Dr. Vehbi KARA
Köşe Yazarı
Dr. Vehbi KARA
 

Kahtani Cehcah ve Ahir Zaman Hadisleri

Kahtani Cehcah ve Ahir Zaman Hadisleri Ahir zamanda yani kıyametten önce meydana geleceği rivayet edilen hadislerle ilgili olarak sık sık seviyesizce yazılar yazılmaktadır. Hadis ilminden ve dini bilgilerden haberi olmayan şahıslar; saygı sınırını aşarak hadis-i şerifler hakkında olumsuz sözler sarf etmekten çekinmemektedir. Bir kısım yazarlar ise hadisleri düşünmek ve tefekkür etmek yerine derhal “hadis inkarcılığına” soyunarak ahir zaman ile ilgili hadisleri yok saymaktadır. Bunların önemli bir bölümü Kur’an-ı Kerim’de bu hadislerin yer almadığını iddia etmektedirler. Hâlbuki Kur’an’dan sonra İslam’ın en önemli kaynaklarından bir tanesi olan hadislerdir. Daha sonra sırası ile “İcma-i Ümmet” ve “Kıyas-ı Fukaha” gelir. Bir konu hakkında fikir yürütürken bu sıralamaya dikkat edilmelidir. "Ne yaş ne de kuru (hiçbir şey) yoktur ki, apaçık Kur’ân’da bulunmasın! (En’am Suresi 59)" ayeti, insanların ihtiyaç duyduğu her bilginin Kur’an’da yer aldığını ifade etmektedir. Ahir zamanda zuhur edecek önemli şahısların ve olayların da Kur’an’da yer aldığında şüphe yoktur. Çünkü ayetlerin zahir yani açık manalarından başka dal ve budakları sayılan başka anlamları da vardır. İslam âlimlerinin kitapları, bu ayetlerin zahir manasından başka ikinci üçüncü derecede başka manalarını da izah etmeye çalışmışlardır. Bu nedenle Kur’an’ın büyük bir hazine olduğu rahatlıkla söylenebilir. Hadislerde geçen olay ve şahısların Kur’an’da yer almadığını iddia etmek kabul edilemez bir sözdür. Elbette herkes tamamını değil ancak kendi ilim ve bilgi seviyesine göre Kur’an’ı anlayabilir. Eğer kişinin bilgi ve irfanı buna yeterli değil ise hadisler inkâr edilmez. Özellikle sahih ve kuvvetli hadisler konusunda asla inkarcılık yoluna gidilmemelidir. Bir Rafızı yani İslam’ın dışına çıkmış kimsenin hadisi reddetmeleri yüzünden hadisleri inkar etmek; Müslüman’a yakışmaz. Diğer bir mesele ise günümüzde hadislerin değerlendirilip hayatımıza tatbik edilmesi yerine adeta bunları konuşmanın ayıp sayılması gibi garip ve tuhaf bir durumun ortaya çıkmasıdır. Özellikle ahir zamanda zuhur edeceği sahih hadislerle apaçık bir şekilde belli olan Deccal, Mehdi gibi konuları konuşmaktan utanan nice kişilere de rastlayabiliyoruz. Hâlbuki hadisi şerifleri ele alıp düşünmekten kim, ne zarar görebilir ki? Bu nedenle Deccal ve Mehdî gibi ahir zamanın önemli kişilerini konuşmak ve düşünmek gerekiyor. Bu konuları konuşulmalı hatta ortaya çıkmış olayları değerlendirirken hadislerin ışığında tefekkür etmemiz lazımdır. Zira Deccal gibi önemli şahısların zuhur ettiği İslam’ın emir ve yasaklarını ortadan kaldırdığı bir zaman dilimini kolaylıkla görebiliriz. O halde zuhur ettikten sonra hadislerde geçen dehşetli şahıslara karşı uyanık kalmak ve tuzaklarına düşmemek için ayrı bir gayret göstermemizin lüzumu ortaya çıkmaktadır. Çünkü 1443 yıl sonra Peygamber Efendimizin (ASM) hadisleri ile ifade edilen bir mucizesi ortaya çıktığı zaman Müslümanlar telaş etmez bilakis imanları artarak güçlenir. İşte bu nedenle basınımızda neredeyse hiç yazılıp konuşulmamış bazı ahir zaman hadislerinde geçen Kahtani ve Cehcah isimli şahıslardan bahsetmek istiyorum. Manası itibariyle, "yokluktan", "yokluk diyarından" anlamına da gelebilen "Kahtani" kelimesi, aynı zamanda Mehdinin zuhurundan sonra dünyada görülecek bolluk ve bereketi getirecek kişi olarak hadis kitaplarında yerini almıştır. Bu zatın ortaya çıktığına dair bazı deliller bulunmaktadır. Buhari ve Müslim de "Imam", "Halife" ve "Kahtani" tabirleriyle âhir zamandaki bir önemli zattan söz edilmektedir. Ahir zamandaki bir bolluk ve refah dönemine işaret edilmekte ve saymaksızın mal dağıtan bir halifeden haber verilmektedir (Müslim, Fiten 67-69). Bunların dışında Kahtani’den önce gelecek Mehdi ile ilgili hadisler ise, Ebû Davud, Tirmizi, İbn Mâce ve Ahmed b. Hanbelin Müsnedi gibi hadis kaynaklarında geçmektedir. Buhari’deki şu hadis-i şerif: ‘Kahtanlı bir adam çıkıp değneği (asası) ile insanları yönetmedikçe kıyamet kopmaz!’ şeklindedir. (Buharî, Menakıb 7; Müslüm, Fiten 60) Bu hadis-i şerifte Kahtani’nin üç mühim hususiyeti zikredilmiştir. Kaht yani kıtlık, ekonomik kriz ve kuraklık gibi olaylarla ortaya çıkacak olup iyi bir yönetici olarak bütün bu problemlerin üstesinden geleceği anlaşılmaktadır. Kahtani’nin zamanındaki teknolojik araçların şekli ile ilgili olarak mikrofon dediğimiz cihaz da öne çıkmaktadır. Bugün bir çok siyasetçi yaptığı konuşmalarda bir anda yüzlerce yerde halka hitap edebilmektedir. Günümüzde siyaset adamları ve idareciler emir ve talimatlarını bu teknolojileri kullanarak ulaştırmakta olup bu araçlar şekil olarak bazan asa bazan da kamçıya benzemektedir. Bu örneklere cep telefonlarını da ilave edebiliriz. Bazı alimlere göre (İbn Hacer, ilgili hadisin şerhinde) Kahtânî’in adı Cehcah’tır. Bu zat Mehdiden sonra çıkacak ve onun yolunu tâkip edecektir. “İnsanları asasıyla sevk/idare etmesi” ifadesiyle kendisi bir çobana benzetilerek raiyetine karşı güzel ve âdil idaresine, güçlü saltanatına işaret edilmiştir. Ahir zaman hadislerini ele alıp inceleyen Bediüzzaman Said Nursi'nin açıklamaları doğrultusunda Mehdinin üç vazifesi olduğunu biliyoruz. Bunlar; iman, hayat ve şeriattır. İlk basamak olan iman dairesinde iman esaslarını takviye ettikten sonra, ikinci basamakta bunların hayata tatbik edilmeye başlanacağı, ardından ise Kur'an hakikatlarının hayatın her devresinde hüküm süreceği 3. devreye geçileceği anlaşılmaktadır. Yine Müslim’de geçen bir başka hadiste ise, ahir zamandaki bir bolluk ve refah dönemine işaret edilmekte ve saymaksızın mal dağıtan bir halifeden bahsedilmektedir. Bazı kimseler, Hz. Ömer b. Abdülaziz dönemindeki bolluğa bakarak bu hadisi ona tevil etmiştir. Ancak “Ümmetimin sonunda” tabiri bu zenginliğin, ümmetin sonunda da olacağını göstermektedir. Netice olarak bütün bu hadis-i şeriflerden anlıyoruz ki, adı ne olursa olsun, genel manada ıslahatçılardan ve kurtarıcılardan bahsedildiği kesindir. Sahih hadis olarak kabul edilen Buharî ve Müslim’in rivayetlerini esas alacak olursak; hadislerde mehdi düşüncesinin varlığı şüphe götürmeyen bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Geniş daire olan içtimaî ve siyasî sahadaki Mehdiyetin ikinci ve üçüncü vazifesi, birinci vazifeye nisbeten ikinci, üçüncü derecede olup ittihad-ı İslâmın kuvvetine dayanarak ve mehdiyete bağlı olarak onun düsturlarını tatbik edecek zat ki, hadis lisanında“Cehcah” denilmektedir. Bu zat âlem-i İslâm vüs’atinde hilafetin icraatını temsil eder. Mehdi’nin icraatçısı olacak bu veya benzeri zatlardır. Tâc’dan nakledilen 988. hadis meali şöyledir: “Cehcah adındaki bir adam idareyi ele alıncaya kadar günler ve geceler (Süfyan’ın devre-i istibdatları ve dalalet karanlıkları) gitmeyecektir. (Müslim, Tirmizi) Zübdet-ül Buhari Tercemesi 958. hadî­sin haşi­ye­sinde, Er-Raid Lügatı’nın beyanına göre “Harbte na­’ra atan kah­raman” mânâ­sında olan “Cehcah” vas­fıyla tavsif edilen bir zâtın geleceği (Şarkavî Şerhi’nden naklen) şöyle ifade edilir: “Bu kişinin adı Cehcah’tır. Çok kıymetli bir zat olup Mehdi’den sonra ortaya çıkacak, onun yolunu tutacaktır. Çoban koyununu nasıl sürerse, Cehcah da cihangir olarak bütün ülkeleri idare edecek, herkes ona boyun eğecektir. Cehcah kelimesinin şahsın ismi değil vasfı olduğu da ifade edilmiştir. (İbn-i Hanbel 3,89) Ayrıca hadislerde Cehcah ve Kahtânî’nin Mevali’den yani Arap olmayan bir milletten çıkacağı da kaydedilmiştir. Kahtânî geldiğinde zalimlere, münafıklara, fasıklara hiç acımayacaktır. Hadislerde Mehdiden sonra Kahtani, Cehcah, Mahzumi, Mansur, Mevla, Heşim-ül Mehdi, Selam, Emir-ül Usub, Müferrec, Zulusub, Mukaat isminde halifelerden de bahsedilmektedir. Tüm bu anlatılanlar doğrultusunda bir yokluk, kuraklıktan varlık dönemine geçiş söz konusunu gündeme getirdiğinden hem Mehdi için hem de ondan sonra gelecek yönetici olan Kahtani için "yokluk döneminden, varlık dönemine" manasını içine alan "Kahtalani" ismi, pek anlamlıdır. Elbette herşeyin en doğrusunu Allah bilir. Bizim gibi insanlar ancak olaylar vuku bulup ortaya çıktıktan sonra değerlendirme yapabilmektedir. Günümüzdeki ve yakın geçmişteki olaylara dikkatli bir gözle bakıp genel bir değerlendirme yaptığımızda büyük ekonomik krizlerin ve kıtlık gibi olayların sık sık çıktığını görebiliriz. Fakat daha sonraki dönemlerde ekonomik istikrarın sağlanmış, borçların ödenmiş, sosyal güvenliğin yaygınlaşmış, fakir ve bakıma muhtaçlara yani toplumun ekonomik alt tabakasını oluşturan insanlara yardımların arttığı bir dönemden de bahsedebiliriz. Hatta ülkemiz çok büyük düşmanlıklara, darbelere ve kirli kumpaslara maruz kaldığı halde istikrarın bozulmadan devam ettiğine herkes şahit olmuştur.. Örnek olarak 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünü ve mazlum insanların özellikle de Suriyeli, Iraklı ve Afgan mültecilerin yurdumuza gelerek hayatlarını kurtarmalarını sayabiliriz. Zira fakir ve muztar kalan kimsenin duası arşa dayanır ve geri çevrilmez. Diğer bir örnek ise İstanbul’dur. Bir dünya başkenti olma yolunda büyük mesafeler kat etmiştir. 450 senedir cami olarak kullanılan fakat Avrupalıların baskısı ile müzeye çevrilen Ayasofya yeniden cami olmuştur. İlginçtir bundan 30 yıl önceki dönemde İstanbul’da susuzluk ve kuraklık yaygınlaşmış ve yağmur bombaları ile kuraklığı önleme çabaları görülmüştür. Yolsuzluk ve rüşvetin alabildiğine yaygınlaştığı bu dönemde İstanbul’da yaşamış bir insan olarak bir çok olumsuzluğun şahidi olduğumu söyleyebilirim. İstanbul’da büyük bir su sıkıntısı vardı ve bununla uğraşması gereken Belediye Başkanlığında büyük yolsuzluklar yaşanıyordu. İstanbul’un her yerinde büyük çöp dağları oluşmuş hatta bunlardan biri patlayarak can kayıplarına yol açmıştı. Fakat daha sonra yönetime gelen kişiler zamanında iklim olarak bir kuraklık sona ermiş yolsuzluklar büyük ölçüde önlenmiştir. Son olarak şu hususu söylemek istiyorum. Hadisleri düşünerek tefekkür etmeliyiz. Zira hadislerde geçen bir çok olayın ortaya çıktığını söyleme imkânımız vardır. Hele hele “Dünya 5’ten büyüktür” diyerek dünyayı kana bulayan ve insanlık suçu işleyen zalim ülkelerin tam merkezinde; insanlığın ortak vicdanının sesi olan kişilere rastlamış bulunuyoruz. Bu gerçekleri haykırmak her babayiğidin harcı değildir, vesselam… Dr. Vehbi Kara
Ekleme Tarihi: 26 Eylül 2021 - Pazar

Kahtani Cehcah ve Ahir Zaman Hadisleri

Kahtani Cehcah ve Ahir Zaman Hadisleri Ahir zamanda yani kıyametten önce meydana geleceği rivayet edilen hadislerle ilgili olarak sık sık seviyesizce yazılar yazılmaktadır. Hadis ilminden ve dini bilgilerden haberi olmayan şahıslar; saygı sınırını aşarak hadis-i şerifler hakkında olumsuz sözler sarf etmekten çekinmemektedir. Bir kısım yazarlar ise hadisleri düşünmek ve tefekkür etmek yerine derhal “hadis inkarcılığına” soyunarak ahir zaman ile ilgili hadisleri yok saymaktadır. Bunların önemli bir bölümü Kur’an-ı Kerim’de bu hadislerin yer almadığını iddia etmektedirler. Hâlbuki Kur’an’dan sonra İslam’ın en önemli kaynaklarından bir tanesi olan hadislerdir. Daha sonra sırası ile “İcma-i Ümmet” ve “Kıyas-ı Fukaha” gelir. Bir konu hakkında fikir yürütürken bu sıralamaya dikkat edilmelidir. "Ne yaş ne de kuru (hiçbir şey) yoktur ki, apaçık Kur’ân’da bulunmasın! (En’am Suresi 59)" ayeti, insanların ihtiyaç duyduğu her bilginin Kur’an’da yer aldığını ifade etmektedir. Ahir zamanda zuhur edecek önemli şahısların ve olayların da Kur’an’da yer aldığında şüphe yoktur. Çünkü ayetlerin zahir yani açık manalarından başka dal ve budakları sayılan başka anlamları da vardır. İslam âlimlerinin kitapları, bu ayetlerin zahir manasından başka ikinci üçüncü derecede başka manalarını da izah etmeye çalışmışlardır. Bu nedenle Kur’an’ın büyük bir hazine olduğu rahatlıkla söylenebilir. Hadislerde geçen olay ve şahısların Kur’an’da yer almadığını iddia etmek kabul edilemez bir sözdür. Elbette herkes tamamını değil ancak kendi ilim ve bilgi seviyesine göre Kur’an’ı anlayabilir. Eğer kişinin bilgi ve irfanı buna yeterli değil ise hadisler inkâr edilmez. Özellikle sahih ve kuvvetli hadisler konusunda asla inkarcılık yoluna gidilmemelidir. Bir Rafızı yani İslam’ın dışına çıkmış kimsenin hadisi reddetmeleri yüzünden hadisleri inkar etmek; Müslüman’a yakışmaz. Diğer bir mesele ise günümüzde hadislerin değerlendirilip hayatımıza tatbik edilmesi yerine adeta bunları konuşmanın ayıp sayılması gibi garip ve tuhaf bir durumun ortaya çıkmasıdır. Özellikle ahir zamanda zuhur edeceği sahih hadislerle apaçık bir şekilde belli olan Deccal, Mehdi gibi konuları konuşmaktan utanan nice kişilere de rastlayabiliyoruz. Hâlbuki hadisi şerifleri ele alıp düşünmekten kim, ne zarar görebilir ki? Bu nedenle Deccal ve Mehdî gibi ahir zamanın önemli kişilerini konuşmak ve düşünmek gerekiyor. Bu konuları konuşulmalı hatta ortaya çıkmış olayları değerlendirirken hadislerin ışığında tefekkür etmemiz lazımdır. Zira Deccal gibi önemli şahısların zuhur ettiği İslam’ın emir ve yasaklarını ortadan kaldırdığı bir zaman dilimini kolaylıkla görebiliriz. O halde zuhur ettikten sonra hadislerde geçen dehşetli şahıslara karşı uyanık kalmak ve tuzaklarına düşmemek için ayrı bir gayret göstermemizin lüzumu ortaya çıkmaktadır. Çünkü 1443 yıl sonra Peygamber Efendimizin (ASM) hadisleri ile ifade edilen bir mucizesi ortaya çıktığı zaman Müslümanlar telaş etmez bilakis imanları artarak güçlenir. İşte bu nedenle basınımızda neredeyse hiç yazılıp konuşulmamış bazı ahir zaman hadislerinde geçen Kahtani ve Cehcah isimli şahıslardan bahsetmek istiyorum. Manası itibariyle, "yokluktan", "yokluk diyarından" anlamına da gelebilen "Kahtani" kelimesi, aynı zamanda Mehdinin zuhurundan sonra dünyada görülecek bolluk ve bereketi getirecek kişi olarak hadis kitaplarında yerini almıştır. Bu zatın ortaya çıktığına dair bazı deliller bulunmaktadır. Buhari ve Müslim de "Imam", "Halife" ve "Kahtani" tabirleriyle âhir zamandaki bir önemli zattan söz edilmektedir. Ahir zamandaki bir bolluk ve refah dönemine işaret edilmekte ve saymaksızın mal dağıtan bir halifeden haber verilmektedir (Müslim, Fiten 67-69). Bunların dışında Kahtani’den önce gelecek Mehdi ile ilgili hadisler ise, Ebû Davud, Tirmizi, İbn Mâce ve Ahmed b. Hanbelin Müsnedi gibi hadis kaynaklarında geçmektedir. Buhari’deki şu hadis-i şerif: ‘Kahtanlı bir adam çıkıp değneği (asası) ile insanları yönetmedikçe kıyamet kopmaz!’ şeklindedir. (Buharî, Menakıb 7; Müslüm, Fiten 60) Bu hadis-i şerifte Kahtani’nin üç mühim hususiyeti zikredilmiştir. Kaht yani kıtlık, ekonomik kriz ve kuraklık gibi olaylarla ortaya çıkacak olup iyi bir yönetici olarak bütün bu problemlerin üstesinden geleceği anlaşılmaktadır. Kahtani’nin zamanındaki teknolojik araçların şekli ile ilgili olarak mikrofon dediğimiz cihaz da öne çıkmaktadır. Bugün bir çok siyasetçi yaptığı konuşmalarda bir anda yüzlerce yerde halka hitap edebilmektedir. Günümüzde siyaset adamları ve idareciler emir ve talimatlarını bu teknolojileri kullanarak ulaştırmakta olup bu araçlar şekil olarak bazan asa bazan da kamçıya benzemektedir. Bu örneklere cep telefonlarını da ilave edebiliriz. Bazı alimlere göre (İbn Hacer, ilgili hadisin şerhinde) Kahtânî’in adı Cehcah’tır. Bu zat Mehdiden sonra çıkacak ve onun yolunu tâkip edecektir. “İnsanları asasıyla sevk/idare etmesi” ifadesiyle kendisi bir çobana benzetilerek raiyetine karşı güzel ve âdil idaresine, güçlü saltanatına işaret edilmiştir. Ahir zaman hadislerini ele alıp inceleyen Bediüzzaman Said Nursi'nin açıklamaları doğrultusunda Mehdinin üç vazifesi olduğunu biliyoruz. Bunlar; iman, hayat ve şeriattır. İlk basamak olan iman dairesinde iman esaslarını takviye ettikten sonra, ikinci basamakta bunların hayata tatbik edilmeye başlanacağı, ardından ise Kur'an hakikatlarının hayatın her devresinde hüküm süreceği 3. devreye geçileceği anlaşılmaktadır. Yine Müslim’de geçen bir başka hadiste ise, ahir zamandaki bir bolluk ve refah dönemine işaret edilmekte ve saymaksızın mal dağıtan bir halifeden bahsedilmektedir. Bazı kimseler, Hz. Ömer b. Abdülaziz dönemindeki bolluğa bakarak bu hadisi ona tevil etmiştir. Ancak “Ümmetimin sonunda” tabiri bu zenginliğin, ümmetin sonunda da olacağını göstermektedir. Netice olarak bütün bu hadis-i şeriflerden anlıyoruz ki, adı ne olursa olsun, genel manada ıslahatçılardan ve kurtarıcılardan bahsedildiği kesindir. Sahih hadis olarak kabul edilen Buharî ve Müslim’in rivayetlerini esas alacak olursak; hadislerde mehdi düşüncesinin varlığı şüphe götürmeyen bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Geniş daire olan içtimaî ve siyasî sahadaki Mehdiyetin ikinci ve üçüncü vazifesi, birinci vazifeye nisbeten ikinci, üçüncü derecede olup ittihad-ı İslâmın kuvvetine dayanarak ve mehdiyete bağlı olarak onun düsturlarını tatbik edecek zat ki, hadis lisanında“Cehcah” denilmektedir. Bu zat âlem-i İslâm vüs’atinde hilafetin icraatını temsil eder. Mehdi’nin icraatçısı olacak bu veya benzeri zatlardır. Tâc’dan nakledilen 988. hadis meali şöyledir: “Cehcah adındaki bir adam idareyi ele alıncaya kadar günler ve geceler (Süfyan’ın devre-i istibdatları ve dalalet karanlıkları) gitmeyecektir. (Müslim, Tirmizi) Zübdet-ül Buhari Tercemesi 958. hadî­sin haşi­ye­sinde, Er-Raid Lügatı’nın beyanına göre “Harbte na­’ra atan kah­raman” mânâ­sında olan “Cehcah” vas­fıyla tavsif edilen bir zâtın geleceği (Şarkavî Şerhi’nden naklen) şöyle ifade edilir: “Bu kişinin adı Cehcah’tır. Çok kıymetli bir zat olup Mehdi’den sonra ortaya çıkacak, onun yolunu tutacaktır. Çoban koyununu nasıl sürerse, Cehcah da cihangir olarak bütün ülkeleri idare edecek, herkes ona boyun eğecektir. Cehcah kelimesinin şahsın ismi değil vasfı olduğu da ifade edilmiştir. (İbn-i Hanbel 3,89) Ayrıca hadislerde Cehcah ve Kahtânî’nin Mevali’den yani Arap olmayan bir milletten çıkacağı da kaydedilmiştir. Kahtânî geldiğinde zalimlere, münafıklara, fasıklara hiç acımayacaktır. Hadislerde Mehdiden sonra Kahtani, Cehcah, Mahzumi, Mansur, Mevla, Heşim-ül Mehdi, Selam, Emir-ül Usub, Müferrec, Zulusub, Mukaat isminde halifelerden de bahsedilmektedir. Tüm bu anlatılanlar doğrultusunda bir yokluk, kuraklıktan varlık dönemine geçiş söz konusunu gündeme getirdiğinden hem Mehdi için hem de ondan sonra gelecek yönetici olan Kahtani için "yokluk döneminden, varlık dönemine" manasını içine alan "Kahtalani" ismi, pek anlamlıdır. Elbette herşeyin en doğrusunu Allah bilir. Bizim gibi insanlar ancak olaylar vuku bulup ortaya çıktıktan sonra değerlendirme yapabilmektedir. Günümüzdeki ve yakın geçmişteki olaylara dikkatli bir gözle bakıp genel bir değerlendirme yaptığımızda büyük ekonomik krizlerin ve kıtlık gibi olayların sık sık çıktığını görebiliriz. Fakat daha sonraki dönemlerde ekonomik istikrarın sağlanmış, borçların ödenmiş, sosyal güvenliğin yaygınlaşmış, fakir ve bakıma muhtaçlara yani toplumun ekonomik alt tabakasını oluşturan insanlara yardımların arttığı bir dönemden de bahsedebiliriz. Hatta ülkemiz çok büyük düşmanlıklara, darbelere ve kirli kumpaslara maruz kaldığı halde istikrarın bozulmadan devam ettiğine herkes şahit olmuştur.. Örnek olarak 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünü ve mazlum insanların özellikle de Suriyeli, Iraklı ve Afgan mültecilerin yurdumuza gelerek hayatlarını kurtarmalarını sayabiliriz. Zira fakir ve muztar kalan kimsenin duası arşa dayanır ve geri çevrilmez. Diğer bir örnek ise İstanbul’dur. Bir dünya başkenti olma yolunda büyük mesafeler kat etmiştir. 450 senedir cami olarak kullanılan fakat Avrupalıların baskısı ile müzeye çevrilen Ayasofya yeniden cami olmuştur. İlginçtir bundan 30 yıl önceki dönemde İstanbul’da susuzluk ve kuraklık yaygınlaşmış ve yağmur bombaları ile kuraklığı önleme çabaları görülmüştür. Yolsuzluk ve rüşvetin alabildiğine yaygınlaştığı bu dönemde İstanbul’da yaşamış bir insan olarak bir çok olumsuzluğun şahidi olduğumu söyleyebilirim. İstanbul’da büyük bir su sıkıntısı vardı ve bununla uğraşması gereken Belediye Başkanlığında büyük yolsuzluklar yaşanıyordu. İstanbul’un her yerinde büyük çöp dağları oluşmuş hatta bunlardan biri patlayarak can kayıplarına yol açmıştı. Fakat daha sonra yönetime gelen kişiler zamanında iklim olarak bir kuraklık sona ermiş yolsuzluklar büyük ölçüde önlenmiştir. Son olarak şu hususu söylemek istiyorum. Hadisleri düşünerek tefekkür etmeliyiz. Zira hadislerde geçen bir çok olayın ortaya çıktığını söyleme imkânımız vardır. Hele hele “Dünya 5’ten büyüktür” diyerek dünyayı kana bulayan ve insanlık suçu işleyen zalim ülkelerin tam merkezinde; insanlığın ortak vicdanının sesi olan kişilere rastlamış bulunuyoruz. Bu gerçekleri haykırmak her babayiğidin harcı değildir, vesselam… Dr. Vehbi Kara
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.