Mahir ADIBEŞ
Köşe Yazarı
Mahir ADIBEŞ
 

OZAN ARİF’İN ÖLÜM YIL DÖNÜMÜ

<p>Milletlerin yazarları, şairleri, ozanları, k&uuml;lt&uuml;r adamları, &acirc;şıkları vardır. Bunlar o toplumun desenlerini &ccedil;izen, derleyip toparlayan ustalardır. Irgat gibi &ccedil;alışır, k&uuml;lt&uuml;rlerini, edebiyatı imar etmek i&ccedil;in didinir, uğraşırlar. Bunlar aslında insanlığın g&ouml;ren g&ouml;z&uuml;, konuşan dili, &ccedil;alışan eli olurlar. Yaptıkları iş g&ouml;n&uuml;l işidir, beklentileri olmaz. &Ccedil;oğunun farkına bile varılmaz, &ouml;ylece gelip, sessizce giderler. Eğer varsa, arkada bir saz bir de s&ouml;z kalır.<br /> T&uuml;rk Milletinin, erenleri, g&ouml;n&uuml;l adamları, aksakallıları hi&ccedil;bir zaman ortamı boş bırakmamışlardır. Bazen kılı&ccedil;la, bazen sazla s&ouml;zle var olmuşlardır. Son y&uuml;zyılın Yunus g&ouml;n&uuml;ll&uuml; &Uuml;lk&uuml;c&uuml;leri bunun son &ouml;rnekleridir. &Uuml;lk&uuml;c&uuml;lerin konuşan dili de onlar arasından &ccedil;ıkan şairler, ozanlar, yazarlardır. Ozan Arif &uuml;lk&uuml;c&uuml;lerin g&ouml;n&uuml;l terc&uuml;manı olmuştur&hellip;<br /> Bir &ouml;m&uuml;r aynı &ccedil;izgi &uuml;zerinde, eğilip b&uuml;k&uuml;lmeden T&uuml;rk Milletine sazıyla, s&ouml;z&uuml;yle hizmet etmiştir. &Uuml;lk&uuml;c&uuml;lerin ağabeyisin olmuştur.<br /> &nbsp;<br /> &ldquo;Arif der ki: bunca yıl ay<br /> Geldi ge&ccedil;ti vay d&uuml;nya vay!&nbsp;<br /> Yaşamaksa yaşadım say,&nbsp;<br /> Aha geldim, gidiyorum.&rdquo;</p> <p>Lise &ouml;ğrencisiydik yetmişli yılların sonu, Ozan Arif&rsquo;le tanışmamız bahar mevsimi olmalı her manada delikanlılık d&ouml;nemimiz&hellip;<br /> Bayburt &Uuml;lk&uuml; Ocaklarının davetlisi olarak gelmişti. Sinema tıklım tıklım doluydu. O g&uuml;n farklı bir g&uuml;nd&uuml;. Bizdeki heyecanı anlatmak zor&hellip;<br /> T&uuml;rk&uuml;n konuşan dili, şairi, s&ouml;z&uuml;, sesi sahnedeydi. Biz yetmişli yılların her mektepte &ouml;ğrencisiydik. Ozan Arif &ouml;ğretmen biz ondan &ccedil;ok ders aldık &ccedil;ok şey &ouml;ğrendik.<br /> G&ouml;rmemiştik b&ouml;yle bir kişi, dinlememiştik bu s&ouml;zleri, &ouml;nce anladık sonra karar verdik. Ozan Arif &uuml;lk&uuml;c&uuml; bir &acirc;şıktı. T&uuml;rk, T&uuml;rkl&uuml;k, insanlık adına doğru s&ouml;zler s&ouml;yl&uuml;yordu. Biz işte bunu istiyorduk.</p> <p>&ldquo;Bu d&uuml;nyanın kıymetine<br /> Aldanmayın servetine<br /> A&ccedil; kalsa da devletine<br /> Bağlı ferdin aşığıyım&rdquo;</p> <p>Bize hitap ediyordu. Titretti g&ouml;n&uuml;l telimizi, y&uuml;reğimizde bir şeyler kıpraşıyordu!.. Ozanın dilinden i&ccedil;imizdeki ses y&uuml;kseliyordu. İnledi sazın telleri, ne &ccedil;abuk alıştık birbirimize. O dik duruş, pala bıyıklar, kısa sa&ccedil;lar, keskin bakış, eğilip b&uuml;k&uuml;lmeden s&ouml;ylenen s&ouml;zler tam da d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z gibiydi. Bizden biri y&uuml;ksek sesle konuşuyordu&hellip;<br /> Ozan ile birka&ccedil; defa g&ouml;r&uuml;şt&uuml;k lise yıllarında. Aynı sahneyi bile paylaştığımız oldu; biz oyuncu o saz-s&ouml;z ustası. &ldquo;Şunu da s&ouml;yle Arif ağabeyi&rdquo; diye eline yazı tutuştururduk.&nbsp;</p> <p>&ldquo;Burası T&uuml;rkiye, biz de T&uuml;rk&#39;&uuml;z, T&uuml;rk!<br /> Bu memleket bizim, bu vatan bizim,&nbsp;<br /> Bu toprakta doğduk, burda b&uuml;y&uuml;d&uuml;k,<br /> Bu memleket bizim, bu vatan bizim.&rdquo;</p> <p>&Uuml;lk&uuml;c&uuml;ler bedel &ouml;dedi. &Uuml;lk&uuml;c&uuml; şair Ozan Arif bu &uuml;lke i&ccedil;in bedel &ouml;dedi. Devşirmeler bu zulme, bu &ccedil;ileye dayanamazdı, &ouml;z olmalıydı &ouml;z... Arif &ccedil;ok badirelerden ge&ccedil;ti. Eyl&uuml;l darbesinde işkence yapılan, &ouml;ld&uuml;r&uuml;len, dışlanan &uuml;lk&uuml;c&uuml;lerin ağabeysiydi. Yapılanlar doğruydu. Yanlış ne ola ki? Milletimizi sevdik, vatanımızı sevdik&hellip;</p> <p>&ldquo;Baba evladına kıyar sanmazdım<br /> Zaten kıyan el olsaydı tınmazdım<br /> &Ouml;nceden kıysalar yine yanmazdım<br /> Zafere bir adım kala kıydılar.&rdquo;</p> <p>Kılı&ccedil; &ouml;z evladını kesmişti. Herkesin g&ouml;z&uuml; &ouml;n&uuml;nde bu &uuml;lkenin sevdalıları &ouml;l&uuml;me g&ouml;t&uuml;r&uuml;l&uuml;yordu. &Acirc;şık bu, g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; s&ouml;yl&uuml;yor. Susmasını bekleyenler yanıldılar. Darbe sonrası aranırken, mahpushaneye arkadaşlarını ziyarete gidecek kadar g&ouml;z&uuml; kara bir delikanlı. Sevdada mantık aranmaz, kaderde varsa yaşanır, dışardan bakmakla anlaşılmaz. İ&ccedil;ine gireceksin i&ccedil;ine. Hi&ccedil; sevmedinse ben nasıl tarif eden o aşkı sana?..<br /> Ozan Arif, Vatanına, Milletine, Bayrağına aşıktı.&nbsp;<br /> &Acirc;şık sazını duvara astı (13 Ocak 2019). &ldquo;İşte geldik gidiyoruz&hellip;&rdquo; diyordu. Gitti&hellip; Yolun nurlarla dolsun&hellip;<br /> &Acirc;şık olduğu T&uuml;rk Milleti, g&ouml;n&uuml;l verdiği dava arkadaşları &uuml;lk&uuml;c&uuml;lerin omuzunda, uğruna &ouml;l&uuml;m&uuml; g&ouml;ze aldığı vatanının topraklarına, T&uuml;rk Bayrağına sarılarak gitti. Bunu zerre zerre hak ediyordu&hellip;</p> <p>&ldquo;Var mı sana gelip kalan,&nbsp;<br /> Baştan başa murad alan,&nbsp;<br /> Varın yoğun hepsi yalan<br /> Aha geldim, gidiyorum.&rdquo;</p> <p>Naz var, yapmak istedikleri var ama kimseye sitemi yok. Yıllar ge&ccedil;miş bir an gibi farkında değil. Ozan bir sanat adamı olarak duruşun değişmedi, başın dik, onurlu bir şekilde gittin b&uuml;t&uuml;n T&uuml;rk Milleti şahit.<br /> T&uuml;rk Milletinin g&uuml;r sesi Ozan Arif, doğru bildiğini s&ouml;yledi, &ouml;rnek oldu. Varsa biz hakkımızı ananın ak s&uuml;t&uuml; gibi helal ettik. Mek&acirc;nın cennet olsun.&nbsp;</p> <p>Mahir Adıbeş</p>
Ekleme Tarihi: 14 Şubat 2020 - Cuma

OZAN ARİF’İN ÖLÜM YIL DÖNÜMÜ

<p>Milletlerin yazarları, şairleri, ozanları, k&uuml;lt&uuml;r adamları, &acirc;şıkları vardır. Bunlar o toplumun desenlerini &ccedil;izen, derleyip toparlayan ustalardır. Irgat gibi &ccedil;alışır, k&uuml;lt&uuml;rlerini, edebiyatı imar etmek i&ccedil;in didinir, uğraşırlar. Bunlar aslında insanlığın g&ouml;ren g&ouml;z&uuml;, konuşan dili, &ccedil;alışan eli olurlar. Yaptıkları iş g&ouml;n&uuml;l işidir, beklentileri olmaz. &Ccedil;oğunun farkına bile varılmaz, &ouml;ylece gelip, sessizce giderler. Eğer varsa, arkada bir saz bir de s&ouml;z kalır.<br /> T&uuml;rk Milletinin, erenleri, g&ouml;n&uuml;l adamları, aksakallıları hi&ccedil;bir zaman ortamı boş bırakmamışlardır. Bazen kılı&ccedil;la, bazen sazla s&ouml;zle var olmuşlardır. Son y&uuml;zyılın Yunus g&ouml;n&uuml;ll&uuml; &Uuml;lk&uuml;c&uuml;leri bunun son &ouml;rnekleridir. &Uuml;lk&uuml;c&uuml;lerin konuşan dili de onlar arasından &ccedil;ıkan şairler, ozanlar, yazarlardır. Ozan Arif &uuml;lk&uuml;c&uuml;lerin g&ouml;n&uuml;l terc&uuml;manı olmuştur&hellip;<br /> Bir &ouml;m&uuml;r aynı &ccedil;izgi &uuml;zerinde, eğilip b&uuml;k&uuml;lmeden T&uuml;rk Milletine sazıyla, s&ouml;z&uuml;yle hizmet etmiştir. &Uuml;lk&uuml;c&uuml;lerin ağabeyisin olmuştur.<br /> &nbsp;<br /> &ldquo;Arif der ki: bunca yıl ay<br /> Geldi ge&ccedil;ti vay d&uuml;nya vay!&nbsp;<br /> Yaşamaksa yaşadım say,&nbsp;<br /> Aha geldim, gidiyorum.&rdquo;</p> <p>Lise &ouml;ğrencisiydik yetmişli yılların sonu, Ozan Arif&rsquo;le tanışmamız bahar mevsimi olmalı her manada delikanlılık d&ouml;nemimiz&hellip;<br /> Bayburt &Uuml;lk&uuml; Ocaklarının davetlisi olarak gelmişti. Sinema tıklım tıklım doluydu. O g&uuml;n farklı bir g&uuml;nd&uuml;. Bizdeki heyecanı anlatmak zor&hellip;<br /> T&uuml;rk&uuml;n konuşan dili, şairi, s&ouml;z&uuml;, sesi sahnedeydi. Biz yetmişli yılların her mektepte &ouml;ğrencisiydik. Ozan Arif &ouml;ğretmen biz ondan &ccedil;ok ders aldık &ccedil;ok şey &ouml;ğrendik.<br /> G&ouml;rmemiştik b&ouml;yle bir kişi, dinlememiştik bu s&ouml;zleri, &ouml;nce anladık sonra karar verdik. Ozan Arif &uuml;lk&uuml;c&uuml; bir &acirc;şıktı. T&uuml;rk, T&uuml;rkl&uuml;k, insanlık adına doğru s&ouml;zler s&ouml;yl&uuml;yordu. Biz işte bunu istiyorduk.</p> <p>&ldquo;Bu d&uuml;nyanın kıymetine<br /> Aldanmayın servetine<br /> A&ccedil; kalsa da devletine<br /> Bağlı ferdin aşığıyım&rdquo;</p> <p>Bize hitap ediyordu. Titretti g&ouml;n&uuml;l telimizi, y&uuml;reğimizde bir şeyler kıpraşıyordu!.. Ozanın dilinden i&ccedil;imizdeki ses y&uuml;kseliyordu. İnledi sazın telleri, ne &ccedil;abuk alıştık birbirimize. O dik duruş, pala bıyıklar, kısa sa&ccedil;lar, keskin bakış, eğilip b&uuml;k&uuml;lmeden s&ouml;ylenen s&ouml;zler tam da d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z gibiydi. Bizden biri y&uuml;ksek sesle konuşuyordu&hellip;<br /> Ozan ile birka&ccedil; defa g&ouml;r&uuml;şt&uuml;k lise yıllarında. Aynı sahneyi bile paylaştığımız oldu; biz oyuncu o saz-s&ouml;z ustası. &ldquo;Şunu da s&ouml;yle Arif ağabeyi&rdquo; diye eline yazı tutuştururduk.&nbsp;</p> <p>&ldquo;Burası T&uuml;rkiye, biz de T&uuml;rk&#39;&uuml;z, T&uuml;rk!<br /> Bu memleket bizim, bu vatan bizim,&nbsp;<br /> Bu toprakta doğduk, burda b&uuml;y&uuml;d&uuml;k,<br /> Bu memleket bizim, bu vatan bizim.&rdquo;</p> <p>&Uuml;lk&uuml;c&uuml;ler bedel &ouml;dedi. &Uuml;lk&uuml;c&uuml; şair Ozan Arif bu &uuml;lke i&ccedil;in bedel &ouml;dedi. Devşirmeler bu zulme, bu &ccedil;ileye dayanamazdı, &ouml;z olmalıydı &ouml;z... Arif &ccedil;ok badirelerden ge&ccedil;ti. Eyl&uuml;l darbesinde işkence yapılan, &ouml;ld&uuml;r&uuml;len, dışlanan &uuml;lk&uuml;c&uuml;lerin ağabeysiydi. Yapılanlar doğruydu. Yanlış ne ola ki? Milletimizi sevdik, vatanımızı sevdik&hellip;</p> <p>&ldquo;Baba evladına kıyar sanmazdım<br /> Zaten kıyan el olsaydı tınmazdım<br /> &Ouml;nceden kıysalar yine yanmazdım<br /> Zafere bir adım kala kıydılar.&rdquo;</p> <p>Kılı&ccedil; &ouml;z evladını kesmişti. Herkesin g&ouml;z&uuml; &ouml;n&uuml;nde bu &uuml;lkenin sevdalıları &ouml;l&uuml;me g&ouml;t&uuml;r&uuml;l&uuml;yordu. &Acirc;şık bu, g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; s&ouml;yl&uuml;yor. Susmasını bekleyenler yanıldılar. Darbe sonrası aranırken, mahpushaneye arkadaşlarını ziyarete gidecek kadar g&ouml;z&uuml; kara bir delikanlı. Sevdada mantık aranmaz, kaderde varsa yaşanır, dışardan bakmakla anlaşılmaz. İ&ccedil;ine gireceksin i&ccedil;ine. Hi&ccedil; sevmedinse ben nasıl tarif eden o aşkı sana?..<br /> Ozan Arif, Vatanına, Milletine, Bayrağına aşıktı.&nbsp;<br /> &Acirc;şık sazını duvara astı (13 Ocak 2019). &ldquo;İşte geldik gidiyoruz&hellip;&rdquo; diyordu. Gitti&hellip; Yolun nurlarla dolsun&hellip;<br /> &Acirc;şık olduğu T&uuml;rk Milleti, g&ouml;n&uuml;l verdiği dava arkadaşları &uuml;lk&uuml;c&uuml;lerin omuzunda, uğruna &ouml;l&uuml;m&uuml; g&ouml;ze aldığı vatanının topraklarına, T&uuml;rk Bayrağına sarılarak gitti. Bunu zerre zerre hak ediyordu&hellip;</p> <p>&ldquo;Var mı sana gelip kalan,&nbsp;<br /> Baştan başa murad alan,&nbsp;<br /> Varın yoğun hepsi yalan<br /> Aha geldim, gidiyorum.&rdquo;</p> <p>Naz var, yapmak istedikleri var ama kimseye sitemi yok. Yıllar ge&ccedil;miş bir an gibi farkında değil. Ozan bir sanat adamı olarak duruşun değişmedi, başın dik, onurlu bir şekilde gittin b&uuml;t&uuml;n T&uuml;rk Milleti şahit.<br /> T&uuml;rk Milletinin g&uuml;r sesi Ozan Arif, doğru bildiğini s&ouml;yledi, &ouml;rnek oldu. Varsa biz hakkımızı ananın ak s&uuml;t&uuml; gibi helal ettik. Mek&acirc;nın cennet olsun.&nbsp;</p> <p>Mahir Adıbeş</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.