Dr. Vehbi KARA
Köşe Yazarı
Dr. Vehbi KARA
 

Bediüzzaman Said Nursi ve Abdülhamid İlişkisi

<p>Bazı kişiler &ldquo;Abd&uuml;lhamid&rsquo;e isyan etti&rdquo; diyerek Bedi&uuml;zzaman Said Nursi&rsquo;ye iftira atmaya devam ediyor. Belli ki bu bilgisizlikleri y&uuml;z&uuml;nden ruzi mahşerde karşılığını acı bir şekilde alacaklar. B&ouml;yle bir yanlışa girmek istemeyenler bu yazımı okumalıdır. Zira &ldquo;iftira etmek&rdquo; b&uuml;y&uuml;k bir kul hakkı doğurur.&nbsp;</p> <p>&Ouml;ncelikle şunu s&ouml;ylemek gerekir ki Bedi&uuml;zzaman hayatı boyunca daima &ldquo;m&uuml;spet hareket&rdquo; i&ccedil;inde olmuştur. Kendisine hem Osmanlı D&ouml;neminde hem de Cumhuriyet d&ouml;neminde &ccedil;ok ağır işkenceler yapılmasına rağmen daima asayişin lehinde olmuştur. Vefatından &ouml;nce yapmış olduğu son konuşmasında talebelerine asayişin lehinde hareket etmelerini defalarca tekrar ederek m&uuml;spet hareketin ne derece &ouml;nemli olduğunu bizzat hayatı ile g&ouml;stermiştir.</p> <p>&Ccedil;&uuml;nk&uuml; d&acirc;hildeki cihat ile hari&ccedil;teki cihat &ccedil;ok farklıdır. D&acirc;hilde silahla m&uuml;cadele edilmez. Fakat bir d&uuml;şman devletle savaş olduğu vakit işte o zaman her şey bir kenara itilir. İşin ucunda &ouml;l&uuml;m olsa bile savaştan ka&ccedil;ılmaz. Nitekim Bedi&uuml;zzaman medrese hocası olduğu halde 1. D&uuml;nya Savaşı başlar başlamaz g&ouml;n&uuml;ll&uuml; talebeleri ile cepheye koşmuş yıllarca Ruslara karşı savaşmıştır. Sonunda ağır yaralı olarak esir d&uuml;şm&uuml;ş ve Bolşevik İhtilalinden yararlanarak esir kampından ka&ccedil;mayı başarmıştır.</p> <p>Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın hayatını okuyanlar ni&ccedil;in İstanbul&rsquo;a geldiğini &ccedil;ok iyi bilirler. Nitekim Doğu&rsquo;da Medreset&uuml;z Zehra Namı ile bir dar&uuml;lf&uuml;nun yani &uuml;niversite kurmak i&ccedil;in Van valisinin mektubu ile Padişah Abd&uuml;lhamid&rsquo;e bu &ouml;nemli projesini aktarmak i&ccedil;in geldiğini g&ouml;rmemek i&ccedil;in &ccedil;ok cahil olmak gerekir.&nbsp;</p> <p>Fakat gel g&ouml;r ki Abd&uuml;lhamid&rsquo;in etrafını sarmış olan &ouml;zellikle Sabetaycı Masonlar bir t&uuml;rl&uuml; Abd&uuml;lhamid ile g&ouml;r&uuml;şmesine fırsat vermezler. &Uuml;niversite yerine Abd&uuml;lhamid&rsquo;in &ouml;zel parasından vererek (ihsan-ı şahane) kendisini Van&rsquo;a yani geriye g&ouml;ndermek isterler.</p> <p>Elbette Bedi&uuml;zzaman gibi b&uuml;y&uuml;k bir İslam &acirc;limi b&ouml;ylesine hayırlı bir iş i&ccedil;in ihsan-ı şahaneden de olsa verilecek parayı kabul etmez. İşte bundan sonra kıyamet kopar. Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ı &ouml;nce hapishaneye sonrasında da tımarhaneye atarlar. Bu z&uuml;l&uuml;m karşısında dahi Bedi&uuml;zzaman isyan etmez.</p> <p>Yıllar sonra İttihat&ccedil;ılar Abd&uuml;lhamid&rsquo;i darbe ile tahttan indirdiğinde bu sefer İttihat&ccedil;ılar Bedi&uuml;zzaman yine hapse atarlar. 31 Mart Vakasında yani 1909 yılında isyan eden askerleri yatıştırdığı halde askeri mahkemede kendisine &ldquo;sen de Şeriat istemişsin&rdquo; diye sorulduğunda &ldquo;Şeriat i&ccedil;in bin başım olsa her g&uuml;n birisi kesilse feda olsun&rdquo; diyecek kadar cesaret sahibi bir insandır.</p> <p>Cumhuriyet d&ouml;neminde Eskişehir, Denizli, Ankara, Afyon, İstanbul ve Samsun mahkemelerinde de su&ccedil;layıp yargılama yaparlar. B&uuml;t&uuml;n mahkemelerden beraat eder. Sadece Eskişehir Mahkemesinde tesett&uuml;r ayeti y&uuml;z&uuml;nden 11 Ay hapis cezası alır. Hapiste iken defalarca zehirlenerek &ouml;ld&uuml;r&uuml;lmesine &ccedil;alışıldığı halde yine isyan etmez.</p> <p>Şimdi kalkıp &ldquo;Bedi&uuml;zzaman halkı Abd&uuml;lhamid aleyhinde kışkırttı&rdquo; diyenlere iftira atmak ise b&uuml;y&uuml;k bir sorumluluk ve vebal getirir. Bu nedenle tarihi ger&ccedil;ekleri &ccedil;arpıtmak yerine 83 yıllık hayatını anlatan kitapları okumalarını tavsiye ediyorum. Bu vesile ile &ccedil;ok sual edilen bir konuya da a&ccedil;ıklık getirelim:</p> <p>Deniliyor ki: &ldquo; Bedi&uuml;zzaman, Meşrutiyetin ilanından sonra neşretmiş olduğu nutuklarda Abd&uuml;lhamid aleyhinde konuştu ve halkı Abd&uuml;lhamid&rsquo;in tahttan indirilmesi i&ccedil;in zorladı&rdquo;.&nbsp; Bunun doğru olmadığını bir sonraki yazımda izah edeceğim. Burada şu kadar s&ouml;ylemek isterim ki; Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın Meşrutiyetin ilanından sonra yapmış olduğu nutuk, Misbah gazetesinde 2 Ekim 1908 tarihinde tam metni ile yayınlanmıştır. Burada Abd&uuml;lhamid aleyhinde tek bir kelime ge&ccedil;memiştir. Tam tersine &ldquo;Ey H&uuml;rriyet-i Şer&rsquo;i&rdquo; diyerek başladığı nutkunu &ldquo;Yaşasın yaraları tedavi etmek fikrinde olan Halife-i Peygamber (asm)&rdquo; şeklinde bitirmiştir.</p> <p>Aslında bu nutuk Abd&uuml;lhamid&rsquo;i desteklemektedir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; o yıllarda Meşrutiyeti ilan ettiği ve Kanun-u Esasi yani anayasayı imzaladığı i&ccedil;in bir&ccedil;ok kişi tarafından &ldquo;din d&uuml;şmanlığı&rdquo; ile su&ccedil;lanmıştır. Abd&uuml;lhamid gibi hayatını İslam&rsquo;a hizmet i&ccedil;in sarf eden birisine &ldquo;dinsiz&rdquo; diyen ger&ccedil;ekten de &ldquo;yobaz&rdquo; ithamına layık insanlar bug&uuml;n az da olsa hala vardır. Bunlar padişahlık sistemine bir kutsiyet atfederek Meşrutiyeti, dinsizlik olarak g&ouml;rmektedirler.</p> <p>Selanik&rsquo;te de s&ouml;zl&uuml; olarak dile getirilen bu nutuk ile ilgili olarak bir makale hazırladım. Eğer burada iftiralara cevap olarak vermeye kalksam yazının hacmi iki katına &ccedil;ıkacaktır. Dileyenler ister bu yazıyı okur ya da internette Misbah gazetesinde tam metni yayınlanan bu yazıyı bilgisayarlarına indirerek inceleyebilirler.</p> <p>İşte bug&uuml;nk&uuml; makalede; Abd&uuml;lhamit ile Bedi&uuml;zzaman arasındaki ilişkileri &ccedil;arpıtarak aktaran kişilere genel bir cevap verilmektedir. Aksini s&ouml;yleyenlere her ortamda cevap vermeye hazırım. Lakin bu yazımı en azından bir kere okumak şartıyla&hellip;</p> <p>Şimdi yapılan iftiralara cevaplara ge&ccedil;elim. Cevaplar bazı okumayı sevmeyen kişiler i&ccedil;in uzun gelebilir lakin bunlar da iftira atmadan &ouml;nce iyi d&uuml;ş&uuml;nmeli ve kendilerini sorgulamalıdırlar. Bu yazı onlar i&ccedil;inde bir fırsattır. Soru ve cevap tarzında neler s&ouml;ylenmiş bir bakalım.</p> <p>Birinci soru ve iftira: &ldquo;Halife Hakan Abd&uuml;lhamit Han&#39;ı devirmek isteyenler i&ccedil;erisinde Bed&icirc;&uuml;zzaman&rsquo;ın da bulunduğunu ve Sultan&rsquo;ı &ldquo;devirmek&rdquo; gibi bir işin i&ccedil;inde olduğuna dair su&ccedil;lamalar yapılıyor.&nbsp;</p> <p>Cevabını hak etmedikleri halde kavli leyin ve yumuşak bir &uuml;slup ile vereceğim:</p> <p>Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın Padişah Abd&uuml;lhamid&rsquo;i devirmek gibi bir &ccedil;abası olmamıştır. Hayatını bilenler ve y&uuml;zlerce kitabını okuyanlar Osmanlı Devletini ayakta tutmak i&ccedil;in Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın ne b&uuml;y&uuml;k &ccedil;aba g&ouml;sterdiğini rahatlıkla anlayabilirler.&nbsp;</p> <p>Bırakın Abd&uuml;lhamid&rsquo;i kendisine zulmeden İttihat&ccedil;ıları dahi devirmeyi d&uuml;ş&uuml;nmemiştir. Zaten bu konuda hi&ccedil; delil de yoktur. Lakin Abd&uuml;lhamid&rsquo;e y&ouml;nelik &ldquo;eleştirileri&rdquo; vardır. Her eleştiri yapanı &ldquo;Sultan&rsquo;ı devirmek istiyor&rdquo; demek ancak hastalıklı bir bakışın mahsul&uuml;d&uuml;r. Bu konuda yakın tarih ile ilgili &ccedil;alışmaları ile &ouml;n plana &ccedil;ıkan Mustafa Armağan ne diyor:&nbsp;</p> <p>&ldquo;Said Nursi&rsquo;yi, Sultan Abd&uuml;lhamid&rsquo;le olan ilişkisinde ve eleştirilerinde &ccedil;ağdaşlarından ve &ouml;zellikle Mehmed Akif&rsquo;ten ayıran asıl ince nokta, muhalefetini şahs&icirc;leştirmeyişidir&hellip; İstanbul&rsquo;daki ilk yılında her biri Abd&uuml;lhamid&rsquo;e d&uuml;şman olmasına yetecek kadar ağır tecr&uuml;beler (akıl hastanesine kapatılmak ve tutuklanmak, sorgulanmak vs.) yaşamış bulunan Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın yine de diğer muhaliflerden ayrıldığını net olarak g&ouml;rebiliyoruz. O, Sultan Hamid hakkında, prensiplerden hareket etmek suretiyle h&uuml;k&uuml;mler vermeye devam etmiş ve meseleyi şahs&icirc;leştirmekten ısrarla ka&ccedil;ınmıştır.</p> <p>Bedi&uuml;zzaman, Abd&uuml;lhamid y&ouml;netim tarzını &ldquo;hafif istibdad&rdquo; diyerek eleştirmiştir. Fakat eleştirilerinde dahi Abd&uuml;lhamid&rsquo;e karşı &ccedil;ıkanların safında durmamış tam tersine Abd&uuml;lhamid&rsquo;i savunmuştur.</p> <p>M&uuml;n&acirc;zar&acirc;t isimli eserinde &ldquo;Sultan Abd&uuml;lhamid&rsquo;inki, bir şahsın mecburi, c&uuml;z&rsquo;&icirc; ve hafif istibdadıdır&rdquo; demiştir. Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın, Abd&uuml;lhamid Han&rsquo;ın idaresine y&ouml;nelik eleştirel tavrını, o tarihlerde başka yazarların yaptığı gibi moda olan &ouml;l&ccedil;&uuml;s&uuml;z ve bayağı su&ccedil;lamalarla bir tutmak, &ccedil;ok &ccedil;irkin bir iftiradır.</p> <p>Bed&icirc;&uuml;zzaman&rsquo;ın hayatını okuyanlar onun kişilik olarak son derece pervasız, hak bildiğini &ouml;l&uuml;m&uuml;ne s&ouml;ylemekten &ccedil;ekinmeyen m&uuml;cadeleci bir yapıda olduğunu gayet iyi bilirler. Nitekim bunu Ruslara karşı talebeleriyle birlikte verdiği savaş yıllarında hatta esir kampında kurşuna dizilecekken g&ouml;rm&uuml;şlerdir.&nbsp;</p> <p>31 Mart 1909 olaylarında &ldquo;Divan-ı Harb-i &Ouml;rf&icirc;&rdquo; adıyla bilinen sıkıy&ouml;netim mahkemesinde idamla yargılanırken de kısaca hayatının her d&ouml;neminde bilfiil g&ouml;stermiştir. Bir İslam alimi sıfatıyla hak bildiğini s&ouml;ylemek, İsl&acirc;m&rsquo;ın mukadderatıyla ilgili projelerini Sultan&rsquo;a kabul ettirmek i&ccedil;in o d&ouml;nem Osmanlı b&uuml;rokrasisi ile de m&uuml;cadele ettiğini s&ouml;yleyebiliriz.&nbsp;</p> <p>Bu m&uuml;cadelenin sonunda kendisinin, o zamanın Sabetaycıları tarafından, Sultan&rsquo;ı da etkileyerek bir s&uuml;reliğine &ldquo;tımarhaneye&rdquo; atıldığı da tarih&ccedil;ilerin malumudur. Kapatıldığı hastanenin insaflı doktoru tarafından &ldquo;Eğer Bedi&uuml;zzaman&rsquo;da zerre kadar mecnunluk eseri varsa, d&uuml;nyada akıllı adam yoktur.&rdquo; diye rapor verilmiş ve tahliyesi sağlanmıştır.</p> <p>Osmanlı Devletinin son yıllarında her aydın gibi Bedi&uuml;zzaman da &ccedil;areler aramıştır. Sosyal olaylar ve siyasetle ilgilendiği bu d&ouml;neme kendisi i&ccedil;in &ldquo;Eski Said D&ouml;nemi&rdquo; demiştir. Hayatının sonraki d&ouml;neminde ise (Bu d&ouml;neme Yeni Said ismini vermiştir) asıl b&uuml;y&uuml;k tehlikenin imansızlıktan geldiğini g&ouml;rerek d&uuml;ş&uuml;nerek tamamen Kuran ve hadisler &uuml;zerine y&ouml;nelmiştir. Yeni Said d&ouml;neminde siyasetle hi&ccedil;bir teması olmamış hatta tek bir gazete dahi okumamıştır.&nbsp;</p> <p>İşte Osmanlı&rsquo;nın son yıllarında bu şanlı devletin, d&uuml;vel-i muazzama (b&uuml;y&uuml;k devletler) karşısında başarılı olması i&ccedil;in elinden gelen her t&uuml;rl&uuml; gayreti g&ouml;steriyordu.&nbsp; Bu nedenle Abd&uuml;lhamid&rsquo;in bazı uygulamalarına karşı &ccedil;ıkması gayet doğaldır.</p> <p>Ne yazık ki g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde dahi bazı putsever kişiler bir siyasi partinin başkanını eleştirmeyi dahi su&ccedil; saymaktadırlar. Aynı kafa yapısı g&uuml;ya dindar g&ouml;r&uuml;nen bazı kişilerde de vardır. Onlara g&ouml;re &ldquo;devleti y&ouml;netenler asla eleştirilemezler&rdquo;. &Ouml;ncelikle bu kafa yapısından kurtulmaları akıl sağlığı a&ccedil;ısından son derece yararlı olacaktır.</p> <p>Bedi&uuml;zzaman, devlet idaresi ve h&uuml;rriyetlerle ilgili yaklaşımını &ldquo;Meşrutiyet-i Meşru&rsquo;a&rdquo; ve &ldquo;H&uuml;rriyet-i Şer&rsquo;iyye&rdquo; gibi ifadelerle kavramsallaştırmıştır. Dikkat edileceği gibi bu kavramların sonu yine &ldquo;şer&rsquo;&icirc;&rdquo; ile bitmektedir. Bedi&uuml;zzaman hayatına dikkat edildiği takdirde daima Şeriatı anlamak ve bunu tatbik etmek &uuml;zere &ccedil;alıştığı g&ouml;r&uuml;lecektir.&nbsp;</p> <p>Ancak ne yazık ki o d&ouml;nemdeki b&uuml;t&uuml;n ıslahat ve reform &ccedil;abaları, askerler başta olmak &uuml;zere &ldquo;Osmanlı b&uuml;rokrasisi&rdquo; karşısında s&ouml;n&uuml;veriyordu. Abd&uuml;lhamid ve diğer padişahların etrafını sarmış olan yağcı ve dalkavuk kesimler bu &ccedil;abaları boşa &ccedil;ıkarıyordu. Bu d&ouml;nemle ilgili olarak Sabetaycı Paşaların fenalıkları yazılsa ciltlerle kitap doldurulabilir.&nbsp;</p> <p>B&uuml;t&uuml;n bunlar yetmiyormuş gibi Bedi&uuml;zzaman gibi cansiperane &ccedil;alışan bir şahsiyete &ldquo;Padişahı devirmek isteyen bir adam&rdquo; yaftası yapıştırılmaya &ccedil;alışılmaktadır. Bu &ccedil;irkin iftira; hala ısıtıp ısıtıp servis edilmektedir.</p> <p>Bed&icirc;&uuml;zzaman&rsquo;ın Abd&uuml;lhamid hakkındaki olumlu s&ouml;zleri ve yaklaşımları, eleştirilerinden &ccedil;ok fazladır. Mesel&acirc;; 1907&rsquo;de İstanbul&rsquo;da, Meşrutiyetin ilanından evvel s&ouml;ylediği bir nutkunda, Sultan Abd&uuml;lhamid&rsquo;i, &ldquo;Yaşasın yaraları tedavi etmek fikrinde olan Halife-i Peygamber&icirc;&rdquo; diye vasıflandırmaktadır.&nbsp;</p> <p>Bir başka makalesinde &ldquo;&Ouml;mr&uuml;n&uuml;n zek&acirc;tını &Ouml;mer bin Abd&uuml;laziz gibi sarfet. Ta ki, bi&rsquo;atın manası ger&ccedil;ekleşsin. Meşrutiyeti kansız kabul ettiğin gibi, Yıldız&rsquo;ı da mahb&ucirc;b-ı kul&ucirc;b eyle. Zebaniler gibi hafiyeler yerine rahmet melekleri olan &acirc;limlerle doldur; Yıldız&rsquo;ı D&acirc;r&uuml;l-F&uuml;n&ucirc;n gibi yap.&rdquo; şeklinde hitap etmiştir.&nbsp;</p> <p>Namık Kemal&rsquo;in Abd&uuml;lhamid&rsquo;i tenkit ettiği H&uuml;rriyet kasidesini değerlendirirken &ldquo;Şu h&uuml;rriyet perdesi altında m&uuml;thiş bir istibd&acirc;dı taşıyan şu asrın gadd&acirc;r y&uuml;z&uuml;ne &ccedil;arpılmaya layık iken, o tokada m&uuml;stehak olmayan, gayet m&uuml;him bir zatın, (yani Abd&uuml;lhamid&rsquo;in)&nbsp; yanlış olarak y&uuml;z&uuml;ne savrulan k&acirc;mil&acirc;ne şu s&ouml;z&uuml;n; ...&rdquo; diyerek aslında kasidede ge&ccedil;en s&ouml;zlerin Sultan zamanı değil sonraki ger&ccedil;ek istibdat d&ouml;nemi i&ccedil;in kullanılması gerektiğini ifade etmiştir.</p> <p>İşin ilgin&ccedil; tarafı Bed&icirc;&uuml;zzaman, Sultan Abd&uuml;lhamid&rsquo;i bir &ldquo;vel&icirc;&rdquo; olarak kabul etmektedir. Ancak onun bu yaklaşımı &ldquo;Vel&icirc; dahi olsa Sultan&rsquo;ın hat&acirc;dan h&acirc;l&icirc; olduğu&rdquo; anlamına gelmemektedir. O nedenle hak bildiği hususlarda itirazlarını herhangi bir siyasi saikle değil, sırf Allah rızası i&ccedil;in dile getirmiştir.</p> <p>Maalesef bu ince ayrıntı g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde bazı kişiler tarafından anlaşılamamaktadır. Onlara g&ouml;re Sultan Hazretleri velayet sahibi olmakla adeta hatadan masum ve dokunulmazdır. Aynı Şii inan&ccedil;taki &ldquo;imam-ı masum&rdquo; kavramı ile meseleye bakmaktadırlar. Hal b&ouml;yle olunca zamanında Sultan&rsquo;a haklı nedenlerle dahi itiraz edenlere d&uuml;şmanca bir tavır g&ouml;sterilmektedir.</p> <p>Bedi&uuml;zzaman hakkında yapılan haksız bir eleştiri de &ldquo;yıllar sonra Sultan&rsquo;ın torunundan helallik istemesi&rdquo; meselesidir. Bu konuda 15 yıl &ouml;nce yazmış olduğum bir makale vardır. Bazı medya organlarında bu konu defalarca g&uuml;ndeme gelmiştir.&nbsp;</p> <p>İddiaya g&ouml;re 1959 yılında, Ankara&rsquo;da, Sultan&rsquo;ın torunundan helallik istemiş. Bu iddia; aşağıdaki nedenlerden dolayı ger&ccedil;ek değildir. Akla ve vicdana aykırıdır:</p> <p>1.&nbsp; &nbsp; &nbsp;Bedi&uuml;zzaman, 1960 yılında vefat etmiştir. Vefatından &ouml;nce Isparta&rsquo;da ikamet etmektedir. Son yolculuğuna &ccedil;ıkmak &uuml;zere vefatından kısa bir s&uuml;re &ouml;nce Urfa&rsquo;ya gitmek istemiş ve bin bir g&uuml;&ccedil;l&uuml;kle karayoluyla gitmiştir. Urfa&rsquo;ya gitmezden 3 &ndash; 4 ay kadar &ouml;nce 1 g&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;ne Ankara&rsquo;ya gitmiştir. Ancak bu yolculukları esnasında talebelerinden ayrı ge&ccedil;irdiği bir zaman dilimi olmamıştır. Eğer olsa idi hatıralarda ge&ccedil;erdi.</p> <p>2.&nbsp; &nbsp; &nbsp;Dedesine yapılan bir yanlıştan dolayı torunundan helallik istemenin fıkhen ge&ccedil;erli olmadığını, Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın b&ouml;yle bir harekete ihtiya&ccedil; duymayacağı bir par&ccedil;a dini bilgisi olanların malumudur. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; eğer &ouml;z&uuml;r dilenecek helallik istenecekse bizzat o kişinin kendisine yapılmalıdır.</p> <p>3.&nbsp; &nbsp; &nbsp;Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın eski eserleri de 1950&rsquo;li yıllarda matbaada &ccedil;oğaltılırken, bu eserlerinde Sultan hakkında yaptığı eleştirileri ihtiva eden kısımlar aynıyla muhafaza edilmiş, mecmualardan &ccedil;ıkarılmamıştır. Eğer &ldquo;helallik isteseydi&rdquo; o hususta yanlış yaptığını kabul etmiş olurdu. Fakat bu konuda hi&ccedil;bir değişiklikte bulunmamış eski eserlerindeki ifadeleri aynı ile neşretmiştir. Bedi&uuml;zzaman yaptığı t&uuml;m uyarı ve eleştirileri hak namına yaptığından &ouml;ylesine emindir ki; kitaplarda bunları aynı ile muhafaza etmiştir. Ne pahasına olursa olsun Allah rızası i&ccedil;in bir İslam Alimi olarak uyarısını yapmıştır.&nbsp;</p> <p>Bedi&uuml;zzaman istikbalde gelecek esas b&uuml;y&uuml;k istibdadı &ouml;nceden hissetmiş ancak &ldquo;mecbur&icirc;, c&uuml;z&rsquo;&icirc; ve hafif istibd&acirc;d&rdquo; diye tabir etmiştir. Fakat sonraki yıllarda gelecek baskı y&ouml;netimi i&ccedil;in ise &ldquo;pek şiddetli k&uuml;lli istibd&acirc;d&rdquo; olarak tanımlama yapmıştır.</p> <p>Sonu&ccedil; olarak şunları s&ouml;yleyerek biz de uyarı ve ikaz g&ouml;revimizi yapalım:</p> <p>G&uuml;n&uuml;m&uuml;zde Cumhurbaşkanı Erdoğan i&ccedil;in aynı Abd&uuml;lhamid gibi değerlendirmeler yapılmaktadır. Bir &ccedil;ok kişi &ccedil;oğunlukla haksız ve yersiz olarak Erdoğan&rsquo;ı eleştirmektedir. Erdoğan&rsquo;da siyasi kariyerine ve tecr&uuml;belerine uygun olarak bunlara layığı ne ise pek g&uuml;zel olarak cevap vermektedir. Zaten eleştiriden &ccedil;ekinen bir insan siyasi parti başkanı veya Cumhurbaşkanı olamaz, olmamalıdır da.</p> <p>Burası gayet normaldir. Lakin bazı kişiler ise aynı Abd&uuml;lhamid&rsquo;e karşı g&ouml;sterilen aşırı sevgi gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan&rsquo;a da aynı tavrı g&ouml;stermektedirler. Yapılan her eleştiriyi &ouml;nyargılı olarak toptan reddetmektedirler. Hatta bu konuda benim yazılarımı aşırı bulup tenkit eden &ccedil;ok sayıda dostum oldu.</p> <p>Peki, sorayım o zaman: &ldquo;Ayasofya&rsquo;yı cami olarak a&ccedil;&rdquo; diye 20 yıldır yaptığım tenkit, yanlış mı oldu?</p> <p>&ldquo;Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığına bağlanmalıdır&rdquo; dediğim i&ccedil;in g&uuml;naha mı girdim.&nbsp;</p> <p>Şimdi defalarca yazıp tenkit ettiğim &ldquo;Ordudan eşi baş&ouml;rt&uuml;l&uuml; diye atılan askerlerin haklarını ver&rdquo; ve &ldquo;28 Şubat 1997 darbecileri m&uuml;ebbet hapis cezası aldığı halde serbest&ccedil;e geziyor. Bunları kodese tık&rdquo; diye eleştiri yaptığım zaman bel altı yumruk mu vuruyorum?</p> <p>Aile kurumunu tahrip edip yozlaştıran İstanbul S&ouml;zleşmesine, karşı &ccedil;ıkmak ve eleştiri yapmak aynı Abdurrahman Dilipak&rsquo;a yapıldığı gibi 81 ilin adliyesinde dava a&ccedil;makla mı sonu&ccedil;lanmalıdır?</p> <p>Eğer eleştiri yapılmayıp aynı Abd&uuml;lhamid d&ouml;neminde olduğu gibi meydanı yağcı ve dalkavuklara bırakırsak işte o zaman Şanlı Osmanlı Devleti gibi devletimiz de tehlikelere maruz kalacaktır.</p> <p>Rabbim kıyamete kadar aziz vatanımızı ve c&uuml;mle M&uuml;sl&uuml;manları korusun, vesselam&hellip;</p> <p>Dr. Vehbi KARA<br /> &nbsp;</p>
Ekleme Tarihi: 02 Şubat 2021 - Salı

Bediüzzaman Said Nursi ve Abdülhamid İlişkisi

<p>Bazı kişiler &ldquo;Abd&uuml;lhamid&rsquo;e isyan etti&rdquo; diyerek Bedi&uuml;zzaman Said Nursi&rsquo;ye iftira atmaya devam ediyor. Belli ki bu bilgisizlikleri y&uuml;z&uuml;nden ruzi mahşerde karşılığını acı bir şekilde alacaklar. B&ouml;yle bir yanlışa girmek istemeyenler bu yazımı okumalıdır. Zira &ldquo;iftira etmek&rdquo; b&uuml;y&uuml;k bir kul hakkı doğurur.&nbsp;</p> <p>&Ouml;ncelikle şunu s&ouml;ylemek gerekir ki Bedi&uuml;zzaman hayatı boyunca daima &ldquo;m&uuml;spet hareket&rdquo; i&ccedil;inde olmuştur. Kendisine hem Osmanlı D&ouml;neminde hem de Cumhuriyet d&ouml;neminde &ccedil;ok ağır işkenceler yapılmasına rağmen daima asayişin lehinde olmuştur. Vefatından &ouml;nce yapmış olduğu son konuşmasında talebelerine asayişin lehinde hareket etmelerini defalarca tekrar ederek m&uuml;spet hareketin ne derece &ouml;nemli olduğunu bizzat hayatı ile g&ouml;stermiştir.</p> <p>&Ccedil;&uuml;nk&uuml; d&acirc;hildeki cihat ile hari&ccedil;teki cihat &ccedil;ok farklıdır. D&acirc;hilde silahla m&uuml;cadele edilmez. Fakat bir d&uuml;şman devletle savaş olduğu vakit işte o zaman her şey bir kenara itilir. İşin ucunda &ouml;l&uuml;m olsa bile savaştan ka&ccedil;ılmaz. Nitekim Bedi&uuml;zzaman medrese hocası olduğu halde 1. D&uuml;nya Savaşı başlar başlamaz g&ouml;n&uuml;ll&uuml; talebeleri ile cepheye koşmuş yıllarca Ruslara karşı savaşmıştır. Sonunda ağır yaralı olarak esir d&uuml;şm&uuml;ş ve Bolşevik İhtilalinden yararlanarak esir kampından ka&ccedil;mayı başarmıştır.</p> <p>Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın hayatını okuyanlar ni&ccedil;in İstanbul&rsquo;a geldiğini &ccedil;ok iyi bilirler. Nitekim Doğu&rsquo;da Medreset&uuml;z Zehra Namı ile bir dar&uuml;lf&uuml;nun yani &uuml;niversite kurmak i&ccedil;in Van valisinin mektubu ile Padişah Abd&uuml;lhamid&rsquo;e bu &ouml;nemli projesini aktarmak i&ccedil;in geldiğini g&ouml;rmemek i&ccedil;in &ccedil;ok cahil olmak gerekir.&nbsp;</p> <p>Fakat gel g&ouml;r ki Abd&uuml;lhamid&rsquo;in etrafını sarmış olan &ouml;zellikle Sabetaycı Masonlar bir t&uuml;rl&uuml; Abd&uuml;lhamid ile g&ouml;r&uuml;şmesine fırsat vermezler. &Uuml;niversite yerine Abd&uuml;lhamid&rsquo;in &ouml;zel parasından vererek (ihsan-ı şahane) kendisini Van&rsquo;a yani geriye g&ouml;ndermek isterler.</p> <p>Elbette Bedi&uuml;zzaman gibi b&uuml;y&uuml;k bir İslam &acirc;limi b&ouml;ylesine hayırlı bir iş i&ccedil;in ihsan-ı şahaneden de olsa verilecek parayı kabul etmez. İşte bundan sonra kıyamet kopar. Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ı &ouml;nce hapishaneye sonrasında da tımarhaneye atarlar. Bu z&uuml;l&uuml;m karşısında dahi Bedi&uuml;zzaman isyan etmez.</p> <p>Yıllar sonra İttihat&ccedil;ılar Abd&uuml;lhamid&rsquo;i darbe ile tahttan indirdiğinde bu sefer İttihat&ccedil;ılar Bedi&uuml;zzaman yine hapse atarlar. 31 Mart Vakasında yani 1909 yılında isyan eden askerleri yatıştırdığı halde askeri mahkemede kendisine &ldquo;sen de Şeriat istemişsin&rdquo; diye sorulduğunda &ldquo;Şeriat i&ccedil;in bin başım olsa her g&uuml;n birisi kesilse feda olsun&rdquo; diyecek kadar cesaret sahibi bir insandır.</p> <p>Cumhuriyet d&ouml;neminde Eskişehir, Denizli, Ankara, Afyon, İstanbul ve Samsun mahkemelerinde de su&ccedil;layıp yargılama yaparlar. B&uuml;t&uuml;n mahkemelerden beraat eder. Sadece Eskişehir Mahkemesinde tesett&uuml;r ayeti y&uuml;z&uuml;nden 11 Ay hapis cezası alır. Hapiste iken defalarca zehirlenerek &ouml;ld&uuml;r&uuml;lmesine &ccedil;alışıldığı halde yine isyan etmez.</p> <p>Şimdi kalkıp &ldquo;Bedi&uuml;zzaman halkı Abd&uuml;lhamid aleyhinde kışkırttı&rdquo; diyenlere iftira atmak ise b&uuml;y&uuml;k bir sorumluluk ve vebal getirir. Bu nedenle tarihi ger&ccedil;ekleri &ccedil;arpıtmak yerine 83 yıllık hayatını anlatan kitapları okumalarını tavsiye ediyorum. Bu vesile ile &ccedil;ok sual edilen bir konuya da a&ccedil;ıklık getirelim:</p> <p>Deniliyor ki: &ldquo; Bedi&uuml;zzaman, Meşrutiyetin ilanından sonra neşretmiş olduğu nutuklarda Abd&uuml;lhamid aleyhinde konuştu ve halkı Abd&uuml;lhamid&rsquo;in tahttan indirilmesi i&ccedil;in zorladı&rdquo;.&nbsp; Bunun doğru olmadığını bir sonraki yazımda izah edeceğim. Burada şu kadar s&ouml;ylemek isterim ki; Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın Meşrutiyetin ilanından sonra yapmış olduğu nutuk, Misbah gazetesinde 2 Ekim 1908 tarihinde tam metni ile yayınlanmıştır. Burada Abd&uuml;lhamid aleyhinde tek bir kelime ge&ccedil;memiştir. Tam tersine &ldquo;Ey H&uuml;rriyet-i Şer&rsquo;i&rdquo; diyerek başladığı nutkunu &ldquo;Yaşasın yaraları tedavi etmek fikrinde olan Halife-i Peygamber (asm)&rdquo; şeklinde bitirmiştir.</p> <p>Aslında bu nutuk Abd&uuml;lhamid&rsquo;i desteklemektedir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; o yıllarda Meşrutiyeti ilan ettiği ve Kanun-u Esasi yani anayasayı imzaladığı i&ccedil;in bir&ccedil;ok kişi tarafından &ldquo;din d&uuml;şmanlığı&rdquo; ile su&ccedil;lanmıştır. Abd&uuml;lhamid gibi hayatını İslam&rsquo;a hizmet i&ccedil;in sarf eden birisine &ldquo;dinsiz&rdquo; diyen ger&ccedil;ekten de &ldquo;yobaz&rdquo; ithamına layık insanlar bug&uuml;n az da olsa hala vardır. Bunlar padişahlık sistemine bir kutsiyet atfederek Meşrutiyeti, dinsizlik olarak g&ouml;rmektedirler.</p> <p>Selanik&rsquo;te de s&ouml;zl&uuml; olarak dile getirilen bu nutuk ile ilgili olarak bir makale hazırladım. Eğer burada iftiralara cevap olarak vermeye kalksam yazının hacmi iki katına &ccedil;ıkacaktır. Dileyenler ister bu yazıyı okur ya da internette Misbah gazetesinde tam metni yayınlanan bu yazıyı bilgisayarlarına indirerek inceleyebilirler.</p> <p>İşte bug&uuml;nk&uuml; makalede; Abd&uuml;lhamit ile Bedi&uuml;zzaman arasındaki ilişkileri &ccedil;arpıtarak aktaran kişilere genel bir cevap verilmektedir. Aksini s&ouml;yleyenlere her ortamda cevap vermeye hazırım. Lakin bu yazımı en azından bir kere okumak şartıyla&hellip;</p> <p>Şimdi yapılan iftiralara cevaplara ge&ccedil;elim. Cevaplar bazı okumayı sevmeyen kişiler i&ccedil;in uzun gelebilir lakin bunlar da iftira atmadan &ouml;nce iyi d&uuml;ş&uuml;nmeli ve kendilerini sorgulamalıdırlar. Bu yazı onlar i&ccedil;inde bir fırsattır. Soru ve cevap tarzında neler s&ouml;ylenmiş bir bakalım.</p> <p>Birinci soru ve iftira: &ldquo;Halife Hakan Abd&uuml;lhamit Han&#39;ı devirmek isteyenler i&ccedil;erisinde Bed&icirc;&uuml;zzaman&rsquo;ın da bulunduğunu ve Sultan&rsquo;ı &ldquo;devirmek&rdquo; gibi bir işin i&ccedil;inde olduğuna dair su&ccedil;lamalar yapılıyor.&nbsp;</p> <p>Cevabını hak etmedikleri halde kavli leyin ve yumuşak bir &uuml;slup ile vereceğim:</p> <p>Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın Padişah Abd&uuml;lhamid&rsquo;i devirmek gibi bir &ccedil;abası olmamıştır. Hayatını bilenler ve y&uuml;zlerce kitabını okuyanlar Osmanlı Devletini ayakta tutmak i&ccedil;in Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın ne b&uuml;y&uuml;k &ccedil;aba g&ouml;sterdiğini rahatlıkla anlayabilirler.&nbsp;</p> <p>Bırakın Abd&uuml;lhamid&rsquo;i kendisine zulmeden İttihat&ccedil;ıları dahi devirmeyi d&uuml;ş&uuml;nmemiştir. Zaten bu konuda hi&ccedil; delil de yoktur. Lakin Abd&uuml;lhamid&rsquo;e y&ouml;nelik &ldquo;eleştirileri&rdquo; vardır. Her eleştiri yapanı &ldquo;Sultan&rsquo;ı devirmek istiyor&rdquo; demek ancak hastalıklı bir bakışın mahsul&uuml;d&uuml;r. Bu konuda yakın tarih ile ilgili &ccedil;alışmaları ile &ouml;n plana &ccedil;ıkan Mustafa Armağan ne diyor:&nbsp;</p> <p>&ldquo;Said Nursi&rsquo;yi, Sultan Abd&uuml;lhamid&rsquo;le olan ilişkisinde ve eleştirilerinde &ccedil;ağdaşlarından ve &ouml;zellikle Mehmed Akif&rsquo;ten ayıran asıl ince nokta, muhalefetini şahs&icirc;leştirmeyişidir&hellip; İstanbul&rsquo;daki ilk yılında her biri Abd&uuml;lhamid&rsquo;e d&uuml;şman olmasına yetecek kadar ağır tecr&uuml;beler (akıl hastanesine kapatılmak ve tutuklanmak, sorgulanmak vs.) yaşamış bulunan Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın yine de diğer muhaliflerden ayrıldığını net olarak g&ouml;rebiliyoruz. O, Sultan Hamid hakkında, prensiplerden hareket etmek suretiyle h&uuml;k&uuml;mler vermeye devam etmiş ve meseleyi şahs&icirc;leştirmekten ısrarla ka&ccedil;ınmıştır.</p> <p>Bedi&uuml;zzaman, Abd&uuml;lhamid y&ouml;netim tarzını &ldquo;hafif istibdad&rdquo; diyerek eleştirmiştir. Fakat eleştirilerinde dahi Abd&uuml;lhamid&rsquo;e karşı &ccedil;ıkanların safında durmamış tam tersine Abd&uuml;lhamid&rsquo;i savunmuştur.</p> <p>M&uuml;n&acirc;zar&acirc;t isimli eserinde &ldquo;Sultan Abd&uuml;lhamid&rsquo;inki, bir şahsın mecburi, c&uuml;z&rsquo;&icirc; ve hafif istibdadıdır&rdquo; demiştir. Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın, Abd&uuml;lhamid Han&rsquo;ın idaresine y&ouml;nelik eleştirel tavrını, o tarihlerde başka yazarların yaptığı gibi moda olan &ouml;l&ccedil;&uuml;s&uuml;z ve bayağı su&ccedil;lamalarla bir tutmak, &ccedil;ok &ccedil;irkin bir iftiradır.</p> <p>Bed&icirc;&uuml;zzaman&rsquo;ın hayatını okuyanlar onun kişilik olarak son derece pervasız, hak bildiğini &ouml;l&uuml;m&uuml;ne s&ouml;ylemekten &ccedil;ekinmeyen m&uuml;cadeleci bir yapıda olduğunu gayet iyi bilirler. Nitekim bunu Ruslara karşı talebeleriyle birlikte verdiği savaş yıllarında hatta esir kampında kurşuna dizilecekken g&ouml;rm&uuml;şlerdir.&nbsp;</p> <p>31 Mart 1909 olaylarında &ldquo;Divan-ı Harb-i &Ouml;rf&icirc;&rdquo; adıyla bilinen sıkıy&ouml;netim mahkemesinde idamla yargılanırken de kısaca hayatının her d&ouml;neminde bilfiil g&ouml;stermiştir. Bir İslam alimi sıfatıyla hak bildiğini s&ouml;ylemek, İsl&acirc;m&rsquo;ın mukadderatıyla ilgili projelerini Sultan&rsquo;a kabul ettirmek i&ccedil;in o d&ouml;nem Osmanlı b&uuml;rokrasisi ile de m&uuml;cadele ettiğini s&ouml;yleyebiliriz.&nbsp;</p> <p>Bu m&uuml;cadelenin sonunda kendisinin, o zamanın Sabetaycıları tarafından, Sultan&rsquo;ı da etkileyerek bir s&uuml;reliğine &ldquo;tımarhaneye&rdquo; atıldığı da tarih&ccedil;ilerin malumudur. Kapatıldığı hastanenin insaflı doktoru tarafından &ldquo;Eğer Bedi&uuml;zzaman&rsquo;da zerre kadar mecnunluk eseri varsa, d&uuml;nyada akıllı adam yoktur.&rdquo; diye rapor verilmiş ve tahliyesi sağlanmıştır.</p> <p>Osmanlı Devletinin son yıllarında her aydın gibi Bedi&uuml;zzaman da &ccedil;areler aramıştır. Sosyal olaylar ve siyasetle ilgilendiği bu d&ouml;neme kendisi i&ccedil;in &ldquo;Eski Said D&ouml;nemi&rdquo; demiştir. Hayatının sonraki d&ouml;neminde ise (Bu d&ouml;neme Yeni Said ismini vermiştir) asıl b&uuml;y&uuml;k tehlikenin imansızlıktan geldiğini g&ouml;rerek d&uuml;ş&uuml;nerek tamamen Kuran ve hadisler &uuml;zerine y&ouml;nelmiştir. Yeni Said d&ouml;neminde siyasetle hi&ccedil;bir teması olmamış hatta tek bir gazete dahi okumamıştır.&nbsp;</p> <p>İşte Osmanlı&rsquo;nın son yıllarında bu şanlı devletin, d&uuml;vel-i muazzama (b&uuml;y&uuml;k devletler) karşısında başarılı olması i&ccedil;in elinden gelen her t&uuml;rl&uuml; gayreti g&ouml;steriyordu.&nbsp; Bu nedenle Abd&uuml;lhamid&rsquo;in bazı uygulamalarına karşı &ccedil;ıkması gayet doğaldır.</p> <p>Ne yazık ki g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde dahi bazı putsever kişiler bir siyasi partinin başkanını eleştirmeyi dahi su&ccedil; saymaktadırlar. Aynı kafa yapısı g&uuml;ya dindar g&ouml;r&uuml;nen bazı kişilerde de vardır. Onlara g&ouml;re &ldquo;devleti y&ouml;netenler asla eleştirilemezler&rdquo;. &Ouml;ncelikle bu kafa yapısından kurtulmaları akıl sağlığı a&ccedil;ısından son derece yararlı olacaktır.</p> <p>Bedi&uuml;zzaman, devlet idaresi ve h&uuml;rriyetlerle ilgili yaklaşımını &ldquo;Meşrutiyet-i Meşru&rsquo;a&rdquo; ve &ldquo;H&uuml;rriyet-i Şer&rsquo;iyye&rdquo; gibi ifadelerle kavramsallaştırmıştır. Dikkat edileceği gibi bu kavramların sonu yine &ldquo;şer&rsquo;&icirc;&rdquo; ile bitmektedir. Bedi&uuml;zzaman hayatına dikkat edildiği takdirde daima Şeriatı anlamak ve bunu tatbik etmek &uuml;zere &ccedil;alıştığı g&ouml;r&uuml;lecektir.&nbsp;</p> <p>Ancak ne yazık ki o d&ouml;nemdeki b&uuml;t&uuml;n ıslahat ve reform &ccedil;abaları, askerler başta olmak &uuml;zere &ldquo;Osmanlı b&uuml;rokrasisi&rdquo; karşısında s&ouml;n&uuml;veriyordu. Abd&uuml;lhamid ve diğer padişahların etrafını sarmış olan yağcı ve dalkavuk kesimler bu &ccedil;abaları boşa &ccedil;ıkarıyordu. Bu d&ouml;nemle ilgili olarak Sabetaycı Paşaların fenalıkları yazılsa ciltlerle kitap doldurulabilir.&nbsp;</p> <p>B&uuml;t&uuml;n bunlar yetmiyormuş gibi Bedi&uuml;zzaman gibi cansiperane &ccedil;alışan bir şahsiyete &ldquo;Padişahı devirmek isteyen bir adam&rdquo; yaftası yapıştırılmaya &ccedil;alışılmaktadır. Bu &ccedil;irkin iftira; hala ısıtıp ısıtıp servis edilmektedir.</p> <p>Bed&icirc;&uuml;zzaman&rsquo;ın Abd&uuml;lhamid hakkındaki olumlu s&ouml;zleri ve yaklaşımları, eleştirilerinden &ccedil;ok fazladır. Mesel&acirc;; 1907&rsquo;de İstanbul&rsquo;da, Meşrutiyetin ilanından evvel s&ouml;ylediği bir nutkunda, Sultan Abd&uuml;lhamid&rsquo;i, &ldquo;Yaşasın yaraları tedavi etmek fikrinde olan Halife-i Peygamber&icirc;&rdquo; diye vasıflandırmaktadır.&nbsp;</p> <p>Bir başka makalesinde &ldquo;&Ouml;mr&uuml;n&uuml;n zek&acirc;tını &Ouml;mer bin Abd&uuml;laziz gibi sarfet. Ta ki, bi&rsquo;atın manası ger&ccedil;ekleşsin. Meşrutiyeti kansız kabul ettiğin gibi, Yıldız&rsquo;ı da mahb&ucirc;b-ı kul&ucirc;b eyle. Zebaniler gibi hafiyeler yerine rahmet melekleri olan &acirc;limlerle doldur; Yıldız&rsquo;ı D&acirc;r&uuml;l-F&uuml;n&ucirc;n gibi yap.&rdquo; şeklinde hitap etmiştir.&nbsp;</p> <p>Namık Kemal&rsquo;in Abd&uuml;lhamid&rsquo;i tenkit ettiği H&uuml;rriyet kasidesini değerlendirirken &ldquo;Şu h&uuml;rriyet perdesi altında m&uuml;thiş bir istibd&acirc;dı taşıyan şu asrın gadd&acirc;r y&uuml;z&uuml;ne &ccedil;arpılmaya layık iken, o tokada m&uuml;stehak olmayan, gayet m&uuml;him bir zatın, (yani Abd&uuml;lhamid&rsquo;in)&nbsp; yanlış olarak y&uuml;z&uuml;ne savrulan k&acirc;mil&acirc;ne şu s&ouml;z&uuml;n; ...&rdquo; diyerek aslında kasidede ge&ccedil;en s&ouml;zlerin Sultan zamanı değil sonraki ger&ccedil;ek istibdat d&ouml;nemi i&ccedil;in kullanılması gerektiğini ifade etmiştir.</p> <p>İşin ilgin&ccedil; tarafı Bed&icirc;&uuml;zzaman, Sultan Abd&uuml;lhamid&rsquo;i bir &ldquo;vel&icirc;&rdquo; olarak kabul etmektedir. Ancak onun bu yaklaşımı &ldquo;Vel&icirc; dahi olsa Sultan&rsquo;ın hat&acirc;dan h&acirc;l&icirc; olduğu&rdquo; anlamına gelmemektedir. O nedenle hak bildiği hususlarda itirazlarını herhangi bir siyasi saikle değil, sırf Allah rızası i&ccedil;in dile getirmiştir.</p> <p>Maalesef bu ince ayrıntı g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde bazı kişiler tarafından anlaşılamamaktadır. Onlara g&ouml;re Sultan Hazretleri velayet sahibi olmakla adeta hatadan masum ve dokunulmazdır. Aynı Şii inan&ccedil;taki &ldquo;imam-ı masum&rdquo; kavramı ile meseleye bakmaktadırlar. Hal b&ouml;yle olunca zamanında Sultan&rsquo;a haklı nedenlerle dahi itiraz edenlere d&uuml;şmanca bir tavır g&ouml;sterilmektedir.</p> <p>Bedi&uuml;zzaman hakkında yapılan haksız bir eleştiri de &ldquo;yıllar sonra Sultan&rsquo;ın torunundan helallik istemesi&rdquo; meselesidir. Bu konuda 15 yıl &ouml;nce yazmış olduğum bir makale vardır. Bazı medya organlarında bu konu defalarca g&uuml;ndeme gelmiştir.&nbsp;</p> <p>İddiaya g&ouml;re 1959 yılında, Ankara&rsquo;da, Sultan&rsquo;ın torunundan helallik istemiş. Bu iddia; aşağıdaki nedenlerden dolayı ger&ccedil;ek değildir. Akla ve vicdana aykırıdır:</p> <p>1.&nbsp; &nbsp; &nbsp;Bedi&uuml;zzaman, 1960 yılında vefat etmiştir. Vefatından &ouml;nce Isparta&rsquo;da ikamet etmektedir. Son yolculuğuna &ccedil;ıkmak &uuml;zere vefatından kısa bir s&uuml;re &ouml;nce Urfa&rsquo;ya gitmek istemiş ve bin bir g&uuml;&ccedil;l&uuml;kle karayoluyla gitmiştir. Urfa&rsquo;ya gitmezden 3 &ndash; 4 ay kadar &ouml;nce 1 g&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;ne Ankara&rsquo;ya gitmiştir. Ancak bu yolculukları esnasında talebelerinden ayrı ge&ccedil;irdiği bir zaman dilimi olmamıştır. Eğer olsa idi hatıralarda ge&ccedil;erdi.</p> <p>2.&nbsp; &nbsp; &nbsp;Dedesine yapılan bir yanlıştan dolayı torunundan helallik istemenin fıkhen ge&ccedil;erli olmadığını, Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın b&ouml;yle bir harekete ihtiya&ccedil; duymayacağı bir par&ccedil;a dini bilgisi olanların malumudur. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; eğer &ouml;z&uuml;r dilenecek helallik istenecekse bizzat o kişinin kendisine yapılmalıdır.</p> <p>3.&nbsp; &nbsp; &nbsp;Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın eski eserleri de 1950&rsquo;li yıllarda matbaada &ccedil;oğaltılırken, bu eserlerinde Sultan hakkında yaptığı eleştirileri ihtiva eden kısımlar aynıyla muhafaza edilmiş, mecmualardan &ccedil;ıkarılmamıştır. Eğer &ldquo;helallik isteseydi&rdquo; o hususta yanlış yaptığını kabul etmiş olurdu. Fakat bu konuda hi&ccedil;bir değişiklikte bulunmamış eski eserlerindeki ifadeleri aynı ile neşretmiştir. Bedi&uuml;zzaman yaptığı t&uuml;m uyarı ve eleştirileri hak namına yaptığından &ouml;ylesine emindir ki; kitaplarda bunları aynı ile muhafaza etmiştir. Ne pahasına olursa olsun Allah rızası i&ccedil;in bir İslam Alimi olarak uyarısını yapmıştır.&nbsp;</p> <p>Bedi&uuml;zzaman istikbalde gelecek esas b&uuml;y&uuml;k istibdadı &ouml;nceden hissetmiş ancak &ldquo;mecbur&icirc;, c&uuml;z&rsquo;&icirc; ve hafif istibd&acirc;d&rdquo; diye tabir etmiştir. Fakat sonraki yıllarda gelecek baskı y&ouml;netimi i&ccedil;in ise &ldquo;pek şiddetli k&uuml;lli istibd&acirc;d&rdquo; olarak tanımlama yapmıştır.</p> <p>Sonu&ccedil; olarak şunları s&ouml;yleyerek biz de uyarı ve ikaz g&ouml;revimizi yapalım:</p> <p>G&uuml;n&uuml;m&uuml;zde Cumhurbaşkanı Erdoğan i&ccedil;in aynı Abd&uuml;lhamid gibi değerlendirmeler yapılmaktadır. Bir &ccedil;ok kişi &ccedil;oğunlukla haksız ve yersiz olarak Erdoğan&rsquo;ı eleştirmektedir. Erdoğan&rsquo;da siyasi kariyerine ve tecr&uuml;belerine uygun olarak bunlara layığı ne ise pek g&uuml;zel olarak cevap vermektedir. Zaten eleştiriden &ccedil;ekinen bir insan siyasi parti başkanı veya Cumhurbaşkanı olamaz, olmamalıdır da.</p> <p>Burası gayet normaldir. Lakin bazı kişiler ise aynı Abd&uuml;lhamid&rsquo;e karşı g&ouml;sterilen aşırı sevgi gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan&rsquo;a da aynı tavrı g&ouml;stermektedirler. Yapılan her eleştiriyi &ouml;nyargılı olarak toptan reddetmektedirler. Hatta bu konuda benim yazılarımı aşırı bulup tenkit eden &ccedil;ok sayıda dostum oldu.</p> <p>Peki, sorayım o zaman: &ldquo;Ayasofya&rsquo;yı cami olarak a&ccedil;&rdquo; diye 20 yıldır yaptığım tenkit, yanlış mı oldu?</p> <p>&ldquo;Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığına bağlanmalıdır&rdquo; dediğim i&ccedil;in g&uuml;naha mı girdim.&nbsp;</p> <p>Şimdi defalarca yazıp tenkit ettiğim &ldquo;Ordudan eşi baş&ouml;rt&uuml;l&uuml; diye atılan askerlerin haklarını ver&rdquo; ve &ldquo;28 Şubat 1997 darbecileri m&uuml;ebbet hapis cezası aldığı halde serbest&ccedil;e geziyor. Bunları kodese tık&rdquo; diye eleştiri yaptığım zaman bel altı yumruk mu vuruyorum?</p> <p>Aile kurumunu tahrip edip yozlaştıran İstanbul S&ouml;zleşmesine, karşı &ccedil;ıkmak ve eleştiri yapmak aynı Abdurrahman Dilipak&rsquo;a yapıldığı gibi 81 ilin adliyesinde dava a&ccedil;makla mı sonu&ccedil;lanmalıdır?</p> <p>Eğer eleştiri yapılmayıp aynı Abd&uuml;lhamid d&ouml;neminde olduğu gibi meydanı yağcı ve dalkavuklara bırakırsak işte o zaman Şanlı Osmanlı Devleti gibi devletimiz de tehlikelere maruz kalacaktır.</p> <p>Rabbim kıyamete kadar aziz vatanımızı ve c&uuml;mle M&uuml;sl&uuml;manları korusun, vesselam&hellip;</p> <p>Dr. Vehbi KARA<br /> &nbsp;</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.