Mücahit GÜLER
Köşe Yazarı
Mücahit GÜLER
 

Hız Ve Haz Çağının Problemlerine Bir Çözüm Yolu: İsar Kavramı

Hız Ve Haz Çağının Problemlerine Bir Çözüm Yolu: İsar Kavramı Modern hayatın olumsuz bir getirisi de insanı bencilleştirmesi ve bireyselliği hâkim kılmasıdır. Kendini dünyanın merkezine koyan, fedakârlıktan uzak, sadece kendisi için yaşayan bireylerden oluşan toplumlarda genel anlamda huzurdan söz edilemez. Bir başka açıdan bakıldığında modern hayat, haz ve hıza ayarlıdır. Aynı zamanda mekanik bir gerçekliğin işgali altındadır. Rol karmaşasının ve kimlik bunalımının yaşandığı, özellikle kutsallarla sorunlu olduğu kadar kendini kutsallaştıran insanların olduğu bir dönemin içerisindeyiz. Bunun neticesinde kişiliği ve karakteri bozulan insanlar yetişmektedir. Cimriliğin fazilet, fedakarlığın ise aptallık olarak algılandığı bir dönemden geçmekteyiz. Yakındığım cimrilik maddi cömertliğin olmaması değildir; duygu, düşünce ve davranış cimriliğinden de bahsediyorum. Nitekim bu ikincisi, maddi cimrilikten daha önemli bir konudur. Dikkat ederseniz kelimelere yüklenilen duygular azaldı, insanlarla duygusal bağ kurmak istemiyoruz veya çekiniyoruz. İnsanlar birbirini dinlemek yerine duymayı, anlamak yerine söylenmeyi tercih eder oldu. Düşünce birliğini gündemimize dahi almıyoruz. Sadece düşüncelerden dolayı insanları ötekileştiriyoruz, insanları kendimizden tecrit ediyoruz. Duygu ve düşünce dünyamızın darlığı ise bizleri daraltıp davranış bozukluğuna sebep olmaktadır. Sonuç olarak duygu ve düşüncesini kutsal kabul eden, rüzgarın sürüklediği yaprak misali modern akımın kulu gibi davranan, egoistleşen ve narsistleşen insanlar meydana geldi. Hız ve haz bağımlısı olan insana Kur'an "İsar" kavramıyla yol göstermektedir. İsar, kardeşinin ihtiyacını kendi ihtiyacına tercih etmesidir. Yani kardeşinin bir ihtiyacı varsa kendi problemini bir kenara bırakıp önce onun problemini çözme ahlakına "İsar" denir. İsar kavramı, insana olgu ve olaylar karşısında düşünmeyi, empati yoluyla duyguyu hissetmeyi, 'ben' değil 'biz' olmayı öğretir. Başkalarını kendine tercih etme ilkesi Müslüman karakterin inşasında çok önemlidir. Toplumsal bunalıma, kimlik karmaşasına çözüm üretmeyi, problemler karşısında aktif olma bilincini aşılar. İsâr, ulvi bir duygu, yüksek bir haslet ve insanlar arasındaki sevgi, saygı, merhamet, şefkat ve kardeşliğin güzel bir tezahürüdür. Sosyal dayanışmanın hâkim olduğu fertlerden oluşan toplumda huzur ve mutlu bir hayat sürülür. Paylaşma şuuruna ermemiş, sadece kendini düşünen, kendi çıkarları peşinde koşan biri insan olmayı öğrenememiş demektir. Sonuç olarak hız ve haz çağının getirdiği problemlerden kurtulmanın bir yolu İsar kavramını karakterimize yansıtmaktan geçiyor. İnsanların duygu ve düşüncelerini dertlenerek çözüm üretenlerden olalım, kendimiz de onlarla duygu ve düşüncelerimizi paylaşmaktan korkmayalım. Yalnızlaşan veya yalnızlaştıranlardan değil, birleşen ve birleştirenlerden olalım. Diğer insanların sıkıntılarını hissedip düşündüğümüz oranda insanlığı öğreneceğiz ve bu çağın hastalığından bir nebze de kendimizi korumuş olacağız. İnsan insana dert değil deva olmalıdır. Rabbim bizleri deva olan kullarından eylesin.
Ekleme Tarihi: 20 Haziran 2021 - Pazar

Hız Ve Haz Çağının Problemlerine Bir Çözüm Yolu: İsar Kavramı

Hız Ve Haz Çağının Problemlerine Bir Çözüm Yolu: İsar Kavramı Modern hayatın olumsuz bir getirisi de insanı bencilleştirmesi ve bireyselliği hâkim kılmasıdır. Kendini dünyanın merkezine koyan, fedakârlıktan uzak, sadece kendisi için yaşayan bireylerden oluşan toplumlarda genel anlamda huzurdan söz edilemez. Bir başka açıdan bakıldığında modern hayat, haz ve hıza ayarlıdır. Aynı zamanda mekanik bir gerçekliğin işgali altındadır. Rol karmaşasının ve kimlik bunalımının yaşandığı, özellikle kutsallarla sorunlu olduğu kadar kendini kutsallaştıran insanların olduğu bir dönemin içerisindeyiz. Bunun neticesinde kişiliği ve karakteri bozulan insanlar yetişmektedir. Cimriliğin fazilet, fedakarlığın ise aptallık olarak algılandığı bir dönemden geçmekteyiz. Yakındığım cimrilik maddi cömertliğin olmaması değildir; duygu, düşünce ve davranış cimriliğinden de bahsediyorum. Nitekim bu ikincisi, maddi cimrilikten daha önemli bir konudur. Dikkat ederseniz kelimelere yüklenilen duygular azaldı, insanlarla duygusal bağ kurmak istemiyoruz veya çekiniyoruz. İnsanlar birbirini dinlemek yerine duymayı, anlamak yerine söylenmeyi tercih eder oldu. Düşünce birliğini gündemimize dahi almıyoruz. Sadece düşüncelerden dolayı insanları ötekileştiriyoruz, insanları kendimizden tecrit ediyoruz. Duygu ve düşünce dünyamızın darlığı ise bizleri daraltıp davranış bozukluğuna sebep olmaktadır. Sonuç olarak duygu ve düşüncesini kutsal kabul eden, rüzgarın sürüklediği yaprak misali modern akımın kulu gibi davranan, egoistleşen ve narsistleşen insanlar meydana geldi. Hız ve haz bağımlısı olan insana Kur'an "İsar" kavramıyla yol göstermektedir. İsar, kardeşinin ihtiyacını kendi ihtiyacına tercih etmesidir. Yani kardeşinin bir ihtiyacı varsa kendi problemini bir kenara bırakıp önce onun problemini çözme ahlakına "İsar" denir. İsar kavramı, insana olgu ve olaylar karşısında düşünmeyi, empati yoluyla duyguyu hissetmeyi, 'ben' değil 'biz' olmayı öğretir. Başkalarını kendine tercih etme ilkesi Müslüman karakterin inşasında çok önemlidir. Toplumsal bunalıma, kimlik karmaşasına çözüm üretmeyi, problemler karşısında aktif olma bilincini aşılar. İsâr, ulvi bir duygu, yüksek bir haslet ve insanlar arasındaki sevgi, saygı, merhamet, şefkat ve kardeşliğin güzel bir tezahürüdür. Sosyal dayanışmanın hâkim olduğu fertlerden oluşan toplumda huzur ve mutlu bir hayat sürülür. Paylaşma şuuruna ermemiş, sadece kendini düşünen, kendi çıkarları peşinde koşan biri insan olmayı öğrenememiş demektir. Sonuç olarak hız ve haz çağının getirdiği problemlerden kurtulmanın bir yolu İsar kavramını karakterimize yansıtmaktan geçiyor. İnsanların duygu ve düşüncelerini dertlenerek çözüm üretenlerden olalım, kendimiz de onlarla duygu ve düşüncelerimizi paylaşmaktan korkmayalım. Yalnızlaşan veya yalnızlaştıranlardan değil, birleşen ve birleştirenlerden olalım. Diğer insanların sıkıntılarını hissedip düşündüğümüz oranda insanlığı öğreneceğiz ve bu çağın hastalığından bir nebze de kendimizi korumuş olacağız. İnsan insana dert değil deva olmalıdır. Rabbim bizleri deva olan kullarından eylesin.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.