ABD’de Joe Biden dönemi ve yeni küresel denklem

<p>ABD başkanı Joe Biden,&nbsp;son d&ouml;nemde d&uuml;nya sahnesinden yavaş yavaş geri &ccedil;ekilen, şaşkın bir g&ouml;r&uuml;n&uuml;m sergileyen ve m&uuml;ttefikleriyle ilişkileri sıkıntılı bir &uuml;lkeyi miras alıyor. Bitmek t&uuml;kenmek bilmeyen savaşlardan bıkmış olan Amerika&rsquo;nın geride bıraktığı boşluğu b&ouml;lgesel g&uuml;&ccedil;ler doldurdu. ABD&rsquo;nin yeni y&ouml;netimi bu durumu değiştirmek isteyecektir. Başkan olarak dış politikaya ilişkin yaptığı ilk konuşmasında Biden &ldquo;Amerika geri d&ouml;nd&uuml;. Diplomasi geri d&ouml;nd&uuml;&rdquo; dedi. Yeni başkan ABD&rsquo;yi, Donald Trump y&ouml;netimindeki d&ouml;rt yıllık yalnızlaştırıcı &ldquo;&Ouml;nce Amerika&rdquo; politikasının ardından, &ccedil;ok taraflı bir takım oyuncusu olarak yeniden var etmeye &ccedil;alışacak. M&uuml;nih G&uuml;venlik Konferansı&rsquo;nda yaptığı konuşmada Demokrat başkan kendisini, Cumhuriyet&ccedil;i Trump&rsquo;ın etkileşimsel dış politikasından ayrı bir yerde konumlandırmıştı. Biden konuşmasında &ldquo;Son birka&ccedil; ayın transatlantik ilişkimizi gerdiğinin ve sınadığının farkındayım; ancak ABD Avrupa ile yeniden ilişki i&ccedil;ine girmek, sizlerle g&ouml;r&uuml;şmek ve g&uuml;venilir liderlik pozisyonumuzu yeniden elde etmek konusunda kararlı&rdquo; dedi. Biden g&ouml;reve geldikten hemen sonra, Trump&rsquo;ın geri &ccedil;evirdiği k&uuml;resel aşılama programına d&ouml;rt milyar dolar yardım s&ouml;z&uuml; verdi, Paris İklim Anlaşması&rsquo;na resmi olarak yeniden katıldı ve yine Trump tarafından reddedilen İran&rsquo;la n&uuml;kleer anlaşma g&ouml;r&uuml;şmelerini yeniden başlatmak i&ccedil;in harekete ge&ccedil;ti. Demokrasinin değişen d&uuml;nyada h&acirc;l&acirc; insanlara sunabileceği &ccedil;ok fazla şey olduğunu g&ouml;stermesi gerektiğini s&ouml;yleyen Biden, bunun ABD&rsquo;nin en &ouml;nemli misyonlarından biri olduğunu vurguladı.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Fakat Biden y&ouml;netimindeki ABD&rsquo;nin yeniden k&uuml;resel &ccedil;apta tek g&uuml;&ccedil; olması zor g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. Soğuk Savaş&rsquo;ın sona ermesinin ardından tek taraflı g&uuml;&ccedil; sistemi de mazi oldu. D&uuml;nyadaki Amerikan angajmanının sınırları olduğu konusunda ABD&rsquo;de bir fikir birliği var. Biden y&ouml;netimi ayrıca ABD i&ccedil;inde yeni tip koronavir&uuml;s (Kovid-19) salgını, ırk&ccedil;ılık, ulusal bor&ccedil; gibi bir&ccedil;ok i&ccedil; zorluğun &uuml;stesinden gelmek zorunda.</p> <p>Biden h&uuml;k&uuml;metinin dış politika konusunda k&uuml;resel desteğe ihtiyacı olduğu g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor. Biden&rsquo;ın yeni bir d&uuml;nya d&uuml;zenini şekillendirmek i&ccedil;in ittifaklar kurması gerekiyor. &Ccedil;in bu noktada ABD&rsquo;nin en b&uuml;y&uuml;k rakibi. Biden da bunu dış politikaya ilişkin konuşmasında teyit etti. &Ccedil;in Halk Cumhuriyeti bir yandan Asya, Afrika ve Avrupa&rsquo;da 60&rsquo;tan fazla &uuml;lkede devasa ticaret ve altyapı projesi olan Kuşak ve Yol Girişimi&rsquo;yle ekonomik etkisini d&uuml;nya &ccedil;apında genişletiyor, diğer yandan &ouml;zellikle G&uuml;ney &Ccedil;in denizinde askeri g&uuml;&ccedil; ve teknolojik &uuml;st&uuml;nl&uuml;k sağlamaya &ccedil;alışıyor. Orta Avrupa &uuml;lkeleri ve Balkanlar da giderek ekonomik ve jeopolitik a&ccedil;ıdan daha fazla &Ccedil;in etkisi altına giriyor. B&uuml;t&uuml;n bu gelişmeler Amerikalıları rahatsız eden unsurlar olarak duruyor. Biden &Ccedil;in Devlet Başkanı Şi Cinping ile yaptığı ilk telefon g&ouml;r&uuml;şmesinde &ldquo;Pekin&rsquo;in zorunlu ve haksız ekonomik uygulamalarını, Hong Kong&rsquo;daki baskıyı, Sincan&rsquo;daki insan hakları ihlallerini ve Tayvan&rsquo;a karşı olanı da d&acirc;hil olmak &uuml;zere b&ouml;lgede giderek artan meydan okuyucu eylemlerini&rdquo; sert bir dille eleştirdi. Washington&rsquo;un mesajı şuydu: &ldquo;ABD jeopolitik rekabette meydanı &Ccedil;in&rsquo;e savaşmadan bırakmayacak&rdquo;. Biden &ouml;te yandan k&uuml;resel ısınma ve iklim değişikliğinin &ouml;n&uuml;ne ge&ccedil;ilmesi gibi k&uuml;resel zorluklar karşısında Pekin&rsquo;le birlikte &ccedil;alışmaya kararlı. &Ccedil;in ile başa &ccedil;ıkmaya y&ouml;nelik &ouml;neriler sunmadan &ouml;nce &ccedil;alışma tasarılarını, teknolojilerini ve askeri g&uuml;&ccedil;lerini test etmek istiyor.&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Amerikalıların ikinci sistemik rakibi ise malum olduğu &uuml;zere Vladimir Putin&rsquo;in Rusya&rsquo;sı. Biden kendisini &Ccedil;in&rsquo;e benzer bir ikilemde buluyor: Rusya bir yandan Amerikan g&uuml;venlik uzmanlarına g&ouml;re ABD&rsquo;deki başkanlık se&ccedil;imlerini manip&uuml;le etmeye &ccedil;alışan ve d&uuml;nyanın bir&ccedil;ok b&ouml;lgesinde genişleme politikasını zorlayan d&uuml;şman bir akt&ouml;r. Buna rağmen Washington Rusya&rsquo;ya bir&ccedil;ok alanda muhta&ccedil; g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. Moskova Ortadoğu&rsquo;da ve İran&rsquo;la n&uuml;kleer anlaşmanın yeniden g&ouml;r&uuml;ş&uuml;lmesinde &ouml;nemli bir akt&ouml;r olarak duruyor. Biden&rsquo;ın Moskova stratejisi (Pekin gibi) Amerika&rsquo;nın &ccedil;ıkarları doğrultusunda y&ouml;nlendirilen bir işbirliği ve &ccedil;atışmanın karışımından oluşuyor. Dolayısıyla Rusya ve ABD Şubat ayında iki devlet arasındaki son b&uuml;y&uuml;k n&uuml;kleer silahsızlanma anlaşması olan Yeni Stratejik Silahları Azaltma Anlaşması&rsquo;nın (New Start) s&uuml;resini uzattı.</p> <p>Aynı zamanda Rusya&rsquo;nın insan hakları ihlalleri ve saldırgan eylemleri karşısında sessiz kalmayacağını a&ccedil;ık&ccedil;a belirten Biden dolaylı olarak yaptırımla tehdit etmişti. &Ccedil;in&rsquo;e g&ouml;re ekonomik a&ccedil;ıdan b&uuml;y&uuml;k &ouml;l&ccedil;&uuml;de daha zayıf olan Rusya i&ccedil;in bu endişe verici bir senaryo olarak g&ouml;r&uuml;nse de, ABD&rsquo;nin kendi i&ccedil;indeki demokrasi sorunlarının g&uuml;ndemde olduğu bir d&ouml;nemde Rusya&rsquo;yı sıkıştırması zor g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Biden y&ouml;netimi i&ccedil;in bir başka konu ise Kuzey Kore&rsquo;deki rejim ve faaliyetleri. Yıllardan beri her t&uuml;rl&uuml; f&uuml;zeyi geliştirmeye &ccedil;alışan ve uluslararası yaptırımlara rağmen n&uuml;kleer programını ilerleten bir Kuzey Kore y&ouml;netimi var. Kuzey Kore lideri Kim Jong-un Ocak ayındaki parti kongresinde ABD&rsquo;yi &ldquo;baş d&uuml;şman&rdquo; olarak nitelendirdi. Eski ABD Başkanı Donald Trump Kim&rsquo;le ger&ccedil;ekleştirdiği birka&ccedil; g&ouml;r&uuml;şmeye rağmen, Kim&rsquo;in n&uuml;kleer programını etkilemeyi başaramadı. Bu durum Biden&rsquo;ı da zorlayabilir.</p> <p>İran da bir n&uuml;kleer program y&uuml;r&uuml;t&uuml;yor ve bu nedenle uluslararası yaptırımlara tabi tutuluyor. 2015 yılında Birleşmiş Milletler&rsquo;in (BM) veto hakkına sahip beş &uuml;lkesi (Fransa, Rusya, ABD, &Ccedil;in ve İngiltere) ve Almanya (P5+1) İran&rsquo;ın n&uuml;kleer silah yapmasını &ouml;nlemek i&ccedil;in Tahran ile bir anlaşma imzalamıştı. Zahmetli bir şekilde m&uuml;zakere edilen anlaşma Barack Obama adına b&uuml;y&uuml;k bir dış politika başarısı olarak kabul edilmişti. &Uuml;&ccedil; yıl sonra Trump y&ouml;netimindeki ABD anlaşmadan &ccedil;ekildi. Trump yaptırımlar yoluyla maksimum baskı uygulayarak daha katı ve daha uzun vadeli koşullarda bir anlaşma yapmak istedi. Bunun &uuml;zerine İran t&uuml;m teknik koşulları aşamalı olarak g&ouml;rmezden geldi ve n&uuml;kleer faaliyetlerine devam etti. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani &uuml;lkesindeki ekonomik &ccedil;&ouml;k&uuml;ş nedeniyle Biden y&ouml;netiminden bir rota değişikliği umuyor. Beyaz Saray Tahran&rsquo;ın tekrar anlaşmaya uyması şartıyla buna a&ccedil;ık g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. Fakat Amerika&rsquo;nın b&ouml;lgedeki m&uuml;ttefiklerini, &ouml;zellikle de K&ouml;rfez &uuml;lkelerini ve İsrail&rsquo;i başka bir husus endişelendiriyor: İran&rsquo;ın f&uuml;ze programı. Bu konu hi&ccedil;bir zaman n&uuml;kleer anlaşmanın bir par&ccedil;ası olmadı. ABD&rsquo;li dış politika şahinleri de tutarlı bir İran politikasının n&uuml;kleer programı tek başına ele almaması gerektiği g&ouml;r&uuml;ş&uuml;nde. Biden y&ouml;netimi, eski Başkan Donald Trump&rsquo;ın İran İslam Cumhuriyeti&rsquo;ni tecrit etmek amacıyla uyguladığı &ldquo;maksimum baskı kampanyasını&rdquo; kesin bir şekilde reddederek 2015 n&uuml;kleer anlaşmasına d&ouml;nmek i&ccedil;in İran ve diğer akt&ouml;rlerle g&ouml;r&uuml;şmeye hazır olduğunu s&ouml;yledi.</p> <p>ABD y&ouml;netimi ayrıca, Trump&rsquo;ın 2018 yılında anlaşmadan &ccedil;ekilmesinden &ouml;nceki politikaya d&ouml;nmek amacıyla BM nezdinde iki adım attı. İran şahinleri tarafından hemen eleştiriye tabi tutulan bu eylemler muhtemelen İsrail ve K&ouml;rfez &uuml;lkelerinin de endişe duymasına neden olacaktır. Tahran ayrıca Suriye rejimi ve L&uuml;bnan&rsquo;daki Hizbullah milislerini i&ccedil;eren &ldquo;direniş eksenindeki&rdquo; Şii milisleri g&uuml;&ccedil;lendiriyor. Yemen&rsquo;deki Husiler ve Iraklı milisler de Tahran&rsquo;ın etkisi altında. İran&rsquo;ın Irak&rsquo;taki faaliyetleri de ABD&rsquo;yi endişelendiren konular arasında. Biden&rsquo;ın genel olarak bir askeri m&uuml;dahaleye taraf olmadığı biliniyor ve uluslararası askeri angajmanı minimum d&uuml;zeyde tutma konusunda Obama ve Trump&rsquo;ın izinden gideceği d&uuml;ş&uuml;n&uuml;l&uuml;yor.</p> <h3>Biden&rsquo;ın k&uuml;resel ittifakları</h3> <p>Biden&rsquo;ın dış politikasının temel direği Avrupa Birliği (AB) ve NATO olacak gibi g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. M&uuml;nih G&uuml;venlik Konferansı&rsquo;nda yaptığı konuşmada Biden Avrupalı ve NATO m&uuml;ttefiklerine ABD&rsquo;nin tekrar g&uuml;venilir bir ortak olduğu mesajını vermişti. Transatlantik ittifakın ABD i&ccedil;in tekrar &ouml;ncelik olduğunu kaydeden Biden &ldquo;Ben s&ouml;z&uuml;n&uuml;n eri bir adamım. Amerika geri d&ouml;nd&uuml;. Bug&uuml;n kısa bir s&uuml;re &ouml;nce başladığım g&ouml;revde, ABD&rsquo;nin başkanı olarak konuşuyorum ve t&uuml;m d&uuml;nyaya &ccedil;ok a&ccedil;ık bir mesaj g&ouml;nderiyorum. Amerika geri d&ouml;nd&uuml;. Transatlantik ittifak geri d&ouml;nd&uuml; ve geriye bakmayacağız&rdquo; ifadelerini kullandı. Ancak AB ile var olan ilişkilerin eskiden olduğu gibi Washington himayesinde bir ilişki değil, d&uuml;nya siyasetinde sorumluluk alan ve b&ouml;ylece ABD&rsquo;nin y&uuml;k&uuml;n&uuml; azaltan &ouml;zerk bir ortaklık olarak s&uuml;receği tahmin edilebilir.</p> <p>&Ouml;te yandan siyasi olarak aktif olmayan bir Avrupa olduğu s&uuml;rece Putin gibi liderler bundan avantaj sağlayacaktır. &Ouml;zellikle Almanya-Rusya ilişkileri Biden y&ouml;netimini d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ren bir konu olarak &ouml;ne &ccedil;ıkıyor. Almanya Rusya ile ilişkilerinde gerilim istemiyor. Tartışmalı olan Alman-Rus Baltık denizi doğal gaz boru hattı Kuzey Akım 2&rsquo;ye sıkı sıkıya bağlı kalıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı projeyi Rusya i&ccedil;in &ldquo;doğal kaynakları Batı Avrupa&rsquo;ya karşı siyasi baskı ve k&ouml;t&uuml; niyetli etki aracı olarak kullanma&rdquo; şeklinde bir fırsat olarak g&ouml;r&uuml;yor. Ayrıca ABD dış politikasında &Ccedil;in&rsquo;le ilişkileri merkeze almaya başladığı i&ccedil;in AB i&ccedil;inde de &Ccedil;in&rsquo;le ilişkiler yeniden tanımlanıyor. &Ccedil;in&rsquo;in etkisine karşı Avrupa ve NATO&rsquo;nun Atlantik&rsquo;in bu yakasında karşı denge oluşturması &ouml;ng&ouml;r&uuml;l&uuml;yor. Bu durum AB i&ccedil;inde tartışmalara neden olabilir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; &ldquo;AB ABD siyasetinin bir aracı mı, yoksa aktif bir oyuncu mu olacak?&rdquo; tartışması AB i&ccedil;inde h&acirc;lihazırda yapılıyor. Keza AB ve &Ccedil;in&rsquo;in 2020 yılının Aralık ayının sonunda Almanya&rsquo;nın girişimiyle bir yatırım koruma anlaşması imzalaması ABD&rsquo;yi endişelendirdi. Anlaşma Avrupalı şirketlerin &Ccedil;in pazarına erişimini artırırken Pekin a&ccedil;ısından da yeni d&ouml;neme y&ouml;nelik stratejik bir karşılık olarak yorumlanıyor. Pekin&rsquo;in tarihindeki en geniş imtiyazı AB&rsquo;ye verdiği belirtiliyor. Washington &Ccedil;in Halk Cumhuriyeti&rsquo;ne y&ouml;nelik tavizlerin artık sona ermesi gerektiğine inanıyor. Almanya ise ABD ve &Ccedil;in&rsquo;le olan ilişkilerinde daha &ouml;zerk davranmak istiyor. Biden y&uuml;kselen &ldquo;keskin g&uuml;&ccedil;&rdquo; karşısında sert bir tavır sergileyen, bir b&uuml;t&uuml;n olarak hareket eden bir Avrupa&rsquo;ya muhta&ccedil; olduğunu biliyor. Fakat Pekin Avrupalıları &ldquo;b&ouml;l ve h&uuml;kmet&rdquo; ilkesine g&ouml;re b&ouml;lmeyi başarmış g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p> <p>ABD&rsquo;nin Kanada ve Avustralya gibi m&uuml;ttefikleri, konu &Ccedil;in&rsquo;in insan hakları ihlallerine geldiğinde &ccedil;ok daha sert bir diplomatik &uuml;slup kullanıyor. &Ccedil;in&rsquo;e karşı ittifakta Biden &ouml;ncelikli olarak Asya &uuml;lkelerine g&uuml;veniyor. Obama &ldquo;Asya&rsquo;ya y&ouml;nelişi&rdquo; ile bunu a&ccedil;ık&ccedil;a ortaya koymuştu. Amerika&rsquo;nın orta ve uzun vadede b&ouml;lgede lider bir role sahip olmak istediği g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor ve Biden da bu yolda devam ediyor. &Ouml;rneğin G&uuml;ney Kore ve Japonya&rsquo;da ABD &ouml;nemli bir askeri varlığa sahip. Hem Seul hem de Tokyo, tıpkı Avrupalılar gibi, Amerika&rsquo;nın n&uuml;kleer kalkanına g&uuml;veniyor. Buna karşın Asyalı m&uuml;ttefiklerin bakış a&ccedil;ısından ABD ile &Ccedil;in arasındaki konum zor bir dengeleme oyunu olarak g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor. Pekin y&ouml;netimi, &Ccedil;in&rsquo;e ekonomik bağımlılıkları nedeniyle, Asya &uuml;lkelerinin kendisine karşı &ccedil;ok daha ihtiyatlı davranmasını sağlamayı başarmış g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p> <p>Amerika&rsquo;nın G&uuml;neydoğu Asya&rsquo;daki m&uuml;ttefiklerinin yanı sıra, &Ccedil;in&rsquo;le m&uuml;cadelelerinde Amerikalıların &ccedil;ıkarlarının bir kısmını paylaşan, ancak kayıtsız şartsız m&uuml;ttefik olmayan devletler de var. Endonezya, Malezya, Tayvan ve Filipinler gibi G&uuml;ney &Ccedil;in denizine kıyısı olan &uuml;lkeler Pekin&rsquo;in b&ouml;lgesel iddialarını reddediyorlar. &Ouml;te yandan Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi&rsquo;nin 2020 Ağustos ayında, Washington ile Pekin arasındaki rekabette Cakarta&rsquo;nın yer almak istemediğini vurgulaması da &ouml;nemliydi.</p> <p>Hindistan ise &Ccedil;in&rsquo;i frenleme konusunda b&ouml;lgede Amerika&rsquo;nın en &ouml;nemli ortağı olabilir. Hindistan-ABD ilişkilerini stratejik d&uuml;ş&uuml;nceler belirliyor; uzun sınırı ve Pekin ile &ccedil;&ouml;z&uuml;lmemiş toprak ihtilafları nedeniyle Hindistan&rsquo;ın Amerikalıların yanında durmaya devam etmesi muhtemel g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p> <p>Arap yarımadasında ise Suudi Arabistan ile ilişkilerde Biden sonrası d&ouml;nemde değişiklik yaşanması bekleniyor. Zira Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman&rsquo;ın Trump&rsquo;la olan ilişki d&uuml;zeyini Biden&rsquo;la devam ettirmesi zor g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. Biden ise hem Suudi Arabistan&rsquo;daki hem de i&ccedil; savaşın yaşandığı Yemen&rsquo;deki insan hakları ihlallerini g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurarak rota değişikliğine gitmek istiyor. Bu noktada ilk adımı attı ve Husileri ter&ouml;r listesinden &ccedil;ıkartarak Riyad y&ouml;netimine ilk mesajını verdi. &Ouml;te yandan Washington&rsquo;ın İran&rsquo;la m&uuml;cadelesinde K&ouml;rfez &uuml;lkelerine bağımlı olmaya devam etmesi de muhtemel.</p> <p>Bu arada İsrail İran&rsquo;la m&uuml;cadelede tabiatıyla ABD&rsquo;nin yanında yer alıyor. İki devlet stratejik ittifak ilişkisi i&ccedil;inde ve Başbakan Binyamin Netanyahu, İsrail h&uuml;k&uuml;metine &ccedil;ok taviz veren Trump&rsquo;ın yasını tutmuş olsa da, stratejik ortaklık pozisyonunun değişmeyeceği s&ouml;ylenebilir. Trump Kud&uuml;s&rsquo;&uuml; skandal bir şekilde &ldquo;b&ouml;l&uuml;nmemiş başkent&rdquo; olarak tanıdı, Arap devletleriyle anlaşma sağladı ve Filistin topraklarında İsrail&rsquo;in yerleşim b&ouml;lgeleri inşa etmesine sessiz kaldı. Biden ise Netanyahu&rsquo;nun yayılmacı rotasını eleştiriyor ve iki devletli &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml; destekliyor.</p> <p>ABD&rsquo;nin AB, Rusya ve &Ccedil;in gibi k&uuml;resel akt&ouml;rlerle olan ilişkilerinin şekli, d&uuml;zeyi, yoğunluğu ve bu akt&ouml;rlerle olan m&uuml;cadele alanları T&uuml;rkiye&rsquo;yi de yakından ilgilendiriyor. T&uuml;rkiye&rsquo;nin bulunduğu coğrafya, stratejik konumu ve &ouml;nemi g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alındığında, ABD ile diğer k&uuml;resel akt&ouml;rlerin ilişkilerinin (k&uuml;resel ve b&ouml;lgesel denklemlere etkileri olduğu gibi) T&uuml;rkiye ve T&uuml;rk dış politikası i&ccedil;in de &ouml;nem arz ettiği aşik&acirc;r.</p> <p>B&uuml;t&uuml;n bu k&uuml;resel denklemde, ABD&rsquo;nin yeni y&ouml;netimini uluslararası ilişkilerde zorlayacak en &ouml;nemli konu ise ABD i&ccedil;indeki demokrasi sorunları. ABD&rsquo;nin uluslararası alanda insan hakları, &ouml;zg&uuml;rl&uuml;k gibi s&ouml;ylemlerinde inandırıcı olabilmesi i&ccedil;in, Amerikalıların demokrasilerinin durumu hakkında bir &ouml;zeleştiri yapması gerekiyor. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; ABD i&ccedil;indeki ırk&ccedil;ılık sorunu ve Kongre baskını gibi olaylar d&uuml;nya kamuoyunun hafızasından uzun s&uuml;re silinmeyeceğe benziyor. Bu kapsamda ABD&rsquo;nin k&uuml;resel denklemdeki belki de en b&uuml;y&uuml;k zafiyeti kendi i&ccedil;inde zayıflayan demokrasisi olacaktır.</p> <p>&nbsp;</p>