<p>Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (<a class="link_keywords" href="http://d" style="-webkit-tap-highlight-color: transparent; box-sizing: inherit; text-decoration-line: none; background-color: transparent; color: rgb(152, 23, 28); transition: all 0.13s ease 0s;" target="_blank" title="AİHM"><span style="color:#000000">AİHM</span></a>), 2015 ve 2016 yıllarında Cizre, Silopi ve Sur’da uygulanan sokağa çıkma yasağıyla ilgili Türkiye aleyhine yapılan 32 başvuruyu oy birliğiyle reddetti.</p>
<div class="readmore" style="-webkit-tap-highlight-color: transparent; box-sizing: inherit; float: left; height: 0px; overflow: hidden; font-size: 0px; line-height: 0; position: relative; font-family: "Adelle Sans Bold", sans-serif; background-color: rgb(250, 248, 248);"> </div>
<p>Kamuoyundaki adlandırmasıyla “<a class="link_keywords" href="http://d" style="-webkit-tap-highlight-color: transparent; box-sizing: inherit; text-decoration-line: none; background-color: transparent; color: rgb(152, 23, 28); transition: all 0.13s ease 0s;" target="_blank" title="hendek"><span style="color:#000000">hendek</span></a>operasyonları” ile mal ve can güvenliğinin sağlanması amacıyla ilan edilen sokağa çıkma yasaklarına ilişkin AİHM’e toplamda 34 başvuru yapılmıştı. Adalet Bakanlığınca hazırlanan yazılı görüşler, 13 Temmuz 2017'de AİHM'e iletilmişti.</p>
<p>AİHM, yaşam hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı, özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğinin ileri sürüldüğü bu 34 başvuru arasından daha önce 2 başvuruyu duruşmalı olarak incelemeye karar vermişti. 13 Kasım 2018'de Strazburg'da görülen duruşmanın ardından AİHM, 29 Ocak 2019 tarihinde açıkladığı kararlarla söz konusu 2 başvuruyu kabul edilemez bulmuştu.</p>
<div class="readmore" style="-webkit-tap-highlight-color: transparent; box-sizing: inherit; float: left; height: 0px; overflow: hidden; font-size: 0px; line-height: 0; position: relative; font-family: "Adelle Sans Bold", sans-serif; background-color: rgb(250, 248, 248);"> </div>
<p>Kararda AİHM yetkisinin ikincilliğine atıf yapılarak başvurucuların, AİHM'den önce şikâyetlerini Türk mahkemeleri önünde dile getirmeleri gerektiği belirtilmişti. Bu kapsamda özellikle başvuranlar tarafından Anayasa Mahkemesi'ne yapılan bireysel başvurularla ilgili incelemenin henüz sürdüğüne işaret edilmişti. Kararda, Anayasa Mahkemesi'nin tüketilmesi gereken ve etkili iç hukuk yolu olduğu vurgulanmıştı.</p>
<p>AİHM 4 Nisan 2019 tarihinde verdiği kararlarla, daha önce vermiş olduğu Tunç ve Elçi kararlarına da atıf yaparak başvuranların Anayasa Mahkemesi önündeki başvurularının henüz inceleme aşamasında olduğunu, bu nedenle etkili iç hukuk yollarının tüketilmediğini belirtmiş ve önünde bekleyen diğer 32 başvuruyu da kabul edilemez buldu.</p>