Mahir ADIBEŞ
Köşe Yazarı
Mahir ADIBEŞ
 

Tabii ki Bir Karşılığı Var

Tabii ki Bir Karşılığı Var Son zamanlarda insanlara bir şeyler oldu! Birileri kalabalıkları istediği şekle sokabiliyor. Her şeyi sıradanlaştırmak gibi bir uğraş içerisindeyiz. Bazı olaylardan, geçmişte ya haberimiz olmuyordu ya da haber yapılmıyordu. Her ne şekilde olursa olsun bazı vakalar toplumları ciddi manada meşgul eden problem halini aldı. Kadın ölümleri, intiharlar, çocuklara uygunsuz saldırılar, değişik olaylarda linç girişimi, göçmen meseleleri, ağaç kesmeler, orman yangınları, sahipsiz hayvanları öldürmek gibi. Bu olayların arkasında ya hukuk yetersiz kalıyor ya da psikolojik bir rahatsızlık var. Böyle zuhur edince insanlar meseleleri kendi kurallarıyla çözmeye çalışıyor. Bu durum kargaşa, terör, anarşi, huzursuzluk getiriyor. Geçen yıllarda at, eşek kesip insanlara yedirmek gündem olmuştu. O zaman birçok şehirde peş peşe çok sayıda kesilmiş ve kesilmek üzere hayvanlar yakalandı. Zamanımızda ne oldu at, eşek nesli mi tükendi, kaçak kesim mi son buldu? Hızlı bir şekilde gündem değişti! Uzun zaman köpek ölümleri gündemi meşgul etti hâlâ ediyor. Hayvan öldürmek, hele toplu öldürme hareketleri canilik. Yalnız yolda araba köpeğe çarpsa bile büyük mesele oluyor çünkü kasıtlı yapıldığı akıllardan geçiyor. Yolun ortasında yatan köpeğin yanından hızla geçilse birileri pankartlarla yürüyüş başlatıyor. Ağaç kesimlerine karşı da mülkün sahiplerinin gösterdiği tepkileri yerinde buluyorum velakin betonlaşmaya karşı aynı insanlar suskun. Hassasiyet güzel bir meziyet lakin aşırıya kaçmadan, etrafına rahatsızlık vermeden, medeni bir şekilde olmalı. Elbet saklı (dikkat çekmeyen) gündemler de var; hayvanların insanları ısırması, tırnaklaması gibi. Her hayvana kuduzmuş gibi muamele yapılıyor yalnız halka yansıtılmıyor. Bu olaylara basında pek yer verilmez. Sokaklarda bu kadar sahipsiz köpek varken ve hayvan sahiplenenler henüz bu işi kavrayamadıklarından benzer olaylar artarak devam edecektir. Elbet köpeğin yaratılışında ısırmak; kedinin yaratılışında tırnaklamak var. Kuduz hastalığı da bu tip hayvanlarda görülmekte ve ısırmakla başkasına sirayet eder. Bu hastalık insanlar için korkunç ve ölümcüldür. Yakalanan hayvanlar (insanlar da) hastalığın etkisiyle saldırganlaşır. Peki, insanlarda bu hastalığın belirtileri yokken neden bazı olaylarda aşırı tepki verirler de bazı olayları görmezlikten gelir? Halk arasında, “Bu insanlar kudurmuş,” derler. Bu bir kifayetsizlik, kötü niyetlilik, başkasının yönlendirmesi, hastalık şekli olabilir mi? “O parmak” nereyi gösteriyorsa insanlar oraya dikkat kesiliyor, diğer taraflara karşı duyarsız kalabiliyorlar. Anlaşılan şu ki toplum olarak daha çok yol almamız gerekir! Sanırım “doğru-yanlış, iyi-kötü” kavramlarını karıştırıyoruz…. O hedef gösterip toplumu yönlendiren “parmak” ne hikmetse bir türlü milli meselelere işaret etmiyor. Ülkede topyekûn bir kalkınma gerekir; vatandaş, memur, işçi, asker, polis, anne, baba yediden yetmişe…. Konunun aslına dönersek; medeni bir ülkede kadın öldürmeler, kadının izinsiz fotoğrafının çekilmesi, çocuk tacizleri konuşulmaz. Bu olayları protesto edenler ile köpeklere yapılan eziyetleri protesto edenler aynı kişiler!.. At, eşek kesilip halka yedirilse de bu haberler toplumda karşılık bulmadı. Basın artık bu tip haberlere yer vermiyor. Toplumun alıcılarıyla mı oynanıyor? Yukarıdaki yazılanlardan şunu gördük, toplumun bir kesimi bazı konulara karşı hassas durumda. Yalnız toplumun aynı kesimi milli meselemiz olan “şehitler” konusunda duyarlı değil. Başkaları da görmezlikten geliyor basın da buna dâhil. Öldürülen kadına tabii ki topyekûn tepki vereceğiz lakin ülke savunmasında, güvenliğinde silahlı asker, polis çok önemli. O şehidin bir ailesi var! Şehitler çok yalnız gitmiyor mu sizce de? Eskiden şehit cenazelerinin arkasından binlerce genç bayraklarla yürürdü. O sessiz çığlık arşı inletirdi. Ne oldu? Şimdi birçok televizyon sadece alt yazıyla geçiyor, bazı gazeteler kenara küçük bir yazı sıkıştırmakla geçiştiriyorlar!.. Hani; kadın öldürüldü, çocuk taciz edildi, köpeğe araba çarptı, kaldırımdaki ağaç kesildi diye kıyamet koparan duyarlı vatandaşlar? Türk Askeri, Türk Polisi sınırlarımızı korumasa, iç güvenliği sağlamasa, vatan için şehit olmasa ne o kadının namusu, çocuğun anası, çocuk ne de sokaklarda sahipsiz köpek kalır. Orman yakanlara karşı topyekûn beraber tepkimizi koyalım. Samimi olun. Kadın öldürmek, çocuk saldırıları psikolojik bir rahatsızlıktır. İnsan olan hayvanları da incitmez. İnsan, insani değerlere büründüğü zaman insandır. Yalnız bunlarla uğraşırken özümüzü unuttuk. Zoruma gidiyor! Şehitler, şehit aileleri sessiz sedasız, yalnız... Bu nasıl insanlık ki vatanı için can veren şehitlerimizi görmezlikten geliyoruz? O şehitler hepimizin öz evladı, kardeşi, ablası, ağabeysi… Mahir Adıbeş
Ekleme Tarihi: 28 Haziran 2022 - Salı

Tabii ki Bir Karşılığı Var

Tabii ki Bir Karşılığı Var Son zamanlarda insanlara bir şeyler oldu! Birileri kalabalıkları istediği şekle sokabiliyor. Her şeyi sıradanlaştırmak gibi bir uğraş içerisindeyiz. Bazı olaylardan, geçmişte ya haberimiz olmuyordu ya da haber yapılmıyordu. Her ne şekilde olursa olsun bazı vakalar toplumları ciddi manada meşgul eden problem halini aldı. Kadın ölümleri, intiharlar, çocuklara uygunsuz saldırılar, değişik olaylarda linç girişimi, göçmen meseleleri, ağaç kesmeler, orman yangınları, sahipsiz hayvanları öldürmek gibi. Bu olayların arkasında ya hukuk yetersiz kalıyor ya da psikolojik bir rahatsızlık var. Böyle zuhur edince insanlar meseleleri kendi kurallarıyla çözmeye çalışıyor. Bu durum kargaşa, terör, anarşi, huzursuzluk getiriyor. Geçen yıllarda at, eşek kesip insanlara yedirmek gündem olmuştu. O zaman birçok şehirde peş peşe çok sayıda kesilmiş ve kesilmek üzere hayvanlar yakalandı. Zamanımızda ne oldu at, eşek nesli mi tükendi, kaçak kesim mi son buldu? Hızlı bir şekilde gündem değişti! Uzun zaman köpek ölümleri gündemi meşgul etti hâlâ ediyor. Hayvan öldürmek, hele toplu öldürme hareketleri canilik. Yalnız yolda araba köpeğe çarpsa bile büyük mesele oluyor çünkü kasıtlı yapıldığı akıllardan geçiyor. Yolun ortasında yatan köpeğin yanından hızla geçilse birileri pankartlarla yürüyüş başlatıyor. Ağaç kesimlerine karşı da mülkün sahiplerinin gösterdiği tepkileri yerinde buluyorum velakin betonlaşmaya karşı aynı insanlar suskun. Hassasiyet güzel bir meziyet lakin aşırıya kaçmadan, etrafına rahatsızlık vermeden, medeni bir şekilde olmalı. Elbet saklı (dikkat çekmeyen) gündemler de var; hayvanların insanları ısırması, tırnaklaması gibi. Her hayvana kuduzmuş gibi muamele yapılıyor yalnız halka yansıtılmıyor. Bu olaylara basında pek yer verilmez. Sokaklarda bu kadar sahipsiz köpek varken ve hayvan sahiplenenler henüz bu işi kavrayamadıklarından benzer olaylar artarak devam edecektir. Elbet köpeğin yaratılışında ısırmak; kedinin yaratılışında tırnaklamak var. Kuduz hastalığı da bu tip hayvanlarda görülmekte ve ısırmakla başkasına sirayet eder. Bu hastalık insanlar için korkunç ve ölümcüldür. Yakalanan hayvanlar (insanlar da) hastalığın etkisiyle saldırganlaşır. Peki, insanlarda bu hastalığın belirtileri yokken neden bazı olaylarda aşırı tepki verirler de bazı olayları görmezlikten gelir? Halk arasında, “Bu insanlar kudurmuş,” derler. Bu bir kifayetsizlik, kötü niyetlilik, başkasının yönlendirmesi, hastalık şekli olabilir mi? “O parmak” nereyi gösteriyorsa insanlar oraya dikkat kesiliyor, diğer taraflara karşı duyarsız kalabiliyorlar. Anlaşılan şu ki toplum olarak daha çok yol almamız gerekir! Sanırım “doğru-yanlış, iyi-kötü” kavramlarını karıştırıyoruz…. O hedef gösterip toplumu yönlendiren “parmak” ne hikmetse bir türlü milli meselelere işaret etmiyor. Ülkede topyekûn bir kalkınma gerekir; vatandaş, memur, işçi, asker, polis, anne, baba yediden yetmişe…. Konunun aslına dönersek; medeni bir ülkede kadın öldürmeler, kadının izinsiz fotoğrafının çekilmesi, çocuk tacizleri konuşulmaz. Bu olayları protesto edenler ile köpeklere yapılan eziyetleri protesto edenler aynı kişiler!.. At, eşek kesilip halka yedirilse de bu haberler toplumda karşılık bulmadı. Basın artık bu tip haberlere yer vermiyor. Toplumun alıcılarıyla mı oynanıyor? Yukarıdaki yazılanlardan şunu gördük, toplumun bir kesimi bazı konulara karşı hassas durumda. Yalnız toplumun aynı kesimi milli meselemiz olan “şehitler” konusunda duyarlı değil. Başkaları da görmezlikten geliyor basın da buna dâhil. Öldürülen kadına tabii ki topyekûn tepki vereceğiz lakin ülke savunmasında, güvenliğinde silahlı asker, polis çok önemli. O şehidin bir ailesi var! Şehitler çok yalnız gitmiyor mu sizce de? Eskiden şehit cenazelerinin arkasından binlerce genç bayraklarla yürürdü. O sessiz çığlık arşı inletirdi. Ne oldu? Şimdi birçok televizyon sadece alt yazıyla geçiyor, bazı gazeteler kenara küçük bir yazı sıkıştırmakla geçiştiriyorlar!.. Hani; kadın öldürüldü, çocuk taciz edildi, köpeğe araba çarptı, kaldırımdaki ağaç kesildi diye kıyamet koparan duyarlı vatandaşlar? Türk Askeri, Türk Polisi sınırlarımızı korumasa, iç güvenliği sağlamasa, vatan için şehit olmasa ne o kadının namusu, çocuğun anası, çocuk ne de sokaklarda sahipsiz köpek kalır. Orman yakanlara karşı topyekûn beraber tepkimizi koyalım. Samimi olun. Kadın öldürmek, çocuk saldırıları psikolojik bir rahatsızlıktır. İnsan olan hayvanları da incitmez. İnsan, insani değerlere büründüğü zaman insandır. Yalnız bunlarla uğraşırken özümüzü unuttuk. Zoruma gidiyor! Şehitler, şehit aileleri sessiz sedasız, yalnız... Bu nasıl insanlık ki vatanı için can veren şehitlerimizi görmezlikten geliyoruz? O şehitler hepimizin öz evladı, kardeşi, ablası, ağabeysi… Mahir Adıbeş
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.