml;r&uuml;l&uuml;yor. Bu yardımların yapılması s&uuml;recinde ABD ile koordineli hareket edildiğini de bir tarafa kaydetmek gerekir.</p> <h3>T&uuml;rkiye karşıtı eylemlerin yeni sahnesi Suriye</h3> <p>Yine bu iki &uuml;lkeden yetkililerle ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml; PYD/YPG &uuml;st d&uuml;zey temsilcilerinin katılımıyla, Riyad ve Abu Dabi&rsquo;de bir dizi toplantı ger&ccedil;ekleştirildi. Mesela Ekim 2017&rsquo;de Suudi Arabistan&rsquo;ın K&ouml;rfez İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Samir Sebhan, ABD&rsquo;nin Koalisyon &Ouml;zel Temsilcisi Brett McGurk&rsquo;la beraber Rakka&rsquo;da PYD/YPG militanlarıyla koordinasyon toplantısı ger&ccedil;ekleştirdi. Aralık 2019&rsquo;da BAE, ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml; elebaşlarından biri olan ve T&uuml;rkiye&rsquo;nin kırmızı b&uuml;ltenle aradığı Mazlum Kobani kod adlı Ferhat Abdi Şahin&rsquo;i Abu Dabi&rsquo;de ağırlanmaktan &ccedil;ekinmedi. B&uuml;t&uuml;n bu temaslar ile Suudi Arabistan ve BAE, PKK kartını kullanarak Suriye&rsquo;de Ankara&rsquo;yı k&ouml;şeye sıkıştırmaya ama&ccedil;lamaktaydı. Nitekim Haziran 2016&rsquo;da d&ouml;nemin Suudi Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr&#39;in, ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml; PKK&rsquo;ya g&ouml;nderme yaparak &ldquo;Ankara Suriye&rsquo;de politika değişikliğine giderse T&uuml;rkiye a&ccedil;ısından ağır maliyeti olur&rdquo; şeklindeki ifadesi bu d&uuml;ş&uuml;ncenin tezah&uuml;r&uuml;yd&uuml;.</p> <p>T&uuml;rkiye&rsquo;nin Suriye&rsquo;de ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml; PYD/YPG&rsquo;nin hakimiyet sahasını yok etmeyi ama&ccedil;layan sınır &ouml;tesi harekatları, doğal olarak bu &ouml;rg&uuml;tle yakın bir işbirliği i&ccedil;inde bulunan Suudi Arabistan ve BAE&rsquo;de hayal kırıklığı meydana getirmekteydi. Bu nedenle T&uuml;rkiye&rsquo;nin Suriye&rsquo;de y&uuml;r&uuml;tt&uuml;ğ&uuml; askeri harekatlara bu iki &uuml;lke karşı &ccedil;ıkmaktan geri durmadılar. Ocak 2018&rsquo;de Suriye&rsquo;nin Afrin b&ouml;lgesini PYD/YPG unsurlarından arındırmaya y&ouml;nelik başlatılan Zeytin Dalı harek&acirc;tı, bu iki &uuml;lkenin sert tepkisiyle karşılaştı. Bu harek&acirc;t &uuml;zerine Veliaht Prens Bin Selman, T&uuml;rkiye, İran ve b&ouml;lgedeki militanları &ldquo;şer &uuml;&ccedil;geni&rdquo; şeklinde tanımladı. BAE&rsquo;nin Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Enver Gargaş ise Ankara&rsquo;nın y&uuml;r&uuml;tt&uuml;ğ&uuml; harekatın Arap ulusal g&uuml;venliğini tehdit ettiğini ileri s&uuml;rerek, Arap &uuml;lkelerini T&uuml;rkiye karşısında birleşmeye davet etti. Bunun ardından T&uuml;rkiye&rsquo;nin Ekim 2019&rsquo;da Fırat&rsquo;ın doğusunda bulunun PYD/YPG unsurlarına y&ouml;nelik başlattığı Barış Pınarı harek&acirc;tı da Riyad ve Abu Dabi&rsquo;den sert karşılık g&ouml;rd&uuml;. Suudi Arabistan ve BAE, T&uuml;rkiye&rsquo;nin bu harek&acirc;tının Suriye&rsquo;nin egemenliğini ihlal ettiğini ve toprak b&uuml;t&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;n&uuml; tehdit ettiğini gerek&ccedil;e g&ouml;stererek kınama yayımladılar. Bu &uuml;lkelerin y&ouml;nlendirmesiyle toplanan Arap Birliği de aynı gerek&ccedil;elerle T&uuml;rkiye&rsquo;yi kınadı. Bu harek&acirc;tın daha sert karşılık bulması, ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml; PYD/YPG&rsquo;nin sağlamış olduğu alan hakimiyetinin idari b&uuml;t&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;n&uuml; ortadan kaldırmaya y&ouml;nelik &ouml;ld&uuml;r&uuml;c&uuml; darbeyi vuruyor olmasından ve dolayısıyla Suudi Arabistan ile BAE&rsquo;nin b&uuml;t&uuml;n &ccedil;abalarının boşa &ccedil;ıkıyor olmasından kaynaklanmaktaydı.</p> <h3>Yeni plan Esed rejimiyle yakınlaşmak</h3> <p>T&uuml;rkiye karşıtı K&ouml;rfez bloku, ABD&rsquo;nin Suriye&rsquo;den askerlerini &ccedil;ekme kararı ve T&uuml;rkiye&rsquo;nin başarılı askeri m&uuml;dahaleleriyle ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml; PYD/YPG&rsquo;nin g&uuml;&ccedil; kaybına uğraması nedeniyle strateji değişikliğine gidip, Şam rejimiyle g&ouml;r&uuml;şmeye başladı. Aralık 2018&rsquo;de BAE ve Bahreyn, Suriye ile diplomatik ilişkilerini yeniden tesis ederek Şam&rsquo;daki b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;iliklerini a&ccedil;tılar. Her ne kadar Suudi Arabistan hen&uuml;z bu y&ouml;nde bir adım atmamış olsa da bu iki K&ouml;rfez &uuml;lkesinin Riyad&rsquo;la fikir teatisinde bulunmadan b&ouml;yle girişimde bulunmaları s&ouml;z konusu olamaz. Bu sırada Suriye&rsquo;nin Arap Birliği&rsquo;nde askıya alınmış olan &uuml;yeliğinin yeniden aktif hale getirilmesi de g&uuml;ndeme geldi. Şam y&ouml;netimiyle siyasi yakınlaşmaya giden ve y&uuml;ksek miktarda mali yardım tahsis eden BAE&rsquo;nin de girişimleriyle İdlib&rsquo;de T&uuml;rkiye&rsquo;ye karşı &ldquo;yıpratma savaşı&rdquo; devreye sokuldu. T&uuml;rkiye&#39;nin, Ekim 2017&rsquo;de başlattığı İdlib Harek&acirc;tı ve ardından Eyl&uuml;l 2018&rsquo;de imzalanan So&ccedil;i Mutabakatı ile b&ouml;lgede elde etmiş olduğu askeri varlığını sona erdirmeyi ama&ccedil;layan bu girişimler &ccedil;er&ccedil;evesinde Rusya&rsquo;nın da desteğini arkasına alan rejim g&uuml;&ccedil;leri, İdlib&rsquo;de T&uuml;rkiye&rsquo;nin g&ouml;zlem noktalarını hedef alan saldırılara başladı.</p> <p>Buna karşılık T&uuml;rkiye tarafından Şubat 2020&rsquo;de başlatılan Bahar Kalkanı Harekatı&rsquo;nın başarıya ulaşması neticesinde Rusya ile Mart 2020&rsquo;de Moskova Mutabakatı&rsquo;nın imzalanması K&ouml;rfez blokunu bir kez daha hayal kırıklığına itti. T&uuml;rkiye ile Rusya arasında Moskova Mutabakatı&rsquo;nın g&ouml;r&uuml;şmeleri sırasında BAE&rsquo;nin Şam y&ouml;netimiyle irtibata ge&ccedil;tiği, 3 milyar dolar mali yardım yapma karşılığında ateşkes kararına uymamasını istediği ileri s&uuml;r&uuml;ld&uuml;. Elde ettiği mali yardım karşılığında Şam y&ouml;netimin BAE&rsquo;nin bu talebini kabul etmesi ve yeniden saldırı hazırlığı i&ccedil;erisine girmesi &uuml;zerine Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu&rsquo;nun Suriye&rsquo;yi ziyaret ederek buna engel olduğu uluslararası basına yansıdı. &Ouml;te yandan, Suudi Arabistan ve BAE, siyasi ve askeri enerjisini Suriye&rsquo;de harcadık&ccedil;a T&uuml;rkiye&rsquo;ye karşı Libya sahasında &uuml;st&uuml;nl&uuml;k elde edebileceklerinin hesabını da yapıyorlar. &Ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki d&ouml;nemde de bu &uuml;lkelerin, T&uuml;rkiye&rsquo;yi Suriye&rsquo;de k&ouml;şeye sıkıştırmak uğruna Şam y&ouml;netimiyle yakınlaşmayı s&uuml;rd&uuml;r&uuml;p, ilişkilerde normalleşmeye d&ouml;n&uuml;k somut adımlar atmaları tahmin edilebilir.</p>
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.