MİSAFİR KALEM
Köşe Yazarı
MİSAFİR KALEM
 

Boşuna Bağırıp Çağırmayın!

Boşuna Bağırıp Çağırmayın! Nice zamandır beşer dehşetli sıkıntılar içerisinde bunalıyor. Evlerde huzur yok. Çarşı-pazarda bereket yok. Devletlerde istikrar ve emniyet yok. Herkes endişe içerisinde. Herkes bu bunalımdan nasıl çıkacağını / çıkılacağını düşünüyor. Beşerin bu vaziyetine bakıyorum ve onlara şöyle seslenmek istiyorum: Boşuna bağırıp çağırmayın. Bu yaşadıklarınız kendi yaptıklarınızın neticesi. Şimdi “kendim ettim, kendim buldum” türküsünü çağırma zamanı. Nasrettin Hoca misali, “Bunu siz istediniz.” Meşhur kıssadır. Nasreddin Hocamız merkebiyle giderken, merkebinin sık sık durarak koyun, keçi artıklarını kokladığını görür. Onlardan hoşlandığını zannederek yem torbasına doldurur. Ahıra girdiğinde de torbayı merkebin boynuna asar. Merkebin yüz çevirdiğini görünce, “Sen istedin, ben de topladım!” der. Beşer de bu misaldeki gibi, pislik sistemlerin pislik yollarına saptı. Zira nefis ve şeytan o yolu gösteriyordu. Pislik batağındaki çamurları misk-ü anber diye yüzüne gözüne sürdü. Sonra da o pislik deryasında huzur aradı. Battıkça battı… Peki, ne olacak? Çare ne? Çare tek: Beşer aklını başına alacak. Bu kâinatı yaratan, kendisini yaratan ve bütün ihtiyaçlarını karşılayan Rabbü’l Âlemin’e yönelecek. Allah-u Azimüşşan (C.C.) bu kâinatı yarattıktan ve insanın huzurlu bir şekilde yaşaması için bütün imkanları ve şartları hazır ettikten sonra “eşref-i mahlukat” olan insanı yarattı. İnsanı yeryüzünün halifesi kıldı. Ancak dünyayı ona temlik etmedi. Yani, “dilediğin şekilde yaşa!” demedi. İbahe şeklinde verdi. Yani kayıtlı-şartlı verdi. “Şunları yap, şunları yapma!” buyurdu. Bu dünya hayatında huzurlu bir şekilde yaşaması için devlet kurmasını emretti ve bu devlet hayatında uygulanacak kanunları da ya bizzat kendisi peygamberlere gönderdiği kitaplar ve suhuflar ile ya da peygamberlere vahyederek peygamber lisanıyla emir buyurdu. Cenab-ı Hak, bu dünyayı beşer için geçici bir mesken, bir misafir salonu, bir imtihan meydanı olarak yarattı. Beşer için belirli bir ömür tahsis etti. İnsanoğlu isterse yüz küsur yıl yaşasın, sonunda ölümü tadacaktı. Ölüm yokluk değil, yeni bir hayatın başlangıcı idi. Allah-u Azimüşşan’ın kanunlarından bir kanun olan ruh, kılıflı şekliyle berzah âleminde yaşamaya devam edecekti. Neticede kıyamet denilen hâdise ile bu dünyada vefat edecekti. Haşir meydanında toplanmadan ve mizandan sonra ebedî hayat başlayacaktı. Allah-u Teâlâ bütün beşeri cennete dâvet etmekte idi, “Vallahu yed’û ilâ darü’s-selâm.” (Yunus / 25) Dört büyük kitap ile 100 suhuf ve 124 bin peygamber, beşere, cennete ulaşma yollarını göstermişti. Bu kadar delile ve rehbere, muallime, mürebbiye rağmen, cennet yolundan sapan, şeytanın gösterdiği cehennem yolunda ilerleyen kimseler imtihanı kaybetmişlerdi. Şeytanın gösterdiği yoldan gidenler bu dünyada da cehennem azabının bir nevini tatmaktaydılar. Zira onların huzurları yoktu. Beşer şimdi bağırıp çağırmakta. Hiç boşuna bağırıp çağırmayın. Buna kendi nefislerini put edinen, beşerî sistemlere köle olan Müslümanlar da dahil. Bu dünyada ve ebedî hayatta huzur ve saadetin adresi belli, çaresi belli, formülü belli. Tek çare var, insanı bir damla sudan yaratan, onun bütün ihtiyaçlarını karşılayan, ona ruh, kalb ve diğer organları bahşeden, ona akıl veren Allah-u Azimüşşan’ın emirlerine harfiyen uymak…. Şimdi herkes görmekte ki dünya yeni bir safhaya girdi. Kur’an-ı Kerim’den ve hadis-i şeriflerden aldığım derse binaen şunu demek isterim: Bundan sonra öyle yarım yamalak İslâmiyet de olmayacak. Ya Allah’ın dini bütünüyle hüve hüvesine uygulanacak, ya da kıyamet kopacak. Yine o mukaddes kaynaklardan edindiğim bilgilere dayanarak şunu net olarak söylemek isterim: Kıyamet kopmadan önce inşeAllah Allah’ın dini ve kanunları bütün yeryüzünde hâkim olacak. Beşer bu gerçeği ya edebiyle, âdâbıyla, adam gibi kabul edecek, ya da burnu yerde sürterek kabul edecek. Ey beşer, boşuna bağırıp çağırmayın! Bağırıp çağıracağınıza, kulağınızı ve kalbinizi açın, ezan-ı Muhammedi’nin çağrısına, davetine kulak verin. “İşittik ve itiat ettik" deyin. Burhan Bozgeyik
Ekleme Tarihi: 03 Aralık 2021 - Cuma

Boşuna Bağırıp Çağırmayın!

Boşuna Bağırıp Çağırmayın! Nice zamandır beşer dehşetli sıkıntılar içerisinde bunalıyor. Evlerde huzur yok. Çarşı-pazarda bereket yok. Devletlerde istikrar ve emniyet yok. Herkes endişe içerisinde. Herkes bu bunalımdan nasıl çıkacağını / çıkılacağını düşünüyor. Beşerin bu vaziyetine bakıyorum ve onlara şöyle seslenmek istiyorum: Boşuna bağırıp çağırmayın. Bu yaşadıklarınız kendi yaptıklarınızın neticesi. Şimdi “kendim ettim, kendim buldum” türküsünü çağırma zamanı. Nasrettin Hoca misali, “Bunu siz istediniz.” Meşhur kıssadır. Nasreddin Hocamız merkebiyle giderken, merkebinin sık sık durarak koyun, keçi artıklarını kokladığını görür. Onlardan hoşlandığını zannederek yem torbasına doldurur. Ahıra girdiğinde de torbayı merkebin boynuna asar. Merkebin yüz çevirdiğini görünce, “Sen istedin, ben de topladım!” der. Beşer de bu misaldeki gibi, pislik sistemlerin pislik yollarına saptı. Zira nefis ve şeytan o yolu gösteriyordu. Pislik batağındaki çamurları misk-ü anber diye yüzüne gözüne sürdü. Sonra da o pislik deryasında huzur aradı. Battıkça battı… Peki, ne olacak? Çare ne? Çare tek: Beşer aklını başına alacak. Bu kâinatı yaratan, kendisini yaratan ve bütün ihtiyaçlarını karşılayan Rabbü’l Âlemin’e yönelecek. Allah-u Azimüşşan (C.C.) bu kâinatı yarattıktan ve insanın huzurlu bir şekilde yaşaması için bütün imkanları ve şartları hazır ettikten sonra “eşref-i mahlukat” olan insanı yarattı. İnsanı yeryüzünün halifesi kıldı. Ancak dünyayı ona temlik etmedi. Yani, “dilediğin şekilde yaşa!” demedi. İbahe şeklinde verdi. Yani kayıtlı-şartlı verdi. “Şunları yap, şunları yapma!” buyurdu. Bu dünya hayatında huzurlu bir şekilde yaşaması için devlet kurmasını emretti ve bu devlet hayatında uygulanacak kanunları da ya bizzat kendisi peygamberlere gönderdiği kitaplar ve suhuflar ile ya da peygamberlere vahyederek peygamber lisanıyla emir buyurdu. Cenab-ı Hak, bu dünyayı beşer için geçici bir mesken, bir misafir salonu, bir imtihan meydanı olarak yarattı. Beşer için belirli bir ömür tahsis etti. İnsanoğlu isterse yüz küsur yıl yaşasın, sonunda ölümü tadacaktı. Ölüm yokluk değil, yeni bir hayatın başlangıcı idi. Allah-u Azimüşşan’ın kanunlarından bir kanun olan ruh, kılıflı şekliyle berzah âleminde yaşamaya devam edecekti. Neticede kıyamet denilen hâdise ile bu dünyada vefat edecekti. Haşir meydanında toplanmadan ve mizandan sonra ebedî hayat başlayacaktı. Allah-u Teâlâ bütün beşeri cennete dâvet etmekte idi, “Vallahu yed’û ilâ darü’s-selâm.” (Yunus / 25) Dört büyük kitap ile 100 suhuf ve 124 bin peygamber, beşere, cennete ulaşma yollarını göstermişti. Bu kadar delile ve rehbere, muallime, mürebbiye rağmen, cennet yolundan sapan, şeytanın gösterdiği cehennem yolunda ilerleyen kimseler imtihanı kaybetmişlerdi. Şeytanın gösterdiği yoldan gidenler bu dünyada da cehennem azabının bir nevini tatmaktaydılar. Zira onların huzurları yoktu. Beşer şimdi bağırıp çağırmakta. Hiç boşuna bağırıp çağırmayın. Buna kendi nefislerini put edinen, beşerî sistemlere köle olan Müslümanlar da dahil. Bu dünyada ve ebedî hayatta huzur ve saadetin adresi belli, çaresi belli, formülü belli. Tek çare var, insanı bir damla sudan yaratan, onun bütün ihtiyaçlarını karşılayan, ona ruh, kalb ve diğer organları bahşeden, ona akıl veren Allah-u Azimüşşan’ın emirlerine harfiyen uymak…. Şimdi herkes görmekte ki dünya yeni bir safhaya girdi. Kur’an-ı Kerim’den ve hadis-i şeriflerden aldığım derse binaen şunu demek isterim: Bundan sonra öyle yarım yamalak İslâmiyet de olmayacak. Ya Allah’ın dini bütünüyle hüve hüvesine uygulanacak, ya da kıyamet kopacak. Yine o mukaddes kaynaklardan edindiğim bilgilere dayanarak şunu net olarak söylemek isterim: Kıyamet kopmadan önce inşeAllah Allah’ın dini ve kanunları bütün yeryüzünde hâkim olacak. Beşer bu gerçeği ya edebiyle, âdâbıyla, adam gibi kabul edecek, ya da burnu yerde sürterek kabul edecek. Ey beşer, boşuna bağırıp çağırmayın! Bağırıp çağıracağınıza, kulağınızı ve kalbinizi açın, ezan-ı Muhammedi’nin çağrısına, davetine kulak verin. “İşittik ve itiat ettik" deyin. Burhan Bozgeyik
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.