Mahir ADIBEŞ
Köşe Yazarı
Mahir ADIBEŞ
 

YANAN KIZILÇAM ORMANLARI VE ARICILARIMIZ

YANAN KIZILÇAM ORMANLARI VE ARICILARIMIZ Orman yangınları nerede olursa olsun, dünyada yaşayan bütün insanları etkiler. Üzülmeyen aklı başında insana pek rastlanılmaz. Deprem, sel, yangın gibi felaketler insanları çoğu zaman çaresiz bırakır. Türkiye’de 2021 Temmuz sonu Ağustos başı bir anda çıkan çok sayıda orman yangını binlerce hektar ormanımızı kül etti. Yangınlarda ölen insanlar oldu, onlara da Allah’tan rahmet diliyoruz. Evler, köyler, kasabalar yandı. Binlerce insan zor durumda kaldı. Ahırlar yandı, koyunlar, sığırlar arı kovanları yandı. Bağlar, bahçeler, tarlalar yandı. Yöre halkı, yardıma gelenler çaresiz kaldı, çaresiz kaldık. Yangın çıkış mevsimi olarak yazın ortası, hava sıcaklığı çok yüksek, nem oranı çok düşük, tabandaki otlar kuruyup barut gibi olmuş. Yani bir kıvılcım yeterli, öyle de oldu. Kızılçamlar çıra, yanmaya çok müsait… Yangının sonuçlarına şöyle bir göz atalım. Yangın bölgelerinde milyonlarca ağaç yandı, kaçamayan yabani hayvanlar yandı hem de çok sayıda hayvan; kuşlar, böcekler, yörenin yerel canlılarının çoğu… Uçabilen kuşlar, kaçabilen geyik, kurt, tilki belki tavşan gibi bazı hızlı koşan hayvanlar kurtarabildi. Orman tükenene kadar kaçtılar. Bu hayvanların vatanıydı o ormanlar. Ormanlar yandı; oralarda ne koklanacak bir çiçek ne de filizlenecek bir ot tohumu kaldı… Yangın söndürmeye giden bir arkadaşım anlattı: Yangını söndürürken gece ateşten kaçan domuz sürüsüyle karşılaşıyorlar. Yangın söndürenlerin ellerinde kürek, kazma, su hortumu. Domuzlar insanları karşılarında görünce geri dönüp ateşin içine dalıyorlar. İnsandan korkan domuzlar ateşe kendilerini atıyorlar. Hayvanlar o ateşin içinde yandı... Yanan ormanlar ağaçlandırılmaya başlanırsa üç, dört yılda dağlar yeşerir. Yalnız bu sürede olayın faturası çok daha değişik karşımıza çıkacak. Dünyada üretilen çam balının 70 kadarı Muğla ormanlarından elde edilmektedir. Bu ormanlar ancak bir daha bal verecek duruma gelmesi için on, on beş yıl geçmesi gerekir, belki daha fazla. Bölgedeki bitkiler müdahale edilmezse yirmi yıldan önce kendini tamamlayamaz. Yanan böcek, fare, yılan, kaplumbağa ve diğerleri için çok uzun bir zaman gerekir. Toprağın yeşermesi için tohum gerekir! Bu zamanlar kısaltılması için bölgeye insanın müdahale etmesi şart. O bölgede yetişen kızılçam ormanları dikilmeli. Yörenin bitkisine uygun tohumla insan eliyle atılmalı. Ağaçlar yetişir, bitkiler gelişirse yok olan börtü böcek, yaban hayvanların yerine zamanla gelip mekân tutan akrabaları olacaktır. Yangın yeri, bozkırları bu şekilde hayvanlar yaşamak için tercih etmez. Bunun kolay olacağını sanmayın. O bölgede denge bir şekilde bozuldu, bunun için zaman alacağı kesin. Çamlar yetişse de o bölgedeki bitkiler, hayvanlar, böcekler, kuşlar olmazsa kızılçam ormanlarından aynı oranda arılar faydalanamaz. Anlayacağınız uzun bir zaman o alanlarda çam balı üretilemeyecek. Tabi ki herkes kendi açısından bakacak tabloya. Ben de bildiğim açıdan bakmak zorundayım. Ormanlar yanınca o bölgedeki canlılar, insan dâhil çok fazla etkilenen oldu. Açıkları kapatırız diyoruz ama kısa zamanda kapatamayacağımız bir mesele var, arıcılık yani bal üretimi. Ormanların yandığı Muğla, Antalya bölgesinde özellikle Marmaris kızılçam ormanları çam balı üretimi için çok önemli alanlardır. Dedik ya dünya çam balı üretiminin 70 bu bölgede olmaktadır. Demek ki o bölgede çok sayıda arıcımız geçimini çam balı üretiminden sağlıyordu. Arıcılarımız, ormanlar yanınca, bal gelirini tamamen kaybettiler lâkin bundan tüketici de etkilenecek. Her yıl bol miktarda çam balı üretilen kızılçam ormanlarımızın büyük bir kısmı elden çıktı. Telef olan arı kovanlarının yerine yeni arı kovanları kısa zamanda koyulabilir, bu kolay! Velâkin mevcut ormanlar o kadar arıyı barındırmaya yetmez. Dolayısıyla çam balı da yok. Bu yıl bütün bal fiyatları ikiye katlayacak. Çam balı olmadığı için çiçek balı, kestane balı, ayçiçek balı, pamuk bal da fiyatını artıracak. Bal ihracatı olmayacak. Bu durum yıllarca böyle devam edecek. Kızılçam ormanları yoksa çam balı da yok. Yani arıcının zararını karşılarız desek te bunun için en az on yıl hesaplaması yapılması gerekir. Arıcılarımız “banka borcumuz,” demiyor! Bir an önce ormanlarımız yine orman olsun diye dua ediyorlar. Arıcılarımız dünyanın en kaliteli ve dünyanın toplam ürettiği çam balının bir buçuk katı daha fazlası çam balını Muğla çam ormanlarında üretiyorlar. Bu ormanların bir an önce yeşermesi için kolları sıvamalıyız. Mahir Adibeş
Ekleme Tarihi: 10 Ağustos 2021 - Salı

YANAN KIZILÇAM ORMANLARI VE ARICILARIMIZ

YANAN KIZILÇAM ORMANLARI VE ARICILARIMIZ Orman yangınları nerede olursa olsun, dünyada yaşayan bütün insanları etkiler. Üzülmeyen aklı başında insana pek rastlanılmaz. Deprem, sel, yangın gibi felaketler insanları çoğu zaman çaresiz bırakır. Türkiye’de 2021 Temmuz sonu Ağustos başı bir anda çıkan çok sayıda orman yangını binlerce hektar ormanımızı kül etti. Yangınlarda ölen insanlar oldu, onlara da Allah’tan rahmet diliyoruz. Evler, köyler, kasabalar yandı. Binlerce insan zor durumda kaldı. Ahırlar yandı, koyunlar, sığırlar arı kovanları yandı. Bağlar, bahçeler, tarlalar yandı. Yöre halkı, yardıma gelenler çaresiz kaldı, çaresiz kaldık. Yangın çıkış mevsimi olarak yazın ortası, hava sıcaklığı çok yüksek, nem oranı çok düşük, tabandaki otlar kuruyup barut gibi olmuş. Yani bir kıvılcım yeterli, öyle de oldu. Kızılçamlar çıra, yanmaya çok müsait… Yangının sonuçlarına şöyle bir göz atalım. Yangın bölgelerinde milyonlarca ağaç yandı, kaçamayan yabani hayvanlar yandı hem de çok sayıda hayvan; kuşlar, böcekler, yörenin yerel canlılarının çoğu… Uçabilen kuşlar, kaçabilen geyik, kurt, tilki belki tavşan gibi bazı hızlı koşan hayvanlar kurtarabildi. Orman tükenene kadar kaçtılar. Bu hayvanların vatanıydı o ormanlar. Ormanlar yandı; oralarda ne koklanacak bir çiçek ne de filizlenecek bir ot tohumu kaldı… Yangın söndürmeye giden bir arkadaşım anlattı: Yangını söndürürken gece ateşten kaçan domuz sürüsüyle karşılaşıyorlar. Yangın söndürenlerin ellerinde kürek, kazma, su hortumu. Domuzlar insanları karşılarında görünce geri dönüp ateşin içine dalıyorlar. İnsandan korkan domuzlar ateşe kendilerini atıyorlar. Hayvanlar o ateşin içinde yandı... Yanan ormanlar ağaçlandırılmaya başlanırsa üç, dört yılda dağlar yeşerir. Yalnız bu sürede olayın faturası çok daha değişik karşımıza çıkacak. Dünyada üretilen çam balının 70 kadarı Muğla ormanlarından elde edilmektedir. Bu ormanlar ancak bir daha bal verecek duruma gelmesi için on, on beş yıl geçmesi gerekir, belki daha fazla. Bölgedeki bitkiler müdahale edilmezse yirmi yıldan önce kendini tamamlayamaz. Yanan böcek, fare, yılan, kaplumbağa ve diğerleri için çok uzun bir zaman gerekir. Toprağın yeşermesi için tohum gerekir! Bu zamanlar kısaltılması için bölgeye insanın müdahale etmesi şart. O bölgede yetişen kızılçam ormanları dikilmeli. Yörenin bitkisine uygun tohumla insan eliyle atılmalı. Ağaçlar yetişir, bitkiler gelişirse yok olan börtü böcek, yaban hayvanların yerine zamanla gelip mekân tutan akrabaları olacaktır. Yangın yeri, bozkırları bu şekilde hayvanlar yaşamak için tercih etmez. Bunun kolay olacağını sanmayın. O bölgede denge bir şekilde bozuldu, bunun için zaman alacağı kesin. Çamlar yetişse de o bölgedeki bitkiler, hayvanlar, böcekler, kuşlar olmazsa kızılçam ormanlarından aynı oranda arılar faydalanamaz. Anlayacağınız uzun bir zaman o alanlarda çam balı üretilemeyecek. Tabi ki herkes kendi açısından bakacak tabloya. Ben de bildiğim açıdan bakmak zorundayım. Ormanlar yanınca o bölgedeki canlılar, insan dâhil çok fazla etkilenen oldu. Açıkları kapatırız diyoruz ama kısa zamanda kapatamayacağımız bir mesele var, arıcılık yani bal üretimi. Ormanların yandığı Muğla, Antalya bölgesinde özellikle Marmaris kızılçam ormanları çam balı üretimi için çok önemli alanlardır. Dedik ya dünya çam balı üretiminin 70 bu bölgede olmaktadır. Demek ki o bölgede çok sayıda arıcımız geçimini çam balı üretiminden sağlıyordu. Arıcılarımız, ormanlar yanınca, bal gelirini tamamen kaybettiler lâkin bundan tüketici de etkilenecek. Her yıl bol miktarda çam balı üretilen kızılçam ormanlarımızın büyük bir kısmı elden çıktı. Telef olan arı kovanlarının yerine yeni arı kovanları kısa zamanda koyulabilir, bu kolay! Velâkin mevcut ormanlar o kadar arıyı barındırmaya yetmez. Dolayısıyla çam balı da yok. Bu yıl bütün bal fiyatları ikiye katlayacak. Çam balı olmadığı için çiçek balı, kestane balı, ayçiçek balı, pamuk bal da fiyatını artıracak. Bal ihracatı olmayacak. Bu durum yıllarca böyle devam edecek. Kızılçam ormanları yoksa çam balı da yok. Yani arıcının zararını karşılarız desek te bunun için en az on yıl hesaplaması yapılması gerekir. Arıcılarımız “banka borcumuz,” demiyor! Bir an önce ormanlarımız yine orman olsun diye dua ediyorlar. Arıcılarımız dünyanın en kaliteli ve dünyanın toplam ürettiği çam balının bir buçuk katı daha fazlası çam balını Muğla çam ormanlarında üretiyorlar. Bu ormanların bir an önce yeşermesi için kolları sıvamalıyız. Mahir Adibeş
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.