Halil MERT
Köşe Yazarı
Halil MERT
 

Ekonomik güç olmadan Millî Güvenlik olur mu? Dünya’da Türkiye!

Ekonomik güç olmadan Millî Güvenlik olur mu? Dünya’da Türkiye! Türkiye… Anadolu Kalesi’nde yurt tuttuğumuz Dünyanın Merkezi, Turan Yurtları’nın Batı Cephesi. Mete Han’dan Cumhurbaşkanımıza değin hep bağımsız kalmış, büyük devletler kurmuş Türk boylarının devleti… Kazak, Kırgız, Kürt, Tatar, Özbek, Türkmen, Çerkez, Boşnak derken… Hepimizin Türk kazanında harman olduğumuz güç ve medeniyet merkezi… Türk Milleti, çoğunluğu ile Müslümandır. İslâm Dünyası’nın uzun yıllar hâmiliğini yapmış, Hilâfet makamını temsil etmiş, hilâfet kurduğu son meclisinin şah-ı mânevî’sine tevdî edilmiştir. Bugün gün Türk ve akraba topluluklara baktığınızda bağımsız, muhtar cumhuriyetler vb. derken dünyanın merkezinde, bir ucu Çin ve Japon Denizi'nde diğer ucu Avrupa ortalarında, bir ucu Kuzey Buz Denizi’nde diğer ucu Afrika ve Hindistan içlerinde büyük bir coğrafyada dağılmıştır Türkler… Türk Dünyası’nın ve İslâm Âlemi’nin lokomotif ülkesidir Türkiye… Ülkenin ayakta kalması güçle olur. Buna Millî Güç diyoruz. Millî güç, “Bir devletin millî menfaatlerini sağlamak ve millî hedeflerine ulaşmak için kullanabileceği maddî ve manevî unsurların tümüdür.” şeklinde tanımlanır. Millî güç unsurları, bir büyük sistemin ayrılmaz parçalarıdır. Unsurlardan herhangi birisinde oluşabilecek bir yetersizlik, “zincirin en zayıf halkası” kuralı uyarınca, toplam millî gücü zayıflatır. Millî güç 7nsurlarının; politik, ekonomik, askerî, coğrafî, demografik, psikososyal ve kültürel, bilimsel ve teknolojik güç olmak üzere yedi grupta toplanması genel kabul görmektedir. Kaynak mı? Milli gücün tek bir kaynağı vardır ki O’da milletin kendisidir. Türkiye’nin coğrafi gücünün kaynağı dünya üzerindeki yeridir. Çünkü tüm yollar ülkemizin kontrol ettiği bölgelerden geçmektedir. Enerji hatları içinde durum aynıdır. Türkiye’den yapılacak her türlü harekât için uçak gemileri edinmenize gerek yoktur, ülkemiz dünyanın merkezindedir. Millî güç açısından demografik ve askerî güçleri en çok etkileyen psikososyal (Manevi) ve kültürel güç unsurudur. Milleti oluşturan insanların; Ortak bir geçmişi paylaşmak ve buna dayalı olarak birlikte yaşama arzusu, Din, Tarih ve Yurt birliği, Moral değerleri, töre, kültür ve gelenek birliği gibi faktörler göz önüne alınarak değerlendirilmektedir. Ülke insanlarının vatan sevgileri, kahramanlıkları, çalışkan, samimi ve dürüst kişilikleri, dindarlıkları bu gücü doğrudan etkileyen faktörlerdir. Milli Güç unsurlarının tamamına hayat veren temel güç, psikososyal (Manevi) ve kültürel güçtür. Psikososyal (Manevi) ve kültürel güç anlamında Milletlerin birikimleri vardır. Tarihten gelen duruşları ve sahip oldukları miras, buna paralel sorumluluklar ve bu sorumluluklara bağlı kalması, coğrafyanın dayatmaları, toplumu bir araya getiren değerler, çevre coğrafyanın ve dünyanın sosyal ve siyasi algıları Milli Gücün dinamolarıdır. Bu manada yaşayan siyasi ve liderler de faktördür. Türk Milleti’nin değerlerine bağlı yetişmiş, gençliğinden bu yana Milli değerler ve menfaatlerimizi önceleyen Milli Hörüş Siyaseti içinde kalmış bir siyasi lider var. Recep Tayyip ERDOĞAN… Recep Tayyip ERDOĞAN… S. Arabistan’da, Mısır’da, Bulgaristan’da, Irak’ta, Azerbaycan’da, Pakistan’da, Sudan’da, Malezya’da, Özbekistan’da…. Daha birçok ülke sayılabilir, seçimlere girse kazanır ve Devlet Başkanı seçilir. Osmanlı Medeniyet Coğrafyası’nın her yerinde kendisine ciddi bir teveccüh ve iltifat vardır. Kendisine düşmanlık besleyen gruplar ve devletlere, liderlere bakın şeksiz İslam ve Türk Milleti’ne düşmanlıkları aleni olan kesimler ve ülkelerdir. Hatta ne dedik hep, “Düşmanın oku dostu gösterir.” Recep Tayyip ERDOĞAN, siyasi mülahaza ve çekişmelerin dışında değerlendirmemiz gereken bir faktördür. 15 Temmuz insanımız ve yurdumuz için bir dönüş ve mihenk olmuştur. Halkımızın bu emperyal tezgâhtaki en büyük güven kaynağı elbette imanı ve Vatan sevgisi olmuştur ancak, 15 Temmuz sonrası ERDOĞAN ile ülkenin devam edeceğine olan inancı ile kaygısız davranabilmiştir. Ülkemizde siyasi gruplar vardır, partiler vardır, duruşlar vardır. Siyaset ERDOĞAN GERÇEĞİ ve GÜÇ FAKTÖRÜ’nü dikkate alarak davranmalıdır. Muhalefet iseniz, siyasetine karşı olabilirsiniz. Kendi siyaseti içinde iseniz katılmadığınız uygulamaları olabilir. Bunları eleştirebilirsiniz. Ancak bir Milli Güç Faktörü olarak özellikle Milli Birlik ve dış dünya ile ilişkilerde gözde tutulması gereken bir faktör Recep Tayyip ERDOĞAN. Türk ve topyekûn İslam Coğrafyası’nın Türk Milleti’ne teveccühü Recep Tayyip ERDOĞAN ile artmıştır. Düşmanlarımız Türkiye’ye karşı çok daha dikkatli davranmaktadır. Dolayısı ile Recep Tayyip ERDOĞAN’a her seviyede destek olunmalıdır. Bu gün MHP ve Devlet BAHÇELİ’yi Recep Tayyip ERDOĞAN’ın yanında yer almasını anlamayanlara verilecek cevap.. “Allah adeta mevcut süreç anlamında Türk Milleti’nin kaderi ile Recep Tayyip ERDOĞAN’ın kaderini birleştirmiş.” Batı Erdoğan’ı “Neo Osmanlı” yani “Yeni Osmanlı” olmakla suçluyor. Bu onlar için suç. Çok doğru. Peki, bizim için de öylemi? Asla! Milletim muhteşem yüzyılları yeniden yaşamak hedefini korumakla mesuldür. Ümmet ve Medeniyet Coğrafyası âdeta halife olarak görüyor. Türk Dünyası, öncü bir lider olarak görüyor. Karabağ ve Libya’da, Akdeniz ve Karadeniz’de, Balkanlar’da duruşumuz bunun somut göstergesi değil mi? Aziz Milletim. Kendi siyasi tercihimiz, ülkenin yönetimindeki kanaatlerimiz ne olursa olsun, Milli Gücümüzün en önemli faktörlerinde biri olan Recep Tayyip ERDOĞAN faktörüne ihtiyacımız vardır. Destek olmalıyız, yanında olmalıyız. İhanetin ve aldatmanın her türünü “Zifiri karanlıkta Ak sütün içindeki ak kılı görecek” ferasette görüp kendisine iletmeliyiz. Dışındaki davranışlarımız algı bozukluğuna sebep olacaktır. Bu da ülkemizi zayıflatacaktır. Türkiye Irak, Suriye, Karabağ, Libya ve Akdeniz’de Cephe Savaşı yapmaktadır. Her gün gelen şehidlerimizi büyük kavgamızın insanımıza yansıması olarak görün, uyanık olun. Bir olalım, iri olalım, hep birlikte BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE olalım. Aziz Dostlar ya ekonomik güç? Ekonomimiz güçlü olmazsa, fabrikalar kurulmaz, tarlalar işlenmez, istihdam olmaz, üretim olmaz.. İnsanların güvenleri zedelenirse panik başlar, yağma başlar, gayretler birlenmez. Ekonomik Güç, Milli Gücün en temel başlığıdır. Atalarımız ne diyor; “Ordular midesi üzerinde yürür.” Ekonomik istikrar, refahı, refah devlete bağlılığı, eğitimliliği, güven ve huzuru getirir. Türkiye’mizin birkaç hassas yanı vardır. Bu alanlardan biri de ekonomidir. Yabancılar içerideki işbirlikçi kadrolarıyla ekonomimizi baltalamak için birçok şey yapmaktadırlar. Sorarım size, yabancı paraların TL karşısında bu kadar değerinin artmasını ne ile değerlendiriyoruz? Ülkede ne oldu da döviz bu kadar pahalandı? Peki, ekonomi nasıl düzelir ve ülkemiz daha güçlü nasıl olur? Öncelikle bilinçli toplum. Toplum ülkesine ve devletine sahip çıkmalıdır. Dövizin bunca artmasının temel izâhı bilinçsizlik, çalışmadan kazanma hırsıdır. Devlet çöp alanın faturasını kontrol ederken, döviz ve altın ticareti kayıt dışı sürdürülmektedir. Sorarım size kayıt dışı bir devlet için felaket değil midir? Avrupa’ya gidenler iki şey söyler. Örnek Fransa… Fransa/Almanya vatandaşları ne kadar ırkçı!.. Nedenini sorarsınız.. Cevaba bakın. “Adama İngilizce sordum. Cevap vermedi. Oysa hepsi İngilizce biliyorlar.” Birincisi dillerine çok saygılı ve sahipler. İkincisi ne biliyor musunuz? Paraları… Almanya 2. Dünya Savaşı’nda İngiltere’ye havadan orijinal, hakiki İngiliz parası –sterlin- attı. Hiçbir İngiliz savaş ve açlıkla karşı karşıya olmalarına rağmen bu paraları yerden almadı. Demek ki; Vatanseverlik, Devlete bağlılık, Dinimize hürmet, Millî değerlere sadâkat için adamlar dillerine çok bağlı ve saygılılar. Paralarını bağımsızlıklarının sembolü olarak görüyorlar. Değerli Dostlar… Bankadan kredi çekip dolar alıp dindar geçinenler. Yaptığınızla İslâm Dünyası’nda öncü bir devleti göçürüyor, halkınızın emeğini değersizleştiriyorsunuz. Bankadan kredi çekip dolar alıp Atatürkçü geçinenler. Merhum M. Kemâl Paşa, Cumhuriyet kurulmadan İzmir İktisat Kongresi’nde; “Tam bağımsızlık ekonomik bağımsızlıktan geçer.” demedi mi? Sırf RTE düşmanlığı sâiki ile devlet ve millete düşmanlığın ülkenin bağımsızlık mücadelesini vermiş bir Komutan ve Devlet Adamına taraftarlık ile nasıl açıklanır? Ülkede genel bir tembellik, iş beğenmemek, lükse meyil, kolaycılık var. Özellikle gençlerin üniversite eğitimine yönlendirilmesi çoğunluğunun âvâreleşmesine neden oluyor. Oysa herkes biliyor ki tereddütsüz işe alınan mühendis üç-beş üniversiteden çıkıyor. Talebin çok üzerinde mezun var. Aileler çocuklarını üretim alanlarına yönlendirmelidir. Biz yetişirken hem okula gider hem de köyde yapılan tüm işleri yapardık. Babamızla çift sürer, odun yapar, anamızla çapa kazar, inek sağardık. Milletimiz geleneksel kodlarına dönmelidir. Gelecek çalışkan insanlarca şekillenecektir. Bugün teknolojiye bakın. 1. Dünya Savaşı’nda İngiliz Askerlerine değil, büyük buharlı gemilere ve teknolojiye yenildik. 2. Dünya Savaşı’nı da bilim ve teknoloji kazandı. Dünyaya bakın. Güçlü Batı’yı, Kore, Japonya gibi ülkeleri birkaç marka sürüklüyor. Ancak herkes çalışıyor. Lüks yok, tüketime özendirilmiyor toplum. İsrafa kılıf bulunmuyor. Hele de “Peygamberimiz SAV. bu asırda olsaydı en iyi arabaya binerdi!” diyen FETÖ ahlâksızı ve AKP’liler var ya (Dikkat edin AKPARTİ’liler demedim.) beni cinnete zorluyorlar. Tüm ahlâksız, menfaatperest kesimler toplumdan tasfiye edilmelidir. Döviz ve yabancı paranın TL. karşısında değer kazanmasını bir düşünün. Ülkemize verdiği zararı düşünün. Dilimiz bağımsız Türkiye için ne ifâde ediyorsa ekonomik gücümüz de en az dilimiz kadar değerli. Güçlü ve büyük Türkiye hedefine ancak çok çalışarak ulaşırız. Hamâset üreterek toplumda yer tutan lâfla peynir gemisi yürüten hâbis adamları aramızdan kovunuz. Her türlü tekâmül ve büyüme ancak çalışarak, üreterek, ürettiğini dünyaya satarak gerçekleşir. Ekonomik güç, tam bağımsız Türkiye'dir. Paramıza, geleceğimize, devlet ve milletimize, dinimiz ve vatanımıza sahip çıkalım. Her türlü işbirlikçi, sahtekâr ve devlet düşmanlarına asla fırsat vermeyelim. Türk Devletleri Teşkilatı, D-8 gibi, Millî bünyemizden çıkmış uluslararası organizasyonları destekleyelim. Strateji ve Yönetim Uzmanı Emekli Yarbay Halil MERT
Ekleme Tarihi: 26 Aralık 2021 - Pazar

Ekonomik güç olmadan Millî Güvenlik olur mu? Dünya’da Türkiye!

Ekonomik güç olmadan Millî Güvenlik olur mu? Dünya’da Türkiye! Türkiye… Anadolu Kalesi’nde yurt tuttuğumuz Dünyanın Merkezi, Turan Yurtları’nın Batı Cephesi. Mete Han’dan Cumhurbaşkanımıza değin hep bağımsız kalmış, büyük devletler kurmuş Türk boylarının devleti… Kazak, Kırgız, Kürt, Tatar, Özbek, Türkmen, Çerkez, Boşnak derken… Hepimizin Türk kazanında harman olduğumuz güç ve medeniyet merkezi… Türk Milleti, çoğunluğu ile Müslümandır. İslâm Dünyası’nın uzun yıllar hâmiliğini yapmış, Hilâfet makamını temsil etmiş, hilâfet kurduğu son meclisinin şah-ı mânevî’sine tevdî edilmiştir. Bugün gün Türk ve akraba topluluklara baktığınızda bağımsız, muhtar cumhuriyetler vb. derken dünyanın merkezinde, bir ucu Çin ve Japon Denizi'nde diğer ucu Avrupa ortalarında, bir ucu Kuzey Buz Denizi’nde diğer ucu Afrika ve Hindistan içlerinde büyük bir coğrafyada dağılmıştır Türkler… Türk Dünyası’nın ve İslâm Âlemi’nin lokomotif ülkesidir Türkiye… Ülkenin ayakta kalması güçle olur. Buna Millî Güç diyoruz. Millî güç, “Bir devletin millî menfaatlerini sağlamak ve millî hedeflerine ulaşmak için kullanabileceği maddî ve manevî unsurların tümüdür.” şeklinde tanımlanır. Millî güç unsurları, bir büyük sistemin ayrılmaz parçalarıdır. Unsurlardan herhangi birisinde oluşabilecek bir yetersizlik, “zincirin en zayıf halkası” kuralı uyarınca, toplam millî gücü zayıflatır. Millî güç 7nsurlarının; politik, ekonomik, askerî, coğrafî, demografik, psikososyal ve kültürel, bilimsel ve teknolojik güç olmak üzere yedi grupta toplanması genel kabul görmektedir. Kaynak mı? Milli gücün tek bir kaynağı vardır ki O’da milletin kendisidir. Türkiye’nin coğrafi gücünün kaynağı dünya üzerindeki yeridir. Çünkü tüm yollar ülkemizin kontrol ettiği bölgelerden geçmektedir. Enerji hatları içinde durum aynıdır. Türkiye’den yapılacak her türlü harekât için uçak gemileri edinmenize gerek yoktur, ülkemiz dünyanın merkezindedir. Millî güç açısından demografik ve askerî güçleri en çok etkileyen psikososyal (Manevi) ve kültürel güç unsurudur. Milleti oluşturan insanların; Ortak bir geçmişi paylaşmak ve buna dayalı olarak birlikte yaşama arzusu, Din, Tarih ve Yurt birliği, Moral değerleri, töre, kültür ve gelenek birliği gibi faktörler göz önüne alınarak değerlendirilmektedir. Ülke insanlarının vatan sevgileri, kahramanlıkları, çalışkan, samimi ve dürüst kişilikleri, dindarlıkları bu gücü doğrudan etkileyen faktörlerdir. Milli Güç unsurlarının tamamına hayat veren temel güç, psikososyal (Manevi) ve kültürel güçtür. Psikososyal (Manevi) ve kültürel güç anlamında Milletlerin birikimleri vardır. Tarihten gelen duruşları ve sahip oldukları miras, buna paralel sorumluluklar ve bu sorumluluklara bağlı kalması, coğrafyanın dayatmaları, toplumu bir araya getiren değerler, çevre coğrafyanın ve dünyanın sosyal ve siyasi algıları Milli Gücün dinamolarıdır. Bu manada yaşayan siyasi ve liderler de faktördür. Türk Milleti’nin değerlerine bağlı yetişmiş, gençliğinden bu yana Milli değerler ve menfaatlerimizi önceleyen Milli Hörüş Siyaseti içinde kalmış bir siyasi lider var. Recep Tayyip ERDOĞAN… Recep Tayyip ERDOĞAN… S. Arabistan’da, Mısır’da, Bulgaristan’da, Irak’ta, Azerbaycan’da, Pakistan’da, Sudan’da, Malezya’da, Özbekistan’da…. Daha birçok ülke sayılabilir, seçimlere girse kazanır ve Devlet Başkanı seçilir. Osmanlı Medeniyet Coğrafyası’nın her yerinde kendisine ciddi bir teveccüh ve iltifat vardır. Kendisine düşmanlık besleyen gruplar ve devletlere, liderlere bakın şeksiz İslam ve Türk Milleti’ne düşmanlıkları aleni olan kesimler ve ülkelerdir. Hatta ne dedik hep, “Düşmanın oku dostu gösterir.” Recep Tayyip ERDOĞAN, siyasi mülahaza ve çekişmelerin dışında değerlendirmemiz gereken bir faktördür. 15 Temmuz insanımız ve yurdumuz için bir dönüş ve mihenk olmuştur. Halkımızın bu emperyal tezgâhtaki en büyük güven kaynağı elbette imanı ve Vatan sevgisi olmuştur ancak, 15 Temmuz sonrası ERDOĞAN ile ülkenin devam edeceğine olan inancı ile kaygısız davranabilmiştir. Ülkemizde siyasi gruplar vardır, partiler vardır, duruşlar vardır. Siyaset ERDOĞAN GERÇEĞİ ve GÜÇ FAKTÖRÜ’nü dikkate alarak davranmalıdır. Muhalefet iseniz, siyasetine karşı olabilirsiniz. Kendi siyaseti içinde iseniz katılmadığınız uygulamaları olabilir. Bunları eleştirebilirsiniz. Ancak bir Milli Güç Faktörü olarak özellikle Milli Birlik ve dış dünya ile ilişkilerde gözde tutulması gereken bir faktör Recep Tayyip ERDOĞAN. Türk ve topyekûn İslam Coğrafyası’nın Türk Milleti’ne teveccühü Recep Tayyip ERDOĞAN ile artmıştır. Düşmanlarımız Türkiye’ye karşı çok daha dikkatli davranmaktadır. Dolayısı ile Recep Tayyip ERDOĞAN’a her seviyede destek olunmalıdır. Bu gün MHP ve Devlet BAHÇELİ’yi Recep Tayyip ERDOĞAN’ın yanında yer almasını anlamayanlara verilecek cevap.. “Allah adeta mevcut süreç anlamında Türk Milleti’nin kaderi ile Recep Tayyip ERDOĞAN’ın kaderini birleştirmiş.” Batı Erdoğan’ı “Neo Osmanlı” yani “Yeni Osmanlı” olmakla suçluyor. Bu onlar için suç. Çok doğru. Peki, bizim için de öylemi? Asla! Milletim muhteşem yüzyılları yeniden yaşamak hedefini korumakla mesuldür. Ümmet ve Medeniyet Coğrafyası âdeta halife olarak görüyor. Türk Dünyası, öncü bir lider olarak görüyor. Karabağ ve Libya’da, Akdeniz ve Karadeniz’de, Balkanlar’da duruşumuz bunun somut göstergesi değil mi? Aziz Milletim. Kendi siyasi tercihimiz, ülkenin yönetimindeki kanaatlerimiz ne olursa olsun, Milli Gücümüzün en önemli faktörlerinde biri olan Recep Tayyip ERDOĞAN faktörüne ihtiyacımız vardır. Destek olmalıyız, yanında olmalıyız. İhanetin ve aldatmanın her türünü “Zifiri karanlıkta Ak sütün içindeki ak kılı görecek” ferasette görüp kendisine iletmeliyiz. Dışındaki davranışlarımız algı bozukluğuna sebep olacaktır. Bu da ülkemizi zayıflatacaktır. Türkiye Irak, Suriye, Karabağ, Libya ve Akdeniz’de Cephe Savaşı yapmaktadır. Her gün gelen şehidlerimizi büyük kavgamızın insanımıza yansıması olarak görün, uyanık olun. Bir olalım, iri olalım, hep birlikte BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE olalım. Aziz Dostlar ya ekonomik güç? Ekonomimiz güçlü olmazsa, fabrikalar kurulmaz, tarlalar işlenmez, istihdam olmaz, üretim olmaz.. İnsanların güvenleri zedelenirse panik başlar, yağma başlar, gayretler birlenmez. Ekonomik Güç, Milli Gücün en temel başlığıdır. Atalarımız ne diyor; “Ordular midesi üzerinde yürür.” Ekonomik istikrar, refahı, refah devlete bağlılığı, eğitimliliği, güven ve huzuru getirir. Türkiye’mizin birkaç hassas yanı vardır. Bu alanlardan biri de ekonomidir. Yabancılar içerideki işbirlikçi kadrolarıyla ekonomimizi baltalamak için birçok şey yapmaktadırlar. Sorarım size, yabancı paraların TL karşısında bu kadar değerinin artmasını ne ile değerlendiriyoruz? Ülkede ne oldu da döviz bu kadar pahalandı? Peki, ekonomi nasıl düzelir ve ülkemiz daha güçlü nasıl olur? Öncelikle bilinçli toplum. Toplum ülkesine ve devletine sahip çıkmalıdır. Dövizin bunca artmasının temel izâhı bilinçsizlik, çalışmadan kazanma hırsıdır. Devlet çöp alanın faturasını kontrol ederken, döviz ve altın ticareti kayıt dışı sürdürülmektedir. Sorarım size kayıt dışı bir devlet için felaket değil midir? Avrupa’ya gidenler iki şey söyler. Örnek Fransa… Fransa/Almanya vatandaşları ne kadar ırkçı!.. Nedenini sorarsınız.. Cevaba bakın. “Adama İngilizce sordum. Cevap vermedi. Oysa hepsi İngilizce biliyorlar.” Birincisi dillerine çok saygılı ve sahipler. İkincisi ne biliyor musunuz? Paraları… Almanya 2. Dünya Savaşı’nda İngiltere’ye havadan orijinal, hakiki İngiliz parası –sterlin- attı. Hiçbir İngiliz savaş ve açlıkla karşı karşıya olmalarına rağmen bu paraları yerden almadı. Demek ki; Vatanseverlik, Devlete bağlılık, Dinimize hürmet, Millî değerlere sadâkat için adamlar dillerine çok bağlı ve saygılılar. Paralarını bağımsızlıklarının sembolü olarak görüyorlar. Değerli Dostlar… Bankadan kredi çekip dolar alıp dindar geçinenler. Yaptığınızla İslâm Dünyası’nda öncü bir devleti göçürüyor, halkınızın emeğini değersizleştiriyorsunuz. Bankadan kredi çekip dolar alıp Atatürkçü geçinenler. Merhum M. Kemâl Paşa, Cumhuriyet kurulmadan İzmir İktisat Kongresi’nde; “Tam bağımsızlık ekonomik bağımsızlıktan geçer.” demedi mi? Sırf RTE düşmanlığı sâiki ile devlet ve millete düşmanlığın ülkenin bağımsızlık mücadelesini vermiş bir Komutan ve Devlet Adamına taraftarlık ile nasıl açıklanır? Ülkede genel bir tembellik, iş beğenmemek, lükse meyil, kolaycılık var. Özellikle gençlerin üniversite eğitimine yönlendirilmesi çoğunluğunun âvâreleşmesine neden oluyor. Oysa herkes biliyor ki tereddütsüz işe alınan mühendis üç-beş üniversiteden çıkıyor. Talebin çok üzerinde mezun var. Aileler çocuklarını üretim alanlarına yönlendirmelidir. Biz yetişirken hem okula gider hem de köyde yapılan tüm işleri yapardık. Babamızla çift sürer, odun yapar, anamızla çapa kazar, inek sağardık. Milletimiz geleneksel kodlarına dönmelidir. Gelecek çalışkan insanlarca şekillenecektir. Bugün teknolojiye bakın. 1. Dünya Savaşı’nda İngiliz Askerlerine değil, büyük buharlı gemilere ve teknolojiye yenildik. 2. Dünya Savaşı’nı da bilim ve teknoloji kazandı. Dünyaya bakın. Güçlü Batı’yı, Kore, Japonya gibi ülkeleri birkaç marka sürüklüyor. Ancak herkes çalışıyor. Lüks yok, tüketime özendirilmiyor toplum. İsrafa kılıf bulunmuyor. Hele de “Peygamberimiz SAV. bu asırda olsaydı en iyi arabaya binerdi!” diyen FETÖ ahlâksızı ve AKP’liler var ya (Dikkat edin AKPARTİ’liler demedim.) beni cinnete zorluyorlar. Tüm ahlâksız, menfaatperest kesimler toplumdan tasfiye edilmelidir. Döviz ve yabancı paranın TL. karşısında değer kazanmasını bir düşünün. Ülkemize verdiği zararı düşünün. Dilimiz bağımsız Türkiye için ne ifâde ediyorsa ekonomik gücümüz de en az dilimiz kadar değerli. Güçlü ve büyük Türkiye hedefine ancak çok çalışarak ulaşırız. Hamâset üreterek toplumda yer tutan lâfla peynir gemisi yürüten hâbis adamları aramızdan kovunuz. Her türlü tekâmül ve büyüme ancak çalışarak, üreterek, ürettiğini dünyaya satarak gerçekleşir. Ekonomik güç, tam bağımsız Türkiye'dir. Paramıza, geleceğimize, devlet ve milletimize, dinimiz ve vatanımıza sahip çıkalım. Her türlü işbirlikçi, sahtekâr ve devlet düşmanlarına asla fırsat vermeyelim. Türk Devletleri Teşkilatı, D-8 gibi, Millî bünyemizden çıkmış uluslararası organizasyonları destekleyelim. Strateji ve Yönetim Uzmanı Emekli Yarbay Halil MERT
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.