Cevahir AYDIN
Köşe Yazarı
Cevahir AYDIN
 

Tevâzu ve Kibir - 2

Tevâzu ve Kibir - 2 Kibrin büyüsüne kapılmış, muhataplarını hakikaten üstün bir zat gibi gören, ona itaat ve sadakatini sunmak için gayret üstü bir çaba ve teslimiyet içinde olan insanlar etrafını kuşatacak ve onu derin girdabın içine daha da çekeceklerdir. Zira zayıf iradeli bu mizaçlar kibir sahibine bu şekilde yakın durur ki bunun karşılığında başı okşansın da korunup kollansın ister. Böyle davranarak sevildiğini düşünerek ruhsal bir doyum yaşayacağını düşünür. Değil mi ki her zaman ve mekânda bu haz ile yaşayanlar kibirli kişinin kibrini cilalamayla ömür tüketirler. Allah muhafaza buyursun bizleri.. Tevazudan uzak, aslını ve aczini unutmuş bireyler başkalarını kendinden aşağı görme noktasında çok mahirdirler. Onlar kendini hemen her konuda bilgili ve yeterli zanneder. Üstün meziyetlerle donatılmış olduğuna inanır. Hangi koşulda olursa olsun hiçbirşeyi unutmadığına, hata yapmadığına inanan, başkalarına yakınlık ve alaka göstermeyi bir lütuf zanneden bu insanlar; esasında içten içe en derininden yaşadıkları değersizlik korkularını bu kibirleriyle baskılamaya çalışan sahte VİP'lerdir. Hayatın olağan akışında birçok insanın meşguliyet alanlarındaki başarısıyla kendi sahasında Vip tanımını gerçekten hak ediyor olabilir. Eyvallah. Fakat daha önce değindiğimiz gibi en nihayetinde o da bir beşer bir kul olarak kimselerden daha önemli daha değerli olmadığını bilir. Üstünlük ölçütümüz, Allah'tan en çok haya eden en çok emirlerine riayet eden daha üstündür. Beşeri imkan ve meziyetler üstünlük sebebi değildir. Bu ince çizgiyi koruyanlar sahip olduklarının hakiki sahibini hatırlayıp, ikrar edip şükredenler, tevazuyu elden bırakmazlar. Kendilerine lutfedilenleri mutlak bir üstünlük gibi görmekten haya ederler. Başkalarına karşı bir tahakküm, bir tepeden bakma, fertlerin kendisine tabi olmalarını bekleme, sürekli imtiyazlı bir muamele ve özel ilgi bekleme gibi basit düşüncelerden kaçınırlar. Sahip oldukları kendilerini mü'min ahlâkı olan tevâzu ve mahviyet mertebesinden düşürmesin için sürekli Rabbine şükranını sunar. Alçakgönüllü ve mütevazi olan bu şahsiyetler muhataplarının sosyo ekonomik durumlarına, mesleki konumlarına veya statülerinin seviyesine takılmaksızın onları insan olarak kendisine eşit bireyler olarak görür ve öyle davranır. Kendi grubunun, cemaatinin, üyesi olduğu siyasi partisinin, iş çözme yönteminin, aile görüşünün mutlak doğru olduğu iddiasına girmeden farklı düşüncelere saygı duyar, kucak açar. Elbet her insan bu tevazu sahiplerinin duruş ve tutumlarını taşıyamayabilir. Anlam da veremeyebilir. Çünkü bu kişileri eğitimleri, sosyo-ekonomik seviyeleri, ünlü veya popüler olmaları gibi nedenlerle gözlerinde fazla büyütmüş, kendileriyle eşdeğer olmadıkları algısına kapılmış olabilirler. Bazıları kendi ezilmişlik duygusunu telafi etmeye çalışırken bu alçakgönüllülüğü, bu tevazûyu suistimal etmeye çalışabilir. Kendini bilmezlikle tanımlayacağımız bu davranışlar tevazû gösteren kişinin kırmızı çizgilerine dayanınca hoşgörü ortadan kalkabilir ve bazı hoş olmayan sonuçlar da doğurabilir tabi. Bu tip insanlara karşı alçakgönüllü olurken ölçülü olmakta yarar var. Kendi eksiğini kusurunu görmek de bir insani gelişim konusudur ve bu bazı kişiler bundan yoksun olunca, biraz alçakgönüllülük gösteren kişilerin bu tutumlarını fırsat bilerek onlarla kendini eşit görmenin tadıyla kantarın topuzunu kaçırabilirler. Dolayısıyla kendini başkalarından gerçekte olduğundan daha önemli ve üstte görme algısı aslında kişilik psikolojisi açısından normal kabul edilen bir durum da değildir. Hatta bir çok bakımdan bir kişilik bozukluğu olan narsisistik kişilik bozukluğu ile de örtüşmektedir. Fakat her ne hikmetse kibirli insanlar bir şekilde kendilerine inanan bir teba bulmakta da pek zorlanmazlar. Belki de ulaşılmaz, yetişilmez ve üstün görünmek bir tür cazibe yaratıyor ve insanların bir kısmını çekiyor, o kibirli kişinin nezdinde onlar da kendilerini daha değerli hissediyor olabilirler. Psikolojik açıdan pek de sağlıklı olmayan bir durumdur bu... Cevâhir AYDIN/Küçük Dünyam
Ekleme Tarihi: 02 Temmuz 2022 - Cumartesi

Tevâzu ve Kibir - 2

Tevâzu ve Kibir - 2 Kibrin büyüsüne kapılmış, muhataplarını hakikaten üstün bir zat gibi gören, ona itaat ve sadakatini sunmak için gayret üstü bir çaba ve teslimiyet içinde olan insanlar etrafını kuşatacak ve onu derin girdabın içine daha da çekeceklerdir. Zira zayıf iradeli bu mizaçlar kibir sahibine bu şekilde yakın durur ki bunun karşılığında başı okşansın da korunup kollansın ister. Böyle davranarak sevildiğini düşünerek ruhsal bir doyum yaşayacağını düşünür. Değil mi ki her zaman ve mekânda bu haz ile yaşayanlar kibirli kişinin kibrini cilalamayla ömür tüketirler. Allah muhafaza buyursun bizleri.. Tevazudan uzak, aslını ve aczini unutmuş bireyler başkalarını kendinden aşağı görme noktasında çok mahirdirler. Onlar kendini hemen her konuda bilgili ve yeterli zanneder. Üstün meziyetlerle donatılmış olduğuna inanır. Hangi koşulda olursa olsun hiçbirşeyi unutmadığına, hata yapmadığına inanan, başkalarına yakınlık ve alaka göstermeyi bir lütuf zanneden bu insanlar; esasında içten içe en derininden yaşadıkları değersizlik korkularını bu kibirleriyle baskılamaya çalışan sahte VİP'lerdir. Hayatın olağan akışında birçok insanın meşguliyet alanlarındaki başarısıyla kendi sahasında Vip tanımını gerçekten hak ediyor olabilir. Eyvallah. Fakat daha önce değindiğimiz gibi en nihayetinde o da bir beşer bir kul olarak kimselerden daha önemli daha değerli olmadığını bilir. Üstünlük ölçütümüz, Allah'tan en çok haya eden en çok emirlerine riayet eden daha üstündür. Beşeri imkan ve meziyetler üstünlük sebebi değildir. Bu ince çizgiyi koruyanlar sahip olduklarının hakiki sahibini hatırlayıp, ikrar edip şükredenler, tevazuyu elden bırakmazlar. Kendilerine lutfedilenleri mutlak bir üstünlük gibi görmekten haya ederler. Başkalarına karşı bir tahakküm, bir tepeden bakma, fertlerin kendisine tabi olmalarını bekleme, sürekli imtiyazlı bir muamele ve özel ilgi bekleme gibi basit düşüncelerden kaçınırlar. Sahip oldukları kendilerini mü'min ahlâkı olan tevâzu ve mahviyet mertebesinden düşürmesin için sürekli Rabbine şükranını sunar. Alçakgönüllü ve mütevazi olan bu şahsiyetler muhataplarının sosyo ekonomik durumlarına, mesleki konumlarına veya statülerinin seviyesine takılmaksızın onları insan olarak kendisine eşit bireyler olarak görür ve öyle davranır. Kendi grubunun, cemaatinin, üyesi olduğu siyasi partisinin, iş çözme yönteminin, aile görüşünün mutlak doğru olduğu iddiasına girmeden farklı düşüncelere saygı duyar, kucak açar. Elbet her insan bu tevazu sahiplerinin duruş ve tutumlarını taşıyamayabilir. Anlam da veremeyebilir. Çünkü bu kişileri eğitimleri, sosyo-ekonomik seviyeleri, ünlü veya popüler olmaları gibi nedenlerle gözlerinde fazla büyütmüş, kendileriyle eşdeğer olmadıkları algısına kapılmış olabilirler. Bazıları kendi ezilmişlik duygusunu telafi etmeye çalışırken bu alçakgönüllülüğü, bu tevazûyu suistimal etmeye çalışabilir. Kendini bilmezlikle tanımlayacağımız bu davranışlar tevazû gösteren kişinin kırmızı çizgilerine dayanınca hoşgörü ortadan kalkabilir ve bazı hoş olmayan sonuçlar da doğurabilir tabi. Bu tip insanlara karşı alçakgönüllü olurken ölçülü olmakta yarar var. Kendi eksiğini kusurunu görmek de bir insani gelişim konusudur ve bu bazı kişiler bundan yoksun olunca, biraz alçakgönüllülük gösteren kişilerin bu tutumlarını fırsat bilerek onlarla kendini eşit görmenin tadıyla kantarın topuzunu kaçırabilirler. Dolayısıyla kendini başkalarından gerçekte olduğundan daha önemli ve üstte görme algısı aslında kişilik psikolojisi açısından normal kabul edilen bir durum da değildir. Hatta bir çok bakımdan bir kişilik bozukluğu olan narsisistik kişilik bozukluğu ile de örtüşmektedir. Fakat her ne hikmetse kibirli insanlar bir şekilde kendilerine inanan bir teba bulmakta da pek zorlanmazlar. Belki de ulaşılmaz, yetişilmez ve üstün görünmek bir tür cazibe yaratıyor ve insanların bir kısmını çekiyor, o kibirli kişinin nezdinde onlar da kendilerini daha değerli hissediyor olabilirler. Psikolojik açıdan pek de sağlıklı olmayan bir durumdur bu... Cevâhir AYDIN/Küçük Dünyam
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.