Ahmet Aydın
Köşe Yazarı
Ahmet Aydın
 

YÜKÜMÜZ AĞIR GELDİ

YÜKÜMÜZ AĞIR GELDİ Namaza yetişmeliyiz. Öğle vakti ezanı okundu. Asansör bekliyoruz. Her gelen asansör dolu. Beklemekteyiz. Asansörün kapısı açıldğında bir kişi ancak binebilirdi. Fakat biz arkadaşımla iki kişiyiz. İkimizde binebiliriz, nasıl olsa benim kilom az, düşüncesiyle asansöre bindik. Asansör alarmı çaldı. Arkadaşım inmek istedi. Ben ondan önce indim. Yine alarm çaldı. Arkadaşım indi ben bindim, alarm çalmadı. Nede olsa 59 kiloyum diye. düşündüm.         Asansörde varız on iki kişiden fazla. Biraz, -İyi ki 59 kiloyum. Ya mahşer günü olsaydı ben ne yapardım. Fazlalığın hesabını nasıl verirdim. diye espiri yapayım dedim.         Şaka da olsa ileri gitmemeliydim. Bir anda ağzımdan çıktı. Asansördekiler, -İnşaallah" dediler. İniyoruz. Aman Allah'ım üç kat inmedik ki asansörün kapıları açıldı. Kapıda bekleyen hiç kimse yok. Fakat yukarıda çalmayan alarm, "YÜKÜKÜMÜZ AĞIR GELDİ" diye çalmaya başladı. Tabiki en son binen benim, biliyorum inmeliyim. İnerken, -Allah'ım, büyük konuşarak Ahirette kaybedenlerden eyleme beni" dedim. Asansördekiler gülümsediler, -İnşaallah" dediler.         Her şerde değil, her şeyde bir hayır vardır diyerek başka bir asansör bekledim. İlk gelen asansöre bindim. Yanımdaki iki kişiden biri, -Nerelisin dedi. -Amasya'lıyım dedim. -Siz nerelisiniz dedim, -Adana'lıyım" dedi. Ben de, -Adana Karaisalı ilçesinde öğretmendim. Emekli oldum. Şimdi İstanbul'da ikamet ediyorum" dedim. Bana, -Meslekçi misin? dedi, -Evet" dedim. Bu ara mescide de gelmiştik. Namaz kılınıyordu. Bana, -Sizin meslekte emekli olmak diye bir şey var mı ki. Bak, işte imam. Belki de emekli. Ama görev yapıyor. dedi. -Evet öyle. Öğretmen de öyle. Bizim meslekte emekli olmuş biri, herhangi bir kişinin, bir öğrencinin, bir çocuğun yanlışını gördüğünde, eğer onu tatlı dille uyarmadan geçiyorsa, ben ona öğretmen demem. Onun öğretmenliği bitmiştir. Sınıfta kalmıştır öğretmenimiz. dedim. -Çok haklısın sayın hocam, görüşmek üzere. dedi.         Allah'ım AZZE VE CELLE, bizleri bir anlık da olsa, şaka da olsa hata kusur, günah işlemekten uzak eyle.        Şaka yollu da olsa bir başkasını küçümseme, dalga geçme, kibirlenme, büyüklenme hastalığını, illetini nasip etme, af eyle diyoruz.        Biz, imam, öğretmen olarak daima, "EMRİ BİL MAĞRUF VE NEHYİ ANİL MÜNKERle meşgul olanlardan, yani iyiliği emir, kötülüğü nehiy edenlerden eyle. İyi şeylerle meşgul olmayı nasip eyle diyoruz. Ahmet AYDIN.        
Ekleme Tarihi: 04 Temmuz 2022 - Pazartesi

YÜKÜMÜZ AĞIR GELDİ

YÜKÜMÜZ AĞIR GELDİ Namaza yetişmeliyiz. Öğle vakti ezanı okundu. Asansör bekliyoruz. Her gelen asansör dolu. Beklemekteyiz. Asansörün kapısı açıldğında bir kişi ancak binebilirdi. Fakat biz arkadaşımla iki kişiyiz. İkimizde binebiliriz, nasıl olsa benim kilom az, düşüncesiyle asansöre bindik. Asansör alarmı çaldı. Arkadaşım inmek istedi. Ben ondan önce indim. Yine alarm çaldı. Arkadaşım indi ben bindim, alarm çalmadı. Nede olsa 59 kiloyum diye. düşündüm.         Asansörde varız on iki kişiden fazla. Biraz, -İyi ki 59 kiloyum. Ya mahşer günü olsaydı ben ne yapardım. Fazlalığın hesabını nasıl verirdim. diye espiri yapayım dedim.         Şaka da olsa ileri gitmemeliydim. Bir anda ağzımdan çıktı. Asansördekiler, -İnşaallah" dediler. İniyoruz. Aman Allah'ım üç kat inmedik ki asansörün kapıları açıldı. Kapıda bekleyen hiç kimse yok. Fakat yukarıda çalmayan alarm, "YÜKÜKÜMÜZ AĞIR GELDİ" diye çalmaya başladı. Tabiki en son binen benim, biliyorum inmeliyim. İnerken, -Allah'ım, büyük konuşarak Ahirette kaybedenlerden eyleme beni" dedim. Asansördekiler gülümsediler, -İnşaallah" dediler.         Her şerde değil, her şeyde bir hayır vardır diyerek başka bir asansör bekledim. İlk gelen asansöre bindim. Yanımdaki iki kişiden biri, -Nerelisin dedi. -Amasya'lıyım dedim. -Siz nerelisiniz dedim, -Adana'lıyım" dedi. Ben de, -Adana Karaisalı ilçesinde öğretmendim. Emekli oldum. Şimdi İstanbul'da ikamet ediyorum" dedim. Bana, -Meslekçi misin? dedi, -Evet" dedim. Bu ara mescide de gelmiştik. Namaz kılınıyordu. Bana, -Sizin meslekte emekli olmak diye bir şey var mı ki. Bak, işte imam. Belki de emekli. Ama görev yapıyor. dedi. -Evet öyle. Öğretmen de öyle. Bizim meslekte emekli olmuş biri, herhangi bir kişinin, bir öğrencinin, bir çocuğun yanlışını gördüğünde, eğer onu tatlı dille uyarmadan geçiyorsa, ben ona öğretmen demem. Onun öğretmenliği bitmiştir. Sınıfta kalmıştır öğretmenimiz. dedim. -Çok haklısın sayın hocam, görüşmek üzere. dedi.         Allah'ım AZZE VE CELLE, bizleri bir anlık da olsa, şaka da olsa hata kusur, günah işlemekten uzak eyle.        Şaka yollu da olsa bir başkasını küçümseme, dalga geçme, kibirlenme, büyüklenme hastalığını, illetini nasip etme, af eyle diyoruz.        Biz, imam, öğretmen olarak daima, "EMRİ BİL MAĞRUF VE NEHYİ ANİL MÜNKERle meşgul olanlardan, yani iyiliği emir, kötülüğü nehiy edenlerden eyle. İyi şeylerle meşgul olmayı nasip eyle diyoruz. Ahmet AYDIN.        
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.