Vehbi Orakçı: Bizim farkımız Beylikdüzülü olmak

Vehbi Orakçı: Bizim farkımız Beylikdüzülü olmak Ak Parti Beylikdüzü Belediye Başkan Aday Adayı Vehbi Orakçı: “Biz buraya geldiğimizde burası köydü. Nüfusu 1000 civarındaydı. 40 yıldır burdayız. Buranın her tarafında ayak izimiz vardır.” Vehbi Orakçı “ Elinizi vicdanınıza koyun.Vizyonu olan insanlar bulundukları kentlere değer katar ”şeklinde konuştu.. Çalışan Gazeteciler Günü vesilesiyle yerel ve ulusal basından emekçi gazetecileri ağırlayan Ak Parti’den Beylikdüzü Belediye Başkan aday adayı olan Vehbi Orakcı “Hepinizi gecikmelide olsa bu özel gününüzü kutluyorum” diyerek konuşmasını şu şekilde sürdürdü: Hepinizi saygı ile selamlıyor ve hoşgeldiniz diyorum Emeğinizin, gayretinizin karşılığını, hem onur, hem şeref, her anlamda karşılığını aldığınız bir çalışma ortamı diliyorum. Değer gördüğünüz, yaptıklarınızın, yazdıklarınızın dikkate alındığı, toplumun idaresine, yönetimine yansıdığı ve sizlerin kaleminden çıkan fikirlerin, eleştirilerin dikkate alındığı bir ortam, bir ülke diliyorum. Çünkü sizlerin fikirleri ve önerileri mutlaka kendi iç dünyanız, kendi ruh dünyanız ve onun ötesinde eseriniz, kaynaklar tarihle, edebiyatla, kültürle, sanatla, çevreyle, sanatlardan edindiğiniz bilgi birikimini yazınızla, makaleniz ile, videonuz ile ve çağımızın güncel medya araçlarıyla aktarıyorsunuz. Bizler de keyifle, sevgiyle, saygıyla izliyor, okuyor, dinliyor ve kendi hukukumuza yansıtıyoruz. Sizlerin ürettiği fikirler bizler için gerçekten değerli. Konuşmalarımızda, sohbetlerimizde, bazen benim 50 yaşını aşmış, saçları ağarmış, bir siyasetçi olarak kendimce bilgim varsa dedim bu konuda, Sizlerin çok daha ters açıdan bakarak yorumlarınızı gördüğümde gerçekten kalem ehli olmak ayrı bir meziyet. Sizler farklı eleştirel bakıyorsunuz. Bizler bazen mühendis de olsak, eğitimci de olsak bakış açımızın kendimize göre olduğunu, ama sizlerin daha zengin kaynaklardan beslenerek farklı baktığınızı görüyorum ve bundan da faydalanıyorum. Sizlerin bölgemize, ilçemize, İstanbulumuza her birinizin 10 yıl, 20 yıl, 30 yıl, 40 yıla ulaşan emektarlar var aranızda. Bu 40 yıl boyunca insan her gün bir kelime, bir cümle sarfetse, yazsa kitaplar yapar, hatta kitap serileri yapar. Siyaset kurumundaki hasbel kader aldığım görevler sürecinde sizden aldığım bilgiler bizim için her zaman öncü oldu, yol açıcı oldu. Teşekkür ediyoruz. Avrupa'da, Amerika'da, Avustralya'da. Rusya'da, Çin'de, her gittiğim ülkede basınıda merak ederim. Vehbi Orakçı “Hep sizlerden birşey öğrenmeye gayret ettim” Yaptıklarını, yapamadıklarını araştırırım, öğrenmeye çalışırım. Ülkemizde de basın mensuplarının dönemleri çok etkin. Dördüncü güç. Medya olarak etkin olduğu, dönem dönemde daha kalitesi açık bir konumda olduğunu gördük, görüyoruz. Ama aslolan kişinin kendi fikrini ve kendi düşüncesini olabildiğince iradesiyle, hür iradesiyle yansıttığı bir ortam bulduğunda ondan sakınmaması, kaçınmaması, gerektiğinde de bu uğurda bedel ödemeyi göze alması, biliyorum ki her zaman fayda vardır. Her zaman söylüyorum demokrasi kalitesi, üretim kalitesi, basına, kaleme, kelama verdiği kalite yükselsin, yücelsin ve ülke insanımız dünya ile rekabette hak ettiği yere gelsin. Bunun da yolu sizlerin yazdığı, ürettiği fikirlerdir. O fikirlerin de hem eleştirel hem de yönlendirici ya da yön verici bağlamda olanlarından siyaset kurumunun bürokrasinin faydalanması, bu eleştirilerle birlikte kendi gündemini revize etmesi kendi yararınadır, toplum yararınadır. Bende dönem dönem basında merak duyduğum, ilgi duyduğum, yazdığım zamanlar da oldu. Hep sizlerden bir şey öğrenmeye gayret ettim. Bundan da çok keyif aldım. Bu akşamda sizler tatil günü olmasına rağmen davetimize iştirak ettiniz, şeref verdiniz. Beylikdüzümüzün en güzel mekanlarının birinde sizi ağırlama imkanına kavuştuğumuz için şanslıyız. Teşekkür ediyoruz. Biz kurumlarımız, vakfımız, okullarımız son dönemde Libya, Irak'taki projelerimiz, inşaat grubumuz da olabildiğince kendi etki alanımıza, ilgi alanımıza değer katmaya gayret ediyoruz. Biliyoruz ki bizler ürettikçe, sizlerden feyz aldıkça, okuduğumuz kaynaklardan feyz aldıkça, ürettikçe, o istifade ettiğimiz değerlerde istihdam, imalat, yazı, çizi bizim geleceğimize bir katkıdır, gençlerimize katkıdır. Dün bir gençle. Konuştum. Çok etkilendim, duygulandım. Bizim yapmış olduğumuz fen lisesinde okumuş, Robotik ekibi Türkiye birincisi olmuş. 2011-12 diye hatırlıyorum ve dönemin başkanına gitmişler, gereken desteği alamamışlar. Sonra bana gelmişlerdi. AREV Vakfımıza sponsor oldu ve onlarla birlikte Londra'ya gittik. “İmkanlarımızı, yetkimizi hizmetten yana kullanmışız” Londra'ya gittiğimiz zamanda Wembley Stadı'nın yan tarafında büyük kompleks vardı. O komplekste 60'ı aşkın ülke, Çin'den Japonya'ya, Amerika'ya, Avrupa'nın keşfine kadar birçok farklı kıtadan ülkeler vardı yarışmacı. O gençlerimizin Beylikdüzü Yaşar Özel Fen Lisesi mezunu olarak orada bulunması ve onların ürettiği yazılımla yarışan robotun dereceye giremese de saygı görmesi BBC’de canlı yayına katılması beni çok mutlu etmişti. O gençlerimizin birisi diş hekimi olmuş ve şu anda hem akademisyen doktora yapıyor hem de şekil olarak hizmet yapıyor. Ardından eşim geçen sene bir dişçiye gittiğinde onu gördüğünde eşime soruyor. “Siz başkanın nesi oluyorsunuz?” Oda diyor ki “Eşim” Tabi sevgiyle, saygıyla karşılayıp tedavisini yapıyor. Para almıyor, eşim ısrar etmesine rağmen almıyor. Daha sonra üniversiteyi kazandığında AREV vakfı adına burs vermişiz. Yani öğrencimizin okuduğu okulu yapmak, liseyi yapmak, ardından o lisenin öğrencilerinin Türkiye şampiyonu olması, oradan Londra'ya gitmemiz, BBC’ye çıkmaları, ardından üniversiteyi kazanıp hekim olması ve hekimlik süresince de öğrenciyken, bugünde bir hekim olarak hizmet vermesi, eşime denkleşmesi, ve benimde onunla tesadüfen denk gelmem ve bu anlattıklarım da bir videoya geçmesi rica ettim. Sağ olsun bizi kırmadı ve kayda aldı. Çok keyif aldım. Hani derler ya işte kalem, kelam, gazeteci, yazar, çizer, okur, bilgi bunu doğurur. Yani eğer bizler bir yıllık mahsül istiyorsak ben çiftçilik de yaptım Erzurum'da. Buğday arpa ekeriz. Eğer 10 yıllık mahsül İstersek ağaç dikeriz ki, işte elma, kayısı, kiraz alalım. Ama eğer asırlık bir ürün istiyorsak bunun da menbaı insandır ve insanın eğitimidir. Bizler de hep eğitim önce dedik, şimdi AREV okullarımız, AREV vakfımız bu bağlamda olabildiğince her geçen sene üzerine koyarak gelişmeye devam ediyor ve bizler bu şehrin her kıyısını her köşesinde ürettiğimiz hizmetlerle, vizyonla, projelerle, eğitimle, kültürle, sanatla, halkın, toplumun farklı katmanlarının bize yansıttığı vefayı görünce iyi ki yapmışız, iyi ki biz imkanlarımızı, yetkimizi ve gücümüzü halktan yana, haktan yana, hizmetten yana, gençten yana kullanmışız ve bu eseri bırakmışız. Bunu yapmak yerine eğer biz imkanlarımızı Vehbi Orakçı ve dar çevresinin hayat kalitesini yükseltmek için kullansak ne olacaktı? Yani 3-5 kişi zengin olacaktı ama 500 bin kişi kaybedecekti. İşte bunu da yapmanın yolu tekrar söylüyorum. Basın ve yayın organlarının etkin olması, bilgi vermesi, eleştirmesi, öneri sunması, gerektiğinde kınaması, üreticilerin de bundan bir anlamda yararlanıp bir otokontrol mekanizması kurmasıyla kazanan kentleriniz, kentlerimiz olur. Sizler bize bu yönde değer kattınız. Aranızdan dönem dönem fikir paylaştığım dostlarımız da oldu. Ama bu ayrılığı olabildiğince kendi has dairesinde tutup derdi nedir, amacı nedir ve ne yapmam lazımı öne çıkardım ve ondan da faydalanmayı tercih ettim. “Vizyon ve fikirlerimiz eşkiyanın panzehiridir” Gazetecilerin şahsıma kurumlarımıza başkanlığım döneminde, öncesinde ve sonrasında bana kattığı değere müteşekkirim. Sizlere başarılar diliyorum. Malum 2024 yılının ilk ayındayız, ilk yarısındayız. Siyasi gündemde yoğun ve gergin geçiyor. Tabi onunda öncesinde dün malum şehitlerimiz oldu. 9 tane evladımızı yitirdik. Allah rahmet eylesin. Allah bu terör belasından ülkemizi bir an önce aklın ve toplumsal psikolojinin gerektirdiği hassasiyetle bu konuda inşallah ülkemiz huzura kavuşur. Ülkemiz insanları evlatlarını kurban vermekten kurtulur ve ülkemiz kaynaklarını, insanlarını terör belasına kurban vermektense insanlarını az önce ifade ettiğim gibi bilgi ile bilişim ile, teknoloji ile Londra’da yarışan gençler yetiştirmekle harcar diye ümit ediyorum. Bunun yolunun da yine kalem, konuşmak, anlatmak, yazmak, okumak, sorunları masaya koyup konuşmak ve bu anlamda kendi iç dünyamızda kendi ülkemizin içerisindeki varsa bir eksik varsa bir gedik onu gidermeye ayırmamız lazım diye düşünüyorum. Umarım ülkemiz bu beladan da inşallah bir an önce kurtulur ve bizler de baba olarak, mesela bizim çalışanımızın özbeöz kuzeni şehit olmuş, biz sabahleyin buluştuk. O anda öğrendik. sosyal medyadan gördü, listeyi görünce ağlamaya başladı. Biz de sarıldık, ağladık. Antep'e gönderdik kendisini. Şu anda Antep'te gencecik bir yavrumuz, 22 buçuk yaşında uzman çavuş. Büyük bir acı. Neticeyi kelam sizlerin, bizlerin, ülkemizin geleceği adına ortaya koyduğu vizyon, fikirler, tartışma, müzakere, konuşma sorunları çözme becerisi bana göre eşkıyanın da bir anlamda panzehiridir. Çünkü iletişim, diyalog, bilgi, özgüven, aktarım, anlatım, sorunları çözme becerisi varsa orada inanın kaba saba fikirler de azalır ve ortadan kalkar. “Elinizi vicdanınıza koyun” Ama sistemsizlik, eksiklik varsa birileri onu suiistimal eder. Ülkemizin başına da çorap örerler. Ülkemizin yarınları için sizlerin bu misyonu ve görevi çok önemli ve değerli. Sizlere başarılar diliyoruz. Sizlerdende bizlere, özellikle bizi bilen, tanıyan ve seven dostlar olarak, malum bir aday sürecimiz var belediye Başkanlığı için. Bu konuda da sizlerin, her zaman söylüyorum. Elinizi vicdanınıza koyup şehirlerimizi yönetme konusunda kimlerin yetkinliği, kimlerin yeterliliği, kimlerin kente değer katmaya ilişkin hayalleri ve vizyonu varsa onlara sizler de katkı sunun, yön verin, yardımcı olun. Çünkü o insanlar işbaşında olduğunda tüm şehre, şehrin tüm paydaşlarına, gazeteciye de, eğitimciye de, tüm katmanlara da ürettiği fikirlerle, projeyle değer katarlar ve o kentli insanların da yarınlarına umut saçarlar. Ama, kabız, vizyonsuz, üretken olmayan bir insansa, onun da ancak çehresinde topluma vereceği bu değerin çıktısı bilir ki o da problemdir, sorundur. Sizlerin Vehbi Orakçı özelinde değil, tüm şehirlerimizde, tüm ilçelerimizde olabildiğince bu bir misyondur, bu bir görevdir, bu bir sorumluluktur. Bu kentin yönetimine adı geçen kim veya kimler varsa siz bana göre sıradan bir insandan çok daha iyi bilirsiniz, ölçersiniz, araştırırsanız bu yetiniz var, bir çevreniz var, bu bilginiz var. Bunları araştırıp kaygı duymadan kendi vicdani kanaatinizle bu kenti x partiden y parti yönetir deme hakkınızı bence kullanın. Çünkü modern dünya bunu yapıyor. Amerika, Avrupa'ya baktığımız zaman, Japonya baktığımız zaman bunların doğal olduğunu görüyoruz. Yeter ki karar verebilme noktasındaki bizi etkileyen unsur kendi dar açımız değil, kendi ajandamız değil, kendi çıkarımız değil toplumsal çıkar olsun, ülke çıkarı olsun. Bundan birileri şikayetçi olsa da büyük çoğunluk ‘evet filan yayın grubu, filan gazeteci yazar, filan Youtuber şu şehrin yönetimi konusunda şu kişiye omuz verdi ve bu insan doğru insandır’ diye saygı duyarlar. Bugün ben ulusal basından birkaç gazeteci ile görüştüm. Baktım ki çoğu konuya vakıf. Yani bizim buradaki sürece vakıflar. Umarım ve dilerim şehirlerimizin yönetimine talip olan ve o şansı bulan insanlar 5 yıl az bir zaman değil, üniversite eğitiminin bir fazlasıdır. 5 yıl boyunca bir kentin kaderini hükmetme imkanı elde eden insanlar erdemli, ahlaklı, dürüst, çalışkan, namuslu olurlar. Ve o kentin basınına, STK’sına, kanaat önderine, eğitimcisine, gencine, yaşlısına, o kentin tüm mensuplarına saygı duyarak, onlardan bilgi alarak o kentin geleceğine yön verirler diye ümit ediyorum, temenni ediyorum. Sizlerin de bu yolda olanlara desteklerinizi özellikle istirham ediyorum. Tekrar teşekkür ediyorum.