Asiye Türkan
Köşe Yazarı
Asiye Türkan
 

YÜCE DAĞLARA KAR ÇOK YAĞAR!

YÜCE DAĞLARA KAR ÇOK YAĞAR! Ne ağır imtihandır başındaki Sakarya! Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya? (N.F.K) Muhabbetiyle ün yapmış küçücük bir kuş bir çok başlı kartalı kaldırabilir mi? Zordur imtihan. Sevmek başlı başına büyük bir imtihandır. Hele de hep haksızlığa uğruyorum, değersizim, sevilmiyorum, terkedileceğim duygusu veriyorsa “isyanlardayım” dedirtir. Acının en zirvesini yaşatır. İnsanoğlu çoğunlukla sevdikleriyle, uzun yıllar emek verdikleriyle, en yakınlarıyla sınanır. Bazen en değer verdiği, en sevdiği bir anda düşmanı olup aşağılara çekerken bazen de ifadesi ve hızı olup göklere çeker. Üstat ne güzel ifade etmiş; “Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın. Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın.” (N.F.K) Öyle ya hayatın zıddı ölüm ise ve ölümün olduğu yerde de zulüm varsa her şeye değer katan zıddının olması da olması gerekendir. Her şey zıddı ile kaim ise, peki zıddı olmayanın değeri olur mu? İmtihansız, ümitsiz, hayalsiz, mücadelesiz, müdahalesiz, beklentisiz hayat olur mu? Onca dertlere, borçlara, hastalıklara, sıkıntılara, koşturmacalara, heyecana, vermeye rağmen verdiğini alamamaya, güldüğünde karşılığını görememeye rağmen yaşamak zordur. Her şey vermek ve almak üzereyken hak edilmişliği alamamak, sevdiğine o kadar emek vermişken sevgisinde karşılık görememek, gözünden hüzün yaşlarını dökerken hayallerini de bir bir akıtmak, geleceği için hayal kurarken umudunu kaygılarına kurban vermek, ümidini yitirirken ayakta kalabilmek insanı isyana bile götürebilir. Gerçek olan şudur ki; derdi dünya olanın derdi bitmez. Her esen yelden nem kapan, her olaya kendi penceresinden bakan, derdine mütemadiyen dert ekleyen, şikayet makamından aşağılara inemeyene kim yardım edebilir ki? Karanlık gecede kara kuyudaki küçük karıncanın ayak sesini duyan her şeyi yaşanmışlığı en ince ayrıntılarına karar görendir. Hal odur ki, derdinin ardındaki hayra tabi olup, sıkıntılarına Rahmanı ortak ederek O’na sığınanın zamanla hayrı bulacağıdır. Bilinmelidir ki, yaşanmış acılar gelecekte daha kötüsünü yaşamaya engeldir. Zira Rahman kendisine güveneni yüce dağlar gibi baş üstü tutmayı istemektedir. Yüce dağlara kar çok yağar. Her dağa kaldırabileceği kadar kar, her insana kaldırabileceği yük vereceği vaadi vahyin en güzel öğretisidir. Derdim dağlardan büyük deme! Dert veren elbette dermanını da verecektir. Sakın ümitsizliğe düşüp derdinin altında eğilme. Görelim Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler... Aile Danışmanı: Asiye TÜRKAN.
Ekleme Tarihi: 03 Eylül 2021 - Cuma

YÜCE DAĞLARA KAR ÇOK YAĞAR!

YÜCE DAĞLARA KAR ÇOK YAĞAR! Ne ağır imtihandır başındaki Sakarya! Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya? (N.F.K) Muhabbetiyle ün yapmış küçücük bir kuş bir çok başlı kartalı kaldırabilir mi? Zordur imtihan. Sevmek başlı başına büyük bir imtihandır. Hele de hep haksızlığa uğruyorum, değersizim, sevilmiyorum, terkedileceğim duygusu veriyorsa “isyanlardayım” dedirtir. Acının en zirvesini yaşatır. İnsanoğlu çoğunlukla sevdikleriyle, uzun yıllar emek verdikleriyle, en yakınlarıyla sınanır. Bazen en değer verdiği, en sevdiği bir anda düşmanı olup aşağılara çekerken bazen de ifadesi ve hızı olup göklere çeker. Üstat ne güzel ifade etmiş; “Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın. Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın.” (N.F.K) Öyle ya hayatın zıddı ölüm ise ve ölümün olduğu yerde de zulüm varsa her şeye değer katan zıddının olması da olması gerekendir. Her şey zıddı ile kaim ise, peki zıddı olmayanın değeri olur mu? İmtihansız, ümitsiz, hayalsiz, mücadelesiz, müdahalesiz, beklentisiz hayat olur mu? Onca dertlere, borçlara, hastalıklara, sıkıntılara, koşturmacalara, heyecana, vermeye rağmen verdiğini alamamaya, güldüğünde karşılığını görememeye rağmen yaşamak zordur. Her şey vermek ve almak üzereyken hak edilmişliği alamamak, sevdiğine o kadar emek vermişken sevgisinde karşılık görememek, gözünden hüzün yaşlarını dökerken hayallerini de bir bir akıtmak, geleceği için hayal kurarken umudunu kaygılarına kurban vermek, ümidini yitirirken ayakta kalabilmek insanı isyana bile götürebilir. Gerçek olan şudur ki; derdi dünya olanın derdi bitmez. Her esen yelden nem kapan, her olaya kendi penceresinden bakan, derdine mütemadiyen dert ekleyen, şikayet makamından aşağılara inemeyene kim yardım edebilir ki? Karanlık gecede kara kuyudaki küçük karıncanın ayak sesini duyan her şeyi yaşanmışlığı en ince ayrıntılarına karar görendir. Hal odur ki, derdinin ardındaki hayra tabi olup, sıkıntılarına Rahmanı ortak ederek O’na sığınanın zamanla hayrı bulacağıdır. Bilinmelidir ki, yaşanmış acılar gelecekte daha kötüsünü yaşamaya engeldir. Zira Rahman kendisine güveneni yüce dağlar gibi baş üstü tutmayı istemektedir. Yüce dağlara kar çok yağar. Her dağa kaldırabileceği kadar kar, her insana kaldırabileceği yük vereceği vaadi vahyin en güzel öğretisidir. Derdim dağlardan büyük deme! Dert veren elbette dermanını da verecektir. Sakın ümitsizliğe düşüp derdinin altında eğilme. Görelim Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler... Aile Danışmanı: Asiye TÜRKAN.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.