EROL AYDIN
Köşe Yazarı
EROL AYDIN
 

SOSYOLOJİK OLARAK, CAMİ- OKUL KARŞILAŞTIRMASI

SOSYOLOJİK OLARAK, CAMİ- OKUL KARŞILAŞTIRMASI Ülkemizde bitmeyen tartışmaların başında cami-okul karşılaştırması gelmektedir. Bu iki müesseseyi birbirinin ikamesi olarak görmek en baştan yanlıştır. Her ikisinin misyonları farklı olduğu için böyle bir mukayeseye ihtiyaçta yoktur. Fakat bu konuyu her fırsatta ısıtıp önümüze koyanlar iyi niyetli değillerdir. Camiyle, cemaatle ilgili olmayan seküler çevrelerin karşı oldukları dine, direk eleştiri getiremedikleri için meseleye arkadan dolanma çabasından başka bir şey değildir. İslam dini ilme karşı olmadığı için, eğitim konusunda camiyi engel olarak görmek bilinçaltının yansımasından başka bir şey değildir. Söyleyemedikleri fakat ima ettikleri aslında dinin gelişmemize engel olduğu düşüncesidir. Bu asırda bu tür şeyleri “Bağnazlık ve gericilik” olarak gördükleri için hazımsızlıklarının yansımasını cami sayısına takarak ortaya koymaktadırlar. Efendim, “Ülkede okul sayısından fazla cami varmış ta, ne gereği varmış” gibi klasik ifadeler. Bir kere camileri devlet yapmamakta olup, tamamen bağış veya hayırsever Müslümanların yardımları ile yapılmaktadır. Dolayısı ile insanların bu konuda ki tercihlerini sorgulamak kimsenin haddi değildir. İkincisi kimseyi zorla camiye götürmek gibi bir durum söz konusu değildir. İnanç konusunda herkes özgürdür. Zaten iman konusu gönül işidir, zorlamayla yapılacak iş değildir. Küçük çocukların camilere götürülmesi diğer bir eleştiri konusudur. “Ağaç yaş iken eğilir” ilkesi çerçevesinde en temel düzeyde din eğitimi vermenin ne mahsuru vardır? Bunu anlamakta mümkün değildir. Çocuk büyüdüğünde, özgür iradesi ile ya inanacak ya da inanmayacaktır. Bu tür tartışmalar batı toplumlarında mevcut değildir. Hiç kimse kilise ve papaz hakkında ileri-geri konuşamaz. Bizde ki diğer bir takıntı ise Diyanet’in yapısı ile ilgilidir. Laik bir ülkede “Bu kadar kadro olur muymuş, bu kadar büyük bütçesi ne işe yarıyormuş?” Gibi ipe, sapa gelmez muhabbetlerin ardı arkası kesilmemektedir. Eğitim konusunda çok büyük mesafeler alınmış olup, okulu olmadığı için okuyamayan tek bir öğrenciye rastlamanız mümkün değildir. Hatta öğrenci sayısı az olan okullar taşımalı eğitim kapsamında evlerden toplanarak bir merkezde eğitimlerine devam etmektedirler. Bunun için de kimseden tek kuruş alınmamaktadır. Böylece hem öğretmen, hem okul hem de diğer giderlerden tasarruf sağlanmaktadır. Sonuç olarak; cami ile okulları karşılaştırmak çok rasyonel değildir. Bunun yanında birini diğerinin yerine koymak ta en azından gaflettir. Dine karşı olarak bir toplumun müreffeh olduğu görülmemiştir. Bu toplumda her ikisi de var olmaya devam edecektir. Herkes tercihinde serbesttir, fakat bunu karşıtlığa dönüştürerek diğerini yok etmeye çalışmak kimsenin hayrına olmayacaktır. Esenlik dileklerimle, Erol Aydın
Ekleme Tarihi: 09 Ağustos 2021 - Pazartesi

SOSYOLOJİK OLARAK, CAMİ- OKUL KARŞILAŞTIRMASI

SOSYOLOJİK OLARAK, CAMİ- OKUL KARŞILAŞTIRMASI Ülkemizde bitmeyen tartışmaların başında cami-okul karşılaştırması gelmektedir. Bu iki müesseseyi birbirinin ikamesi olarak görmek en baştan yanlıştır. Her ikisinin misyonları farklı olduğu için böyle bir mukayeseye ihtiyaçta yoktur. Fakat bu konuyu her fırsatta ısıtıp önümüze koyanlar iyi niyetli değillerdir. Camiyle, cemaatle ilgili olmayan seküler çevrelerin karşı oldukları dine, direk eleştiri getiremedikleri için meseleye arkadan dolanma çabasından başka bir şey değildir. İslam dini ilme karşı olmadığı için, eğitim konusunda camiyi engel olarak görmek bilinçaltının yansımasından başka bir şey değildir. Söyleyemedikleri fakat ima ettikleri aslında dinin gelişmemize engel olduğu düşüncesidir. Bu asırda bu tür şeyleri “Bağnazlık ve gericilik” olarak gördükleri için hazımsızlıklarının yansımasını cami sayısına takarak ortaya koymaktadırlar. Efendim, “Ülkede okul sayısından fazla cami varmış ta, ne gereği varmış” gibi klasik ifadeler. Bir kere camileri devlet yapmamakta olup, tamamen bağış veya hayırsever Müslümanların yardımları ile yapılmaktadır. Dolayısı ile insanların bu konuda ki tercihlerini sorgulamak kimsenin haddi değildir. İkincisi kimseyi zorla camiye götürmek gibi bir durum söz konusu değildir. İnanç konusunda herkes özgürdür. Zaten iman konusu gönül işidir, zorlamayla yapılacak iş değildir. Küçük çocukların camilere götürülmesi diğer bir eleştiri konusudur. “Ağaç yaş iken eğilir” ilkesi çerçevesinde en temel düzeyde din eğitimi vermenin ne mahsuru vardır? Bunu anlamakta mümkün değildir. Çocuk büyüdüğünde, özgür iradesi ile ya inanacak ya da inanmayacaktır. Bu tür tartışmalar batı toplumlarında mevcut değildir. Hiç kimse kilise ve papaz hakkında ileri-geri konuşamaz. Bizde ki diğer bir takıntı ise Diyanet’in yapısı ile ilgilidir. Laik bir ülkede “Bu kadar kadro olur muymuş, bu kadar büyük bütçesi ne işe yarıyormuş?” Gibi ipe, sapa gelmez muhabbetlerin ardı arkası kesilmemektedir. Eğitim konusunda çok büyük mesafeler alınmış olup, okulu olmadığı için okuyamayan tek bir öğrenciye rastlamanız mümkün değildir. Hatta öğrenci sayısı az olan okullar taşımalı eğitim kapsamında evlerden toplanarak bir merkezde eğitimlerine devam etmektedirler. Bunun için de kimseden tek kuruş alınmamaktadır. Böylece hem öğretmen, hem okul hem de diğer giderlerden tasarruf sağlanmaktadır. Sonuç olarak; cami ile okulları karşılaştırmak çok rasyonel değildir. Bunun yanında birini diğerinin yerine koymak ta en azından gaflettir. Dine karşı olarak bir toplumun müreffeh olduğu görülmemiştir. Bu toplumda her ikisi de var olmaya devam edecektir. Herkes tercihinde serbesttir, fakat bunu karşıtlığa dönüştürerek diğerini yok etmeye çalışmak kimsenin hayrına olmayacaktır. Esenlik dileklerimle, Erol Aydın
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.