Abdulkadir MENEK
Köşe Yazarı
Abdulkadir MENEK
 

EZAN VE İSLAM KAHRAMANI ADNAN MENDERES

EZAN VE İSLAM KAHRAMANI ADNAN MENDERES Ezan, İslam’ın en önemli şeairlerindendir. Peygamber Efendimiz (ASV) zamanından beri ve O’nun emriyle Müslümanlara namaz vakitlerini bildirmek ve onları namaza davet etmek için okunmaya devam ediliyor. Ezan, aynı zamanda, imana ve kulluğa bir davettir. Dünyanın fani ve ruhları karartan meşgale ve dağdağalarından, huzur ve selamet vahalarına geçmek için çok önemli bir fırsattır. Ezan, şüphesiz ki, bir kurtuluş çağrısıdır. Buradaki manayı tam olarak anlayıp kurtuluş ve saadet sahillerine ulaşmak isteyenler için paha biçilmez bir çağrıdır. Her Müslüman, ezana saygı gösterir. Ezan okununca dinler, kendine çeki düzen verir ve bu arada bazı dualar eder. Ezana olan hürmet, namaz kılmayan veya namazlarını bazen ihmal edem Müslümanlarda bile bariz bir şekilde görülür. Hatta bazı gayr-ı Müslümler bile, okunan ezana hürmet gösterirler. Ülkemizde, belli bir dönemde, bütün dini şeair ile birlikte ezana karşı da çirkin ve yürek yaralayan bir suikast yaşandı. Camilerin önemli bir kısmı kapatıldı, bazıları depo olarak kullanılmaya başlandı. Ahır yapılan camiler bile oldu. CHP’ye teşkilat binası olarak tahsis edilen veya Halkevi olarak kullanılan camilere bile rastlandı. İnsanın söylemeye dili varmıyor ama gazino olarak kullanılan camiler bile oldu. Dini, imanı ve namusu için bu vatanı kurtarmak uğrunda bütün varlığını feda etmekten çekinmeyen aziz milletimiz, din adamlarının bu dönemde birer ikişer darağaçlarına gönderilmesini, İstiklal Mahkemelerinde yargılanmalarını hayret ve hüzün ile takip etti. Kur’an okunan ve öğrenilen dergâh ve medreselerin kapatılması ve İslami kıyafet ve kisvelerin yasaklanmasını yüreği kan ağlayarak yaşadı. Bunlara karşı çıkarak çok ağır bedeller ödeyen çok sayıda insanımız da oldu. Bu arada şapka giymediği için Rize, oraya gönderilen savaş gemisi ile topçu ateşine tutuldu. Milletimiz bütün bu acı ve dramatik icraatları, çoğu zaman bir anlam veremeyerek, sabrın doruklarında yaşayarak Allah’a havale etti. Ezan, esas haliyle yüzyıllarca bu ülkenin semalarını iman ve şehadet ile aydınlattı. Hicri 1350 yılının Ramazan ayının Kadir Gecesinde, Miladi 3 Şubat 1932 tarihinde, bu ülkede, çok dehşetli bir suikast yaşandı ve ezan tam tahrif edilerek Türkçe okunmaya başlandı. Bu dehşetli vaziyet yaklaşık olarak on sekiz yıl devam etti. Bu millet minarelerinde söylenen ‘’Tanrı uludur, Tanrı uludur’’ sözlerini hiçbir zaman ezan olarak kabul etmedi. Bu okumalar ve çığlıkları her duyduğunda, büyük bir yürek sızısı ile yutkundu ve sabır ile Allah’a iltica etmeye devam etti. Ezanı, ‘’yalnız bir köy ahalisini namaza davet değil, belki kâinat sarayında mevcudata karşı umum mahlûkat namına bir ilân-ı Tevhid’’ olarak ifade eden Üstad Bediüzzaman Said Nursi, bu tahrif edilmiş sözlere, eserlerinde bedel ödemeyi göze alarak hep karşı çıktı ve hatta bu söylenişi ‘’şarkı’’ olarak nitelendirdi. Millet sabretti ve 1950 yılının 14 Mayıs’ında eline geçen fırsatı çok iyi değerlendirerek Demokrat Parti ve Adnan Menderes’e iktidarın yolunu açtı. Bu tarih ile birlikte Türkiye’de bazı şeyler değişmeye başladı. Menderes göreve adeta Ezan’ı asli şekline çevirerek başladı. Bürokrasi ve egemen zihniyetin çok çok büyük direnç ve engellemelerine rağmen, birçok hayırlı icraata imza atıldı. Rabbim bazı hayırlı ve güzel işleri herkese nasip etmiyor. Ezanın mahkûm edildiği hazin ve elim halden kurtarılması da Adnan Menderes gibi bir vatan evladına nasip oldu. 72 yıl önce, CHP'den iktidarı devraldıktan kısa bir süre sonra Ezan-ı Muhammediyeyi(ASV) yeniden aslı gibi okutmaya başladı. Bunun için çok zorlu bir mücadele verdiğini biliyorum. Bu ayrı ve uzunca bir makale konusu. Bu kararı ile bütün Müslümanların gönlünde ve duasında yer almaya başladı. Kıyamete kadar bu dualar devam edecek. Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam edilmesinin en büyük sebebi, hiç şüphesiz bu ezan kararı idi. Bazılarının "değiştik" dediklerine bakmayın. Ellerinden gelse ve uygun ortamı bulsalar, ezanı yeniden tahrif etme konusunda en küçük bir tereddüt göstermezler. Zaman zaman iç âlemlerinde hâkim olan zihniyetin dışa yansımalarını görüyoruz. ‘’İktidara gelirsek, Ayasofya’yı yeniden müze yaparız’’ veya 0-5 yaş grubuna verilen dini eğitimi ‘’orta çağ zihniyet’’ olarak nitelendirenlerin gerçek mahiyetleri bu sözler ile anlaşılır. Çünkü varlık sebepleri din düşmanlığı olanların, zihniyeti değişmez. Rabbim kıyamete kadar bu ülkenin semalarında Ezan-ı Muhammediyeyi (ASV) eksik etmesin. Bu milletin kalbindeki Menderes sevgisinin esas sebebi hiç şüphesiz ezana yapılan bu büyük ve manevi hizmettir. Menderes ve arkadaşlarına rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. Abdülkadir MENEK
Ekleme Tarihi: 16 Haziran 2022 - Perşembe

EZAN VE İSLAM KAHRAMANI ADNAN MENDERES

EZAN VE İSLAM KAHRAMANI ADNAN MENDERES Ezan, İslam’ın en önemli şeairlerindendir. Peygamber Efendimiz (ASV) zamanından beri ve O’nun emriyle Müslümanlara namaz vakitlerini bildirmek ve onları namaza davet etmek için okunmaya devam ediliyor. Ezan, aynı zamanda, imana ve kulluğa bir davettir. Dünyanın fani ve ruhları karartan meşgale ve dağdağalarından, huzur ve selamet vahalarına geçmek için çok önemli bir fırsattır. Ezan, şüphesiz ki, bir kurtuluş çağrısıdır. Buradaki manayı tam olarak anlayıp kurtuluş ve saadet sahillerine ulaşmak isteyenler için paha biçilmez bir çağrıdır. Her Müslüman, ezana saygı gösterir. Ezan okununca dinler, kendine çeki düzen verir ve bu arada bazı dualar eder. Ezana olan hürmet, namaz kılmayan veya namazlarını bazen ihmal edem Müslümanlarda bile bariz bir şekilde görülür. Hatta bazı gayr-ı Müslümler bile, okunan ezana hürmet gösterirler. Ülkemizde, belli bir dönemde, bütün dini şeair ile birlikte ezana karşı da çirkin ve yürek yaralayan bir suikast yaşandı. Camilerin önemli bir kısmı kapatıldı, bazıları depo olarak kullanılmaya başlandı. Ahır yapılan camiler bile oldu. CHP’ye teşkilat binası olarak tahsis edilen veya Halkevi olarak kullanılan camilere bile rastlandı. İnsanın söylemeye dili varmıyor ama gazino olarak kullanılan camiler bile oldu. Dini, imanı ve namusu için bu vatanı kurtarmak uğrunda bütün varlığını feda etmekten çekinmeyen aziz milletimiz, din adamlarının bu dönemde birer ikişer darağaçlarına gönderilmesini, İstiklal Mahkemelerinde yargılanmalarını hayret ve hüzün ile takip etti. Kur’an okunan ve öğrenilen dergâh ve medreselerin kapatılması ve İslami kıyafet ve kisvelerin yasaklanmasını yüreği kan ağlayarak yaşadı. Bunlara karşı çıkarak çok ağır bedeller ödeyen çok sayıda insanımız da oldu. Bu arada şapka giymediği için Rize, oraya gönderilen savaş gemisi ile topçu ateşine tutuldu. Milletimiz bütün bu acı ve dramatik icraatları, çoğu zaman bir anlam veremeyerek, sabrın doruklarında yaşayarak Allah’a havale etti. Ezan, esas haliyle yüzyıllarca bu ülkenin semalarını iman ve şehadet ile aydınlattı. Hicri 1350 yılının Ramazan ayının Kadir Gecesinde, Miladi 3 Şubat 1932 tarihinde, bu ülkede, çok dehşetli bir suikast yaşandı ve ezan tam tahrif edilerek Türkçe okunmaya başlandı. Bu dehşetli vaziyet yaklaşık olarak on sekiz yıl devam etti. Bu millet minarelerinde söylenen ‘’Tanrı uludur, Tanrı uludur’’ sözlerini hiçbir zaman ezan olarak kabul etmedi. Bu okumalar ve çığlıkları her duyduğunda, büyük bir yürek sızısı ile yutkundu ve sabır ile Allah’a iltica etmeye devam etti. Ezanı, ‘’yalnız bir köy ahalisini namaza davet değil, belki kâinat sarayında mevcudata karşı umum mahlûkat namına bir ilân-ı Tevhid’’ olarak ifade eden Üstad Bediüzzaman Said Nursi, bu tahrif edilmiş sözlere, eserlerinde bedel ödemeyi göze alarak hep karşı çıktı ve hatta bu söylenişi ‘’şarkı’’ olarak nitelendirdi. Millet sabretti ve 1950 yılının 14 Mayıs’ında eline geçen fırsatı çok iyi değerlendirerek Demokrat Parti ve Adnan Menderes’e iktidarın yolunu açtı. Bu tarih ile birlikte Türkiye’de bazı şeyler değişmeye başladı. Menderes göreve adeta Ezan’ı asli şekline çevirerek başladı. Bürokrasi ve egemen zihniyetin çok çok büyük direnç ve engellemelerine rağmen, birçok hayırlı icraata imza atıldı. Rabbim bazı hayırlı ve güzel işleri herkese nasip etmiyor. Ezanın mahkûm edildiği hazin ve elim halden kurtarılması da Adnan Menderes gibi bir vatan evladına nasip oldu. 72 yıl önce, CHP'den iktidarı devraldıktan kısa bir süre sonra Ezan-ı Muhammediyeyi(ASV) yeniden aslı gibi okutmaya başladı. Bunun için çok zorlu bir mücadele verdiğini biliyorum. Bu ayrı ve uzunca bir makale konusu. Bu kararı ile bütün Müslümanların gönlünde ve duasında yer almaya başladı. Kıyamete kadar bu dualar devam edecek. Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam edilmesinin en büyük sebebi, hiç şüphesiz bu ezan kararı idi. Bazılarının "değiştik" dediklerine bakmayın. Ellerinden gelse ve uygun ortamı bulsalar, ezanı yeniden tahrif etme konusunda en küçük bir tereddüt göstermezler. Zaman zaman iç âlemlerinde hâkim olan zihniyetin dışa yansımalarını görüyoruz. ‘’İktidara gelirsek, Ayasofya’yı yeniden müze yaparız’’ veya 0-5 yaş grubuna verilen dini eğitimi ‘’orta çağ zihniyet’’ olarak nitelendirenlerin gerçek mahiyetleri bu sözler ile anlaşılır. Çünkü varlık sebepleri din düşmanlığı olanların, zihniyeti değişmez. Rabbim kıyamete kadar bu ülkenin semalarında Ezan-ı Muhammediyeyi (ASV) eksik etmesin. Bu milletin kalbindeki Menderes sevgisinin esas sebebi hiç şüphesiz ezana yapılan bu büyük ve manevi hizmettir. Menderes ve arkadaşlarına rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. Abdülkadir MENEK
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.