Dr. Vehbi KARA
Köşe Yazarı
Dr. Vehbi KARA
 

BATIDA VE TÜRKİYE ’DE KADINA ŞİDDET

<p><span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Birleşmiş Milletler tarafından 25 Kasım tarihi, &quot;Kadına Y&ouml;nelik Şiddete Karşı Uluslararası M&uuml;cadele G&uuml;n&uuml;&quot; olarak ilan edilmiştir. Aynı zamanda 25 Kasım 1925 tarihi &ldquo;Şapka Kanununun&rdquo; kabul edildiği g&uuml;nd&uuml;r, 28 Kasım&rsquo;da Resmi Gazetede yayınlanarak y&uuml;r&uuml;rl&uuml;ğe girmiştir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Hala ge&ccedil;erli olan hatta giyilmediği takdirde su&ccedil; unsuru oluşturan şapka kanunu caridir, ge&ccedil;erlidir. Şimdiye kadar hi&ccedil;bir h&uuml;k&uuml;met; kimsenin uymadığı bu kanunu kaldırmaya cesaret edememiştir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Demek ki; bu iki konuda yani kadına şiddet ve şapka ile ilgili ezber bozacak bir yazı yazmak gerekiyor. Olur ki insanlar &ldquo;Yahu girdiğimiz bu yol meğerse &ccedil;ıkmaz sokakmış&rdquo; diyebilsinler.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İnsanlık tarihi boyunca Batı d&uuml;nyasının yaptığı zul&uuml;mler tarihe emsalsiz kaydı ile ge&ccedil;miştir. &Ouml;zellikle kadınlar, en ağır işkencelere maruz kalmışlardır. Amerika kıtasında Kızılderililere yapılan asimilasyondan tutun da Batılı s&ouml;m&uuml;rgeci ulusların Asya ve Avrupa&rsquo;da yaptığı fenalıklar insanı utandıracak cinstendir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Mesela &ldquo;afyon&rdquo; yani uyuşturucu, &Ccedil;in&rsquo;de yasaklanınca ticari gelirlerinden mahrum olan Batılı &uuml;lkeler; yıllar boyu s&uuml;recek olan ve adını &ldquo;Afyon Savaşlarından&rdquo; alan b&uuml;y&uuml;k bir fenalığı f&uuml;tursuzca işlemekten geri kalmamışlardır. Sonunda taş taş &uuml;st&uuml;nde bırakmayarak yeniden afyonu serbest bıraktırmışlar ve l&uuml;tfen barışı getirmişlerdir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu konuda &ouml;rnekler ne yazık ki saymakla, yazmakla bitmez. Numune olması ve g&uuml;n&uuml;n anlam ve &ouml;nemine dair olması nedeni ile sadece &ldquo;kadına şiddet&rdquo; y&ouml;n&uuml;n&uuml; ele almaya &ccedil;alışıp bunlar i&ccedil;erisinden en &ccedil;ok g&ouml;ze batan iki-&uuml;&ccedil; &ouml;rneğe yer vereceğiz.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Batılı &uuml;lkelerden İngiliz ve Fransızların kadınlara yaptığı zul&uuml;mlerden bir tanesi &ldquo;Jeanne d&#39;Arc&rdquo;&nbsp; ile ilgilidir. Bu zavallı kızcağız 6 Ocak 1412 - 30 Mayıs 1431tarihleri arasında yaşamıştır. Y&uuml;zyıl Savaşları boyunca İngiltere&#39;ye karşı &uuml;lkesi Fransa&#39;yı savaşarak korumaya &ccedil;alışmıştır. Lorraine&#39;deki cephelerden başlayarak manevi anlamda b&uuml;y&uuml;k destek olan bu kadın; Engizisyon tarafından vahşice yakıldıktan sonra nihayet 490 yıl sonra azize olarak ilan edilmiştir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Fransa&#39;nın kuzey doğusundaki Meuse Irmağı&#39;nın &uuml;zerinde bulunan Domr&eacute;my k&ouml;y&uuml;nde 5 &ccedil;ocuklu bir &ccedil;ift&ccedil;i ailesinin ortanca &ccedil;ocuğu olarak doğmuş olan d&#39;Arc, k&ouml;y&uuml;n en &ouml;nde gelen &ccedil;iftlik sahiplerinden birinin kızıydı. Kral VII. Charles ile g&ouml;r&uuml;şm&uuml;ş ve Poitiers&#39;de din adamlarından oluşan kurulda bir takım sınavlardan ge&ccedil;tikten sonra kral tarafından verilen izinle Fransa Ordusu&#39;nda Orleans Kuşatması&#39;na katılıp İngilizlere karşı savaşmıştır.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bir dizi zaferli savaştan sonra 23 Mayıs 1431 tarihinde, Compi&egrave;gne&#39;de İngiliz hizipleri tarafından yakalanmıştır. İngiliz yanlısı Beauvais Piskoposu Pierre Couchon&#39;un başkanlığındaki bir engizisyon mahkemesinde hen&uuml;z 19 yaşındayken 30 Mayıs 1431 tarihinde Rouen kentinde 10.000 kişinin toplandığı Vieux-March&egrave; meydanında diri diri yakılmıştır. Su&ccedil; olarak erkek giysileri giyip savaşması ve gaipten sesler duyması yeterli g&ouml;r&uuml;lm&uuml;ş &ouml;l&uuml;m&uuml;nden 490 yıl sonra &ouml;ld&uuml;rme kararını veren aynı kilise tarafından azize ilan edilmiştir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Saartjie (Sarah) Baartman ise 1789 yılında d&uuml;nyaya gelen G&uuml;ney Afrikalı bir zenci kadın idi. İngiliz işgali altındaki Cape Town&rsquo;da Hollandalı bir &ccedil;ift&ccedil;inin k&ouml;lesi olarak &ccedil;alışırken, bir İngiliz cerrah onu kandırarak İngiltere&rsquo;ye g&ouml;t&uuml;rm&uuml;şt&uuml;r. William Dunlop adlı cerrah, Baartman&rsquo;ın bazı v&uuml;cut &ouml;zelliklerinden etkilenmiş ve iğren&ccedil; iftiralarla bu kadını incelemeyi s&uuml;rd&uuml;rm&uuml;şt&uuml;.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu sıralarda Baartman 21 yaşındaydı. İngiliz doktor, onu yapacağı araştırmalar sayesinde zengin olacağı vaadiyle kandırmıştı. Baartman&rsquo;ın İngiltere&rsquo;deki &acirc;kıbeti ise, &ccedil;ırıl&ccedil;ıplak bir kafes i&ccedil;inde vahş&icirc; hayvan gibi teşhir edilmek ve &ldquo;bakıcısına&rdquo; para kazandırmaktan başka bir şey değildi.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">D&ouml;rt yıl Londra sokaklarında dolaştırıldıktan sonra, Baartman bir Fransıza satılarak Fransa&rsquo;ya g&ouml;t&uuml;r&uuml;ld&uuml;. Burada on beş ay boyunca bir hayvan terbiyecisi tarafından son derece ağır ve aşağılayıcı şartlar altında teşhir edildikten sonra, aralarında Napoleon&rsquo;un doktorunun da bulunduğu bir grup bilim adamı tarafından inceleme altına alındı.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu &ldquo;bilimsel&rdquo; incelemelerin sonucunda; &ldquo;Baartman&rsquo;ın hayvan ile insan arasındaki kayıp halka olduğu&rdquo; şeklinde karar verildi. İnsanı aşağılamaktan hi&ccedil; utanmayan Batılılar; G&uuml;ney Afrikalı bu kadını, hayvan&icirc; hayatın en &uuml;st, insan&icirc; hayatın ise en aşağı mertebesinde bir yaratık olarak nitelendiriyorlardı.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Baartman, Fransa&rsquo;da da &ccedil;ok fazla yaşamadı. Son yıllarını fuhuş sekt&ouml;r&uuml;nde hayatını kazanmaya &ccedil;alışarak ge&ccedil;irmek zorunda bırakıldı ve 1816 yılının başında, zat&uuml;rree olarak bir hastalık neticesinde &ouml;ld&uuml;.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Baartman, sağlığında olduğu kadar, &ouml;l&uuml;m&uuml;nden sonra da Aydınlanma&rsquo;nın &ouml;nde gelen bilim adamlarının, naturalistlerin ve sanat&ccedil;ılarının ilgi odağı olmaya devam etti. B&uuml;t&uuml;n bu &ccedil;alışmaların temelinde yatan mantık, &ldquo;Avrupalıların en &uuml;st&uuml;n ırkı teşkil ettiği&rdquo; d&uuml;ş&uuml;ncesi idi.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&Ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml;n &uuml;zerinden 24 saat ge&ccedil;meden, bedeni par&ccedil;alandı, beyni ve mahrem organları mumyalanarak &ldquo;İnsanlık (!) M&uuml;zesi&rdquo;nde teşhir standına yerleştirildi. Zavallı kadının organları burada 1974 yılına kadar kaldıktan sonra, bir depoya kaldırıldı.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Sağlığında da, &ouml;l&uuml;m&uuml;nden sonra da Avrupalıların elinde utan&ccedil; verici bir şekilde teşhir edilmekten kurtulamayan Baartman&rsquo;ı; Afrikalılar unutmadılar. 1940 yılından itibaren Baartman&rsquo;ın kemiklerini iade y&ouml;n&uuml;ndeki istekler dile getirilmeye başladı. Ancak bu isteklerin cidd&icirc;ye alınması, 1994&rsquo;te Mandela&rsquo;nın G&uuml;ney Afrika Devlet Başkanı se&ccedil;ilmesinden sonra Fransa&rsquo;ya yaptığı resm&icirc; başvuru sayesinde m&uuml;mk&uuml;n oldu.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Yıllar s&uuml;ren m&uuml;cadelelerden sonra, nihayet, 2002 Mart&rsquo;ında, Fransa &ldquo;bir kadın olarak aşağılanan ve bir Afrikalı olarak s&ouml;m&uuml;r&uuml;len Saartjie Baartman&rsquo;ın itibarını iade etmeye&rdquo; razı oldu. Aynı Jeanne d&#39;Arc gibi iade-i itibarı sağlanmış doğumundan 200 yıl sonra, Fransa&rsquo;dan geri alınarak 6 Mayıs 2002 tarihinde anavatanında toprağa verilmişti.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Batılılar kadına şiddette bu kadar ileri gittikten sonra bizim yerli Batılılar geri kalır mı? Aynı bunlar gibi insanlık onuruna aykırı bir şekilde kadınlarımıza dehşetli zul&uuml;mler yapılmıştır. İşte bunlardan bir tanesi 25 Kasım 1925 Tarihinde kabul edilen Şapka Kanunu vesilesi ile olmuştur.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Şapka Kanunu basit ve ge&ccedil;iştirilebilecek bir şey değildir. Zira bu kanun ile &ldquo;bu devrimlere uymazsanız sonunuz nice olur&rdquo; denilerek hemem hemen her ilimizde idam cezaları uygulanmış hatta yetmemiş gibi Erzurum&rsquo;da şal satan Ş&ouml;hret Ana&rsquo;yı dahi idam etmişlerdir. Ama&ccedil; halka korku salmaktı ve bunu bir zavallı kadına şiddet uygulayarak başardılar.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İslam&rsquo;ın izzet ve şerefini bin yıldır muhafaza eden bu millet, acımasız bir şekilde ezildi, hakarete uğradı. Ne yazık ki Batılılar gibi iade-i itibarı bir kenara bırakın kadına şiddetin &ouml;ne &ccedil;ıktığı son d&ouml;nemde bile &uuml;niversitelerde bu konuda doğru d&uuml;r&uuml;st bir &ccedil;alışma dahi yapılmamıştır.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Şapka devrimi nedeni ile kurulan İstiklal Mahkemelerinde yaşanan olaylar birer ibret vesikasıdır. Boş bir &uuml;mit ama umulur ki; ger&ccedil;ek tarihi &ouml;ğrenmek ve halkımıza anlatmak isteyen akademisyenler, tarihimizin bu karanlık sayfasına ışık tutarlar. Sonunda da 100 yıl sonra bile olsa Erzurumlu Şalcı Ş&ouml;hret Ana&rsquo;nın iade-i itibarı sağlanabilir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Şapka kanununun &ccedil;ıkarılmasında neler yaşandı? 25 Kasım yıld&ouml;n&uuml;m&uuml; olduğu i&ccedil;in tekrar ifade etmeye &ccedil;alışalım. Aksi takdirde g&uuml;n&uuml;n anlam ve &ouml;neminden yeterince bahsetmiş olamayız&hellip;</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&Ouml;ncelikle &ccedil;ıkan olayların bir isyan olmadığını belirtmek gerekir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; ama&ccedil;; o d&ouml;nemde Hitler, Mussolini ve Franko gibi y&ouml;neticilerin yaptığı gibi &ccedil;eşitli bahaneler &uuml;reterek halk &uuml;zerinde baskı kurmak idi.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Sadece Erzurum&rsquo;da yaşanacak olayları incelediğimizde; İzmir&rsquo;den gelmiş zalim bir valinin &ouml;nemli bir rol &uuml;stlendiği anlaşılacaktır. Sabetay Yahudisi bir aileden geldiği s&ouml;ylenen Vali Z&uuml;ht&uuml; Bey; halka g&ouml;zdağı vermek i&ccedil;in bahane aramaktadır. Erzurum&#39;daki &ldquo;kış g&uuml;n&uuml; nereden şapka bulup da giyeceğiz&rdquo; şeklindeki protestolara karşı sıkıy&ouml;netim ilan edilmesinden yararlanarak tam bir ter&ouml;r estirmiştir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Şehrin Komutanı Tatar Hasan Paşa ve Vali, kafa kafaya verip bu işi kısa yoldan bastırmak i&ccedil;in bazı idamlar ger&ccedil;ekleştirmek isterler. Sıkıy&ouml;netim ile birlikte akşam namazından g&uuml;n ağarıncaya kadar sokağa &ccedil;ıkma yasağı getirilir. Erzurum Camileri haftalarca sabah ve yatsı namazlarında kapalı kalır. D&uuml;zinelerce insan evlerinden toplanır. Yakınlarını g&ouml;rmek isteyenler, okkalı bir dayak yedikten sonra g&ouml;nderilirler.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İlk &ccedil;ırpıda Cin Oğlu Hacı mahkum edilir. Lakin İttihat ve Terakki&#39;nin vurucu g&uuml;&ccedil;lerinden olup silahş&ouml;r olduğu i&ccedil;in idamdan yırtmıştı. Ağır mahk&ucirc;miyet alıp Sinop&#39;a s&uuml;r&uuml;ld&uuml;.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Şehrin en itibarlı şahsiyetlerinden Ahmediyeli Akif Kullebi ile Papilacı Mahmut ise idam edilmişti. Ayrıca Divan-ı Harbi &Ouml;rfi tarafından 21 kişinin idamı meydanlarda infaz edildi. Sekiz kişi ise elleri kelep&ccedil;eli olarak, Ankara İstiklal Mahkemesi&#39;ne sevk edildiler. M&uuml;ft&uuml; Solakzade ise bu olaylardan nasılsa kurtulmuştur.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İdam edilenler şehrin meydanlarında akşama kadar sergilenirler. Teşhir edilen mazlumlara &ouml;ld&uuml;kten sonra dahi saygı g&ouml;sterilmez. Tek atlı &ccedil;&ouml;p arabaları bunları alarak dini merasim dahi yapılmadan toplu mezarlara g&ouml;merler. Ve bu idamların i&ccedil;erisinde bir tanesi de işte talihsiz Ş&ouml;hret Ana&rsquo;nın hik&acirc;yesidir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Evet, tarihimizde siyasi nedenle ilk kez bir kadın idam edilmiştir. Şalcı Bacı, &ccedil;uvala konulup o şekilde idam edilmiştir. Su&ccedil;u nedir? Sıkıy&ouml;netime g&ouml;re kanuna muhalefettir ama ya aslı nedir işin?</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Ana y&uuml;reğinin verdiği hassasiyet ile &ldquo;acaba &ccedil;ocuklarım kayboldu mu&rdquo;, &ldquo;hapse mi atıldı?&rdquo; gibi d&uuml;ş&uuml;ncelerden kaynaklanan serzenişlerdir. Tarihte emsaline az rastlanan bir durumdur bu idamlar.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Şalcı Ş&ouml;hret Kadın, Kasap Aziz&#39;in anasıdır. Bir kadının siyaseten idam edilmesi herhalde adalet tarihinde ilk defa Erzurum&#39;da vuku bulmuştur! O tarihlerde devletin g&uuml;d&uuml;ml&uuml; İstanbul gazetelerinden Hakimiyet-i Milliye, Akşam, Tanin ve Cumhuriyet gazetelerinin hi&ccedil;biri bu olayı yazmadılar. Hala da bu insanlık dışı cinayeti millete duyurmamakta hala ısrar eden benzer anlayıştaki basınımıza yazıklar olsun&hellip;</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Savaş senelerinde bu milletin başına gelen felaketler ve sıkıntılar; &ccedil;ocukları erken yaşta delikanlı etmiş kadınlara erkek gibi oturup kalkmayı &ouml;ğretmiştir. Bir baba gibi &ccedil;oluk &ccedil;ocuklarına sahiplik etmeye mecbur olan bu kadınlarımızdan Şalcı Ş&ouml;hret Kadın da yetim balalarına bakmak i&ccedil;in el işi şal &ouml;r&uuml;p pazarda a&ccedil;tığı sergide satardı. Vilayete doğru y&uuml;r&uuml;y&uuml;ş yapıldığı olay g&uuml;n&uuml; gelip haber vermişler ki: &quot;Ş&ouml;hret Kadın, senin oğlanlar h&uuml;k&uuml;meti taşa tutuyor, git onlara sahip &ccedil;ık!&quot;</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Ş&ouml;hret Kadın boh&ccedil;asını kapıp dışarı fırlamış. H&uuml;k&uuml;met konağının &ouml;n&uuml;ne geldiğinde bakıyor ki, asker bir sıra, zabitler bir sıra, millet bir sıra birbirlerine sert sert bakıyorlar. Ş&ouml;hret Kadın yetimlerini kalabalığın arasında g&ouml;remeyince, jandarmaların onları alıp g&ouml;t&uuml;rd&uuml;klerini sanmış ve k&ouml;p&uuml;rm&uuml;ş. Bağırarak boh&ccedil;asındaki takunyaları &ccedil;ıkarmış zabitlere fırlatmış.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&quot;Ula soykanızda kala! Diyerek, nerde benim balalarım?&quot; şeklide memurların şapkalarına s&ouml;vm&uuml;ş. İşte Şalcı Ş&ouml;hret Kadın&#39;ın su&ccedil;u bu kadar. Yetimlerini koruma i&ccedil;g&uuml;d&uuml;s&uuml;, ana y&uuml;reği, din gayreti ve bunun sonucunda ettiği birka&ccedil; s&ouml;z. Fakat işte b&ouml;yle bir s&ouml;z sonucunda bir insanı hatta bir kadını idam edecek kadar g&ouml;z&uuml; d&ouml;nm&uuml;ş y&ouml;neticiler var ve bunlardan hesap sormayı 94 yıl ge&ccedil;tiği halde cesaret edemeyen bir basınımız ve medyamız var.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Ne olduğunu anlamadan Ş&ouml;hret Ana&rsquo;yı hemen tutukladılar. Mahkemede idam kararı a&ccedil;ıklandı. Bu arada bir s&ouml;z&uuml; olup olmadığı sorulur: O da: &ldquo;Lan kavat, kadın kısmının idam edildiği nerede g&ouml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r&rdquo; diyerek tarihi bir ders verir. Belki sonunda &ouml;lm&uuml;şt&uuml;r lakin izzeti ve onurunu bu şekilde korumayı da bilmiştir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Her ne ise&hellip; Yirmi iki erkekle birlikte onu da idam sehpasında asarak idam ettiler. Yalnız Şalcı Ş&ouml;hret Ana, kadın olduğu ve idamın &ccedil;ok iğren&ccedil; bir infaz şekli olmasından dolayı beyaz un &ccedil;uvalı ile astılar. Yıllar sonra yakında &ouml;len &Ccedil;etin Altan, bu acı olayı da s&uuml;tununa taşımaya cesaret etmiştir. Ş&ouml;yle diyor: &quot;Ben Tatar Hasan Paşa&#39;nın torunuyum. Dedem Erzurum&#39;da şapka y&uuml;z&uuml;nden bir kadını, Şalcı, Ş&ouml;hret Kadın&#39;ı idam etmiştir maalesef. Orada on beş kişi şapkaya karşıyız diye y&uuml;r&uuml;yor. O kadın da idam edilirken -ula uşaklarım, ben zaten hatun kişiyim, neden şapka giyeyim?- diye bağırıyor. Bu &uuml;z&uuml;c&uuml; bir şey!&quot;</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Savcı Eğinli İbrahim Ethem tutuklanan ve idam edilmesi beklenen &ccedil;ok sayıda masumu &ccedil;eşitli hukuki gerek&ccedil;elerle kurtardığı s&ouml;ylenir yoksa mesele yirmi bir kişiyle kalmayacaktı. &Ccedil;etin Altan&#39;ın dedesi Merkez Jandarma Komutanı Tatar Hasan Paşa ise Erzurum&#39;da şapka inkılabının Vali Z&uuml;ht&uuml;&rsquo;den sonraki baş kahramanıdır. 21 can asıldıktan, &uuml;&ccedil; faili me&ccedil;hul ve yedi kişi Sinop&#39;a s&uuml;rg&uuml;n g&ouml;nderildikten sonra Tatar Hasan Paşa kaybolup gitmiştir. 2. D&uuml;nya Savaşı&#39;ndan sonra Berlin&#39;de unutulduğu ve &ouml;ld&uuml;ğ&uuml; s&ouml;ylenir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Toplu mezarlar 13 sene sonra a&ccedil;ılarak naaşları sahiplerine iade edilir. Şalcı Bacının kasap oğlu ne yazık ki korkudan anasının naaşını almaya gelemez. Nihayetinde toplu mezarlardan &ccedil;ıkarılan idamlıklar aradan 13 yıl ge&ccedil;tikten sonra dini merasimleri yapılarak Tuzcu k&ouml;y&uuml;ndeki mezarlığa defnedilirler.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İşte Şalcı Bacının ibretli ve ibretli olduğu kadar da d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;r&uuml;c&uuml; &ouml;yk&uuml;s&uuml; b&ouml;yledir. &Ccedil;eşitli kadın dernekleri &ldquo;kadına şiddet&rdquo; başlığı ile onca g&uuml;r&uuml;lt&uuml; koparmıştır lakin bir tanesi bile bu acı olaya el atıp hi&ccedil; olmaz ise Ş&ouml;hret Ana&rsquo;nın iade-i itibarı i&ccedil;in &ccedil;alışmamıştır. Bu nedenle kadın &ouml;rg&uuml;tlerinin tamamını samimi bulmuyorum. Bunlar Batı d&uuml;nyasının destekleri ile soytarılık yapan &ouml;rg&uuml;tlerdir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Yazımız uzadığı i&ccedil;in Cumhuriyetimizin ilk ve ikinci &ldquo;first lady&rsquo;si&rdquo; olan Fikriye ve Latife Hanım&rsquo;dan bahsetmiyorum. Bu iki zavallı kadının yaşadıkları &ccedil;ok ibretli ve acıklı olaylardır. Hatta Fikriye Hanım&rsquo;ın intihar s&uuml;s&uuml; verilmiş bir cinayete kurban gittiği bile s&ouml;ylenmektedir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Evet, devlet nasıl Dersimlilerden &ouml;z&uuml;r dilemiş ise bu kadınlardan &ouml;z&uuml;r dilemeli hi&ccedil; olmaz ise iade-i itabarlarını vermelidir. Fransızlar aradan y&uuml;zyıllar ge&ccedil;tikten sonra bile olsa bunu yapmışlardır. Gemi ile gittiğim Rouen&rsquo;de Jeanne d&#39;Arc&rsquo;a ait bir anıtı g&ouml;rm&uuml;şt&uuml;m. Meydana dikmişler.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Biliyorum; H&uuml;k&uuml;metimizden Ş&ouml;hret Ana i&ccedil;in itibarını istemek &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bir iş olup &ccedil;ok zordur. Lakin kadın derneklerinden hi&ccedil; olmaz ise bir iki makale yazıp izzet ve onuru ile &ouml;len bu kadınlarımızdan bir iki kelimeyle dahi olsa bahsetmelerini istemek, &ccedil;ok fazla bir beklenti midir? Vesselam&hellip;</span><br /> <br /> &nbsp;</p>
Ekleme Tarihi: 30 Kasım 2019 - Cumartesi

BATIDA VE TÜRKİYE ’DE KADINA ŞİDDET

<p><span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Birleşmiş Milletler tarafından 25 Kasım tarihi, &quot;Kadına Y&ouml;nelik Şiddete Karşı Uluslararası M&uuml;cadele G&uuml;n&uuml;&quot; olarak ilan edilmiştir. Aynı zamanda 25 Kasım 1925 tarihi &ldquo;Şapka Kanununun&rdquo; kabul edildiği g&uuml;nd&uuml;r, 28 Kasım&rsquo;da Resmi Gazetede yayınlanarak y&uuml;r&uuml;rl&uuml;ğe girmiştir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Hala ge&ccedil;erli olan hatta giyilmediği takdirde su&ccedil; unsuru oluşturan şapka kanunu caridir, ge&ccedil;erlidir. Şimdiye kadar hi&ccedil;bir h&uuml;k&uuml;met; kimsenin uymadığı bu kanunu kaldırmaya cesaret edememiştir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Demek ki; bu iki konuda yani kadına şiddet ve şapka ile ilgili ezber bozacak bir yazı yazmak gerekiyor. Olur ki insanlar &ldquo;Yahu girdiğimiz bu yol meğerse &ccedil;ıkmaz sokakmış&rdquo; diyebilsinler.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İnsanlık tarihi boyunca Batı d&uuml;nyasının yaptığı zul&uuml;mler tarihe emsalsiz kaydı ile ge&ccedil;miştir. &Ouml;zellikle kadınlar, en ağır işkencelere maruz kalmışlardır. Amerika kıtasında Kızılderililere yapılan asimilasyondan tutun da Batılı s&ouml;m&uuml;rgeci ulusların Asya ve Avrupa&rsquo;da yaptığı fenalıklar insanı utandıracak cinstendir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Mesela &ldquo;afyon&rdquo; yani uyuşturucu, &Ccedil;in&rsquo;de yasaklanınca ticari gelirlerinden mahrum olan Batılı &uuml;lkeler; yıllar boyu s&uuml;recek olan ve adını &ldquo;Afyon Savaşlarından&rdquo; alan b&uuml;y&uuml;k bir fenalığı f&uuml;tursuzca işlemekten geri kalmamışlardır. Sonunda taş taş &uuml;st&uuml;nde bırakmayarak yeniden afyonu serbest bıraktırmışlar ve l&uuml;tfen barışı getirmişlerdir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu konuda &ouml;rnekler ne yazık ki saymakla, yazmakla bitmez. Numune olması ve g&uuml;n&uuml;n anlam ve &ouml;nemine dair olması nedeni ile sadece &ldquo;kadına şiddet&rdquo; y&ouml;n&uuml;n&uuml; ele almaya &ccedil;alışıp bunlar i&ccedil;erisinden en &ccedil;ok g&ouml;ze batan iki-&uuml;&ccedil; &ouml;rneğe yer vereceğiz.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Batılı &uuml;lkelerden İngiliz ve Fransızların kadınlara yaptığı zul&uuml;mlerden bir tanesi &ldquo;Jeanne d&#39;Arc&rdquo;&nbsp; ile ilgilidir. Bu zavallı kızcağız 6 Ocak 1412 - 30 Mayıs 1431tarihleri arasında yaşamıştır. Y&uuml;zyıl Savaşları boyunca İngiltere&#39;ye karşı &uuml;lkesi Fransa&#39;yı savaşarak korumaya &ccedil;alışmıştır. Lorraine&#39;deki cephelerden başlayarak manevi anlamda b&uuml;y&uuml;k destek olan bu kadın; Engizisyon tarafından vahşice yakıldıktan sonra nihayet 490 yıl sonra azize olarak ilan edilmiştir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Fransa&#39;nın kuzey doğusundaki Meuse Irmağı&#39;nın &uuml;zerinde bulunan Domr&eacute;my k&ouml;y&uuml;nde 5 &ccedil;ocuklu bir &ccedil;ift&ccedil;i ailesinin ortanca &ccedil;ocuğu olarak doğmuş olan d&#39;Arc, k&ouml;y&uuml;n en &ouml;nde gelen &ccedil;iftlik sahiplerinden birinin kızıydı. Kral VII. Charles ile g&ouml;r&uuml;şm&uuml;ş ve Poitiers&#39;de din adamlarından oluşan kurulda bir takım sınavlardan ge&ccedil;tikten sonra kral tarafından verilen izinle Fransa Ordusu&#39;nda Orleans Kuşatması&#39;na katılıp İngilizlere karşı savaşmıştır.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bir dizi zaferli savaştan sonra 23 Mayıs 1431 tarihinde, Compi&egrave;gne&#39;de İngiliz hizipleri tarafından yakalanmıştır. İngiliz yanlısı Beauvais Piskoposu Pierre Couchon&#39;un başkanlığındaki bir engizisyon mahkemesinde hen&uuml;z 19 yaşındayken 30 Mayıs 1431 tarihinde Rouen kentinde 10.000 kişinin toplandığı Vieux-March&egrave; meydanında diri diri yakılmıştır. Su&ccedil; olarak erkek giysileri giyip savaşması ve gaipten sesler duyması yeterli g&ouml;r&uuml;lm&uuml;ş &ouml;l&uuml;m&uuml;nden 490 yıl sonra &ouml;ld&uuml;rme kararını veren aynı kilise tarafından azize ilan edilmiştir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Saartjie (Sarah) Baartman ise 1789 yılında d&uuml;nyaya gelen G&uuml;ney Afrikalı bir zenci kadın idi. İngiliz işgali altındaki Cape Town&rsquo;da Hollandalı bir &ccedil;ift&ccedil;inin k&ouml;lesi olarak &ccedil;alışırken, bir İngiliz cerrah onu kandırarak İngiltere&rsquo;ye g&ouml;t&uuml;rm&uuml;şt&uuml;r. William Dunlop adlı cerrah, Baartman&rsquo;ın bazı v&uuml;cut &ouml;zelliklerinden etkilenmiş ve iğren&ccedil; iftiralarla bu kadını incelemeyi s&uuml;rd&uuml;rm&uuml;şt&uuml;.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu sıralarda Baartman 21 yaşındaydı. İngiliz doktor, onu yapacağı araştırmalar sayesinde zengin olacağı vaadiyle kandırmıştı. Baartman&rsquo;ın İngiltere&rsquo;deki &acirc;kıbeti ise, &ccedil;ırıl&ccedil;ıplak bir kafes i&ccedil;inde vahş&icirc; hayvan gibi teşhir edilmek ve &ldquo;bakıcısına&rdquo; para kazandırmaktan başka bir şey değildi.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">D&ouml;rt yıl Londra sokaklarında dolaştırıldıktan sonra, Baartman bir Fransıza satılarak Fransa&rsquo;ya g&ouml;t&uuml;r&uuml;ld&uuml;. Burada on beş ay boyunca bir hayvan terbiyecisi tarafından son derece ağır ve aşağılayıcı şartlar altında teşhir edildikten sonra, aralarında Napoleon&rsquo;un doktorunun da bulunduğu bir grup bilim adamı tarafından inceleme altına alındı.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu &ldquo;bilimsel&rdquo; incelemelerin sonucunda; &ldquo;Baartman&rsquo;ın hayvan ile insan arasındaki kayıp halka olduğu&rdquo; şeklinde karar verildi. İnsanı aşağılamaktan hi&ccedil; utanmayan Batılılar; G&uuml;ney Afrikalı bu kadını, hayvan&icirc; hayatın en &uuml;st, insan&icirc; hayatın ise en aşağı mertebesinde bir yaratık olarak nitelendiriyorlardı.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Baartman, Fransa&rsquo;da da &ccedil;ok fazla yaşamadı. Son yıllarını fuhuş sekt&ouml;r&uuml;nde hayatını kazanmaya &ccedil;alışarak ge&ccedil;irmek zorunda bırakıldı ve 1816 yılının başında, zat&uuml;rree olarak bir hastalık neticesinde &ouml;ld&uuml;.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Baartman, sağlığında olduğu kadar, &ouml;l&uuml;m&uuml;nden sonra da Aydınlanma&rsquo;nın &ouml;nde gelen bilim adamlarının, naturalistlerin ve sanat&ccedil;ılarının ilgi odağı olmaya devam etti. B&uuml;t&uuml;n bu &ccedil;alışmaların temelinde yatan mantık, &ldquo;Avrupalıların en &uuml;st&uuml;n ırkı teşkil ettiği&rdquo; d&uuml;ş&uuml;ncesi idi.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&Ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml;n &uuml;zerinden 24 saat ge&ccedil;meden, bedeni par&ccedil;alandı, beyni ve mahrem organları mumyalanarak &ldquo;İnsanlık (!) M&uuml;zesi&rdquo;nde teşhir standına yerleştirildi. Zavallı kadının organları burada 1974 yılına kadar kaldıktan sonra, bir depoya kaldırıldı.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Sağlığında da, &ouml;l&uuml;m&uuml;nden sonra da Avrupalıların elinde utan&ccedil; verici bir şekilde teşhir edilmekten kurtulamayan Baartman&rsquo;ı; Afrikalılar unutmadılar. 1940 yılından itibaren Baartman&rsquo;ın kemiklerini iade y&ouml;n&uuml;ndeki istekler dile getirilmeye başladı. Ancak bu isteklerin cidd&icirc;ye alınması, 1994&rsquo;te Mandela&rsquo;nın G&uuml;ney Afrika Devlet Başkanı se&ccedil;ilmesinden sonra Fransa&rsquo;ya yaptığı resm&icirc; başvuru sayesinde m&uuml;mk&uuml;n oldu.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Yıllar s&uuml;ren m&uuml;cadelelerden sonra, nihayet, 2002 Mart&rsquo;ında, Fransa &ldquo;bir kadın olarak aşağılanan ve bir Afrikalı olarak s&ouml;m&uuml;r&uuml;len Saartjie Baartman&rsquo;ın itibarını iade etmeye&rdquo; razı oldu. Aynı Jeanne d&#39;Arc gibi iade-i itibarı sağlanmış doğumundan 200 yıl sonra, Fransa&rsquo;dan geri alınarak 6 Mayıs 2002 tarihinde anavatanında toprağa verilmişti.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Batılılar kadına şiddette bu kadar ileri gittikten sonra bizim yerli Batılılar geri kalır mı? Aynı bunlar gibi insanlık onuruna aykırı bir şekilde kadınlarımıza dehşetli zul&uuml;mler yapılmıştır. İşte bunlardan bir tanesi 25 Kasım 1925 Tarihinde kabul edilen Şapka Kanunu vesilesi ile olmuştur.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Şapka Kanunu basit ve ge&ccedil;iştirilebilecek bir şey değildir. Zira bu kanun ile &ldquo;bu devrimlere uymazsanız sonunuz nice olur&rdquo; denilerek hemem hemen her ilimizde idam cezaları uygulanmış hatta yetmemiş gibi Erzurum&rsquo;da şal satan Ş&ouml;hret Ana&rsquo;yı dahi idam etmişlerdir. Ama&ccedil; halka korku salmaktı ve bunu bir zavallı kadına şiddet uygulayarak başardılar.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İslam&rsquo;ın izzet ve şerefini bin yıldır muhafaza eden bu millet, acımasız bir şekilde ezildi, hakarete uğradı. Ne yazık ki Batılılar gibi iade-i itibarı bir kenara bırakın kadına şiddetin &ouml;ne &ccedil;ıktığı son d&ouml;nemde bile &uuml;niversitelerde bu konuda doğru d&uuml;r&uuml;st bir &ccedil;alışma dahi yapılmamıştır.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Şapka devrimi nedeni ile kurulan İstiklal Mahkemelerinde yaşanan olaylar birer ibret vesikasıdır. Boş bir &uuml;mit ama umulur ki; ger&ccedil;ek tarihi &ouml;ğrenmek ve halkımıza anlatmak isteyen akademisyenler, tarihimizin bu karanlık sayfasına ışık tutarlar. Sonunda da 100 yıl sonra bile olsa Erzurumlu Şalcı Ş&ouml;hret Ana&rsquo;nın iade-i itibarı sağlanabilir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Şapka kanununun &ccedil;ıkarılmasında neler yaşandı? 25 Kasım yıld&ouml;n&uuml;m&uuml; olduğu i&ccedil;in tekrar ifade etmeye &ccedil;alışalım. Aksi takdirde g&uuml;n&uuml;n anlam ve &ouml;neminden yeterince bahsetmiş olamayız&hellip;</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&Ouml;ncelikle &ccedil;ıkan olayların bir isyan olmadığını belirtmek gerekir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; ama&ccedil;; o d&ouml;nemde Hitler, Mussolini ve Franko gibi y&ouml;neticilerin yaptığı gibi &ccedil;eşitli bahaneler &uuml;reterek halk &uuml;zerinde baskı kurmak idi.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Sadece Erzurum&rsquo;da yaşanacak olayları incelediğimizde; İzmir&rsquo;den gelmiş zalim bir valinin &ouml;nemli bir rol &uuml;stlendiği anlaşılacaktır. Sabetay Yahudisi bir aileden geldiği s&ouml;ylenen Vali Z&uuml;ht&uuml; Bey; halka g&ouml;zdağı vermek i&ccedil;in bahane aramaktadır. Erzurum&#39;daki &ldquo;kış g&uuml;n&uuml; nereden şapka bulup da giyeceğiz&rdquo; şeklindeki protestolara karşı sıkıy&ouml;netim ilan edilmesinden yararlanarak tam bir ter&ouml;r estirmiştir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Şehrin Komutanı Tatar Hasan Paşa ve Vali, kafa kafaya verip bu işi kısa yoldan bastırmak i&ccedil;in bazı idamlar ger&ccedil;ekleştirmek isterler. Sıkıy&ouml;netim ile birlikte akşam namazından g&uuml;n ağarıncaya kadar sokağa &ccedil;ıkma yasağı getirilir. Erzurum Camileri haftalarca sabah ve yatsı namazlarında kapalı kalır. D&uuml;zinelerce insan evlerinden toplanır. Yakınlarını g&ouml;rmek isteyenler, okkalı bir dayak yedikten sonra g&ouml;nderilirler.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İlk &ccedil;ırpıda Cin Oğlu Hacı mahkum edilir. Lakin İttihat ve Terakki&#39;nin vurucu g&uuml;&ccedil;lerinden olup silahş&ouml;r olduğu i&ccedil;in idamdan yırtmıştı. Ağır mahk&ucirc;miyet alıp Sinop&#39;a s&uuml;r&uuml;ld&uuml;.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Şehrin en itibarlı şahsiyetlerinden Ahmediyeli Akif Kullebi ile Papilacı Mahmut ise idam edilmişti. Ayrıca Divan-ı Harbi &Ouml;rfi tarafından 21 kişinin idamı meydanlarda infaz edildi. Sekiz kişi ise elleri kelep&ccedil;eli olarak, Ankara İstiklal Mahkemesi&#39;ne sevk edildiler. M&uuml;ft&uuml; Solakzade ise bu olaylardan nasılsa kurtulmuştur.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İdam edilenler şehrin meydanlarında akşama kadar sergilenirler. Teşhir edilen mazlumlara &ouml;ld&uuml;kten sonra dahi saygı g&ouml;sterilmez. Tek atlı &ccedil;&ouml;p arabaları bunları alarak dini merasim dahi yapılmadan toplu mezarlara g&ouml;merler. Ve bu idamların i&ccedil;erisinde bir tanesi de işte talihsiz Ş&ouml;hret Ana&rsquo;nın hik&acirc;yesidir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Evet, tarihimizde siyasi nedenle ilk kez bir kadın idam edilmiştir. Şalcı Bacı, &ccedil;uvala konulup o şekilde idam edilmiştir. Su&ccedil;u nedir? Sıkıy&ouml;netime g&ouml;re kanuna muhalefettir ama ya aslı nedir işin?</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Ana y&uuml;reğinin verdiği hassasiyet ile &ldquo;acaba &ccedil;ocuklarım kayboldu mu&rdquo;, &ldquo;hapse mi atıldı?&rdquo; gibi d&uuml;ş&uuml;ncelerden kaynaklanan serzenişlerdir. Tarihte emsaline az rastlanan bir durumdur bu idamlar.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Şalcı Ş&ouml;hret Kadın, Kasap Aziz&#39;in anasıdır. Bir kadının siyaseten idam edilmesi herhalde adalet tarihinde ilk defa Erzurum&#39;da vuku bulmuştur! O tarihlerde devletin g&uuml;d&uuml;ml&uuml; İstanbul gazetelerinden Hakimiyet-i Milliye, Akşam, Tanin ve Cumhuriyet gazetelerinin hi&ccedil;biri bu olayı yazmadılar. Hala da bu insanlık dışı cinayeti millete duyurmamakta hala ısrar eden benzer anlayıştaki basınımıza yazıklar olsun&hellip;</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Savaş senelerinde bu milletin başına gelen felaketler ve sıkıntılar; &ccedil;ocukları erken yaşta delikanlı etmiş kadınlara erkek gibi oturup kalkmayı &ouml;ğretmiştir. Bir baba gibi &ccedil;oluk &ccedil;ocuklarına sahiplik etmeye mecbur olan bu kadınlarımızdan Şalcı Ş&ouml;hret Kadın da yetim balalarına bakmak i&ccedil;in el işi şal &ouml;r&uuml;p pazarda a&ccedil;tığı sergide satardı. Vilayete doğru y&uuml;r&uuml;y&uuml;ş yapıldığı olay g&uuml;n&uuml; gelip haber vermişler ki: &quot;Ş&ouml;hret Kadın, senin oğlanlar h&uuml;k&uuml;meti taşa tutuyor, git onlara sahip &ccedil;ık!&quot;</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Ş&ouml;hret Kadın boh&ccedil;asını kapıp dışarı fırlamış. H&uuml;k&uuml;met konağının &ouml;n&uuml;ne geldiğinde bakıyor ki, asker bir sıra, zabitler bir sıra, millet bir sıra birbirlerine sert sert bakıyorlar. Ş&ouml;hret Kadın yetimlerini kalabalığın arasında g&ouml;remeyince, jandarmaların onları alıp g&ouml;t&uuml;rd&uuml;klerini sanmış ve k&ouml;p&uuml;rm&uuml;ş. Bağırarak boh&ccedil;asındaki takunyaları &ccedil;ıkarmış zabitlere fırlatmış.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&quot;Ula soykanızda kala! Diyerek, nerde benim balalarım?&quot; şeklide memurların şapkalarına s&ouml;vm&uuml;ş. İşte Şalcı Ş&ouml;hret Kadın&#39;ın su&ccedil;u bu kadar. Yetimlerini koruma i&ccedil;g&uuml;d&uuml;s&uuml;, ana y&uuml;reği, din gayreti ve bunun sonucunda ettiği birka&ccedil; s&ouml;z. Fakat işte b&ouml;yle bir s&ouml;z sonucunda bir insanı hatta bir kadını idam edecek kadar g&ouml;z&uuml; d&ouml;nm&uuml;ş y&ouml;neticiler var ve bunlardan hesap sormayı 94 yıl ge&ccedil;tiği halde cesaret edemeyen bir basınımız ve medyamız var.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Ne olduğunu anlamadan Ş&ouml;hret Ana&rsquo;yı hemen tutukladılar. Mahkemede idam kararı a&ccedil;ıklandı. Bu arada bir s&ouml;z&uuml; olup olmadığı sorulur: O da: &ldquo;Lan kavat, kadın kısmının idam edildiği nerede g&ouml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r&rdquo; diyerek tarihi bir ders verir. Belki sonunda &ouml;lm&uuml;şt&uuml;r lakin izzeti ve onurunu bu şekilde korumayı da bilmiştir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Her ne ise&hellip; Yirmi iki erkekle birlikte onu da idam sehpasında asarak idam ettiler. Yalnız Şalcı Ş&ouml;hret Ana, kadın olduğu ve idamın &ccedil;ok iğren&ccedil; bir infaz şekli olmasından dolayı beyaz un &ccedil;uvalı ile astılar. Yıllar sonra yakında &ouml;len &Ccedil;etin Altan, bu acı olayı da s&uuml;tununa taşımaya cesaret etmiştir. Ş&ouml;yle diyor: &quot;Ben Tatar Hasan Paşa&#39;nın torunuyum. Dedem Erzurum&#39;da şapka y&uuml;z&uuml;nden bir kadını, Şalcı, Ş&ouml;hret Kadın&#39;ı idam etmiştir maalesef. Orada on beş kişi şapkaya karşıyız diye y&uuml;r&uuml;yor. O kadın da idam edilirken -ula uşaklarım, ben zaten hatun kişiyim, neden şapka giyeyim?- diye bağırıyor. Bu &uuml;z&uuml;c&uuml; bir şey!&quot;</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Savcı Eğinli İbrahim Ethem tutuklanan ve idam edilmesi beklenen &ccedil;ok sayıda masumu &ccedil;eşitli hukuki gerek&ccedil;elerle kurtardığı s&ouml;ylenir yoksa mesele yirmi bir kişiyle kalmayacaktı. &Ccedil;etin Altan&#39;ın dedesi Merkez Jandarma Komutanı Tatar Hasan Paşa ise Erzurum&#39;da şapka inkılabının Vali Z&uuml;ht&uuml;&rsquo;den sonraki baş kahramanıdır. 21 can asıldıktan, &uuml;&ccedil; faili me&ccedil;hul ve yedi kişi Sinop&#39;a s&uuml;rg&uuml;n g&ouml;nderildikten sonra Tatar Hasan Paşa kaybolup gitmiştir. 2. D&uuml;nya Savaşı&#39;ndan sonra Berlin&#39;de unutulduğu ve &ouml;ld&uuml;ğ&uuml; s&ouml;ylenir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Toplu mezarlar 13 sene sonra a&ccedil;ılarak naaşları sahiplerine iade edilir. Şalcı Bacının kasap oğlu ne yazık ki korkudan anasının naaşını almaya gelemez. Nihayetinde toplu mezarlardan &ccedil;ıkarılan idamlıklar aradan 13 yıl ge&ccedil;tikten sonra dini merasimleri yapılarak Tuzcu k&ouml;y&uuml;ndeki mezarlığa defnedilirler.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İşte Şalcı Bacının ibretli ve ibretli olduğu kadar da d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;r&uuml;c&uuml; &ouml;yk&uuml;s&uuml; b&ouml;yledir. &Ccedil;eşitli kadın dernekleri &ldquo;kadına şiddet&rdquo; başlığı ile onca g&uuml;r&uuml;lt&uuml; koparmıştır lakin bir tanesi bile bu acı olaya el atıp hi&ccedil; olmaz ise Ş&ouml;hret Ana&rsquo;nın iade-i itibarı i&ccedil;in &ccedil;alışmamıştır. Bu nedenle kadın &ouml;rg&uuml;tlerinin tamamını samimi bulmuyorum. Bunlar Batı d&uuml;nyasının destekleri ile soytarılık yapan &ouml;rg&uuml;tlerdir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Yazımız uzadığı i&ccedil;in Cumhuriyetimizin ilk ve ikinci &ldquo;first lady&rsquo;si&rdquo; olan Fikriye ve Latife Hanım&rsquo;dan bahsetmiyorum. Bu iki zavallı kadının yaşadıkları &ccedil;ok ibretli ve acıklı olaylardır. Hatta Fikriye Hanım&rsquo;ın intihar s&uuml;s&uuml; verilmiş bir cinayete kurban gittiği bile s&ouml;ylenmektedir.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Evet, devlet nasıl Dersimlilerden &ouml;z&uuml;r dilemiş ise bu kadınlardan &ouml;z&uuml;r dilemeli hi&ccedil; olmaz ise iade-i itabarlarını vermelidir. Fransızlar aradan y&uuml;zyıllar ge&ccedil;tikten sonra bile olsa bunu yapmışlardır. Gemi ile gittiğim Rouen&rsquo;de Jeanne d&#39;Arc&rsquo;a ait bir anıtı g&ouml;rm&uuml;şt&uuml;m. Meydana dikmişler.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Biliyorum; H&uuml;k&uuml;metimizden Ş&ouml;hret Ana i&ccedil;in itibarını istemek &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bir iş olup &ccedil;ok zordur. Lakin kadın derneklerinden hi&ccedil; olmaz ise bir iki makale yazıp izzet ve onuru ile &ouml;len bu kadınlarımızdan bir iki kelimeyle dahi olsa bahsetmelerini istemek, &ccedil;ok fazla bir beklenti midir? Vesselam&hellip;</span><br /> <br /> &nbsp;</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.