ABD’nin bitmeyen iç savaşında üçüncü raund: Konfederasyon bayrağı sosyal medyaya karşı

<p>Amerika Birleşik Devletleri&rsquo;nin tarihi vakalar silsilesiyle yoğurulan başkanlık se&ccedil;imi 6 Ocak&rsquo;ta Washington&rsquo;daki siyaset sahnesinin yapısını değiştirmenin &ouml;tesine ge&ccedil;ecek gelişmelerin kapısını a&ccedil;tı. Bu gelişmeleri ABD&rsquo;nin i&ccedil; siyasetine ve k&uuml;resel siyasete yaptığı etkiler bakımından iki ayrı boyutta irdelemek yerinde olacaktır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; 6 Ocak g&uuml;n&uuml; ABD Kongresi&rsquo;nde ortaya &ccedil;ıkan kimi manzaraların bu &uuml;lkenin siyasi eliti &uuml;zerinde yarattığı etkileri anlamak uluslararası toplum i&ccedil;in kolay olmayacaktır.</p> <p>&nbsp;</p> <h3>Konfederasyon bayrağı 160 yıl sonra Washington DC&rsquo;de&nbsp;</h3> <p>5 Ocak&rsquo;ta Georgia eyaletindeki Senato se&ccedil;iminin ikinci turunda iki sandalyeyi Demokrat Parti temsilcilerinin kazanmasıyla, Temsilciler Meclisi ve Beyaz Saray&rsquo;dan sonra Senato&rsquo;da kontrol&uuml;n Demokrat Parti&rsquo;ye ge&ccedil;mesi ABD&rsquo;deki siyasi atmosferi daha da elektriklendirdi. Georgia eyaletindeki se&ccedil;im sonucunun netleşmesini takip eden saatlerde Trump yanlılarının Washington DC&rsquo;de se&ccedil;im sonu&ccedil;larının geneline itiraz amacıyla yaptıkları eylem, Cumhuriyet&ccedil;i Parti ileri gelenlerinin de tepkisini &ccedil;eken dramatik sonu&ccedil;lara yol a&ccedil;tı.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bu tepkinin kaynağında 1861-1865 yılları arasındaki i&ccedil; savaştan 160 yıl sonra G&uuml;ney eyaletlerini temsil eden Konfederasyon bayrağının Kongre koridorlarında Trump taraftarları tarafından dalgalandırılması &ouml;nemli yer tutuyor. Amerikan i&ccedil; savaşı esnasında dahi k&ouml;lelik yanlısı g&uuml;ney eyaletlerinin bayrağı, kuzeylilerin başkenti Washington DC&rsquo;ye, yani Kongre binasına 10 kilometre kadar yaklaşabilmişti. 11-12 Temmuz 1864 tarihlerindeki Fort Stevens Muharebesi&rsquo;nde g&uuml;neylilerin Kongre binasını ele ge&ccedil;irme hayalleri son bulmuş, Konfederasyon bayrağı &uuml;lke genelinde dalgalanma ihtimalini yitirmişti.</p> <p>Ancak 1865&rsquo;te i&ccedil; savaşın G&uuml;ney&rsquo;in mağlubiyetiyle bitmesine rağmen r&ouml;vanşist duyguların son bulmadığı 6 Ocak g&uuml;n&uuml; anlaşıldı. Ne 20. y&uuml;zyılın ne de 21.&rsquo;nin Amerikan toplumuna sunduğu imk&acirc;nlar, hatta Soğuk Savaş&rsquo;ın kazanılmış olması, 160 yıl &ouml;ncesinin fikr&icirc; ve iktisad&icirc; m&uuml;cadelesinin ateşini s&ouml;nd&uuml;rmeye yetmedi.</p> <p>Bu m&uuml;cadelenin ikinci raundu i&ccedil; savaşın 100. yıld&ouml;n&uuml;m&uuml;nde yaşanmıştı. D&ouml;nemin ABD Başkanı Lyndon B. Johnson 1964&rsquo;te &ouml;nce Medeni Haklar Yasasını, ertesi yıl ise Oy Verme Hakkı Yasasını imzalamış, g&uuml;ney eyaletlerini &ouml;zellikle eğitim alanında ırk ayrımına son vermeye zorlamıştı. G&uuml;ney eyaletlerinde başlayan direnişe ABD Başkanı Johnson&rsquo;ın yanıtı siyah ilkokul &ccedil;ocuklarını Federal Soruşturma B&uuml;rosu (FBI) ajanları eşliğinde okula g&ouml;ndermek, eşitlik yasalarına karşı &ccedil;ıkan eyalet valilerini tutuklamaları i&ccedil;in Ulusal Muhafız generallerine yetki vermek olmuştu. G&uuml;neyin bu ikinci mağlubiyetinin ardından Ku Klux Klan gibi aşırı sağcı &ouml;rg&uuml;tler toplumsal tabana yayılmaya ağırlık verdiler. &Ccedil;ay Partisi gibi yasal g&ouml;r&uuml;n&uuml;ml&uuml; oluşumların i&ccedil;erisine eklemlenerek Cumhuriyet&ccedil;i Parti&rsquo;ye n&uuml;fuz eden aşırı sağ, Trump&rsquo;ın başkan adaylığı sayesinde meşru siyaset sahnesinde kendilerini g&ouml;sterme fırsatı buldular.</p> <p>ABD&rsquo;nin se&ccedil;ilmiş Başkanı Biden tarafından &ldquo;darbe girişimi&rdquo; olarak nitelenen 6 Ocak&rsquo;taki Kongre baskını, bu gruplar nedeniyle &ldquo;domestic terrorism (yerli ter&ouml;rizm)&rdquo; kavramını farklı bir boyutta literat&uuml;re yeniden kazandırdı. ABD i&ccedil;in bug&uuml;ne kadar ter&ouml;ristler hep &ldquo;yabancılardı&rdquo;. Irk&ccedil;ı motivasyonlarla katliam yapan beyaz Amerikalılar her seferinde &ldquo;psikopat&rdquo; ya da &ldquo;deli&rdquo; olarak etiketlenerek yargı karşısına ter&ouml;rist olarak &ccedil;ıkmaktan kurtarılmıştı. Ancak Amerikan toplumundaki sistemik rahatsızlıklar 21. y&uuml;zyılın ilk &ccedil;eyreğinde artık &uuml;zeri &ouml;rt&uuml;lemez şekilde g&uuml;ndeme gelmiş bulunuyor.</p> <h3>Soğuk Savaş&rsquo;ın k&ouml;r eden zaferi</h3> <p>ABD, Soğuk Savaş&rsquo;taki rakibi Sovyetler Birliği&rsquo;ni bir meydan savaşı ile mağlup etmedi. Kremlin Sarayı&rsquo;ndaki Sovyet Kom&uuml;nist Partisi b&uuml;rokrasisi 1960&rsquo;lardan itibaren b&uuml;y&uuml;yen yapısal sorunlarla y&uuml;zleşmek yerine kestirme yoldan değişimi deneyince 1988&rsquo;de duvara &ccedil;arptı. Kıtalararası balistik f&uuml;zeleri ve d&uuml;nya y&ouml;r&uuml;ngesinde uzay istasyonu olan SSCB&rsquo;yi mağlup eden şey askeri sahadaki bir başarısızlık değil, Moskova başta olmak &uuml;zere b&uuml;y&uuml;k kentlerinde yaşayan halka temel gıda maddeleri tedarik edememesi olmuştu. Sovyetler Birliği par&ccedil;alara ayrılırken kutlama partisi d&uuml;zenleyen Beyaz Saray ise kendisinin de yapısal reformlara ihtiya&ccedil; duyduğu ger&ccedil;eğini g&ouml;z ardı etti. Zafer sarhoşluğu ABD&rsquo;yi kendi eksiklerini g&ouml;remeyecek kadar k&ouml;r etmişti.</p> <p>Oysa Jimmy Carter&rsquo;ın başkanlığı d&ouml;neminde (1977-1981) Ulusal G&uuml;venlik Danışmanlığı g&ouml;revinde bulunmuş olan Zbigniew Brzezinski 1993&rsquo;te kaleme aldığı &ldquo;Kontrolden &ccedil;ıkmış d&uuml;nya: 21. y&uuml;zyılın arifesinde d&uuml;nya &ccedil;apında karmaşa (Out of Control: Global Turmoil On The Eve Of The 21st Century)&rdquo; adlı eserinde ABD&rsquo;nin -kendi ifadesiyle- k&uuml;resel liderliği ger&ccedil;ek anlamda ele ge&ccedil;irebilmesi i&ccedil;in d&uuml;zeltmesi gereken 20 kusurunu ş&ouml;yle sıralamıştı:</p> <p>1- Bor&ccedil;luluk</p> <p>2- Dış Ticaret A&ccedil;ığı</p> <p>3- D&uuml;ş&uuml;k Tasarruf ve Yatırım</p> <p>4- End&uuml;striyel Rekabetsizlik</p> <p>5- D&uuml;ş&uuml;k Verimlilik Artış Oranları</p> <p>6- Yetersiz Sağlık Hizmetleri</p> <p>7- D&uuml;ş&uuml;k Seviyeli Orta Eğitim</p> <p>8- Bozulan Sosyal Altyapı ve Şehircilik Hizmetleri</p> <p>9- A&ccedil;g&ouml;zl&uuml; Bir Zengin Sınıf</p> <p>10- Yasal Platformdaki Asalakların Varlığı</p> <p>11- Giderek Derinleşen Irk ve Yoksulluk Sorunu</p> <p>12- Yaygın Su&ccedil; ve Şiddet</p> <p>13- Uyuşturucu K&uuml;lt&uuml;r&uuml;n&uuml;n Kitleselleşmesi</p> <p>14- Toplumsal &Uuml;mitsizliğin Yaygınlaşması</p> <p>15- Cinselliğin Yaygınlaşması</p> <p>16- G&ouml;rsel Medyanın Kitlesel Propagandası Sonucu Ahlaki &Ccedil;&uuml;r&uuml;me</p> <p>17- Vatandaşlık Bilincinde Gerileme</p> <p>18- Ayrılık&ccedil;ı Bir &Ccedil;okluk K&uuml;lt&uuml;r&uuml;n&uuml;n Ortaya &Ccedil;ıkması</p> <p>19- Politik Sistemin Kilitlenme Belirtileri</p> <p>20- Giderek Yaygınlaşan Bir Ruhsal Boşluk Duygusu</p> <p>G&ouml;r&uuml;ld&uuml;ğ&uuml; gibi eğer bug&uuml;n hayatta olsaydı Brzezinski bizlere 1, 6, 8, 9, 11, 12, 14, 16, 17, 18, 19, 20 numaralı maddelerin 6 Ocak&rsquo;ta Kongre&rsquo;de yaşanan manzaranın temelini teşkil ettiğini ifade eder, bunlara 21&rsquo;inci madde olarak &ldquo;sosyal medyanın siyasi atmosferi yozlaştırıcı etkisini&rdquo; de herhalde eklerdi. Brzezinski&rsquo;nin 28 yıl &ouml;nce ortaya koyduğu perspektiften baktığımızda bug&uuml;n ABD siyasetinde yaşanan manzaradan Donald Trump&rsquo;ı tek başına sorumlu tutmanın m&uuml;mk&uuml;n olmadığını da ifade edebiliriz.</p> <p>ABD 11 Eyl&uuml;l saldırıları ile Irak, Afganistan ve el Kaide nezdinde İslam &uuml;lkelerini kendisine yeni hedef olarak belirlemeden &ouml;nce kendi topraklarındaki aşırı sağ tehdidin hangi boyutlara varabileceğine dair tecr&uuml;be yaşamıştı. Ancak 19 Nisan 1995 g&uuml;n&uuml;, Oklahoma City&rsquo;deki Alfred P. Murrah Federal Binası &ouml;n&uuml;nde havaya u&ccedil;urulan patlayıcı y&uuml;kl&uuml; kamyonet dahi, Washington DC&rsquo;deki politikacıları gaflet uykularından uyandırmaya yetmedi. &Uuml;&ccedil; bu&ccedil;uk ton patlayıcı ile d&uuml;zenlenen saldırı 168 kişinin hayatına mal oldu. Oklahoma saldırısı o tarihe kadar ABD topraklarında ger&ccedil;ekleştirilen en b&uuml;y&uuml;k ter&ouml;rist eylemdi. Ancak saldırıyı ger&ccedil;ekleştiren, K&ouml;rfez Savaşı&#39;nda bulunmuş Timothy James McVeigh&rsquo;e y&ouml;neltilen su&ccedil;lamaların en ağırı &ldquo;kitle imha silahı kullanmak&rdquo;tı. Ter&ouml;rizm ona y&ouml;neltilen su&ccedil;lamalar arasında yer almamıştı. Saldırının diğer sorumlusu Terry Nichols de yine ter&ouml;rizm ile değil &ldquo;kitle imha silahı kullanmak&rdquo; ve &ldquo;birinci dereceden cinayetle&rdquo; yargılandı. McVeigh 2001 yılında zehirli iğne ile idam edildi. Nichols ise halen &ouml;m&uuml;r boyu hapis cezasını &ccedil;ekiyor. Her iki saldırganın Michigan&rsquo;daki bazı aşırı sağcı milis gruplarıyla bağlantıları tespit edilse de bunların &uuml;zerine kapsamlı şekilde gidilmedi. McVeigh ve Nichols 1995&rsquo;ten g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze kadar gelen aşırı sağ eğilimli kişilerin bireysel katliam eylemlerinin ilham kaynağı olmaya devam ettiler. ABD y&ouml;netimi Oklahoma bombalamasını bir ter&ouml;rist saldırı olarak ele almak yerine m&uuml;nferit bir eylem gibi değerlendirerek aslında &ldquo;6 Ocak Olayları&rdquo;nın kapısını da aralamış oldu. Bu kapıdan ge&ccedil;en radikal fikirler ABD ordusunun Irak ve Afganistan&rsquo;da ger&ccedil;ekleştirdiği katliamların hatta Bağdat&rsquo;taki Ebu Gureyb cezaevinde işlenen insan hakları ihlali su&ccedil;larının da zeminini oluşturdu.</p> <p>ABD&rsquo;nin k&uuml;resel liderliğini sorgulatan manzaraların oluşmasında Trump&rsquo;a yol arkadaşlığı yapanları da muhakkak 20 Ocak&rsquo;tan sonra mercek altına almak gerekecektir. Bu merceğin &uuml;zerinde durması gereken isimlerden biri hi&ccedil; ş&uuml;phesiz yapay zek&acirc; ve para piyasalarına olan ilgisiyle tanınan iş insanı Robert Mercer ve ailesi olacaktır. ABD&rsquo;de aşırı sağcıların Facebook&rsquo;u olarak tanımlanan ve 6 Ocak&rsquo;tan sonra pazarlandığı t&uuml;m mecralardan kaldırılan sosyal medya platformu Parler, Mercer ailesinin bir &uuml;r&uuml;n&uuml;. Keza Trump&rsquo;ın se&ccedil;imi kazanması sırasında sosyal medya mecralarının manip&uuml;le edilmesinde kullanıldığı iddia edilen Cambridge Analytica ile aşırı sağın &ouml;nde gelen medya organı Breitbart News da yine Mercer ailesinin ABD siyasi yaşamına damgasını vuran eserleri oldu.</p> <p>Aşırı sağın sponsorluğunu yapan bu aileyi 20 Ocak&rsquo;taki başkanlık devir teslim t&ouml;reni sonrası bekleyen akıbet, belki de ABD siyaset sahnesinin 20 yıllık geleceğini belirleyecek.</p> <p>Kongre baskınını d&uuml;zenleyenler i&ccedil;in FBI&rsquo;ın g&ouml;zaltı kararlarında &ldquo;darbecilik ve ter&ouml;rizm&rdquo; gibi ifadeler şimdilik yer almıyor. ABD Savunma Bakanlığı da 6 Ocak Olayları&rsquo;nı şu an i&ccedil;in &ldquo;Birinci Madde Protestoları&rdquo; olarak tanımlıyor. Yani Pentagon Kongre&rsquo;deki şiddet olaylarını, ABD Anayasasının fikir, ifade ve toplanma &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;n&uuml; kapsayan birinci maddesinin ihlali olarak değerlendiriyor. Ancak se&ccedil;ilmiş Başkan Biden&rsquo;ın da &ldquo;darbe ve yerel ter&ouml;rist&rdquo; ifadelerini rastgele kullanmadığını not etmekte fayda var.</p> <p>Nitekim meselenin uluslararası boyutuna geldiğimizde Transatlantik ittifakın Avrupa yakasındaki başkentler, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg dahil olmak &uuml;zere, Washington DC&rsquo;deki manzaradan Trump&rsquo;ı sorumlu tutarken ağır ifadeler kullanmaktan geri durmadılar. D&ouml;rt yıl boyunca NATO&rsquo;ya yaptıkları mali katkılar konusu başta olmak &uuml;zere her alanda enselerinde boza pişiren Donald Trump&rsquo;tan kurtulmaktan duydukları memnuniyet Berlin ve Londra&rsquo;nın a&ccedil;ıklamalarında kendisini fazlasıyla hissettirdi. Biden&rsquo;ın Mart ya da Nisan ayında Br&uuml;ksel&rsquo;de ilk kez NATO m&uuml;ttefikleri ile yapacağı toplantı &ouml;ncesinde &ldquo;6 Ocak Olayları&rdquo;nın yarattığı atmosfer muhtemeldir ki Atlantik okyanusunun iki yakasının daha eşit ilişkiler kurması amacıyla Avrupa&rsquo;daki başkentler tarafından kullanılacaktır. ABD&rsquo;nin &ldquo;H&uuml;r D&uuml;nya&rdquo; i&ccedil;in bir model olamayacağı ger&ccedil;eği, yeni Soğuk Savaş&rsquo;ın kapıyı &ccedil;aldığı g&uuml;nlerde bizzat kendi vatandaşları tarafından y&uuml;z&uuml;ne &ccedil;arpıldı. ABD&rsquo;nin 2. D&uuml;nya Savaşı sonrasında tekeline aldığı &ldquo;&Ouml;zg&uuml;rl&uuml;k Getiren &Uuml;lke&rdquo; olma s&ouml;yleminin de son bulduğunu s&ouml;ylemek yerinde olacaktır. 6 Ocak&rsquo;ın hemen ardından halen başkanlık koltuğunda oturan Donald Trump&rsquo;ın sosyal medyadaki varlığının yok edilmesine y&ouml;nelik amansız s&uuml;rek avı da yine bu &ldquo;Amerikan tarzı &ouml;zg&uuml;rl&uuml;k s&ouml;yleminin&rdquo; daha uzun s&uuml;re tartışılacak bir başka boyutu olacak. T&uuml;rkiye dahil, Trump d&ouml;neminin muhasebesini yapmak &uuml;zere Biden ve ekibi ile masaya oturacak &uuml;lkelerin yine se&ccedil;ilmiş Başkan Joe Biden&rsquo;ın tabiriyle &ldquo;darbe girişimine maruz kalmış&rdquo; bir &uuml;lke ile karşı karşıya oldukları ger&ccedil;eğini g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alarak muhataplarına karşı hoşg&ouml;r&uuml;l&uuml; olmalarında fayda var. T&uuml;rkiye gibi yakın ge&ccedil;mişinde darbeler ve darbe girişimleri yaşayan bir m&uuml;ttefik, ABD&rsquo;nin &ldquo;6 Ocak&rdquo; travmasını atlatmasında en verimli desteği temin edecektir.</p>