Dr. Vehbi KARA
Köşe Yazarı
Dr. Vehbi KARA
 

Gıybet ve Arkadan Konuşma Hakkında

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Gıybet yani birisinin arkasından konuşmanın ne kadar k&ouml;t&uuml; bir iş olduğunu herkes s&ouml;yler. Lakin bir &ccedil;ok insan bu &ccedil;irkin işi yapmaya da devam eder. Maalesef bu yazıyı yazmamın sebebi &ccedil;ok değerli zannettiğim bir şahsın hi&ccedil; &ccedil;ekinmeden gıybet etmesine tanıklık etmiş olmamdır. Zira gıybet etmek kadar gıybeti dinlemek de su&ccedil;tur.<br /> <br /> Zaten g&uuml;nahlarım bana yetiyor bir de bu gıybetten dolayı g&uuml;nahım arttığı i&ccedil;in &ccedil;ok &uuml;zg&uuml;n&uuml;m. Bu nedenle Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın eserlerinden istifade ederek bu konu hakkında makale yazmam gerekti. İnşallah bu yazı sayesinden Rabbimin mağfiretine nail olurum&hellip;<br /> <br /> Kuran-ı Kerim, gıybetten bahsetmekte ve altı&nbsp;tarzda bu &ccedil;ok &ccedil;irkin işin k&ouml;t&uuml;l&uuml;ğ&uuml;n&uuml; nazara vermektedir. Kuran&rsquo;ın nazarında gıybet ne kadar fena bir şey olduğunu tamamıyla g&ouml;sterdiğinden, başka beyana ihtiya&ccedil; kalmamıştır. Evet, Kuran&rsquo;ın beyanından sonra beyan olamaz; ihtiya&ccedil; da yoktur. O halde ayeti ve kelimelerini tek tek inceleyelim:<br /> <br /> İşte &ldquo;Sizden biri, &ouml;l&uuml; kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?&rdquo; (Hucur&acirc;t S&ucirc;resi, 49:12)&rdquo;&nbsp;&acirc;yetinde altı derece gıybetin fenalığını g&ouml;sterir. Yani gıybetten altı mertebede şiddetle nefret ettirir. Şu &acirc;yet; bilfiil gıybet edenlere m&uuml;teveccih olduğu vakit, manası şu tarzda olmaktadır:<br /> <br /> Mal&ucirc;mdur, &acirc;yetin başındaki hemze, sormak, &ldquo;&acirc;y&acirc;&rdquo; m&acirc;n&acirc;sındadır. O sormak m&acirc;n&acirc;sı, su gibi, &acirc;yetin b&uuml;t&uuml;n kelimelerine girer. Her kelimede gizli bir h&uuml;k&uuml;m olduğunu g&ouml;sterir.<br /> <br /> İşte, birincisi, hemze ile der: &Acirc;y&acirc;, sual ve cevap mahalli olan aklınız yok mu ki, bu derece &ccedil;irkin bir şeyi anlamıyor?<br /> <br /> İkincisi: &ldquo;Hoşlanır mı?&rdquo;&nbsp;l&acirc;fzıyla der: &Acirc;y&acirc;, sevmek ve nefret etmek mahalli olan kalbiniz bozulmuş mu ki, en menfur bir işi sever?<br /> <br /> &Uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml;s&uuml;: &ldquo;Sizden biri&rdquo;&nbsp;kelimesiyle der: Cemaatten hayatını alan hayat-ı i&ccedil;timaiye ve medeniyetiniz ne olmuş ki, b&ouml;yle hayatınızı zehirleyen bir ameli kabul eder?<br /> <br /> D&ouml;rd&uuml;nc&uuml;s&uuml;: &ldquo;etini yemekten&rdquo;&nbsp;kel&acirc;mıyla der: İnsaniyetiniz ne olmuş ki, b&ouml;yle canavarcasına arkadaşınızı dişle par&ccedil;alamayı yapıyorsunuz?<br /> <br /> Beşincisi: &ldquo;kardeşinin&rdquo;&nbsp;kelimesiyle der: Hi&ccedil; insanlığınız yok mu ki, b&ouml;yle &ccedil;ok cihetlerle kardeşiniz olan bir mazlumun manevi şahsiyetini insafsızca dişliyorsunuz? Ve hi&ccedil; aklınız yok mu ki, kendi &acirc;z&acirc;nızı kendi dişinizle divane gibi ısırıyorsunuz?<br /> <br /> Altıncısı: &ldquo;&ouml;l&uuml; kardeşinin&rdquo; kel&acirc;mıyla der: Vicdanınız nerede? Fıtratınız bozulmuş mu ki, en muhterem bir halde bir kardeşinize karşı, etini yemek gibi en m&uuml;stekreh bir işi yapıyorsunuz?<br /> <br /> Demek, şu &acirc;yetin ifadesiyle ve kelimelerin ayrı ayrı del&acirc;letiyle, gıybetten uzak durmak ile ilgili olarak; akılsızlıktan, kalpsizlikten, insan olma onurundan ve vicdansızlıktan bahsedilmektedir. İşte şu &acirc;yet; altı mertebe g&uuml;nahı g&ouml;stermekle ve belagatiyle altı derece o c&uuml;r&uuml;mden nefret ettirmektedir.<br /> <br /> Gıybet, d&uuml;şmanlık, haset ve inat sahibi insanların en &ccedil;ok istimal ettikleri al&ccedil;ak bir sil&acirc;htır. İzzet-i nefis sahibi, bu pis sil&acirc;ha tenezz&uuml;l edip istimal etmez. Nasıl meşhur bir z&acirc;t demiş:<br /> &ldquo;D&uuml;şmanıma gıybetle ceza vermekten nefsimi y&uuml;ksek tutuyorum ve tenezz&uuml;l etmiyorum. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; gıybet, zayıf ve zelil ve aşağıların sil&acirc;hıdır.&rdquo;<br /> <br /> Gıybet odur ki, gıybet edilen adam hazır olsaydı ve işitseydi, &uuml;z&uuml;l&uuml;p darılacaktı. Eğer doğru dese, zaten gıybettir. Eğer yalan dese, hem gıybet, hem iftiradır; iki katlı &ccedil;irkin bir g&uuml;nahtır.<br /> <br /> Gıybet, mahsus birka&ccedil; maddede caiz olabilir:<br /> <br /> Birisi: Şekv&acirc; suretinde bir vazifedar adama der, t&acirc; yardım edip o k&ouml;t&uuml;l&uuml;ğ&uuml; ve kabahati ondan izale etsin ve hakkını ondan alsın.<br /> <br /> Birisi de: Bir adam onunla bir işte &ccedil;alışmak ister, seninle meşveret eder. Sen de, sırf maslahat i&ccedil;in, garazsız olarak, meşveretin hakkını ed&acirc; etmek i&ccedil;in desen: &ldquo;Onunla teşrik-i mesai etme. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; zarar g&ouml;receksin.&rdquo;<br /> <br /> Birisi de: Maksadı hakaret ve teşhir etmek değil, belki maksadı tarif ve tanıttırmak i&ccedil;in dese: &ldquo;O topal ve serseri adam fil&acirc;n yere gitti.&rdquo;<br /> <br /> Birisi de: O gıybet edilen adam f&acirc;sık-ı m&uuml;tecahirdir. Yani fenalıktan sıkılmıyor, belki işlediği seyyiatla, k&ouml;t&uuml;l&uuml;kle iftihar ediyor, zulm&uuml;yle lezzet alıyor, sıkılmayarak a&ccedil;ık bir surette işliyor.<br /> <br /> İşte bu mahsus maddelerde, garazsız ve sırf hak ve maslahat i&ccedil;in gıybet caiz olabilir. Yoksa, gıybet, nasıl ateş odunu yer, bitirir; gıybet dahi Salih amelleri yer, bitirir.<br /> <br /> Eğer bir insan hata edip gıybet ettiyse veyahut isteyerek dinledi; o vakit hadiste ge&ccedil;tiği gibi &ldquo;&nbsp;&ldquo;Allah&rsquo;ım bizi ve gıybetini ettiğimiz z&acirc;tı mağfiret et ( Suy&ucirc;t&icirc;, el-Fethu&rsquo;l-Keb&icirc;r, 1:87)&rdquo; diye dua etmelidir. Daha&nbsp;sonra gıybet edilen adama ne vakit rast gelse, &ldquo;Hakkını hel&acirc;l et&rdquo; demelidir, vesselam&hellip;<br /> <br /> Dr. Vehbi KARA</div>
Ekleme Tarihi: 04 Eylül 2020 - Cuma

Gıybet ve Arkadan Konuşma Hakkında

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Gıybet yani birisinin arkasından konuşmanın ne kadar k&ouml;t&uuml; bir iş olduğunu herkes s&ouml;yler. Lakin bir &ccedil;ok insan bu &ccedil;irkin işi yapmaya da devam eder. Maalesef bu yazıyı yazmamın sebebi &ccedil;ok değerli zannettiğim bir şahsın hi&ccedil; &ccedil;ekinmeden gıybet etmesine tanıklık etmiş olmamdır. Zira gıybet etmek kadar gıybeti dinlemek de su&ccedil;tur.<br /> <br /> Zaten g&uuml;nahlarım bana yetiyor bir de bu gıybetten dolayı g&uuml;nahım arttığı i&ccedil;in &ccedil;ok &uuml;zg&uuml;n&uuml;m. Bu nedenle Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın eserlerinden istifade ederek bu konu hakkında makale yazmam gerekti. İnşallah bu yazı sayesinden Rabbimin mağfiretine nail olurum&hellip;<br /> <br /> Kuran-ı Kerim, gıybetten bahsetmekte ve altı&nbsp;tarzda bu &ccedil;ok &ccedil;irkin işin k&ouml;t&uuml;l&uuml;ğ&uuml;n&uuml; nazara vermektedir. Kuran&rsquo;ın nazarında gıybet ne kadar fena bir şey olduğunu tamamıyla g&ouml;sterdiğinden, başka beyana ihtiya&ccedil; kalmamıştır. Evet, Kuran&rsquo;ın beyanından sonra beyan olamaz; ihtiya&ccedil; da yoktur. O halde ayeti ve kelimelerini tek tek inceleyelim:<br /> <br /> İşte &ldquo;Sizden biri, &ouml;l&uuml; kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?&rdquo; (Hucur&acirc;t S&ucirc;resi, 49:12)&rdquo;&nbsp;&acirc;yetinde altı derece gıybetin fenalığını g&ouml;sterir. Yani gıybetten altı mertebede şiddetle nefret ettirir. Şu &acirc;yet; bilfiil gıybet edenlere m&uuml;teveccih olduğu vakit, manası şu tarzda olmaktadır:<br /> <br /> Mal&ucirc;mdur, &acirc;yetin başındaki hemze, sormak, &ldquo;&acirc;y&acirc;&rdquo; m&acirc;n&acirc;sındadır. O sormak m&acirc;n&acirc;sı, su gibi, &acirc;yetin b&uuml;t&uuml;n kelimelerine girer. Her kelimede gizli bir h&uuml;k&uuml;m olduğunu g&ouml;sterir.<br /> <br /> İşte, birincisi, hemze ile der: &Acirc;y&acirc;, sual ve cevap mahalli olan aklınız yok mu ki, bu derece &ccedil;irkin bir şeyi anlamıyor?<br /> <br /> İkincisi: &ldquo;Hoşlanır mı?&rdquo;&nbsp;l&acirc;fzıyla der: &Acirc;y&acirc;, sevmek ve nefret etmek mahalli olan kalbiniz bozulmuş mu ki, en menfur bir işi sever?<br /> <br /> &Uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml;s&uuml;: &ldquo;Sizden biri&rdquo;&nbsp;kelimesiyle der: Cemaatten hayatını alan hayat-ı i&ccedil;timaiye ve medeniyetiniz ne olmuş ki, b&ouml;yle hayatınızı zehirleyen bir ameli kabul eder?<br /> <br /> D&ouml;rd&uuml;nc&uuml;s&uuml;: &ldquo;etini yemekten&rdquo;&nbsp;kel&acirc;mıyla der: İnsaniyetiniz ne olmuş ki, b&ouml;yle canavarcasına arkadaşınızı dişle par&ccedil;alamayı yapıyorsunuz?<br /> <br /> Beşincisi: &ldquo;kardeşinin&rdquo;&nbsp;kelimesiyle der: Hi&ccedil; insanlığınız yok mu ki, b&ouml;yle &ccedil;ok cihetlerle kardeşiniz olan bir mazlumun manevi şahsiyetini insafsızca dişliyorsunuz? Ve hi&ccedil; aklınız yok mu ki, kendi &acirc;z&acirc;nızı kendi dişinizle divane gibi ısırıyorsunuz?<br /> <br /> Altıncısı: &ldquo;&ouml;l&uuml; kardeşinin&rdquo; kel&acirc;mıyla der: Vicdanınız nerede? Fıtratınız bozulmuş mu ki, en muhterem bir halde bir kardeşinize karşı, etini yemek gibi en m&uuml;stekreh bir işi yapıyorsunuz?<br /> <br /> Demek, şu &acirc;yetin ifadesiyle ve kelimelerin ayrı ayrı del&acirc;letiyle, gıybetten uzak durmak ile ilgili olarak; akılsızlıktan, kalpsizlikten, insan olma onurundan ve vicdansızlıktan bahsedilmektedir. İşte şu &acirc;yet; altı mertebe g&uuml;nahı g&ouml;stermekle ve belagatiyle altı derece o c&uuml;r&uuml;mden nefret ettirmektedir.<br /> <br /> Gıybet, d&uuml;şmanlık, haset ve inat sahibi insanların en &ccedil;ok istimal ettikleri al&ccedil;ak bir sil&acirc;htır. İzzet-i nefis sahibi, bu pis sil&acirc;ha tenezz&uuml;l edip istimal etmez. Nasıl meşhur bir z&acirc;t demiş:<br /> &ldquo;D&uuml;şmanıma gıybetle ceza vermekten nefsimi y&uuml;ksek tutuyorum ve tenezz&uuml;l etmiyorum. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; gıybet, zayıf ve zelil ve aşağıların sil&acirc;hıdır.&rdquo;<br /> <br /> Gıybet odur ki, gıybet edilen adam hazır olsaydı ve işitseydi, &uuml;z&uuml;l&uuml;p darılacaktı. Eğer doğru dese, zaten gıybettir. Eğer yalan dese, hem gıybet, hem iftiradır; iki katlı &ccedil;irkin bir g&uuml;nahtır.<br /> <br /> Gıybet, mahsus birka&ccedil; maddede caiz olabilir:<br /> <br /> Birisi: Şekv&acirc; suretinde bir vazifedar adama der, t&acirc; yardım edip o k&ouml;t&uuml;l&uuml;ğ&uuml; ve kabahati ondan izale etsin ve hakkını ondan alsın.<br /> <br /> Birisi de: Bir adam onunla bir işte &ccedil;alışmak ister, seninle meşveret eder. Sen de, sırf maslahat i&ccedil;in, garazsız olarak, meşveretin hakkını ed&acirc; etmek i&ccedil;in desen: &ldquo;Onunla teşrik-i mesai etme. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; zarar g&ouml;receksin.&rdquo;<br /> <br /> Birisi de: Maksadı hakaret ve teşhir etmek değil, belki maksadı tarif ve tanıttırmak i&ccedil;in dese: &ldquo;O topal ve serseri adam fil&acirc;n yere gitti.&rdquo;<br /> <br /> Birisi de: O gıybet edilen adam f&acirc;sık-ı m&uuml;tecahirdir. Yani fenalıktan sıkılmıyor, belki işlediği seyyiatla, k&ouml;t&uuml;l&uuml;kle iftihar ediyor, zulm&uuml;yle lezzet alıyor, sıkılmayarak a&ccedil;ık bir surette işliyor.<br /> <br /> İşte bu mahsus maddelerde, garazsız ve sırf hak ve maslahat i&ccedil;in gıybet caiz olabilir. Yoksa, gıybet, nasıl ateş odunu yer, bitirir; gıybet dahi Salih amelleri yer, bitirir.<br /> <br /> Eğer bir insan hata edip gıybet ettiyse veyahut isteyerek dinledi; o vakit hadiste ge&ccedil;tiği gibi &ldquo;&nbsp;&ldquo;Allah&rsquo;ım bizi ve gıybetini ettiğimiz z&acirc;tı mağfiret et ( Suy&ucirc;t&icirc;, el-Fethu&rsquo;l-Keb&icirc;r, 1:87)&rdquo; diye dua etmelidir. Daha&nbsp;sonra gıybet edilen adama ne vakit rast gelse, &ldquo;Hakkını hel&acirc;l et&rdquo; demelidir, vesselam&hellip;<br /> <br /> Dr. Vehbi KARA</div>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.