Deprem uzmanı Doç. Dr. Özmen: Bu ve buna benzer büyüklükteki depremleri Türkiye için bir uyarı olarak düşünmek gerekir

<p>Gazi &Uuml;niversitesi Deprem M&uuml;hendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi uzmanı Do&ccedil;. Dr. B&uuml;lent &Ouml;zmen,&nbsp;İzmir&#39;in Seferihisar il&ccedil;esi a&ccedil;ıklarında meydana gelen&nbsp;depreme ilişkin AA muhabirine yaptığı a&ccedil;ıklamada, depremin b&uuml;y&uuml;kl&uuml;ğ&uuml;n&uuml;n Afet ve Acil Durum Y&ouml;netimi Başkanlığı tarafından 6,6, Kandilli Rasathanesi tarafından 6,9 olarak a&ccedil;ıklandığını belirterek, ana şokun odak mekanizmasının yaklaşık doğu-batı doğrultusunda uzanan bir normal faylanmaya işaret ettiğini s&ouml;yledi.</p> <p>İlk değerlendirmelere g&ouml;re, depreme kaynaklık eden fayın, B&uuml;y&uuml;k ve K&uuml;&ccedil;&uuml;k Menderes grabenlerini denetleyen kuzeye ve g&uuml;neye eğimli normal fayların, batıda Ege Denizi&#39;ndeki devamı olan Sisam fayı &uuml;zerinde meydana geldiğinin s&ouml;ylenebileceğini belirten &Ouml;zmen, &quot;Deprem başta İzmir olmak &uuml;zere Aydın, Muğla, Balıkesir, Manisa, Uşak, &Ccedil;anakkale, İstanbul gibi Batı Anadolu&rsquo;dan İstanbul&rsquo;a kadar olan geniş bir coğrafyada hissedilmiştir. Depremin meydana geldiği saatten bu yana (31 Ekim saat 09.00), 34&#39;&uuml;n&uuml;n b&uuml;y&uuml;kl&uuml;ğ&uuml; 4&#39;&uuml;n &uuml;zerinde olmak &uuml;zere toplam 411 art&ccedil;ı deprem meydana gelmiştir. Bu art&ccedil;ı depremlerin ikisi de 5,1 (30 Ekim 2020, saat 18.34) ve 5,0 (31 Ekim 2020, saat 08.31) b&uuml;y&uuml;kl&uuml;ğ&uuml;nde olmuştur.&quot; bilgisini verdi.</p> <p>Ege Denizi i&ccedil;inde Seferhisar il&ccedil;esi a&ccedil;ıklarında meydana gelen depremin, hemen yakındaki faylara bir gerilim y&uuml;klemesinin m&uuml;mk&uuml;n olduğunu aktaran &Ouml;zmen, &quot;Ancak bunun hemen bug&uuml;nden yarına o b&ouml;lgede başka depremlerin olmasına neden olacağını s&ouml;ylemek &ccedil;ok doğru olmaz. Tarihsel ve aletsel d&ouml;nemde meydana gelen depremler, b&ouml;lgede &ccedil;ok sayıda deprem &uuml;retme potansiyeli olan diri fayların varlığı zaten b&ouml;lgenin deprem tehlikesinin ne kadar y&uuml;ksek olduğunu bize g&ouml;steriyor.&quot; diye konuştu.</p> <h3>&quot;İzmir&#39;in deprem sicili iyi değil&quot;</h3> <p>B&ouml;lgenin deprem tarihine ilişkin de bilgi veren &Ouml;zmen, ş&ouml;yle konuştu:</p> <p>&quot;Tarihsel d&ouml;nemde (M.&Ouml;. 1800 - M.S. 1900) yılları arasında 90&#39;a yakın hasara neden olan deprem meydana gelmiştir. Bu depremlerin en &ouml;nemli ve yıkıcıları 17, 105, 177, 253, 688, 1389, 1688, 1739, 1856, 1862, 1880, 1883 yıllarında meydana gelen depremlerdir. Aletsel d&ouml;nemde ise (M.S. 1900 - 2020) 17 tane hasara neden olan deprem meydana gelmiş ve bu depremler nedeniyle İzmir il sınırları i&ccedil;inde 322 vatandaşımız yaşamını yitirmiş, 218 vatandaşımız yaralanmış ve 9 bin 93 konut ağır hasara uğramıştır.</p> <p>Aletsel d&ouml;nemde meydana gelen depremlerin en &ouml;nemli ve yıkıcı olanları 31.03.1928 tarihinde meydana gelen Torbalı-İzmir ve 23.07.1949 tarihinde meydana gelen Karaburun-İzmir depremleridir. Yani bu b&ouml;lgenin deprem a&ccedil;ısından sicili &ccedil;ok iyi değildir. Hem aletsel hem de tarihsel d&ouml;nemde &ccedil;ok sayıda hasara neden olan deprem meydana gelmiştir.&quot;</p> <p>&Ouml;zmen, yaşanan bu depremin beklenen İstanbul depremi i&ccedil;in bir uyarı olduğunu s&ouml;ylemenin doğru olmayacağına işaret ederek, &quot;Aslında bu ve buna benzer b&uuml;y&uuml;kl&uuml;kteki depremleri T&uuml;rkiye i&ccedil;in bir uyarı olarak d&uuml;ş&uuml;nmek gerekir. Bu uyarıyı bu ve buna benzer b&uuml;y&uuml;kl&uuml;kte depremleri her zaman yaşama olasılığı olan &uuml;lkemizi, bilimin yol g&ouml;stericiliği ile depremlere diren&ccedil;li hale getirmemiz ger&ccedil;eğini bir kez daha g&ouml;steren bir deprem, diye okumak gerekir. Depremlerden elde edilen dersler ışığında ve s&uuml;ratli bir şekilde, bir seferberlik halinde &uuml;lkemizi depreme diren&ccedil;li hale getirmemiz gerekir. Deprem sonrası yapılan m&uuml;dahale &ccedil;alışmalarımızdaki başarımızı deprem risklerinin azaltılması &ccedil;alışmalarında da g&ouml;stermek zorundayız.&quot; şeklinde konuştu.</p> <h3>&quot;Diri fayların &uuml;zerindeki yerleşim birimlerinin g&uuml;venli bir yere taşınmasını sağlamalıyız&quot;</h3> <p>Depremlerin &uuml;stesinden ancak vatandaş, yerel y&ouml;netim ve merkezi h&uuml;k&uuml;metin birlikte &ccedil;alışarak gelebileceğini dile getiren &Ouml;zmen, şunları kaydetti:</p> <p>&quot;&Uuml;lkemizi birlikte &ccedil;alışarak depreme hazır hale getirebiliriz. Hepimizin &uuml;zerine d&uuml;şen g&ouml;revler var. Bunların neler olduğuyla ilgili hem &uuml;niversiteler, hem sivil toplum kuruluşları hem de ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan &ccedil;ok sayıda eğitim &ccedil;alışmalarından &ouml;ğrenmek m&uuml;mk&uuml;n. &Ouml;ncelikle biz, birey olarak &uuml;zerimize d&uuml;şeni yapmalı sonra bunları ilgili b&uuml;t&uuml;n bakanlık ve bakanlıkların taşra teşkilatlarından, belediyelerden, kamu kurum ve kuruluşlarından talep etmeliyiz. &Ouml;zellikle imar planı ve &ccedil;evre d&uuml;zeni planı gibi planların afet/deprem tehlikesini g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alınarak yapılmasını, kentsel d&ouml;n&uuml;ş&uuml;m &ccedil;alışmalarının hızlandırılması ve zemin &ouml;zelliklerini dikkate alarak yapılmasını sağlamalı ve fay yasasını &ccedil;ıkararak diri fayların &uuml;zerinde bulunan yerleşim birimlerinin daha g&uuml;venli bir yere taşınmasını sağlamalıyız.&quot;</p> <p>Do&ccedil;. Dr. &Ouml;zmen, afet eğitim &ccedil;alışmalarına daha fazla &ouml;nem vermesini ve eğitim materyallerini yeniden g&ouml;zden ge&ccedil;ilip, kalitesinin y&uuml;kseltilip, halkta davranış değişikliğine neden olacak d&uuml;zeye getirilmesi gerektiğine de işaret ederek, &quot;Afet y&ouml;netimi ile ilgili b&uuml;t&uuml;n kanun ve y&ouml;netmeliklerin hem afet y&ouml;netimi biliminin hızla ilerlemesi hem cumhurbaşkanlığı h&uuml;k&uuml;met sistemine ge&ccedil;ilmesi hem de kurumsal yapılanmada olan değişikler gibi b&uuml;t&uuml;n değişikleri g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alarak b&uuml;t&uuml;nc&uuml;l bir bakış a&ccedil;ısı ile yeniden ele almalıyız. 2021 yılı sonuna kadar b&uuml;t&uuml;n illerimiz i&ccedil;in hazırlanacak olan İl Afet Risk Azaltma planlarını mutlaka bilimsel kriterlere uygun bir şekilde hazırlamalı ve tavizsiz bir şekilde uygulamalıyız.&quot; ifadelerini kullandı.</p> <p>&Ouml;zmen, depremlerin iklim değişikliğine bağlı hava sıcaklıklarıyla ilgilisinin olup olmadığına ilişkin de bilgi vererek, &quot;Depremin iklim değişikliği veya mevsim normallerinin &uuml;zerinde yaşanan hava sıcaklığı ile herhangi bir ilişkisi yoktur. Deprem her an her saatte her mevsimde meydana gelebilir.&quot; değerlendirmesini yaptı.&nbsp;</p>