Türkiye-Fransa ilişkilerinde tarih tekerrür mü ediyor?

<p>İlk karşılaşmaları XI. y&uuml;zyıldaki Ha&ccedil;lı seferlerine g&ouml;t&uuml;r&uuml;lebilen T&uuml;rk-Fransız ilişkilerinin ilk resm&icirc; teması ise XVI. y&uuml;zyıla dayanır. 1525 yılında bir savaşta esir d&uuml;şen Fransa Kralı I. Fran&ccedil;ois&rsquo;nın annesi oğlunun kurtarılması i&ccedil;in devrin padişahına başvurur ve b&ouml;ylece bu tarih iki &uuml;lke ilişkilerinde bir milat olarak kabul edilir. Akabinde ise ilk Fransız-Osmanlı kapit&uuml;lasyon antlaşması imzalanır. Fransa&rsquo;ya verilen kapit&uuml;lasyonlar ikili ilişkilerin seyrini şekillendirir ve Habsburglara karşı Fransa ile işbirliği Sultan S&uuml;leyman d&ouml;neminin Batı politikasının temelini oluşturur. B&ouml;ylece &ouml;nceleri Venedik&rsquo;e tanınan ve b&uuml;t&uuml;n imparatorlukta ge&ccedil;erli olan ticari ayrıcalıklar ilk kez Batılı bir krallığa verilmiş olunur.</p> <p><img class="alintiIcon" src="https://cdnassets.aa.com.tr/assets/newVersion/images/analiz.png" style="border-style:none; box-sizing:border-box; color:rgb(33, 37, 41); font-family:-apple-system,blinkmacsystemfont,segoe ui,roboto,helvetica neue,arial,sans-serif,apple color emoji,segoe ui emoji,segoe ui symbol,noto color emoji; font-size:16px; height:30px; padding-left:60px; vertical-align:middle" /></p> <blockquote>Fransa ile T&uuml;rkiye ilişkilerinin tarihsel arka planı incelendiğinde, yaşanan bir&ccedil;ok kırılmaya ve tanık olunan krizlere rağmen tarafların birbirleriyle iletişimi koparmadıkları g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor.</blockquote> <p>XVI. y&uuml;zyılda ilişkiler bu minvalde devam eder ve 1570-1573 Osmanlı-Venedik savaşından sonra Fransa Doğu Akdeniz&rsquo;de Venedik&rsquo;in yerini almaya başlar. 1589&rsquo;da ise IV. Henri&rsquo;nin tahta ge&ccedil;mesiyle Osmanlı-Fransız ticari ilişkileri zirveye &ccedil;ıkar. Bu d&ouml;nemde Osmanlı-Fransız işbirliği hem modern Avrupa&rsquo;nın hem de diplomasinin şekillenmesinde &ouml;nemli bir fakt&ouml;r olur. XVI. y&uuml;zyıldan XVII. y&uuml;zyıla kadar ikili ilişkiler sorunsuz devam eder &ccedil;&uuml;nk&uuml; bu s&uuml;re&ccedil;te Alman İmparatorluğu&rsquo;na karşı Fransa&rsquo;nın ihtiya&ccedil; duyduğu destek Osmanlı&rsquo;dan gelmiştir. XVII. y&uuml;zyıla gelindiğinde bu kez İngiltere, Fransa, Felemenkler ve Venedik gibi d&ouml;nemin &ouml;nde gelen devletleri Osmanlı toprakları ve &ouml;tesine uzanan b&uuml;y&uuml;k ve karmaşık ticaret ve y&ouml;netim ağları kurarlar. B&ouml;ylece dini ve ticari ayrıcalıklar elde ederler. Bu ağların ortak &ouml;zelliği, her birinin en &uuml;st d&uuml;zeyde el&ccedil;i ve balyosları aracılığıyla hem &uuml;lkelerinin h&uuml;k&uuml;metlerini hem de Osmanlı topraklarında yaşayan kendi vatandaşlarını temsil etmeleri olur. Bu g&ouml;revler zamanla suistimal edilir ve bir s&uuml;re sonra kimin Osmanlı&rsquo;dan en &ccedil;ok &ouml;zerkliği koparacağı yarışına d&ouml;n&uuml;ş&uuml;r.</p> <p><img class="alintiIcon" src="https://cdnassets.aa.com.tr/assets/newVersion/images/analiz.png" style="border-style:none; box-sizing:border-box; color:rgb(33, 37, 41); font-family:-apple-system,blinkmacsystemfont,segoe ui,roboto,helvetica neue,arial,sans-serif,apple color emoji,segoe ui emoji,segoe ui symbol,noto color emoji; font-size:16px; height:30px; padding-left:60px; vertical-align:middle" /></p> <blockquote>Mektup konusunda Fransız yetkililerin &ldquo;Cumhurbaşkanı kendisine gelen mektubu yanıtladı. Diyaloğa asla hayır demedik. Ancak somut jestlere ihtiyacımız var&rdquo; ifadeleri ise akıllarda bazı soru işaretleri de uyandırıyor.</blockquote> <h3>İlişkilerde &ouml;n plana &ccedil;ıkan başlıklar</h3> <p>XVII. y&uuml;zyılın sonlarına doğru Sanayi Devriminin de etkisiyle Fransa g&uuml;&ccedil;lenirken Osmanlı ise zayıflama s&uuml;recine girmeye başlamıştır. XVIII. y&uuml;zyıla Napolyon&rsquo;un (1798-1801) Mısır Seferi ve Fransa&rsquo;nın Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika&rsquo;ya y&ouml;nelik siyasi ve ekonomik yayılma ama&ccedil;lı politikaları damgasını vurmuştur. Bu s&uuml;re&ccedil;te Osmanlı&rsquo;nın izlediği denge politikası ise T&uuml;rk-Fransız ilişkilerinde belirleyici olmuştur. XVIII. y&uuml;zyıl aynı zamanda Fransızlarla birlikte diğer Batılı devletlere de verilen ayrıcalıklar kapsamında &ccedil;ok sayıda Batılı misyonerin de aktif bir bi&ccedil;imde Osmanlı topraklarında faaliyet g&ouml;sterdiği bir d&ouml;nem olmuştur. Bu s&uuml;re&ccedil;te Osmanlı İmparatorluğu&rsquo;nun gerileme d&ouml;nemine girmeye başlaması, Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi ikili ilişkilerin zayıflamasına neden oldu.</p> <p>XIX. y&uuml;zyıla gelindiğinde diğer devletlerle olduğu gibi Fransa da Osmanlı Devleti ile siyasi ve ticari ilişkilerini &ldquo;Şark Meselesi&rdquo; adı altında y&uuml;r&uuml;tm&uuml;şt&uuml;r. G&ouml;r&uuml;ld&uuml;ğ&uuml; &uuml;zere tarihten g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze iki &uuml;lke ilişkilerinde dini, siyasi ve ticari konular daima &ouml;n plandadır. Bu tarihi arka plan Fransa&rsquo;daki T&uuml;rk imajının oluşumunda da etkilidir. Fransızların T&uuml;rklere bakışında T&uuml;rklerin &ouml;zellikle dini yapısının daima &ouml;nemli bir etkisi olmuştur. Zira Fransızların T&uuml;rklere dair ilk izlenimleri Ha&ccedil;lı seferleri sırasında y&uuml;r&uuml;t&uuml;len savaşlarla edinilmiştir. Bu algının tarihten g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze halen &ouml;nemli bir etkisi ve devamlılığı vardır. Nitekim T&uuml;rkiye-Fransa ilişkilerinde dini konuların halen g&uuml;ndemde yer alması ve bunu temel alan girişimlerin Fransa&rsquo;da ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; adı altında y&uuml;r&uuml;t&uuml;lmesinde bu tarihi algının izleri a&ccedil;ık&ccedil;a g&ouml;r&uuml;lmektedir.</p> <p>G&ouml;r&uuml;ld&uuml;ğ&uuml; &uuml;zere T&uuml;rkiye-Fransa ilişkileri tarihten g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze d&ouml;nem d&ouml;nem bir&ccedil;ok konuda kırılma yaşamıştır. Ancak ilişkilerin tarihsel seyrine bakıldığında &ouml;zellikle son d&ouml;nemlerde &ouml;ne &ccedil;ıkan husus, Şark Meselesi ve dolayısıyla Doğu Hristiyanlarının korunması ve tabii ki Ermeni meselesi olmuştur. Fransa&rsquo;nın Doğu politikası kapsamında izlemiş olduğu bu politikalar Osmanlı Devleti&rsquo;nin yıkılmasının ardından T&uuml;rkiye Cumhuriyeti d&ouml;neminde de devam etmiş ve iki &uuml;lke ilişkilerinde &ouml;nemli bir sorun olarak yer edinmiştir. &Ouml;zellikle yakın zamanlara bakıldığında Fransız Ulusal Meclisi ve Fransız Senatosu&rsquo;nda alınan kararlar T&uuml;rkiye&rsquo;nin Fransa ile ilişkilerinde ciddi sorunlara neden olmuştur. Ancak t&uuml;m bu gelişmelere rağmen taraflar birbirleriyle iletişimi koparmadılar. Bu kapsamda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron&rsquo;un Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan&rsquo;a g&ouml;ndermiş olduğu mektup iki &uuml;lke ilişkilerinin tarihi seyri a&ccedil;ısından da &ouml;nem taşıyor.</p> <h3>Macron&#39;un mektubu ne anlama geliyor?</h3> <p>T&uuml;rk-Fransız ilişkilerinde 2020 yılının son altı ayında yaşanan gerginlikler ve gelgitler iki &uuml;lke arasındaki ilişkileri &ouml;nemli derecede menfi olarak etkiledi. İlk &ouml;nce Suriye ve Libya&rsquo;da yaşanan gelişmeler, ardından Doğu Akdeniz&rsquo;de yaşananlar, daha sonra Yunanistan&rsquo;la mevcut sorunlar ve Dağlık Karabağ&rsquo;daki savaş Fransa ile T&uuml;rkiye&rsquo;nin karşılıklı ilişkilerinde tansiyonu iyice y&uuml;kseltti. Bu gelişmeler Fransa&rsquo;nın Ankara&rsquo;daki b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;isini geri &ccedil;ağırmasına dahi neden oldu. &Ouml;zellikle Charlie Hebdo dergisinde yayımlanan karikat&uuml;r, Fransa&rsquo;daki M&uuml;sl&uuml;manların yaşadıkları sorunlar ve Cumhurbaşkanı Macron&rsquo;un M&uuml;sl&uuml;man &uuml;lkelerde yaptığı a&ccedil;ıklamalar iki &uuml;lke ilişkilerindeki gerginlik s&uuml;recinde b&uuml;y&uuml;k etkisi g&ouml;r&uuml;len fakt&ouml;rler oldu. Fransa&rsquo;nın T&uuml;rkiye&rsquo;ye y&ouml;nelik yaptırımların artırılması konusunda Yunanistan ve Kıbrıslı Rumları desteklemesinin ardından ise iki &uuml;lke liderlerinin yaptığı karşılıklı sert a&ccedil;ıklamalar ilişkileri kopma noktasına getirdi.</p> <p>Bu s&uuml;recin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan&rsquo;ın yeni tip koronavir&uuml;se (Kovid 19&rsquo;a) yakalanan Macron&rsquo;a ge&ccedil;miş olsun mesajı g&ouml;ndermesi ve Macron&rsquo;un yeni yılını tebrik etmesi iki &uuml;lke liderleri arasındaki buzları eriterek bir mektup diplomasisi başlattı. Bu mektubun hemen ardından Macron&rsquo;dan Cumhurbaşkanı Erdoğan&rsquo;a cevap mahiyetinde son derece samimi ifadelerin yer aldığı bir mektup geldi. Fransa &ldquo;4 alanda istişarelere başlayalım&rdquo; &ouml;nerisiyle mektup diplomasisini devam ettirdi. İki &uuml;lke liderleri arasındaki bu karşılıklı mektuplaşma s&uuml;reci sadece T&uuml;rkiye-Fransa değil, T&uuml;rkiye&rsquo;nin Avrupa Birliği (AB) ile olan ilişkilerini de etkileyecek olması a&ccedil;ısından b&uuml;y&uuml;k &ouml;nem taşıyor. &Ouml;zellikle 2020&rsquo;de Br&uuml;ksel&rsquo;de ger&ccedil;ekleştirilen AB zirvesi sonrasında T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB ve Fransa ile ilişkilerde yeni bir sayfa a&ccedil;maya karar verdiği biliniyor. Bu nedenle Macron&rsquo;un bu adımıyla başlayan s&uuml;reci T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB ve Avrupa ile ilişkilerinde de yeni bir d&ouml;nemin ilk adımları olarak yorumlamak m&uuml;mk&uuml;n. Nitekim iki &uuml;lke dışişleri bakanlarının ikili ilişkilerin normalleşmesi konusunda bir &ouml;n g&ouml;r&uuml;şme yapmış olmaları da bu ihtimali g&uuml;&ccedil;lendiriyor.</p> <p>Mektupta iki temel hususun &ouml;n plana &ccedil;ıktığı g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor: Birincisi Macron&rsquo;un bu mektupla T&uuml;rkiye-Fransa ilişkilerindeki buzları eritmek istediği ve bunun i&ccedil;in b&uuml;y&uuml;k bir &ccedil;aba i&ccedil;inde olduğu s&ouml;ylenebilir. &Ouml;zellikle mektupta kullanılan samimi ifadeler bunun g&ouml;stergesi olarak yorumlanabilir. Mektupta &ouml;ne &ccedil;ıkan ikinci husus ise Fransa&rsquo;nın T&uuml;rkiye&rsquo;yi 2021 yılında Avrupa kıtasında g&ouml;rmek istediği konusuna yapmış olduğu vurgu. Bu kapsamda s&ouml;z konusu ifadeler Fransa&rsquo;nın T&uuml;rkiye ile AB arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde adeta bir k&ouml;pr&uuml; vazifesi g&ouml;rmek istediği şeklinde yorumlanabilir. Bunların dışında iki &uuml;lke ilişkilerinin temelde d&ouml;rt başlık altında ele alınması planlanıyor. Bu başlıklar genel hatlarıyla iki &uuml;lke arasındaki ilişkiler, ter&ouml;rle m&uuml;cadele, Suriye ve Libya&rsquo;nın da i&ccedil;inde yer aldığı b&ouml;lgesel meseleler ve eğitim konusunda işbirliği konularında istişarelerin başlaması olarak &ouml;ne &ccedil;ıkıyor.</p> <p>Ge&ccedil;mişte T&uuml;rkiye-AB ilişkilerinde Fransa&rsquo;nın sık&ccedil;a g&uuml;ndeme getirdiği konulardan biri olan 1915 Olayları, d&uuml;nyada ve Ermenistan&rsquo;da olduğu gibi Fransa&rsquo;da da sık&ccedil;a siyasi bir malzeme olarak kullanılagelmiştir. Bu nedenle 1915 Olayları sadece T&uuml;rkiye-Fransa ilişkilerinde değil T&uuml;rkiye-AB ilişkileri, dolayısıyla T&uuml;rkiye&rsquo;nin bir&ccedil;ok Batılı devletle olan ilişkilerinde de &ouml;nemli bir mesele. &Ouml;zellikle T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB ile olan ilişkilerinde T&uuml;rkiye&rsquo;yi AB&rsquo;de g&ouml;rmek istemeyen &uuml;lkelerin parlamentolarında aldıkları kararlar bu noktada son derece &ouml;nemli. Bunlar arasında en fazla kararı alan &uuml;lkelerden olan Fransa&rsquo;nın bu konuyu uzun yıllar &ouml;nemli bir siyasi ara&ccedil; olarak kullandığı ve kullanmaya da devam edeceği unutulmamalı. Bu &ccedil;er&ccedil;evede T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB&rsquo;ye &uuml;yeliği konusunda en b&uuml;y&uuml;k n&uuml;fuza sahip &uuml;lkelerden biri olan Fransa, T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB&rsquo;ye &uuml;yeliğini, aldığı bu kararlar aracılığıyla doğrudan ve dolaylı engelleme politikası izledi. Ayrıca Avrupa&rsquo;daki İslamofobinin Fransa&rsquo;da da y&uuml;kselmekte olduğu ve bunun T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB&rsquo;ye &uuml;yeliği &ouml;n&uuml;nde ciddi bir engel olduğunun g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurulmasında yarar var. Bununla birlikte Macron&rsquo;un mektubunda Avrupa kıtasına istikrarın T&uuml;rkiye&rsquo;nin de katkılarıyla 2021 yılında d&ouml;nmesi y&ouml;n&uuml;ndeki temennisi Avrupa&rsquo;nın da T&uuml;rkiye ile ilişkilerde yeni bir sayfa a&ccedil;ma eğiliminde olduğu şeklinde yorumlanabilir.</p> <h3>Fransa ve Dağlık Karabağ meselesi</h3> <p>Dağlık Karabağ savaşının devam ettiği s&uuml;re&ccedil;te Macron Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir g&ouml;r&uuml;şme yapmak istemiş, ancak bu talep reddedilmişti. Dağlık Karabağ savaşı sırasında Macron&rsquo;un s&uuml;recin en başından itibaren Ermenistan&rsquo;ın yanında yer almış olması ve &ouml;zellikle &ccedil;atışmaların devam ettiği g&uuml;nlerde Fransa&rsquo;da y&uuml;r&uuml;t&uuml;len T&uuml;rkiye ve Azerbaycan karşıtı propaganda faaliyetlerine g&ouml;z yumulması da iki &uuml;lke ilişkilerine zarar verdi. Ancak Fransa&rsquo;nın Ermenistan&rsquo;a olan desteğinde tarihsel boyutun yanı sıra g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde Fransa&rsquo;da yaşayan b&uuml;y&uuml;k sayıdaki Ermeni k&ouml;kenli Fransız vatandaşının da &ouml;nemli bir etkisinin olduğu unutulmamalı. Bu kapsamda Ermeni diasporasının sadece Fransa&rsquo;da değil &ccedil;ok sayıda Batı &uuml;lkesinde de epey etkin bir pozisyonda olduklarının hatırlanmasında yarar var.</p> <p>1915 Olayları konusunda Jacques Chirac d&ouml;nemiyle başlayan ve g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze kadar bir&ccedil;ok kararın alındığı Fransız Parlamentosu&rsquo;nun bu tutumu da iki &uuml;lke ilişkilerinde belirleyici bir fakt&ouml;r oldu. Fransa&rsquo;daki Ermeni diasporasının mevcut g&uuml;c&uuml;n&uuml; siyasal alanda uzun yıllar boyunca aktif olarak kullandığı biliniyor. Fransa&rsquo;daki Ermeni n&uuml;fusu d&uuml;nyadaki Ermeni diasporasının en g&uuml;&ccedil;l&uuml; ve en aktif olduğu &uuml;lkeler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Burada yaşayan Ermeni n&uuml;fusunun &ouml;zellikle asimile olma kaygısı bu grupların T&uuml;rk d&uuml;şmanlığı etrafında kolayca &ouml;rg&uuml;tlenmesini sağlıyor. Soğuk Savaş d&ouml;neminin sona ermesiyle birlikte bir&ccedil;ok &uuml;lkede olduğu gibi Fransa&rsquo;da da 1915 Olayları konusunda bir&ccedil;ok karar kabul edildi. Bu kararların &ouml;zellikle se&ccedil;im s&uuml;re&ccedil;lerinde sık&ccedil;a g&uuml;ndeme gelmesi tarihi bir konunun nasıl siyasi bir malzeme haline getirildiğinin en somut &ouml;rneği. Fransa&rsquo;da &ouml;zellikle 2011 yılında kabul edilen ve 1915 Olayları konusunda ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;ne ciddi bir darbe vuran karar, T&uuml;rkiye-Fransa ilişkilerinde &ouml;nemli bir kırılma noktası oldu. Son olarak ilişkilere dair bir diğer &ouml;nemli hususun ise Fransa&rsquo;nın T&uuml;rkiye karşıtı ayrılık&ccedil;ı ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;tlerine y&ouml;nelik uyguladığı politikalar olduğunun hatırlatılmasında yarar var.</p> <p>Sonu&ccedil; olarak tarihten g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze T&uuml;rk-Fransız ilişkilerinde d&ouml;nemsel olsa da kritik &ouml;neme sahip diplomatik m&uuml;cadelelerin damgasını vurduğu anlaşılıyor. Fransa&rsquo;nın Napolyon d&ouml;nemiyle başlayan Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika&rsquo;ya y&ouml;nelik yayılmacı ve s&ouml;m&uuml;rgeci politikalarının g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde halen Fransız dış politikasının şekillenmesinde etkili olduğu g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor. Bu nedenle Macron&rsquo;un s&ouml;z konusu mektubu kaleme almasında tarihi ge&ccedil;mişin yanı sıra g&uuml;ncel gelişmelerin de &ouml;nemli bir etkisinin olduğunu s&ouml;ylemek gerekir. Bu kapsamda T&uuml;rkiye&rsquo;nin NATO &uuml;yesi bir &uuml;lke olması ve T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB&rsquo;nin g&ouml;&ccedil;men politikalarının hayata ge&ccedil;irilmesindeki kilit rol&uuml;n&uuml;n bu mektubun kaleme alınmasında ve ilişkileri normalleştirme adımının atılmasında etkili olduğunu s&ouml;ylemek m&uuml;mk&uuml;n. Demokrasinin beşiği olarak bilinen Fransa&rsquo;da başta 1915 olayları olmak &uuml;zere, dini, siyasi ve etnik konulardaki uygulamaların g&ouml;zden ge&ccedil;irilmesinin de iki &uuml;lke ilişkileri &uuml;zerinde olumlu bir hava yaratacağı aşikar. Nitekim bu t&uuml;r konularda daha &ouml;nce Fransa&rsquo;nın almış olduğu kararların sadece T&uuml;rkiye-Fransa değil T&uuml;rkiye&rsquo;nin diğer &uuml;lkelerle olan ilişkilerinde de etkili olduğu g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurulduğunda Macron&rsquo;un bu adımı daha net bir bi&ccedil;imde anlaşılabilir. Bu nedenle Macron&rsquo;un s&ouml;z konusu mektubunu T&uuml;rk-Fransız ilişkileri ve T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB&rsquo;ye &uuml;yelik yolunda yeni bir sayfanın a&ccedil;ılması adımı olarak yorumlamak m&uuml;mk&uuml;n.</p> <p>T&uuml;rkiye-Fransa ilişkilerindeki bir diğer &ouml;nemli husus ise Soğuk Savaş d&ouml;neminin sona ermesiyle birlikte Fransa&rsquo;da M&uuml;sl&uuml;manlara y&ouml;nelik giderek daha yoğun bir bi&ccedil;imde hissedilmeye başlanan kolonyalist bakış a&ccedil;ısı. Bu nedenle y&uuml;r&uuml;t&uuml;lecek ikili g&ouml;r&uuml;şmelerde bu konunun da ele alınması ve bu soruna da bir &ccedil;&ouml;z&uuml;m getirilmesi elzem.</p> <p>Bu mektup ayrıca Fransa&rsquo;da 2022 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı se&ccedil;imi &ouml;ncesinde Macron&rsquo;un dış politika konusunda elini g&uuml;&ccedil;lendirme politikası kapsamında da değerlendirilebilir. Ancak mektup konusunda Fransız yetkililerin &ldquo;Cumhurbaşkanı kendisine gelen mektubu yanıtladı. Diyaloğa asla hayır demedik. Ancak somut jestlere ihtiyacımız var&rdquo; ifadeleri ise akıllarda bazı soru işaretleri de uyandırıyor. Elysee Sarayı&rsquo;nın &ldquo;somut adımlar&rdquo;dan neyi kastettiği ya da nasıl bir adımın atılmasını beklediği hususu ise hen&uuml;z netlik kazanmış değil.</p>