MİSAFİR KALEM
Köşe Yazarı
MİSAFİR KALEM
 

ŞEHİR MERKEZLERİNDEKİ OCEM UYGULAMA OKULLARI VE REHABILITASYONLAR KAPATILMALI.

ŞEHİR MERKEZLERİNDEKİ OCEM UYGULAMA OKULLARI VE REHABILITASYONLAR KAPATILMALI. Özel gereksinimli bireylerimizin gün geçtikçe sayısı artmakta. Otizmin görülme sıklığı üzerine yapılan bu çalışmanın ilk verileri 2000 yılında her 150 çocuktan 1'inin otizm tanısı aldığını gösteriyordu. Bu da geçtiğimiz 23 yılda otizmin görülme sıklığında %317 bir artışın olduğunu gösteriyor. %317 artış roparladıtılan birey sayısı. Bir de raporlandırılmayanlar var ve bu % 'desi daha fazla. Otizmli bireylerin eğitim ve tedavisi için eğitim kurumlar, rehabilitasyon merkezleri ve terapi merkezkeri sayısı hızla artıyor. Ve bu sektördeki terapiler ile enteresan şekilde fayda sağlayacağı söylense de, sonuc malesef hüsran. Sonucun hüsran olmasının sebebi bu terapiler faydasız olduğundan değil ancak bu terapi yada eğitimler hangi algı seviyesinde, hangi yaş gurubu ve hangi aile yapısına uygun bilgilendirilmesi yapılmıyor. HER KURUMDA DEĞİL AMA BİLGİ EKSİKLİĞİ ÇOK KURUMDA VAR. Çeşitliliğin çok olması, aileler için "acaba çözüm bu mu?" diyerek koşa koşa özel kurumlara gitmesi, ancak sürdürememesi hem terapilerin ve eğitimlerin faydasız olduğunu hem de ailelerin maddi ve manevi yorgunluklarının artması ile aile içerisinde maddi anlamda yetişememeden kaynaklanan kavga, tartışma ile huzursuz ortamları artırarak ailenin diğer bireyleri ile birlikte en başta özel gereksinimli bireylerin daha hırçın ve tahammülsüz olmasına sebeb oluyor . Neden aileler başladıkları eğitimleri sürdüremiyor ? Algısı olmayan bir bireyi var ve bu bireye o kadar çok yükleme yapıyor ki, ifade becerisi olmayan birey ne olduğunu bilmeden güvenli bağlanma ortamı oluşturulmadan kendini birilerinin kucağında bir sisteme dahilken buluyor. Bu durum çocuklarımızı o alanda huzursuz ediyor ve bu alana alışana kadar çok fazla duygu durum bozukluğu, kaygı yaşatıyor ve problem davranışları değişerek artıyor. Otizmli bireyler erken tanı ile tespit edilir olması ve tedavi (iyi olma hali) sürecinde eğitim ile desteklenmesi oldukça önemli ve erken yaş eğitimi ile raporu kalkan çocuklarımızda gün geçtikçe artıyor. Tanı konulduktan sonra rehabilitasyon, kreş ile başlayan eğitim süreci, anaokul da kaynaştırma, ilk, orta ve lise de kaynaştırma, özel bireyler sınıfı, destek eğitim, uygulama okullarında eğitim almaya başlıyorlar. Devlet okullarında sabahçı, öğlenci ve tüm gün eğitimler veriliyor, günde 4 yada 5 saat haftada 20 -25 saat eğitim alıyorlar. Rehabilitasyon eğitimleri ise haftada 8 saat bireysel, 8 saat gurup eğitimi ile rapor durumuna göre aktarabiliyor. Devletimiz en az 36 en fazla 41 saat okul ve rehabilitasyon eğitimi verilirken, halk eğitim, belediyeler, geçlik ve spor bakanlıklarımızda özel gereksinimli bireylerimiz için ücretsiz bir şekilde farklı saatlerde eğitimler veriyor. Bu ders sayısı özel gereksinimli bireyler için yapılan araştırmalar sonucu makaleler de yayınlanan eğitim destek saati sayısına eş değer. Ve devlet bireylerimize servis yemek imkanları da sağlıyor ücretsiz bir şekilde. Ancak algısı olmayan bireylerin eğitim alırken yaşadıkları problemler say say bitmiyor. Öncelikle ifade becerisi olmayan bireylerimiz uyaranlara takılıyor. Yani evden başlayarak her alanda onları uyaran sayısız şey var bu uyaranlar onların bir şeylere takılmasını ve o ona ulaşmak isterken hırçın, ağlayan, bağıran çocuğunuzu bir başka uyaranlı alana götürüyoruz. İşte kavram karışıklığı artan çocuk ifade de edemediği için gün geçtikçe saldırgan, huzursuz ve belli bir yaştan sonra ailenin kontrol edemediği, kendine, aileye ve çevreye zarar veren bireyler olmasına sebeb oluyor. Devlet okullarına uygulama okullarına giderken servis kullanan çocuklarımızın serviste başlıyor yaşadıkları olumsuz olaylar. Servisler her bireyi kapısının önünden almak zorunda yönetmelikteki hakları bu şekilde olmasına rağmen, servis şoförleri buna uymuyor (hepsi değil ama uymayan çok fazla) Çocuk okula gitmek için evden servise bineceği alana kadar yürüyor. Çevrede onun ilgisini çeken birçok şey ile karşılaşıyor ve onları almak istiyor. Mesela; bakkal yâda market gören çocuklar içeriye girdiklerinde herşeye koşuyor, istediklerini almak her defasında maddi olarak mümkün olmuyor. Mümkün olsa da aldığı herşey ona zarar veren kapalı, ağır metal ihtiva eden, kimyasal koruyucular ile raf ömrü uzatılan, renklendiriciler ile cazip hale getirilen her ürün zaten ağır metaler savaşan bedenlerini arıtmak gerekirken, artırıyor. Beslenmesi çok dikkat edilmesi gereken bir konu olmasına rağmen, bu çocuklar kapalı yâda açık içeriği bedenlerindeki zararlı ve fazla olanları artırıyor ve problem daha sokak kapıdan çıktığımız anda artmaya başlıyor. Servislerde her biri ayrı bir özel gereksinimli birey, kendi takıntıları ile garip sesler çıkarıyor, bağırıyor, ağlıyor yâda hareketler yapıyor. Bu bireylerimiz olumlu yâda olumsuz hangi olayı sık tekrar ile görür ise örnekleme yapıyor, taklit ediyor ve huy haline getiriyor. Kapıdan alınmayan çocuklar, servis şoför ve gölge destekçilerin bilgi ve deneyim eksiklikleri, aynı zamanda kendi dertleri, uygunsuz kıyafetleri, yaptıkları işin ehemmiyetine varamamaları, sanki onlara bizim çocuklarımızı azarlama, bağırma, gereksiz disiplin etme görevi verilmiş gibi, orda burda öğrendiklerini uygulamayla başlayan gün SOKAKTAN BAŞLAYAN OLUMSUZ UYARANLARDAN SONRA EĞİTİM ALANINA GİDENE KADAR İKİNCİ BÜYÜK PROBLEM İLE MÜCADELESİ BAŞLIYOR. Haycana yapılmayan muamele ile itilip, çekilerek bindirme, indirme, gereksiz stresli ses ile sözlü uyarı birde aileleri yargılama görevini üslenen şoförler ve gölgeleri. Evet, çocuğumuz eğitim alanındaki problemler ile karşılaşmak için ikinci aşamadan üçüncü aşamaya geldi. Okul binasına alınan çocukları ilk, orta ve lise yaş gurubunu bekleyen, sabrı tükenmiş, yaptığı işi silah zoru ile yaparmış gibi olan öğretmenlerin içinde parmak ile sayılacak kadar az hakkı ile yapanlar alıyor bol bol uyaranlı alana. Bekleme odasında öğretmen bekleyen bir çok çocuk yâda öğretmeni kapıda karşılıyor hakkı ile yapanlar, sınıflara götürüyor. Otizm uygulama ve özel bireyler sınıflarında dört öğrenci iki öğretmen şeklinde eğitim verilir. Farklı ırktan ve dil becerileri ırkın dili olan 4 insan ve iki tane Türk öğretmen , algılanması normal bireyleri bir sınıfa koyduğumuz da , öğretmen normal 4 farklı bireylere Türkçe öğretmesi ne kadar sürede mümkün olur? 4 otizmli çocuk yaş ve mental yapıları birbirine yakın olduğu düşüncesi ve kararı ile aynı sınıfta eğitime başlıyoruz. Öğrtmen talimatlarını algılamayan 4 birey, başlıyor kendi takıntıları ile sınıf içi etkinliğe, günlük yaşam becerileri kazanamamış bireyler güne çiş, kaka yaparak eşlik ediyor, her birinin bu ihtiyacını gidermede geçen zaman belki bir iki yıl yarım gün eğitim saatini bitiriyor. Fiziksel ve mental eksikliklerden kaynaklı uyumlu bir saat geçirmesi kesinlikle mümkün olmayan dört birey iki öğretmene emanet ve içeride neler yaşanıyor aileler bir haber. Biz anneler artık kapı açılmaz ise camdan, çatıdan gözlem yöntemleri geliştirmek zorunda kalıyoruz. Meselâ ben oğlum eğitime girdiği andan itibaren öğretmenlerin sosyal medya aktifliği ders saatlerinde hep takip ederim. Aktif olmasa bile içeride uygun zemin, uygun materyal, ihtiyaçlarını giderecek uygun günlük yaşam ihtiyaçlarına erişim yok. Sınıflar bu çocukların ihtiyacını kolaylıkla giderecek şekilde değil de, idare et olana razı ol şeklinde malesef. Öğretmenlerimizden bir kısmı ama çok az bir kısmı olanaklar bu kadar kısıtlı iken sorunlara çözüm yöntemi bulabiliyor ve çok ama çok büyük kısmı eğitim saatlerini anne babalara mola saati gibi başını beklerken, birçok hırçın, aşağılayıcı, hatta artık medyada paylaşılanlardan da fark edildiği gibi vuran, sürükleyen, ittekleyenlerde var. Öğretme yöntemi olarak geliştirilen çin işkencesi gibi, masa başındaki öğretmen elinde mini elektrik akımı veren bir cihaz, çocuğun bacakları bacakları arasında sıkışmış, mini mini şok dalgaları ile, sessiz durma öğretisi öğretme, algı açma yöntemi. Korku ile öğretme yöntemi evde problem davranış çıkaran, arttıran yöntemler olduğu bilinmiyor nedense. Okula gidecez kelimesini duyduğunda kıyametler koparan çocuklar ve eğitim sistemi... Gelelim öğretmenlerimizin hoş olmayan bir hatasına daha. Kıyafetleri malesef. Şimdi düşünelim anaokul veya ilk öğretim öğrencisi özel birey birşey istiyor anlatamıyorda, dil becerisi olmadığından dolayı. Başlıyor kendini yere atmaya, sürünmeye. Kucaklanıp yada eğilip elinden tutularak uzaklaştırmak gerekiyor, yâda çiş kaka yaptı, kustu diyelim. Elini yüzünü yıkaması, üstünün değişmesi, altının temizlenmesi gerek. Mini boy, dekolte kıyafetler ve topuklu ayakkabılar ile öğretmenler üzerleri kirlenecek diye bu görevde destek vermek yerine, bazı kadınlar vardır, hoşuna gitmeyen birşeyler yaptığında çocuğu ya avaz avaz bağırır yada aşağılar küçümser, kötü sözler söyler ya, onlar gibi davrananlar çok. Nadiren iyi davrananlar olmakla birlikte onlar da belirli bir süre sonra meslek hastalığı gibi görev bilinci kaybetme yaşanıyor. Haklı oldukları yerler var tabi, 4 özel gereksinimli birey, eksik malzeme, uygunsuz ortam, bıkmış, tükenmişlik sendromu yaşıyorlar. Bir toplantıda dinlemiştim, yurtdışında öğretmenler günlük ihtiyaçlarını karşılamaktan da sorumlular diye. Tuvalet ihtiyacı, bez temizleme, kıyafet değiştirme gibi. Bizim ülkemiz de bu işleri yapmak için anne dışarıda bekler yâda ücretli bu görevi yapacak insanlar vardır. Bir kısım anne tüm gününü eğitim kurumlarının kapısında bekler. Birde büyük yaş gurubu, orta ve lise gurubu çocuklarımız var. Öğretmen giyim kuşamından tahrik olan, dürtüsel problem yaşayan. Her öğretmene olumsuz tepki vermeyen bireyler bazılarına dokunmak ve değmek için fırsat kollarlar. Erken yaş eğitimi ile çocukların temas konusunda problemi çözümlendiğinde, çocuklar , ergen yâda gençler öğretmene dokunurken şiddet gösterir gibi davranır ve evet şimdi dürtü kontrolü yok, şiddet davranışı çok damgası ile antidepresan miktar artışı ile çocuğu okula getirmesin diye veliye baskı... Yüzlerce çeşit eğitim modeli var, bunlardan bir tanesi yâda birkaç tanesi ile birşeyler yapmaya çalışan, çalışmayan böyle gelişi güzel devam ediyor. Uygulama okullarında eğitim ve terapi alanları çok güzel. Konya'da bir kurum var, SOBE. SELÇUKLU OZİMLİ BİREYLER EĞİTİM VAKFI. Alan olarak eş değer bir çoğu da daha güzel olan uygulama okullarında eğitim alan bireylerde mezun sayısı çok az iken bu kurumda mezun sayısı çok ve problem gün geçtikçe azalıyor. Erken yaş eğitimi, aile eğitimi, aile, eğitimci, birey iş birliği ile mutlu birey, aile, eğitimci modellemesi ile değişim sağlanmalı yâda tamamen kapatılmalı. Uygulama okullarında herkes gün sonunda çok yorgun, bıkmış, usanmış. En büyük sıkıntı ise annede, neden doğurdun bu çocuğu diye boşayanlar, dövenler, terk edip hayatını yaşayanlar. Aileden başlayarak akraba ve komşulara düşen görev de anneye acıyarak bakan gözler, gereksiz saçma sapan akıl vermeler, yargılama ve ALLAH YARDIMCIN OLSUN DEMELER. Sen kul olarak yardım etmen gerektiğini unutma, Allah'ın işine karışma derim ben . Rehabilitasyon merkezleri daha da vahim durumda, bir saat ders ücreti 2024 yılında en düşüğü 800 tl den başlayarak, terapi şekli, merkez eşitliğine göre 2000-3000 tl ye varan 40 dk danışmanlık veya eğitimler. İlk 10-15 dk uyum süreci ile geçiyor. Kitap ve eğitim teknik terimleri ile aileye nutuk verenlerden oluşuyor. Çocuklarda kavram karışıklığı, ışık, ses, görsellere karşı hassasiyet varken ilgisini çekecek yüzlerce materyal içinde tercih ve planına göre verilecek eğitimde, çocuk ilgisi olana hışınırken ulaşamamasından kaynaklı problem davranış ve antidepresan ihtiyacı doğuyor. Kullanıyor ise doz artışı. Söylenen sözler ise aileye talimat almıyor oysa çocuk ortamda ilgisini çekeni almak, onla oynamak için ifade edemedikce bağırıyor, ağlıyor. Aile çocuğu bilmiyor eğitimciler hem çok sık değişiyor hemde aile ile eğitim sürecinde güvenli bağlanma kısım sorununu çözmeden kapıdan eğitimciye teslim ile karmakarışık bir durumla karşılaşan çocuklar. Eğitimcinin değişmesi her hafta başka öğretmenin eğitime girmesi daha da vahimi gurup eğitimlerine servislerde ki destek için gelen ablaların öğretmenimiz diye eğitime girmeleri. Daha yazılacak, devletimizin aylık en az 40-50 bin tl kadar bir bireye yaptığı masrafı çöpe götüren bir hata ile kapatayım. Rehabilitasyon merkezi kapılarında, güvenlik kamerasından çocuğun geçirilmesi ile başlar gün. Bebek arabasına oyuncak bebek yatırılıp, kameradan geçip devletten ödeneği alan kurumlar ve bu ödeneği paylaşan aileler. Araç alma için verilen destekte ise bayiler 80.000 bin tl den başlayarak önce alabilme koşulu öne sürüyorlar. Bunu vermez isen araç alman için 6-8 ay beklemek zorundasın araç yok. Verirsen var ama. Okullar, rehabilitasyon merkezleri daha servise binerken çöpe atmaya başlıyor aile içinde bu bireylere verilmeyen devletin verdiği destekleri. Bir de sanki hizmet ettiklerinin karşılığını almıyormuş gibi, aileye karşı bir üstünlük bir aşağılama hareketleri, müdürden servis görevlisine kadar. Taktir edilecek kurumlar yok mu? Var tabi ki Ankara Hacı Şahin Rehabilitasyon Merkezi sahibi Sayın Hacı Şahin bey, eğitimde aile eğitimin şart ve çocuğu analiz ederken aile içi görevlendirme için eğitim kitabı hazırlamış. Ben Ankara, İstanbul, Eskişehir, Konya ve son olarak Bursa'da bu alan da derin analizler yapan belediyeden gençlik spor, halk eğitimden devlet okullarına kadar her alanda sürekli araştırma yapan kurum gezen biriyim. Sapanca'da bir basit, doğa içinde ismide Doğa Otizm, Ankara'da Hacı Şahin bu konu da Türkiye'ye örnek olmalı ve bu çocuklar için doğal ortamlarda, uyaranlardan uzak, erken yaş eğitimi ile yatay basit tek katlı binalarda, geniş bahçe ortamında sabah toprak ve spor terapisi ile enerjilerini dengeleyerek eğitime başlanarak, hatta aileleri de o doğal ortamlarda barınmaları için yöntem bulup, okula yürüme mesafesi ile servis sorununu kökten çözüp bu sırada çocuklara yürüyerek veya bisiklet ile okula gitmesini öğretebiliriz. Az insanın olduğu köyler mesela bu konuda çok sorunu çözer. Konu komşuda gözetler, bahçede, toprakta enerji atarken dengelenmiş olurlar. ŞEHİR TRAFİK SOKAK APARTMAN UYARANLAR ÇEVRESEL FAKTÖRLER bu çocukların artmasına ve sorunların büyümesine sebebler. Bursa Osmangazi ilçesinde Hafif otizmli birey 3326 Orta otizmli birey 1041 Ağır otizmli birey 126, Kestel'de bu sayı, hafif 314 orta ve ağır 103 Yıldrım'da Hafif 856 Orta 235 Ağır 27 Gürsu'da ise Hafif 158 Orta 13 Ağır 8 Geçen haftalarda Gürsu Ram müdürü Sayın Muammer Kurnaz bey ile görüşme yaptığımızda neler yapılabiliri konuşurken, bulunduğu okul o özel gereksinimli bireyler için çok uygun, doğa içinde olduğu ve bu çocuklarımızın böyle yerlere ihtiyacı olduğunda hem fikir olmak ve müdürümüz de çocuklar için güzel fikirlerini paylaşımı ile verimli bir toplantı ile sorunları yerinde çözmenin imkansız yeniden oluşum ile çok kısa sürede çözüme ulaşacağını paylaşmıştık. Özetle erken yaş ve aile eğitimi, doğa ortamlarında rehabilitasyon ve köy okullarının değişimi ile her şey kontrol altına alınır ve sorunlar çok büyük ölçüde çözülür. Tülay Gürel Özel Gereksinimli Bireysel Dernek Başkanı
Ekleme Tarihi: 31 Mart 2024 - Pazar

ŞEHİR MERKEZLERİNDEKİ OCEM UYGULAMA OKULLARI VE REHABILITASYONLAR KAPATILMALI.

ŞEHİR MERKEZLERİNDEKİ OCEM UYGULAMA OKULLARI VE REHABILITASYONLAR KAPATILMALI. Özel gereksinimli bireylerimizin gün geçtikçe sayısı artmakta. Otizmin görülme sıklığı üzerine yapılan bu çalışmanın ilk verileri 2000 yılında her 150 çocuktan 1'inin otizm tanısı aldığını gösteriyordu. Bu da geçtiğimiz 23 yılda otizmin görülme sıklığında %317 bir artışın olduğunu gösteriyor. %317 artış roparladıtılan birey sayısı. Bir de raporlandırılmayanlar var ve bu % 'desi daha fazla. Otizmli bireylerin eğitim ve tedavisi için eğitim kurumlar, rehabilitasyon merkezleri ve terapi merkezkeri sayısı hızla artıyor. Ve bu sektördeki terapiler ile enteresan şekilde fayda sağlayacağı söylense de, sonuc malesef hüsran. Sonucun hüsran olmasının sebebi bu terapiler faydasız olduğundan değil ancak bu terapi yada eğitimler hangi algı seviyesinde, hangi yaş gurubu ve hangi aile yapısına uygun bilgilendirilmesi yapılmıyor. HER KURUMDA DEĞİL AMA BİLGİ EKSİKLİĞİ ÇOK KURUMDA VAR. Çeşitliliğin çok olması, aileler için "acaba çözüm bu mu?" diyerek koşa koşa özel kurumlara gitmesi, ancak sürdürememesi hem terapilerin ve eğitimlerin faydasız olduğunu hem de ailelerin maddi ve manevi yorgunluklarının artması ile aile içerisinde maddi anlamda yetişememeden kaynaklanan kavga, tartışma ile huzursuz ortamları artırarak ailenin diğer bireyleri ile birlikte en başta özel gereksinimli bireylerin daha hırçın ve tahammülsüz olmasına sebeb oluyor . Neden aileler başladıkları eğitimleri sürdüremiyor ? Algısı olmayan bir bireyi var ve bu bireye o kadar çok yükleme yapıyor ki, ifade becerisi olmayan birey ne olduğunu bilmeden güvenli bağlanma ortamı oluşturulmadan kendini birilerinin kucağında bir sisteme dahilken buluyor. Bu durum çocuklarımızı o alanda huzursuz ediyor ve bu alana alışana kadar çok fazla duygu durum bozukluğu, kaygı yaşatıyor ve problem davranışları değişerek artıyor. Otizmli bireyler erken tanı ile tespit edilir olması ve tedavi (iyi olma hali) sürecinde eğitim ile desteklenmesi oldukça önemli ve erken yaş eğitimi ile raporu kalkan çocuklarımızda gün geçtikçe artıyor. Tanı konulduktan sonra rehabilitasyon, kreş ile başlayan eğitim süreci, anaokul da kaynaştırma, ilk, orta ve lise de kaynaştırma, özel bireyler sınıfı, destek eğitim, uygulama okullarında eğitim almaya başlıyorlar. Devlet okullarında sabahçı, öğlenci ve tüm gün eğitimler veriliyor, günde 4 yada 5 saat haftada 20 -25 saat eğitim alıyorlar. Rehabilitasyon eğitimleri ise haftada 8 saat bireysel, 8 saat gurup eğitimi ile rapor durumuna göre aktarabiliyor. Devletimiz en az 36 en fazla 41 saat okul ve rehabilitasyon eğitimi verilirken, halk eğitim, belediyeler, geçlik ve spor bakanlıklarımızda özel gereksinimli bireylerimiz için ücretsiz bir şekilde farklı saatlerde eğitimler veriyor. Bu ders sayısı özel gereksinimli bireyler için yapılan araştırmalar sonucu makaleler de yayınlanan eğitim destek saati sayısına eş değer. Ve devlet bireylerimize servis yemek imkanları da sağlıyor ücretsiz bir şekilde. Ancak algısı olmayan bireylerin eğitim alırken yaşadıkları problemler say say bitmiyor. Öncelikle ifade becerisi olmayan bireylerimiz uyaranlara takılıyor. Yani evden başlayarak her alanda onları uyaran sayısız şey var bu uyaranlar onların bir şeylere takılmasını ve o ona ulaşmak isterken hırçın, ağlayan, bağıran çocuğunuzu bir başka uyaranlı alana götürüyoruz. İşte kavram karışıklığı artan çocuk ifade de edemediği için gün geçtikçe saldırgan, huzursuz ve belli bir yaştan sonra ailenin kontrol edemediği, kendine, aileye ve çevreye zarar veren bireyler olmasına sebeb oluyor. Devlet okullarına uygulama okullarına giderken servis kullanan çocuklarımızın serviste başlıyor yaşadıkları olumsuz olaylar. Servisler her bireyi kapısının önünden almak zorunda yönetmelikteki hakları bu şekilde olmasına rağmen, servis şoförleri buna uymuyor (hepsi değil ama uymayan çok fazla) Çocuk okula gitmek için evden servise bineceği alana kadar yürüyor. Çevrede onun ilgisini çeken birçok şey ile karşılaşıyor ve onları almak istiyor. Mesela; bakkal yâda market gören çocuklar içeriye girdiklerinde herşeye koşuyor, istediklerini almak her defasında maddi olarak mümkün olmuyor. Mümkün olsa da aldığı herşey ona zarar veren kapalı, ağır metal ihtiva eden, kimyasal koruyucular ile raf ömrü uzatılan, renklendiriciler ile cazip hale getirilen her ürün zaten ağır metaler savaşan bedenlerini arıtmak gerekirken, artırıyor. Beslenmesi çok dikkat edilmesi gereken bir konu olmasına rağmen, bu çocuklar kapalı yâda açık içeriği bedenlerindeki zararlı ve fazla olanları artırıyor ve problem daha sokak kapıdan çıktığımız anda artmaya başlıyor. Servislerde her biri ayrı bir özel gereksinimli birey, kendi takıntıları ile garip sesler çıkarıyor, bağırıyor, ağlıyor yâda hareketler yapıyor. Bu bireylerimiz olumlu yâda olumsuz hangi olayı sık tekrar ile görür ise örnekleme yapıyor, taklit ediyor ve huy haline getiriyor. Kapıdan alınmayan çocuklar, servis şoför ve gölge destekçilerin bilgi ve deneyim eksiklikleri, aynı zamanda kendi dertleri, uygunsuz kıyafetleri, yaptıkları işin ehemmiyetine varamamaları, sanki onlara bizim çocuklarımızı azarlama, bağırma, gereksiz disiplin etme görevi verilmiş gibi, orda burda öğrendiklerini uygulamayla başlayan gün SOKAKTAN BAŞLAYAN OLUMSUZ UYARANLARDAN SONRA EĞİTİM ALANINA GİDENE KADAR İKİNCİ BÜYÜK PROBLEM İLE MÜCADELESİ BAŞLIYOR. Haycana yapılmayan muamele ile itilip, çekilerek bindirme, indirme, gereksiz stresli ses ile sözlü uyarı birde aileleri yargılama görevini üslenen şoförler ve gölgeleri. Evet, çocuğumuz eğitim alanındaki problemler ile karşılaşmak için ikinci aşamadan üçüncü aşamaya geldi. Okul binasına alınan çocukları ilk, orta ve lise yaş gurubunu bekleyen, sabrı tükenmiş, yaptığı işi silah zoru ile yaparmış gibi olan öğretmenlerin içinde parmak ile sayılacak kadar az hakkı ile yapanlar alıyor bol bol uyaranlı alana. Bekleme odasında öğretmen bekleyen bir çok çocuk yâda öğretmeni kapıda karşılıyor hakkı ile yapanlar, sınıflara götürüyor. Otizm uygulama ve özel bireyler sınıflarında dört öğrenci iki öğretmen şeklinde eğitim verilir. Farklı ırktan ve dil becerileri ırkın dili olan 4 insan ve iki tane Türk öğretmen , algılanması normal bireyleri bir sınıfa koyduğumuz da , öğretmen normal 4 farklı bireylere Türkçe öğretmesi ne kadar sürede mümkün olur? 4 otizmli çocuk yaş ve mental yapıları birbirine yakın olduğu düşüncesi ve kararı ile aynı sınıfta eğitime başlıyoruz. Öğrtmen talimatlarını algılamayan 4 birey, başlıyor kendi takıntıları ile sınıf içi etkinliğe, günlük yaşam becerileri kazanamamış bireyler güne çiş, kaka yaparak eşlik ediyor, her birinin bu ihtiyacını gidermede geçen zaman belki bir iki yıl yarım gün eğitim saatini bitiriyor. Fiziksel ve mental eksikliklerden kaynaklı uyumlu bir saat geçirmesi kesinlikle mümkün olmayan dört birey iki öğretmene emanet ve içeride neler yaşanıyor aileler bir haber. Biz anneler artık kapı açılmaz ise camdan, çatıdan gözlem yöntemleri geliştirmek zorunda kalıyoruz. Meselâ ben oğlum eğitime girdiği andan itibaren öğretmenlerin sosyal medya aktifliği ders saatlerinde hep takip ederim. Aktif olmasa bile içeride uygun zemin, uygun materyal, ihtiyaçlarını giderecek uygun günlük yaşam ihtiyaçlarına erişim yok. Sınıflar bu çocukların ihtiyacını kolaylıkla giderecek şekilde değil de, idare et olana razı ol şeklinde malesef. Öğretmenlerimizden bir kısmı ama çok az bir kısmı olanaklar bu kadar kısıtlı iken sorunlara çözüm yöntemi bulabiliyor ve çok ama çok büyük kısmı eğitim saatlerini anne babalara mola saati gibi başını beklerken, birçok hırçın, aşağılayıcı, hatta artık medyada paylaşılanlardan da fark edildiği gibi vuran, sürükleyen, ittekleyenlerde var. Öğretme yöntemi olarak geliştirilen çin işkencesi gibi, masa başındaki öğretmen elinde mini elektrik akımı veren bir cihaz, çocuğun bacakları bacakları arasında sıkışmış, mini mini şok dalgaları ile, sessiz durma öğretisi öğretme, algı açma yöntemi. Korku ile öğretme yöntemi evde problem davranış çıkaran, arttıran yöntemler olduğu bilinmiyor nedense. Okula gidecez kelimesini duyduğunda kıyametler koparan çocuklar ve eğitim sistemi... Gelelim öğretmenlerimizin hoş olmayan bir hatasına daha. Kıyafetleri malesef. Şimdi düşünelim anaokul veya ilk öğretim öğrencisi özel birey birşey istiyor anlatamıyorda, dil becerisi olmadığından dolayı. Başlıyor kendini yere atmaya, sürünmeye. Kucaklanıp yada eğilip elinden tutularak uzaklaştırmak gerekiyor, yâda çiş kaka yaptı, kustu diyelim. Elini yüzünü yıkaması, üstünün değişmesi, altının temizlenmesi gerek. Mini boy, dekolte kıyafetler ve topuklu ayakkabılar ile öğretmenler üzerleri kirlenecek diye bu görevde destek vermek yerine, bazı kadınlar vardır, hoşuna gitmeyen birşeyler yaptığında çocuğu ya avaz avaz bağırır yada aşağılar küçümser, kötü sözler söyler ya, onlar gibi davrananlar çok. Nadiren iyi davrananlar olmakla birlikte onlar da belirli bir süre sonra meslek hastalığı gibi görev bilinci kaybetme yaşanıyor. Haklı oldukları yerler var tabi, 4 özel gereksinimli birey, eksik malzeme, uygunsuz ortam, bıkmış, tükenmişlik sendromu yaşıyorlar. Bir toplantıda dinlemiştim, yurtdışında öğretmenler günlük ihtiyaçlarını karşılamaktan da sorumlular diye. Tuvalet ihtiyacı, bez temizleme, kıyafet değiştirme gibi. Bizim ülkemiz de bu işleri yapmak için anne dışarıda bekler yâda ücretli bu görevi yapacak insanlar vardır. Bir kısım anne tüm gününü eğitim kurumlarının kapısında bekler. Birde büyük yaş gurubu, orta ve lise gurubu çocuklarımız var. Öğretmen giyim kuşamından tahrik olan, dürtüsel problem yaşayan. Her öğretmene olumsuz tepki vermeyen bireyler bazılarına dokunmak ve değmek için fırsat kollarlar. Erken yaş eğitimi ile çocukların temas konusunda problemi çözümlendiğinde, çocuklar , ergen yâda gençler öğretmene dokunurken şiddet gösterir gibi davranır ve evet şimdi dürtü kontrolü yok, şiddet davranışı çok damgası ile antidepresan miktar artışı ile çocuğu okula getirmesin diye veliye baskı... Yüzlerce çeşit eğitim modeli var, bunlardan bir tanesi yâda birkaç tanesi ile birşeyler yapmaya çalışan, çalışmayan böyle gelişi güzel devam ediyor. Uygulama okullarında eğitim ve terapi alanları çok güzel. Konya'da bir kurum var, SOBE. SELÇUKLU OZİMLİ BİREYLER EĞİTİM VAKFI. Alan olarak eş değer bir çoğu da daha güzel olan uygulama okullarında eğitim alan bireylerde mezun sayısı çok az iken bu kurumda mezun sayısı çok ve problem gün geçtikçe azalıyor. Erken yaş eğitimi, aile eğitimi, aile, eğitimci, birey iş birliği ile mutlu birey, aile, eğitimci modellemesi ile değişim sağlanmalı yâda tamamen kapatılmalı. Uygulama okullarında herkes gün sonunda çok yorgun, bıkmış, usanmış. En büyük sıkıntı ise annede, neden doğurdun bu çocuğu diye boşayanlar, dövenler, terk edip hayatını yaşayanlar. Aileden başlayarak akraba ve komşulara düşen görev de anneye acıyarak bakan gözler, gereksiz saçma sapan akıl vermeler, yargılama ve ALLAH YARDIMCIN OLSUN DEMELER. Sen kul olarak yardım etmen gerektiğini unutma, Allah'ın işine karışma derim ben . Rehabilitasyon merkezleri daha da vahim durumda, bir saat ders ücreti 2024 yılında en düşüğü 800 tl den başlayarak, terapi şekli, merkez eşitliğine göre 2000-3000 tl ye varan 40 dk danışmanlık veya eğitimler. İlk 10-15 dk uyum süreci ile geçiyor. Kitap ve eğitim teknik terimleri ile aileye nutuk verenlerden oluşuyor. Çocuklarda kavram karışıklığı, ışık, ses, görsellere karşı hassasiyet varken ilgisini çekecek yüzlerce materyal içinde tercih ve planına göre verilecek eğitimde, çocuk ilgisi olana hışınırken ulaşamamasından kaynaklı problem davranış ve antidepresan ihtiyacı doğuyor. Kullanıyor ise doz artışı. Söylenen sözler ise aileye talimat almıyor oysa çocuk ortamda ilgisini çekeni almak, onla oynamak için ifade edemedikce bağırıyor, ağlıyor. Aile çocuğu bilmiyor eğitimciler hem çok sık değişiyor hemde aile ile eğitim sürecinde güvenli bağlanma kısım sorununu çözmeden kapıdan eğitimciye teslim ile karmakarışık bir durumla karşılaşan çocuklar. Eğitimcinin değişmesi her hafta başka öğretmenin eğitime girmesi daha da vahimi gurup eğitimlerine servislerde ki destek için gelen ablaların öğretmenimiz diye eğitime girmeleri. Daha yazılacak, devletimizin aylık en az 40-50 bin tl kadar bir bireye yaptığı masrafı çöpe götüren bir hata ile kapatayım. Rehabilitasyon merkezi kapılarında, güvenlik kamerasından çocuğun geçirilmesi ile başlar gün. Bebek arabasına oyuncak bebek yatırılıp, kameradan geçip devletten ödeneği alan kurumlar ve bu ödeneği paylaşan aileler. Araç alma için verilen destekte ise bayiler 80.000 bin tl den başlayarak önce alabilme koşulu öne sürüyorlar. Bunu vermez isen araç alman için 6-8 ay beklemek zorundasın araç yok. Verirsen var ama. Okullar, rehabilitasyon merkezleri daha servise binerken çöpe atmaya başlıyor aile içinde bu bireylere verilmeyen devletin verdiği destekleri. Bir de sanki hizmet ettiklerinin karşılığını almıyormuş gibi, aileye karşı bir üstünlük bir aşağılama hareketleri, müdürden servis görevlisine kadar. Taktir edilecek kurumlar yok mu? Var tabi ki Ankara Hacı Şahin Rehabilitasyon Merkezi sahibi Sayın Hacı Şahin bey, eğitimde aile eğitimin şart ve çocuğu analiz ederken aile içi görevlendirme için eğitim kitabı hazırlamış. Ben Ankara, İstanbul, Eskişehir, Konya ve son olarak Bursa'da bu alan da derin analizler yapan belediyeden gençlik spor, halk eğitimden devlet okullarına kadar her alanda sürekli araştırma yapan kurum gezen biriyim. Sapanca'da bir basit, doğa içinde ismide Doğa Otizm, Ankara'da Hacı Şahin bu konu da Türkiye'ye örnek olmalı ve bu çocuklar için doğal ortamlarda, uyaranlardan uzak, erken yaş eğitimi ile yatay basit tek katlı binalarda, geniş bahçe ortamında sabah toprak ve spor terapisi ile enerjilerini dengeleyerek eğitime başlanarak, hatta aileleri de o doğal ortamlarda barınmaları için yöntem bulup, okula yürüme mesafesi ile servis sorununu kökten çözüp bu sırada çocuklara yürüyerek veya bisiklet ile okula gitmesini öğretebiliriz. Az insanın olduğu köyler mesela bu konuda çok sorunu çözer. Konu komşuda gözetler, bahçede, toprakta enerji atarken dengelenmiş olurlar. ŞEHİR TRAFİK SOKAK APARTMAN UYARANLAR ÇEVRESEL FAKTÖRLER bu çocukların artmasına ve sorunların büyümesine sebebler. Bursa Osmangazi ilçesinde Hafif otizmli birey 3326 Orta otizmli birey 1041 Ağır otizmli birey 126, Kestel'de bu sayı, hafif 314 orta ve ağır 103 Yıldrım'da Hafif 856 Orta 235 Ağır 27 Gürsu'da ise Hafif 158 Orta 13 Ağır 8 Geçen haftalarda Gürsu Ram müdürü Sayın Muammer Kurnaz bey ile görüşme yaptığımızda neler yapılabiliri konuşurken, bulunduğu okul o özel gereksinimli bireyler için çok uygun, doğa içinde olduğu ve bu çocuklarımızın böyle yerlere ihtiyacı olduğunda hem fikir olmak ve müdürümüz de çocuklar için güzel fikirlerini paylaşımı ile verimli bir toplantı ile sorunları yerinde çözmenin imkansız yeniden oluşum ile çok kısa sürede çözüme ulaşacağını paylaşmıştık. Özetle erken yaş ve aile eğitimi, doğa ortamlarında rehabilitasyon ve köy okullarının değişimi ile her şey kontrol altına alınır ve sorunlar çok büyük ölçüde çözülür. Tülay Gürel Özel Gereksinimli Bireysel Dernek Başkanı
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.