'Duygusal boşluk içerisindeki çocuk sanal bağımlılıklara yöneliyor'

<h6>İstanbul</h6> <div style="box-sizing: border-box; color: rgb(33, 37, 41); font-family: -apple-system, BlinkMacSystemFont, &quot;Segoe UI&quot;, Roboto, &quot;Helvetica Neue&quot;, Arial, sans-serif, &quot;Apple Color Emoji&quot;, &quot;Segoe UI Emoji&quot;, &quot;Segoe UI Symbol&quot;, &quot;Noto Color Emoji&quot;; font-size: 16px;"> <p>&Uuml;sk&uuml;dar &Uuml;niversitesi Rekt&ouml;r&uuml; Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, dijital bağımlılığın &ccedil;ocuklar ve gen&ccedil;ler &uuml;zerindeki psikolojik yansımalarına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.</p> <p>Teknolojinin &ouml;zellikle Y ve Z kuşakları arasında yaygın kullanıldığını, bu durumunun, aşırı, k&ouml;t&uuml;, tehlikeli ve zararlı kullanımları da beraberinde getirdiğini belirten Tarhan, &ouml;te yandan dijital mecranın toplumdaki ulaşılabilirliği arttırması, hayatı kolaylaştırması ve refah seviyesine ciddi katkılarda bulunması sebebiyle faydalı da olduğunu ifade etti.&nbsp;</p> <p>Prof. Dr. Nevzat Tarhan, dijital d&uuml;nyayla fazla temasta bulunan kişilerin, bunu k&ouml;t&uuml;ye kullanıma y&ouml;neldiklerine ya da kullanımının zararlarını taşıdıklarına dikkat &ccedil;ekerek, bazı kişilerin de genetik olarak &quot;bağımlılık risk grubunda&quot; yer aldıkları i&ccedil;in bağımlı olduklarını belirtti.</p> <p>Bağımlılık ve bağlanma arasında, bir nedensellik bağı bulunduğunu aktaran Tarhan, ş&ouml;yle devam etti:</p> <p>&quot;Bağlanma, sosyal bir varlık olan insan i&ccedil;in temel &ouml;zelliklerinden biri. Bağlanma duygusunda kişinin aileye ait hissetmesi hem de &ouml;zg&uuml;r olmayı başarması gerekiyor. Bazı kişiler bunu yapamıyorlar. Bireyselleşemiyorlar, &ouml;zerk kararlarını veremiyorlar, bağlanmayı başaramıyorlar. Bağlanmayı bağımlılık haline d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;yorlar. Bağımlılık aslında, kişinin bağlanma enerjisini y&ouml;netememesidir. Bağlanma enerjisini y&ouml;netiyorsa bir kişi bağımlı olmaz. Ancak dengeli bir bağlanma i&ccedil;erisine girer. Bağlanma tıpkı n&uuml;kleer enerji gibidir. Doğru yerde kullanırsan insanın hayatına aydınlatır, kolaylık sağlar, enerji verir. K&ouml;t&uuml;ye kullanırsan bomba gibi zarar verir. Bu nedenle dijital d&uuml;nya da bu şekilde.&quot;</p> <h3>&quot;Kişi, sanal d&uuml;nyayı doğru y&ouml;netirse bağımlılık olmuyor&quot;</h3> <p>Prof. Dr. Tarhan, doğuştan bağlanmaya yatkın olan ve &ouml;zellikle riskli davranış geni taşıyan kişilerde, bağımlılık nesnelerine karşı aşırı kullanımlarının olduğunu ifade ederek, &quot;Risk esnasında beyin dopamin salgılıyor. Dopamin salgıladığı i&ccedil;in m&uuml;thiş keyif alıyor. Keyif aldık&ccedil;a daha &ccedil;ok ilgileniyorlar. Bağlılığı, bağlanmaya d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;yorlar. Bunlar genellikle, kıpır kıpır, hareketli, yeniliği seven, deneyimlere a&ccedil;ık, kolay aşık olan kişilerdir.&quot; dedi.</p> <p>Herkesin dijital d&uuml;nyayla i&ccedil; i&ccedil;e olduğuna ancak bağımlılığın herkeste g&ouml;r&uuml;lmediğine dikkat &ccedil;eken Tarhan, &ouml;zellikle beyninde serotonin ve dopamin hormonları az salgılanan insanların, depresyona girdiklerinde stres azaltma y&ouml;ntemi olarak dijital d&uuml;nyayla ilgilendiklerini kaydetti.</p> <p>Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kişinin sanal d&uuml;nyayı doğru y&ouml;netmesi takdirde bağımlı olmayacağının altını &ccedil;izerek, şu değerlendirmelerde bulundu:</p> <p>&quot;Onun i&ccedil;in zamanını ve dikkatini y&ouml;neten kişiler kendilerini koruyabiliyorlar. &Ccedil;ocuklar ve gen&ccedil;ler de bu konuda &ccedil;ok olgun değiller. Bu nedenle en b&uuml;y&uuml;k risk grubunu onlar oluşturuyor. Bağlanma her gen&ccedil; i&ccedil;in bir risktir. Eğer stres azaltma tekniği gibi rahatlamak ve mutlu olmak i&ccedil;in yapıyorsa hızla bağımlı hale gelir. Anneye ve babaya kızarsa, &ouml;&ccedil; almak i&ccedil;in yapabilir ya da kişi b&ouml;yle bir durumda, duygularını y&ouml;netemediği i&ccedil;in ilgi g&ouml;sterenin etkisinde kalabilir. Genellikle mutluluk duygusunu tatmin edemeyen kişiler risk grubunda. Burada zayıf aileyi ve k&ouml;t&uuml; arkadaşı g&ouml;r&uuml;yoruz. İki grupta da bağlılığı, bağımlılığa d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;yorlar.&quot;</p> <p>&Ccedil;ocuklar sanal d&uuml;nyanın okuryazarı olursa ihtiya&ccedil;ları kadar ilgileneceklerini ve ihtiyacı olmadığında bırakabileceklerini s&ouml;yleyen Tarhan, &quot;Bu onun hayatını kolaylaştırır, orada bilgiye ve arkadaş gruplarına ulaşır ama bunu tutku halinde yaparsa ve &ccedil;ocuğun tek ilgi alanı dijital d&uuml;nyaysa tehlikede demektir. Ancak &ccedil;ocuğun tek ilgi alanı o değilse, arkadaşları varsa ama bilgisayarla da oynuyorsa bu &ccedil;ocuk bağlanma duygusunu y&ouml;netebiliyor demektir. B&ouml;yle durumlarda korkmamak gerekir.&quot; diye konuştu.</p> <h3>&quot;Okul reddi varsa bağımlılık başladı demektir&quot;</h3> <p>Prof. Dr. Tarhan, &ccedil;ocuklarıyla dijital d&uuml;nya hakkında yanlışı ve doğruyu konuşabilen ebeveynlerin, onları g&ouml;zetim altında tutabildiğini ifade etti. &Ouml;zellikle 6 yaş &ouml;ncesinde, &ccedil;ocuğun ailenin denetimi olmadan bilgisayarın karşısına oturtulmaması gerektiğinin altını &ccedil;izen Tarhan, &ccedil;ocukların dijital d&uuml;nyayı planlı kullanmayı &ouml;ğrenmesi gerektiğini vurguladı.</p> <p>Ailelerin, &ccedil;ocuklarının dijital alışkanlıklarının bağımlılığa d&ouml;n&uuml;şt&uuml;ğ&uuml;n&uuml; nasıl anlayacaklarına ilişkin de bilgi veren Tarhan, şunları kaydetti:</p> <p>&quot;(Bağımlılığın) Bazı kriterleri var. Aşırı zihinsel uğraş varsa, bu olmadığı zaman kendini k&ouml;t&uuml; hissediyor ve krize giriyorsa, yoksunluk belirtileri başlamış demektir. Bağımlılığıyla ge&ccedil;irdiği zaman beklenenden daha uzun oluyorsa, bağımlılık başladı demektir. Bir diğer &ouml;zellik de başarısız bırakma girişimleridir. &#39;&Ccedil;ok kullanıyorum&#39;, &#39;Hayatımı mahvediyor&#39; der, &#39;Bırakacağım&#39; diye s&ouml;z verir. Bakar ki, akşam yine bırakamamış ve bununla ilgili yalan s&ouml;ylemeye başlar. &Ccedil;ocuk internetle, bilgisayarla ilgili yalan s&ouml;ylemeye başladıysa, bağımlılığın &ouml;n belirtileri başladı demektir. Derslerini ihmal ediyorsa, bununla ilgileniyorsa, okul reddi varsa bağımlılık başladı demektir. B&uuml;t&uuml;n bunlar varsa, anne ve baba &ccedil;ocuktaki bağımlılıkla ilgili &ouml;n belirtileri g&ouml;r&uuml;yordur ve hemen &ccedil;ocuğun ilgisini ve dikkatini &ccedil;ekecek yeni ilgi alanları bulmak gerekiyor.&quot;</p> <p>&Ccedil;ocuklar ve gen&ccedil;ler mutlu olursa, dijital d&uuml;nyaya ihtiya&ccedil; duymayacağını belirten Tarhan, &quot;Geneli mutsuz olan ya da eş ge&ccedil;imsizliği olan ailelerdeki &ccedil;ocuklar bu konuda risk grubunda. Evi seven, sohbeti seven, aile i&ccedil;erisinde paylaşım varsa, anne ve baba dert ortağıysa ya da dert ortağı olabilecek abla, abi, kardeş varsa o &ccedil;ocuklar kolaylıkla duygusal ihtiya&ccedil;larını gideriyorlar. Duygusal boşluk i&ccedil;erisindeyse bir &ccedil;ocuk, sanal bağımlılıklara y&ouml;neliyor.&quot; dedi.</p> <h3>İnternet, akıllı telefon, televizyon &quot;evin a&ccedil;ık kapısı&quot;</h3> <p>Prof. Dr. Nevzat Tarhan, internet, akıllı telefon, televizyon gibi cihazlara &quot;evin a&ccedil;ık kapısı&quot; dediklerini ifade ederek, &ccedil;ocukların evlerinin g&uuml;venli ortamındaki a&ccedil;ık kapıda, yaşlarına uymayan şeylerle baş başa kaldığına dikkat &ccedil;ekti.</p> <p>&Ccedil;ocukların fiziksel gelişimlerine ve ruhsal yapılarına uygun olmayan bilgilere maruz kaldıklarını vurgulayan Tarhan, &quot;Erotik, pornografik materyallerden tutun da, yaşının algılayamayacağı şiddet, &ouml;l&uuml;m, yaralama olayları... &Ccedil;ocuğun kavramsal ve sembolik d&uuml;nyası gelişmediğinde, bu bilgilere maruz kalması kişiliğini ve gelişen ruhunu zedeler.&quot; dedi.</p> <p>Prof. Dr. Tarhan, burada &ccedil;ocukların ailelerinden sonra, rol model aldıkları &ouml;ğretmenlerine de bir&ccedil;ok g&ouml;rev d&uuml;şt&uuml;ğ&uuml;n&uuml; dile getirerek, sanal kullanım ile ilgili &ccedil;ocuğa karşı herkesin ortak bir dil kullanması gerektiğini s&ouml;yledi.</p> <p>Devletin g&uuml;venli internet konusundaki &ccedil;alışmalarına da değinen Tarhan, &quot;G&uuml;venli internette, internet kilitleri ve şifreleri oluşturuluyor. &Ccedil;ocuğuyla baş edemeyen anne ve babalar, bu yolu kullanabilir. Devletin bu konudaki toplumu bilgilendirme &ccedil;alışmalarına ihtiya&ccedil; var. &Uuml;niversitelerdeki bilimsel bilgiyi, topluma mal etmeye &ccedil;alışmalıyız.&quot; diye konuştu.</p> </div>