AYM, belediye başkanlarının meclis kararlarına dava açma yetkisini Anayasaya uygun buldu

<p>Anayasa Mahkemesi (AYM), &quot;Belediye başkanının, meclisin ısrarı ile kesinleşen kararlar aleyhine 10 g&uuml;n i&ccedil;inde idari yargıya başvurabileceği&quot;ni d&uuml;zenleyen kanun h&uuml;km&uuml;n&uuml;n iptal istemini reddetti.</p> <p>Anayasa Mahkemesinin Resmi Gazete&#39;de yayımlanan kararına g&ouml;re, Tekirdağ 2. İdare Mahkemesi, baktığı bir davada uygulama konusu olan Belediye Kanunu&#39;nun 23. maddesinin &uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml; fıkrasının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi&#39;ne başvurdu.</p> <p>Belediye Kanunu&#39;nun iptali istenen, &quot;Meclis kararlarının kesinleşmesi&quot; başlıklı 23. maddesinin &uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml; fıkrası, &quot;Belediye başkanı, meclisin ısrarı ile kesinleşen kararlar aleyhine on g&uuml;n i&ccedil;inde idari yargıya başvurabilir.&quot; h&uuml;km&uuml;n&uuml; i&ccedil;eriyor.</p> <p>Başvuru kararında, belediye meclisi kararlarına karşı belediye başkanı tarafından a&ccedil;ılacak davalarda, belediyenin kim tarafından temsil edileceği konusunda belirsizlik bulunduğu belirtilerek, kuralın Anayasa&#39;nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri s&uuml;r&uuml;ld&uuml;.</p> <h3>Oy birliğiyle reddedildi</h3> <p>Y&uuml;ksek Mahkeme, d&uuml;zenlemenin Anayasa&#39;ya aykırı olmadığına, iptal isteminin oy birliğiyle reddine karar verdi.</p> <p>Gerek&ccedil;ede, Belediye başkanının, hukuka aykırı olduğu gerek&ccedil;esiyle yeniden g&ouml;r&uuml;ş&uuml;lmesi i&ccedil;in belediye meclisine iade ettiği ancak meclis tarafından ısrar edilmek suretiyle kesinleşen kararlara karşı ne t&uuml;r bir başvuru mekanizması &ouml;ng&ouml;r&uuml;leceği ve bu başvurunun koşullarının belirlenmesinin kanun koyucunun takdirinde olduğu belirtildi.</p> <p>Anayasa Mahkemesinin gerek&ccedil;esinde, &quot;Belediye başkanının, idari yargıya başvurabileceği meclis kararları, onun hukuka aykırı olduğunu değerlendirdiği kararladır. Belediye başkanı tarafından hukuka aykırı olduğunu ileri s&uuml;r&uuml;len kararların yargı mercilerince denetlenmesinin sağlanması, idarenin hukuka bağlılığını ger&ccedil;ekleştirmeye ve b&ouml;ylece bireylerin hak ve &ouml;zg&uuml;rl&uuml;kleri ile toplum menfaatinin korunmasına hizmet edeceği a&ccedil;ıktır. Dolayısıyla kuralın kamu yararı amacına y&ouml;nelik olmadığı s&ouml;ylenemez.&quot; tespitleri yapıldı.</p> <p>Kanun koyucunun, belediye başkanının belediye t&uuml;zel kişiliğinin temsilcisi olmasından &ouml;t&uuml;r&uuml; davacı ve davalı sıfatlarının birleşmesi nedeniyle işlevsiz hale gelecek bir mekanizma getirmeyi hedeflediğinin savunulamayacağı kaydedilen gerek&ccedil;ede, &quot;Kanun&#39;un, belediye başkanının kendisinin belediye ile ihtilaflı olduğu davalarda belediyenin temsilinin, meclis birinci başkan vekili, bulunmadığı takdirde ikinci başkan vekili veya bunların yetkilendireceği kişiler tarafından yerine getirilmesini &ouml;ng&ouml;ren 43. madde h&uuml;km&uuml;n&uuml;n bu davalarda da uygulanabilir nitelikte bir h&uuml;k&uuml;m olduğunun i&ccedil;tihat olarak benimsendiği anlaşılmıştır. Bu itibarla kuralın belirsiz olduğundan s&ouml;z edilemez.&quot; denildi.</p>