Tunus'taki siyasi krizin perde arkası, uluslararası bağlamı ve olası senaryolar

DÜNYA (AA) - Anadolu Ajansı | 27.07.2021 - 13:51, Güncelleme: 27.10.2022 - 05:59
 

Tunus'taki siyasi krizin perde arkası, uluslararası bağlamı ve olası senaryolar

Tunus’taki kriz 2011’den beri bölgesel düzeyde yaşanan değişim, bu değişimin tarafları ve vizyonları dikkate alınmadan yorumlanamaz.
<p>Arap isyanlarının başarılı bir sonu&ccedil; verdiği ve demokratik se&ccedil;imlerin ger&ccedil;ekleşebildiği tek &uuml;lke olan Tunus&rsquo;ta siyasi kriz yeniden patlak verdi. Cumhurbaşkanı Kays Said &uuml;lkenin bağımsızlık g&uuml;n&uuml; olan 25 Temmuz&rsquo;da parlamentonun bir aylığına askıya alındığını, başbakanı ve h&uuml;k&uuml;meti g&ouml;revden aldığını ve en kısa s&uuml;rede tarafsız bir başbakan atayacağını duyurdu. Milletvekillerinin yurt dışına &ccedil;ıkışı engellendi ve meclisin kapısına kilit vuruldu. Ordu birlikleri ağır vasıtalarla meclisi kuşattı ve i&ccedil;eri girmek isteyen Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi ve diğer vekillerin meclise girişleri engellendi. Bununla birlikte Kays Said&rsquo;in ordu başta olmak &uuml;zere g&uuml;venlik yetkilileriyle fotoğrafları servis edildi. Dahası Said&rsquo;in, &ldquo;silah kullanılması halinde g&uuml;venlik g&uuml;&ccedil;lerinin silahla cevap vereceğini&rdquo; deklare etmesi ciddi bir endişeye yol a&ccedil;tı. Nitekim Tunus, 2011 isyanlarında bile i&ccedil; savaşı andıracak bir s&uuml;re&ccedil; yaşamamıştı. Bu gelişmeler, siyasi krizin &ouml;tesinde, bir&ccedil;ok yorumcu tarafından &ldquo;b&uuml;rokratik bir darbe&rdquo; olarak nitelendiriliyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, meclisin feshedilmesi yerine 30 g&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;ne askıya alınmış olmasıdır. Eğer meclis feshedilseydi, hem genel se&ccedil;imler hem de cumhurbaşkanlığı se&ccedil;imlerinin yeniden yapılması gerekecekti. Cumhurbaşkanı Said&rsquo;in yeni başbakan atayarak h&uuml;k&uuml;met işlerini devam ettireceğini a&ccedil;ıklaması bu durumu değiştirmiyor. Bu tabloyu daha sağlıklı anlamak i&ccedil;in yakın ge&ccedil;mişe g&ouml;z atmakta fayda var.</p> <h3>Krizin arka planı</h3> <p>G&ouml;sterilerin başladığı 2011 yılından beri Tunus&rsquo;ta her şey s&uuml;t liman değildi elbette. Zeynel Abidin bin Ali sonrasında &uuml;lkede bir&ccedil;ok krize, hatta siyasi suikastlara tanık olundu. Eski b&uuml;rokratik yapıların y&ouml;nlendirmesiyle siyasi s&uuml;re&ccedil; baltalandı, h&uuml;k&uuml;metler kuruldu ve devrildi. Ancak Tunus kamuoyu ve siyaseti bir&ccedil;ok uluslararası yorumcuyu şaşırtacak şekilde bu krizlerin &uuml;stesinden gelebildi. &Ouml;zellikle g&uuml;venlik sekt&ouml;r&uuml;nde yaşanan reform ve değişim, provokasyonların ve ter&ouml;r saldırılarının &ouml;n&uuml;ne ge&ccedil;ilmesinde etkili oldu.</p> <p>Haziran 2019&rsquo;da başkent Tunus&rsquo;ta ger&ccedil;ekleşen ter&ouml;r saldırıları da bu s&uuml;reci baltalamaya yetmedi ve nihayet ge&ccedil;iş s&uuml;recinin ardından yeni Anayasanın kabul&uuml; ve se&ccedil;imlerin ardından h&uuml;k&uuml;met kuruldu. 2019 yılında yapılan meclis ve cumhurbaşkanlığı se&ccedil;imleri &uuml;lkenin ge&ccedil;iş d&ouml;nemini tamamladığı ve yeni sisteme barış&ccedil;ıl bir şekilde adım attığının ilk işaretleri oldu. Bu se&ccedil;imlerde Nahda y&uuml;zde 20&rsquo;ye yakın bir oy alarak birinci parti oldu. Cumhurbaşkanı Kaid es-Sibsi&rsquo;nin hayatını kaybetmesi dolayısıyla yapılan cumhurbaşkanlığı se&ccedil;imlerini de bir hukuk profes&ouml;r&uuml; olan ve pratik siyasi tecr&uuml;beye sahip olmayan Kays Said, ilk turda y&uuml;zde 18, ikinci turda ise -Nahda&rsquo;nın da desteğiyle- y&uuml;zde 72 oy alarak kazandı. Nahda hareketinin lideri Gannuşi de meclis başkanı se&ccedil;ildi. Bu sonu&ccedil;lar halkın eski sistem ve akt&ouml;rlerin tasfiyesini onayladığı anlamına geliyordu.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Fakat h&uuml;k&uuml;met sistemi ve se&ccedil;im sonu&ccedil;ları siyasi b&ouml;l&uuml;nm&uuml;şl&uuml;ğ&uuml;n devam etmesine yol a&ccedil;tı. Aralarında anlaşamadıkları i&ccedil;in hi&ccedil;bir parti h&uuml;k&uuml;meti kurmayı başaramadı ve 27 Şubat 2020&rsquo;de partisi mecliste temsil edilmeyen İlyas el-Fahfah başbakanlığında, kabinenin yarısının bağımsız bakanlardan oluştuğu bir t&uuml;r &ldquo;ulusal birlik h&uuml;k&uuml;meti&rdquo; kuruldu. H&uuml;k&uuml;metin &ouml;n&uuml;ndeki en b&uuml;y&uuml;k zorluklar, demokratikleşme s&uuml;recinin korunması, sosyo-politik b&ouml;l&uuml;nmenin derinleşmesini engelleme, ekonomik sıkıntıların hafifletilmesi ve işsizlik sorununun &uuml;stesinden gelmekti. Ancak Kovid-19 salgını &ouml;zellikle ekonomik alandaki sorunların &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml;n&uuml; fazlasıyla zorlaştırdı. &Ouml;zellikle &uuml;lkenin gayrisafi yurti&ccedil;i hasılasının y&uuml;zde 8&rsquo;ini oluşturan turizm sekt&ouml;r&uuml;n&uuml;n durma noktasına gelmesi ekonomik dengeleri alt&uuml;st etti. Nitekim h&uuml;k&uuml;met &ccedil;alışmalarına altı ay devam edebildi ve Ağustos 2020&rsquo;de eski İ&ccedil;işleri Bakanı Hişam el-Meşişi tarafından yeni bir teknokratlar h&uuml;k&uuml;meti kuruldu. Yine de aynı sorunlar devam etti. Bu durum ise &uuml;lkedeki siyasi muhalefet i&ccedil;in kullanışlı bir aparata d&ouml;n&uuml;şt&uuml;.</p> <h3>Krizin b&ouml;lgesel ve uluslararası bağlamı</h3> <p>Tunus&rsquo;taki krizi 2011 yılından beri b&ouml;lgesel d&uuml;zeyde yaşanan değişim, bu değişimin tarafları ve vizyonlarını g&ouml;zden ka&ccedil;ırarak yorumlamak m&uuml;mk&uuml;n değil. Halk iradesi doğrultusunda başlayan değişim iradesi ile stat&uuml;koculuğu savunan ve otoriter rejimleri yeniden tesis etmek isteyen irade, vizyon ve g&uuml;&ccedil;ler arasında ciddi bir rekabet mevcut. &Ouml;zellikle Mısır&rsquo;da ger&ccedil;ekleşen 2013 darbesinden sonra darbeci zihniyet ile halk iradesinde tecess&uuml;m eden irade arasında g&ouml;zle g&ouml;r&uuml;len bir &ccedil;atışma/rekabet s&uuml;regidiyor. Bu rekabet on yıldır farklı &uuml;lkelerde ve farklı zamanlarda kendini g&ouml;stermekte. Tunus&rsquo;ta b&uuml;y&uuml;k bedeller sonucunda tesis edilen demokratik sistemde yaşanacak bir geriye d&ouml;n&uuml;ş, halk iradesine vurulan son darbe olacaktır.</p> <p>Tunus&rsquo;ta 2011 ve &ouml;zellikle 2019 sonrasında kurulan h&uuml;k&uuml;metler neredeyse b&uuml;t&uuml;n b&ouml;lgesel konularda tarafsız bir tavır takınarak i&ccedil; sorunlara yoğunlaşmayı tercih ettiler. Bu tarafsızlık gerek Cezayir&rsquo;de yaşanan g&ouml;steriler gerekse Libya konusunda gayet a&ccedil;ıktı. Bu &ccedil;er&ccedil;evede Libya meselesinde Tunus&rsquo;un takındığı tavra dikkat etmek gerekiyor.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Jeopolitik olarak Tunus, hem karadan hem de denizden Libya&rsquo;ya sınırı olan ve dolayısıyla aktif bir tutum sergilediğinde Libya&rsquo;daki krize etki edebilecek bir konuma sahip. Zaman zaman Fransa başta olmak &uuml;zere Hafter yanlısı &uuml;lkelerin Tunus&rsquo;un bu konumundan yararlanmak i&ccedil;in baskı yaptığı, buna rağmen &ouml;zellikle Cumhurbaşkanı Kays Said&rsquo;in tarafsız davranmayı tercih ettiği biliniyor. Birleşmiş Milletler (BM) &ouml;nc&uuml;l&uuml;ğ&uuml;nde yeni Libya h&uuml;k&uuml;meti kurulduğunda ise Tunus h&uuml;k&uuml;metinin &ccedil;eşitli kademelerinden barış&ccedil;ıl s&uuml;rece destek veren ve h&uuml;k&uuml;mete iyi dileklerini sunan a&ccedil;ıklamalar geldi. Tam da bu s&uuml;re&ccedil;te Nahda d&uuml;şmanlığını siyasal İslam bağlamında dile getirmekten &ccedil;ekinmeyen ve &uuml;lkedeki b&uuml;t&uuml;n sorunları Nahda&rsquo;ya yıkmaya &ccedil;alışan bazı akt&ouml;rler, &uuml;lke i&ccedil;indeki muhalefet dozajını fazlasıyla artırdı. Halbuki gerek Şubat 2020&rsquo;de gerekse Ağustos 2020&rsquo;de kurulan h&uuml;k&uuml;metler koalisyon h&uuml;k&uuml;metleriydi ve bu h&uuml;k&uuml;metlerde Nahda &ccedil;ok d&uuml;ş&uuml;k bir etkiye sahipti. Cumhurbaşkanı da tarafsız bir isimdi. Nahda&rsquo;nın kurumsal d&uuml;zeyde y&ouml;nettiği en &uuml;st d&uuml;zeydeki organ ise Gannuşi&rsquo;nin başında bulunduğu Tunus Meclisi.</p> <p>Buna rağmen &ouml;zellikle Birleşik Arap Emirlikleri&rsquo;nin (BAE) resmi s&ouml;ylemleri ve b&ouml;lgesel vizyonu ile uyumlu bir &ccedil;izgide duran &Ouml;zg&uuml;r Anayasa Partisi lideri Abir Musi&rsquo;nin son bir yıllık muhalefet s&ouml;ylemine bakıldığında bu durum net bir şekilde ortaya &ccedil;ıkıyor. Abir Musi&rsquo;nin mecliste yaptığı konuşmalar ve meclisin işleyişini engellemeye y&ouml;nelik tavırları da ulusal ve uluslararası kamuoyu nezdinde iyi biliniyor. Son d&ouml;nemlerde h&uuml;k&uuml;met karşıtı g&ouml;sterileri, &ouml;zellikle de Cumhurbaşkanı Said&rsquo;in a&ccedil;ıklamalarının ardından ger&ccedil;ekleşen g&ouml;sterileri organize ettiği de biliniyor. Dolayısıyla Tunus&rsquo;taki bu gelişmelerin zamanlama olarak b&ouml;lgesel gelişmelerden bağımsız olarak değerlendirilmesi m&uuml;mk&uuml;n değil. T&uuml;rkiye&rsquo;yi yakından ilgilendiren de meselenin bu boyutu.</p> <h3>Olası senaryolar</h3> <p>Cumhurbaşkanı Kays Said&rsquo;in, başta ordu olmak &uuml;zere g&uuml;venlik birimlerinin desteğiyle uygulamaya koyduğu kararlar &uuml;lkenin yakın geleceğini şekillendirecek boyutta. Bu s&uuml;re&ccedil;te en &ouml;nemli rol oynayabilecek kurumlar ş&uuml;phesiz ki Tunus ordusu ve Nahda başta olmak &uuml;zere kamuoyu desteğine sahip olan partiler. Tunus ordusu, diğer b&ouml;lge &uuml;lkelerine nazaran daha az siyasi motivasyona sahip ve &uuml;lkenin siyasetine etkin bir şekilde karışmamayı tercih etmekte. Ordu 2011 isyanlarında da Bin Ali&rsquo;nin g&ouml;stericilere m&uuml;dahale emrini reddederek devrimin &ouml;n&uuml;n&uuml; a&ccedil;mış ve halkın g&uuml;venini kazanmıştı. Bu s&uuml;re&ccedil;te de ordunun takınacağı tavır s&uuml;reci belirleyen temel dinamiklerden biri olacak. Şu ana kadarki tabloda cumhurbaşkanının taleplerini yerine getirdiği g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor. Meclisin kuşatılması, Meclis Başkanı Gannuşi&rsquo;nin talebine rağmen &ldquo;emirleri uyguluyoruz&rdquo; diyerek kapıyı a&ccedil;mamaları bu durumun temel g&ouml;stergesi. Ancak ordunun, olayların b&uuml;y&uuml;memesi ve &uuml;lkede bir &ldquo;i&ccedil; savaş&rdquo; g&ouml;r&uuml;nt&uuml;s&uuml;n&uuml;n yaşanmaması i&ccedil;in gerekli hassasiyeti g&ouml;stermekte olduğu da ortada. Gannuşi&rsquo;nin &ldquo;ordu kendisini kullandırmayacaktır&rdquo; ifadesi de orduya y&ouml;nelik, bu s&uuml;re&ccedil;te akil ve hassas davranma &ccedil;ağrısı olarak okunabilir.</p> <p>Cumhurbaşkanının a&ccedil;ıklamaları sonrasında -bu yazının kaleme alındığı saatlerde- Nahda Şura Meclisi, meclisin halk tarafından korumaya alınması, kitlelerin meydanlarda toplanması ve darbe karşıtı partilerin ortak hareket etmesi y&ouml;n&uuml;nde bir a&ccedil;ıklama yaptı. Bu &ccedil;ağrıya farklı parti ve isimlerden destek geldi. Eski Cumhurbaşkanı Munsif el-Merzuki, Tunus İş&ccedil;i Partisi ve Tunus Cumhuriyet Partisi, darbeye karşı olduklarını ve cumhurbaşkanının s&ouml;z konusu kararından d&ouml;nmesi gerektiğini a&ccedil;ıkladılar.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bu tabloya bakarak krizin yakın geleceğine dair şu senaryolar &ouml;ng&ouml;r&uuml;lebilir: En iyimser senaryo, cumhurbaşkanının kararlarından geri d&ouml;nmesiyle normal s&uuml;rece d&ouml;n&uuml;lmesidir. Devrim kazanımları ve demokratik s&uuml;recin işleyişi a&ccedil;ısından olması gereken de budur. Tunus demokrasisinin aldığı yaraları en aza indirmek i&ccedil;in de b&ouml;ylesi bir karar elzemdir. Ancak realist a&ccedil;ıdan bakıldığında maalesef bu senaryonun ger&ccedil;ekleşme ihtimali bir hayli zayıf. İkincisi, mevcut koşullarda yeni başbakan atanması ve en kısa s&uuml;rede teknokrat bir h&uuml;k&uuml;metle se&ccedil;ime gidilmesi. Ancak bu durum otuz g&uuml;nl&uuml;k olağan&uuml;st&uuml; halin uzatılmasını gerektirecek. Bu durumda muhalefetin tepkisinin b&uuml;y&uuml;mesi ka&ccedil;ınılmaz olacak ve dolayısıyla gerginliğin artmasına neden olacak. &Uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml; senaryo, cumhurbaşkanı ile siyasi partilerin anlaşması sonucunda bir h&uuml;k&uuml;metin belirlenmesi, meclisin a&ccedil;ılması ve bu şekilde se&ccedil;imlere gidilmesidir. D&ouml;rd&uuml;nc&uuml; senaryo, b&uuml;rokratik darbenin bir ordu darbesine d&ouml;n&uuml;şmesi ve en k&ouml;t&uuml; senaryo ise Mısır&rsquo;da 30 Haziran-3 Temmuz 2013 ve sonrasında yaşananların bir benzerinin Tunus&rsquo;ta meydana gelmesidir. Son iki ve benzeri senaryoların ger&ccedil;ekleşmemesi i&ccedil;in Tunus&rsquo;ta başta ordu ve cumhurbaşkanı olmak &uuml;zere, siyasi partiler ve kamuoyunun sorumlulukla hareket etmesi gerekiyor. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bu senaryo(lar) Tunus halkı ve T&uuml;rkiye başta olmak &uuml;zere b&ouml;lgesel barışı tesis etmek isteyen uluslararası akt&ouml;rler i&ccedil;in de ciddi bir hasara yol a&ccedil;acaktır.</p> <h3>T&uuml;rkiye&rsquo;nin tavrı</h3> <p>Tunus&rsquo;taki gelişmeler karşısında T&uuml;rkiye pozisyonunu a&ccedil;ıklamaktan &ccedil;ekinmedi. Resm&icirc; a&ccedil;ıklamalarda demokrasiye, Tunus halkının kazanımlarına ve &ccedil;ıkarlarına odaklanıldığı g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor. Dışişleri Bakanlığı&rsquo;ndan yapılan a&ccedil;ıklamada, meclisin askıya alınması kararının endişeyle karşılandığı vurgulandı, demokratik anayasal s&uuml;rece yeniden d&ouml;n&uuml;lmesi &ccedil;ağrısı yapıldı ve T&uuml;rkiye&rsquo;nin Tunus halkının yanında yer almaya devam edeceği belirtildi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da T&uuml;rkiye&rsquo;nin her zaman demokrasiden yana olduğuna vurgu yaparak Tunus&rsquo;taki krizin bir an &ouml;nce aşılarak demokratik s&uuml;rece d&ouml;n&uuml;lmesi &ccedil;ağrısında bulundu. T&uuml;rkiye bu s&uuml;re&ccedil;te, demokratik işleyişi sekteye uğratacak b&uuml;t&uuml;n girişimlere karşı takındığı ilkeli tavrını s&uuml;rd&uuml;rerek Tunus&rsquo;ta meclisin askıya alınmasına da tepki g&ouml;sterdi. T&uuml;rkiye bu tavrını koruyarak krizin en az hasarla ve en k&ouml;t&uuml; senaryolar yaşanmadan atlatılması i&ccedil;in &ccedil;aba sarf etmekte. Bu tavır ilkesel a&ccedil;ıdan da b&ouml;lgesel vizyon ve politik &ccedil;ıkarlar a&ccedil;ısından da doğru. Dolayısıyla mevcut koşullarda T&uuml;rkiye, krizin dindirilmesi i&ccedil;in &ccedil;abalamaya devam edecek, ancak s&uuml;recin a&ccedil;ık bir darbeye yahut bir i&ccedil; savaşa evrilmesi durumunda ya da b&ouml;lgesel &ccedil;ıkarlarını tehlikeye atacak oldubittilere de sessiz kalmayacaktır.</p>
Tunus’taki kriz 2011’den beri bölgesel düzeyde yaşanan değişim, bu değişimin tarafları ve vizyonları dikkate alınmadan yorumlanamaz.
<p>Arap isyanlarının başarılı bir sonu&ccedil; verdiği ve demokratik se&ccedil;imlerin ger&ccedil;ekleşebildiği tek &uuml;lke olan Tunus&rsquo;ta siyasi kriz yeniden patlak verdi. Cumhurbaşkanı Kays Said &uuml;lkenin bağımsızlık g&uuml;n&uuml; olan 25 Temmuz&rsquo;da parlamentonun bir aylığına askıya alındığını, başbakanı ve h&uuml;k&uuml;meti g&ouml;revden aldığını ve en kısa s&uuml;rede tarafsız bir başbakan atayacağını duyurdu. Milletvekillerinin yurt dışına &ccedil;ıkışı engellendi ve meclisin kapısına kilit vuruldu. Ordu birlikleri ağır vasıtalarla meclisi kuşattı ve i&ccedil;eri girmek isteyen Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi ve diğer vekillerin meclise girişleri engellendi. Bununla birlikte Kays Said&rsquo;in ordu başta olmak &uuml;zere g&uuml;venlik yetkilileriyle fotoğrafları servis edildi. Dahası Said&rsquo;in, &ldquo;silah kullanılması halinde g&uuml;venlik g&uuml;&ccedil;lerinin silahla cevap vereceğini&rdquo; deklare etmesi ciddi bir endişeye yol a&ccedil;tı. Nitekim Tunus, 2011 isyanlarında bile i&ccedil; savaşı andıracak bir s&uuml;re&ccedil; yaşamamıştı. Bu gelişmeler, siyasi krizin &ouml;tesinde, bir&ccedil;ok yorumcu tarafından &ldquo;b&uuml;rokratik bir darbe&rdquo; olarak nitelendiriliyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, meclisin feshedilmesi yerine 30 g&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;ne askıya alınmış olmasıdır. Eğer meclis feshedilseydi, hem genel se&ccedil;imler hem de cumhurbaşkanlığı se&ccedil;imlerinin yeniden yapılması gerekecekti. Cumhurbaşkanı Said&rsquo;in yeni başbakan atayarak h&uuml;k&uuml;met işlerini devam ettireceğini a&ccedil;ıklaması bu durumu değiştirmiyor. Bu tabloyu daha sağlıklı anlamak i&ccedil;in yakın ge&ccedil;mişe g&ouml;z atmakta fayda var.</p> <h3>Krizin arka planı</h3> <p>G&ouml;sterilerin başladığı 2011 yılından beri Tunus&rsquo;ta her şey s&uuml;t liman değildi elbette. Zeynel Abidin bin Ali sonrasında &uuml;lkede bir&ccedil;ok krize, hatta siyasi suikastlara tanık olundu. Eski b&uuml;rokratik yapıların y&ouml;nlendirmesiyle siyasi s&uuml;re&ccedil; baltalandı, h&uuml;k&uuml;metler kuruldu ve devrildi. Ancak Tunus kamuoyu ve siyaseti bir&ccedil;ok uluslararası yorumcuyu şaşırtacak şekilde bu krizlerin &uuml;stesinden gelebildi. &Ouml;zellikle g&uuml;venlik sekt&ouml;r&uuml;nde yaşanan reform ve değişim, provokasyonların ve ter&ouml;r saldırılarının &ouml;n&uuml;ne ge&ccedil;ilmesinde etkili oldu.</p> <p>Haziran 2019&rsquo;da başkent Tunus&rsquo;ta ger&ccedil;ekleşen ter&ouml;r saldırıları da bu s&uuml;reci baltalamaya yetmedi ve nihayet ge&ccedil;iş s&uuml;recinin ardından yeni Anayasanın kabul&uuml; ve se&ccedil;imlerin ardından h&uuml;k&uuml;met kuruldu. 2019 yılında yapılan meclis ve cumhurbaşkanlığı se&ccedil;imleri &uuml;lkenin ge&ccedil;iş d&ouml;nemini tamamladığı ve yeni sisteme barış&ccedil;ıl bir şekilde adım attığının ilk işaretleri oldu. Bu se&ccedil;imlerde Nahda y&uuml;zde 20&rsquo;ye yakın bir oy alarak birinci parti oldu. Cumhurbaşkanı Kaid es-Sibsi&rsquo;nin hayatını kaybetmesi dolayısıyla yapılan cumhurbaşkanlığı se&ccedil;imlerini de bir hukuk profes&ouml;r&uuml; olan ve pratik siyasi tecr&uuml;beye sahip olmayan Kays Said, ilk turda y&uuml;zde 18, ikinci turda ise -Nahda&rsquo;nın da desteğiyle- y&uuml;zde 72 oy alarak kazandı. Nahda hareketinin lideri Gannuşi de meclis başkanı se&ccedil;ildi. Bu sonu&ccedil;lar halkın eski sistem ve akt&ouml;rlerin tasfiyesini onayladığı anlamına geliyordu.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Fakat h&uuml;k&uuml;met sistemi ve se&ccedil;im sonu&ccedil;ları siyasi b&ouml;l&uuml;nm&uuml;şl&uuml;ğ&uuml;n devam etmesine yol a&ccedil;tı. Aralarında anlaşamadıkları i&ccedil;in hi&ccedil;bir parti h&uuml;k&uuml;meti kurmayı başaramadı ve 27 Şubat 2020&rsquo;de partisi mecliste temsil edilmeyen İlyas el-Fahfah başbakanlığında, kabinenin yarısının bağımsız bakanlardan oluştuğu bir t&uuml;r &ldquo;ulusal birlik h&uuml;k&uuml;meti&rdquo; kuruldu. H&uuml;k&uuml;metin &ouml;n&uuml;ndeki en b&uuml;y&uuml;k zorluklar, demokratikleşme s&uuml;recinin korunması, sosyo-politik b&ouml;l&uuml;nmenin derinleşmesini engelleme, ekonomik sıkıntıların hafifletilmesi ve işsizlik sorununun &uuml;stesinden gelmekti. Ancak Kovid-19 salgını &ouml;zellikle ekonomik alandaki sorunların &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml;n&uuml; fazlasıyla zorlaştırdı. &Ouml;zellikle &uuml;lkenin gayrisafi yurti&ccedil;i hasılasının y&uuml;zde 8&rsquo;ini oluşturan turizm sekt&ouml;r&uuml;n&uuml;n durma noktasına gelmesi ekonomik dengeleri alt&uuml;st etti. Nitekim h&uuml;k&uuml;met &ccedil;alışmalarına altı ay devam edebildi ve Ağustos 2020&rsquo;de eski İ&ccedil;işleri Bakanı Hişam el-Meşişi tarafından yeni bir teknokratlar h&uuml;k&uuml;meti kuruldu. Yine de aynı sorunlar devam etti. Bu durum ise &uuml;lkedeki siyasi muhalefet i&ccedil;in kullanışlı bir aparata d&ouml;n&uuml;şt&uuml;.</p> <h3>Krizin b&ouml;lgesel ve uluslararası bağlamı</h3> <p>Tunus&rsquo;taki krizi 2011 yılından beri b&ouml;lgesel d&uuml;zeyde yaşanan değişim, bu değişimin tarafları ve vizyonlarını g&ouml;zden ka&ccedil;ırarak yorumlamak m&uuml;mk&uuml;n değil. Halk iradesi doğrultusunda başlayan değişim iradesi ile stat&uuml;koculuğu savunan ve otoriter rejimleri yeniden tesis etmek isteyen irade, vizyon ve g&uuml;&ccedil;ler arasında ciddi bir rekabet mevcut. &Ouml;zellikle Mısır&rsquo;da ger&ccedil;ekleşen 2013 darbesinden sonra darbeci zihniyet ile halk iradesinde tecess&uuml;m eden irade arasında g&ouml;zle g&ouml;r&uuml;len bir &ccedil;atışma/rekabet s&uuml;regidiyor. Bu rekabet on yıldır farklı &uuml;lkelerde ve farklı zamanlarda kendini g&ouml;stermekte. Tunus&rsquo;ta b&uuml;y&uuml;k bedeller sonucunda tesis edilen demokratik sistemde yaşanacak bir geriye d&ouml;n&uuml;ş, halk iradesine vurulan son darbe olacaktır.</p> <p>Tunus&rsquo;ta 2011 ve &ouml;zellikle 2019 sonrasında kurulan h&uuml;k&uuml;metler neredeyse b&uuml;t&uuml;n b&ouml;lgesel konularda tarafsız bir tavır takınarak i&ccedil; sorunlara yoğunlaşmayı tercih ettiler. Bu tarafsızlık gerek Cezayir&rsquo;de yaşanan g&ouml;steriler gerekse Libya konusunda gayet a&ccedil;ıktı. Bu &ccedil;er&ccedil;evede Libya meselesinde Tunus&rsquo;un takındığı tavra dikkat etmek gerekiyor.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Jeopolitik olarak Tunus, hem karadan hem de denizden Libya&rsquo;ya sınırı olan ve dolayısıyla aktif bir tutum sergilediğinde Libya&rsquo;daki krize etki edebilecek bir konuma sahip. Zaman zaman Fransa başta olmak &uuml;zere Hafter yanlısı &uuml;lkelerin Tunus&rsquo;un bu konumundan yararlanmak i&ccedil;in baskı yaptığı, buna rağmen &ouml;zellikle Cumhurbaşkanı Kays Said&rsquo;in tarafsız davranmayı tercih ettiği biliniyor. Birleşmiş Milletler (BM) &ouml;nc&uuml;l&uuml;ğ&uuml;nde yeni Libya h&uuml;k&uuml;meti kurulduğunda ise Tunus h&uuml;k&uuml;metinin &ccedil;eşitli kademelerinden barış&ccedil;ıl s&uuml;rece destek veren ve h&uuml;k&uuml;mete iyi dileklerini sunan a&ccedil;ıklamalar geldi. Tam da bu s&uuml;re&ccedil;te Nahda d&uuml;şmanlığını siyasal İslam bağlamında dile getirmekten &ccedil;ekinmeyen ve &uuml;lkedeki b&uuml;t&uuml;n sorunları Nahda&rsquo;ya yıkmaya &ccedil;alışan bazı akt&ouml;rler, &uuml;lke i&ccedil;indeki muhalefet dozajını fazlasıyla artırdı. Halbuki gerek Şubat 2020&rsquo;de gerekse Ağustos 2020&rsquo;de kurulan h&uuml;k&uuml;metler koalisyon h&uuml;k&uuml;metleriydi ve bu h&uuml;k&uuml;metlerde Nahda &ccedil;ok d&uuml;ş&uuml;k bir etkiye sahipti. Cumhurbaşkanı da tarafsız bir isimdi. Nahda&rsquo;nın kurumsal d&uuml;zeyde y&ouml;nettiği en &uuml;st d&uuml;zeydeki organ ise Gannuşi&rsquo;nin başında bulunduğu Tunus Meclisi.</p> <p>Buna rağmen &ouml;zellikle Birleşik Arap Emirlikleri&rsquo;nin (BAE) resmi s&ouml;ylemleri ve b&ouml;lgesel vizyonu ile uyumlu bir &ccedil;izgide duran &Ouml;zg&uuml;r Anayasa Partisi lideri Abir Musi&rsquo;nin son bir yıllık muhalefet s&ouml;ylemine bakıldığında bu durum net bir şekilde ortaya &ccedil;ıkıyor. Abir Musi&rsquo;nin mecliste yaptığı konuşmalar ve meclisin işleyişini engellemeye y&ouml;nelik tavırları da ulusal ve uluslararası kamuoyu nezdinde iyi biliniyor. Son d&ouml;nemlerde h&uuml;k&uuml;met karşıtı g&ouml;sterileri, &ouml;zellikle de Cumhurbaşkanı Said&rsquo;in a&ccedil;ıklamalarının ardından ger&ccedil;ekleşen g&ouml;sterileri organize ettiği de biliniyor. Dolayısıyla Tunus&rsquo;taki bu gelişmelerin zamanlama olarak b&ouml;lgesel gelişmelerden bağımsız olarak değerlendirilmesi m&uuml;mk&uuml;n değil. T&uuml;rkiye&rsquo;yi yakından ilgilendiren de meselenin bu boyutu.</p> <h3>Olası senaryolar</h3> <p>Cumhurbaşkanı Kays Said&rsquo;in, başta ordu olmak &uuml;zere g&uuml;venlik birimlerinin desteğiyle uygulamaya koyduğu kararlar &uuml;lkenin yakın geleceğini şekillendirecek boyutta. Bu s&uuml;re&ccedil;te en &ouml;nemli rol oynayabilecek kurumlar ş&uuml;phesiz ki Tunus ordusu ve Nahda başta olmak &uuml;zere kamuoyu desteğine sahip olan partiler. Tunus ordusu, diğer b&ouml;lge &uuml;lkelerine nazaran daha az siyasi motivasyona sahip ve &uuml;lkenin siyasetine etkin bir şekilde karışmamayı tercih etmekte. Ordu 2011 isyanlarında da Bin Ali&rsquo;nin g&ouml;stericilere m&uuml;dahale emrini reddederek devrimin &ouml;n&uuml;n&uuml; a&ccedil;mış ve halkın g&uuml;venini kazanmıştı. Bu s&uuml;re&ccedil;te de ordunun takınacağı tavır s&uuml;reci belirleyen temel dinamiklerden biri olacak. Şu ana kadarki tabloda cumhurbaşkanının taleplerini yerine getirdiği g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor. Meclisin kuşatılması, Meclis Başkanı Gannuşi&rsquo;nin talebine rağmen &ldquo;emirleri uyguluyoruz&rdquo; diyerek kapıyı a&ccedil;mamaları bu durumun temel g&ouml;stergesi. Ancak ordunun, olayların b&uuml;y&uuml;memesi ve &uuml;lkede bir &ldquo;i&ccedil; savaş&rdquo; g&ouml;r&uuml;nt&uuml;s&uuml;n&uuml;n yaşanmaması i&ccedil;in gerekli hassasiyeti g&ouml;stermekte olduğu da ortada. Gannuşi&rsquo;nin &ldquo;ordu kendisini kullandırmayacaktır&rdquo; ifadesi de orduya y&ouml;nelik, bu s&uuml;re&ccedil;te akil ve hassas davranma &ccedil;ağrısı olarak okunabilir.</p> <p>Cumhurbaşkanının a&ccedil;ıklamaları sonrasında -bu yazının kaleme alındığı saatlerde- Nahda Şura Meclisi, meclisin halk tarafından korumaya alınması, kitlelerin meydanlarda toplanması ve darbe karşıtı partilerin ortak hareket etmesi y&ouml;n&uuml;nde bir a&ccedil;ıklama yaptı. Bu &ccedil;ağrıya farklı parti ve isimlerden destek geldi. Eski Cumhurbaşkanı Munsif el-Merzuki, Tunus İş&ccedil;i Partisi ve Tunus Cumhuriyet Partisi, darbeye karşı olduklarını ve cumhurbaşkanının s&ouml;z konusu kararından d&ouml;nmesi gerektiğini a&ccedil;ıkladılar.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bu tabloya bakarak krizin yakın geleceğine dair şu senaryolar &ouml;ng&ouml;r&uuml;lebilir: En iyimser senaryo, cumhurbaşkanının kararlarından geri d&ouml;nmesiyle normal s&uuml;rece d&ouml;n&uuml;lmesidir. Devrim kazanımları ve demokratik s&uuml;recin işleyişi a&ccedil;ısından olması gereken de budur. Tunus demokrasisinin aldığı yaraları en aza indirmek i&ccedil;in de b&ouml;ylesi bir karar elzemdir. Ancak realist a&ccedil;ıdan bakıldığında maalesef bu senaryonun ger&ccedil;ekleşme ihtimali bir hayli zayıf. İkincisi, mevcut koşullarda yeni başbakan atanması ve en kısa s&uuml;rede teknokrat bir h&uuml;k&uuml;metle se&ccedil;ime gidilmesi. Ancak bu durum otuz g&uuml;nl&uuml;k olağan&uuml;st&uuml; halin uzatılmasını gerektirecek. Bu durumda muhalefetin tepkisinin b&uuml;y&uuml;mesi ka&ccedil;ınılmaz olacak ve dolayısıyla gerginliğin artmasına neden olacak. &Uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml; senaryo, cumhurbaşkanı ile siyasi partilerin anlaşması sonucunda bir h&uuml;k&uuml;metin belirlenmesi, meclisin a&ccedil;ılması ve bu şekilde se&ccedil;imlere gidilmesidir. D&ouml;rd&uuml;nc&uuml; senaryo, b&uuml;rokratik darbenin bir ordu darbesine d&ouml;n&uuml;şmesi ve en k&ouml;t&uuml; senaryo ise Mısır&rsquo;da 30 Haziran-3 Temmuz 2013 ve sonrasında yaşananların bir benzerinin Tunus&rsquo;ta meydana gelmesidir. Son iki ve benzeri senaryoların ger&ccedil;ekleşmemesi i&ccedil;in Tunus&rsquo;ta başta ordu ve cumhurbaşkanı olmak &uuml;zere, siyasi partiler ve kamuoyunun sorumlulukla hareket etmesi gerekiyor. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bu senaryo(lar) Tunus halkı ve T&uuml;rkiye başta olmak &uuml;zere b&ouml;lgesel barışı tesis etmek isteyen uluslararası akt&ouml;rler i&ccedil;in de ciddi bir hasara yol a&ccedil;acaktır.</p> <h3>T&uuml;rkiye&rsquo;nin tavrı</h3> <p>Tunus&rsquo;taki gelişmeler karşısında T&uuml;rkiye pozisyonunu a&ccedil;ıklamaktan &ccedil;ekinmedi. Resm&icirc; a&ccedil;ıklamalarda demokrasiye, Tunus halkının kazanımlarına ve &ccedil;ıkarlarına odaklanıldığı g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor. Dışişleri Bakanlığı&rsquo;ndan yapılan a&ccedil;ıklamada, meclisin askıya alınması kararının endişeyle karşılandığı vurgulandı, demokratik anayasal s&uuml;rece yeniden d&ouml;n&uuml;lmesi &ccedil;ağrısı yapıldı ve T&uuml;rkiye&rsquo;nin Tunus halkının yanında yer almaya devam edeceği belirtildi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da T&uuml;rkiye&rsquo;nin her zaman demokrasiden yana olduğuna vurgu yaparak Tunus&rsquo;taki krizin bir an &ouml;nce aşılarak demokratik s&uuml;rece d&ouml;n&uuml;lmesi &ccedil;ağrısında bulundu. T&uuml;rkiye bu s&uuml;re&ccedil;te, demokratik işleyişi sekteye uğratacak b&uuml;t&uuml;n girişimlere karşı takındığı ilkeli tavrını s&uuml;rd&uuml;rerek Tunus&rsquo;ta meclisin askıya alınmasına da tepki g&ouml;sterdi. T&uuml;rkiye bu tavrını koruyarak krizin en az hasarla ve en k&ouml;t&uuml; senaryolar yaşanmadan atlatılması i&ccedil;in &ccedil;aba sarf etmekte. Bu tavır ilkesel a&ccedil;ıdan da b&ouml;lgesel vizyon ve politik &ccedil;ıkarlar a&ccedil;ısından da doğru. Dolayısıyla mevcut koşullarda T&uuml;rkiye, krizin dindirilmesi i&ccedil;in &ccedil;abalamaya devam edecek, ancak s&uuml;recin a&ccedil;ık bir darbeye yahut bir i&ccedil; savaşa evrilmesi durumunda ya da b&ouml;lgesel &ccedil;ıkarlarını tehlikeye atacak oldubittilere de sessiz kalmayacaktır.</p>
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.