Burhan Bozgeyik
Köşe Yazarı
Burhan Bozgeyik
 

Bütün Mevcudatın Zikri: Lâ İlâhe İllallah

Bütün Mevcudatın Zikri: Lâ İlâhe İllallah Bugün 29 Şaban 1443. Yarın ise 1 Ramazan… Recep ayının başından itibaren, Peygamber Efendimizin, “Allahümme bârik lenâ fî Recebe ve Şa’ban ve belliğnâ Ramazan” (Ya Rabbi Recep ve Şaban aylarını bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a kavuştur) duasını tekrarladık. İşte Rabbimizin lütfuyla Ramazan-ı Şerif’e kavuştuk, elhamdülillah. Bu gece ilk teravihi kılıp, ilk sahurumuzu yapacağız. İmsaktan sonra mukabeleler başlayacak ve yarın da orucumuza başlayacağız. Böylece şeytanların bağlandığı, kârlı bir manevî ticaret mevsimine kavuşmuş olacağız. Bu mübarek Ramazan ayına girerken, evvela ciddi bir tevbe ile manevî temizlik yapmalı, sonra Kur’an tilavetleriyle, oruçla, sadaka ile evrad ve ezkarla manen zînetlenmeliyiz. Bakınız büyüklerimiz, “Evvela tahliye (hı ile), sonra tahliye (ha ile)” demişler. Ne demek, noktalı hı ile yazılan “tahliye” (ah şu Latince! İslâm harflerine kıyılmasının ceremesi sadece bu olsa...); “Boşaltmak, temizlemek” demek. Ha ile yazılan “tahliye” ise, “Süslemek, donatmak” demek. Kir pas içerisindeki bir mekânı süsleseniz ne fayda!.. Onun için evvela o yer temizlenecek, sonra süslenecek. Kalp, günah kirlerinden temizlenecek, sonra ibadetle süslenecek, nurlanacak, İnşallah… Ramazan-ı Şerif aynı zamanda “Kur’an ayı”dır. Her bir harfi nurlu, gözümüzün nuru, kalplerin şifası, rehberimiz olan bu Kelam-ı İlâhî Ramazan-ı Şerif’te nazil olmaya başlamış. Ramazan-ı Şerif’te bunu hatırlıyoruz. Mukabelede Kur’an-ı Kerim’i dinlerken onu Resul-i Ekrem’den (A.S.M.), Resul-i Ekrem’e bildiren Cebrail Aleyhisselam’dan, Cebrail Aleyhisselam’a bildiren Rabbimizden (C.C.) dinliyor gibi dinleyeceğiz. Evet, gerçi Rabbimizden cennette Kur’an tilavetini dinleyeceğiz, ancak bu dünyada da her Kur’an tilavetini okurken ve dinlerken Rabbimizi hatırlamalıyız. Rabbimizi hatırlamak derken, nice zamandır, şeytan-ı lâinin ve onun taraftarlarının, zındıka komitesinin en büyük hilesi, Allah-u Teâlâ’yı insanlara ve bilhassa Müslümanlara unutturmaktır. Kâinattaki nizama bakınız, bir nâzımın varlığı ve birliği apaçık belli olmaktadır. Sema tabakasında muntazaman dönen ve müthiş bir süratle hareket eden yıldızlar ve galaksiler koca semada, “Lâ ilâhe illallah” kelime-i tevhidini yazmakta ve her bir yıldız, güneş, ay, dünya ve bütün gezegenler kendi lisanlarıyla bu mübarek kelimeyi zikretmektedirler. Kur’an’ımız bunu bize haber veriyor. Peygamber Efendimiz (A.S.M.) Kur’an’a da dayanarak bunu bize açıklıyor. Sadece sema tabakasındaki unsurlar değil, yeryüzündeki bütün mevcudat da devamlı surette, “Lâ ilahe illallah” mübarek kelimesini tekrarlıyorlar. Yüzüncüde de illa “Muhammedü’r resûlullah” diyorlar. Biz de zikrimizi böyle yapmalıyız. Yüzüncüde “Muhammedü’r-resûlullh” demeliyiz. Zira Hazret-i Peygamber’i (A.S.M.) tanımadan, tasdik etmeden, onu rehber edinmeden Allah-u Teâla’yı hakkıyla bilmek mümkün değildir. Peygamber Efendimiz ki (A.S.M.) bütün mevcudatın da efendisidir, Yaver-i Ekrem’dir. Hem Allah-u Teâla’yı tanıtmış, hem Allah’ın kitabındaki hükümleri bir devlet başkanı olarak harfiyen uygulamış, hem de Allah-u Teâla’nın verdiği salahiyetle kendisi de vahiy eseri olarak yüzlerce hüküm açıklamıştır. İşte namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek nasıl farz ise, Allah’ın yasakladıkları ne varsa onlardan kaçınmak nasıl farz ise, Allah-u Teâla’nın her bir hükmünü uygulamak ve bu hükümlerin uygulanmasına inanmak da öyle farzdır. Allah-u Azimüşşan’ın hükümleri binlercedir. Yalnızca miras hukukuna, evlenme ve boşanma hukukuna, ticaret hukukuna, devlet idaresindeki halifenin ve meclis üyelerin seçilmesi hükümlerine ve hayatın her safhasıyla ilgili hükümlere (hırsızın, zâninin, aleni içki içenlerin, yalancıların cezalandırılması vs.) bakınız. Bütün bu hükümlere inanmak ve uygulanmasını istemek farzdır ve imanın gereğidir. Ne hazindir ki nicedir, şeytan ve aveneleri Müslümanların bir kısmına bu gerçeği unutturmuştur. İşte Ramazan-ı Şerif elimize geçen bir fırsattır. En başta Rabbimizi ve bütün hükümlerini hatırlayalım. Şöyle sanki sesimiz bütün yeryüzünde duyulacakmış gibi haykıralım: “Lâ ilâhe illallah!..” ve “Lâ ilâhe” derken bütün şirk unsurlarını reddedelim. Sonra da müezzin efendi ile birlikte tekrarlayalım: “Allah-u Ekber! Allah-u Ekber!” Burhan Bozgeyik
Ekleme Tarihi: 01 Nisan 2022 - Cuma

Bütün Mevcudatın Zikri: Lâ İlâhe İllallah

Bütün Mevcudatın Zikri: Lâ İlâhe İllallah Bugün 29 Şaban 1443. Yarın ise 1 Ramazan… Recep ayının başından itibaren, Peygamber Efendimizin, “Allahümme bârik lenâ fî Recebe ve Şa’ban ve belliğnâ Ramazan” (Ya Rabbi Recep ve Şaban aylarını bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a kavuştur) duasını tekrarladık. İşte Rabbimizin lütfuyla Ramazan-ı Şerif’e kavuştuk, elhamdülillah. Bu gece ilk teravihi kılıp, ilk sahurumuzu yapacağız. İmsaktan sonra mukabeleler başlayacak ve yarın da orucumuza başlayacağız. Böylece şeytanların bağlandığı, kârlı bir manevî ticaret mevsimine kavuşmuş olacağız. Bu mübarek Ramazan ayına girerken, evvela ciddi bir tevbe ile manevî temizlik yapmalı, sonra Kur’an tilavetleriyle, oruçla, sadaka ile evrad ve ezkarla manen zînetlenmeliyiz. Bakınız büyüklerimiz, “Evvela tahliye (hı ile), sonra tahliye (ha ile)” demişler. Ne demek, noktalı hı ile yazılan “tahliye” (ah şu Latince! İslâm harflerine kıyılmasının ceremesi sadece bu olsa...); “Boşaltmak, temizlemek” demek. Ha ile yazılan “tahliye” ise, “Süslemek, donatmak” demek. Kir pas içerisindeki bir mekânı süsleseniz ne fayda!.. Onun için evvela o yer temizlenecek, sonra süslenecek. Kalp, günah kirlerinden temizlenecek, sonra ibadetle süslenecek, nurlanacak, İnşallah… Ramazan-ı Şerif aynı zamanda “Kur’an ayı”dır. Her bir harfi nurlu, gözümüzün nuru, kalplerin şifası, rehberimiz olan bu Kelam-ı İlâhî Ramazan-ı Şerif’te nazil olmaya başlamış. Ramazan-ı Şerif’te bunu hatırlıyoruz. Mukabelede Kur’an-ı Kerim’i dinlerken onu Resul-i Ekrem’den (A.S.M.), Resul-i Ekrem’e bildiren Cebrail Aleyhisselam’dan, Cebrail Aleyhisselam’a bildiren Rabbimizden (C.C.) dinliyor gibi dinleyeceğiz. Evet, gerçi Rabbimizden cennette Kur’an tilavetini dinleyeceğiz, ancak bu dünyada da her Kur’an tilavetini okurken ve dinlerken Rabbimizi hatırlamalıyız. Rabbimizi hatırlamak derken, nice zamandır, şeytan-ı lâinin ve onun taraftarlarının, zındıka komitesinin en büyük hilesi, Allah-u Teâlâ’yı insanlara ve bilhassa Müslümanlara unutturmaktır. Kâinattaki nizama bakınız, bir nâzımın varlığı ve birliği apaçık belli olmaktadır. Sema tabakasında muntazaman dönen ve müthiş bir süratle hareket eden yıldızlar ve galaksiler koca semada, “Lâ ilâhe illallah” kelime-i tevhidini yazmakta ve her bir yıldız, güneş, ay, dünya ve bütün gezegenler kendi lisanlarıyla bu mübarek kelimeyi zikretmektedirler. Kur’an’ımız bunu bize haber veriyor. Peygamber Efendimiz (A.S.M.) Kur’an’a da dayanarak bunu bize açıklıyor. Sadece sema tabakasındaki unsurlar değil, yeryüzündeki bütün mevcudat da devamlı surette, “Lâ ilahe illallah” mübarek kelimesini tekrarlıyorlar. Yüzüncüde de illa “Muhammedü’r resûlullah” diyorlar. Biz de zikrimizi böyle yapmalıyız. Yüzüncüde “Muhammedü’r-resûlullh” demeliyiz. Zira Hazret-i Peygamber’i (A.S.M.) tanımadan, tasdik etmeden, onu rehber edinmeden Allah-u Teâla’yı hakkıyla bilmek mümkün değildir. Peygamber Efendimiz ki (A.S.M.) bütün mevcudatın da efendisidir, Yaver-i Ekrem’dir. Hem Allah-u Teâla’yı tanıtmış, hem Allah’ın kitabındaki hükümleri bir devlet başkanı olarak harfiyen uygulamış, hem de Allah-u Teâla’nın verdiği salahiyetle kendisi de vahiy eseri olarak yüzlerce hüküm açıklamıştır. İşte namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek nasıl farz ise, Allah’ın yasakladıkları ne varsa onlardan kaçınmak nasıl farz ise, Allah-u Teâla’nın her bir hükmünü uygulamak ve bu hükümlerin uygulanmasına inanmak da öyle farzdır. Allah-u Azimüşşan’ın hükümleri binlercedir. Yalnızca miras hukukuna, evlenme ve boşanma hukukuna, ticaret hukukuna, devlet idaresindeki halifenin ve meclis üyelerin seçilmesi hükümlerine ve hayatın her safhasıyla ilgili hükümlere (hırsızın, zâninin, aleni içki içenlerin, yalancıların cezalandırılması vs.) bakınız. Bütün bu hükümlere inanmak ve uygulanmasını istemek farzdır ve imanın gereğidir. Ne hazindir ki nicedir, şeytan ve aveneleri Müslümanların bir kısmına bu gerçeği unutturmuştur. İşte Ramazan-ı Şerif elimize geçen bir fırsattır. En başta Rabbimizi ve bütün hükümlerini hatırlayalım. Şöyle sanki sesimiz bütün yeryüzünde duyulacakmış gibi haykıralım: “Lâ ilâhe illallah!..” ve “Lâ ilâhe” derken bütün şirk unsurlarını reddedelim. Sonra da müezzin efendi ile birlikte tekrarlayalım: “Allah-u Ekber! Allah-u Ekber!” Burhan Bozgeyik
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.