Mücahit GÜLER
Köşe Yazarı
Mücahit GÜLER
 

Z Kuşağı Paradoksu 1

Z Kuşağı Paradoksu 1 Öğretmenliğe başlayalı yaklaşık 2 ay oldu. Bu süreçte öğrenciler ile çok yakın ilişkiler kurarak onları tanımaya, onların dünyalarına girmeye, onlarla iletişim frekansını yakalamaya çalıştım. Öğretmenliğe başlayana kadar Z Kuşağı hakkındaki düşüncem olumsuz yöndeydi. Yani gençliğin bozulmasının büyük sebebini kendilerinde görüyordum. Onlarla konuştukça onlar hakkındaki olumsuz düşüncelerim azalmaya başladı. Şu anda geldiğim nokta problemin kaynağının gençlerde değil, büyüklerde buluyorum. Problemin kaynağını büyüklerde görüyor olmam, gençlerin hatasız olduğu manasına gelmez. Fakat suç pastasının büyük payının büyüklerde olduğunu, çok küçük bir payın gençlerde olduğunu düşünüyorum. Neden böyle düşündüğümü de açıklayayım. Hiçbir insan bir anda bozulmaz. Bir insanda olumsuz problemler ciddi boyutlara ulaşmışsa, olumsuz davranışlar alışkanlığa dönüşmüşse, bu insana bir anda bozuldu düşüncesiyle yaklaşılmaz. Bu insanın ta bebeklik yıllarına kadar gidilmeli ve yaşadığı hayat analiz edilmelidir. Gençlerdeki problemlerin büyük çoğunluğu çocukluk yıllarındaki eksikliklerine veya travmalarına dayanır. Örnek verecek olursak, hiçbir genç bir anda sosyal medya bağımlısı veya madde bağımlısı olmaz. Çocuğu eğitmek yerine her ağladığında eline teknolojik aletler verirseniz, bu çocuklar büyüdüğünde sosyal medya bağımlısı olması kaçınılmaz oluyor ya da bir çocuk ebeveynlerinden alması gereken duygu, düşünce ve davranışları almadığında, bu eksiklikler gençlik döneminde ortaya çıkar ve bu kişi sosyal medya bağımlısı veya madde bağımlısı olabiliyor. Yukarıda anlattığım problemlerden dolayı büyükler olarak yapmamız gerektiği halde, ihmal ettiğimiz ve yapmamamız gerektiği halde yaptığımız hataları bir düşünelim. Çocukluk yıllarında çocuğumla sağlıklı bir iletişim kurdum mu? Onu hayata mı hazırladım, yoksa saldım çayıra mevlam kayıra mı dedim? Çocuğuma örnek bir insan oldum mu? Çocuk yetiştirmekle ilgili kaç kitap okuduk? Çocukla yaşadığımız problemlerden dolayı uzman desteği mi aldık, yoksa çocuğa iki tokat atıp işimize mi odaklandık? Çocuğumuzla bağ mı kurduk, yoksa çocuk laftan anlamaz deyip bağırıp çağırdık mı? Bu soruları özellikle cevaplamamız gerekiyor. Çünkü bilinçsiz ebeveynlerin kendileri gibi bilinçsiz çocuklar yetiştirmesi kaçınılmaz oluyor. Çocuklarımız bize bakınca 'bende sizin gibi olacağım' mı diyor, yoksa bizden uzak duracaklarını, bizden nefret ettiklerini mi söylüyor? Çocuklarımızın bizi dinlemesi için önce bize güvenip bizi rol model kabul etmeleri gerekiyor. Bunu sağlamayınca çocukların bizden uzak durması normal değil midir? Kâinat boşluğu kabul etmez. Çocuğunla bağ kurmazsan, o bağı gelir başkaları kurar. Bizim toplumumuzda genellikle çocuk iki yaşına gelene kadar konuşturulmaya çalışılır. Bu yaşından yirmi yaşına kadar da susturulmaya, baskı altına alınmaya çalışılır. Böyle bir çocuğun problemli olması ve sürekli problem çıkarması normal değil midir? Çocukların şahsiyetini zedelemeyi ve yanlış karakter empoze etmeyi artık terk etmeliyiz. Konuyu burada bırakacağım, bu konuyla ilgili 2 köşe yazısı daha paylaşacağım. Mücahit Güler
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2021 - Cumartesi

Z Kuşağı Paradoksu 1

Z Kuşağı Paradoksu 1 Öğretmenliğe başlayalı yaklaşık 2 ay oldu. Bu süreçte öğrenciler ile çok yakın ilişkiler kurarak onları tanımaya, onların dünyalarına girmeye, onlarla iletişim frekansını yakalamaya çalıştım. Öğretmenliğe başlayana kadar Z Kuşağı hakkındaki düşüncem olumsuz yöndeydi. Yani gençliğin bozulmasının büyük sebebini kendilerinde görüyordum. Onlarla konuştukça onlar hakkındaki olumsuz düşüncelerim azalmaya başladı. Şu anda geldiğim nokta problemin kaynağının gençlerde değil, büyüklerde buluyorum. Problemin kaynağını büyüklerde görüyor olmam, gençlerin hatasız olduğu manasına gelmez. Fakat suç pastasının büyük payının büyüklerde olduğunu, çok küçük bir payın gençlerde olduğunu düşünüyorum. Neden böyle düşündüğümü de açıklayayım. Hiçbir insan bir anda bozulmaz. Bir insanda olumsuz problemler ciddi boyutlara ulaşmışsa, olumsuz davranışlar alışkanlığa dönüşmüşse, bu insana bir anda bozuldu düşüncesiyle yaklaşılmaz. Bu insanın ta bebeklik yıllarına kadar gidilmeli ve yaşadığı hayat analiz edilmelidir. Gençlerdeki problemlerin büyük çoğunluğu çocukluk yıllarındaki eksikliklerine veya travmalarına dayanır. Örnek verecek olursak, hiçbir genç bir anda sosyal medya bağımlısı veya madde bağımlısı olmaz. Çocuğu eğitmek yerine her ağladığında eline teknolojik aletler verirseniz, bu çocuklar büyüdüğünde sosyal medya bağımlısı olması kaçınılmaz oluyor ya da bir çocuk ebeveynlerinden alması gereken duygu, düşünce ve davranışları almadığında, bu eksiklikler gençlik döneminde ortaya çıkar ve bu kişi sosyal medya bağımlısı veya madde bağımlısı olabiliyor. Yukarıda anlattığım problemlerden dolayı büyükler olarak yapmamız gerektiği halde, ihmal ettiğimiz ve yapmamamız gerektiği halde yaptığımız hataları bir düşünelim. Çocukluk yıllarında çocuğumla sağlıklı bir iletişim kurdum mu? Onu hayata mı hazırladım, yoksa saldım çayıra mevlam kayıra mı dedim? Çocuğuma örnek bir insan oldum mu? Çocuk yetiştirmekle ilgili kaç kitap okuduk? Çocukla yaşadığımız problemlerden dolayı uzman desteği mi aldık, yoksa çocuğa iki tokat atıp işimize mi odaklandık? Çocuğumuzla bağ mı kurduk, yoksa çocuk laftan anlamaz deyip bağırıp çağırdık mı? Bu soruları özellikle cevaplamamız gerekiyor. Çünkü bilinçsiz ebeveynlerin kendileri gibi bilinçsiz çocuklar yetiştirmesi kaçınılmaz oluyor. Çocuklarımız bize bakınca 'bende sizin gibi olacağım' mı diyor, yoksa bizden uzak duracaklarını, bizden nefret ettiklerini mi söylüyor? Çocuklarımızın bizi dinlemesi için önce bize güvenip bizi rol model kabul etmeleri gerekiyor. Bunu sağlamayınca çocukların bizden uzak durması normal değil midir? Kâinat boşluğu kabul etmez. Çocuğunla bağ kurmazsan, o bağı gelir başkaları kurar. Bizim toplumumuzda genellikle çocuk iki yaşına gelene kadar konuşturulmaya çalışılır. Bu yaşından yirmi yaşına kadar da susturulmaya, baskı altına alınmaya çalışılır. Böyle bir çocuğun problemli olması ve sürekli problem çıkarması normal değil midir? Çocukların şahsiyetini zedelemeyi ve yanlış karakter empoze etmeyi artık terk etmeliyiz. Konuyu burada bırakacağım, bu konuyla ilgili 2 köşe yazısı daha paylaşacağım. Mücahit Güler
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.