EROL AYDIN
Köşe Yazarı
EROL AYDIN
 

OKUMA KONUSUNDA CEMAZİYEL EVVELİMİZ

<p>Okuma konusu her d&ouml;nemde sıkıntılı olmuştur. Bug&uuml;n şik&acirc;yet ettiğimiz konuların evveline baktığımız zaman &ccedil;ağlar değişse de problem her daim s&uuml;regelmiştir. T&uuml;rkler ta Orta Asya bozkırlarında hayvancılıkla ge&ccedil;inen g&ouml;&ccedil;ebe bir toplum oldukları i&ccedil;in ilim, eğitim ve okuma konusu hep geri plana atılmıştır.</p> <p>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Anadolu&rsquo;yu yurt edindikten sonra bile mesela Osmanlı devletinde eğitim konusu yine iki başlı olarak ger&ccedil;ekleşmiştir. Sarayda Enderun denilen bir yapı ve bunun dışında avamın medrese ile eğitilmeye &ccedil;alışılması standarttan uzak bir yapı oluşturmuştur. Enderun da; sosyal bilimler, fen bilimleri, din bilimlerinin yanı sıra yabancı dil eğitimi ile zamanına g&ouml;re &ccedil;ok &uuml;st d&uuml;zeyde bir tedrisat var iken medreselerde Arap&ccedil;a bilmeyen hocaların Arap&ccedil;a ders vermeleri ile yetinmek zorundaydık. Enderun&rsquo;da tebaaya ait azınlıklara ait yabancı &ccedil;ocuklar devşirilirken, medreselerde T&uuml;rk &ccedil;ocukları eksik bilgilerle yetişmeye &ccedil;alışıyorlardı.</p> <p>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Bunun yanında matbaanın icadından yaklaşık &uuml;&ccedil; y&uuml;z sene sonra &uuml;lkemize girmiş olması da ayrı handikaptır. Ge&ccedil; girmiş olmasına rağmen gerekli ilgiyi g&ouml;rmemiş yılda yaklaşık bir kitap basılarak adeta eğitim konusuna t&uuml;y dikilmiştir. Kitabın l&uuml;ks olarak g&ouml;r&uuml;lmesi, el yazması kitapları yazanların işsiz kalma korkusu gibi nedenlerden dolayı matbaaya hak ettiği değer verilmemiştir. B&ouml;yle olunca da geniş kitlelerin okuması otomatik olarak k&ouml;reltilmiştir.</p> <p>Bug&uuml;n bile ders kitaplarına baktığımızda toplam altı-yedi bin kelimenin var olduğunu g&ouml;r&uuml;yoruz. Oysaki bu durum batıda otuz-kırk bin kelime civarındadır. B&ouml;yle olunca da kelime haznesi sınırlı olan &ccedil;ocukların bırakın y&uuml;zyıl &ouml;ncesini bundan otuz-kırk yıl &ouml;ncesine ait kitapları okuyup, anlamaları m&uuml;mk&uuml;n olmuyor. Bir İngiliz Shakespeare &ccedil;ok rahatlıkla okuyup anlarken, biz de Mehmet Akif&rsquo;i okuyup anlayan halk yığınlarını bırakın aydınların sayısı sınırlıdır.</p> <p>T&uuml;rk&ccedil;eyi ari hale getirip, sadeleştireceğim derken, <em>&ldquo;Getircek-g&ouml;t&uuml;rcek&rdquo;</em> gibi kullanma imk&acirc;nı olmayan uyduruk&ccedil;a kelimelerle dilimize en b&uuml;y&uuml;k d&uuml;şmanlık yapılmıştır. Kelime haznesi sınırlı olan, okuduğunu anlamayan, bir&ccedil;ok kelimeye yabancı insanların okumaktan zevk almaları ham hayaldir. B&ouml;yle olunca da kendini ifade etmek, meramını karşı tarafa kusursuz aktarmak ta m&uuml;mk&uuml;n olmuyor. B&uuml;t&uuml;n bunları bir kenara bırakın kendisini doğa&ccedil;lama ifade ederek sanat yapanların sayısı son kırk yılda bir elin parmaklarını ge&ccedil;miyor.</p> <p>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Sonu&ccedil; olarak; k&uuml;lt&uuml;r, sanat, edebiyat bunların yanında ilim ve bilimin niye bu halde olduğu s&uuml;rpriz değildir. Genetik kodlarımızda kitap ve okumak &ouml;nceliklerimiz arasında değildir. Ge&ccedil;im derdi ve g&uuml;venlik kaygısı ile karşılaştığımızda ihtiya&ccedil; listesin den ilk kitap &ccedil;ıktığına g&ouml;re başka s&ouml;z hacet yoktur.</p> <p>Esenlik dileklerimle,</p> <p>Erol Aydın</p>
Ekleme Tarihi: 01 Haziran 2020 - Pazartesi

OKUMA KONUSUNDA CEMAZİYEL EVVELİMİZ

<p>Okuma konusu her d&ouml;nemde sıkıntılı olmuştur. Bug&uuml;n şik&acirc;yet ettiğimiz konuların evveline baktığımız zaman &ccedil;ağlar değişse de problem her daim s&uuml;regelmiştir. T&uuml;rkler ta Orta Asya bozkırlarında hayvancılıkla ge&ccedil;inen g&ouml;&ccedil;ebe bir toplum oldukları i&ccedil;in ilim, eğitim ve okuma konusu hep geri plana atılmıştır.</p> <p>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Anadolu&rsquo;yu yurt edindikten sonra bile mesela Osmanlı devletinde eğitim konusu yine iki başlı olarak ger&ccedil;ekleşmiştir. Sarayda Enderun denilen bir yapı ve bunun dışında avamın medrese ile eğitilmeye &ccedil;alışılması standarttan uzak bir yapı oluşturmuştur. Enderun da; sosyal bilimler, fen bilimleri, din bilimlerinin yanı sıra yabancı dil eğitimi ile zamanına g&ouml;re &ccedil;ok &uuml;st d&uuml;zeyde bir tedrisat var iken medreselerde Arap&ccedil;a bilmeyen hocaların Arap&ccedil;a ders vermeleri ile yetinmek zorundaydık. Enderun&rsquo;da tebaaya ait azınlıklara ait yabancı &ccedil;ocuklar devşirilirken, medreselerde T&uuml;rk &ccedil;ocukları eksik bilgilerle yetişmeye &ccedil;alışıyorlardı.</p> <p>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Bunun yanında matbaanın icadından yaklaşık &uuml;&ccedil; y&uuml;z sene sonra &uuml;lkemize girmiş olması da ayrı handikaptır. Ge&ccedil; girmiş olmasına rağmen gerekli ilgiyi g&ouml;rmemiş yılda yaklaşık bir kitap basılarak adeta eğitim konusuna t&uuml;y dikilmiştir. Kitabın l&uuml;ks olarak g&ouml;r&uuml;lmesi, el yazması kitapları yazanların işsiz kalma korkusu gibi nedenlerden dolayı matbaaya hak ettiği değer verilmemiştir. B&ouml;yle olunca da geniş kitlelerin okuması otomatik olarak k&ouml;reltilmiştir.</p> <p>Bug&uuml;n bile ders kitaplarına baktığımızda toplam altı-yedi bin kelimenin var olduğunu g&ouml;r&uuml;yoruz. Oysaki bu durum batıda otuz-kırk bin kelime civarındadır. B&ouml;yle olunca da kelime haznesi sınırlı olan &ccedil;ocukların bırakın y&uuml;zyıl &ouml;ncesini bundan otuz-kırk yıl &ouml;ncesine ait kitapları okuyup, anlamaları m&uuml;mk&uuml;n olmuyor. Bir İngiliz Shakespeare &ccedil;ok rahatlıkla okuyup anlarken, biz de Mehmet Akif&rsquo;i okuyup anlayan halk yığınlarını bırakın aydınların sayısı sınırlıdır.</p> <p>T&uuml;rk&ccedil;eyi ari hale getirip, sadeleştireceğim derken, <em>&ldquo;Getircek-g&ouml;t&uuml;rcek&rdquo;</em> gibi kullanma imk&acirc;nı olmayan uyduruk&ccedil;a kelimelerle dilimize en b&uuml;y&uuml;k d&uuml;şmanlık yapılmıştır. Kelime haznesi sınırlı olan, okuduğunu anlamayan, bir&ccedil;ok kelimeye yabancı insanların okumaktan zevk almaları ham hayaldir. B&ouml;yle olunca da kendini ifade etmek, meramını karşı tarafa kusursuz aktarmak ta m&uuml;mk&uuml;n olmuyor. B&uuml;t&uuml;n bunları bir kenara bırakın kendisini doğa&ccedil;lama ifade ederek sanat yapanların sayısı son kırk yılda bir elin parmaklarını ge&ccedil;miyor.</p> <p>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Sonu&ccedil; olarak; k&uuml;lt&uuml;r, sanat, edebiyat bunların yanında ilim ve bilimin niye bu halde olduğu s&uuml;rpriz değildir. Genetik kodlarımızda kitap ve okumak &ouml;nceliklerimiz arasında değildir. Ge&ccedil;im derdi ve g&uuml;venlik kaygısı ile karşılaştığımızda ihtiya&ccedil; listesin den ilk kitap &ccedil;ıktığına g&ouml;re başka s&ouml;z hacet yoktur.</p> <p>Esenlik dileklerimle,</p> <p>Erol Aydın</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.