ABD’de Joe Biden dönemi ve yeni küresel denklem

DÜNYA (AA) - Anadolu Ajansı | 25.02.2021 - 14:48, Güncelleme: 27.10.2022 - 05:59
 

ABD’de Joe Biden dönemi ve yeni küresel denklem

Yeni başkan Joe Biden döneminde ABD’nin küresel diplomasi alanında yeniden liderlik rolünü üstlenmeyi denemesi, Çin’in güçlenme çabalarını frenlenmesi ve Rusya’ya karşı daha sert bir tutum takınması bekleniyor.
<p>ABD başkanı Joe Biden,&nbsp;son d&ouml;nemde d&uuml;nya sahnesinden yavaş yavaş geri &ccedil;ekilen, şaşkın bir g&ouml;r&uuml;n&uuml;m sergileyen ve m&uuml;ttefikleriyle ilişkileri sıkıntılı bir &uuml;lkeyi miras alıyor. Bitmek t&uuml;kenmek bilmeyen savaşlardan bıkmış olan Amerika&rsquo;nın geride bıraktığı boşluğu b&ouml;lgesel g&uuml;&ccedil;ler doldurdu. ABD&rsquo;nin yeni y&ouml;netimi bu durumu değiştirmek isteyecektir. Başkan olarak dış politikaya ilişkin yaptığı ilk konuşmasında Biden &ldquo;Amerika geri d&ouml;nd&uuml;. Diplomasi geri d&ouml;nd&uuml;&rdquo; dedi. Yeni başkan ABD&rsquo;yi, Donald Trump y&ouml;netimindeki d&ouml;rt yıllık yalnızlaştırıcı &ldquo;&Ouml;nce Amerika&rdquo; politikasının ardından, &ccedil;ok taraflı bir takım oyuncusu olarak yeniden var etmeye &ccedil;alışacak. M&uuml;nih G&uuml;venlik Konferansı&rsquo;nda yaptığı konuşmada Demokrat başkan kendisini, Cumhuriyet&ccedil;i Trump&rsquo;ın etkileşimsel dış politikasından ayrı bir yerde konumlandırmıştı. Biden konuşmasında &ldquo;Son birka&ccedil; ayın transatlantik ilişkimizi gerdiğinin ve sınadığının farkındayım; ancak ABD Avrupa ile yeniden ilişki i&ccedil;ine girmek, sizlerle g&ouml;r&uuml;şmek ve g&uuml;venilir liderlik pozisyonumuzu yeniden elde etmek konusunda kararlı&rdquo; dedi. Biden g&ouml;reve geldikten hemen sonra, Trump&rsquo;ın geri &ccedil;evirdiği k&uuml;resel aşılama programına d&ouml;rt milyar dolar yardım s&ouml;z&uuml; verdi, Paris İklim Anlaşması&rsquo;na resmi olarak yeniden katıldı ve yine Trump tarafından reddedilen İran&rsquo;la n&uuml;kleer anlaşma g&ouml;r&uuml;şmelerini yeniden başlatmak i&ccedil;in harekete ge&ccedil;ti. Demokrasinin değişen d&uuml;nyada h&acirc;l&acirc; insanlara sunabileceği &ccedil;ok fazla şey olduğunu g&ouml;stermesi gerektiğini s&ouml;yleyen Biden, bunun ABD&rsquo;nin en &ouml;nemli misyonlarından biri olduğunu vurguladı.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Fakat Biden y&ouml;netimindeki ABD&rsquo;nin yeniden k&uuml;resel &ccedil;apta tek g&uuml;&ccedil; olması zor g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. Soğuk Savaş&rsquo;ın sona ermesinin ardından tek taraflı g&uuml;&ccedil; sistemi de mazi oldu. D&uuml;nyadaki Amerikan angajmanının sınırları olduğu konusunda ABD&rsquo;de bir fikir birliği var. Biden y&ouml;netimi ayrıca ABD i&ccedil;inde yeni tip koronavir&uuml;s (Kovid-19) salgını, ırk&ccedil;ılık, ulusal bor&ccedil; gibi bir&ccedil;ok i&ccedil; zorluğun &uuml;stesinden gelmek zorunda.</p> <p>Biden h&uuml;k&uuml;metinin dış politika konusunda k&uuml;resel desteğe ihtiyacı olduğu g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor. Biden&rsquo;ın yeni bir d&uuml;nya d&uuml;zenini şekillendirmek i&ccedil;in ittifaklar kurması gerekiyor. &Ccedil;in bu noktada ABD&rsquo;nin en b&uuml;y&uuml;k rakibi. Biden da bunu dış politikaya ilişkin konuşmasında teyit etti. &Ccedil;in Halk Cumhuriyeti bir yandan Asya, Afrika ve Avrupa&rsquo;da 60&rsquo;tan fazla &uuml;lkede devasa ticaret ve altyapı projesi olan Kuşak ve Yol Girişimi&rsquo;yle ekonomik etkisini d&uuml;nya &ccedil;apında genişletiyor, diğer yandan &ouml;zellikle G&uuml;ney &Ccedil;in denizinde askeri g&uuml;&ccedil; ve teknolojik &uuml;st&uuml;nl&uuml;k sağlamaya &ccedil;alışıyor. Orta Avrupa &uuml;lkeleri ve Balkanlar da giderek ekonomik ve jeopolitik a&ccedil;ıdan daha fazla &Ccedil;in etkisi altına giriyor. B&uuml;t&uuml;n bu gelişmeler Amerikalıları rahatsız eden unsurlar olarak duruyor. Biden &Ccedil;in Devlet Başkanı Şi Cinping ile yaptığı ilk telefon g&ouml;r&uuml;şmesinde &ldquo;Pekin&rsquo;in zorunlu ve haksız ekonomik uygulamalarını, Hong Kong&rsquo;daki baskıyı, Sincan&rsquo;daki insan hakları ihlallerini ve Tayvan&rsquo;a karşı olanı da d&acirc;hil olmak &uuml;zere b&ouml;lgede giderek artan meydan okuyucu eylemlerini&rdquo; sert bir dille eleştirdi. Washington&rsquo;un mesajı şuydu: &ldquo;ABD jeopolitik rekabette meydanı &Ccedil;in&rsquo;e savaşmadan bırakmayacak&rdquo;. Biden &ouml;te yandan k&uuml;resel ısınma ve iklim değişikliğinin &ouml;n&uuml;ne ge&ccedil;ilmesi gibi k&uuml;resel zorluklar karşısında Pekin&rsquo;le birlikte &ccedil;alışmaya kararlı. &Ccedil;in ile başa &ccedil;ıkmaya y&ouml;nelik &ouml;neriler sunmadan &ouml;nce &ccedil;alışma tasarılarını, teknolojilerini ve askeri g&uuml;&ccedil;lerini test etmek istiyor.&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Amerikalıların ikinci sistemik rakibi ise malum olduğu &uuml;zere Vladimir Putin&rsquo;in Rusya&rsquo;sı. Biden kendisini &Ccedil;in&rsquo;e benzer bir ikilemde buluyor: Rusya bir yandan Amerikan g&uuml;venlik uzmanlarına g&ouml;re ABD&rsquo;deki başkanlık se&ccedil;imlerini manip&uuml;le etmeye &ccedil;alışan ve d&uuml;nyanın bir&ccedil;ok b&ouml;lgesinde genişleme politikasını zorlayan d&uuml;şman bir akt&ouml;r. Buna rağmen Washington Rusya&rsquo;ya bir&ccedil;ok alanda muhta&ccedil; g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. Moskova Ortadoğu&rsquo;da ve İran&rsquo;la n&uuml;kleer anlaşmanın yeniden g&ouml;r&uuml;ş&uuml;lmesinde &ouml;nemli bir akt&ouml;r olarak duruyor. Biden&rsquo;ın Moskova stratejisi (Pekin gibi) Amerika&rsquo;nın &ccedil;ıkarları doğrultusunda y&ouml;nlendirilen bir işbirliği ve &ccedil;atışmanın karışımından oluşuyor. Dolayısıyla Rusya ve ABD Şubat ayında iki devlet arasındaki son b&uuml;y&uuml;k n&uuml;kleer silahsızlanma anlaşması olan Yeni Stratejik Silahları Azaltma Anlaşması&rsquo;nın (New Start) s&uuml;resini uzattı.</p> <p>Aynı zamanda Rusya&rsquo;nın insan hakları ihlalleri ve saldırgan eylemleri karşısında sessiz kalmayacağını a&ccedil;ık&ccedil;a belirten Biden dolaylı olarak yaptırımla tehdit etmişti. &Ccedil;in&rsquo;e g&ouml;re ekonomik a&ccedil;ıdan b&uuml;y&uuml;k &ouml;l&ccedil;&uuml;de daha zayıf olan Rusya i&ccedil;in bu endişe verici bir senaryo olarak g&ouml;r&uuml;nse de, ABD&rsquo;nin kendi i&ccedil;indeki demokrasi sorunlarının g&uuml;ndemde olduğu bir d&ouml;nemde Rusya&rsquo;yı sıkıştırması zor g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Biden y&ouml;netimi i&ccedil;in bir başka konu ise Kuzey Kore&rsquo;deki rejim ve faaliyetleri. Yıllardan beri her t&uuml;rl&uuml; f&uuml;zeyi geliştirmeye &ccedil;alışan ve uluslararası yaptırımlara rağmen n&uuml;kleer programını ilerleten bir Kuzey Kore y&ouml;netimi var. Kuzey Kore lideri Kim Jong-un Ocak ayındaki parti kongresinde ABD&rsquo;yi &ldquo;baş d&uuml;şman&rdquo; olarak nitelendirdi. Eski ABD Başkanı Donald Trump Kim&rsquo;le ger&ccedil;ekleştirdiği birka&ccedil; g&ouml;r&uuml;şmeye rağmen, Kim&rsquo;in n&uuml;kleer programını etkilemeyi başaramadı. Bu durum Biden&rsquo;ı da zorlayabilir.</p> <p>İran da bir n&uuml;kleer program y&uuml;r&uuml;t&uuml;yor ve bu nedenle uluslararası yaptırımlara tabi tutuluyor. 2015 yılında Birleşmiş Milletler&rsquo;in (BM) veto hakkına sahip beş &uuml;lkesi (Fransa, Rusya, ABD, &Ccedil;in ve İngiltere) ve Almanya (P5+1) İran&rsquo;ın n&uuml;kleer silah yapmasını &ouml;nlemek i&ccedil;in Tahran ile bir anlaşma imzalamıştı. Zahmetli bir şekilde m&uuml;zakere edilen anlaşma Barack Obama adına b&uuml;y&uuml;k bir dış politika başarısı olarak kabul edilmişti. &Uuml;&ccedil; yıl sonra Trump y&ouml;netimindeki ABD anlaşmadan &ccedil;ekildi. Trump yaptırımlar yoluyla maksimum baskı uygulayarak daha katı ve daha uzun vadeli koşullarda bir anlaşma yapmak istedi. Bunun &uuml;zerine İran t&uuml;m teknik koşulları aşamalı olarak g&ouml;rmezden geldi ve n&uuml;kleer faaliyetlerine devam etti. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani &uuml;lkesindeki ekonomik &ccedil;&ouml;k&uuml;ş nedeniyle Biden y&ouml;netiminden bir rota değişikliği umuyor. Beyaz Saray Tahran&rsquo;ın tekrar anlaşmaya uyması şartıyla buna a&ccedil;ık g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. Fakat Amerika&rsquo;nın b&ouml;lgedeki m&uuml;ttefiklerini, &ouml;zellikle de K&ouml;rfez &uuml;lkelerini ve İsrail&rsquo;i başka bir husus endişelendiriyor: İran&rsquo;ın f&uuml;ze programı. Bu konu hi&ccedil;bir zaman n&uuml;kleer anlaşmanın bir par&ccedil;ası olmadı. ABD&rsquo;li dış politika şahinleri de tutarlı bir İran politikasının n&uuml;kleer programı tek başına ele almaması gerektiği g&ouml;r&uuml;ş&uuml;nde. Biden y&ouml;netimi, eski Başkan Donald Trump&rsquo;ın İran İslam Cumhuriyeti&rsquo;ni tecrit etmek amacıyla uyguladığı &ldquo;maksimum baskı kampanyasını&rdquo; kesin bir şekilde reddederek 2015 n&uuml;kleer anlaşmasına d&ouml;nmek i&ccedil;in İran ve diğer akt&ouml;rlerle g&ouml;r&uuml;şmeye hazır olduğunu s&ouml;yledi.</p> <p>ABD y&ouml;netimi ayrıca, Trump&rsquo;ın 2018 yılında anlaşmadan &ccedil;ekilmesinden &ouml;nceki politikaya d&ouml;nmek amacıyla BM nezdinde iki adım attı. İran şahinleri tarafından hemen eleştiriye tabi tutulan bu eylemler muhtemelen İsrail ve K&ouml;rfez &uuml;lkelerinin de endişe duymasına neden olacaktır. Tahran ayrıca Suriye rejimi ve L&uuml;bnan&rsquo;daki Hizbullah milislerini i&ccedil;eren &ldquo;direniş eksenindeki&rdquo; Şii milisleri g&uuml;&ccedil;lendiriyor. Yemen&rsquo;deki Husiler ve Iraklı milisler de Tahran&rsquo;ın etkisi altında. İran&rsquo;ın Irak&rsquo;taki faaliyetleri de ABD&rsquo;yi endişelendiren konular arasında. Biden&rsquo;ın genel olarak bir askeri m&uuml;dahaleye taraf olmadığı biliniyor ve uluslararası askeri angajmanı minimum d&uuml;zeyde tutma konusunda Obama ve Trump&rsquo;ın izinden gideceği d&uuml;ş&uuml;n&uuml;l&uuml;yor.</p> <h3>Biden&rsquo;ın k&uuml;resel ittifakları</h3> <p>Biden&rsquo;ın dış politikasının temel direği Avrupa Birliği (AB) ve NATO olacak gibi g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. M&uuml;nih G&uuml;venlik Konferansı&rsquo;nda yaptığı konuşmada Biden Avrupalı ve NATO m&uuml;ttefiklerine ABD&rsquo;nin tekrar g&uuml;venilir bir ortak olduğu mesajını vermişti. Transatlantik ittifakın ABD i&ccedil;in tekrar &ouml;ncelik olduğunu kaydeden Biden &ldquo;Ben s&ouml;z&uuml;n&uuml;n eri bir adamım. Amerika geri d&ouml;nd&uuml;. Bug&uuml;n kısa bir s&uuml;re &ouml;nce başladığım g&ouml;revde, ABD&rsquo;nin başkanı olarak konuşuyorum ve t&uuml;m d&uuml;nyaya &ccedil;ok a&ccedil;ık bir mesaj g&ouml;nderiyorum. Amerika geri d&ouml;nd&uuml;. Transatlantik ittifak geri d&ouml;nd&uuml; ve geriye bakmayacağız&rdquo; ifadelerini kullandı. Ancak AB ile var olan ilişkilerin eskiden olduğu gibi Washington himayesinde bir ilişki değil, d&uuml;nya siyasetinde sorumluluk alan ve b&ouml;ylece ABD&rsquo;nin y&uuml;k&uuml;n&uuml; azaltan &ouml;zerk bir ortaklık olarak s&uuml;receği tahmin edilebilir.</p> <p>&Ouml;te yandan siyasi olarak aktif olmayan bir Avrupa olduğu s&uuml;rece Putin gibi liderler bundan avantaj sağlayacaktır. &Ouml;zellikle Almanya-Rusya ilişkileri Biden y&ouml;netimini d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ren bir konu olarak &ouml;ne &ccedil;ıkıyor. Almanya Rusya ile ilişkilerinde gerilim istemiyor. Tartışmalı olan Alman-Rus Baltık denizi doğal gaz boru hattı Kuzey Akım 2&rsquo;ye sıkı sıkıya bağlı kalıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı projeyi Rusya i&ccedil;in &ldquo;doğal kaynakları Batı Avrupa&rsquo;ya karşı siyasi baskı ve k&ouml;t&uuml; niyetli etki aracı olarak kullanma&rdquo; şeklinde bir fırsat olarak g&ouml;r&uuml;yor. Ayrıca ABD dış politikasında &Ccedil;in&rsquo;le ilişkileri merkeze almaya başladığı i&ccedil;in AB i&ccedil;inde de &Ccedil;in&rsquo;le ilişkiler yeniden tanımlanıyor. &Ccedil;in&rsquo;in etkisine karşı Avrupa ve NATO&rsquo;nun Atlantik&rsquo;in bu yakasında karşı denge oluşturması &ouml;ng&ouml;r&uuml;l&uuml;yor. Bu durum AB i&ccedil;inde tartışmalara neden olabilir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; &ldquo;AB ABD siyasetinin bir aracı mı, yoksa aktif bir oyuncu mu olacak?&rdquo; tartışması AB i&ccedil;inde h&acirc;lihazırda yapılıyor. Keza AB ve &Ccedil;in&rsquo;in 2020 yılının Aralık ayının sonunda Almanya&rsquo;nın girişimiyle bir yatırım koruma anlaşması imzalaması ABD&rsquo;yi endişelendirdi. Anlaşma Avrupalı şirketlerin &Ccedil;in pazarına erişimini artırırken Pekin a&ccedil;ısından da yeni d&ouml;neme y&ouml;nelik stratejik bir karşılık olarak yorumlanıyor. Pekin&rsquo;in tarihindeki en geniş imtiyazı AB&rsquo;ye verdiği belirtiliyor. Washington &Ccedil;in Halk Cumhuriyeti&rsquo;ne y&ouml;nelik tavizlerin artık sona ermesi gerektiğine inanıyor. Almanya ise ABD ve &Ccedil;in&rsquo;le olan ilişkilerinde daha &ouml;zerk davranmak istiyor. Biden y&uuml;kselen &ldquo;keskin g&uuml;&ccedil;&rdquo; karşısında sert bir tavır sergileyen, bir b&uuml;t&uuml;n olarak hareket eden bir Avrupa&rsquo;ya muhta&ccedil; olduğunu biliyor. Fakat Pekin Avrupalıları &ldquo;b&ouml;l ve h&uuml;kmet&rdquo; ilkesine g&ouml;re b&ouml;lmeyi başarmış g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p> <p>ABD&rsquo;nin Kanada ve Avustralya gibi m&uuml;ttefikleri, konu &Ccedil;in&rsquo;in insan hakları ihlallerine geldiğinde &ccedil;ok daha sert bir diplomatik &uuml;slup kullanıyor. &Ccedil;in&rsquo;e karşı ittifakta Biden &ouml;ncelikli olarak Asya &uuml;lkelerine g&uuml;veniyor. Obama &ldquo;Asya&rsquo;ya y&ouml;nelişi&rdquo; ile bunu a&ccedil;ık&ccedil;a ortaya koymuştu. Amerika&rsquo;nın orta ve uzun vadede b&ouml;lgede lider bir role sahip olmak istediği g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor ve Biden da bu yolda devam ediyor. &Ouml;rneğin G&uuml;ney Kore ve Japonya&rsquo;da ABD &ouml;nemli bir askeri varlığa sahip. Hem Seul hem de Tokyo, tıpkı Avrupalılar gibi, Amerika&rsquo;nın n&uuml;kleer kalkanına g&uuml;veniyor. Buna karşın Asyalı m&uuml;ttefiklerin bakış a&ccedil;ısından ABD ile &Ccedil;in arasındaki konum zor bir dengeleme oyunu olarak g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor. Pekin y&ouml;netimi, &Ccedil;in&rsquo;e ekonomik bağımlılıkları nedeniyle, Asya &uuml;lkelerinin kendisine karşı &ccedil;ok daha ihtiyatlı davranmasını sağlamayı başarmış g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p> <p>Amerika&rsquo;nın G&uuml;neydoğu Asya&rsquo;daki m&uuml;ttefiklerinin yanı sıra, &Ccedil;in&rsquo;le m&uuml;cadelelerinde Amerikalıların &ccedil;ıkarlarının bir kısmını paylaşan, ancak kayıtsız şartsız m&uuml;ttefik olmayan devletler de var. Endonezya, Malezya, Tayvan ve Filipinler gibi G&uuml;ney &Ccedil;in denizine kıyısı olan &uuml;lkeler Pekin&rsquo;in b&ouml;lgesel iddialarını reddediyorlar. &Ouml;te yandan Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi&rsquo;nin 2020 Ağustos ayında, Washington ile Pekin arasındaki rekabette Cakarta&rsquo;nın yer almak istemediğini vurgulaması da &ouml;nemliydi.</p> <p>Hindistan ise &Ccedil;in&rsquo;i frenleme konusunda b&ouml;lgede Amerika&rsquo;nın en &ouml;nemli ortağı olabilir. Hindistan-ABD ilişkilerini stratejik d&uuml;ş&uuml;nceler belirliyor; uzun sınırı ve Pekin ile &ccedil;&ouml;z&uuml;lmemiş toprak ihtilafları nedeniyle Hindistan&rsquo;ın Amerikalıların yanında durmaya devam etmesi muhtemel g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p> <p>Arap yarımadasında ise Suudi Arabistan ile ilişkilerde Biden sonrası d&ouml;nemde değişiklik yaşanması bekleniyor. Zira Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman&rsquo;ın Trump&rsquo;la olan ilişki d&uuml;zeyini Biden&rsquo;la devam ettirmesi zor g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. Biden ise hem Suudi Arabistan&rsquo;daki hem de i&ccedil; savaşın yaşandığı Yemen&rsquo;deki insan hakları ihlallerini g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurarak rota değişikliğine gitmek istiyor. Bu noktada ilk adımı attı ve Husileri ter&ouml;r listesinden &ccedil;ıkartarak Riyad y&ouml;netimine ilk mesajını verdi. &Ouml;te yandan Washington&rsquo;ın İran&rsquo;la m&uuml;cadelesinde K&ouml;rfez &uuml;lkelerine bağımlı olmaya devam etmesi de muhtemel.</p> <p>Bu arada İsrail İran&rsquo;la m&uuml;cadelede tabiatıyla ABD&rsquo;nin yanında yer alıyor. İki devlet stratejik ittifak ilişkisi i&ccedil;inde ve Başbakan Binyamin Netanyahu, İsrail h&uuml;k&uuml;metine &ccedil;ok taviz veren Trump&rsquo;ın yasını tutmuş olsa da, stratejik ortaklık pozisyonunun değişmeyeceği s&ouml;ylenebilir. Trump Kud&uuml;s&rsquo;&uuml; skandal bir şekilde &ldquo;b&ouml;l&uuml;nmemiş başkent&rdquo; olarak tanıdı, Arap devletleriyle anlaşma sağladı ve Filistin topraklarında İsrail&rsquo;in yerleşim b&ouml;lgeleri inşa etmesine sessiz kaldı. Biden ise Netanyahu&rsquo;nun yayılmacı rotasını eleştiriyor ve iki devletli &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml; destekliyor.</p> <p>ABD&rsquo;nin AB, Rusya ve &Ccedil;in gibi k&uuml;resel akt&ouml;rlerle olan ilişkilerinin şekli, d&uuml;zeyi, yoğunluğu ve bu akt&ouml;rlerle olan m&uuml;cadele alanları T&uuml;rkiye&rsquo;yi de yakından ilgilendiriyor. T&uuml;rkiye&rsquo;nin bulunduğu coğrafya, stratejik konumu ve &ouml;nemi g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alındığında, ABD ile diğer k&uuml;resel akt&ouml;rlerin ilişkilerinin (k&uuml;resel ve b&ouml;lgesel denklemlere etkileri olduğu gibi) T&uuml;rkiye ve T&uuml;rk dış politikası i&ccedil;in de &ouml;nem arz ettiği aşik&acirc;r.</p> <p>B&uuml;t&uuml;n bu k&uuml;resel denklemde, ABD&rsquo;nin yeni y&ouml;netimini uluslararası ilişkilerde zorlayacak en &ouml;nemli konu ise ABD i&ccedil;indeki demokrasi sorunları. ABD&rsquo;nin uluslararası alanda insan hakları, &ouml;zg&uuml;rl&uuml;k gibi s&ouml;ylemlerinde inandırıcı olabilmesi i&ccedil;in, Amerikalıların demokrasilerinin durumu hakkında bir &ouml;zeleştiri yapması gerekiyor. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; ABD i&ccedil;indeki ırk&ccedil;ılık sorunu ve Kongre baskını gibi olaylar d&uuml;nya kamuoyunun hafızasından uzun s&uuml;re silinmeyeceğe benziyor. Bu kapsamda ABD&rsquo;nin k&uuml;resel denklemdeki belki de en b&uuml;y&uuml;k zafiyeti kendi i&ccedil;inde zayıflayan demokrasisi olacaktır.</p> <p>&nbsp;</p>
Yeni başkan Joe Biden döneminde ABD’nin küresel diplomasi alanında yeniden liderlik rolünü üstlenmeyi denemesi, Çin’in güçlenme çabalarını frenlenmesi ve Rusya’ya karşı daha sert bir tutum takınması bekleniyor.
<p>ABD başkanı Joe Biden,&nbsp;son d&ouml;nemde d&uuml;nya sahnesinden yavaş yavaş geri &ccedil;ekilen, şaşkın bir g&ouml;r&uuml;n&uuml;m sergileyen ve m&uuml;ttefikleriyle ilişkileri sıkıntılı bir &uuml;lkeyi miras alıyor. Bitmek t&uuml;kenmek bilmeyen savaşlardan bıkmış olan Amerika&rsquo;nın geride bıraktığı boşluğu b&ouml;lgesel g&uuml;&ccedil;ler doldurdu. ABD&rsquo;nin yeni y&ouml;netimi bu durumu değiştirmek isteyecektir. Başkan olarak dış politikaya ilişkin yaptığı ilk konuşmasında Biden &ldquo;Amerika geri d&ouml;nd&uuml;. Diplomasi geri d&ouml;nd&uuml;&rdquo; dedi. Yeni başkan ABD&rsquo;yi, Donald Trump y&ouml;netimindeki d&ouml;rt yıllık yalnızlaştırıcı &ldquo;&Ouml;nce Amerika&rdquo; politikasının ardından, &ccedil;ok taraflı bir takım oyuncusu olarak yeniden var etmeye &ccedil;alışacak. M&uuml;nih G&uuml;venlik Konferansı&rsquo;nda yaptığı konuşmada Demokrat başkan kendisini, Cumhuriyet&ccedil;i Trump&rsquo;ın etkileşimsel dış politikasından ayrı bir yerde konumlandırmıştı. Biden konuşmasında &ldquo;Son birka&ccedil; ayın transatlantik ilişkimizi gerdiğinin ve sınadığının farkındayım; ancak ABD Avrupa ile yeniden ilişki i&ccedil;ine girmek, sizlerle g&ouml;r&uuml;şmek ve g&uuml;venilir liderlik pozisyonumuzu yeniden elde etmek konusunda kararlı&rdquo; dedi. Biden g&ouml;reve geldikten hemen sonra, Trump&rsquo;ın geri &ccedil;evirdiği k&uuml;resel aşılama programına d&ouml;rt milyar dolar yardım s&ouml;z&uuml; verdi, Paris İklim Anlaşması&rsquo;na resmi olarak yeniden katıldı ve yine Trump tarafından reddedilen İran&rsquo;la n&uuml;kleer anlaşma g&ouml;r&uuml;şmelerini yeniden başlatmak i&ccedil;in harekete ge&ccedil;ti. Demokrasinin değişen d&uuml;nyada h&acirc;l&acirc; insanlara sunabileceği &ccedil;ok fazla şey olduğunu g&ouml;stermesi gerektiğini s&ouml;yleyen Biden, bunun ABD&rsquo;nin en &ouml;nemli misyonlarından biri olduğunu vurguladı.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Fakat Biden y&ouml;netimindeki ABD&rsquo;nin yeniden k&uuml;resel &ccedil;apta tek g&uuml;&ccedil; olması zor g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. Soğuk Savaş&rsquo;ın sona ermesinin ardından tek taraflı g&uuml;&ccedil; sistemi de mazi oldu. D&uuml;nyadaki Amerikan angajmanının sınırları olduğu konusunda ABD&rsquo;de bir fikir birliği var. Biden y&ouml;netimi ayrıca ABD i&ccedil;inde yeni tip koronavir&uuml;s (Kovid-19) salgını, ırk&ccedil;ılık, ulusal bor&ccedil; gibi bir&ccedil;ok i&ccedil; zorluğun &uuml;stesinden gelmek zorunda.</p> <p>Biden h&uuml;k&uuml;metinin dış politika konusunda k&uuml;resel desteğe ihtiyacı olduğu g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor. Biden&rsquo;ın yeni bir d&uuml;nya d&uuml;zenini şekillendirmek i&ccedil;in ittifaklar kurması gerekiyor. &Ccedil;in bu noktada ABD&rsquo;nin en b&uuml;y&uuml;k rakibi. Biden da bunu dış politikaya ilişkin konuşmasında teyit etti. &Ccedil;in Halk Cumhuriyeti bir yandan Asya, Afrika ve Avrupa&rsquo;da 60&rsquo;tan fazla &uuml;lkede devasa ticaret ve altyapı projesi olan Kuşak ve Yol Girişimi&rsquo;yle ekonomik etkisini d&uuml;nya &ccedil;apında genişletiyor, diğer yandan &ouml;zellikle G&uuml;ney &Ccedil;in denizinde askeri g&uuml;&ccedil; ve teknolojik &uuml;st&uuml;nl&uuml;k sağlamaya &ccedil;alışıyor. Orta Avrupa &uuml;lkeleri ve Balkanlar da giderek ekonomik ve jeopolitik a&ccedil;ıdan daha fazla &Ccedil;in etkisi altına giriyor. B&uuml;t&uuml;n bu gelişmeler Amerikalıları rahatsız eden unsurlar olarak duruyor. Biden &Ccedil;in Devlet Başkanı Şi Cinping ile yaptığı ilk telefon g&ouml;r&uuml;şmesinde &ldquo;Pekin&rsquo;in zorunlu ve haksız ekonomik uygulamalarını, Hong Kong&rsquo;daki baskıyı, Sincan&rsquo;daki insan hakları ihlallerini ve Tayvan&rsquo;a karşı olanı da d&acirc;hil olmak &uuml;zere b&ouml;lgede giderek artan meydan okuyucu eylemlerini&rdquo; sert bir dille eleştirdi. Washington&rsquo;un mesajı şuydu: &ldquo;ABD jeopolitik rekabette meydanı &Ccedil;in&rsquo;e savaşmadan bırakmayacak&rdquo;. Biden &ouml;te yandan k&uuml;resel ısınma ve iklim değişikliğinin &ouml;n&uuml;ne ge&ccedil;ilmesi gibi k&uuml;resel zorluklar karşısında Pekin&rsquo;le birlikte &ccedil;alışmaya kararlı. &Ccedil;in ile başa &ccedil;ıkmaya y&ouml;nelik &ouml;neriler sunmadan &ouml;nce &ccedil;alışma tasarılarını, teknolojilerini ve askeri g&uuml;&ccedil;lerini test etmek istiyor.&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Amerikalıların ikinci sistemik rakibi ise malum olduğu &uuml;zere Vladimir Putin&rsquo;in Rusya&rsquo;sı. Biden kendisini &Ccedil;in&rsquo;e benzer bir ikilemde buluyor: Rusya bir yandan Amerikan g&uuml;venlik uzmanlarına g&ouml;re ABD&rsquo;deki başkanlık se&ccedil;imlerini manip&uuml;le etmeye &ccedil;alışan ve d&uuml;nyanın bir&ccedil;ok b&ouml;lgesinde genişleme politikasını zorlayan d&uuml;şman bir akt&ouml;r. Buna rağmen Washington Rusya&rsquo;ya bir&ccedil;ok alanda muhta&ccedil; g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. Moskova Ortadoğu&rsquo;da ve İran&rsquo;la n&uuml;kleer anlaşmanın yeniden g&ouml;r&uuml;ş&uuml;lmesinde &ouml;nemli bir akt&ouml;r olarak duruyor. Biden&rsquo;ın Moskova stratejisi (Pekin gibi) Amerika&rsquo;nın &ccedil;ıkarları doğrultusunda y&ouml;nlendirilen bir işbirliği ve &ccedil;atışmanın karışımından oluşuyor. Dolayısıyla Rusya ve ABD Şubat ayında iki devlet arasındaki son b&uuml;y&uuml;k n&uuml;kleer silahsızlanma anlaşması olan Yeni Stratejik Silahları Azaltma Anlaşması&rsquo;nın (New Start) s&uuml;resini uzattı.</p> <p>Aynı zamanda Rusya&rsquo;nın insan hakları ihlalleri ve saldırgan eylemleri karşısında sessiz kalmayacağını a&ccedil;ık&ccedil;a belirten Biden dolaylı olarak yaptırımla tehdit etmişti. &Ccedil;in&rsquo;e g&ouml;re ekonomik a&ccedil;ıdan b&uuml;y&uuml;k &ouml;l&ccedil;&uuml;de daha zayıf olan Rusya i&ccedil;in bu endişe verici bir senaryo olarak g&ouml;r&uuml;nse de, ABD&rsquo;nin kendi i&ccedil;indeki demokrasi sorunlarının g&uuml;ndemde olduğu bir d&ouml;nemde Rusya&rsquo;yı sıkıştırması zor g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Biden y&ouml;netimi i&ccedil;in bir başka konu ise Kuzey Kore&rsquo;deki rejim ve faaliyetleri. Yıllardan beri her t&uuml;rl&uuml; f&uuml;zeyi geliştirmeye &ccedil;alışan ve uluslararası yaptırımlara rağmen n&uuml;kleer programını ilerleten bir Kuzey Kore y&ouml;netimi var. Kuzey Kore lideri Kim Jong-un Ocak ayındaki parti kongresinde ABD&rsquo;yi &ldquo;baş d&uuml;şman&rdquo; olarak nitelendirdi. Eski ABD Başkanı Donald Trump Kim&rsquo;le ger&ccedil;ekleştirdiği birka&ccedil; g&ouml;r&uuml;şmeye rağmen, Kim&rsquo;in n&uuml;kleer programını etkilemeyi başaramadı. Bu durum Biden&rsquo;ı da zorlayabilir.</p> <p>İran da bir n&uuml;kleer program y&uuml;r&uuml;t&uuml;yor ve bu nedenle uluslararası yaptırımlara tabi tutuluyor. 2015 yılında Birleşmiş Milletler&rsquo;in (BM) veto hakkına sahip beş &uuml;lkesi (Fransa, Rusya, ABD, &Ccedil;in ve İngiltere) ve Almanya (P5+1) İran&rsquo;ın n&uuml;kleer silah yapmasını &ouml;nlemek i&ccedil;in Tahran ile bir anlaşma imzalamıştı. Zahmetli bir şekilde m&uuml;zakere edilen anlaşma Barack Obama adına b&uuml;y&uuml;k bir dış politika başarısı olarak kabul edilmişti. &Uuml;&ccedil; yıl sonra Trump y&ouml;netimindeki ABD anlaşmadan &ccedil;ekildi. Trump yaptırımlar yoluyla maksimum baskı uygulayarak daha katı ve daha uzun vadeli koşullarda bir anlaşma yapmak istedi. Bunun &uuml;zerine İran t&uuml;m teknik koşulları aşamalı olarak g&ouml;rmezden geldi ve n&uuml;kleer faaliyetlerine devam etti. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani &uuml;lkesindeki ekonomik &ccedil;&ouml;k&uuml;ş nedeniyle Biden y&ouml;netiminden bir rota değişikliği umuyor. Beyaz Saray Tahran&rsquo;ın tekrar anlaşmaya uyması şartıyla buna a&ccedil;ık g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. Fakat Amerika&rsquo;nın b&ouml;lgedeki m&uuml;ttefiklerini, &ouml;zellikle de K&ouml;rfez &uuml;lkelerini ve İsrail&rsquo;i başka bir husus endişelendiriyor: İran&rsquo;ın f&uuml;ze programı. Bu konu hi&ccedil;bir zaman n&uuml;kleer anlaşmanın bir par&ccedil;ası olmadı. ABD&rsquo;li dış politika şahinleri de tutarlı bir İran politikasının n&uuml;kleer programı tek başına ele almaması gerektiği g&ouml;r&uuml;ş&uuml;nde. Biden y&ouml;netimi, eski Başkan Donald Trump&rsquo;ın İran İslam Cumhuriyeti&rsquo;ni tecrit etmek amacıyla uyguladığı &ldquo;maksimum baskı kampanyasını&rdquo; kesin bir şekilde reddederek 2015 n&uuml;kleer anlaşmasına d&ouml;nmek i&ccedil;in İran ve diğer akt&ouml;rlerle g&ouml;r&uuml;şmeye hazır olduğunu s&ouml;yledi.</p> <p>ABD y&ouml;netimi ayrıca, Trump&rsquo;ın 2018 yılında anlaşmadan &ccedil;ekilmesinden &ouml;nceki politikaya d&ouml;nmek amacıyla BM nezdinde iki adım attı. İran şahinleri tarafından hemen eleştiriye tabi tutulan bu eylemler muhtemelen İsrail ve K&ouml;rfez &uuml;lkelerinin de endişe duymasına neden olacaktır. Tahran ayrıca Suriye rejimi ve L&uuml;bnan&rsquo;daki Hizbullah milislerini i&ccedil;eren &ldquo;direniş eksenindeki&rdquo; Şii milisleri g&uuml;&ccedil;lendiriyor. Yemen&rsquo;deki Husiler ve Iraklı milisler de Tahran&rsquo;ın etkisi altında. İran&rsquo;ın Irak&rsquo;taki faaliyetleri de ABD&rsquo;yi endişelendiren konular arasında. Biden&rsquo;ın genel olarak bir askeri m&uuml;dahaleye taraf olmadığı biliniyor ve uluslararası askeri angajmanı minimum d&uuml;zeyde tutma konusunda Obama ve Trump&rsquo;ın izinden gideceği d&uuml;ş&uuml;n&uuml;l&uuml;yor.</p> <h3>Biden&rsquo;ın k&uuml;resel ittifakları</h3> <p>Biden&rsquo;ın dış politikasının temel direği Avrupa Birliği (AB) ve NATO olacak gibi g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. M&uuml;nih G&uuml;venlik Konferansı&rsquo;nda yaptığı konuşmada Biden Avrupalı ve NATO m&uuml;ttefiklerine ABD&rsquo;nin tekrar g&uuml;venilir bir ortak olduğu mesajını vermişti. Transatlantik ittifakın ABD i&ccedil;in tekrar &ouml;ncelik olduğunu kaydeden Biden &ldquo;Ben s&ouml;z&uuml;n&uuml;n eri bir adamım. Amerika geri d&ouml;nd&uuml;. Bug&uuml;n kısa bir s&uuml;re &ouml;nce başladığım g&ouml;revde, ABD&rsquo;nin başkanı olarak konuşuyorum ve t&uuml;m d&uuml;nyaya &ccedil;ok a&ccedil;ık bir mesaj g&ouml;nderiyorum. Amerika geri d&ouml;nd&uuml;. Transatlantik ittifak geri d&ouml;nd&uuml; ve geriye bakmayacağız&rdquo; ifadelerini kullandı. Ancak AB ile var olan ilişkilerin eskiden olduğu gibi Washington himayesinde bir ilişki değil, d&uuml;nya siyasetinde sorumluluk alan ve b&ouml;ylece ABD&rsquo;nin y&uuml;k&uuml;n&uuml; azaltan &ouml;zerk bir ortaklık olarak s&uuml;receği tahmin edilebilir.</p> <p>&Ouml;te yandan siyasi olarak aktif olmayan bir Avrupa olduğu s&uuml;rece Putin gibi liderler bundan avantaj sağlayacaktır. &Ouml;zellikle Almanya-Rusya ilişkileri Biden y&ouml;netimini d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ren bir konu olarak &ouml;ne &ccedil;ıkıyor. Almanya Rusya ile ilişkilerinde gerilim istemiyor. Tartışmalı olan Alman-Rus Baltık denizi doğal gaz boru hattı Kuzey Akım 2&rsquo;ye sıkı sıkıya bağlı kalıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı projeyi Rusya i&ccedil;in &ldquo;doğal kaynakları Batı Avrupa&rsquo;ya karşı siyasi baskı ve k&ouml;t&uuml; niyetli etki aracı olarak kullanma&rdquo; şeklinde bir fırsat olarak g&ouml;r&uuml;yor. Ayrıca ABD dış politikasında &Ccedil;in&rsquo;le ilişkileri merkeze almaya başladığı i&ccedil;in AB i&ccedil;inde de &Ccedil;in&rsquo;le ilişkiler yeniden tanımlanıyor. &Ccedil;in&rsquo;in etkisine karşı Avrupa ve NATO&rsquo;nun Atlantik&rsquo;in bu yakasında karşı denge oluşturması &ouml;ng&ouml;r&uuml;l&uuml;yor. Bu durum AB i&ccedil;inde tartışmalara neden olabilir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; &ldquo;AB ABD siyasetinin bir aracı mı, yoksa aktif bir oyuncu mu olacak?&rdquo; tartışması AB i&ccedil;inde h&acirc;lihazırda yapılıyor. Keza AB ve &Ccedil;in&rsquo;in 2020 yılının Aralık ayının sonunda Almanya&rsquo;nın girişimiyle bir yatırım koruma anlaşması imzalaması ABD&rsquo;yi endişelendirdi. Anlaşma Avrupalı şirketlerin &Ccedil;in pazarına erişimini artırırken Pekin a&ccedil;ısından da yeni d&ouml;neme y&ouml;nelik stratejik bir karşılık olarak yorumlanıyor. Pekin&rsquo;in tarihindeki en geniş imtiyazı AB&rsquo;ye verdiği belirtiliyor. Washington &Ccedil;in Halk Cumhuriyeti&rsquo;ne y&ouml;nelik tavizlerin artık sona ermesi gerektiğine inanıyor. Almanya ise ABD ve &Ccedil;in&rsquo;le olan ilişkilerinde daha &ouml;zerk davranmak istiyor. Biden y&uuml;kselen &ldquo;keskin g&uuml;&ccedil;&rdquo; karşısında sert bir tavır sergileyen, bir b&uuml;t&uuml;n olarak hareket eden bir Avrupa&rsquo;ya muhta&ccedil; olduğunu biliyor. Fakat Pekin Avrupalıları &ldquo;b&ouml;l ve h&uuml;kmet&rdquo; ilkesine g&ouml;re b&ouml;lmeyi başarmış g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p> <p>ABD&rsquo;nin Kanada ve Avustralya gibi m&uuml;ttefikleri, konu &Ccedil;in&rsquo;in insan hakları ihlallerine geldiğinde &ccedil;ok daha sert bir diplomatik &uuml;slup kullanıyor. &Ccedil;in&rsquo;e karşı ittifakta Biden &ouml;ncelikli olarak Asya &uuml;lkelerine g&uuml;veniyor. Obama &ldquo;Asya&rsquo;ya y&ouml;nelişi&rdquo; ile bunu a&ccedil;ık&ccedil;a ortaya koymuştu. Amerika&rsquo;nın orta ve uzun vadede b&ouml;lgede lider bir role sahip olmak istediği g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor ve Biden da bu yolda devam ediyor. &Ouml;rneğin G&uuml;ney Kore ve Japonya&rsquo;da ABD &ouml;nemli bir askeri varlığa sahip. Hem Seul hem de Tokyo, tıpkı Avrupalılar gibi, Amerika&rsquo;nın n&uuml;kleer kalkanına g&uuml;veniyor. Buna karşın Asyalı m&uuml;ttefiklerin bakış a&ccedil;ısından ABD ile &Ccedil;in arasındaki konum zor bir dengeleme oyunu olarak g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor. Pekin y&ouml;netimi, &Ccedil;in&rsquo;e ekonomik bağımlılıkları nedeniyle, Asya &uuml;lkelerinin kendisine karşı &ccedil;ok daha ihtiyatlı davranmasını sağlamayı başarmış g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p> <p>Amerika&rsquo;nın G&uuml;neydoğu Asya&rsquo;daki m&uuml;ttefiklerinin yanı sıra, &Ccedil;in&rsquo;le m&uuml;cadelelerinde Amerikalıların &ccedil;ıkarlarının bir kısmını paylaşan, ancak kayıtsız şartsız m&uuml;ttefik olmayan devletler de var. Endonezya, Malezya, Tayvan ve Filipinler gibi G&uuml;ney &Ccedil;in denizine kıyısı olan &uuml;lkeler Pekin&rsquo;in b&ouml;lgesel iddialarını reddediyorlar. &Ouml;te yandan Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi&rsquo;nin 2020 Ağustos ayında, Washington ile Pekin arasındaki rekabette Cakarta&rsquo;nın yer almak istemediğini vurgulaması da &ouml;nemliydi.</p> <p>Hindistan ise &Ccedil;in&rsquo;i frenleme konusunda b&ouml;lgede Amerika&rsquo;nın en &ouml;nemli ortağı olabilir. Hindistan-ABD ilişkilerini stratejik d&uuml;ş&uuml;nceler belirliyor; uzun sınırı ve Pekin ile &ccedil;&ouml;z&uuml;lmemiş toprak ihtilafları nedeniyle Hindistan&rsquo;ın Amerikalıların yanında durmaya devam etmesi muhtemel g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p> <p>Arap yarımadasında ise Suudi Arabistan ile ilişkilerde Biden sonrası d&ouml;nemde değişiklik yaşanması bekleniyor. Zira Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman&rsquo;ın Trump&rsquo;la olan ilişki d&uuml;zeyini Biden&rsquo;la devam ettirmesi zor g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. Biden ise hem Suudi Arabistan&rsquo;daki hem de i&ccedil; savaşın yaşandığı Yemen&rsquo;deki insan hakları ihlallerini g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurarak rota değişikliğine gitmek istiyor. Bu noktada ilk adımı attı ve Husileri ter&ouml;r listesinden &ccedil;ıkartarak Riyad y&ouml;netimine ilk mesajını verdi. &Ouml;te yandan Washington&rsquo;ın İran&rsquo;la m&uuml;cadelesinde K&ouml;rfez &uuml;lkelerine bağımlı olmaya devam etmesi de muhtemel.</p> <p>Bu arada İsrail İran&rsquo;la m&uuml;cadelede tabiatıyla ABD&rsquo;nin yanında yer alıyor. İki devlet stratejik ittifak ilişkisi i&ccedil;inde ve Başbakan Binyamin Netanyahu, İsrail h&uuml;k&uuml;metine &ccedil;ok taviz veren Trump&rsquo;ın yasını tutmuş olsa da, stratejik ortaklık pozisyonunun değişmeyeceği s&ouml;ylenebilir. Trump Kud&uuml;s&rsquo;&uuml; skandal bir şekilde &ldquo;b&ouml;l&uuml;nmemiş başkent&rdquo; olarak tanıdı, Arap devletleriyle anlaşma sağladı ve Filistin topraklarında İsrail&rsquo;in yerleşim b&ouml;lgeleri inşa etmesine sessiz kaldı. Biden ise Netanyahu&rsquo;nun yayılmacı rotasını eleştiriyor ve iki devletli &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml; destekliyor.</p> <p>ABD&rsquo;nin AB, Rusya ve &Ccedil;in gibi k&uuml;resel akt&ouml;rlerle olan ilişkilerinin şekli, d&uuml;zeyi, yoğunluğu ve bu akt&ouml;rlerle olan m&uuml;cadele alanları T&uuml;rkiye&rsquo;yi de yakından ilgilendiriyor. T&uuml;rkiye&rsquo;nin bulunduğu coğrafya, stratejik konumu ve &ouml;nemi g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alındığında, ABD ile diğer k&uuml;resel akt&ouml;rlerin ilişkilerinin (k&uuml;resel ve b&ouml;lgesel denklemlere etkileri olduğu gibi) T&uuml;rkiye ve T&uuml;rk dış politikası i&ccedil;in de &ouml;nem arz ettiği aşik&acirc;r.</p> <p>B&uuml;t&uuml;n bu k&uuml;resel denklemde, ABD&rsquo;nin yeni y&ouml;netimini uluslararası ilişkilerde zorlayacak en &ouml;nemli konu ise ABD i&ccedil;indeki demokrasi sorunları. ABD&rsquo;nin uluslararası alanda insan hakları, &ouml;zg&uuml;rl&uuml;k gibi s&ouml;ylemlerinde inandırıcı olabilmesi i&ccedil;in, Amerikalıların demokrasilerinin durumu hakkında bir &ouml;zeleştiri yapması gerekiyor. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; ABD i&ccedil;indeki ırk&ccedil;ılık sorunu ve Kongre baskını gibi olaylar d&uuml;nya kamuoyunun hafızasından uzun s&uuml;re silinmeyeceğe benziyor. Bu kapsamda ABD&rsquo;nin k&uuml;resel denklemdeki belki de en b&uuml;y&uuml;k zafiyeti kendi i&ccedil;inde zayıflayan demokrasisi olacaktır.</p> <p>&nbsp;</p>
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.