Ravza ZEYBEK
Köşe Yazarı
Ravza ZEYBEK
 

Modern Dünyanın Mağaraları

Modern Dünyanın Mağaraları Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla… ‘Kişinin önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu kayıt altına alan takipçiler vardır.Bir toplum kendisini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez. Allah herhangi bir toplumun başına bir kötülük gelmesini diledi mi, artık onun çevrilmesi mümkün değildir. Onların Allah’tan başka yardımcıları da bulunmaz’ (Rad 11) Tüm dünyanın bu virüsle imtihanı nerdeyse bir buçuk yıl oldu. Salgının ilk başladığı zaman ki endişeleri daha çok kanıksadık. Kısıtlamalar hayatımızın bir parçası olduğu şu günlerde bu gün itibariyle ülkece tam kapanma önlemini de almış olacağız. Kiminde tam kapanmanın düşüncesi bile ruhunu daralsa da en azından sağlıklı olmanın şükrünü eda edebilmeliyiz deyip dostlarımızla birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye ediyoruz. Özgürlük , sözlükte herhangi bir koşulla sınırlanmama, zorlamaya, kısıtlamaya bağlı olmaksızın düşünme ve davranma durumu diye tanımlanır. Pandemiyle beraber en çok özgürlüğün insanın elinden alınması sıkıcı olmuştur muhakkak. İnsan tabiatı gereği kısıtlama onu zorlar, belirli emirleri yerine getirmek onu zorlar çünkü ruhumuzun özgür bir yapısı vardır. Dünya dahi bize zor gelmesinin sebebi ruhumuzun sahip olduğu özgürlüğü nefsin eline verip kendi kendimizi dünya hapishanesine atmış olmamızdandır. Halbuki Allah u Tealâ hazretleri insanın fıtratının gereği özgürlüğü tanımlamış ve bize yolunu göstermiştir. İnsan öyle asidir ki yâr ile ağyarı bir birbirine karıştırır da işin içinden çıkamaz. Ön sekiz günlük tam kapanmanın bizi korkutmasının sebebi bu olsa gerek. Elbette bunun bir de maddi boyutu var ki esnafların, küçük işletmelerin, kiracı olanların ve birçok kişiyi endişeye sürükleyen maddi sıkıntılar. Allah’ın bizeKur’an-ı Kerim de en fazla konu olarak infak etmek ve zekattan bahseder. Şimdi bu infakı daha bir fazlalaştırma zamanıdır. İki ekmeğimiz varsa birini vereceğiz, bir tane varsa bölüşeceğiz! Bu zor süreçte kime nasıl destek olmamız gerekiyorsa en yakınlarımızdan başlayarak elimizi taşın altına koyacağız. Bir birimize merhametimiz ilahi merhameti celbeder de o Rahmetle bu Ramazan ayında kurtuluşa erenlerden olarak bayram yaparız. Ramazan ayının en samimi şekilde geçirdiğimizi düşünüyorum. Hayatımızda ki olumsuzlukların ya da kötü olayların bize öğrettiği dersleri görürsek bu imtihanları da vermiş oluruz inşallah. Geçen sene ki yazım da bu sürece ilişkin şöyle bir yorum yapmışız. Hazır hayatı biraz yavaşlattığımız bu günlerde gönlüme Ashab-ı Kehf ve Hz. Peygamberin Hira Mağarasında ve hatta Sevr Mağarasında geçirdiği zamanlar geldi. Neden insan ömrünün en güzel zamanlarında kendini küçücük bir mağaraya hapseder orada vakit geçirir? Cahiliye döneminin en karanlık dönemidir o dönem. İnsanların insanlıktan, merhametten ve adaletten yana nasiplerinin olmadığı zamanlar. Zulme ‘Dur’ diyemediği, kadınların sadece bir eşya gibi görüldüğü, zenginin zenginle olduğu, fakir fukaranın hor görüldüğü insan onurunun, haysiyetin olmadığıve Hakkın yerini batılın aldığı zamanda(Hiç yabancı değiliz sanki günümüzden farklı değilmiş aslında) Allah Rasulünün kalbini avutan sadece Hira Mağarası oluyor. Niçin? Allah Rasulü efendimizin Risaletinden yaklaşık beş yüzyıl öncesinde Hz. İsa peygamberin Risalet dönemine rastlar Ashab-ı Kehf’in yaşadığı zaman…İmanlarını gizlemeden yaşadıkları dönemin putperest anlayışına, çarpık inanışlarına ve zulüm iktidarına baş kaldıran, sayıda az olan ama kuvvette Allah’ın yanlarında olan imanlı gençler…‘O (yiğit) gençler mağaraya sığınmışlar ve: Rabbimiz! Bize tarafından rahmet ver ve bize, (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla! demişlerdi.’(Kehf Suresi 10.Ayet) Öyle bir mücadele vermişler ki en sonunda Allah’a yönelerek ondan bir yardım beklemeleri ve Allah’ın onları bir mucizeyle şereflenmeleri. Bir mağara ve kötülüklerden korunma, Allah’a dönme onun korumasına sığınmak… Mağaranın dışı oraya sığınanların mânen dayanamadıkları zulümlerle dolu. Mağaranın dışında vahşet, haksızlık, insanlığın katledildiği ne yazık ki elden bir şeylerin gelmediği yer. Peki mağaranın sunduğu neydi? Ashab-ı Kehf’e korunak bir sığınak, özgür bir alandı ve korundular. Hz. Peygambere ne idi Hira? Bir mâbed, bir teselli ve zamanın tüm haksızlığa karşı kalben bir direnişti. Tüm kötülüklere önce içinde verdikleri bir mücadeleydi. Dış âlemin size sunduğu konforun olduğu ama manevi bir dinamiğin, manevi bir sofranın olmadığı yerde dış dünyanın sizi mutmain etmeyişidir. Ve beklenen vahye muhataptı…Risaletti! Covid-19 salgınında tüm dünya gördü ki ne kadar paranız, malınız, mülkünüz olsa da sizi sahip olduğunuz konforunuz kurtaramayacak. Şuan tüm insanlık kendi mağarasına çekilmek zorunda! Korunmak için, hayatta kalmak için, sevdikleriyle beraber olmak için… Eğer o evlerin ki bizim mağaralarımız, içinde Asha-ı Kehf gibi arkadaşlarınız varsa yüzyıllar geçse de bir mucizeye şahit olmanız kaçınılmazdır. Eğer sığındığınız o evler bir Hira olursa Allah’ın vahyi hayatınızın sınır çizgilerini oluşturuyorsa ebedi bir mucizeye yol alıyorsunuz demektir. Eğer o evler bir Sevr ise ve Alah’a güvenmiş bir imanınız varsa, ardınıza düşen en azılı düşman olsa da Allah’ın yardımı her şartta sizi bulacaktır. Gönlümüzün mağaralarında Allah’ın bize göstermek istediği hakikati bulmak ümidiyle... Ravza Zeybek
Ekleme Tarihi: 29 Nisan 2021 - Perşembe

Modern Dünyanın Mağaraları

Modern Dünyanın Mağaraları Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla… ‘Kişinin önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu kayıt altına alan takipçiler vardır.Bir toplum kendisini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez. Allah herhangi bir toplumun başına bir kötülük gelmesini diledi mi, artık onun çevrilmesi mümkün değildir. Onların Allah’tan başka yardımcıları da bulunmaz’ (Rad 11) Tüm dünyanın bu virüsle imtihanı nerdeyse bir buçuk yıl oldu. Salgının ilk başladığı zaman ki endişeleri daha çok kanıksadık. Kısıtlamalar hayatımızın bir parçası olduğu şu günlerde bu gün itibariyle ülkece tam kapanma önlemini de almış olacağız. Kiminde tam kapanmanın düşüncesi bile ruhunu daralsa da en azından sağlıklı olmanın şükrünü eda edebilmeliyiz deyip dostlarımızla birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye ediyoruz. Özgürlük , sözlükte herhangi bir koşulla sınırlanmama, zorlamaya, kısıtlamaya bağlı olmaksızın düşünme ve davranma durumu diye tanımlanır. Pandemiyle beraber en çok özgürlüğün insanın elinden alınması sıkıcı olmuştur muhakkak. İnsan tabiatı gereği kısıtlama onu zorlar, belirli emirleri yerine getirmek onu zorlar çünkü ruhumuzun özgür bir yapısı vardır. Dünya dahi bize zor gelmesinin sebebi ruhumuzun sahip olduğu özgürlüğü nefsin eline verip kendi kendimizi dünya hapishanesine atmış olmamızdandır. Halbuki Allah u Tealâ hazretleri insanın fıtratının gereği özgürlüğü tanımlamış ve bize yolunu göstermiştir. İnsan öyle asidir ki yâr ile ağyarı bir birbirine karıştırır da işin içinden çıkamaz. Ön sekiz günlük tam kapanmanın bizi korkutmasının sebebi bu olsa gerek. Elbette bunun bir de maddi boyutu var ki esnafların, küçük işletmelerin, kiracı olanların ve birçok kişiyi endişeye sürükleyen maddi sıkıntılar. Allah’ın bizeKur’an-ı Kerim de en fazla konu olarak infak etmek ve zekattan bahseder. Şimdi bu infakı daha bir fazlalaştırma zamanıdır. İki ekmeğimiz varsa birini vereceğiz, bir tane varsa bölüşeceğiz! Bu zor süreçte kime nasıl destek olmamız gerekiyorsa en yakınlarımızdan başlayarak elimizi taşın altına koyacağız. Bir birimize merhametimiz ilahi merhameti celbeder de o Rahmetle bu Ramazan ayında kurtuluşa erenlerden olarak bayram yaparız. Ramazan ayının en samimi şekilde geçirdiğimizi düşünüyorum. Hayatımızda ki olumsuzlukların ya da kötü olayların bize öğrettiği dersleri görürsek bu imtihanları da vermiş oluruz inşallah. Geçen sene ki yazım da bu sürece ilişkin şöyle bir yorum yapmışız. Hazır hayatı biraz yavaşlattığımız bu günlerde gönlüme Ashab-ı Kehf ve Hz. Peygamberin Hira Mağarasında ve hatta Sevr Mağarasında geçirdiği zamanlar geldi. Neden insan ömrünün en güzel zamanlarında kendini küçücük bir mağaraya hapseder orada vakit geçirir? Cahiliye döneminin en karanlık dönemidir o dönem. İnsanların insanlıktan, merhametten ve adaletten yana nasiplerinin olmadığı zamanlar. Zulme ‘Dur’ diyemediği, kadınların sadece bir eşya gibi görüldüğü, zenginin zenginle olduğu, fakir fukaranın hor görüldüğü insan onurunun, haysiyetin olmadığıve Hakkın yerini batılın aldığı zamanda(Hiç yabancı değiliz sanki günümüzden farklı değilmiş aslında) Allah Rasulünün kalbini avutan sadece Hira Mağarası oluyor. Niçin? Allah Rasulü efendimizin Risaletinden yaklaşık beş yüzyıl öncesinde Hz. İsa peygamberin Risalet dönemine rastlar Ashab-ı Kehf’in yaşadığı zaman…İmanlarını gizlemeden yaşadıkları dönemin putperest anlayışına, çarpık inanışlarına ve zulüm iktidarına baş kaldıran, sayıda az olan ama kuvvette Allah’ın yanlarında olan imanlı gençler…‘O (yiğit) gençler mağaraya sığınmışlar ve: Rabbimiz! Bize tarafından rahmet ver ve bize, (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla! demişlerdi.’(Kehf Suresi 10.Ayet) Öyle bir mücadele vermişler ki en sonunda Allah’a yönelerek ondan bir yardım beklemeleri ve Allah’ın onları bir mucizeyle şereflenmeleri. Bir mağara ve kötülüklerden korunma, Allah’a dönme onun korumasına sığınmak… Mağaranın dışı oraya sığınanların mânen dayanamadıkları zulümlerle dolu. Mağaranın dışında vahşet, haksızlık, insanlığın katledildiği ne yazık ki elden bir şeylerin gelmediği yer. Peki mağaranın sunduğu neydi? Ashab-ı Kehf’e korunak bir sığınak, özgür bir alandı ve korundular. Hz. Peygambere ne idi Hira? Bir mâbed, bir teselli ve zamanın tüm haksızlığa karşı kalben bir direnişti. Tüm kötülüklere önce içinde verdikleri bir mücadeleydi. Dış âlemin size sunduğu konforun olduğu ama manevi bir dinamiğin, manevi bir sofranın olmadığı yerde dış dünyanın sizi mutmain etmeyişidir. Ve beklenen vahye muhataptı…Risaletti! Covid-19 salgınında tüm dünya gördü ki ne kadar paranız, malınız, mülkünüz olsa da sizi sahip olduğunuz konforunuz kurtaramayacak. Şuan tüm insanlık kendi mağarasına çekilmek zorunda! Korunmak için, hayatta kalmak için, sevdikleriyle beraber olmak için… Eğer o evlerin ki bizim mağaralarımız, içinde Asha-ı Kehf gibi arkadaşlarınız varsa yüzyıllar geçse de bir mucizeye şahit olmanız kaçınılmazdır. Eğer sığındığınız o evler bir Hira olursa Allah’ın vahyi hayatınızın sınır çizgilerini oluşturuyorsa ebedi bir mucizeye yol alıyorsunuz demektir. Eğer o evler bir Sevr ise ve Alah’a güvenmiş bir imanınız varsa, ardınıza düşen en azılı düşman olsa da Allah’ın yardımı her şartta sizi bulacaktır. Gönlümüzün mağaralarında Allah’ın bize göstermek istediği hakikati bulmak ümidiyle... Ravza Zeybek
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.