Meclis, araştırma komisyonu raporuyla 28 Şubat sürecini mercek altına almıştı

SİYASET (AA) - Anadolu Ajansı | 25.02.2021 - 14:43, Güncelleme: 27.10.2022 - 05:59
 

Meclis, araştırma komisyonu raporuyla 28 Şubat sürecini mercek altına almıştı

Buna göre, raporda yer alan ifadelerden biri de, "28 Şubat müdahalesi, bir ülkenin ordusunun siyasileşmesini ortaya koyması açısından son derece dikkat çekici bir sürece işaret etmektedir" şeklinde dikkati çekmişti.
<p>T&uuml;rk siyasi tarihine &quot;postmodern darbe&quot; olarak ge&ccedil;en 28 Şubat s&uuml;recine ilişkin Meclis araştırma komisyonu raporunda, &quot;28 Şubat&rsquo;ta bir T&uuml;rkiye klasiği bir kez daha sergilenmiştir. Bu klasiğin adı atanmış-se&ccedil;ilmiş veya devlet-h&uuml;k&uuml;met &ccedil;ekişmesidir. Bir Batılının asla anlayamayacağı bu d&uuml;ş&uuml;ncenin arka planında, T&uuml;rkiye&rsquo;de kendisini devletin ger&ccedil;ek sahibi olarak g&ouml;ren bazı b&uuml;rokratların, toplumun i&ccedil;inden &ccedil;ıkan se&ccedil;ilmişlere y&ouml;nelik derin g&uuml;vensizlikleri yatmaktadır.&quot; g&ouml;r&uuml;ş&uuml;ne yer verilmişti.</p> <p>2012 yılında TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu b&uuml;nyesinde oluşturulan 28 Şubat s&uuml;recine ilişkin alt komisyon, 28 Şubat s&uuml;recinin &ouml;ncesinde ve sonrasında yaşanan olaylara değinmiş, raporunda &ouml;nemli tespitlerde bulunmuştu.</p> <p>Komisyon raporunda, demokrasilerde, &quot;milli iradenin&quot; dokunulmazlığının esas olduğu anımsatılarak, T&uuml;rkiye&rsquo;de her on yılda bir ger&ccedil;ekleştirilen darbelerin milli iradeyi yok ederek, demokrasinin kesintiye uğramasına yol a&ccedil;tığı; T&uuml;rkiye&rsquo;nin &quot;kanun devletinden&quot; bir &quot;hukuk devletine&quot; d&ouml;n&uuml;şmesini engel olduğu belirtildi.</p> <p>Milletin temsil hakkını tehlikeye d&uuml;ş&uuml;recek her m&uuml;dahalenin demokrasi, hukuk ve insan hakları gibi evrensel değerleri &ccedil;iğnemek anlamına geldiği ifade edilerek, millet iradesinin s&uuml;rekliliği ve aksatılmaya uğratılmamasının temsili demokrasinin temeli olduğu; bu y&uuml;zden demokrasinin, her koşulda korunması ve k&uuml;lt&uuml;r benliğine nakşedilmesi gereken bir değer olduğunun altı &ccedil;izildi.</p> <p>Raporda, &quot;Sivil toplumun gelişmesi, halkın huzur ve refahının sağlanmasıyla, eğitim seviyesinin ve demokrasi bilincinin gelişmiş olmasıyla m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r. Bunun i&ccedil;in ise siyasi ve iktisadi istikrarın kalıcı olması zaruridir. Her &uuml;lkede olduğu gibi T&uuml;rkiye&rsquo;de de, siyasi ve ekonomik istikrarın olduğu d&ouml;nemlerde iktisadi ve sosyal kalkınma hız kazanmış; buna mukabil istikrarsız d&ouml;nemlerde istikrarsızlığın bedelini t&uuml;m millet &ouml;demiştir. Darbelerin meydana geldiği ara rejim d&ouml;nemlerinde, ekonomide y&uuml;zlerce milyar lirayı bulan kayıplar yaşanmış; bu d&ouml;nemlerde ortaya &ccedil;ıkan &ccedil;ıkar &ccedil;evreleri ve rantiye sınıfı merkezi b&uuml;t&ccedil;eden en b&uuml;y&uuml;k paya sahip olmuş; finansal vurgunlar yapılmış, milletin vergileriyle oluşan merkezi b&uuml;t&ccedil;e talan edilmiştir.&quot; değerlendirmesine yer verildi.</p> <h3>&quot;Laik cumhuriyeti tehdit eden bir olumsuzluk&quot;</h3> <p>T&uuml;rkiye&rsquo;deki darbelerin sosyal, siyasal, psikolojik ve &ouml;nemli &ouml;l&ccedil;&uuml;de ekonomik boyutlarının olduğu belirtilerek, 28 Şubat m&uuml;dahalesinin de bu etkenler etrafında şekillenerek darbeyi yapanlar a&ccedil;ısından s&ouml;z konusu boyutların &quot;manip&uuml;lasyon aracı&quot; olarak kullanıldığı aktarıldı. Raporda, şunlar kaydedildi:</p> <p>&quot;Bu &ccedil;er&ccedil;evede 28 Şubat m&uuml;dahalesini karakterize eden iki ana unsurdan bahsetmek m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r. Bir y&ouml;n&uuml;yle &uuml;lkede gelişen olaylar karşısında psikolojik ortamın da etkisiyle halkın verdiği tepkiler, diğer tarafta ise devlet i&ccedil;inde bu refleksleri değerlendirerek siyasete m&uuml;dahale etmeye &ccedil;alışan yapılar karşımıza &ccedil;ıkmaktadır. Sivil ve askeri b&uuml;rokrasinin y&uuml;r&uuml;tme organına karşı y&uuml;r&uuml;tt&uuml;ğ&uuml; bu m&uuml;cadelede halk hem darbe s&uuml;recine maruz bırakılmış hem de &#39;halkın hassasiyetleri&#39; &ouml;ne s&uuml;r&uuml;lerek m&uuml;dahale i&ccedil;in bir ara&ccedil; olarak tercih edilmiştir.</p> <p>28 Şubat&rsquo;ın ekonomik boyutunun dış etkenlerle birleştiği d&uuml;ş&uuml;n&uuml;len y&ouml;n&uuml;nde ise d&ouml;nemin Refahyol H&uuml;k&uuml;metinin bir dış politika tercihi olarak kullandığı M&uuml;sl&uuml;man &uuml;lkelerle diyalog &ouml;nceliğinin, belli sivil-askeri b&uuml;rokrasi &ccedil;evrelerinde &#39;Laik cumhuriyeti tehdit eden bir olumsuzluk&#39; olarak form&uuml;le edildiği g&ouml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r. Buna g&ouml;re T&uuml;rkiye&rsquo;nin Batı sisteminin dışına &ccedil;ıkmaması esastır. Bununla birlikte &#39;havuz sistemi&#39; diye tabir edilen ekonomi politikası d&uuml;ş&uuml;ncesine karşı, sermaye akışlarının belli bir ideolojik birliktelik temelinde odaklanmasının hedeflendiği ve bunun &ouml;nemli &ouml;l&ccedil;&uuml;de ger&ccedil;ekleştirildiği anlaşılmaktadır. Bu durum, ekonomik anlamda refah d&uuml;zeyi y&uuml;ksek kesimlerin b&uuml;y&uuml;k &ouml;l&ccedil;&uuml;de laikliğin savunuculuğunu yapan sivil-askeri b&uuml;rokratik elitleri desteklemesi, diğer tarafta yer alan ve &ccedil;oğunluğu oluşturan g&ouml;rece d&uuml;ş&uuml;k gelir seviyesindeki kesimlerin ise muhafazakar değerler etrafında k&uuml;melenmesi sonucunu doğurmuştur.</p> <p>28 Şubat d&ouml;nemine damgasını vuran ve siyasi ve k&uuml;lt&uuml;rel y&ouml;nleri daha ağır basan laik- muhafazakar b&ouml;l&uuml;nm&uuml;şl&uuml;ğ&uuml; doğal olarak siyasete de yansımıştır. 28 Şubat atmosferinde hem &uuml;lke ekonomisinin gelişmesi y&ouml;n&uuml;ndeki hamlelerin hem de demokrasi ve insan hakları gibi her milletin hak ettiği evrensel değerlerin geliştirilmesini engelleyen &ccedil;atışmacı bir siyasetin h&uuml;k&uuml;m s&uuml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; s&ouml;ylemek m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r.</p> <p>Koalisyon h&uuml;k&uuml;metinin icraatlarının halka hizmet y&ouml;n&uuml;yle ve ekonomik değer yaratma potansiyelinden ziyade &#39;T&uuml;rkiye İran mı oluyor?&#39; benzeri sorgulamalarla değerlendirildiği g&ouml;r&uuml;lmektedir. Yapısal olarak h&uuml;k&uuml;metin emrindeki askeri b&uuml;rokrasinin diğer sivil akt&ouml;rlerle birlikte, irtica tartışmalarının toplum nezdinde alevlendirilmesinde ve h&uuml;k&uuml;mete karşı kullanılmasında &ouml;nc&uuml; rol oynadığı anlaşılmıştır. Bu darbeye yeltenenler a&ccedil;ısından, toplumdaki dindarlaşma eğilimi Refah Partisinin iktidara gelmesiyle belgelenmiş olmaktadır.</p> <p>28 Şubat s&uuml;recinde &ouml;zellikle laiklik tanımıyla şekillenen ideolojik tercih, kendisi hari&ccedil; her t&uuml;rl&uuml; farklılığı dışlamış ve d&uuml;şman olarak g&ouml;rm&uuml;şt&uuml;r. Bu yaklaşım irtica kavramını kendi belgelerinde &#39;i&ccedil; tehdit&#39; başlığıyla resmileştirmiştir. Sivil ve askeri b&uuml;rokrasinin g&uuml;c&uuml; elinde bulunduran bir b&ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml;n verdiği k&ouml;t&uuml; sınav, i&ccedil;inde bulundukları T&uuml;rk Silahlı Kuvvetleri, y&uuml;ksek yargı ve &uuml;niversiteler gibi &ccedil;ok &ouml;nemli hizmet birimlerinin halkın g&ouml;z&uuml;nde &#39;milletin k&uuml;lt&uuml;r ve kimlik değerleriyle kavgalı&#39; birer yapı olarak değerlendirilmesine neden olmuştur. İrtica temelinde harekete ge&ccedil;irilen ve diğer kamu kurumlarına da sirayet ettiği g&ouml;r&uuml;len fişleme dalgalarının yarattığı mağdurlar hi&ccedil; ş&uuml;phe yok ki bu s&uuml;recin en dertli tanıkları olmuşlardır.&quot;</p> <h3>&quot;Mesaisinin &ouml;nemli bir b&ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml; h&uuml;k&uuml;meti d&uuml;ş&uuml;rmeye harcadı&quot;</h3> <p>Meselenin silahlı kuvvetler a&ccedil;ısından belki de en can alıcı kısmının &quot;m&uuml;dahaleyi normal veya rutin bir prosed&uuml;r olarak g&ouml;rme alışkanlığı&quot; olduğu belirtilerek, &quot;Harp Okulu m&uuml;fredatı almak suretiyle siyaseti y&ouml;netmeye talip olmak &ccedil;&ouml;z&uuml;lmesi gereken en &ouml;ncelikli sorundur.&quot; ifadesine yer verildi.</p> <p>&quot;Siyaset kurumuna, siyaset&ccedil;iye ve genel olarak sivilliğe &ouml;ncelikle g&uuml;vensizlik duygusu perspektifinden bakan asker zihniyetinin değişmesi ordunun itibarına &ouml;nemli bir katkı sağlayacaktır.&quot; denilen raporda, &quot;Bu bakış a&ccedil;ısının 28 Şubat s&uuml;recinde etkin olan diğer &ccedil;evreler a&ccedil;ısından da değişmesi, Anadolu ve taşranın temsil ettiği muhafazakarlığa tepeden bakan anlayışın terk edilmesi &ouml;nem taşımaktadır. TSK&#39;nın devletin idari yapılanmasındaki ana unsurlar ile demokrasinin yaşamasına katkı sağladığı d&uuml;ş&uuml;n&uuml;len basın, &uuml;niversite ve sivil toplum kuruluşları &uuml;zerindeki &ouml;l&ccedil;&uuml;s&uuml;z etki ve baskısı 28 Şubat darbesini ka&ccedil;ınılmaz kılan esas resmi g&ouml;zler &ouml;n&uuml;ne sermiştir. Ordunun bu fakt&ouml;rleri kullanmak suretiyle mesaisinin &ouml;nemli bir b&ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml; milletin iradesiyle iş başına gelen bir H&uuml;k&uuml;meti d&uuml;ş&uuml;rmeye harcadığı g&ouml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r. Askerin yasal olarak kendisine tanınan sınırı ihlal ettiği ortadadır. Bu s&uuml;re&ccedil;te oluşturulan g&uuml;vensizlik ve korku havası d&ouml;neme damga vuran &ouml;zelliklerden biri olmuştur. Bir anlamda toplumun, karar alma mekanizmalarının ve ekonominin militerleştirilmesine teşebb&uuml;s edilmiştir.&quot; değerlendirmesinde bulunuldu.</p> <p>28 Şubat m&uuml;dahalesinin, bir &uuml;lkenin ordusunun siyasileşmesini ortaya koyması a&ccedil;ısından son derece dikkat &ccedil;ekici bir s&uuml;rece işaret ettiği belirtilerek, &quot;TSK&#39;nın Refah Partisine olan menfi bakışını iktidara gelmeden &ouml;nce belli ettiği g&ouml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r. Koalisyon kurulduktan sonra iktidardan d&uuml;şmesi i&ccedil;in yapılanlar ise kamuoyunun g&ouml;z&uuml; &ouml;n&uuml;nde cereyan etmiştir. Bununla birlikte, asker dışında s&uuml;rece katkıda bulunan unsurların etkiye a&ccedil;ık veya kullanılmaya m&uuml;sait g&ouml;r&uuml;nt&uuml;leri de demokratik değerler a&ccedil;ısından sorgulanmaya muhta&ccedil;tır.&quot; denildi.</p> <h3>&quot;Bir T&uuml;rkiye klasiği&quot;</h3> <p>Raporda, şu ifadelere yer verildi:</p> <p>&quot;28 Şubat&rsquo;ın geneline bakıldığında asker-toplum ilişkisi a&ccedil;ısından ibret alınacak y&ouml;nlerinin olduğu g&ouml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r. Ordu daha &ouml;nce yapılan darbelerden farklı olarak doğrudan silah tehdidiyle değil, başka b&uuml;rokratik, siyasi ve toplumsal akt&ouml;rlerle bu s&uuml;reci y&uuml;r&uuml;tm&uuml;şt&uuml;r. Bir bakıma darbeyi kurumsallaştırmıştır. Darbe s&uuml;recinde yer aldığı d&uuml;ş&uuml;n&uuml;len ve millet iradesi kavramıyla barışmak gibi bir yol ayrımında olan t&uuml;m kesimler i&ccedil;in vicdan muhasebesi s&uuml;recinin devam ettiği &uuml;mit edilmektedir. Gelişmiş ekonomi ve siyasi istikrar darbe teşebb&uuml;sleri &ouml;n&uuml;ndeki en &ouml;nemli bariyerlerdir. Demokrasi ve insan haklarının geliştirilmesine y&ouml;nelik olarak alınacak her karar mağdur olmuş vatandaşlarımıza &ouml;denmesi gereken &ouml;z&uuml;r borcunun anlamlı noktalarını teşkil edecektir.</p> <p>28 Şubat&rsquo;ta bir T&uuml;rkiye klasiği bir kez daha sergilenmiştir. Bu klasiğin adı T&uuml;rkiye&rsquo;de Cumhuriyetinin kuruluşundan bu yana asker ve sivil b&uuml;rokraside var olan ve zaman zaman g&uuml;n y&uuml;z&uuml;ne &ccedil;ıkan atanmış-se&ccedil;ilmiş veya devlet-h&uuml;k&uuml;met &ccedil;ekişmesidir. Bir Batılının asla anlayamayacağı bu d&uuml;ş&uuml;ncenin arka planında, T&uuml;rkiye&rsquo;de kendisini devletin ger&ccedil;ek sahibi olarak g&ouml;ren bazı b&uuml;rokratların, toplumun i&ccedil;inden &ccedil;ıkan se&ccedil;ilmişlere y&ouml;nelik derin g&uuml;vensizlikleri yatmaktadır. Bu hastalıklı d&uuml;ş&uuml;nce sahiplerine g&ouml;re, T&uuml;rkiye&rsquo;de se&ccedil;ilmişler, bir başka deyişle siyaset&ccedil;iler, nihai tahlilde, kendi menfaatlerini milli menfaatlerin &uuml;zerinde g&ouml;ren kişilerden oluşmaktadır. Bu nedenle, siyasilerin, devlet ve devlet aygıtı tarafından, her zaman ve her şart altında yakından takip edilmesi ve g&ouml;zetlenmesi zaruridir. Bu anlayış, 1982 Anayasasındaki askeri ve yargı vesayetinin arkasında yatan ana etkendir.&quot;</p>
Buna göre, raporda yer alan ifadelerden biri de, "28 Şubat müdahalesi, bir ülkenin ordusunun siyasileşmesini ortaya koyması açısından son derece dikkat çekici bir sürece işaret etmektedir" şeklinde dikkati çekmişti.
<p>T&uuml;rk siyasi tarihine &quot;postmodern darbe&quot; olarak ge&ccedil;en 28 Şubat s&uuml;recine ilişkin Meclis araştırma komisyonu raporunda, &quot;28 Şubat&rsquo;ta bir T&uuml;rkiye klasiği bir kez daha sergilenmiştir. Bu klasiğin adı atanmış-se&ccedil;ilmiş veya devlet-h&uuml;k&uuml;met &ccedil;ekişmesidir. Bir Batılının asla anlayamayacağı bu d&uuml;ş&uuml;ncenin arka planında, T&uuml;rkiye&rsquo;de kendisini devletin ger&ccedil;ek sahibi olarak g&ouml;ren bazı b&uuml;rokratların, toplumun i&ccedil;inden &ccedil;ıkan se&ccedil;ilmişlere y&ouml;nelik derin g&uuml;vensizlikleri yatmaktadır.&quot; g&ouml;r&uuml;ş&uuml;ne yer verilmişti.</p> <p>2012 yılında TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu b&uuml;nyesinde oluşturulan 28 Şubat s&uuml;recine ilişkin alt komisyon, 28 Şubat s&uuml;recinin &ouml;ncesinde ve sonrasında yaşanan olaylara değinmiş, raporunda &ouml;nemli tespitlerde bulunmuştu.</p> <p>Komisyon raporunda, demokrasilerde, &quot;milli iradenin&quot; dokunulmazlığının esas olduğu anımsatılarak, T&uuml;rkiye&rsquo;de her on yılda bir ger&ccedil;ekleştirilen darbelerin milli iradeyi yok ederek, demokrasinin kesintiye uğramasına yol a&ccedil;tığı; T&uuml;rkiye&rsquo;nin &quot;kanun devletinden&quot; bir &quot;hukuk devletine&quot; d&ouml;n&uuml;şmesini engel olduğu belirtildi.</p> <p>Milletin temsil hakkını tehlikeye d&uuml;ş&uuml;recek her m&uuml;dahalenin demokrasi, hukuk ve insan hakları gibi evrensel değerleri &ccedil;iğnemek anlamına geldiği ifade edilerek, millet iradesinin s&uuml;rekliliği ve aksatılmaya uğratılmamasının temsili demokrasinin temeli olduğu; bu y&uuml;zden demokrasinin, her koşulda korunması ve k&uuml;lt&uuml;r benliğine nakşedilmesi gereken bir değer olduğunun altı &ccedil;izildi.</p> <p>Raporda, &quot;Sivil toplumun gelişmesi, halkın huzur ve refahının sağlanmasıyla, eğitim seviyesinin ve demokrasi bilincinin gelişmiş olmasıyla m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r. Bunun i&ccedil;in ise siyasi ve iktisadi istikrarın kalıcı olması zaruridir. Her &uuml;lkede olduğu gibi T&uuml;rkiye&rsquo;de de, siyasi ve ekonomik istikrarın olduğu d&ouml;nemlerde iktisadi ve sosyal kalkınma hız kazanmış; buna mukabil istikrarsız d&ouml;nemlerde istikrarsızlığın bedelini t&uuml;m millet &ouml;demiştir. Darbelerin meydana geldiği ara rejim d&ouml;nemlerinde, ekonomide y&uuml;zlerce milyar lirayı bulan kayıplar yaşanmış; bu d&ouml;nemlerde ortaya &ccedil;ıkan &ccedil;ıkar &ccedil;evreleri ve rantiye sınıfı merkezi b&uuml;t&ccedil;eden en b&uuml;y&uuml;k paya sahip olmuş; finansal vurgunlar yapılmış, milletin vergileriyle oluşan merkezi b&uuml;t&ccedil;e talan edilmiştir.&quot; değerlendirmesine yer verildi.</p> <h3>&quot;Laik cumhuriyeti tehdit eden bir olumsuzluk&quot;</h3> <p>T&uuml;rkiye&rsquo;deki darbelerin sosyal, siyasal, psikolojik ve &ouml;nemli &ouml;l&ccedil;&uuml;de ekonomik boyutlarının olduğu belirtilerek, 28 Şubat m&uuml;dahalesinin de bu etkenler etrafında şekillenerek darbeyi yapanlar a&ccedil;ısından s&ouml;z konusu boyutların &quot;manip&uuml;lasyon aracı&quot; olarak kullanıldığı aktarıldı. Raporda, şunlar kaydedildi:</p> <p>&quot;Bu &ccedil;er&ccedil;evede 28 Şubat m&uuml;dahalesini karakterize eden iki ana unsurdan bahsetmek m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r. Bir y&ouml;n&uuml;yle &uuml;lkede gelişen olaylar karşısında psikolojik ortamın da etkisiyle halkın verdiği tepkiler, diğer tarafta ise devlet i&ccedil;inde bu refleksleri değerlendirerek siyasete m&uuml;dahale etmeye &ccedil;alışan yapılar karşımıza &ccedil;ıkmaktadır. Sivil ve askeri b&uuml;rokrasinin y&uuml;r&uuml;tme organına karşı y&uuml;r&uuml;tt&uuml;ğ&uuml; bu m&uuml;cadelede halk hem darbe s&uuml;recine maruz bırakılmış hem de &#39;halkın hassasiyetleri&#39; &ouml;ne s&uuml;r&uuml;lerek m&uuml;dahale i&ccedil;in bir ara&ccedil; olarak tercih edilmiştir.</p> <p>28 Şubat&rsquo;ın ekonomik boyutunun dış etkenlerle birleştiği d&uuml;ş&uuml;n&uuml;len y&ouml;n&uuml;nde ise d&ouml;nemin Refahyol H&uuml;k&uuml;metinin bir dış politika tercihi olarak kullandığı M&uuml;sl&uuml;man &uuml;lkelerle diyalog &ouml;nceliğinin, belli sivil-askeri b&uuml;rokrasi &ccedil;evrelerinde &#39;Laik cumhuriyeti tehdit eden bir olumsuzluk&#39; olarak form&uuml;le edildiği g&ouml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r. Buna g&ouml;re T&uuml;rkiye&rsquo;nin Batı sisteminin dışına &ccedil;ıkmaması esastır. Bununla birlikte &#39;havuz sistemi&#39; diye tabir edilen ekonomi politikası d&uuml;ş&uuml;ncesine karşı, sermaye akışlarının belli bir ideolojik birliktelik temelinde odaklanmasının hedeflendiği ve bunun &ouml;nemli &ouml;l&ccedil;&uuml;de ger&ccedil;ekleştirildiği anlaşılmaktadır. Bu durum, ekonomik anlamda refah d&uuml;zeyi y&uuml;ksek kesimlerin b&uuml;y&uuml;k &ouml;l&ccedil;&uuml;de laikliğin savunuculuğunu yapan sivil-askeri b&uuml;rokratik elitleri desteklemesi, diğer tarafta yer alan ve &ccedil;oğunluğu oluşturan g&ouml;rece d&uuml;ş&uuml;k gelir seviyesindeki kesimlerin ise muhafazakar değerler etrafında k&uuml;melenmesi sonucunu doğurmuştur.</p> <p>28 Şubat d&ouml;nemine damgasını vuran ve siyasi ve k&uuml;lt&uuml;rel y&ouml;nleri daha ağır basan laik- muhafazakar b&ouml;l&uuml;nm&uuml;şl&uuml;ğ&uuml; doğal olarak siyasete de yansımıştır. 28 Şubat atmosferinde hem &uuml;lke ekonomisinin gelişmesi y&ouml;n&uuml;ndeki hamlelerin hem de demokrasi ve insan hakları gibi her milletin hak ettiği evrensel değerlerin geliştirilmesini engelleyen &ccedil;atışmacı bir siyasetin h&uuml;k&uuml;m s&uuml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; s&ouml;ylemek m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r.</p> <p>Koalisyon h&uuml;k&uuml;metinin icraatlarının halka hizmet y&ouml;n&uuml;yle ve ekonomik değer yaratma potansiyelinden ziyade &#39;T&uuml;rkiye İran mı oluyor?&#39; benzeri sorgulamalarla değerlendirildiği g&ouml;r&uuml;lmektedir. Yapısal olarak h&uuml;k&uuml;metin emrindeki askeri b&uuml;rokrasinin diğer sivil akt&ouml;rlerle birlikte, irtica tartışmalarının toplum nezdinde alevlendirilmesinde ve h&uuml;k&uuml;mete karşı kullanılmasında &ouml;nc&uuml; rol oynadığı anlaşılmıştır. Bu darbeye yeltenenler a&ccedil;ısından, toplumdaki dindarlaşma eğilimi Refah Partisinin iktidara gelmesiyle belgelenmiş olmaktadır.</p> <p>28 Şubat s&uuml;recinde &ouml;zellikle laiklik tanımıyla şekillenen ideolojik tercih, kendisi hari&ccedil; her t&uuml;rl&uuml; farklılığı dışlamış ve d&uuml;şman olarak g&ouml;rm&uuml;şt&uuml;r. Bu yaklaşım irtica kavramını kendi belgelerinde &#39;i&ccedil; tehdit&#39; başlığıyla resmileştirmiştir. Sivil ve askeri b&uuml;rokrasinin g&uuml;c&uuml; elinde bulunduran bir b&ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml;n verdiği k&ouml;t&uuml; sınav, i&ccedil;inde bulundukları T&uuml;rk Silahlı Kuvvetleri, y&uuml;ksek yargı ve &uuml;niversiteler gibi &ccedil;ok &ouml;nemli hizmet birimlerinin halkın g&ouml;z&uuml;nde &#39;milletin k&uuml;lt&uuml;r ve kimlik değerleriyle kavgalı&#39; birer yapı olarak değerlendirilmesine neden olmuştur. İrtica temelinde harekete ge&ccedil;irilen ve diğer kamu kurumlarına da sirayet ettiği g&ouml;r&uuml;len fişleme dalgalarının yarattığı mağdurlar hi&ccedil; ş&uuml;phe yok ki bu s&uuml;recin en dertli tanıkları olmuşlardır.&quot;</p> <h3>&quot;Mesaisinin &ouml;nemli bir b&ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml; h&uuml;k&uuml;meti d&uuml;ş&uuml;rmeye harcadı&quot;</h3> <p>Meselenin silahlı kuvvetler a&ccedil;ısından belki de en can alıcı kısmının &quot;m&uuml;dahaleyi normal veya rutin bir prosed&uuml;r olarak g&ouml;rme alışkanlığı&quot; olduğu belirtilerek, &quot;Harp Okulu m&uuml;fredatı almak suretiyle siyaseti y&ouml;netmeye talip olmak &ccedil;&ouml;z&uuml;lmesi gereken en &ouml;ncelikli sorundur.&quot; ifadesine yer verildi.</p> <p>&quot;Siyaset kurumuna, siyaset&ccedil;iye ve genel olarak sivilliğe &ouml;ncelikle g&uuml;vensizlik duygusu perspektifinden bakan asker zihniyetinin değişmesi ordunun itibarına &ouml;nemli bir katkı sağlayacaktır.&quot; denilen raporda, &quot;Bu bakış a&ccedil;ısının 28 Şubat s&uuml;recinde etkin olan diğer &ccedil;evreler a&ccedil;ısından da değişmesi, Anadolu ve taşranın temsil ettiği muhafazakarlığa tepeden bakan anlayışın terk edilmesi &ouml;nem taşımaktadır. TSK&#39;nın devletin idari yapılanmasındaki ana unsurlar ile demokrasinin yaşamasına katkı sağladığı d&uuml;ş&uuml;n&uuml;len basın, &uuml;niversite ve sivil toplum kuruluşları &uuml;zerindeki &ouml;l&ccedil;&uuml;s&uuml;z etki ve baskısı 28 Şubat darbesini ka&ccedil;ınılmaz kılan esas resmi g&ouml;zler &ouml;n&uuml;ne sermiştir. Ordunun bu fakt&ouml;rleri kullanmak suretiyle mesaisinin &ouml;nemli bir b&ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml; milletin iradesiyle iş başına gelen bir H&uuml;k&uuml;meti d&uuml;ş&uuml;rmeye harcadığı g&ouml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r. Askerin yasal olarak kendisine tanınan sınırı ihlal ettiği ortadadır. Bu s&uuml;re&ccedil;te oluşturulan g&uuml;vensizlik ve korku havası d&ouml;neme damga vuran &ouml;zelliklerden biri olmuştur. Bir anlamda toplumun, karar alma mekanizmalarının ve ekonominin militerleştirilmesine teşebb&uuml;s edilmiştir.&quot; değerlendirmesinde bulunuldu.</p> <p>28 Şubat m&uuml;dahalesinin, bir &uuml;lkenin ordusunun siyasileşmesini ortaya koyması a&ccedil;ısından son derece dikkat &ccedil;ekici bir s&uuml;rece işaret ettiği belirtilerek, &quot;TSK&#39;nın Refah Partisine olan menfi bakışını iktidara gelmeden &ouml;nce belli ettiği g&ouml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r. Koalisyon kurulduktan sonra iktidardan d&uuml;şmesi i&ccedil;in yapılanlar ise kamuoyunun g&ouml;z&uuml; &ouml;n&uuml;nde cereyan etmiştir. Bununla birlikte, asker dışında s&uuml;rece katkıda bulunan unsurların etkiye a&ccedil;ık veya kullanılmaya m&uuml;sait g&ouml;r&uuml;nt&uuml;leri de demokratik değerler a&ccedil;ısından sorgulanmaya muhta&ccedil;tır.&quot; denildi.</p> <h3>&quot;Bir T&uuml;rkiye klasiği&quot;</h3> <p>Raporda, şu ifadelere yer verildi:</p> <p>&quot;28 Şubat&rsquo;ın geneline bakıldığında asker-toplum ilişkisi a&ccedil;ısından ibret alınacak y&ouml;nlerinin olduğu g&ouml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r. Ordu daha &ouml;nce yapılan darbelerden farklı olarak doğrudan silah tehdidiyle değil, başka b&uuml;rokratik, siyasi ve toplumsal akt&ouml;rlerle bu s&uuml;reci y&uuml;r&uuml;tm&uuml;şt&uuml;r. Bir bakıma darbeyi kurumsallaştırmıştır. Darbe s&uuml;recinde yer aldığı d&uuml;ş&uuml;n&uuml;len ve millet iradesi kavramıyla barışmak gibi bir yol ayrımında olan t&uuml;m kesimler i&ccedil;in vicdan muhasebesi s&uuml;recinin devam ettiği &uuml;mit edilmektedir. Gelişmiş ekonomi ve siyasi istikrar darbe teşebb&uuml;sleri &ouml;n&uuml;ndeki en &ouml;nemli bariyerlerdir. Demokrasi ve insan haklarının geliştirilmesine y&ouml;nelik olarak alınacak her karar mağdur olmuş vatandaşlarımıza &ouml;denmesi gereken &ouml;z&uuml;r borcunun anlamlı noktalarını teşkil edecektir.</p> <p>28 Şubat&rsquo;ta bir T&uuml;rkiye klasiği bir kez daha sergilenmiştir. Bu klasiğin adı T&uuml;rkiye&rsquo;de Cumhuriyetinin kuruluşundan bu yana asker ve sivil b&uuml;rokraside var olan ve zaman zaman g&uuml;n y&uuml;z&uuml;ne &ccedil;ıkan atanmış-se&ccedil;ilmiş veya devlet-h&uuml;k&uuml;met &ccedil;ekişmesidir. Bir Batılının asla anlayamayacağı bu d&uuml;ş&uuml;ncenin arka planında, T&uuml;rkiye&rsquo;de kendisini devletin ger&ccedil;ek sahibi olarak g&ouml;ren bazı b&uuml;rokratların, toplumun i&ccedil;inden &ccedil;ıkan se&ccedil;ilmişlere y&ouml;nelik derin g&uuml;vensizlikleri yatmaktadır. Bu hastalıklı d&uuml;ş&uuml;nce sahiplerine g&ouml;re, T&uuml;rkiye&rsquo;de se&ccedil;ilmişler, bir başka deyişle siyaset&ccedil;iler, nihai tahlilde, kendi menfaatlerini milli menfaatlerin &uuml;zerinde g&ouml;ren kişilerden oluşmaktadır. Bu nedenle, siyasilerin, devlet ve devlet aygıtı tarafından, her zaman ve her şart altında yakından takip edilmesi ve g&ouml;zetlenmesi zaruridir. Bu anlayış, 1982 Anayasasındaki askeri ve yargı vesayetinin arkasında yatan ana etkendir.&quot;</p>
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.