Mücahit GÜLER
Köşe Yazarı
Mücahit GÜLER
 

Bağlılık Mı, Bağımlılık Mı, Bağımsızlık Mı?

Bağlılık Mı, Bağımlılık Mı, Bağımsızlık Mı? Dostlar bu haftaki yazımızda ihmal edilen bir konuyu ele aldık. Bağlılık vasat(orta yol), bağımlılık ifrat(aşırıya kaçmak), bağımsızlık ise tefrittir(herhangi bir yere aidiyetin olmaması). Bağlılık; bir davaya, kuruma veya insana karşı gösterilen sevgi, saygı ile duyulan içten yakınlık durumudur. Bağlılığı temelde üç etken belirler. Bunlar; fikir, söylem ve eylem birlikteliği varsa bağlılık var demektir. Bir yerde fikir kısmını İslam, söylem kısmını tevhid ve eylem kısmını İslami hareket metodu inşa ediyorsa o kuruma/davaya bağlılıkta bir problem olmaz. Bu üç başlık ana konulardır. Bu kısımları kaliteli olan bir kurum, bağlılığa değer bir yer olmaktadır. Oradan ayrılmamak için tüm gayretimizle sarılıp mücadelemizi verip işimize bakacağız. Bağımlılık, zevke neden olan madde veya davranışların artan miktarlarda tekrarlanmasıyla oluşan biyopsikososyal bir bozukluktur. Bağımlılığın zararı öncelikle bireyin kendisinedir, sonra da çevresinedir. Biyoloji: davranış bozukluğuna sebep olmaktadır, Psikoloji: duygusal ve ruhsal problemlere sebep olmaktadır, Sosyal: toplum içinde normal davranamamaktadır. İnsanlar sürekli kendinden rahatsız olacaktır. Bu tarz insanlar ancak kendi gibi bağımlı olanlar ile anlaşabilir. Kendileri gibi düşünmeyen insanların bağlılıklarını zayıf bulacakları için onları sürekli kontrol altına almak isteyecekler; onlar gibi düşünmeyenleri, konuşmayanları baskı kurarak boğmaya, çıldırtmaya çalışacaklar. Bunu da faziletmiş gibi anlatacaklar. Bağımlılık olan bir yerde kural ve mantık olmaz, konular ancak duygusal yöntemlerle halledilir. Bağımlı olan bir yer kendisini ifade edemez, duygu patlaması yaşar, eleştiriyi kişiliğine ve hizmete bir saldırı olarak kabul eder. Bir noktaya odaklanırlar, herkesi de oraya bakmalarını isterler. Oraya niçin bakılması gerektiğini sorgulayanları ise hedef tahtasına oturtup bağlılığın(aslında bağımlılığın, mankurtlaştırmanın-bilinçsiz köle olmanın) fazileti anlatılır. Bağımlı olan bir yer, sorgusuz sualsiz itaat edilmesini isterler. Allah Resul’üne soru soran ümmetin, bugün ön plana çıkan birini sorgulamasının uygun olmadığını söyleyen ümmeti olduk. Nereden nereye evrildik! Fikir, söylem ve eylem konularında ittifak varsa geri kalan konuların nasıllığına müdahale etmek bağımlılığa sebep olmaktadır. Şahsiyete, karaktere, kişiliğe zarar verilmektedir. Ahlaken münafıklaşmaya kapı aralamaktır. Bu üç alanın dışında kalan noktalara müdahale etmek kişiliksizleşen, şahsiyetsizleşen insan profili meydana getirmektedir. Kimlik bilincini kaybeden insanın mekanikleşerek bir robottan farkı kalmayacaktır. İzin verildiği kadar, konuşması gerektiği kadar konuşacak, kendi fikrini ifade etmek yerine kendisinden istenilen fikirleri ifade edecek, kendi duygu ve düşüncelerini davranışlarına yansıtmak yerine bağımlı olduğu yerin duygu ve düşüncelerini davranışlarına yansıtacaktır. Kısacası kendisine emanet edilen bedenin içinde artık kendisi değil, bir başkası olacaktır. Sonuç itibariyle ne yapalım, bir yere bağlı olmayalım mı? Bireysel bir din anlayışıyla bağımsız mı yaşayalım dediğinizi duyar gibiyim. Elbette bağlı olduğumuz bir yer olabilir. Ama bağımlı değil, bağlı kalalım. Köle değil, birey olalım. Kişiliksizleşen biri değil, şahsiyetli ve karakterli biri olalım. Bakıldığında kaypak, dengesiz, mankurt birini değil, Allah’ı hatırlatan biri olalım. Orta yolu tutturup ifrat ve tefritten uzak durarak işimize bakalım. Yalnızca Allah’a kul olalım, şahıslara değil. Mücahit GÜLER
Ekleme Tarihi: 10 Nisan 2021 - Cumartesi

Bağlılık Mı, Bağımlılık Mı, Bağımsızlık Mı?

Bağlılık Mı, Bağımlılık Mı, Bağımsızlık Mı? Dostlar bu haftaki yazımızda ihmal edilen bir konuyu ele aldık. Bağlılık vasat(orta yol), bağımlılık ifrat(aşırıya kaçmak), bağımsızlık ise tefrittir(herhangi bir yere aidiyetin olmaması). Bağlılık; bir davaya, kuruma veya insana karşı gösterilen sevgi, saygı ile duyulan içten yakınlık durumudur. Bağlılığı temelde üç etken belirler. Bunlar; fikir, söylem ve eylem birlikteliği varsa bağlılık var demektir. Bir yerde fikir kısmını İslam, söylem kısmını tevhid ve eylem kısmını İslami hareket metodu inşa ediyorsa o kuruma/davaya bağlılıkta bir problem olmaz. Bu üç başlık ana konulardır. Bu kısımları kaliteli olan bir kurum, bağlılığa değer bir yer olmaktadır. Oradan ayrılmamak için tüm gayretimizle sarılıp mücadelemizi verip işimize bakacağız. Bağımlılık, zevke neden olan madde veya davranışların artan miktarlarda tekrarlanmasıyla oluşan biyopsikososyal bir bozukluktur. Bağımlılığın zararı öncelikle bireyin kendisinedir, sonra da çevresinedir. Biyoloji: davranış bozukluğuna sebep olmaktadır, Psikoloji: duygusal ve ruhsal problemlere sebep olmaktadır, Sosyal: toplum içinde normal davranamamaktadır. İnsanlar sürekli kendinden rahatsız olacaktır. Bu tarz insanlar ancak kendi gibi bağımlı olanlar ile anlaşabilir. Kendileri gibi düşünmeyen insanların bağlılıklarını zayıf bulacakları için onları sürekli kontrol altına almak isteyecekler; onlar gibi düşünmeyenleri, konuşmayanları baskı kurarak boğmaya, çıldırtmaya çalışacaklar. Bunu da faziletmiş gibi anlatacaklar. Bağımlılık olan bir yerde kural ve mantık olmaz, konular ancak duygusal yöntemlerle halledilir. Bağımlı olan bir yer kendisini ifade edemez, duygu patlaması yaşar, eleştiriyi kişiliğine ve hizmete bir saldırı olarak kabul eder. Bir noktaya odaklanırlar, herkesi de oraya bakmalarını isterler. Oraya niçin bakılması gerektiğini sorgulayanları ise hedef tahtasına oturtup bağlılığın(aslında bağımlılığın, mankurtlaştırmanın-bilinçsiz köle olmanın) fazileti anlatılır. Bağımlı olan bir yer, sorgusuz sualsiz itaat edilmesini isterler. Allah Resul’üne soru soran ümmetin, bugün ön plana çıkan birini sorgulamasının uygun olmadığını söyleyen ümmeti olduk. Nereden nereye evrildik! Fikir, söylem ve eylem konularında ittifak varsa geri kalan konuların nasıllığına müdahale etmek bağımlılığa sebep olmaktadır. Şahsiyete, karaktere, kişiliğe zarar verilmektedir. Ahlaken münafıklaşmaya kapı aralamaktır. Bu üç alanın dışında kalan noktalara müdahale etmek kişiliksizleşen, şahsiyetsizleşen insan profili meydana getirmektedir. Kimlik bilincini kaybeden insanın mekanikleşerek bir robottan farkı kalmayacaktır. İzin verildiği kadar, konuşması gerektiği kadar konuşacak, kendi fikrini ifade etmek yerine kendisinden istenilen fikirleri ifade edecek, kendi duygu ve düşüncelerini davranışlarına yansıtmak yerine bağımlı olduğu yerin duygu ve düşüncelerini davranışlarına yansıtacaktır. Kısacası kendisine emanet edilen bedenin içinde artık kendisi değil, bir başkası olacaktır. Sonuç itibariyle ne yapalım, bir yere bağlı olmayalım mı? Bireysel bir din anlayışıyla bağımsız mı yaşayalım dediğinizi duyar gibiyim. Elbette bağlı olduğumuz bir yer olabilir. Ama bağımlı değil, bağlı kalalım. Köle değil, birey olalım. Kişiliksizleşen biri değil, şahsiyetli ve karakterli biri olalım. Bakıldığında kaypak, dengesiz, mankurt birini değil, Allah’ı hatırlatan biri olalım. Orta yolu tutturup ifrat ve tefritten uzak durarak işimize bakalım. Yalnızca Allah’a kul olalım, şahıslara değil. Mücahit GÜLER
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.