Bülent ERTEKİN
Köşe Yazarı
Bülent ERTEKİN
 

Bu zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır."

"Bu zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır." Evet kimse inkar edemez, yan yattım çamura battım ayakları ile sorumluluklarımız dan kurtulamayız. Üç genç... Üç fidan... Her ne maksat ile yapmış olsalar dahi ucundan kenarından tutulupta konuşulacak bir durum değil. Antalya'nın Serik ilçesinde 3 lise öğrencisi kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim'e saygıyı ayaklar altına alan görüntüsü, sosyal medyanın gündemine oturdu. Lise öğrencilerinin videosu sosyal medyada yayılmasının ardından olay ülke gündemine oturmuştu. Elbette Milli Eğitim Bakanlığı, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve okul idarecileri tarafından gerekli soruşturmalar yapılacak. Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e yapılan bu saygısızlığı yapanlar gerekli cezalar ile cezalandırılacaktır. Liselerde ateist öğrencilerin var olduğu bilinmektedir. Ateistlerin en büyük düşmanlığı ise Allah’a ve Kur’an’a. Bu öğrencilerin kim olduğunu, hangi maksatla böyle bir şey yaptığını bilmiyoruz. Bunlar ateist mi? Yoksa Müslümanım dediği halde İslam'dan, Kur’an’dan habersiz, şuursuz, bilinçsiz insanlar mı? Zannetmiyorum. Ümitsiz değiliz. Zira İslam'a ve Kur'an'a olan inancımız bizi hiç bir zaman ümitsizlik girdabının içine alamamış aksine "her karanlık gecenin bir nurlu sabahı vardır" diyerek ümitle hayata ve olaylara baktık. Üstad Bediüzzaman Said Nursi hazretleri gençliğin ve toplumun içine düştüğü bu buhranı "..... Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi?" Veciz sözler ile ifade ediyor. Kim ne derse desin son dönemin en büyük problemi gençlik ve gençliğin içine düştüğü manevi boşluk. Elbette gençlerimizin manevi boşluk içerisinde sağa sola savrulması hepimizi üzüyor ve kahroluyoruz. Lâkin Eşref Edip'in Tarihçe-i Hayat'ta sorusuna Üstad Bediüzzaman Said Nursi hazretleri'nin verdiği cevabı gibi ümitliyiz. Eşref Edip'in, "yüz binlerce imanlı talebeleriniz size âtî için ümit ve tesellî vermiyor mu?" "Evet, büs bütün ümitsiz değilim. Dünya, büyük bir mânevî buhran geçiriyor. Mânevî temelleri sarsılan garp cemiyeti içinde doğan bir hastalık, bir veba, bir tâun felâketi, gittikçe yeryüzüne dağılıyor. Bu müthiş sârî illete karşı İslâm cemiyeti ne gibi çarelerle karşı koyacak? Garbın çürümüş, kokmuş, tefessüh etmiş, bâtıl formülleriyle mi? Yoksa İslâm cemiyetinin ter ü taze iman esaslarıyla mı? Büyük kafaları gaflet içinde görüyorum. İman kalesini, küfrün çürük direkleri tutamaz. Onun için, ben yalnız iman üzerine mesaimi teksif etmiş bulunuyorum." Evet dünya Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin de dediği gibi bir buhran geçiriyor. Alevleri göklere yükselen bu buhranın reçetesi Batı'nın bu millete 100 yıldır dayadığı kokmuş, miadını doldurmuş içi boş eğitim ile değil! Çare İslâm Cemiyetinin ter ü taze iman esaslarıyla, Kur'an'ın anlaşılması ve yaşanması ile olacaktır. Üstad Bediüzzaman Said Nursi hazretleri bu konuda da: "Bu zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır." diyerek olayı bir başka açıdan açıklığa kavuşturmuştur. Burada yanlış anlaşılmalara yer vermemek adına Üstad Hazretlerinin "zaman tarikat zamanı değildir" demesinden tarikatı inkar ya da tahkir anlaşılmamalı. Zira Üstad Hazretleri zamanın gereği ve ilcaatına göre meseleye bakıyor. Günümüzdeki insanların mutlak çoğunluğu tahkiki iman sahibi değil ve farzları ifa edemiyor, hatta çoklarının imanı tehlikede. Böyle bir toplumsal yapıda öncelikli görev sağlam bir imanı vermek ve akabinde farzları ifa etmesini temin etmektir. Yoksa Allah’ın varlığından şüphe duyan adamlara tarikat dersi vermek abesle iştigal etmektir. Üstad Hazretleri bu toplumsal gerçeği iyi okuduğu için, "Zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır." diye hüküm veriyor. Üstad Hazretleri iman-ı tahkiki dersleri vererek ve farzları teşvik ederek, tarikat ve tasavvufun temelini ve altyapısını temin ediyor ve bu zamanda tarikat adı altında yapılan hizmetlerin de bir iman hizmeti olabileceğine dikkat çekiyor. Evet "Bu zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır." Gençlerimiz avuçlarımızın içinden akıp gitmeden TAHKİKİ İMAN konusunda nasıl bir çalışma yapabiliriz gayreti içerisinde olup zihinlerimizi bu hususta yormamız gerektiğini düşünüyorum. Selâm ve dua ile. Bülent Ertekin
Ekleme Tarihi: 10 Haziran 2022 - Cuma

Bu zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır."

"Bu zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır." Evet kimse inkar edemez, yan yattım çamura battım ayakları ile sorumluluklarımız dan kurtulamayız. Üç genç... Üç fidan... Her ne maksat ile yapmış olsalar dahi ucundan kenarından tutulupta konuşulacak bir durum değil. Antalya'nın Serik ilçesinde 3 lise öğrencisi kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim'e saygıyı ayaklar altına alan görüntüsü, sosyal medyanın gündemine oturdu. Lise öğrencilerinin videosu sosyal medyada yayılmasının ardından olay ülke gündemine oturmuştu. Elbette Milli Eğitim Bakanlığı, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve okul idarecileri tarafından gerekli soruşturmalar yapılacak. Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e yapılan bu saygısızlığı yapanlar gerekli cezalar ile cezalandırılacaktır. Liselerde ateist öğrencilerin var olduğu bilinmektedir. Ateistlerin en büyük düşmanlığı ise Allah’a ve Kur’an’a. Bu öğrencilerin kim olduğunu, hangi maksatla böyle bir şey yaptığını bilmiyoruz. Bunlar ateist mi? Yoksa Müslümanım dediği halde İslam'dan, Kur’an’dan habersiz, şuursuz, bilinçsiz insanlar mı? Zannetmiyorum. Ümitsiz değiliz. Zira İslam'a ve Kur'an'a olan inancımız bizi hiç bir zaman ümitsizlik girdabının içine alamamış aksine "her karanlık gecenin bir nurlu sabahı vardır" diyerek ümitle hayata ve olaylara baktık. Üstad Bediüzzaman Said Nursi hazretleri gençliğin ve toplumun içine düştüğü bu buhranı "..... Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi?" Veciz sözler ile ifade ediyor. Kim ne derse desin son dönemin en büyük problemi gençlik ve gençliğin içine düştüğü manevi boşluk. Elbette gençlerimizin manevi boşluk içerisinde sağa sola savrulması hepimizi üzüyor ve kahroluyoruz. Lâkin Eşref Edip'in Tarihçe-i Hayat'ta sorusuna Üstad Bediüzzaman Said Nursi hazretleri'nin verdiği cevabı gibi ümitliyiz. Eşref Edip'in, "yüz binlerce imanlı talebeleriniz size âtî için ümit ve tesellî vermiyor mu?" "Evet, büs bütün ümitsiz değilim. Dünya, büyük bir mânevî buhran geçiriyor. Mânevî temelleri sarsılan garp cemiyeti içinde doğan bir hastalık, bir veba, bir tâun felâketi, gittikçe yeryüzüne dağılıyor. Bu müthiş sârî illete karşı İslâm cemiyeti ne gibi çarelerle karşı koyacak? Garbın çürümüş, kokmuş, tefessüh etmiş, bâtıl formülleriyle mi? Yoksa İslâm cemiyetinin ter ü taze iman esaslarıyla mı? Büyük kafaları gaflet içinde görüyorum. İman kalesini, küfrün çürük direkleri tutamaz. Onun için, ben yalnız iman üzerine mesaimi teksif etmiş bulunuyorum." Evet dünya Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin de dediği gibi bir buhran geçiriyor. Alevleri göklere yükselen bu buhranın reçetesi Batı'nın bu millete 100 yıldır dayadığı kokmuş, miadını doldurmuş içi boş eğitim ile değil! Çare İslâm Cemiyetinin ter ü taze iman esaslarıyla, Kur'an'ın anlaşılması ve yaşanması ile olacaktır. Üstad Bediüzzaman Said Nursi hazretleri bu konuda da: "Bu zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır." diyerek olayı bir başka açıdan açıklığa kavuşturmuştur. Burada yanlış anlaşılmalara yer vermemek adına Üstad Hazretlerinin "zaman tarikat zamanı değildir" demesinden tarikatı inkar ya da tahkir anlaşılmamalı. Zira Üstad Hazretleri zamanın gereği ve ilcaatına göre meseleye bakıyor. Günümüzdeki insanların mutlak çoğunluğu tahkiki iman sahibi değil ve farzları ifa edemiyor, hatta çoklarının imanı tehlikede. Böyle bir toplumsal yapıda öncelikli görev sağlam bir imanı vermek ve akabinde farzları ifa etmesini temin etmektir. Yoksa Allah’ın varlığından şüphe duyan adamlara tarikat dersi vermek abesle iştigal etmektir. Üstad Hazretleri bu toplumsal gerçeği iyi okuduğu için, "Zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır." diye hüküm veriyor. Üstad Hazretleri iman-ı tahkiki dersleri vererek ve farzları teşvik ederek, tarikat ve tasavvufun temelini ve altyapısını temin ediyor ve bu zamanda tarikat adı altında yapılan hizmetlerin de bir iman hizmeti olabileceğine dikkat çekiyor. Evet "Bu zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır." Gençlerimiz avuçlarımızın içinden akıp gitmeden TAHKİKİ İMAN konusunda nasıl bir çalışma yapabiliriz gayreti içerisinde olup zihinlerimizi bu hususta yormamız gerektiğini düşünüyorum. Selâm ve dua ile. Bülent Ertekin
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.