Cevahir AYDIN
Köşe Yazarı
Cevahir AYDIN
 

ÜSLUBUMUZ, KİMLİĞİMİZİ YANSITIR KONUŞMAK

ÜSLUBUMUZ, KİMLİĞİMİZİ YANSITIR KONUŞMAK Konuşmak öylesine bir eylem değildir. Anlamanın, anlaşılmanın buluşma noktasıdjr. Dil deyip geçmemek lazım. Adına nice kitaplar yazıldı. Onunla nice gönüllere taht kurulurken, nice gönüller incitildi. Bir İslam büyüğünün ifadesi ile afetler açar dilimiz. Az konuşmak, çok susmak ile afetleri engellemek tavsiye edilir. Yerinde, kararında, ihtiyaç varsa konuşursak; 'kâl' (dil), sahneyi 'hâl'e bırakır. Her aklına geleni konuşmamalı insan. Her sözü her yerde, herkese söylememeli. Değil mi ki muhatabını tanıdığını zannedersin, sarf edeceğin söze ihtiyacı var diye düşünürsün, bir kelime yetecekken bin bir hikâye okursun da hiçbir tesir uyandırmaz. Tam aksine en iyi haliyle usanç verir muhatabına. Sözün de senin de kıymetin kalmaz. Ailede öyle değil mi? Çocuklar ebeveynlerinin kendilerine ne kadar çok şey anlattığıyla çok da ilgilenmiyor. Taklit yoluyla daha kalıcı öğrendiklerinden lisan-ı hâle yansıyanı hayatlarına alıyorlar. Ve bunlar kalıcı oluyor. Hayatlarını gördüğü, maruz kaldığı eylemler şekillendiriyor. ... Şair konuşur, şiir olur. Tabip konuşur, bir vesile şifa olur. Öğretmen konuşur, ilim olur. Hâkim konuşur, adalet olur. Usta konuşur, marifet olur. Anne baba konuşur, nasihat olur. Eş konuşur, muhabbet olur. Dost konuşur, sadra şifa olur. Söz adabına riayet etmiş, üslubunu namusu bilmiş nice beyitler, çağları aşıp susamış gönüllere abı hayat olmadı mı! O (sav) konuşunca yalan söylemez, onun hakemliğine razıyız dedirtmedi mi? ÜSLÜP Söz'ün gücü üslubun kalitesinden gelir. Evde, okulda, iş hayatında, sivil toplum kuruluşu, siyasi parti veya İslâmî hizmet amacıyla bir araya gelinen cemaat faaliyetlerinde bile bireylerin ortak yaşam ve ortak gaye için en çok ihtiyaç duyduğu şey zannımca konuşma ahlakıdır. Bireylerin rahatça konuştuğu, fikrini beyan ettiği, eleştiri ahlakına riayet ederek üslubunu muhafaza edebildiği tüm yapılar uzun soluklu olmuştur. Yıllarca emek verilen onca çabadan sonra, birlikte yol yürüyen nice insanlar üslup kurbanı olarak ayrılığa düşmüş yol ayrımına gitmiştir. Aynı şeyi arzulayıp, aynı gayeye hizmet eden birliktelikler içerisinde hâl-i pül melamini arz edemeyen kişiler bir yana durumunu arz edip üslup katilleri yüzünden uğruna yıllarını verdiği değerlerden, yakınlarından koparılanların vebali çok ağır olacaktır. ... Bir söz üstadı İslam davetçilerine şu tavsiyede bulunur; "İslam'ın yüzde sekseni temsil, yüzde yirmisi tebliğdir. Hâlinizi düzeltmeye bakın. Herkesin her şeyi duyduğu bir çağda, arayışlar temsil içindir." Üstad Necip Fazıl da aynı minvalde şu satırları, sadırlarımıza nakşetmedi mi: ''O yüz, her hattı tevhid kaleminden bir satır; O yüz ki, göz değince Allah'ı hatırlatır..'' Konuşmak, söz söylemek etkili bir iletişim aracıdır. Bu aracı hedefe ulaştırmada üslûp kaza yapma ihtimalini minimum seviyeye indiren sensörler misali bir görev üstlenir. Üslûbu muhafaza edilmiş bir kelâm, kalbe nakşolur. Kiramen kâtibin meleklerinin yazdığı hayırlı bir amel olur. Ruhu karanlıklar içinde kalmış bir sineye dolunay olur da hayatın orta yerine kaydolur. Gücün sözünden sakınıp, sözün gücüne inanmaktır asıl olan. Yerinde ve kararında konuşup, ferasetli davranarak muhataplarımızın kalplerinde tesir uyandırmalı tıpkı Yusuf (as) gibi.. Hz Yusuf'un hayatı, Kur'an'da kıssaların en güzeli olarak ifade edilen bir hayat modeli ile bizlere takdim edilir. Hz Yusuf kardeşleri tarafından kuyuya atıldığında, sarayda iftiraya maruz kaldığında ve Medrese-i Yusufiye’den mezun olduktan sonra yaşadıkları ile alakalı (özellikle imtihanlar içerisindeyken) ne üslubunu bozdu ne de çok konuştu. Biliyordu ki söz o an tesir etmeyecekti. Hz. Meryem gibi sadece sustu ve sözü Söz'ün yaratıcısına bıraktı. Susmayı tercih etti çünkü kendisini yaratan, kalplere hükmeden yüceler yücesi Allah (cc), kendisini savunamayacak şekilde haksızlığa uğrayan mazlumların hâmisidir. “Ben kendimi temize çıkaracak değilim, çünkü nefis insana kötülüğü emreder” diyecek kadar da engin yürekliydi. Savunmadı kendisini haklılık kavgasına girmedi. Duruşunu, üslubunu ve kalitesini hiç bozmadı. Biliyor ve inanıyordu ki ‘Eden bulur!’ Kendisini imtihanlar içerisinde yalnız bırakmayan rabbi rahimi onun için en hayırlı olanı imtihanların içerisine gizlenmişti. Sabretti ve kazananlardan oldu. Hakikaten hazreti Yusuf'un hayatı ne ilginçtir değil mi? Abdullah Yıldız hocanın ifadesiyle Hz. Yusuf (as)'un hayatı, üç gömlek etrafında örülmüş gibidir. Çocukluk dönemini hatırlatan kanlı gömleği Onun mazlum ve mağduriyetini; Mısır sosyetesinin en önde gelen kadınlarından biri olan Züleyha'nın fitnesine karşı güçlü iradesiyle direnirken arkadan yırtılan gömleği iffet ve ismetini; kardeşleri vasıtasıyla babası Hz. Yakub (as)’a gönderdiği gömleği ise olgunluk ve iktidar dönemindeki istikametini simgeler. Kur'an Hz. Yusuf misalini bize öylesine anlatmadı. Bizler hayat yolculuğumuzda, içine doğduğumuz aile yapısında, hayat mücadelemizi sürdürdüğümüz iş hayatımızda, ahiretimizin ikamesi adına manevi kazanç elde etmek için mücadele verdiğimiz hizmetlerimizde dahi mü’mince duruşumuzu üslubumuzu bozmadan, kalite kıvamımızı düşürmeden hayatımızda yer alanlarla sağlıklı yürümeyi becerebilmeliyiz. ÖLÇÜLER Haklı mı olmak istiyorsun, dost olarak kalmak mı? Senin bildiğini bilmiyor, senin baktığın pencereden bakamıyor/bakmıyor, senin gibi düşünmüyor diye takınman gereken tavır elinden tutup kardeşini anlamak değil midir? “Dil kılıcım bu şekeri kesmekle meşgul olsun; Muhammedin eşsiz güzellikteki endamına salavat olsun.” “Dil kılıç gibidir” bunu nasıl kullandığımız üslubumuzu gösterir. Dil kılıcıyla şeker de kesebilirsiniz, (Güzel Sözler, İltifatlar, Salavat, Kur’an-ı Kerim Tilaveti..) Ölü eti doğrayıp fıtratını da bozabilirsiniz. (Gıybet, İftira, Yalan, Kötü Sözler, Boş Konuşmalar..) Kemiksiz diye her şeye döndürmek yerine sükûtla dinlendirmek de bir tercihtir. Altına taş koyup meşgul ederek terbiye etmek de.. Gönül kulağının duymadığı sözleri söylemek hem dile hem gönle hem kulağa eziyettir. Şahsına yapılana yapılan haksızlıklarda söz te’sir etmeyecekse sûkut fazilet; fakat Hakk ve hakikate karşı yapılan haksızlığa karşı sûkut etmek, Hakka karşı bir hürmetsizliktir. Zira Hakk’ın hatırı âlidir hiçbir hatıra feda edilemez. Ey dost unutmamalı ki ‘Üslubumuz, Kimliğimizi Yansıtır’ vesselam.. Cevâhir AYDIN/ Küçük Dünyam
Ekleme Tarihi: 07 Kasım 2021 - Pazar

ÜSLUBUMUZ, KİMLİĞİMİZİ YANSITIR KONUŞMAK

ÜSLUBUMUZ, KİMLİĞİMİZİ YANSITIR KONUŞMAK Konuşmak öylesine bir eylem değildir. Anlamanın, anlaşılmanın buluşma noktasıdjr. Dil deyip geçmemek lazım. Adına nice kitaplar yazıldı. Onunla nice gönüllere taht kurulurken, nice gönüller incitildi. Bir İslam büyüğünün ifadesi ile afetler açar dilimiz. Az konuşmak, çok susmak ile afetleri engellemek tavsiye edilir. Yerinde, kararında, ihtiyaç varsa konuşursak; 'kâl' (dil), sahneyi 'hâl'e bırakır. Her aklına geleni konuşmamalı insan. Her sözü her yerde, herkese söylememeli. Değil mi ki muhatabını tanıdığını zannedersin, sarf edeceğin söze ihtiyacı var diye düşünürsün, bir kelime yetecekken bin bir hikâye okursun da hiçbir tesir uyandırmaz. Tam aksine en iyi haliyle usanç verir muhatabına. Sözün de senin de kıymetin kalmaz. Ailede öyle değil mi? Çocuklar ebeveynlerinin kendilerine ne kadar çok şey anlattığıyla çok da ilgilenmiyor. Taklit yoluyla daha kalıcı öğrendiklerinden lisan-ı hâle yansıyanı hayatlarına alıyorlar. Ve bunlar kalıcı oluyor. Hayatlarını gördüğü, maruz kaldığı eylemler şekillendiriyor. ... Şair konuşur, şiir olur. Tabip konuşur, bir vesile şifa olur. Öğretmen konuşur, ilim olur. Hâkim konuşur, adalet olur. Usta konuşur, marifet olur. Anne baba konuşur, nasihat olur. Eş konuşur, muhabbet olur. Dost konuşur, sadra şifa olur. Söz adabına riayet etmiş, üslubunu namusu bilmiş nice beyitler, çağları aşıp susamış gönüllere abı hayat olmadı mı! O (sav) konuşunca yalan söylemez, onun hakemliğine razıyız dedirtmedi mi? ÜSLÜP Söz'ün gücü üslubun kalitesinden gelir. Evde, okulda, iş hayatında, sivil toplum kuruluşu, siyasi parti veya İslâmî hizmet amacıyla bir araya gelinen cemaat faaliyetlerinde bile bireylerin ortak yaşam ve ortak gaye için en çok ihtiyaç duyduğu şey zannımca konuşma ahlakıdır. Bireylerin rahatça konuştuğu, fikrini beyan ettiği, eleştiri ahlakına riayet ederek üslubunu muhafaza edebildiği tüm yapılar uzun soluklu olmuştur. Yıllarca emek verilen onca çabadan sonra, birlikte yol yürüyen nice insanlar üslup kurbanı olarak ayrılığa düşmüş yol ayrımına gitmiştir. Aynı şeyi arzulayıp, aynı gayeye hizmet eden birliktelikler içerisinde hâl-i pül melamini arz edemeyen kişiler bir yana durumunu arz edip üslup katilleri yüzünden uğruna yıllarını verdiği değerlerden, yakınlarından koparılanların vebali çok ağır olacaktır. ... Bir söz üstadı İslam davetçilerine şu tavsiyede bulunur; "İslam'ın yüzde sekseni temsil, yüzde yirmisi tebliğdir. Hâlinizi düzeltmeye bakın. Herkesin her şeyi duyduğu bir çağda, arayışlar temsil içindir." Üstad Necip Fazıl da aynı minvalde şu satırları, sadırlarımıza nakşetmedi mi: ''O yüz, her hattı tevhid kaleminden bir satır; O yüz ki, göz değince Allah'ı hatırlatır..'' Konuşmak, söz söylemek etkili bir iletişim aracıdır. Bu aracı hedefe ulaştırmada üslûp kaza yapma ihtimalini minimum seviyeye indiren sensörler misali bir görev üstlenir. Üslûbu muhafaza edilmiş bir kelâm, kalbe nakşolur. Kiramen kâtibin meleklerinin yazdığı hayırlı bir amel olur. Ruhu karanlıklar içinde kalmış bir sineye dolunay olur da hayatın orta yerine kaydolur. Gücün sözünden sakınıp, sözün gücüne inanmaktır asıl olan. Yerinde ve kararında konuşup, ferasetli davranarak muhataplarımızın kalplerinde tesir uyandırmalı tıpkı Yusuf (as) gibi.. Hz Yusuf'un hayatı, Kur'an'da kıssaların en güzeli olarak ifade edilen bir hayat modeli ile bizlere takdim edilir. Hz Yusuf kardeşleri tarafından kuyuya atıldığında, sarayda iftiraya maruz kaldığında ve Medrese-i Yusufiye’den mezun olduktan sonra yaşadıkları ile alakalı (özellikle imtihanlar içerisindeyken) ne üslubunu bozdu ne de çok konuştu. Biliyordu ki söz o an tesir etmeyecekti. Hz. Meryem gibi sadece sustu ve sözü Söz'ün yaratıcısına bıraktı. Susmayı tercih etti çünkü kendisini yaratan, kalplere hükmeden yüceler yücesi Allah (cc), kendisini savunamayacak şekilde haksızlığa uğrayan mazlumların hâmisidir. “Ben kendimi temize çıkaracak değilim, çünkü nefis insana kötülüğü emreder” diyecek kadar da engin yürekliydi. Savunmadı kendisini haklılık kavgasına girmedi. Duruşunu, üslubunu ve kalitesini hiç bozmadı. Biliyor ve inanıyordu ki ‘Eden bulur!’ Kendisini imtihanlar içerisinde yalnız bırakmayan rabbi rahimi onun için en hayırlı olanı imtihanların içerisine gizlenmişti. Sabretti ve kazananlardan oldu. Hakikaten hazreti Yusuf'un hayatı ne ilginçtir değil mi? Abdullah Yıldız hocanın ifadesiyle Hz. Yusuf (as)'un hayatı, üç gömlek etrafında örülmüş gibidir. Çocukluk dönemini hatırlatan kanlı gömleği Onun mazlum ve mağduriyetini; Mısır sosyetesinin en önde gelen kadınlarından biri olan Züleyha'nın fitnesine karşı güçlü iradesiyle direnirken arkadan yırtılan gömleği iffet ve ismetini; kardeşleri vasıtasıyla babası Hz. Yakub (as)’a gönderdiği gömleği ise olgunluk ve iktidar dönemindeki istikametini simgeler. Kur'an Hz. Yusuf misalini bize öylesine anlatmadı. Bizler hayat yolculuğumuzda, içine doğduğumuz aile yapısında, hayat mücadelemizi sürdürdüğümüz iş hayatımızda, ahiretimizin ikamesi adına manevi kazanç elde etmek için mücadele verdiğimiz hizmetlerimizde dahi mü’mince duruşumuzu üslubumuzu bozmadan, kalite kıvamımızı düşürmeden hayatımızda yer alanlarla sağlıklı yürümeyi becerebilmeliyiz. ÖLÇÜLER Haklı mı olmak istiyorsun, dost olarak kalmak mı? Senin bildiğini bilmiyor, senin baktığın pencereden bakamıyor/bakmıyor, senin gibi düşünmüyor diye takınman gereken tavır elinden tutup kardeşini anlamak değil midir? “Dil kılıcım bu şekeri kesmekle meşgul olsun; Muhammedin eşsiz güzellikteki endamına salavat olsun.” “Dil kılıç gibidir” bunu nasıl kullandığımız üslubumuzu gösterir. Dil kılıcıyla şeker de kesebilirsiniz, (Güzel Sözler, İltifatlar, Salavat, Kur’an-ı Kerim Tilaveti..) Ölü eti doğrayıp fıtratını da bozabilirsiniz. (Gıybet, İftira, Yalan, Kötü Sözler, Boş Konuşmalar..) Kemiksiz diye her şeye döndürmek yerine sükûtla dinlendirmek de bir tercihtir. Altına taş koyup meşgul ederek terbiye etmek de.. Gönül kulağının duymadığı sözleri söylemek hem dile hem gönle hem kulağa eziyettir. Şahsına yapılana yapılan haksızlıklarda söz te’sir etmeyecekse sûkut fazilet; fakat Hakk ve hakikate karşı yapılan haksızlığa karşı sûkut etmek, Hakka karşı bir hürmetsizliktir. Zira Hakk’ın hatırı âlidir hiçbir hatıra feda edilemez. Ey dost unutmamalı ki ‘Üslubumuz, Kimliğimizi Yansıtır’ vesselam.. Cevâhir AYDIN/ Küçük Dünyam
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.