Ahmet Aydın
Köşe Yazarı
Ahmet Aydın
 

Kıyamet Kopmadı

Kıyamet Kopmadı  Dün günlerden 15 Temmuz Cuma. Saat 17.00, Planımız, Akşam namazı KÂBE'de, Akabinde TAVAF, Akabinde yatsı namazı KÂBE'de ve Otele dönüş. Niyetimiz böyle idi. Kâbe'ye vardığımızda yürüyen merdivenlerle teras diyebileceğimiz en üst kata yönlendirildik. Bu alanda da tavaf yapılıyor. Sanki Kâbe'ye kuş bakışı. Bambaşka bir duygu, bambaşka heyecan. Tavafa yeşil ışıktan başladık ellerimizi Kâbe'ye doğru kaldırıp, 'ALLAHÜ EKBER' diyerek herkes gibi Peygamberlerin sünneti gereği.         Su gibi akıyoruz, akıntıya kendimizi kaptırdık isteyerek. Fakat bu akıntı şerre değil, hayra alâmet. Arkadaşım sağolsun hem benden daha seri, hem de benim gibi hareketli, pratik. İlk üç tavafı bitirmeden akşam ezanı okundu.         Kâbe'de ezan dinlemek canlı canlı müthiş bir duygu. Kâbe karşında, Kâbe'ye kuş bakışı namaz kılmak bambaşka bir haz, mutluluk, sevinç.         Namazdan sonra geri kalan şavtlarımızı da bitirdik dillerimiz, kalplerimiz, gözlerimiz, bütün bedenimiz Allah AZZE ve CELLE ile. Tavaf'tan sonra iki rekat nafile namazı da kıldık şükürler ola. Yatsı namazına bir saattan az bir zaman vardı bitirdiğimizde. Arkadaşım,   -Ben fazla yorulduğumda başım dönüyor, düşüyorum, yatsı namazına da kalamayacağım" dedi. Ben de, -Birlikte geldik, birlikte döneceğiz. Anca beraber kanca beraber" dedim. Otobüs durağına geldik. Otobüsler dizili. Lakin bir hareketlililk yok. Uzunca bekleyişten sonra otobüstekilerin,   -Kaptan neden hareket etmiyoruz" sesleri yükselmeye başladı. Ancak bizim usûlü bilmeyişimizden. Namaz vakitlerine yarım saat kala ne KÂBE'den şehir merkezine, ne de şehir merkezinden KÂBE'ye otobüs kalkmaz. Namazdan sonra hareket eder otobüsler.         Aman Allah'ım KÂBE' den yatsı ezanı okunmaya başladı yanık sesiyle müezzinin gevrek gevrek. -ALLAHÜ EKBER ALLAHÜ EKBER "ALLAH EN BÜYÜKTÜR, ALLAH EN BÜYÜKTÜR" nidalarıyla. Bilâli Habeşî sanki geri döndü Mekke'ye. Mekke'nin dağları taşları çınlatıyordu her tarafa ezan sesiyle, 'Ey insanoğlu, kibirlenme, gururlanma, sen değilsin en büyük, Allah AZZE ve CELLE'dir en büyük, Hazreti Muhammed Allah AZZE ve CELLE' nin Rasûlüdür, elçisidir' dercesine. Ezan daha bitmeden herkes otobüsten indi. Seccadeler otobüsün önüne, yanına, meydanlara kadınlar, erkekler tarafından serildi. Bir anda meydanda kaç insan varsa sâf olup dizildi yönleri KÂBE'e, kalpleri Allah AZZE ve CELLE' ye.         Yatsı namazını kılıp, her vakitte olduğu gibi cenaze namazı da kılındı peşinden. Namazdan sonra insanlar 'tekabbelallah, Allah kabul etsin' diye tebrikleşiyor. Namazını cemaatle kılanlar kıldı, kılmayanlara da zorlanmadı. Lakin ne namaza zorlama var, ne de yasaklama.         Cemaatle namaz kılmakla kıyamet kopmadı ya, içimizdeki bazı densiz, beyinsizlerin kendini bilmez, Rabbinden korkmaz cahillerin, namaz kılanları gördükleri zaman çıkardıkları yaygara gibi. Neyimiş, burası kamusal alanmış, burası kütüphanesiy miş, burası laikmiş, laik değilmiş, daha neler neler.          Sana ne be adam milletin namazı, abdesti, gusülü, oruçlusu, oruçsuzu, baş örtülüsü başı açığı. Başka işin yok mu senin? Devlet sana milletin namaz kılanlarını, kılmayanlarını incele, insanları fişle diye mi maaş veriyor? Seni kim dikti bu iş için? Yoksa sen başka birileri tarafından da mı emir alıyorsun, para alıyorsun! Pes doğrusu, müslüman mahallesinde bilmem ne satıyorsun derler ya tıpkı böyle bu zırtlatanlar.         Hangi zaman da, hangi devirde yaşıyoruz. Millet aya gider, biz yaya. Millet Marsa gider mars der bizim kisi arsa, arsa der. Millet güneşe gitmeye çalışıyor bizimkiler bir birini yemeye.         Her millette olduğu gibi Musa (a.s)'ın kavmi sapıtınca, Allah AZZE ve CELLE, Bismillahirrahmanirrahim "Musa tayin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Musa dedi ki: «Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizden birtakım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini saptırırsın, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin!" (Ârâf :155). Biz de diyoruz ki;         "Allah'ım AZZE VE CELLE ŞANÜHÜ, içimizdeki beyinsizler yüzünden bizleri helak etme. Bizleri saptırma, bizleri bağışla, acı bizlere. Sen bağışlayanların en iyisisin" diyoruz. Sağlık sıhhat ve afiyetler dilerim herkese. Mekke'i Mükerreme'den Selam... Saygı... Hürmetler. Ahmet AYDIN
Ekleme Tarihi: 17 Temmuz 2022 - Pazar

Kıyamet Kopmadı

Kıyamet Kopmadı  Dün günlerden 15 Temmuz Cuma. Saat 17.00, Planımız, Akşam namazı KÂBE'de, Akabinde TAVAF, Akabinde yatsı namazı KÂBE'de ve Otele dönüş. Niyetimiz böyle idi. Kâbe'ye vardığımızda yürüyen merdivenlerle teras diyebileceğimiz en üst kata yönlendirildik. Bu alanda da tavaf yapılıyor. Sanki Kâbe'ye kuş bakışı. Bambaşka bir duygu, bambaşka heyecan. Tavafa yeşil ışıktan başladık ellerimizi Kâbe'ye doğru kaldırıp, 'ALLAHÜ EKBER' diyerek herkes gibi Peygamberlerin sünneti gereği.         Su gibi akıyoruz, akıntıya kendimizi kaptırdık isteyerek. Fakat bu akıntı şerre değil, hayra alâmet. Arkadaşım sağolsun hem benden daha seri, hem de benim gibi hareketli, pratik. İlk üç tavafı bitirmeden akşam ezanı okundu.         Kâbe'de ezan dinlemek canlı canlı müthiş bir duygu. Kâbe karşında, Kâbe'ye kuş bakışı namaz kılmak bambaşka bir haz, mutluluk, sevinç.         Namazdan sonra geri kalan şavtlarımızı da bitirdik dillerimiz, kalplerimiz, gözlerimiz, bütün bedenimiz Allah AZZE ve CELLE ile. Tavaf'tan sonra iki rekat nafile namazı da kıldık şükürler ola. Yatsı namazına bir saattan az bir zaman vardı bitirdiğimizde. Arkadaşım,   -Ben fazla yorulduğumda başım dönüyor, düşüyorum, yatsı namazına da kalamayacağım" dedi. Ben de, -Birlikte geldik, birlikte döneceğiz. Anca beraber kanca beraber" dedim. Otobüs durağına geldik. Otobüsler dizili. Lakin bir hareketlililk yok. Uzunca bekleyişten sonra otobüstekilerin,   -Kaptan neden hareket etmiyoruz" sesleri yükselmeye başladı. Ancak bizim usûlü bilmeyişimizden. Namaz vakitlerine yarım saat kala ne KÂBE'den şehir merkezine, ne de şehir merkezinden KÂBE'ye otobüs kalkmaz. Namazdan sonra hareket eder otobüsler.         Aman Allah'ım KÂBE' den yatsı ezanı okunmaya başladı yanık sesiyle müezzinin gevrek gevrek. -ALLAHÜ EKBER ALLAHÜ EKBER "ALLAH EN BÜYÜKTÜR, ALLAH EN BÜYÜKTÜR" nidalarıyla. Bilâli Habeşî sanki geri döndü Mekke'ye. Mekke'nin dağları taşları çınlatıyordu her tarafa ezan sesiyle, 'Ey insanoğlu, kibirlenme, gururlanma, sen değilsin en büyük, Allah AZZE ve CELLE'dir en büyük, Hazreti Muhammed Allah AZZE ve CELLE' nin Rasûlüdür, elçisidir' dercesine. Ezan daha bitmeden herkes otobüsten indi. Seccadeler otobüsün önüne, yanına, meydanlara kadınlar, erkekler tarafından serildi. Bir anda meydanda kaç insan varsa sâf olup dizildi yönleri KÂBE'e, kalpleri Allah AZZE ve CELLE' ye.         Yatsı namazını kılıp, her vakitte olduğu gibi cenaze namazı da kılındı peşinden. Namazdan sonra insanlar 'tekabbelallah, Allah kabul etsin' diye tebrikleşiyor. Namazını cemaatle kılanlar kıldı, kılmayanlara da zorlanmadı. Lakin ne namaza zorlama var, ne de yasaklama.         Cemaatle namaz kılmakla kıyamet kopmadı ya, içimizdeki bazı densiz, beyinsizlerin kendini bilmez, Rabbinden korkmaz cahillerin, namaz kılanları gördükleri zaman çıkardıkları yaygara gibi. Neyimiş, burası kamusal alanmış, burası kütüphanesiy miş, burası laikmiş, laik değilmiş, daha neler neler.          Sana ne be adam milletin namazı, abdesti, gusülü, oruçlusu, oruçsuzu, baş örtülüsü başı açığı. Başka işin yok mu senin? Devlet sana milletin namaz kılanlarını, kılmayanlarını incele, insanları fişle diye mi maaş veriyor? Seni kim dikti bu iş için? Yoksa sen başka birileri tarafından da mı emir alıyorsun, para alıyorsun! Pes doğrusu, müslüman mahallesinde bilmem ne satıyorsun derler ya tıpkı böyle bu zırtlatanlar.         Hangi zaman da, hangi devirde yaşıyoruz. Millet aya gider, biz yaya. Millet Marsa gider mars der bizim kisi arsa, arsa der. Millet güneşe gitmeye çalışıyor bizimkiler bir birini yemeye.         Her millette olduğu gibi Musa (a.s)'ın kavmi sapıtınca, Allah AZZE ve CELLE, Bismillahirrahmanirrahim "Musa tayin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Musa dedi ki: «Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizden birtakım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini saptırırsın, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin!" (Ârâf :155). Biz de diyoruz ki;         "Allah'ım AZZE VE CELLE ŞANÜHÜ, içimizdeki beyinsizler yüzünden bizleri helak etme. Bizleri saptırma, bizleri bağışla, acı bizlere. Sen bağışlayanların en iyisisin" diyoruz. Sağlık sıhhat ve afiyetler dilerim herkese. Mekke'i Mükerreme'den Selam... Saygı... Hürmetler. Ahmet AYDIN
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.