Türkiye-Fransa ilişkilerinde tarih tekerrür mü ediyor?

DÜNYA (AA) - Anadolu Ajansı | 18.01.2021 - 10:28, Güncelleme: 27.10.2022 - 05:59
 

Türkiye-Fransa ilişkilerinde tarih tekerrür mü ediyor?

Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Cumhurbaşkanı Erdoğan'a gönderdiği mektubu, Türk-Fransız ilişkileri ve Türkiye’nin AB’ye üyelik yolunda yeni bir sayfanın açılması adımı olarak yorumlamak mümkün.
<p>İlk karşılaşmaları XI. y&uuml;zyıldaki Ha&ccedil;lı seferlerine g&ouml;t&uuml;r&uuml;lebilen T&uuml;rk-Fransız ilişkilerinin ilk resm&icirc; teması ise XVI. y&uuml;zyıla dayanır. 1525 yılında bir savaşta esir d&uuml;şen Fransa Kralı I. Fran&ccedil;ois&rsquo;nın annesi oğlunun kurtarılması i&ccedil;in devrin padişahına başvurur ve b&ouml;ylece bu tarih iki &uuml;lke ilişkilerinde bir milat olarak kabul edilir. Akabinde ise ilk Fransız-Osmanlı kapit&uuml;lasyon antlaşması imzalanır. Fransa&rsquo;ya verilen kapit&uuml;lasyonlar ikili ilişkilerin seyrini şekillendirir ve Habsburglara karşı Fransa ile işbirliği Sultan S&uuml;leyman d&ouml;neminin Batı politikasının temelini oluşturur. B&ouml;ylece &ouml;nceleri Venedik&rsquo;e tanınan ve b&uuml;t&uuml;n imparatorlukta ge&ccedil;erli olan ticari ayrıcalıklar ilk kez Batılı bir krallığa verilmiş olunur.</p> <p><img class="alintiIcon" src="https://cdnassets.aa.com.tr/assets/newVersion/images/analiz.png" style="border-style:none; box-sizing:border-box; color:rgb(33, 37, 41); font-family:-apple-system,blinkmacsystemfont,segoe ui,roboto,helvetica neue,arial,sans-serif,apple color emoji,segoe ui emoji,segoe ui symbol,noto color emoji; font-size:16px; height:30px; padding-left:60px; vertical-align:middle" /></p> <blockquote>Fransa ile T&uuml;rkiye ilişkilerinin tarihsel arka planı incelendiğinde, yaşanan bir&ccedil;ok kırılmaya ve tanık olunan krizlere rağmen tarafların birbirleriyle iletişimi koparmadıkları g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor.</blockquote> <p>XVI. y&uuml;zyılda ilişkiler bu minvalde devam eder ve 1570-1573 Osmanlı-Venedik savaşından sonra Fransa Doğu Akdeniz&rsquo;de Venedik&rsquo;in yerini almaya başlar. 1589&rsquo;da ise IV. Henri&rsquo;nin tahta ge&ccedil;mesiyle Osmanlı-Fransız ticari ilişkileri zirveye &ccedil;ıkar. Bu d&ouml;nemde Osmanlı-Fransız işbirliği hem modern Avrupa&rsquo;nın hem de diplomasinin şekillenmesinde &ouml;nemli bir fakt&ouml;r olur. XVI. y&uuml;zyıldan XVII. y&uuml;zyıla kadar ikili ilişkiler sorunsuz devam eder &ccedil;&uuml;nk&uuml; bu s&uuml;re&ccedil;te Alman İmparatorluğu&rsquo;na karşı Fransa&rsquo;nın ihtiya&ccedil; duyduğu destek Osmanlı&rsquo;dan gelmiştir. XVII. y&uuml;zyıla gelindiğinde bu kez İngiltere, Fransa, Felemenkler ve Venedik gibi d&ouml;nemin &ouml;nde gelen devletleri Osmanlı toprakları ve &ouml;tesine uzanan b&uuml;y&uuml;k ve karmaşık ticaret ve y&ouml;netim ağları kurarlar. B&ouml;ylece dini ve ticari ayrıcalıklar elde ederler. Bu ağların ortak &ouml;zelliği, her birinin en &uuml;st d&uuml;zeyde el&ccedil;i ve balyosları aracılığıyla hem &uuml;lkelerinin h&uuml;k&uuml;metlerini hem de Osmanlı topraklarında yaşayan kendi vatandaşlarını temsil etmeleri olur. Bu g&ouml;revler zamanla suistimal edilir ve bir s&uuml;re sonra kimin Osmanlı&rsquo;dan en &ccedil;ok &ouml;zerkliği koparacağı yarışına d&ouml;n&uuml;ş&uuml;r.</p> <p><img class="alintiIcon" src="https://cdnassets.aa.com.tr/assets/newVersion/images/analiz.png" style="border-style:none; box-sizing:border-box; color:rgb(33, 37, 41); font-family:-apple-system,blinkmacsystemfont,segoe ui,roboto,helvetica neue,arial,sans-serif,apple color emoji,segoe ui emoji,segoe ui symbol,noto color emoji; font-size:16px; height:30px; padding-left:60px; vertical-align:middle" /></p> <blockquote>Mektup konusunda Fransız yetkililerin &ldquo;Cumhurbaşkanı kendisine gelen mektubu yanıtladı. Diyaloğa asla hayır demedik. Ancak somut jestlere ihtiyacımız var&rdquo; ifadeleri ise akıllarda bazı soru işaretleri de uyandırıyor.</blockquote> <h3>İlişkilerde &ouml;n plana &ccedil;ıkan başlıklar</h3> <p>XVII. y&uuml;zyılın sonlarına doğru Sanayi Devriminin de etkisiyle Fransa g&uuml;&ccedil;lenirken Osmanlı ise zayıflama s&uuml;recine girmeye başlamıştır. XVIII. y&uuml;zyıla Napolyon&rsquo;un (1798-1801) Mısır Seferi ve Fransa&rsquo;nın Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika&rsquo;ya y&ouml;nelik siyasi ve ekonomik yayılma ama&ccedil;lı politikaları damgasını vurmuştur. Bu s&uuml;re&ccedil;te Osmanlı&rsquo;nın izlediği denge politikası ise T&uuml;rk-Fransız ilişkilerinde belirleyici olmuştur. XVIII. y&uuml;zyıl aynı zamanda Fransızlarla birlikte diğer Batılı devletlere de verilen ayrıcalıklar kapsamında &ccedil;ok sayıda Batılı misyonerin de aktif bir bi&ccedil;imde Osmanlı topraklarında faaliyet g&ouml;sterdiği bir d&ouml;nem olmuştur. Bu s&uuml;re&ccedil;te Osmanlı İmparatorluğu&rsquo;nun gerileme d&ouml;nemine girmeye başlaması, Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi ikili ilişkilerin zayıflamasına neden oldu.</p> <p>XIX. y&uuml;zyıla gelindiğinde diğer devletlerle olduğu gibi Fransa da Osmanlı Devleti ile siyasi ve ticari ilişkilerini &ldquo;Şark Meselesi&rdquo; adı altında y&uuml;r&uuml;tm&uuml;şt&uuml;r. G&ouml;r&uuml;ld&uuml;ğ&uuml; &uuml;zere tarihten g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze iki &uuml;lke ilişkilerinde dini, siyasi ve ticari konular daima &ouml;n plandadır. Bu tarihi arka plan Fransa&rsquo;daki T&uuml;rk imajının oluşumunda da etkilidir. Fransızların T&uuml;rklere bakışında T&uuml;rklerin &ouml;zellikle dini yapısının daima &ouml;nemli bir etkisi olmuştur. Zira Fransızların T&uuml;rklere dair ilk izlenimleri Ha&ccedil;lı seferleri sırasında y&uuml;r&uuml;t&uuml;len savaşlarla edinilmiştir. Bu algının tarihten g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze halen &ouml;nemli bir etkisi ve devamlılığı vardır. Nitekim T&uuml;rkiye-Fransa ilişkilerinde dini konuların halen g&uuml;ndemde yer alması ve bunu temel alan girişimlerin Fransa&rsquo;da ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; adı altında y&uuml;r&uuml;t&uuml;lmesinde bu tarihi algının izleri a&ccedil;ık&ccedil;a g&ouml;r&uuml;lmektedir.</p> <p>G&ouml;r&uuml;ld&uuml;ğ&uuml; &uuml;zere T&uuml;rkiye-Fransa ilişkileri tarihten g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze d&ouml;nem d&ouml;nem bir&ccedil;ok konuda kırılma yaşamıştır. Ancak ilişkilerin tarihsel seyrine bakıldığında &ouml;zellikle son d&ouml;nemlerde &ouml;ne &ccedil;ıkan husus, Şark Meselesi ve dolayısıyla Doğu Hristiyanlarının korunması ve tabii ki Ermeni meselesi olmuştur. Fransa&rsquo;nın Doğu politikası kapsamında izlemiş olduğu bu politikalar Osmanlı Devleti&rsquo;nin yıkılmasının ardından T&uuml;rkiye Cumhuriyeti d&ouml;neminde de devam etmiş ve iki &uuml;lke ilişkilerinde &ouml;nemli bir sorun olarak yer edinmiştir. &Ouml;zellikle yakın zamanlara bakıldığında Fransız Ulusal Meclisi ve Fransız Senatosu&rsquo;nda alınan kararlar T&uuml;rkiye&rsquo;nin Fransa ile ilişkilerinde ciddi sorunlara neden olmuştur. Ancak t&uuml;m bu gelişmelere rağmen taraflar birbirleriyle iletişimi koparmadılar. Bu kapsamda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron&rsquo;un Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan&rsquo;a g&ouml;ndermiş olduğu mektup iki &uuml;lke ilişkilerinin tarihi seyri a&ccedil;ısından da &ouml;nem taşıyor.</p> <h3>Macron&#39;un mektubu ne anlama geliyor?</h3> <p>T&uuml;rk-Fransız ilişkilerinde 2020 yılının son altı ayında yaşanan gerginlikler ve gelgitler iki &uuml;lke arasındaki ilişkileri &ouml;nemli derecede menfi olarak etkiledi. İlk &ouml;nce Suriye ve Libya&rsquo;da yaşanan gelişmeler, ardından Doğu Akdeniz&rsquo;de yaşananlar, daha sonra Yunanistan&rsquo;la mevcut sorunlar ve Dağlık Karabağ&rsquo;daki savaş Fransa ile T&uuml;rkiye&rsquo;nin karşılıklı ilişkilerinde tansiyonu iyice y&uuml;kseltti. Bu gelişmeler Fransa&rsquo;nın Ankara&rsquo;daki b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;isini geri &ccedil;ağırmasına dahi neden oldu. &Ouml;zellikle Charlie Hebdo dergisinde yayımlanan karikat&uuml;r, Fransa&rsquo;daki M&uuml;sl&uuml;manların yaşadıkları sorunlar ve Cumhurbaşkanı Macron&rsquo;un M&uuml;sl&uuml;man &uuml;lkelerde yaptığı a&ccedil;ıklamalar iki &uuml;lke ilişkilerindeki gerginlik s&uuml;recinde b&uuml;y&uuml;k etkisi g&ouml;r&uuml;len fakt&ouml;rler oldu. Fransa&rsquo;nın T&uuml;rkiye&rsquo;ye y&ouml;nelik yaptırımların artırılması konusunda Yunanistan ve Kıbrıslı Rumları desteklemesinin ardından ise iki &uuml;lke liderlerinin yaptığı karşılıklı sert a&ccedil;ıklamalar ilişkileri kopma noktasına getirdi.</p> <p>Bu s&uuml;recin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan&rsquo;ın yeni tip koronavir&uuml;se (Kovid 19&rsquo;a) yakalanan Macron&rsquo;a ge&ccedil;miş olsun mesajı g&ouml;ndermesi ve Macron&rsquo;un yeni yılını tebrik etmesi iki &uuml;lke liderleri arasındaki buzları eriterek bir mektup diplomasisi başlattı. Bu mektubun hemen ardından Macron&rsquo;dan Cumhurbaşkanı Erdoğan&rsquo;a cevap mahiyetinde son derece samimi ifadelerin yer aldığı bir mektup geldi. Fransa &ldquo;4 alanda istişarelere başlayalım&rdquo; &ouml;nerisiyle mektup diplomasisini devam ettirdi. İki &uuml;lke liderleri arasındaki bu karşılıklı mektuplaşma s&uuml;reci sadece T&uuml;rkiye-Fransa değil, T&uuml;rkiye&rsquo;nin Avrupa Birliği (AB) ile olan ilişkilerini de etkileyecek olması a&ccedil;ısından b&uuml;y&uuml;k &ouml;nem taşıyor. &Ouml;zellikle 2020&rsquo;de Br&uuml;ksel&rsquo;de ger&ccedil;ekleştirilen AB zirvesi sonrasında T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB ve Fransa ile ilişkilerde yeni bir sayfa a&ccedil;maya karar verdiği biliniyor. Bu nedenle Macron&rsquo;un bu adımıyla başlayan s&uuml;reci T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB ve Avrupa ile ilişkilerinde de yeni bir d&ouml;nemin ilk adımları olarak yorumlamak m&uuml;mk&uuml;n. Nitekim iki &uuml;lke dışişleri bakanlarının ikili ilişkilerin normalleşmesi konusunda bir &ouml;n g&ouml;r&uuml;şme yapmış olmaları da bu ihtimali g&uuml;&ccedil;lendiriyor.</p> <p>Mektupta iki temel hususun &ouml;n plana &ccedil;ıktığı g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor: Birincisi Macron&rsquo;un bu mektupla T&uuml;rkiye-Fransa ilişkilerindeki buzları eritmek istediği ve bunun i&ccedil;in b&uuml;y&uuml;k bir &ccedil;aba i&ccedil;inde olduğu s&ouml;ylenebilir. &Ouml;zellikle mektupta kullanılan samimi ifadeler bunun g&ouml;stergesi olarak yorumlanabilir. Mektupta &ouml;ne &ccedil;ıkan ikinci husus ise Fransa&rsquo;nın T&uuml;rkiye&rsquo;yi 2021 yılında Avrupa kıtasında g&ouml;rmek istediği konusuna yapmış olduğu vurgu. Bu kapsamda s&ouml;z konusu ifadeler Fransa&rsquo;nın T&uuml;rkiye ile AB arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde adeta bir k&ouml;pr&uuml; vazifesi g&ouml;rmek istediği şeklinde yorumlanabilir. Bunların dışında iki &uuml;lke ilişkilerinin temelde d&ouml;rt başlık altında ele alınması planlanıyor. Bu başlıklar genel hatlarıyla iki &uuml;lke arasındaki ilişkiler, ter&ouml;rle m&uuml;cadele, Suriye ve Libya&rsquo;nın da i&ccedil;inde yer aldığı b&ouml;lgesel meseleler ve eğitim konusunda işbirliği konularında istişarelerin başlaması olarak &ouml;ne &ccedil;ıkıyor.</p> <p>Ge&ccedil;mişte T&uuml;rkiye-AB ilişkilerinde Fransa&rsquo;nın sık&ccedil;a g&uuml;ndeme getirdiği konulardan biri olan 1915 Olayları, d&uuml;nyada ve Ermenistan&rsquo;da olduğu gibi Fransa&rsquo;da da sık&ccedil;a siyasi bir malzeme olarak kullanılagelmiştir. Bu nedenle 1915 Olayları sadece T&uuml;rkiye-Fransa ilişkilerinde değil T&uuml;rkiye-AB ilişkileri, dolayısıyla T&uuml;rkiye&rsquo;nin bir&ccedil;ok Batılı devletle olan ilişkilerinde de &ouml;nemli bir mesele. &Ouml;zellikle T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB ile olan ilişkilerinde T&uuml;rkiye&rsquo;yi AB&rsquo;de g&ouml;rmek istemeyen &uuml;lkelerin parlamentolarında aldıkları kararlar bu noktada son derece &ouml;nemli. Bunlar arasında en fazla kararı alan &uuml;lkelerden olan Fransa&rsquo;nın bu konuyu uzun yıllar &ouml;nemli bir siyasi ara&ccedil; olarak kullandığı ve kullanmaya da devam edeceği unutulmamalı. Bu &ccedil;er&ccedil;evede T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB&rsquo;ye &uuml;yeliği konusunda en b&uuml;y&uuml;k n&uuml;fuza sahip &uuml;lkelerden biri olan Fransa, T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB&rsquo;ye &uuml;yeliğini, aldığı bu kararlar aracılığıyla doğrudan ve dolaylı engelleme politikası izledi. Ayrıca Avrupa&rsquo;daki İslamofobinin Fransa&rsquo;da da y&uuml;kselmekte olduğu ve bunun T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB&rsquo;ye &uuml;yeliği &ouml;n&uuml;nde ciddi bir engel olduğunun g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurulmasında yarar var. Bununla birlikte Macron&rsquo;un mektubunda Avrupa kıtasına istikrarın T&uuml;rkiye&rsquo;nin de katkılarıyla 2021 yılında d&ouml;nmesi y&ouml;n&uuml;ndeki temennisi Avrupa&rsquo;nın da T&uuml;rkiye ile ilişkilerde yeni bir sayfa a&ccedil;ma eğiliminde olduğu şeklinde yorumlanabilir.</p> <h3>Fransa ve Dağlık Karabağ meselesi</h3> <p>Dağlık Karabağ savaşının devam ettiği s&uuml;re&ccedil;te Macron Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir g&ouml;r&uuml;şme yapmak istemiş, ancak bu talep reddedilmişti. Dağlık Karabağ savaşı sırasında Macron&rsquo;un s&uuml;recin en başından itibaren Ermenistan&rsquo;ın yanında yer almış olması ve &ouml;zellikle &ccedil;atışmaların devam ettiği g&uuml;nlerde Fransa&rsquo;da y&uuml;r&uuml;t&uuml;len T&uuml;rkiye ve Azerbaycan karşıtı propaganda faaliyetlerine g&ouml;z yumulması da iki &uuml;lke ilişkilerine zarar verdi. Ancak Fransa&rsquo;nın Ermenistan&rsquo;a olan desteğinde tarihsel boyutun yanı sıra g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde Fransa&rsquo;da yaşayan b&uuml;y&uuml;k sayıdaki Ermeni k&ouml;kenli Fransız vatandaşının da &ouml;nemli bir etkisinin olduğu unutulmamalı. Bu kapsamda Ermeni diasporasının sadece Fransa&rsquo;da değil &ccedil;ok sayıda Batı &uuml;lkesinde de epey etkin bir pozisyonda olduklarının hatırlanmasında yarar var.</p> <p>1915 Olayları konusunda Jacques Chirac d&ouml;nemiyle başlayan ve g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze kadar bir&ccedil;ok kararın alındığı Fransız Parlamentosu&rsquo;nun bu tutumu da iki &uuml;lke ilişkilerinde belirleyici bir fakt&ouml;r oldu. Fransa&rsquo;daki Ermeni diasporasının mevcut g&uuml;c&uuml;n&uuml; siyasal alanda uzun yıllar boyunca aktif olarak kullandığı biliniyor. Fransa&rsquo;daki Ermeni n&uuml;fusu d&uuml;nyadaki Ermeni diasporasının en g&uuml;&ccedil;l&uuml; ve en aktif olduğu &uuml;lkeler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Burada yaşayan Ermeni n&uuml;fusunun &ouml;zellikle asimile olma kaygısı bu grupların T&uuml;rk d&uuml;şmanlığı etrafında kolayca &ouml;rg&uuml;tlenmesini sağlıyor. Soğuk Savaş d&ouml;neminin sona ermesiyle birlikte bir&ccedil;ok &uuml;lkede olduğu gibi Fransa&rsquo;da da 1915 Olayları konusunda bir&ccedil;ok karar kabul edildi. Bu kararların &ouml;zellikle se&ccedil;im s&uuml;re&ccedil;lerinde sık&ccedil;a g&uuml;ndeme gelmesi tarihi bir konunun nasıl siyasi bir malzeme haline getirildiğinin en somut &ouml;rneği. Fransa&rsquo;da &ouml;zellikle 2011 yılında kabul edilen ve 1915 Olayları konusunda ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;ne ciddi bir darbe vuran karar, T&uuml;rkiye-Fransa ilişkilerinde &ouml;nemli bir kırılma noktası oldu. Son olarak ilişkilere dair bir diğer &ouml;nemli hususun ise Fransa&rsquo;nın T&uuml;rkiye karşıtı ayrılık&ccedil;ı ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;tlerine y&ouml;nelik uyguladığı politikalar olduğunun hatırlatılmasında yarar var.</p> <p>Sonu&ccedil; olarak tarihten g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze T&uuml;rk-Fransız ilişkilerinde d&ouml;nemsel olsa da kritik &ouml;neme sahip diplomatik m&uuml;cadelelerin damgasını vurduğu anlaşılıyor. Fransa&rsquo;nın Napolyon d&ouml;nemiyle başlayan Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika&rsquo;ya y&ouml;nelik yayılmacı ve s&ouml;m&uuml;rgeci politikalarının g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde halen Fransız dış politikasının şekillenmesinde etkili olduğu g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor. Bu nedenle Macron&rsquo;un s&ouml;z konusu mektubu kaleme almasında tarihi ge&ccedil;mişin yanı sıra g&uuml;ncel gelişmelerin de &ouml;nemli bir etkisinin olduğunu s&ouml;ylemek gerekir. Bu kapsamda T&uuml;rkiye&rsquo;nin NATO &uuml;yesi bir &uuml;lke olması ve T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB&rsquo;nin g&ouml;&ccedil;men politikalarının hayata ge&ccedil;irilmesindeki kilit rol&uuml;n&uuml;n bu mektubun kaleme alınmasında ve ilişkileri normalleştirme adımının atılmasında etkili olduğunu s&ouml;ylemek m&uuml;mk&uuml;n. Demokrasinin beşiği olarak bilinen Fransa&rsquo;da başta 1915 olayları olmak &uuml;zere, dini, siyasi ve etnik konulardaki uygulamaların g&ouml;zden ge&ccedil;irilmesinin de iki &uuml;lke ilişkileri &uuml;zerinde olumlu bir hava yaratacağı aşikar. Nitekim bu t&uuml;r konularda daha &ouml;nce Fransa&rsquo;nın almış olduğu kararların sadece T&uuml;rkiye-Fransa değil T&uuml;rkiye&rsquo;nin diğer &uuml;lkelerle olan ilişkilerinde de etkili olduğu g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurulduğunda Macron&rsquo;un bu adımı daha net bir bi&ccedil;imde anlaşılabilir. Bu nedenle Macron&rsquo;un s&ouml;z konusu mektubunu T&uuml;rk-Fransız ilişkileri ve T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB&rsquo;ye &uuml;yelik yolunda yeni bir sayfanın a&ccedil;ılması adımı olarak yorumlamak m&uuml;mk&uuml;n.</p> <p>T&uuml;rkiye-Fransa ilişkilerindeki bir diğer &ouml;nemli husus ise Soğuk Savaş d&ouml;neminin sona ermesiyle birlikte Fransa&rsquo;da M&uuml;sl&uuml;manlara y&ouml;nelik giderek daha yoğun bir bi&ccedil;imde hissedilmeye başlanan kolonyalist bakış a&ccedil;ısı. Bu nedenle y&uuml;r&uuml;t&uuml;lecek ikili g&ouml;r&uuml;şmelerde bu konunun da ele alınması ve bu soruna da bir &ccedil;&ouml;z&uuml;m getirilmesi elzem.</p> <p>Bu mektup ayrıca Fransa&rsquo;da 2022 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı se&ccedil;imi &ouml;ncesinde Macron&rsquo;un dış politika konusunda elini g&uuml;&ccedil;lendirme politikası kapsamında da değerlendirilebilir. Ancak mektup konusunda Fransız yetkililerin &ldquo;Cumhurbaşkanı kendisine gelen mektubu yanıtladı. Diyaloğa asla hayır demedik. Ancak somut jestlere ihtiyacımız var&rdquo; ifadeleri ise akıllarda bazı soru işaretleri de uyandırıyor. Elysee Sarayı&rsquo;nın &ldquo;somut adımlar&rdquo;dan neyi kastettiği ya da nasıl bir adımın atılmasını beklediği hususu ise hen&uuml;z netlik kazanmış değil.</p>
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Cumhurbaşkanı Erdoğan'a gönderdiği mektubu, Türk-Fransız ilişkileri ve Türkiye’nin AB’ye üyelik yolunda yeni bir sayfanın açılması adımı olarak yorumlamak mümkün.
<p>İlk karşılaşmaları XI. y&uuml;zyıldaki Ha&ccedil;lı seferlerine g&ouml;t&uuml;r&uuml;lebilen T&uuml;rk-Fransız ilişkilerinin ilk resm&icirc; teması ise XVI. y&uuml;zyıla dayanır. 1525 yılında bir savaşta esir d&uuml;şen Fransa Kralı I. Fran&ccedil;ois&rsquo;nın annesi oğlunun kurtarılması i&ccedil;in devrin padişahına başvurur ve b&ouml;ylece bu tarih iki &uuml;lke ilişkilerinde bir milat olarak kabul edilir. Akabinde ise ilk Fransız-Osmanlı kapit&uuml;lasyon antlaşması imzalanır. Fransa&rsquo;ya verilen kapit&uuml;lasyonlar ikili ilişkilerin seyrini şekillendirir ve Habsburglara karşı Fransa ile işbirliği Sultan S&uuml;leyman d&ouml;neminin Batı politikasının temelini oluşturur. B&ouml;ylece &ouml;nceleri Venedik&rsquo;e tanınan ve b&uuml;t&uuml;n imparatorlukta ge&ccedil;erli olan ticari ayrıcalıklar ilk kez Batılı bir krallığa verilmiş olunur.</p> <p><img class="alintiIcon" src="https://cdnassets.aa.com.tr/assets/newVersion/images/analiz.png" style="border-style:none; box-sizing:border-box; color:rgb(33, 37, 41); font-family:-apple-system,blinkmacsystemfont,segoe ui,roboto,helvetica neue,arial,sans-serif,apple color emoji,segoe ui emoji,segoe ui symbol,noto color emoji; font-size:16px; height:30px; padding-left:60px; vertical-align:middle" /></p> <blockquote>Fransa ile T&uuml;rkiye ilişkilerinin tarihsel arka planı incelendiğinde, yaşanan bir&ccedil;ok kırılmaya ve tanık olunan krizlere rağmen tarafların birbirleriyle iletişimi koparmadıkları g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor.</blockquote> <p>XVI. y&uuml;zyılda ilişkiler bu minvalde devam eder ve 1570-1573 Osmanlı-Venedik savaşından sonra Fransa Doğu Akdeniz&rsquo;de Venedik&rsquo;in yerini almaya başlar. 1589&rsquo;da ise IV. Henri&rsquo;nin tahta ge&ccedil;mesiyle Osmanlı-Fransız ticari ilişkileri zirveye &ccedil;ıkar. Bu d&ouml;nemde Osmanlı-Fransız işbirliği hem modern Avrupa&rsquo;nın hem de diplomasinin şekillenmesinde &ouml;nemli bir fakt&ouml;r olur. XVI. y&uuml;zyıldan XVII. y&uuml;zyıla kadar ikili ilişkiler sorunsuz devam eder &ccedil;&uuml;nk&uuml; bu s&uuml;re&ccedil;te Alman İmparatorluğu&rsquo;na karşı Fransa&rsquo;nın ihtiya&ccedil; duyduğu destek Osmanlı&rsquo;dan gelmiştir. XVII. y&uuml;zyıla gelindiğinde bu kez İngiltere, Fransa, Felemenkler ve Venedik gibi d&ouml;nemin &ouml;nde gelen devletleri Osmanlı toprakları ve &ouml;tesine uzanan b&uuml;y&uuml;k ve karmaşık ticaret ve y&ouml;netim ağları kurarlar. B&ouml;ylece dini ve ticari ayrıcalıklar elde ederler. Bu ağların ortak &ouml;zelliği, her birinin en &uuml;st d&uuml;zeyde el&ccedil;i ve balyosları aracılığıyla hem &uuml;lkelerinin h&uuml;k&uuml;metlerini hem de Osmanlı topraklarında yaşayan kendi vatandaşlarını temsil etmeleri olur. Bu g&ouml;revler zamanla suistimal edilir ve bir s&uuml;re sonra kimin Osmanlı&rsquo;dan en &ccedil;ok &ouml;zerkliği koparacağı yarışına d&ouml;n&uuml;ş&uuml;r.</p> <p><img class="alintiIcon" src="https://cdnassets.aa.com.tr/assets/newVersion/images/analiz.png" style="border-style:none; box-sizing:border-box; color:rgb(33, 37, 41); font-family:-apple-system,blinkmacsystemfont,segoe ui,roboto,helvetica neue,arial,sans-serif,apple color emoji,segoe ui emoji,segoe ui symbol,noto color emoji; font-size:16px; height:30px; padding-left:60px; vertical-align:middle" /></p> <blockquote>Mektup konusunda Fransız yetkililerin &ldquo;Cumhurbaşkanı kendisine gelen mektubu yanıtladı. Diyaloğa asla hayır demedik. Ancak somut jestlere ihtiyacımız var&rdquo; ifadeleri ise akıllarda bazı soru işaretleri de uyandırıyor.</blockquote> <h3>İlişkilerde &ouml;n plana &ccedil;ıkan başlıklar</h3> <p>XVII. y&uuml;zyılın sonlarına doğru Sanayi Devriminin de etkisiyle Fransa g&uuml;&ccedil;lenirken Osmanlı ise zayıflama s&uuml;recine girmeye başlamıştır. XVIII. y&uuml;zyıla Napolyon&rsquo;un (1798-1801) Mısır Seferi ve Fransa&rsquo;nın Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika&rsquo;ya y&ouml;nelik siyasi ve ekonomik yayılma ama&ccedil;lı politikaları damgasını vurmuştur. Bu s&uuml;re&ccedil;te Osmanlı&rsquo;nın izlediği denge politikası ise T&uuml;rk-Fransız ilişkilerinde belirleyici olmuştur. XVIII. y&uuml;zyıl aynı zamanda Fransızlarla birlikte diğer Batılı devletlere de verilen ayrıcalıklar kapsamında &ccedil;ok sayıda Batılı misyonerin de aktif bir bi&ccedil;imde Osmanlı topraklarında faaliyet g&ouml;sterdiği bir d&ouml;nem olmuştur. Bu s&uuml;re&ccedil;te Osmanlı İmparatorluğu&rsquo;nun gerileme d&ouml;nemine girmeye başlaması, Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi ikili ilişkilerin zayıflamasına neden oldu.</p> <p>XIX. y&uuml;zyıla gelindiğinde diğer devletlerle olduğu gibi Fransa da Osmanlı Devleti ile siyasi ve ticari ilişkilerini &ldquo;Şark Meselesi&rdquo; adı altında y&uuml;r&uuml;tm&uuml;şt&uuml;r. G&ouml;r&uuml;ld&uuml;ğ&uuml; &uuml;zere tarihten g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze iki &uuml;lke ilişkilerinde dini, siyasi ve ticari konular daima &ouml;n plandadır. Bu tarihi arka plan Fransa&rsquo;daki T&uuml;rk imajının oluşumunda da etkilidir. Fransızların T&uuml;rklere bakışında T&uuml;rklerin &ouml;zellikle dini yapısının daima &ouml;nemli bir etkisi olmuştur. Zira Fransızların T&uuml;rklere dair ilk izlenimleri Ha&ccedil;lı seferleri sırasında y&uuml;r&uuml;t&uuml;len savaşlarla edinilmiştir. Bu algının tarihten g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze halen &ouml;nemli bir etkisi ve devamlılığı vardır. Nitekim T&uuml;rkiye-Fransa ilişkilerinde dini konuların halen g&uuml;ndemde yer alması ve bunu temel alan girişimlerin Fransa&rsquo;da ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; adı altında y&uuml;r&uuml;t&uuml;lmesinde bu tarihi algının izleri a&ccedil;ık&ccedil;a g&ouml;r&uuml;lmektedir.</p> <p>G&ouml;r&uuml;ld&uuml;ğ&uuml; &uuml;zere T&uuml;rkiye-Fransa ilişkileri tarihten g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze d&ouml;nem d&ouml;nem bir&ccedil;ok konuda kırılma yaşamıştır. Ancak ilişkilerin tarihsel seyrine bakıldığında &ouml;zellikle son d&ouml;nemlerde &ouml;ne &ccedil;ıkan husus, Şark Meselesi ve dolayısıyla Doğu Hristiyanlarının korunması ve tabii ki Ermeni meselesi olmuştur. Fransa&rsquo;nın Doğu politikası kapsamında izlemiş olduğu bu politikalar Osmanlı Devleti&rsquo;nin yıkılmasının ardından T&uuml;rkiye Cumhuriyeti d&ouml;neminde de devam etmiş ve iki &uuml;lke ilişkilerinde &ouml;nemli bir sorun olarak yer edinmiştir. &Ouml;zellikle yakın zamanlara bakıldığında Fransız Ulusal Meclisi ve Fransız Senatosu&rsquo;nda alınan kararlar T&uuml;rkiye&rsquo;nin Fransa ile ilişkilerinde ciddi sorunlara neden olmuştur. Ancak t&uuml;m bu gelişmelere rağmen taraflar birbirleriyle iletişimi koparmadılar. Bu kapsamda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron&rsquo;un Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan&rsquo;a g&ouml;ndermiş olduğu mektup iki &uuml;lke ilişkilerinin tarihi seyri a&ccedil;ısından da &ouml;nem taşıyor.</p> <h3>Macron&#39;un mektubu ne anlama geliyor?</h3> <p>T&uuml;rk-Fransız ilişkilerinde 2020 yılının son altı ayında yaşanan gerginlikler ve gelgitler iki &uuml;lke arasındaki ilişkileri &ouml;nemli derecede menfi olarak etkiledi. İlk &ouml;nce Suriye ve Libya&rsquo;da yaşanan gelişmeler, ardından Doğu Akdeniz&rsquo;de yaşananlar, daha sonra Yunanistan&rsquo;la mevcut sorunlar ve Dağlık Karabağ&rsquo;daki savaş Fransa ile T&uuml;rkiye&rsquo;nin karşılıklı ilişkilerinde tansiyonu iyice y&uuml;kseltti. Bu gelişmeler Fransa&rsquo;nın Ankara&rsquo;daki b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;isini geri &ccedil;ağırmasına dahi neden oldu. &Ouml;zellikle Charlie Hebdo dergisinde yayımlanan karikat&uuml;r, Fransa&rsquo;daki M&uuml;sl&uuml;manların yaşadıkları sorunlar ve Cumhurbaşkanı Macron&rsquo;un M&uuml;sl&uuml;man &uuml;lkelerde yaptığı a&ccedil;ıklamalar iki &uuml;lke ilişkilerindeki gerginlik s&uuml;recinde b&uuml;y&uuml;k etkisi g&ouml;r&uuml;len fakt&ouml;rler oldu. Fransa&rsquo;nın T&uuml;rkiye&rsquo;ye y&ouml;nelik yaptırımların artırılması konusunda Yunanistan ve Kıbrıslı Rumları desteklemesinin ardından ise iki &uuml;lke liderlerinin yaptığı karşılıklı sert a&ccedil;ıklamalar ilişkileri kopma noktasına getirdi.</p> <p>Bu s&uuml;recin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan&rsquo;ın yeni tip koronavir&uuml;se (Kovid 19&rsquo;a) yakalanan Macron&rsquo;a ge&ccedil;miş olsun mesajı g&ouml;ndermesi ve Macron&rsquo;un yeni yılını tebrik etmesi iki &uuml;lke liderleri arasındaki buzları eriterek bir mektup diplomasisi başlattı. Bu mektubun hemen ardından Macron&rsquo;dan Cumhurbaşkanı Erdoğan&rsquo;a cevap mahiyetinde son derece samimi ifadelerin yer aldığı bir mektup geldi. Fransa &ldquo;4 alanda istişarelere başlayalım&rdquo; &ouml;nerisiyle mektup diplomasisini devam ettirdi. İki &uuml;lke liderleri arasındaki bu karşılıklı mektuplaşma s&uuml;reci sadece T&uuml;rkiye-Fransa değil, T&uuml;rkiye&rsquo;nin Avrupa Birliği (AB) ile olan ilişkilerini de etkileyecek olması a&ccedil;ısından b&uuml;y&uuml;k &ouml;nem taşıyor. &Ouml;zellikle 2020&rsquo;de Br&uuml;ksel&rsquo;de ger&ccedil;ekleştirilen AB zirvesi sonrasında T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB ve Fransa ile ilişkilerde yeni bir sayfa a&ccedil;maya karar verdiği biliniyor. Bu nedenle Macron&rsquo;un bu adımıyla başlayan s&uuml;reci T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB ve Avrupa ile ilişkilerinde de yeni bir d&ouml;nemin ilk adımları olarak yorumlamak m&uuml;mk&uuml;n. Nitekim iki &uuml;lke dışişleri bakanlarının ikili ilişkilerin normalleşmesi konusunda bir &ouml;n g&ouml;r&uuml;şme yapmış olmaları da bu ihtimali g&uuml;&ccedil;lendiriyor.</p> <p>Mektupta iki temel hususun &ouml;n plana &ccedil;ıktığı g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor: Birincisi Macron&rsquo;un bu mektupla T&uuml;rkiye-Fransa ilişkilerindeki buzları eritmek istediği ve bunun i&ccedil;in b&uuml;y&uuml;k bir &ccedil;aba i&ccedil;inde olduğu s&ouml;ylenebilir. &Ouml;zellikle mektupta kullanılan samimi ifadeler bunun g&ouml;stergesi olarak yorumlanabilir. Mektupta &ouml;ne &ccedil;ıkan ikinci husus ise Fransa&rsquo;nın T&uuml;rkiye&rsquo;yi 2021 yılında Avrupa kıtasında g&ouml;rmek istediği konusuna yapmış olduğu vurgu. Bu kapsamda s&ouml;z konusu ifadeler Fransa&rsquo;nın T&uuml;rkiye ile AB arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde adeta bir k&ouml;pr&uuml; vazifesi g&ouml;rmek istediği şeklinde yorumlanabilir. Bunların dışında iki &uuml;lke ilişkilerinin temelde d&ouml;rt başlık altında ele alınması planlanıyor. Bu başlıklar genel hatlarıyla iki &uuml;lke arasındaki ilişkiler, ter&ouml;rle m&uuml;cadele, Suriye ve Libya&rsquo;nın da i&ccedil;inde yer aldığı b&ouml;lgesel meseleler ve eğitim konusunda işbirliği konularında istişarelerin başlaması olarak &ouml;ne &ccedil;ıkıyor.</p> <p>Ge&ccedil;mişte T&uuml;rkiye-AB ilişkilerinde Fransa&rsquo;nın sık&ccedil;a g&uuml;ndeme getirdiği konulardan biri olan 1915 Olayları, d&uuml;nyada ve Ermenistan&rsquo;da olduğu gibi Fransa&rsquo;da da sık&ccedil;a siyasi bir malzeme olarak kullanılagelmiştir. Bu nedenle 1915 Olayları sadece T&uuml;rkiye-Fransa ilişkilerinde değil T&uuml;rkiye-AB ilişkileri, dolayısıyla T&uuml;rkiye&rsquo;nin bir&ccedil;ok Batılı devletle olan ilişkilerinde de &ouml;nemli bir mesele. &Ouml;zellikle T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB ile olan ilişkilerinde T&uuml;rkiye&rsquo;yi AB&rsquo;de g&ouml;rmek istemeyen &uuml;lkelerin parlamentolarında aldıkları kararlar bu noktada son derece &ouml;nemli. Bunlar arasında en fazla kararı alan &uuml;lkelerden olan Fransa&rsquo;nın bu konuyu uzun yıllar &ouml;nemli bir siyasi ara&ccedil; olarak kullandığı ve kullanmaya da devam edeceği unutulmamalı. Bu &ccedil;er&ccedil;evede T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB&rsquo;ye &uuml;yeliği konusunda en b&uuml;y&uuml;k n&uuml;fuza sahip &uuml;lkelerden biri olan Fransa, T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB&rsquo;ye &uuml;yeliğini, aldığı bu kararlar aracılığıyla doğrudan ve dolaylı engelleme politikası izledi. Ayrıca Avrupa&rsquo;daki İslamofobinin Fransa&rsquo;da da y&uuml;kselmekte olduğu ve bunun T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB&rsquo;ye &uuml;yeliği &ouml;n&uuml;nde ciddi bir engel olduğunun g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurulmasında yarar var. Bununla birlikte Macron&rsquo;un mektubunda Avrupa kıtasına istikrarın T&uuml;rkiye&rsquo;nin de katkılarıyla 2021 yılında d&ouml;nmesi y&ouml;n&uuml;ndeki temennisi Avrupa&rsquo;nın da T&uuml;rkiye ile ilişkilerde yeni bir sayfa a&ccedil;ma eğiliminde olduğu şeklinde yorumlanabilir.</p> <h3>Fransa ve Dağlık Karabağ meselesi</h3> <p>Dağlık Karabağ savaşının devam ettiği s&uuml;re&ccedil;te Macron Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir g&ouml;r&uuml;şme yapmak istemiş, ancak bu talep reddedilmişti. Dağlık Karabağ savaşı sırasında Macron&rsquo;un s&uuml;recin en başından itibaren Ermenistan&rsquo;ın yanında yer almış olması ve &ouml;zellikle &ccedil;atışmaların devam ettiği g&uuml;nlerde Fransa&rsquo;da y&uuml;r&uuml;t&uuml;len T&uuml;rkiye ve Azerbaycan karşıtı propaganda faaliyetlerine g&ouml;z yumulması da iki &uuml;lke ilişkilerine zarar verdi. Ancak Fransa&rsquo;nın Ermenistan&rsquo;a olan desteğinde tarihsel boyutun yanı sıra g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde Fransa&rsquo;da yaşayan b&uuml;y&uuml;k sayıdaki Ermeni k&ouml;kenli Fransız vatandaşının da &ouml;nemli bir etkisinin olduğu unutulmamalı. Bu kapsamda Ermeni diasporasının sadece Fransa&rsquo;da değil &ccedil;ok sayıda Batı &uuml;lkesinde de epey etkin bir pozisyonda olduklarının hatırlanmasında yarar var.</p> <p>1915 Olayları konusunda Jacques Chirac d&ouml;nemiyle başlayan ve g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze kadar bir&ccedil;ok kararın alındığı Fransız Parlamentosu&rsquo;nun bu tutumu da iki &uuml;lke ilişkilerinde belirleyici bir fakt&ouml;r oldu. Fransa&rsquo;daki Ermeni diasporasının mevcut g&uuml;c&uuml;n&uuml; siyasal alanda uzun yıllar boyunca aktif olarak kullandığı biliniyor. Fransa&rsquo;daki Ermeni n&uuml;fusu d&uuml;nyadaki Ermeni diasporasının en g&uuml;&ccedil;l&uuml; ve en aktif olduğu &uuml;lkeler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Burada yaşayan Ermeni n&uuml;fusunun &ouml;zellikle asimile olma kaygısı bu grupların T&uuml;rk d&uuml;şmanlığı etrafında kolayca &ouml;rg&uuml;tlenmesini sağlıyor. Soğuk Savaş d&ouml;neminin sona ermesiyle birlikte bir&ccedil;ok &uuml;lkede olduğu gibi Fransa&rsquo;da da 1915 Olayları konusunda bir&ccedil;ok karar kabul edildi. Bu kararların &ouml;zellikle se&ccedil;im s&uuml;re&ccedil;lerinde sık&ccedil;a g&uuml;ndeme gelmesi tarihi bir konunun nasıl siyasi bir malzeme haline getirildiğinin en somut &ouml;rneği. Fransa&rsquo;da &ouml;zellikle 2011 yılında kabul edilen ve 1915 Olayları konusunda ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;ne ciddi bir darbe vuran karar, T&uuml;rkiye-Fransa ilişkilerinde &ouml;nemli bir kırılma noktası oldu. Son olarak ilişkilere dair bir diğer &ouml;nemli hususun ise Fransa&rsquo;nın T&uuml;rkiye karşıtı ayrılık&ccedil;ı ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;tlerine y&ouml;nelik uyguladığı politikalar olduğunun hatırlatılmasında yarar var.</p> <p>Sonu&ccedil; olarak tarihten g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze T&uuml;rk-Fransız ilişkilerinde d&ouml;nemsel olsa da kritik &ouml;neme sahip diplomatik m&uuml;cadelelerin damgasını vurduğu anlaşılıyor. Fransa&rsquo;nın Napolyon d&ouml;nemiyle başlayan Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika&rsquo;ya y&ouml;nelik yayılmacı ve s&ouml;m&uuml;rgeci politikalarının g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde halen Fransız dış politikasının şekillenmesinde etkili olduğu g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor. Bu nedenle Macron&rsquo;un s&ouml;z konusu mektubu kaleme almasında tarihi ge&ccedil;mişin yanı sıra g&uuml;ncel gelişmelerin de &ouml;nemli bir etkisinin olduğunu s&ouml;ylemek gerekir. Bu kapsamda T&uuml;rkiye&rsquo;nin NATO &uuml;yesi bir &uuml;lke olması ve T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB&rsquo;nin g&ouml;&ccedil;men politikalarının hayata ge&ccedil;irilmesindeki kilit rol&uuml;n&uuml;n bu mektubun kaleme alınmasında ve ilişkileri normalleştirme adımının atılmasında etkili olduğunu s&ouml;ylemek m&uuml;mk&uuml;n. Demokrasinin beşiği olarak bilinen Fransa&rsquo;da başta 1915 olayları olmak &uuml;zere, dini, siyasi ve etnik konulardaki uygulamaların g&ouml;zden ge&ccedil;irilmesinin de iki &uuml;lke ilişkileri &uuml;zerinde olumlu bir hava yaratacağı aşikar. Nitekim bu t&uuml;r konularda daha &ouml;nce Fransa&rsquo;nın almış olduğu kararların sadece T&uuml;rkiye-Fransa değil T&uuml;rkiye&rsquo;nin diğer &uuml;lkelerle olan ilişkilerinde de etkili olduğu g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurulduğunda Macron&rsquo;un bu adımı daha net bir bi&ccedil;imde anlaşılabilir. Bu nedenle Macron&rsquo;un s&ouml;z konusu mektubunu T&uuml;rk-Fransız ilişkileri ve T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB&rsquo;ye &uuml;yelik yolunda yeni bir sayfanın a&ccedil;ılması adımı olarak yorumlamak m&uuml;mk&uuml;n.</p> <p>T&uuml;rkiye-Fransa ilişkilerindeki bir diğer &ouml;nemli husus ise Soğuk Savaş d&ouml;neminin sona ermesiyle birlikte Fransa&rsquo;da M&uuml;sl&uuml;manlara y&ouml;nelik giderek daha yoğun bir bi&ccedil;imde hissedilmeye başlanan kolonyalist bakış a&ccedil;ısı. Bu nedenle y&uuml;r&uuml;t&uuml;lecek ikili g&ouml;r&uuml;şmelerde bu konunun da ele alınması ve bu soruna da bir &ccedil;&ouml;z&uuml;m getirilmesi elzem.</p> <p>Bu mektup ayrıca Fransa&rsquo;da 2022 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı se&ccedil;imi &ouml;ncesinde Macron&rsquo;un dış politika konusunda elini g&uuml;&ccedil;lendirme politikası kapsamında da değerlendirilebilir. Ancak mektup konusunda Fransız yetkililerin &ldquo;Cumhurbaşkanı kendisine gelen mektubu yanıtladı. Diyaloğa asla hayır demedik. Ancak somut jestlere ihtiyacımız var&rdquo; ifadeleri ise akıllarda bazı soru işaretleri de uyandırıyor. Elysee Sarayı&rsquo;nın &ldquo;somut adımlar&rdquo;dan neyi kastettiği ya da nasıl bir adımın atılmasını beklediği hususu ise hen&uuml;z netlik kazanmış değil.</p>
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.