Mahir ADIBEŞ
Köşe Yazarı
Mahir ADIBEŞ
 

KEÇİLER ORMANLARIN YANMASINI ENGELLER

KEÇİLER ORMANLARIN YANMASINI ENGELLER Ormanları keçiler yiyip tüketmedi, yangınlar yok etti. Orman yangınlarının habercisi her yıl birçok yörede günlerce meraların yanmasıydı. Göremedik ya da tedbir alamadık. Yörüklere, orman köylülerine sorsaydınız ya. Keçiler ormanlardan çekilince yangınlar da ormanların sonunu getirdi. Alakası ne diyeceksiniz? Konuyu bilmeyenler de zamanında alaka kuramadıklarından bu günlere geldik. Yörük anaya sormayı bile akıl edemedi bu şehirli çocuklar. Meradan hayvancılık yapan köylü, ormandan orman köylüsü anlar. Şehirli çocuklar tarla tapan, mera, bağ bahçe, ormanı nereden bilsin. Ağaç, orman, hayvancılık bir kültürdür. Karar vericiler hayatta toprağa ayak basmamış, okumuş şehir çocukları. İşi bilmeyen, aklı ermeyen zengin çocukları, onlar derelerin, sel yataklarının bile hesabını yapamayan şımarık paragöz insanlar. 1970’li yılların başından itibaren keçiler ormanları yiyip yok ediyor diye bir kararla keçi mevcudu gittikçe köylerde azaltıldı. Öyle ki zamanla çok köyde hiç keçi kalmadı. Zaman 1990’lı yılların ikinci yarısına geldiğinde bu sefer köylerde koyunlar da azaldı, çok köyde zaman geçtikçe koyun da görülmez oldu. Bu dönem köylerde batıya göçün hızlandığı döneme denk gelmektedir. Terörün de çak fazla etkisi var; yaylalar boşaltıldı. Adım adım geldik bu günlere. Köylerde kalanlar ise birkaç inek besleyerek günlük ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştılar. Sığırlar engebeli ve dağlık merayı iyi değerlendirmeyen hayvanlardır. Meralarda otlar baharın uzayıp yaz ortasında kurur. Anadolu’da bu hep böyledir. Şimdi gelelim mera, orman, keçi meselemize! Büyükbaş hayvanlar dağlık alanlarda otlakları çok verimli değerlendiremezler lâkin yerli, küçük cüsseli hayvanlar bu tip otlaklar için daha uygundur. Bizdeki yerli sığırlarımızı zamanla verimli iri vücutlu sığırlarla melezleterek daha ağır hayvanlar elde ettik. Yalnız bunlar verimli ama merayı yeterince kullanamadığından sürekli destek ister durumdaydılar. Koyun engelsiz meranın her şeklini çok iyi kullanır. Sığırların yüksekten otladığı otların köke yakın kısmını yiyerek merada kuru ot bırakmaz. Ağaç diplerini, yerdeki yaprakları temizler. Bir de yere düşen ağaç dallarını tırnaklarıyla kırarak toprağa karışmasını sağlar. Yani toprağın yüzünde yanacak malzeme açıkta bırakmaz. Keçiler ise yaramaz, sevimli hayvanlardır. Engelli ve ağaçlı mera kullanımları bir eğlenceye çevirirler. Diğer hayvanların yemediği otları da yer, keveni, sütliğeni, kekiği, çalı dallarını, ağaçların yeşil sürgünlerini temizler. Arka ayaklarının üzerine kalkarak boyunun uzandığı yere kadar ağaçların alt kısımlarında dal bırakmaz. Çalıları adeta budar. İşte biz bu durumda keçiyi yasakladık! Keçiler, yerde ot ağaçlarda ve çalılarda yere yakın dal, yaprak bırakmazken, diğer hayvanların ulaşamadığı yerlerde otlar, ağaçların alt dalları, çalıların dalları uzayıp kurudu. İşte yetmişli yıllarda orman köylerinde, “ormanlar tüketiliyor,” diye keçiler yasaklanmıştı. Bizim köyde orman yoktu bizim köyde de keçi yasaklandı. Velâkin keçilerin kaldırıldığı bölgelerde ormanlar çoğalmadı. Ormanları dal budak sardı, patikalar kapandı, diğer hayvanların çıkamadığı taş yüzleri, yamaçlar yavaş yavaş kuru otla kaplandı. Öyle ki çoğu yerde, kuruyan otlardan çalı dallarından, kuruyup düşen ağaç dallarından ormanlara girilemez bir hal aldı. Şimdi gelelim bizim istenmeyen keçiye! Anadolu köylerinde hayvanlar azalınca otlar merada kurudu. Yıllar önce meralar yanmaya başladı fakat kimse oralı olmadı. İşte bunlar bu günkü orman yangınların olacağına dair uyarıydı. Keçiler genellikle, çalı dallarını, ağaçların taze yapraklarını ve ulaşa bildiği kadar alt ince dalları yerler. Tabi bu arada yerdeki otları da temizlerler. Yerlerde otlar kuruyup birikmez, alt dallar kuruyup yanmayı beklemez, çalılar yolları kapatamazdı. Keçileri yasaklayınca; yerdeki otlar yıllarca kuruyup üst üste yığıldı. Çalılar sıklaşınca kurudu, ağaçların alt dalları kuruyup öylece kaldı. Orman girilmez vahşi bir hal aldı. Şimdi neden ormanların böyle kolay yandığını anladınız mı? Keçiler ormanın yanma sebebini, ateşin hızla yayılma bağlarını ortadan kaldıran hayvanlardı. Keçiler ormanı kurutmadı, yok etmedi, bilgisiz idareciler sayesinde ormanlarımız yandı. Hani zorla Yörükleri yerleşik hayata geçsinler diye baskı yapılıyor ya işte o Türk evlatları ormanları severek gönüllü koruyan insanlardır. Cehaletin bu ülkeye ne kadar pahalıya mal olduğunu gördük. Oynamayın şu dünyanın dengesiyle. Bu dünyaya insandan daha çok zarar veren bir yaratık yok. Mahir Adıbeş
Ekleme Tarihi: 17 Ağustos 2021 - Salı

KEÇİLER ORMANLARIN YANMASINI ENGELLER

KEÇİLER ORMANLARIN YANMASINI ENGELLER Ormanları keçiler yiyip tüketmedi, yangınlar yok etti. Orman yangınlarının habercisi her yıl birçok yörede günlerce meraların yanmasıydı. Göremedik ya da tedbir alamadık. Yörüklere, orman köylülerine sorsaydınız ya. Keçiler ormanlardan çekilince yangınlar da ormanların sonunu getirdi. Alakası ne diyeceksiniz? Konuyu bilmeyenler de zamanında alaka kuramadıklarından bu günlere geldik. Yörük anaya sormayı bile akıl edemedi bu şehirli çocuklar. Meradan hayvancılık yapan köylü, ormandan orman köylüsü anlar. Şehirli çocuklar tarla tapan, mera, bağ bahçe, ormanı nereden bilsin. Ağaç, orman, hayvancılık bir kültürdür. Karar vericiler hayatta toprağa ayak basmamış, okumuş şehir çocukları. İşi bilmeyen, aklı ermeyen zengin çocukları, onlar derelerin, sel yataklarının bile hesabını yapamayan şımarık paragöz insanlar. 1970’li yılların başından itibaren keçiler ormanları yiyip yok ediyor diye bir kararla keçi mevcudu gittikçe köylerde azaltıldı. Öyle ki zamanla çok köyde hiç keçi kalmadı. Zaman 1990’lı yılların ikinci yarısına geldiğinde bu sefer köylerde koyunlar da azaldı, çok köyde zaman geçtikçe koyun da görülmez oldu. Bu dönem köylerde batıya göçün hızlandığı döneme denk gelmektedir. Terörün de çak fazla etkisi var; yaylalar boşaltıldı. Adım adım geldik bu günlere. Köylerde kalanlar ise birkaç inek besleyerek günlük ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştılar. Sığırlar engebeli ve dağlık merayı iyi değerlendirmeyen hayvanlardır. Meralarda otlar baharın uzayıp yaz ortasında kurur. Anadolu’da bu hep böyledir. Şimdi gelelim mera, orman, keçi meselemize! Büyükbaş hayvanlar dağlık alanlarda otlakları çok verimli değerlendiremezler lâkin yerli, küçük cüsseli hayvanlar bu tip otlaklar için daha uygundur. Bizdeki yerli sığırlarımızı zamanla verimli iri vücutlu sığırlarla melezleterek daha ağır hayvanlar elde ettik. Yalnız bunlar verimli ama merayı yeterince kullanamadığından sürekli destek ister durumdaydılar. Koyun engelsiz meranın her şeklini çok iyi kullanır. Sığırların yüksekten otladığı otların köke yakın kısmını yiyerek merada kuru ot bırakmaz. Ağaç diplerini, yerdeki yaprakları temizler. Bir de yere düşen ağaç dallarını tırnaklarıyla kırarak toprağa karışmasını sağlar. Yani toprağın yüzünde yanacak malzeme açıkta bırakmaz. Keçiler ise yaramaz, sevimli hayvanlardır. Engelli ve ağaçlı mera kullanımları bir eğlenceye çevirirler. Diğer hayvanların yemediği otları da yer, keveni, sütliğeni, kekiği, çalı dallarını, ağaçların yeşil sürgünlerini temizler. Arka ayaklarının üzerine kalkarak boyunun uzandığı yere kadar ağaçların alt kısımlarında dal bırakmaz. Çalıları adeta budar. İşte biz bu durumda keçiyi yasakladık! Keçiler, yerde ot ağaçlarda ve çalılarda yere yakın dal, yaprak bırakmazken, diğer hayvanların ulaşamadığı yerlerde otlar, ağaçların alt dalları, çalıların dalları uzayıp kurudu. İşte yetmişli yıllarda orman köylerinde, “ormanlar tüketiliyor,” diye keçiler yasaklanmıştı. Bizim köyde orman yoktu bizim köyde de keçi yasaklandı. Velâkin keçilerin kaldırıldığı bölgelerde ormanlar çoğalmadı. Ormanları dal budak sardı, patikalar kapandı, diğer hayvanların çıkamadığı taş yüzleri, yamaçlar yavaş yavaş kuru otla kaplandı. Öyle ki çoğu yerde, kuruyan otlardan çalı dallarından, kuruyup düşen ağaç dallarından ormanlara girilemez bir hal aldı. Şimdi gelelim bizim istenmeyen keçiye! Anadolu köylerinde hayvanlar azalınca otlar merada kurudu. Yıllar önce meralar yanmaya başladı fakat kimse oralı olmadı. İşte bunlar bu günkü orman yangınların olacağına dair uyarıydı. Keçiler genellikle, çalı dallarını, ağaçların taze yapraklarını ve ulaşa bildiği kadar alt ince dalları yerler. Tabi bu arada yerdeki otları da temizlerler. Yerlerde otlar kuruyup birikmez, alt dallar kuruyup yanmayı beklemez, çalılar yolları kapatamazdı. Keçileri yasaklayınca; yerdeki otlar yıllarca kuruyup üst üste yığıldı. Çalılar sıklaşınca kurudu, ağaçların alt dalları kuruyup öylece kaldı. Orman girilmez vahşi bir hal aldı. Şimdi neden ormanların böyle kolay yandığını anladınız mı? Keçiler ormanın yanma sebebini, ateşin hızla yayılma bağlarını ortadan kaldıran hayvanlardı. Keçiler ormanı kurutmadı, yok etmedi, bilgisiz idareciler sayesinde ormanlarımız yandı. Hani zorla Yörükleri yerleşik hayata geçsinler diye baskı yapılıyor ya işte o Türk evlatları ormanları severek gönüllü koruyan insanlardır. Cehaletin bu ülkeye ne kadar pahalıya mal olduğunu gördük. Oynamayın şu dünyanın dengesiyle. Bu dünyaya insandan daha çok zarar veren bir yaratık yok. Mahir Adıbeş
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.