Mücahit GÜLER
Köşe Yazarı
Mücahit GÜLER
 

İdeolojilerin yetiştirdiği insanların hatalarının faturasını dine ödettiremezsiniz!

İdeolojilerin yetiştirdiği insanların hatalarının faturasını dine ödettiremezsiniz! Bu çağın insanının anlayamadığı konulardan bir tanesi de dinin sosyal hayata nasıl yansıyacağı meselesidir. Din merkezli bir hayat yaşayınca dünyaya düzen ve adaletin geleceği iddiası Müslümanların en büyük iddiasıdır. Fakat çağın insanının duygu, düşünce ve davranışı çok fazla yozlaştırıldığı için dinin olgun insan iddiası ile çağın problemli insanı arasındaki fark anlaşılmamaktadır. Ve bu problemli insan modeline bakıp dinin emirlerini yanlışlayan, inkar eden, hatalı gören düşünceler ve fikirler meydana geldi. Bu hafta bu konuyu detaylı bir şekilde irdeleyeceğiz. Problemli insan modelinin suçu din mi, beşeri ideolojiler mi ona bakacağız? İnsana duygu, düşünce ve davranış bütünü kapsamında eğitim verilmesi gerekiyor. İnsan eğitiminde sadece davranışa odaklanmak eksik bir eğitim olur. Duygu ve düşünce dünyası eğitilmeyen insanın suç makinesine dönüşmesi kaçınılmazdır. Özelde ülkemiz, genelde de Müslüman toplumlarda genellikle duygu ve düşünce eğitimi verilmiyor, sadece davranış eğitimi üzerinde duruluyor. Halbuki hiçbir davranış, duygu ve düşünceden bağımsız hareket etmediği halde duygu ve düşünceye değer vermeden sadece davranış eğitimi üzerinde durmak akıl işi midir? Toplumda işlenen suçların temelinde egoizmi, ihtirası, kin ve nefreti, insana değer vermemeyi ve insanı aşağılamayı çok net görebiliyoruz değil mi? Duygu yönetimini öğrenemeyen kişi olumsuz duygularının esiri, olumlu duygularının bağımlısı olur. Düşünce yönetimini öğrenemeyen kişi kendisi gibi düşünmeyeni tekfir(dışlar) eder, kendisi gibi düşünenin ise taassubu olur. Davranış yönetimini öğrenemeyen kişi severken de söverken de şiddet uygular. Böyle problemli insan modelini kim meydana getirdi? Bu insanlar dinin eğitim kurumlarından geçerek mi bu hale geldiler, beşeri ideolojilerin eğitim kurumlarından geçerek mi hale geldiler? Suçu işleyen suçlu olduğu kadar kişiyi, suça iten etkenler de suç kapsamına dahil edilmiyor mu? Böyle problemli biri, Müslüman kimliğini taşıyınca en ufak bir yanlışta faturayı hemen dine yansıtmaya çalışanlara şunu söylemek istiyorum: Bu insanlar suçu işleyince ceza aldıklarında onları bu hale getiren sistem neden ceza almıyor? Sonuçta insanları bu duruma getiren şey din değil, sizin sisteminizdi. Sistemsel hata da her ne olursa olsun susmayı tercih edenler, bir müslümanın en ufak bir yanlışında ortalığı yangın yerine çevirmenin ahlaki bir tarafı var mı? İnsani hataları ibadet kapatmaz. Duygu, düşünce ve davranış kontrolünü sağlamayan biri yapacağı ibadetler ile kendisini düzeltmesi çok zordur, ibadetler bu eksikliği çözemez. Beşeri ideoloji fabrikasından 15-20 yıllık bir eğitim ile bozulan bir insana dinimiz bir anda nasıl çözüm üretebilir? Egoları şişirerek milyonlarca tanrılar meydana getirdiniz. Güzel ahlak ile değil, ihtiraslar ile birbiriyle yarışan bir toplum meydana getirdiniz. Yükselmenin yolunu birbirine değer vererek değil, birbirini harcayarak, ezerek olacağını öğrettiniz. Şimdi bu insanların faturasını bu sistem değil de din mi ödeyecek? 2020 yılı TÜİK ve Wikipedia verilerinden birkaç örnek vereceğim. Her yüz bin insandan 390'ı cezaevine giriyor. Yılda yaklaşık 2000 insan silahla öldürülüyor. Hırsızlık vakası bir yıl içinde yaklaşık 405.400 civarındadır. Adam yaralama ise bir yıl içinde yaklaşık 23.000 civarındadır. Her yıl yaklaşık 500 kadın cinayeti meydana gelmektedir. Son 10 yılda yaklaşık 250 bin çocuk istismara uğramış. Bu vahşet tablosu dinin eseri değil, bu sistemin eseridir. Bu sisteme bu suç tablosunun hesabı neden sorulmuyor? Son yüzyılda insanlığı getirdiği noktayı vahşet tablosunda çok net görüyoruz. Artık düşünmenin vakti gelmedi mi? Konunun sıkıntılı bir tarafı da problemli insan modeline bakıp İslam'ın ilkelerinin gerçekliğini inkar etmektir. Hakikat yanlış bir örnek üzerinden değil, doğru bir örnek üzerinden değerlendirilmelidir. Din bu insanları eğitemez veya artık bu insanlar düzelmez, battı balık yan gider düşünceleri doğru değildir. İnsanların düzelmesinin yolu önce duygu, düşünce ve davranış eğitimini kazanmasından geçer, sonra da İslam'ın ilkelerinden geçer. Son olarak çalışma sistemi yanlış kurulmuş bir fabrikanın daima hatalı ürün çıkaracağını unutmayalım. Kamil insan modeli beşeri ideolojilerin fabrikasından hiçbir zaman çıkmadı ve çıkmayacaktır da.... Yaratılış formatına uygun bir eğitim veren fabrika ise her daim kaliteli ürünler üretecektir. Rabbim bizleri fıtrata uygun mücadele eden ve fıtrata uygun eserler meydana getiren kullarından eylesin. Mücahit Güler
Ekleme Tarihi: 28 Aralık 2021 - Salı

İdeolojilerin yetiştirdiği insanların hatalarının faturasını dine ödettiremezsiniz!

İdeolojilerin yetiştirdiği insanların hatalarının faturasını dine ödettiremezsiniz! Bu çağın insanının anlayamadığı konulardan bir tanesi de dinin sosyal hayata nasıl yansıyacağı meselesidir. Din merkezli bir hayat yaşayınca dünyaya düzen ve adaletin geleceği iddiası Müslümanların en büyük iddiasıdır. Fakat çağın insanının duygu, düşünce ve davranışı çok fazla yozlaştırıldığı için dinin olgun insan iddiası ile çağın problemli insanı arasındaki fark anlaşılmamaktadır. Ve bu problemli insan modeline bakıp dinin emirlerini yanlışlayan, inkar eden, hatalı gören düşünceler ve fikirler meydana geldi. Bu hafta bu konuyu detaylı bir şekilde irdeleyeceğiz. Problemli insan modelinin suçu din mi, beşeri ideolojiler mi ona bakacağız? İnsana duygu, düşünce ve davranış bütünü kapsamında eğitim verilmesi gerekiyor. İnsan eğitiminde sadece davranışa odaklanmak eksik bir eğitim olur. Duygu ve düşünce dünyası eğitilmeyen insanın suç makinesine dönüşmesi kaçınılmazdır. Özelde ülkemiz, genelde de Müslüman toplumlarda genellikle duygu ve düşünce eğitimi verilmiyor, sadece davranış eğitimi üzerinde duruluyor. Halbuki hiçbir davranış, duygu ve düşünceden bağımsız hareket etmediği halde duygu ve düşünceye değer vermeden sadece davranış eğitimi üzerinde durmak akıl işi midir? Toplumda işlenen suçların temelinde egoizmi, ihtirası, kin ve nefreti, insana değer vermemeyi ve insanı aşağılamayı çok net görebiliyoruz değil mi? Duygu yönetimini öğrenemeyen kişi olumsuz duygularının esiri, olumlu duygularının bağımlısı olur. Düşünce yönetimini öğrenemeyen kişi kendisi gibi düşünmeyeni tekfir(dışlar) eder, kendisi gibi düşünenin ise taassubu olur. Davranış yönetimini öğrenemeyen kişi severken de söverken de şiddet uygular. Böyle problemli insan modelini kim meydana getirdi? Bu insanlar dinin eğitim kurumlarından geçerek mi bu hale geldiler, beşeri ideolojilerin eğitim kurumlarından geçerek mi hale geldiler? Suçu işleyen suçlu olduğu kadar kişiyi, suça iten etkenler de suç kapsamına dahil edilmiyor mu? Böyle problemli biri, Müslüman kimliğini taşıyınca en ufak bir yanlışta faturayı hemen dine yansıtmaya çalışanlara şunu söylemek istiyorum: Bu insanlar suçu işleyince ceza aldıklarında onları bu hale getiren sistem neden ceza almıyor? Sonuçta insanları bu duruma getiren şey din değil, sizin sisteminizdi. Sistemsel hata da her ne olursa olsun susmayı tercih edenler, bir müslümanın en ufak bir yanlışında ortalığı yangın yerine çevirmenin ahlaki bir tarafı var mı? İnsani hataları ibadet kapatmaz. Duygu, düşünce ve davranış kontrolünü sağlamayan biri yapacağı ibadetler ile kendisini düzeltmesi çok zordur, ibadetler bu eksikliği çözemez. Beşeri ideoloji fabrikasından 15-20 yıllık bir eğitim ile bozulan bir insana dinimiz bir anda nasıl çözüm üretebilir? Egoları şişirerek milyonlarca tanrılar meydana getirdiniz. Güzel ahlak ile değil, ihtiraslar ile birbiriyle yarışan bir toplum meydana getirdiniz. Yükselmenin yolunu birbirine değer vererek değil, birbirini harcayarak, ezerek olacağını öğrettiniz. Şimdi bu insanların faturasını bu sistem değil de din mi ödeyecek? 2020 yılı TÜİK ve Wikipedia verilerinden birkaç örnek vereceğim. Her yüz bin insandan 390'ı cezaevine giriyor. Yılda yaklaşık 2000 insan silahla öldürülüyor. Hırsızlık vakası bir yıl içinde yaklaşık 405.400 civarındadır. Adam yaralama ise bir yıl içinde yaklaşık 23.000 civarındadır. Her yıl yaklaşık 500 kadın cinayeti meydana gelmektedir. Son 10 yılda yaklaşık 250 bin çocuk istismara uğramış. Bu vahşet tablosu dinin eseri değil, bu sistemin eseridir. Bu sisteme bu suç tablosunun hesabı neden sorulmuyor? Son yüzyılda insanlığı getirdiği noktayı vahşet tablosunda çok net görüyoruz. Artık düşünmenin vakti gelmedi mi? Konunun sıkıntılı bir tarafı da problemli insan modeline bakıp İslam'ın ilkelerinin gerçekliğini inkar etmektir. Hakikat yanlış bir örnek üzerinden değil, doğru bir örnek üzerinden değerlendirilmelidir. Din bu insanları eğitemez veya artık bu insanlar düzelmez, battı balık yan gider düşünceleri doğru değildir. İnsanların düzelmesinin yolu önce duygu, düşünce ve davranış eğitimini kazanmasından geçer, sonra da İslam'ın ilkelerinden geçer. Son olarak çalışma sistemi yanlış kurulmuş bir fabrikanın daima hatalı ürün çıkaracağını unutmayalım. Kamil insan modeli beşeri ideolojilerin fabrikasından hiçbir zaman çıkmadı ve çıkmayacaktır da.... Yaratılış formatına uygun bir eğitim veren fabrika ise her daim kaliteli ürünler üretecektir. Rabbim bizleri fıtrata uygun mücadele eden ve fıtrata uygun eserler meydana getiren kullarından eylesin. Mücahit Güler
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.