Cevahir AYDIN
Köşe Yazarı
Cevahir AYDIN
 

Çağın Gürültüsü ve Sûkut-1

Çağın Gürültüsü ve Sûkut-1 İlginç dönemlerden geçiyoruz toplum olarak. Birçok pratik içinde kişisel uygulamaların doğurduğu olumsuzluklara maruz kalınıyor. Tarafgirlik yapmadan, hakkaniyeti terk etmeden meselelere yaklaşıldığında; eleştiri kimden gelirse gelsin, olumsuzluklara kimler sebep olursa olsun ilk saldırılan yer temel değerler olmaktadır. ... Puslu havada bazı karakterler tüner, temel varoluşsal dinamikleri hedef alırlar. Tabiri yerindeyse olgunlaşmamış fikirleriyle, zanna dayalı hükümleriyle, kendilerince yarım kalmış hesaplaşmaları (!) bahane ederek taarruza geçerler. Bu ahval içerisinde sesi çok çıkanları haklı ve kararlı; aktif sabrı tercih edip söz tesir etmeyecek diye sûkutu yeğleyenleri zayıf zannetmemek lazım. Zira güçlü ve kendince haklı (!) olanlar değil, yanında Hakk'ın nusreti olanlar kazanır. 14 asır önce gönderilen yüce kitabımızda insanlığın kurtuluşu için elçilik misyonunu icra eden peygamberlerin hayatı aktarılır. Bu hayatların yanında, ilahi çağrıya yüksek sesle itiraz edenler ve onların takındıkları tavırlar Rabbimiz tarafından en üst notadan çağımıza ve kıyamete değin gelecek tüm nesillere anlatılır. Bu anlatımlar öylesine değil, münkirlerin iddia ettiği gibi geçmişlerin masalı olsun için hiç değil. Akıl sahipleri ibret alsın için uzun uzun anlatılır. Çoğunluk yapıyor diye, güç sahipleri(!) tüm yayın organları aracılığıyla yüksek sesle propaganda yapıyor diye bazı temel hakikatlerin ifsad edilmesini makul görecek değiliz. Hangi mahalleden gelirse gelsin, hangi fikir sahipleri asrın idrakine sunarsa sunsun hakikat bir tanedir. Hakk'ın düşmanı olanların bile vicdan mahkemelerinde tasdik ettiği bu hakikatler ayağa kaldırılmak ve savunulmak cihetiyle farklılıkları bir kenara bırakmayı zorunlu kılar. Asrımızın insanı hayatını sürdürürken bireysel kimliğini, ekonomik, sosyal ve dini yanını dengeye oturttu, olgunlaştırdı diyemeyiz. Her dönem bu yönlerin biriyle mutlaka samimiyet testinden geçti insanımız. Bu testler, kimi zaman siyasi mecrada kimi zaman ticarette kimi zaman eğitim ve sosyal faaliyetlerde varlığını hissettirdi. Bu mecralarda istikameti muhafaza edebilenlerin sayısı ne yazık ki olması gereken düzeye ulaşamadı. Yoğun propaganda ve dayatmalar neticesinde, İslam'ın onurunu ve vakarını her zaman ve koşulda muhafaza etmesi gerekenler çağın gürültüsü içerisinde ya pes etti yahut oranın esiri oldu. Vakur bir mü'mince duruş sergileyemeyenler, vaktiyle temel değerlerine yabancılaştılar. Hatta öyle ki bazılarımız, İslam Peygamberinin şahsında mücessem hale gelen örnek ahlakını adeta geçersiz kıldı. Artık hayatlarında O ahlaktan bir numune göremeyebiliyoruz. Birine basit bir mevzuda Hz. Peygamber'in (sav) ahlakı örnek verildiğinde/hatırlatma yapıldığında, şu cevabı çok sık duyarız; "Bize Peygamber gibi bir uç örnek vermeyin." Yani kasıt şu; "Bu hakikat elçilerini geç. O bizim için bir ölçü değil artık. Çünkü O bir uç örnek. Hangi asırda yaşıyoruz. Aşırı gidiyorsunuz.." İşte sözün bittiği yer burası... (Ahirete gidildiğinde kimin aşırı kimin gerici olduğunu hep birlikte göreceğiz gerçi..) ... Yetişkin bir birey, tekâmül yolculuğunda bazı hakikatleri haykırdığında, muhatabında karşılık bulamayacağını hissettiği anda; hakikati malayaniden korumak, değerini ve tesirini düşürmemek adına susar. Susar ki vakit geldiğinde sözü kalplerde tesir uyandırsın. Hakikatler neşvü nema bulsun vesselam.. Cevâhir Aydın / Küçük Dünyam
Ekleme Tarihi: 10 Aralık 2021 - Cuma

Çağın Gürültüsü ve Sûkut-1

Çağın Gürültüsü ve Sûkut-1 İlginç dönemlerden geçiyoruz toplum olarak. Birçok pratik içinde kişisel uygulamaların doğurduğu olumsuzluklara maruz kalınıyor. Tarafgirlik yapmadan, hakkaniyeti terk etmeden meselelere yaklaşıldığında; eleştiri kimden gelirse gelsin, olumsuzluklara kimler sebep olursa olsun ilk saldırılan yer temel değerler olmaktadır. ... Puslu havada bazı karakterler tüner, temel varoluşsal dinamikleri hedef alırlar. Tabiri yerindeyse olgunlaşmamış fikirleriyle, zanna dayalı hükümleriyle, kendilerince yarım kalmış hesaplaşmaları (!) bahane ederek taarruza geçerler. Bu ahval içerisinde sesi çok çıkanları haklı ve kararlı; aktif sabrı tercih edip söz tesir etmeyecek diye sûkutu yeğleyenleri zayıf zannetmemek lazım. Zira güçlü ve kendince haklı (!) olanlar değil, yanında Hakk'ın nusreti olanlar kazanır. 14 asır önce gönderilen yüce kitabımızda insanlığın kurtuluşu için elçilik misyonunu icra eden peygamberlerin hayatı aktarılır. Bu hayatların yanında, ilahi çağrıya yüksek sesle itiraz edenler ve onların takındıkları tavırlar Rabbimiz tarafından en üst notadan çağımıza ve kıyamete değin gelecek tüm nesillere anlatılır. Bu anlatımlar öylesine değil, münkirlerin iddia ettiği gibi geçmişlerin masalı olsun için hiç değil. Akıl sahipleri ibret alsın için uzun uzun anlatılır. Çoğunluk yapıyor diye, güç sahipleri(!) tüm yayın organları aracılığıyla yüksek sesle propaganda yapıyor diye bazı temel hakikatlerin ifsad edilmesini makul görecek değiliz. Hangi mahalleden gelirse gelsin, hangi fikir sahipleri asrın idrakine sunarsa sunsun hakikat bir tanedir. Hakk'ın düşmanı olanların bile vicdan mahkemelerinde tasdik ettiği bu hakikatler ayağa kaldırılmak ve savunulmak cihetiyle farklılıkları bir kenara bırakmayı zorunlu kılar. Asrımızın insanı hayatını sürdürürken bireysel kimliğini, ekonomik, sosyal ve dini yanını dengeye oturttu, olgunlaştırdı diyemeyiz. Her dönem bu yönlerin biriyle mutlaka samimiyet testinden geçti insanımız. Bu testler, kimi zaman siyasi mecrada kimi zaman ticarette kimi zaman eğitim ve sosyal faaliyetlerde varlığını hissettirdi. Bu mecralarda istikameti muhafaza edebilenlerin sayısı ne yazık ki olması gereken düzeye ulaşamadı. Yoğun propaganda ve dayatmalar neticesinde, İslam'ın onurunu ve vakarını her zaman ve koşulda muhafaza etmesi gerekenler çağın gürültüsü içerisinde ya pes etti yahut oranın esiri oldu. Vakur bir mü'mince duruş sergileyemeyenler, vaktiyle temel değerlerine yabancılaştılar. Hatta öyle ki bazılarımız, İslam Peygamberinin şahsında mücessem hale gelen örnek ahlakını adeta geçersiz kıldı. Artık hayatlarında O ahlaktan bir numune göremeyebiliyoruz. Birine basit bir mevzuda Hz. Peygamber'in (sav) ahlakı örnek verildiğinde/hatırlatma yapıldığında, şu cevabı çok sık duyarız; "Bize Peygamber gibi bir uç örnek vermeyin." Yani kasıt şu; "Bu hakikat elçilerini geç. O bizim için bir ölçü değil artık. Çünkü O bir uç örnek. Hangi asırda yaşıyoruz. Aşırı gidiyorsunuz.." İşte sözün bittiği yer burası... (Ahirete gidildiğinde kimin aşırı kimin gerici olduğunu hep birlikte göreceğiz gerçi..) ... Yetişkin bir birey, tekâmül yolculuğunda bazı hakikatleri haykırdığında, muhatabında karşılık bulamayacağını hissettiği anda; hakikati malayaniden korumak, değerini ve tesirini düşürmemek adına susar. Susar ki vakit geldiğinde sözü kalplerde tesir uyandırsın. Hakikatler neşvü nema bulsun vesselam.. Cevâhir Aydın / Küçük Dünyam
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.