Koleksiyoner Mehmet Çebi: Cumhurbaşkanlığı ödülü manevi bir doping oldu

<p>Koleksiyoner&nbsp;Mehmet &Ccedil;ebi,&nbsp;Cumhurbaşkanlığı K&uuml;lt&uuml;r ve Sanat B&uuml;y&uuml;k &Ouml;d&uuml;l&uuml;&#39;n&uuml;n manevi bir doping olduğunu belirterek,&quot;İnşallah bundan sonra bu &ouml;d&uuml;l&uuml;n de verecek olduğu manevi haz ile beraber daha g&uuml;zel işler yapmaya, daha g&uuml;zel sanat eserlerinin ortaya &ccedil;ıkmasına vesile olmaya kendi adıma gayret edeceğimi s&ouml;yleyebilirim.&quot; dedi.</p> <p>Hilye-i Şerif ve Tesbih M&uuml;zesi&nbsp;ile&nbsp;İstanbul Resimleri M&uuml;zesi&#39;nin kurulmasına &ouml;nc&uuml;l&uuml;k eden, resim, tespih ve İslam sanatlarının nabzını tutmaya devam eden &Ccedil;ebi, bu yıl Cumhurbaşkanlığı K&uuml;lt&uuml;r ve Sanat B&uuml;y&uuml;k &Ouml;d&uuml;lleri&#39;ne layık g&ouml;r&uuml;len isimlerden oldu.</p> <p>Bakırk&ouml;y İmam Hatip Lisesi&#39;nde okuduğu yıllarda edebiyat ve sanata merak duymaya başlayan, İstanbul &Uuml;niversitesi Siyasal Bilgiler Fak&uuml;ltesi Kamu Y&ouml;netimi B&ouml;l&uuml;m&uuml;&#39;n&uuml; kazanmasının ardından Beyazıt Sahaflar &Ccedil;arşısı&#39;yla tanışan &Ccedil;ebi, daha sonra y&uuml;ksek lisansını aynı &uuml;niversitenin İktisat Fak&uuml;ltesi Sosyal Siyaset Anabilim Dalı&#39;nda tamamlasa da koleksiyonerlikten kopamayan &ouml;yk&uuml;s&uuml;n&uuml; AA muhabirine anlattı.</p> <p><img alt="" src="https://www.aa.com.tr/uploads/userFiles/f8244181-67c8-4d85-98fc-b252d1f7e0ec/20202FKASIM2F232FKULTUR2FDDDD.jpg" style="border-style:none; box-sizing:border-box; max-width:100; vertical-align:middle" /></p> <p>&Ccedil;ebi, 1980&#39;lerde Beyazıt Meydanı ve civarındaki k&uuml;lt&uuml;rel hareketlilikten bahsederek, &quot;Sahaflar &Ccedil;arşısı da bug&uuml;n olduğu gibi değildi. O yıllarda daha &ccedil;ok İslam eserlerinin, İslam sanatı eserlerinin satıldığı d&uuml;kkanlar vardı. Bug&uuml;n &uuml;niversite kitapları satılan bir mekan haline d&ouml;n&uuml;şt&uuml; maalesef. O yıllarda &ccedil;ok sayıda duayen kabul edilebilecek esnaf b&uuml;y&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z ve ağabeyimizle tanıştık. Onlara gittik, geldik, sohbet ettik. Şifahi k&uuml;lt&uuml;r olarak İslam sanatlarının ne olduğunu teorik olarak &ouml;ğrenmeye gayret ettik. Pratikte de ne alınıyor, ne satılıyor, neler geliyor, neler gidiyor bunları da g&ouml;rm&uuml;ş olduk. Ben o yıllarda başladım tespih, hat sanatı eseri ve ferman almaya.&quot;</p> <h3>Hilye-i Şerif ve Tesbih M&uuml;zesi&#39;ni kurdu</h3> <p>Bu merakla birlikte işin ticaretine de adım attığını anlatan &Ccedil;ebi, şunları kaydetti:</p> <div class="col-12 videoembed" style="box-sizing: border-box; position: relative; width: 791px; min-height: 1px; padding: 0px; flex: 0 0 100; max-width: 100; color: rgb(33, 37, 41); font-family: -apple-system, BlinkMacSystemFont, &quot;Segoe UI&quot;, Roboto, &quot;Helvetica Neue&quot;, Arial, sans-serif, &quot;Apple Color Emoji&quot;, &quot;Segoe UI Emoji&quot;, &quot;Segoe UI Symbol&quot;, &quot;Noto Color Emoji&quot;; font-size: 16px; margin-bottom: 10px !important;"> <div class="row" style="box-sizing: border-box; display: flex; flex-wrap: wrap; margin-right: 0px; margin-left: 0px; width: 791px;"> <h2>&nbsp;</h2> </div> </div> <p>&nbsp;</p> <p>&quot;Sanatın ana mekanı, sanat eserlerinin, m&uuml;zayede şirketlerinin, galerilerin ağırlıklı olarak bulunabildiği yer Nişantaşı ve civarıydı. Bir m&uuml;ddet Fatih&#39;te bulunduktan sonra Nişantaşı&#39;na Teşvikiye&#39;ye geldim ve burada d&uuml;kkan a&ccedil;tım. Bir m&uuml;ddet sonra da bir m&uuml;zayede şirketi kurdum. O m&uuml;zayede şirketiyle de senede iki-&uuml;&ccedil; tane ağırlıklı olarak İslam eserleri ve T&uuml;rk resminin satıldığı m&uuml;zayedeler yapmaya başladım. Bu arada tabii T&uuml;rkiye&#39;deki bir&ccedil;ok hattat ile irtibatımız vardı. Bir&ccedil;oğuyla da arkadaştık, dostluğumuz vardı. Buradaki sanat&ccedil;ılara sipariş yoluyla eserler yaptırmaya başladım. Bu aynı zamanda İslam &uuml;lkelerine de zaman i&ccedil;erisinde bir a&ccedil;ılım yaptı.&quot;</p> <p>&Ccedil;ebi, uluslararası &ccedil;apta hilye-i şerif yarışmaları d&uuml;zenlediğine dikkati &ccedil;ekerek, &quot;Hat sanatıyla olan ilgim aynı zamanda T&uuml;rk resmiyle de bir noktada kesişerek T&uuml;rk resmi ile de ilgilenmeye başladım. Hatta ticaret, ağırlıklı olarak resim ticareti olarak devam etti. Ni&ccedil;in &ouml;yle oldu? İlgili 100 kişiden 5 kişi hat koleksiyonu veya hat eseri satın almak isterken, 95 tanesi de ağırlıklı olarak T&uuml;rk resmi, oryantalist resim tarzında sanat eserleri aldığını g&ouml;rd&uuml;m.&quot; diye konuştu.</p> <p>Hilye-i Şerif ve Tesbih M&uuml;zesi&#39;nin kuruluş hikayesinden bahseden Mehmet &Ccedil;ebi, ş&ouml;yle devam etti:</p> <p>&quot;Keşke &uuml;retilen hat sanatı eserine &ccedil;ok daha fazla talep olsa da hem sanat&ccedil;ılar bundan maddi olarak istifade etse hem de hat sanatı insanlarımızın evlerini, ofislerini, mekanlarını s&uuml;slese, oraya bir estetik, g&uuml;zellik bir manevi boyut katabilse. Bir m&uuml;ddet sonra artık bu eserleri yalnızca kendi uhdemizde tutmanın doğru olmayacağı kanaati bende oluşmaya başladı. 2000&#39;li yılların başından itibaren &#39;Bu eserleri bir m&uuml;ze haline nasıl getirebiliriz?&#39; diye d&uuml;ş&uuml;nmeye başladım. Yaptığımız araştırmalar sonucunda Mimar Sinan eseri olan Siyavuşpaşa Medresesi&#39;nin bu işe uygun olduğunu tespit ettim ve onunla ilgili bir girişimde bulunduk. Cumhurbaşkanımızın da yardımları ve himayesi ile (a&ccedil;tık).&quot;</p> <h3>&quot;Ticaret olunca işin derecesi d&uuml;şm&uuml;yor&quot;</h3> <p>&Ccedil;ebi, hat sanatını 21. y&uuml;zyılda yaşayan sanatseverlerin de ilgi alanına sokma &ccedil;abası i&ccedil;inde olduğunu vurgulayarak, &quot;Modern sanata ilgi duyan insanların da g&ouml;zlerinin &ouml;n&uuml;ne bakış a&ccedil;ılarına, onların projeksiyonuna da nasıl sokarız diye hat sanatında daha &ouml;nce yapılmamış değişik işler yaptırmaya gayret ettim zaman i&ccedil;erisinde. Sosyal medyadan takip ettiğim zaman, d&uuml;nyanın bir&ccedil;ok değişik b&ouml;lgesinde belki de birbirini hi&ccedil; tanımayan sanat&ccedil;ının bizim &ouml;nc&uuml; olmaya &ccedil;alıştığımız tarzla ilgili &ccedil;ok değişik, &ccedil;ok g&uuml;zel eserler vermeye başladıklarını g&ouml;rd&uuml;k. Bundan da memnun oldum.&quot; değerlendirmesinde bulundu.</p> <p>Yaklaşık 30 yıllık profesyonel sanat hayatı boyunca yaptığı &ccedil;alışmalardan bahseden &Ccedil;ebi, ş&ouml;yle konuştu:</p> <p>&quot;Koleksiyonerlik meselesi de aşk olmadan, tutku olmadan, sevmeden yapılabilecek bir şey değil. Daha lise yıllarında bu işe bir ilgim, alakam, merakım vardı. &Ccedil;ok daha değişik işler de yapabilirdik ama &ouml;zellikle sevdiğimiz ve bizi mutlu ettiği i&ccedil;in bu işte karar kıldık. Burada insanın kendi iradesi var tabii ama bir de Cenabıhakkın bir takdiri var. Cenabıhak da b&ouml;yle bir yola girmemizi takdir etti. İşin ticaretini yapmak da aslında &ouml;nemli bir şey. Ticaret olunca işin derecesi, maneviyatı falan d&uuml;şm&uuml;yor. Bence tam tersi. Yani işin ticaretini yaptık. O yaptığımız ticaretten para kazandık. Para kazandığımızla da yine sanata yatırım yaptık ve bir koleksiyon oluşturduk.&quot;</p> <h3>&quot;Sanatın &ccedil;ehresini değiştirmek i&ccedil;in &ccedil;alışıyoruz&quot;</h3> <p>Koleksiyoner Mehmet &Ccedil;ebi, sanatın &ccedil;ehresini değiştirmek i&ccedil;in &ccedil;alıştıklarının altını &ccedil;izerek, şunları ifade etti:</p> <p>&quot;Tarihte yapılmamış şekilde, tarihte yapılanlara benzemeyen, onların taklidi olmayan, oradan ilham alan ama d&uuml;nyaya hitap eden sanat&ccedil;ılar ve sanat eserlerini nasıl ortaya &ccedil;ıkartırız? B&uuml;t&uuml;n amacımız, gayretimiz bu... Mimar Sinan &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k sanat&ccedil;ıdır, S&uuml;leymaniye &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k sanat eseridir ama onun benzerini 21. y&uuml;zyılda yapmak artık sanat eseri değildir. Hafız Osman, 17. y&uuml;zyılda yaşamış &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bir sanat&ccedil;ı. Hilye-i şerif dediğimiz levhayı ilk olarak yapan hilye-i şerif metnini ilk defa duvara asılacak şekilde bir levha haline getiren b&uuml;y&uuml;k insan ama o hilyenin bug&uuml;n hala tıpatıp benzerini yazmak artık bir sanat eseri değil.</p> <p>Klasik g&uuml;zel bir şey. Bir şey klasik oluyorsa, g&uuml;zel olduğu i&ccedil;in beğenildiği, sevildiği i&ccedil;in klasik oluyor. Ama klasiği &ccedil;ok tekrar etmek o klasiğin ruhunu bozuyor. Dolayısıyla biz hani gelenek diye bir şey var, &#39;gelene ek yapmak&#39; meselesi. Bizim bir k&uuml;lt&uuml;r&uuml;m&uuml;z, sanatımız, medeniyetimiz, bunların ortaya koyduğu y&uuml;z binlerce değişik sanat dallarında sanat eserleri var. Biz bu sanat eserlerinin taklidini yapmak yerine onların ruhunu, maneviyatını, hikmetini, estetiğini yaşadığımız y&uuml;zyılda, bug&uuml;n&uuml;n malzemelerini de kullanarak, bug&uuml;n&uuml;n insanlarının sanat zevkiyle, daha &ouml;ncekinden ilham alan ve izler taşıyan ama yepyeni şekilde nasıl ortaya koyabiliyoruz? B&uuml;t&uuml;n mesele bu. Ben bunu yapmaya &ccedil;alışıyorum.&quot;</p> <h3>&quot;Sanat işiyle uğraşan insanlar ciddi sıkıntılar yaşıyor&quot;</h3> <p>T&uuml;rk klasik sanatlarında usta &ccedil;ırak ilişkisinden bahseden &Ccedil;ebi, &quot;Bir d&uuml;nya sanat&ccedil;ısı olmak i&ccedil;in kendi sanatınızı &ccedil;ok iyi bileceksiniz. O sanatla ilgili diğer sanatları bileceksiniz. Ayrıca d&uuml;nya sanatını da artık &ccedil;ok &ccedil;ok iyi bilmenize belki l&uuml;zum yok ama bileceksiniz. Dolayısıyla bunların hepsini b&ouml;yle harmanlayıp bir potada biriktirip, kendi imbiğinizden neler s&uuml;zebiliyorsanız s&uuml;z&uuml;p onları bulunduğunuz &ccedil;ağdaki sanat eseri olarak, İslam sanatı eserleri olarak -adını siz koyun- ortaya koyacaksınız. Resimde de diğer plastik sanatlar da bu b&ouml;yle. Yalnızca İslam sanatlarında değil. T&uuml;rkiye&#39;deki b&uuml;t&uuml;n sanatlarda &uuml;&ccedil; aşağı beş yukarı aynı dertler, sıkıntılar var. Bunların yapılması gerektiğini tartışıyoruz artık. Bunların nasıl yapılacak olduğuyla ilgili problemlerimiz var. Ben kendi g&uuml;c&uuml;m&uuml;n elverdiği nispette fikri, maddi, manevi olarak bu işlere kafa yoruyorum.&quot; a&ccedil;ıklamasını yaptı.</p> <p>Mehmet &Ccedil;ebi, Başta İskender Pala olmak &uuml;zere Cumhurbaşkanlığı K&uuml;lt&uuml;r ve Sanat Politikaları Kurulu &uuml;yelerine teşekk&uuml;r ederek, s&ouml;zlerini ş&ouml;yle tamamladı:</p> <p>&quot;Son senelerde zaten bir sıkıntı vardı. Ekonomik sıkıntı biliyorsunuz her şeye sirayet ediyor. D&uuml;nyada da b&ouml;yle yalnızca T&uuml;rkiye&#39;de değil. Yani sanat eserlerinin değeri, kıymeti maalesef &ccedil;ok d&uuml;şt&uuml;. Bir&ccedil;ok sanat&ccedil;ı sıkıntıya girdi. Sanat işiyle uğraşan insanlar ciddi sıkıntılar yaşıyor. Biz de tabii bu sanat camiasının i&ccedil;erisinde olduğumuz i&ccedil;in aynı sıkıntılar bizim i&ccedil;in de ge&ccedil;erli. Benim a&ccedil;ımdan en azından bu (&ouml;d&uuml;l) manevi bir doping oldu. &#39;Ne yapsak ne etsek, uğraşsak mı hızımızı artırsak mı?&#39; diye d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z bir d&ouml;nemde &lsquo;durmak yok yola devam&rsquo; anlayışına geldik kendi işimizle ilgili. İnşallah bundan sonra bu &ouml;d&uuml;l&uuml;n de verecek olduğu manevi haz ile beraber daha g&uuml;zel işler yapmaya, daha g&uuml;zel sanat eserlerinin ortaya &ccedil;ıkmasına vesile olmaya kendi adıma gayret edeceğimi s&ouml;yleyebilirim.&quot;</p>