Emine IPEK
Köşe Yazarı
Emine IPEK
 

ÇOK ÖZLEDİM ANNEMM

ÇOK ÖZLEDİM ANNEMM Mekanın cennet kabrin nurla dolsun Annemm Ve yaşayan annelerimize de, Rabbimin verdiği yaşam boyunca, biçtiği sayılı ömrü, geçirdiği ömürden hayırlı kıl... Bizlere güzel yaşamayı... Yaşamın her anında mutlu ve huzurlu olmayı... Kimselere yük olmadan (evladımız olsa bile) kimseye maddi, manevi, muhtaç olmadan... Huzursuzluk vermeden yaşamı bereketli ve huzurlu kıl. Bizleri, senden başkasına el açtırıp muhtaç etme Yâ'rab... Ben dâhil tüm annelerimize yaşamı boyunca, hayırlı huzurlu yaşam nasip eyle. Belki "neden böyle bir dua ve dilek" denilebilir. Çünkü her evlat bir diğerine benzemiyor, eşit olmuyor. Birisi anneye babaya çok bağlı, merhametli olurken; nedendir bilmem ama bir diğeri çok soğuk, umursamaz olabiliyor yâda aslında öyle değil ama belki sevgisini saygısını mı gösteremiyor diyecem ama onuda anlayamıyorum... Anne, annedir ya hani 9 ay sızlanmadan karnında taşır. Dokunmaya kıyamaz sevgisi, tâ ordan başlar. Sabahlara kadar uyumaz, başında bekler, öper koklayarak. Peki evlat nasıl bu kadar soğuk, buz gibi olur. Çocuklar evlenir ve bir kuş misali yuvadan uçar ama anne ve babanın gözünde yine o kadarda büyümemiştirler. Hâlâ bir çocuktur. Küçücük bir sıkıntıda evlatlarından önce onların yüreği yanar. Yürekleri evlatları için her an pır pır eder. İsterler ki yüzlerine gölge, gözlerine yaş değmesin.. Günler... Haftalar... Aylar.. Yıllar bir su gibi akıp gider. İki gencin birbirlerine verdikleri "Dünyada ve ahirette inşaallah bir ve beraber olacağız" sözüne istinaden iki genç, iki pırıl pırıl yürek yaşlanmıştır. Ölümün en güzel habercisi olan aklar saçlara düşmüştür. Beller bükülmüş "Hazırlanın!!! Yeni bir yolculuğa" müjdesi artık bütün güzelliği ile hatırlanmaya başlanmıştır. Anne ve baba yaşlanmıştır. Artık şartlar değişmiştir. Anne baba yaşlandıkça biraz daha çocuk ruhuna bürünür sanki. Aslında dünyanın, yaşamın ilahî bir kanunu bu değilmidir? Ne güzel bir sözdür. "İnsan bir yolcudur. Sabâvetten gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder." Başladığımız noktaya geri dönmek. Sıra değişir ve sınırsız sevgi aslâ bitmez ama artık birazcık da olsa evlatlarından saygı ve sevgi beklenir öyle değil mi?, zat nen doğal hakları da değilmidir? Ama hayat o kadar acıdır ki, ne yazıktır ki; bi çok evlat kendi yaşamına dalıp anne babanın varlığı onlara ağır gelir. Sanki o sofranın başında toplanan seslerin kahkahayla birbirine karıştığı o sofrayı hiç oturmamış, paylaşmamış yaşamamışlar gibi yabancılaşırlar. Oysa zaman ne kadar hızlı geçerse geçsin, o mini mini yavrular büyümüş ve kendi mutlu ailelerini kurmuş dâhi olsalar anne babanın gözleri kapıda, kulağı sestedir. Özlemişlerdir... Gelseler yâda hiç değilse arayıp bir sesini duysalar birazcık belki özlem dinecek. Büyük bir heyecan içerisinde kapının çalmasını ve kapıdan içeri evlatlarının ve torunlarının büyük bir coşku içerisinde bekleyen iki yorgun yürek. Ama dünya telaşı bu ya, hiç ölmeyecek gibi bu dünyaya sarılmak varken... Anne kim? Baba kim? Şimdi tatil zamanı değilmiydi? Sonra bir ara gider ellerini öperlerdi. Belki bir gün... Giderler ziyaretine canım. Hele bir kendince işleri rayına girsin hele bir istedikleri konuma gelsin. Belki bir gün hatırlarlar...!!! Giderler elbet bir gün yâda ararlar... Ararlar mı gerçekten de? Belki !!! Eğer vakit geç olmazsa, kim bilir...? Çalacak bir kapı kalırsa.? Anne baba özlemiş? Özlemiş mi ki? O kadar çok rastlıyoruz ki bu durumlara... Huzur evlerine bırakılan... Sadece evlat sevgisi ile yanıp kavrulan yürekler... Evlatlarına su gibi susayan anne babalar... Onların bir selamına muhtaç anne babalar.. Bu nasıl bir vicdan, bu nasıl bir yürek ki hangi ara taşlandı? Buz tuttu bu yürekler... Benim bu sevgisizlikten kanım donuyor, canım ve en önemlisi sol yanım ağrıyor. "Giden birdaha geri gelmiyor". Ve biz de oralıyız unutmayın Hangi yüzle gideceğiz... ALLAH'TAN tek dileğim... Yüreğinizden sevgi, merhamet.. vicdan eksilmesin.. Sevgi, şefkat ve merhamet timsali annelerimizi, annelerimizi, annelerimi zi ve babalarımızı lütfen hiç unutmayın ve aklınızdan hiç çıkarmayın. Zira bu gün çocuk yarın bir yetişkin ve annesiniz. Unutmayın ki ne ekerseniz onu biçer onu yaşarsınız. Rabbim hiç bir şekilde evlatların(m)ız ile sizleri ve bizleri imtihan eylemesin. Anneler gününüz kutlu olsun. Yasayan annelerin ellerinden öper, ahirete irtihal etmiş olan tüm annelerimize rabbimden rahmet, mağfiret dilerim. Emine İPEK
Ekleme Tarihi: 09 Mayıs 2021 - Pazar

ÇOK ÖZLEDİM ANNEMM

ÇOK ÖZLEDİM ANNEMM Mekanın cennet kabrin nurla dolsun Annemm Ve yaşayan annelerimize de, Rabbimin verdiği yaşam boyunca, biçtiği sayılı ömrü, geçirdiği ömürden hayırlı kıl... Bizlere güzel yaşamayı... Yaşamın her anında mutlu ve huzurlu olmayı... Kimselere yük olmadan (evladımız olsa bile) kimseye maddi, manevi, muhtaç olmadan... Huzursuzluk vermeden yaşamı bereketli ve huzurlu kıl. Bizleri, senden başkasına el açtırıp muhtaç etme Yâ'rab... Ben dâhil tüm annelerimize yaşamı boyunca, hayırlı huzurlu yaşam nasip eyle. Belki "neden böyle bir dua ve dilek" denilebilir. Çünkü her evlat bir diğerine benzemiyor, eşit olmuyor. Birisi anneye babaya çok bağlı, merhametli olurken; nedendir bilmem ama bir diğeri çok soğuk, umursamaz olabiliyor yâda aslında öyle değil ama belki sevgisini saygısını mı gösteremiyor diyecem ama onuda anlayamıyorum... Anne, annedir ya hani 9 ay sızlanmadan karnında taşır. Dokunmaya kıyamaz sevgisi, tâ ordan başlar. Sabahlara kadar uyumaz, başında bekler, öper koklayarak. Peki evlat nasıl bu kadar soğuk, buz gibi olur. Çocuklar evlenir ve bir kuş misali yuvadan uçar ama anne ve babanın gözünde yine o kadarda büyümemiştirler. Hâlâ bir çocuktur. Küçücük bir sıkıntıda evlatlarından önce onların yüreği yanar. Yürekleri evlatları için her an pır pır eder. İsterler ki yüzlerine gölge, gözlerine yaş değmesin.. Günler... Haftalar... Aylar.. Yıllar bir su gibi akıp gider. İki gencin birbirlerine verdikleri "Dünyada ve ahirette inşaallah bir ve beraber olacağız" sözüne istinaden iki genç, iki pırıl pırıl yürek yaşlanmıştır. Ölümün en güzel habercisi olan aklar saçlara düşmüştür. Beller bükülmüş "Hazırlanın!!! Yeni bir yolculuğa" müjdesi artık bütün güzelliği ile hatırlanmaya başlanmıştır. Anne ve baba yaşlanmıştır. Artık şartlar değişmiştir. Anne baba yaşlandıkça biraz daha çocuk ruhuna bürünür sanki. Aslında dünyanın, yaşamın ilahî bir kanunu bu değilmidir? Ne güzel bir sözdür. "İnsan bir yolcudur. Sabâvetten gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder." Başladığımız noktaya geri dönmek. Sıra değişir ve sınırsız sevgi aslâ bitmez ama artık birazcık da olsa evlatlarından saygı ve sevgi beklenir öyle değil mi?, zat nen doğal hakları da değilmidir? Ama hayat o kadar acıdır ki, ne yazıktır ki; bi çok evlat kendi yaşamına dalıp anne babanın varlığı onlara ağır gelir. Sanki o sofranın başında toplanan seslerin kahkahayla birbirine karıştığı o sofrayı hiç oturmamış, paylaşmamış yaşamamışlar gibi yabancılaşırlar. Oysa zaman ne kadar hızlı geçerse geçsin, o mini mini yavrular büyümüş ve kendi mutlu ailelerini kurmuş dâhi olsalar anne babanın gözleri kapıda, kulağı sestedir. Özlemişlerdir... Gelseler yâda hiç değilse arayıp bir sesini duysalar birazcık belki özlem dinecek. Büyük bir heyecan içerisinde kapının çalmasını ve kapıdan içeri evlatlarının ve torunlarının büyük bir coşku içerisinde bekleyen iki yorgun yürek. Ama dünya telaşı bu ya, hiç ölmeyecek gibi bu dünyaya sarılmak varken... Anne kim? Baba kim? Şimdi tatil zamanı değilmiydi? Sonra bir ara gider ellerini öperlerdi. Belki bir gün... Giderler ziyaretine canım. Hele bir kendince işleri rayına girsin hele bir istedikleri konuma gelsin. Belki bir gün hatırlarlar...!!! Giderler elbet bir gün yâda ararlar... Ararlar mı gerçekten de? Belki !!! Eğer vakit geç olmazsa, kim bilir...? Çalacak bir kapı kalırsa.? Anne baba özlemiş? Özlemiş mi ki? O kadar çok rastlıyoruz ki bu durumlara... Huzur evlerine bırakılan... Sadece evlat sevgisi ile yanıp kavrulan yürekler... Evlatlarına su gibi susayan anne babalar... Onların bir selamına muhtaç anne babalar.. Bu nasıl bir vicdan, bu nasıl bir yürek ki hangi ara taşlandı? Buz tuttu bu yürekler... Benim bu sevgisizlikten kanım donuyor, canım ve en önemlisi sol yanım ağrıyor. "Giden birdaha geri gelmiyor". Ve biz de oralıyız unutmayın Hangi yüzle gideceğiz... ALLAH'TAN tek dileğim... Yüreğinizden sevgi, merhamet.. vicdan eksilmesin.. Sevgi, şefkat ve merhamet timsali annelerimizi, annelerimizi, annelerimi zi ve babalarımızı lütfen hiç unutmayın ve aklınızdan hiç çıkarmayın. Zira bu gün çocuk yarın bir yetişkin ve annesiniz. Unutmayın ki ne ekerseniz onu biçer onu yaşarsınız. Rabbim hiç bir şekilde evlatların(m)ız ile sizleri ve bizleri imtihan eylemesin. Anneler gününüz kutlu olsun. Yasayan annelerin ellerinden öper, ahirete irtihal etmiş olan tüm annelerimize rabbimden rahmet, mağfiret dilerim. Emine İPEK
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.