Biden Amerikan toplumunu birleştirebilir mi?

<p>Joe Biden 20 Ocak&rsquo;ta yapılan pek de alışılmadık bir devir teslim t&ouml;reniyle ABD&rsquo;nin 46. başkanı oldu. Biden&rsquo;ın t&ouml;rende yaptığı konuşma &ldquo;birlik-beraberlik&rdquo; teması &uuml;zerine kuruluydu. Konuşmanın en &ccedil;arpıcı noktası &uuml;lkenin &ldquo;silahsız i&ccedil; savaş&rdquo; (uncivil war) şartları altında olduğunun bizzat yeni başkan tarafından ifade edilmesiydi. Bu ifade Amerikan toplumunun, değerler konusunda bir uzlaşı i&ccedil;erisinde olması bir tarafa, toplumsal anlaşmazlıkların makul bir şekilde y&ouml;netilmesini sağlayacak ortak kuralları benimseme konusunda dahi bir uzlaşıya sahip olmadığını ortaya koyuyordu. Değerler ve kurallar d&uuml;zeyinde birliğin sağlanamaması, toplumun sıcak &ccedil;atışmanın eşiğinde olduğunu teyit ediyordu. Yani toplumsal kesimleri bir arada tutan yeg&acirc;ne fakt&ouml;r&uuml;n, elindekini kaybetmeme iştiyakı ya da &ouml;l&uuml;m korkusundan kaynaklanan, yazılı olmayan bir karşılıklı saldırmama anlaşmasından başka bir şey olmadığını vurgulamaktaydı.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bu ifadeler abartılı g&ouml;r&uuml;lebilir ya da kulağa pek ger&ccedil;ek&ccedil;i gelmeyebilir. Ancak 6 Ocak Kongre baskınının ardından Amerikan kamuoyunda oluşan şok ve panik havası bu tespitin &ccedil;ok da yabana atılmaması gerektiğini ortaya koyuyor. Onca curcunaya rağmen Amerika, Western filmlerinde silahların patlamasının hemen &ouml;ncesinde beliren derin sessizliği ve tekinsizliği &ccedil;ok yakından tecr&uuml;be etti. Biden&rsquo;ın konuşmasının Lincolnv&acirc;ri bir konuşma olarak değerlendirilmesi ve bir sembol olarak Abraham Lincoln&rsquo;ın akıllara gelmesi boşuna değil. Bilindiği &uuml;zere, &uuml;lkenin 16. başkanı Abraham Lincoln, 1860&rsquo;larda yaşanan Amerikan i&ccedil; savaşında g&ouml;rev yapmıştı ve i&ccedil; savaşı sonlandıran ve &uuml;lkenin birliğini tekrar sağlayan lider olarak tarihe ge&ccedil;mişti. Bu sebeple Lincoln &uuml;lkenin ikinci kurucusu addedilir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bu gelişmelerin ışığında, mevcut Amerikan siyaseti iki &ouml;nemli soru etrafında şekil almaktadır. Bu sorulardan birincisi &ldquo;toplumda birliği kimin bozduğu&rdquo; meselesine odaklanırken ikincisi ise Biden&rsquo;ın toplumda birliği sağlama konusunda ne denli başarılı olacağını merkeze koyuyor. Bu iki konu &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki d&ouml;nemde Amerikan siyasetinde iktidar m&uuml;cadelesinin gidişatını belirleyecek sorular. Hem Demokratlar hem de Cumhuriyet&ccedil;iler bu soruların merkezi rol&uuml;n&uuml; kabul ediyor ve bu zeminde iktidar m&uuml;cadelesi vermeye hazır g&ouml;r&uuml;n&uuml;yorlar. Bundan sonraki s&uuml;re&ccedil;, toplumda birliği kimin bozduğuna ve Biden&rsquo;ın toplumsal kutuplaşmanın hararetini d&uuml;ş&uuml;rme ve nihayet ortadan kaldırma konusunda ne denli başarılı olacağına dair ileri s&uuml;r&uuml;lecek rakip tezlerin kapışmasına sahne olacaktır.</p> <p>&nbsp;</p> <h3>Toplumsal birliği kim bozuyor?</h3> <p>Toplumda birliği kim bozduğu sorusunun işaret fişeği, bizzat Biden tarafından devir teslim t&ouml;reninde yapılan konuşmada atıldı. Biden konuşmasında, toplumda &ouml;teden beri kırsal ile şehir merkezi ve liberaller ile muhafazak&acirc;rlar arasında bir ayrışmanın ve rekabetin olduğunu teslim etti. Buna ek olarak, ırk zemininde beyaz/siyah ve cinsiyet zemininde kadın/erkek ayrışmalarının da &uuml;lkenin toplumsal d&uuml;zeninde belirleyici rol oynadığına vurgu yaptı. İlk defa siyahi ve kadın bir başkan yardımcısının (Kamala Harris) se&ccedil;ilmesini işaret ederek bu ayrışmaların yatıştırılması konusunda zamanla ciddi bir yol alındığını da ekledi. Liberaller ile muhafazak&acirc;rlar arasındaki ayrışmaya y&ouml;nelik ise değerler konusunda ciddi ayrışmalar olsa bile, kurallar konusunda bir uzlaşının var olmasının &ouml;nemine dikkat &ccedil;ekti; &uuml;lke tarihinde zaman zaman ayrışmaların dozajı artsa da, bir şekilde demokratik kurallara riayet edilmesinde ortak bir eğilimin oluştuğunu belirtti.</p> <p>T&uuml;m bu kabuller ve karşı tarafa zeytin dalı uzatan ifadelerden sonra, kendisi ve birlikte hareket ettiği dava arkadaşlarının, &uuml;lkede yerleşik kuralları ve team&uuml;lleri hi&ccedil;e sayan aşırı sağın varlığını hoş g&ouml;rmeyeceğinin altını net bir şekilde &ccedil;izdi. Biden&rsquo;a g&ouml;re toplumda birliği bozanlar, değerler konusunda ayrışma yaşayan muhafazak&acirc;rlar ya da kırsal kesim insanları değil, &uuml;lkedeki yerleşik demokratik kuralları hi&ccedil;e sayan aşırı sağ gruplar. Aşırı sağ gruplar, &uuml;lkedeki yerleşik demokratik kuralları ihlal ederek toplumu i&ccedil; savaşa s&uuml;r&uuml;kler şekilde birliği bozma tehlikesi oluşturmakta. Aşırı sağ gruplar liberaller ile muhafazak&acirc;rlar arasındaki meşru ayrışmaların oluşturduğu &ccedil;emberin dışına &ccedil;ıkarak ve bu &ccedil;emberin oluşturduğu yerleşik m&uuml;esses nizamı tehdit ederek toplum dışı bir nitelik arz ediyor. Toplumun bir par&ccedil;ası olarak g&ouml;r&uuml;lmeleri de s&ouml;z konusu değil. Her birliğin bir kurucu &ldquo;dışarıya&rdquo; ya da &ldquo;&ouml;tekiye&rdquo; ihtiyacı olduğu ger&ccedil;eğini hatırlayacak olursak, Biden &uuml;lkedeki toplumsal birlik ve b&uuml;t&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;n dışarısının ya da &ouml;tekisinin aşırı sağ gruplar olduğunu dile getirmiş oldu. &Uuml;lkedeki birliğin yerleşik demokratik kuralları hi&ccedil;e sayan aşırı sağa karşı kurulacağını ilan etti. Toplumun sınırlarının aşırı sağa karşıtlık &uuml;zerinden somutluk kazanacağını belirtti.</p> <p>Cumhuriyet&ccedil;i &ccedil;evrelerdeki tartışmalara baktığımızda ise Biden&rsquo;ın &ccedil;izdiği bu resmi kabul etme konusunda pek bir ışık g&ouml;r&uuml;nm&uuml;yor. Bu &ccedil;evreler Biden&rsquo;ın &ldquo;Amerikan toplumu versus aşırı sağ&rdquo; şeklinde form&uuml;le ettiği siyasi &ccedil;er&ccedil;eveyi, Demokratların Cumhuriyet&ccedil;ileri tahakk&uuml;m altına almak i&ccedil;in kullandığı hegemonik bir ara&ccedil; olarak g&ouml;rmekteler. Aşırı sağ olarak tanımlanan toplum dışı siyasi akt&ouml;re karşı konumlandırılan Amerikan toplumu, Biden&rsquo;ın ifade ettiği gibi demokratik kurallara saygılı Demokratlar ve Cumhuriyet&ccedil;ilerden oluşmuyor. Bu kesimlere g&ouml;re Biden, esasında Amerikan toplumunu liberal-k&uuml;reselci &ccedil;izgide tanımlıyor ve bu toplum tanımı i&ccedil;inde Cumhuriyet&ccedil;ilerin bir&ccedil;oğunun yer bulması s&ouml;z konusu değil. Aşırı sağ ifadesini kullanarak Biden Cumhuriyet&ccedil;ilerin makul taleplerini de gayrimeşru hale getiriyor, onları toplumdan dışlıyor ve toplumu b&ouml;l&uuml;yor. Toplumu birleştirme misyonu &uuml;stlenen Biden&rsquo;ın hemen ilk adımda toplumu b&ouml;ld&uuml;ğ&uuml; ve kutuplaştırdığı tezi, Cumhuriyet&ccedil;i &ccedil;evrelerin şu an en fazla başvurduğu tez durumunda. Dolayısıyla &ldquo;aşırı sağ&rdquo; ifadesinin bir bakıma, &ouml;zellikle 6 Ocak&rsquo;taki Kongre baskını olayından sonra, Cumhuriyet&ccedil;ilerin geneli &uuml;zerinde kullanılan ve onları hizaya sokmaya &ccedil;alışan bir siyasi sopa işlevi g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; s&ouml;ylemek m&uuml;mk&uuml;n.</p> <p>Cumhuriyet&ccedil;i toplum kesimlerine g&ouml;re toplumdaki asıl kutuplaşma, Amerikan halkı ile k&uuml;reselci elit arasında. Biden ve demokratlar ve bunlarla hareket eden bazı Cumhuriyet&ccedil;i siyasi elitler k&uuml;reselci blokta yer alıyorlar ve Amerikan halkına ve devletine karşı ciddi bir tehdit oluşturuyorlar. O halde, &ldquo;toplumda birliği kim bozuyor&rdquo; sorusuna bu kesimlerin verdiği alternatif cevap, bunun k&uuml;reselci elit ve onların kuyruğuna takılan toplumsal kesimler olduğu şeklinde. Bu g&ouml;r&uuml;ş, k&uuml;reselci eliti Amerikan toplumunun dışarısı ya da &ouml;tekisi olarak tanımlıyor. K&uuml;reselci elitin &uuml;lkeye ihanet ettiği ve halkı kandırdığı tezini işliyor. Hatırlanacağı &uuml;zere bu, eski başkan Trump&rsquo;a 2016&rsquo;daki başkanlık se&ccedil;imini kazandıran ve y&ouml;netimi s&uuml;resince başvurduğu temel antagonizmaydı. Trump&rsquo;ın kaybetmesinin Trumpizmin kaybettiği anlamına gelmediğinin sıklıkla işlenen bir tez olması boşuna değil. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bu antagonizma &ouml;yle kolay bir şekilde yabana atılacak ve &uuml;stesinden gelinebilecek zayıf bir teze sahip değil. Cumhuriyet&ccedil;i tabanın ve kısmen de partinin g&ouml;sterdiği dirence bakılırsa, Trumpizmin aşırı sağ olarak &ccedil;er&ccedil;evelenip etkisizleştirilmesi &ouml;yle kolay olacağa benzemiyor; hem de 6 Ocak Kongre baskını gibi, bu kesimler a&ccedil;ısından siyaseten &ccedil;ok yanlış ve talihsiz bir olayın yaşanmasına rağmen. Cumhuriyet&ccedil;i se&ccedil;menlerin yarısının 6 Ocak Kongre baskınını gayrimeşru bir eylem olarak g&ouml;rmediğini burada k&uuml;&ccedil;&uuml;k bir parantez a&ccedil;ıp ifade etmek gerekir. Trumpizmin kolay kolay &ouml;lmeyeceğini dile getirenler ve uyarılarda bulunanlar genellikle Biden destek&ccedil;ileri. Beklentileri de &ldquo;Amerikan toplumu versus k&uuml;reselci&rdquo; antagonizmasına galebe &ccedil;alarak Amerikan siyasetinin &ldquo;Amerikan toplumu versus aşırı sağ&rdquo; şeklindeki antagonizma tarafından belirlenmesi.</p> <h3>Biden &uuml;lkeyi birleştirebilir mi?</h3> <p>Amerikan siyasetinin &ldquo;k&uuml;reselci versus yerli-millici&rdquo; antagonizması tarafından belirlendiği epey ortada. Topluma birlik kazandırması d&uuml;ş&uuml;n&uuml;len her iki antagonizmanın da (&ldquo;Amerikan toplumu versus aşırı sağ&rdquo; ve &ldquo;Amerikan toplumu versus k&uuml;reselci elit&rdquo;) toplumun sınırlarını, fiziksel olarak toplumun i&ccedil;inde bulunan bir grubu dışlayarak kurmaya &ccedil;alışması, toplumsal birliğin ger&ccedil;ekleştirilmesinin &ouml;n&uuml;nde b&uuml;y&uuml;k bir engel oluşturuyor. Bu engeli daha da b&uuml;y&uuml;ten fakt&ouml;r, aşırı sağ ya da k&uuml;reselci şeklinde &ccedil;er&ccedil;evelenip sembolik olarak toplumun dışında tutulmaya &ccedil;alışılan toplumsal kesimlerin, toplumun b&uuml;t&uuml;n&uuml; i&ccedil;inde marjinal bir azınlığı temsil etmekten uzak olması. Oysa her iki taraf da dışladığı bu kesimleri olabildiğince k&uuml;&ccedil;&uuml;k ve marjinal bir toplumsal kesim olarak sunma gayreti i&ccedil;inde. Fakat son se&ccedil;im sonu&ccedil;larına ve kamuoyundaki tartışmalara bakılacak olursa, aşırı sağ ya da k&uuml;reselci olarak yaftalanan her iki siyasi pozisyonun da toplumsal desteğinin &ccedil;ok geniş olduğu g&ouml;zlemleniyor. Aşırı sağ olarak adlandırılan siyaset Cumhuriyet&ccedil;ilerin b&uuml;y&uuml;k bir kesimi, k&uuml;reselci olarak tanımlanan siyaset de Demokratların &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bir kesimi tarafından kabul g&ouml;r&uuml;yor. Bu durumda her iki tarafın da k&uuml;reselci ve aşırı sağ olarak tanımlanan eğilimleri bir kenara bırakması ya da kendi i&ccedil;lerinden atması m&uuml;mk&uuml;n değil. Aynı şekilde, siyasi iktidarı elinde tutan Demokratların, Cumhuriyet&ccedil;ilerin kendilerine boyun eğmelerini sağlayacak adımı atmaları, yani Cumhuriyet&ccedil;ilerin taleplerini kendi siyasi projelerine eklemlemeleri de imk&acirc;n dahilinde g&ouml;r&uuml;nm&uuml;yor. Bu durumda, mevcut toplumsal kutuplaşmanın siyasetin tam merkezine oturmasından başka bir sonu&ccedil; beklenemez.</p> <p>Bu karamsar tabloya rağmen, Demokratların birliği sağlamak ve toplumsal kutuplaşmanın hararetini d&uuml;ş&uuml;rmek adına atabileceği bazı pratik adımlar kamuoyunda tartışılıyor. Buna g&ouml;re Biden&rsquo;ın atabileceği birka&ccedil; adım var: Bunlardan ilki Kongre&rsquo;de hemen Cumhuriyet&ccedil;ilerin desteğini alabilecek bir projeyi başlatmak. &Ouml;rnek olarak, eski başkanlardan Bill Clinton&rsquo;ın aynı ama&ccedil;la Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması&rsquo;nı (NAFTA) ge&ccedil;irdiği ve bu s&uuml;re&ccedil;te bazı Demokrat Partili temsilciler itiraz ederken bazı Cumhuriyet&ccedil;ilerin ise destek verdiği dile getiriliyor. Biden&rsquo;ın da siyasi kamplaşmayı bulandırmak ve zayıflatmak adına benzer bir girişimde bulunması kuvvetle muhtemel. Bir başka se&ccedil;enek ise Demokratların Kongre&rsquo;de Cumhuriyet&ccedil;ilere taktik anlamda bazı tavizler vermeleri. Daha somut olarak, Cumhuriyet&ccedil;ilerin itiraz ettikleri bazı konularda onlara boyun eğerek kendilerini g&uuml;&ccedil;l&uuml; ve g&uuml;vende hissetmelerini sağlamak. &Ccedil;ok uzun yıllar Kongre&rsquo;de g&ouml;rev yapan ve bu hassas dengelerin bilincinde olan Biden&rsquo;ın bu se&ccedil;eneği de g&uuml;ndeminde tutma ihtimali y&uuml;ksek. Son olarak, Demokratların Trump&rsquo;ın azil s&uuml;recini başlatmasının kutuplaşmayı daha da artıracağı, bu sebeple bundan vazge&ccedil;menin siyaseten daha doğru bir adım olacağı ileri s&uuml;r&uuml;l&uuml;yor. Senatonun ve Biden y&ouml;netiminin, enerjisini kutuplaştırıcı ve yıpratıcı azil s&uuml;recine vermektense, topluma vaat edilen icraatlara harcamasının daha mantıklı olduğu s&ouml;yleniyor. Bu yabana atılır bir se&ccedil;enek değil, fakat Demokratların sadece Trump&rsquo;ı değil Trumpizmi de ezmek ve kabaran toplumsal muhalefetin burnunu iyice s&uuml;rtmek i&ccedil;in bilendiği g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alındığında, bunun pek de kolay olmayacağını s&ouml;ylemek lazım. Biden&rsquo;ın devir teslim konuşmasında bu siyasi ve toplumsal akımı &ldquo;i&ccedil; ter&ouml;r&rdquo; olarak adlandırdığı akıldan &ccedil;ıkarılmamalı. Ayrıca kamuoyu tartışmalarında Demokratlar, Cumhuriyet&ccedil;ilerin h&acirc;l&acirc; y&uuml;ksek perdeden konuşup Biden y&ouml;netimini taviz vermeye zorlayarak, yeterli &ouml;l&ccedil;&uuml;de demokratik olmayan bir toplumsal birlik arayışına sevk etmeye &ccedil;alıştığı konusunda uyarılarda bulunuyorlar.</p> <p>Bu adımların &ouml;zellikle ilk ikisinin Kongre&rsquo;de Cumhuriyet&ccedil;i temsilcileri kazanmaya odaklandığını ve toplumsal tabanda pek bir etkisinin olmayacağı a&ccedil;ık. Demokratlar Cumhuriyet&ccedil;i siyasi eliti kendi taraflarına &ccedil;ekebilirlerse toplumsal kutuplaşmanın da yatışacağını umuyorlar. Oysa Cumhuriyet&ccedil;i siyasi elitin Demokratlara karşı yumuşaması, toplumsal tabandaki karşılığının azalmasına ve parti ile se&ccedil;menleri arasında bir g&uuml;ven bunalımının doğmasına yol a&ccedil;abilir. Cumhuriyet&ccedil;i siyasi elitin, bu siyasi-toplumsal ger&ccedil;eğin ve dengelerin farkında olması nedeniyle, Demokratlara yeşil ışık yakması pek kolay olmayabilir. Şayet bu ger&ccedil;ekleşirse, Amerikan siyasetinde yeni bir partinin doğuşuna ve orta ve uzun vadede hatırı sayılır bir g&uuml;&ccedil; elde edişine şahitlik edebiliriz. Trump&rsquo;ın yeni bir parti kuracağı s&ouml;ylentilerinin tam da bu nedenle dolaşımda olduğuna ş&uuml;phe yok. Cumhuriyet&ccedil;i partinin &ouml;nde gelen fig&uuml;rlerinin, kendi partilerini ayakta tutmak i&ccedil;in, kendilerinin de bir par&ccedil;ası oldukları Washington eliti ile kendi toplumsal tabanları arasında bir karar vermeye zorlandığı olduk&ccedil;a a&ccedil;ık.</p> <h3>Dış tehdit birleştirici olabilir mi?</h3> <p>Toplumsal kutuplaşmayı aşma ve birliği sağlama konusunda Biden i&ccedil;in bir başka se&ccedil;enek ise Amerikan toplumunun dikkatini toplumun tamamını tehdit eden bir dış tehdide &ccedil;ekmek. Dışardaki daha b&uuml;y&uuml;k bir tehdidin varlığı i&ccedil;erideki ayrışmaların &uuml;st&uuml;n&uuml; &ouml;rtebilir. Literat&uuml;rde &ldquo;g&uuml;nah ke&ccedil;isi&rdquo; stratejisi olarak bilinen bu adımın, Biden tarafından atılıp atılmayacağı konusunda bir netlik yok. Biden devir teslim t&ouml;reninde yaptığı konuşmasında pandemiyi bir dış tehdit olarak adlandırdı ve &ldquo;pandemiye karşı birleşmeliyiz&rdquo; dedi. Pandeminin Amerikan toplumunu hem ekonomik hem de sağlık a&ccedil;ısından &ccedil;ok k&ouml;t&uuml; etkilediği bir ger&ccedil;ek. Fakat pandeminin toplumu birleştirici bir etki yaratıp yaratmayacağı b&uuml;y&uuml;k bir soru işareti. Kaldı ki pandemi birleştirici bir rol oynayabileceği gibi ayrıştırıcı bir rol de oynayabilir. Trump&rsquo;ın ipini &ccedil;eken birincil fakt&ouml;r&uuml;n pandemi ve onun yarattığı ekonomik ve toplumsal tahribat olduğu akıldan &ccedil;ıkarılmamalı. Cumhuriyet&ccedil;i kesimlerde şimdiden, ekonomik yardımların Demokrat se&ccedil;menlere gittiği ya da gideceği konusunda dedikodular yayılmaya başlamış durumda.</p> <p>Dış tehdidin Amerikan toplumunun tamamını tehdit eden başka bir uluslararası g&uuml;&ccedil; olması daha makul bir se&ccedil;enek olarak duruyor. &Ccedil;in bu g&uuml;&ccedil;lerin başında geliyor ve Amerikan toplumunda &Ccedil;in tehdidinin alıcı sayısı hi&ccedil; azımsanmayacak oranda. Toplumun son yıllarda tecr&uuml;be edilen ekonomik sıkıntılarla &Ccedil;in arasında bir bağ kurması &ccedil;ok zor değil. &Ccedil;in&rsquo;in Amerikan işlerini &ccedil;aldığı, toplumda yaygın bir kanaat. Siyasi elit a&ccedil;ısından ise &Ccedil;in&rsquo;in kom&uuml;nist ve otoriter bir g&uuml;&ccedil; olması ve Amerikan hegemonyasını sarsması, baş tehdit olarak adlandırılması i&ccedil;in yeterli bir gerek&ccedil;e. Fakat Biden ve ekibinin &Ccedil;in&rsquo;e karşı Trump y&ouml;netiminden ayrışarak daha farklı bir strateji izlemesi ihtimali y&uuml;ksek. K&uuml;reselleşmeyi ve uluslararası kurumları yeniden canlandırmak isteyen Biden y&ouml;netiminin, &Ccedil;in&rsquo;i uluslararası d&uuml;zenden dışlayarak değil kapsamaya &ccedil;alışarak kontrol altına alma stratejisi izleyeceğini beklemek gerekir. Biden &Ccedil;in ile reelpolitik &uuml;zerinden bir hesaplaşmaya girişmek yerine, liberal hegemonya ara&ccedil;larını seferber ederek onu dengelemek isteyecektir.</p> <p>Rusya ve İran başta olmak &uuml;zere otoriter addedilen devletlerin y&ouml;nelttiği siyasi tehditler ve g&uuml;venlik tehdidi &uuml;zerinden bir dış d&uuml;şman yaratarak toplumu birleştirmek de se&ccedil;enekler arasında. İran&rsquo;ı hedef tahtasına yerleştirerek Trump, &Ccedil;in&rsquo;den gelen ekonomik tehdidin yanı sıra, toplumu birleştirici bir unsur olarak siyaset ve g&uuml;venlik tehdidine de başvurmuştu. İran konusunda Biden y&ouml;netimi Trump kadar sert değil. Trump&rsquo;ın &ccedil;ekildiği n&uuml;kleer anlaşmaya geri d&ouml;n&uuml;lmesi an meselesi. Fakat yine de Biden y&ouml;netiminde, Amerikan dış politikasının &ldquo;demokrasi versus otoriterlik&rdquo; antagonizması &uuml;zerinden y&uuml;r&uuml;t&uuml;lmesi şaşırtıcı olmaz. Biden y&ouml;netiminin, k&uuml;reselleşmeyi canlandırma kapsamında, ekonomik g&uuml;&ccedil;lerin &ouml;n&uuml;n&uuml; a&ccedil;mak i&ccedil;in otoriterlik iddiaları &uuml;zerinden devlet egemenliğini ve alternatif siyasetleri hedef tahtasına koyması muhtemel. Ayrıca kendi b&ouml;lgelerinde bağımsız dış politika takip eden devletleri hizaya sokmak i&ccedil;in baskı yapılacak olmasına da kesin g&ouml;z&uuml;yle bakılabilir. Fakat bunun Amerikan toplumu i&ccedil;indeki kutuplaşmayı ne denli yatıştıracağı ise b&uuml;y&uuml;k bir soru işareti. Hatta bunun, i&ccedil;erideki kutuplaşmayı daha da artıracağı bile d&uuml;ş&uuml;n&uuml;lebilir. Cumhuriyet&ccedil;ilerin k&uuml;reselleşmeye ve ekonomiye karşı devlet egemenliğini, ekonomik milliyet&ccedil;iliği, otonomiyi ve siyaseti savundukları d&uuml;ş&uuml;n&uuml;ld&uuml;ğ&uuml;nde, onlar Biden y&ouml;netiminin bu dış tehdit stratejisini kendilerine y&ouml;nelik bir saldırı olarak g&ouml;rebilirler.</p> <h3>&ldquo;İ&ccedil; ter&ouml;r&rdquo; ifadesi neden tehlikeli?</h3> <p>Sonu&ccedil; olarak, Cumhuriyet&ccedil;ilerin ya da Biden karşıtlarının odaklandığı iki mesele var. Bunlardan biri ekonomik, diğeri ise k&uuml;lt&uuml;rel sorunlar. Amerikan toplumunda mavi yakalı orta sınıfın zayıflaması ve sınıfsal olarak alta d&uuml;şmesi s&ouml;z konusu. Toplumda &ouml;nemli bir yek&ucirc;n oluşturan bu grup, uzunca bir s&uuml;redir k&uuml;reselleşmenin etkisiyle rekabet&ccedil;i g&uuml;&ccedil;lerini kaybetmekte ve işsizlik ve fakirleşme sorunuyla karşı karşıya kalmakta. Buna ek olarak, neo-liberal k&uuml;reselleşmenin etkisiyle b&uuml;y&uuml;yen zengin ile fakir arasındaki u&ccedil;urum da bu toplumsal kesimlerin dikkatinden ka&ccedil;mıyor ve yerleşik siyasi d&uuml;zenin meşruiyetini sorgulayan bir tepkiye yol a&ccedil;ıyor. Artan eşitsizliğin ve g&ouml;z ardı edilmenin toplumsal birlik ve b&uuml;t&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;n zeminini dinamitlediği &ccedil;ok a&ccedil;ık. B&ouml;ylesi bir durumun varlığı apa&ccedil;ık ortadayken, toplumu birleştirme misyonu kuşanan Biden&rsquo;ın devir teslim konuşmasında ekonomik ve sosyal eşitsizlik sorununa nerdeyse hi&ccedil; değinmemesi b&uuml;y&uuml;k bir hata ve talihsizlikti.</p> <p>Ekonomik eşitsizliklerin etkisi, bununla &ouml;rt&uuml;şen k&uuml;lt&uuml;rel ayrışmayla katlanmakta. Aynı toplumsal kesimler sadece ekonomik anlamda değil, aynı zamanda k&uuml;lt&uuml;rel olarak da kaybettiklerini d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorlar. Bir yandan geleneksel orta sınıfın dayandığı aile, din ve konvansiyonel kadın/erkek rolleri b&uuml;y&uuml;k bir baskı altındayken ve d&ouml;n&uuml;ş&uuml;m ge&ccedil;irirken, vatanseverlik, yerellik ve kendi kendine yetme gibi diğer değerler de k&uuml;reselleşmenin etkisiyle &ldquo;demode&rdquo; ve &ldquo;gerici&rdquo; yaftası yemekten kurtulamıyor. Kendi kimliğini kuran bu değerlerin s&uuml;rekli merkez medya ve m&uuml;esses siyasi nizam tarafından hor g&ouml;r&uuml;lmesi, değersizleştirilmesi ve itilip kakılması, bu toplumsal kesimleri siyaseten ayrıca motive ediyor. Biden&rsquo;ın devir-teslim t&ouml;reninde bu kesimlerin değerlerini pek de ciddiye almayan ve &ldquo;ilerici&rdquo; değerlere vurgu yapan bir konuşma ger&ccedil;ekleştirdiği g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alındığında, ekonomi ile birlikte k&uuml;lt&uuml;rel alanının da Amerikan toplumunda kutuplaşmanın motoru olmaya devam edeceğini s&ouml;yleyebiliriz. Dolayısıyla ekonomik ve k&uuml;lt&uuml;rel boyutlarıyla k&uuml;reselleşme, Amerikan toplumunu &ldquo;kazananlar&rdquo; ve &ldquo;kaybedenler&rdquo; şeklinde ikiye b&ouml;lm&uuml;ş durumda ve bunun bir s&uuml;re daha devam edeceğini kestirmek zor değil. G&uuml;n&uuml;m&uuml;z Amerikan siyaseti neo-liberal k&uuml;reselleşmenin &uuml;rettiği kazananlar ile kaybedenler arasındaki bu ayrışma tarafından belirleniyor ve belirlenmeye devam edecek gibi g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p> <p>T&uuml;m bu tartışma, Amerikan toplumundaki ayrışma ve kutuplaşmanın yapısal fakt&ouml;rlerce tetiklendiğini g&ouml;steriyor. Dolayısıyla merkez medyadaki, ayrışmanın Trump ya da belli bir toplumsal kesim tarafından k&ouml;r&uuml;klendiği tezi, yani ayrışmanın nedenini oyunbozan bir akt&ouml;r&uuml;n varlığına ve eylemlerine bağlama &ccedil;abası nafile g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. Birleştirici olmak istiyorsa Biden&rsquo;ın sorunun yapısal fakt&ouml;rler tarafından tetiklendiğini kabullenmesi ve k&uuml;reselleşmenin Amerikan toplumunda yarattığı tahribatı gidermeye y&ouml;nelik bir siyaset takip etmesi gerekir. Bu hedefe y&ouml;nelmeyen bir siyaset, kuşanılan birleştiricilik misyonunun havada kalmasına ve Amerikan siyasetinin daha da tehlikeli sulara &ccedil;ekilmesine yol a&ccedil;acaktır. Biden devir teslim konuşmasında her ne kadar 6 Ocak Kongre baskınını yapanları &ldquo;yerli ter&ouml;rist&rdquo; ilan etse de, &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki siyasi manzaraya baktığımızda, k&uuml;reselleşmenin kaybedenlerinin (yani bir&ccedil;ok sıradan Amerikalının) bu su&ccedil;lamayı kendi &uuml;zerine almayacağının bir garantisi yok gibi g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p>