Murat GÜLŞAN
Köşe Yazarı
Murat GÜLŞAN
 

KARAMAN BEYİ BARIŞ MANÇO.

<p>2016 yılında Kadık&ouml;y Modadaki evini ziyaret etmiştim maalesef bakımda olduğu i&ccedil;in sadece dışından g&ouml;rebilme şansını bulmuştum. Bah&ccedil;esinde Domates, biber ve patlıcan fig&uuml;rleri bulunan evin garajında da 34 BM 777 plakalı arabası durmaktadır.</p> <p>Domates biber patlıcan, S&uuml;per Babanne, Hala kız Kezban, Arkadaşım Eşek gibi s&ouml;ylediği şarkılarla g&ouml;n&uuml;llerimize taht kuran, adam olacak &ccedil;ocuk programlarıyla da &ccedil;ocukların Barış abisi olan rahmetli sanat&ccedil;ımız Barış Man&ccedil;o&rsquo;nun hakkında bilmediklerinizi araştırarak bir yazı hazırladım. &Ccedil;ok ilgin&ccedil; bir ge&ccedil;mişe dayanan hayatını buyurun hep birlikte okuyalım Barış Man&ccedil;o&rsquo;yu tanıyalım.</p> <p>İsmail Hakkı Man&ccedil;o ve sanatk&acirc;r Rikkat Uyanık &ccedil;iftinin ikinci &ccedil;ocuğu olan Barış Man&ccedil;o 2 Ocak 1943&#39;te d&uuml;nyaya gelir. Biz yazımızda Barış Man&ccedil;o&rsquo;nun daha ge&ccedil;mişine giderek yakinen tanımak istedik, Osmanlıya kadar giderek soyundan başlayalım istedik.</p> <p>Barış Man&ccedil;o &lsquo;nun ailesi ile ilgili bilgileri, Araştırmacı yazar Talha Uğurluel 2001 yılında Bel&ccedil;ika da Barış Man&ccedil;o&rsquo; nun ağabeyi Savaş Man&ccedil;o ile yapmış olduğu r&ouml;portajdan &ouml;ğreniyoruz.</p> <p>&ldquo;Barış Man&ccedil;o ve ağabeyi Savaş Man&ccedil;o Karamanoğulları&rsquo;nın en son torunları idi.<br /> 4 Mayıs 1959 g&uuml;n&uuml; vefat eden baba İsmail Hakkı Man&ccedil;o&rsquo;nun elinde eski T&uuml;rk&ccedil;e bir aile ağacı vardır ve arada sırada bunu g&ouml;sterip aile &uuml;yelerine anlatırmış. 1962&rsquo;de abi Savaş Man&ccedil;o 1963&rsquo;te de Barış Man&ccedil;o&rsquo;nun Bel&ccedil;ikaya g&ouml;&ccedil;&uuml; sırasında bu &ccedil;ok kıymetli belge de kaybolur. Belgenin aslının kardeşlere anlatıldığına g&ouml;re, İbrahim Bey 1424&rsquo;te Karaman (Latin&rsquo;ce Caramania) beyi olur. 1464&rsquo;te vefat ettiğinde ardında 4 oğul bırakmıştır: İshak, Kasım, Pir Ahmet ve Osman. 3 ağabeyinin yetişkin olmalarına karşın Osman o g&uuml;n hen&uuml;z 10 yaşındadır. Kasım bey, Fatih Sultan Mehmet&rsquo;in k&uuml;&ccedil;&uuml;k oğlu ve II. Beyazıt&rsquo;ın kardeşi Cem Sultan&rsquo;ın en yakın arkadaşıdır ve onu Vatikan s&uuml;rg&uuml;n&uuml;nde de yalnız bırakmaz. Cem Sultan&rsquo;ın Papalık&rsquo;ta, zehirletilerek şehit edilmesinden sonra Fransa&rsquo;ya ge&ccedil;en Kasım Bey silahının g&uuml;c&uuml;yle yaşamını sağlar ve soyluluğunu korur. Bug&uuml;n ger&ccedil;i G&uuml;ney Fransa&rsquo;da, Doğu Pirene&rsquo;ler de şarap&ccedil;ılık ile ge&ccedil;inen Caramany adlı bir k&ouml;y varsa da Karaman silahş&ouml;rleri, biraz da &ldquo;g&ouml;&ccedil;men&rdquo; olduklarından ve &ldquo;hristiyan asıllı&rdquo; olmadıklarından olsa gerek, &ldquo;Bey &ndash; Prens, D&uuml;k. Kont, Marki&rdquo; gibi soyluluk &uuml;nvanlarını taşımış olsalar bile genelde &ldquo;fakir soylu&rdquo; kalmışlardır. 17&rsquo;nci y&uuml;zyılda ise bir Caraman Prensi zengin bir Chimay Prensesi ile evlenir ve bundan b&ouml;yle Caraman-Chimay Prensliği olarak g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze kadar devam eder. Bu adı taşıyan b&uuml;y&uuml;k şato şimdiki Bel&ccedil;ika&rsquo;nın g&uuml;neyinde, Fransa sınırı yakınındadır ama şatoda kimse 1500 yılından &ouml;nceki tarihleri hakkında bilgi verememektedir. (İslam ge&ccedil;mişlerini saklamak istiyorlarmış veya zamanında bu onlara yasaklanmış gibi!)<br /> Gelelim geride kalanlara; İshak Bey 1465&rsquo;te vefat eder. Fatih&rsquo;in veziri Gedik Ahmet Paşa 1471&rsquo;de Karaman beyliğinin g&uuml;ney vilayetlerini alır. O zaman 17 yaşında olan Osman Bey de Alanya&rsquo;da esir d&uuml;şer ve Gedik Ahmet Paşa&rsquo;dan aman dileyerek Osmanlı hizmetine girer. Fatih Sultan Mehmet&rsquo;te Osman Bey&rsquo;e, bug&uuml;n Arnavutluk ve Makedonya sınırları i&ccedil;inde bulunan, Vardar nehrinin g&uuml;ney-batısındaki o zaman Serfice denilen b&ouml;lgede (Selanik değil) 1000 sipahilik bir u&ccedil;beyliği bahşeder. B&ouml;ylece 1471 yılında, Karaman zade Osman Bey ve ahfadının 4 asrı aşan s&uuml;rg&uuml;nl&uuml;k s&uuml;reci başlar. Karamanzade Osman Bey gen&ccedil;liği ve iyi davranışlarıyla b&ouml;lgede sempati topladığı i&ccedil;in Ailenin adına, yerel bir sevgi eki olan &ldquo;&ccedil;o&rdquo; gelir, pehlivan Kel Ali&ccedil;o&rsquo;da olduğu gibi&hellip; Karamanzade Osman&ccedil;o beyden sonra aile Karaman&ccedil;o zadeler diye anılmaya başlar...<br /> 1875 Yugoslav isyanlarında, yani s&uuml;rg&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;n tam 404&rsquo;&uuml;nc&uuml; yılında, o zamanın Karaman&ccedil;o zadeleri, yanlarında 2 oğulları Abdi (4) ve Avni (2) ile, dedelerinden kalan zenginliklerden ka&ccedil;ırabildikleriyle İstanbul&rsquo;a g&ouml;&ccedil; ederler. Abdi bey Mekteb-i M&uuml;lkiye&rsquo;de (Bug&uuml;n&uuml;n Ankara &Uuml;niversitesinin Siyasal Bilgiler Fak&uuml;ltesi- Cumhuriyet&rsquo;ten &ouml;nce İstanbul&rsquo; da idi) okur. Sınıf arkadaşı Macit bey (daha sonra en son Osmanlı B&uuml;y&uuml;k Filistin eyaleti Genel Valisi olan Macit Paşa&rsquo;dır. 1918&rsquo;deki Osmanlı B&uuml;y&uuml;k Filistin eyaleti hemen hemen bug&uuml;nk&uuml; b&uuml;t&uuml;n Arap yarımadasını kaplıyordu. İstanbullu ve Osmanlı sarayına yakın bir ailenin oğludur Abdi Bey. Konaklarında karşılaştığı, Macit beyin en k&uuml;&ccedil;&uuml;k kız kardeşi Nimet hanıma (Barış Man&ccedil;o&rsquo;nun &ldquo;G&uuml;lpembe&rdquo; ve &ldquo;S&uuml;per Babanne&rdquo; şarkılarının ilham kaynağı) aşık olur ve onu ağabeyinden ister. Apti bey ile 1881 doğumlu Nimet Hanımın aralarında 10 yaş vardır. B&ouml;ylece Karaman&ccedil;o zade Mehmet Abdi bey, zamanın Esvap&ccedil;ıbaşı&rsquo;sının kızıyla evlenir. Apti bey eğitimcidir, İstanbul&rsquo;da 2 &ouml;zel lise (Leyli ve Nehari Hadika-ı meşveret) kurup işletmiştir. Bu arada servetini toprağa yatırır ve Kadık&ouml;y&rsquo;de, Kuşdili deresinden bir yanda G&ouml;ztepe tren istasyonuna, &ouml;te yandan da eski sarayın duvarına (Fikirtepe&rsquo;nin Kuzey &ndash; Kuzeydoğu arkası) kadar gelen geniş araziyi satın alır. Doğu illerinde 20 k&ouml;pr&uuml; yapmak &uuml;zere Devlet&rsquo;e karşı y&uuml;k&uuml;mlenen 2 inşaat m&uuml;hendisi arkadaşı işlerini bitiremeyip iflas edince, b&uuml;t&uuml;n toprak varlığı ile onlara kefil olmuş olan Barış Man&ccedil;o&rsquo;nun babası Hakkı Man&ccedil;o iflaslar karşılığı t&uuml;m topraklarını kaybeder ve 4 Mayıs 1959 tarihinde beyin kanamasından vefat eder. Bug&uuml;n 1.000.000 kişi o b&ouml;lgede yaşıyor. O b&ouml;lgede bulunan Abdi bey, Hakkı bey, Hilmi bey, Nezih bey ve Man&ccedil;olar sokakları, 1940 &ndash; 1945 arasında arazide yapılan ilk parselleme &ccedil;alışmalarından kalmadır. Barış Man&ccedil;o&rsquo;nun Babanesinin evliliği; Başlangı&ccedil;ta Kızıltoprak&rsquo;ta, tren yoluna ve k&ouml;pr&uuml;s&uuml;ne bitişik bir k&ouml;şkte, daha sonra da Ziverbey yolunda, kendi toprakları &uuml;zerinde yaptırdıkları beyaz boyalı b&uuml;y&uuml;k k&ouml;şkte yaşarlar. Evliliklerinden 8 &ccedil;ocuk doğar ama 1913&rsquo;de, Abdi Bey&rsquo;in vefatında ancak 4&rsquo;&uuml; hayattadır: sırasıyla Raife hanım (1897), İsmail Hakkı (babamız, doğumu İstanbul 1901), Hilmi (1903) ve Nezih (1906) beyler. Nezih beyin kız ikizi Nezihe bebekte dizanteriye kapılıp 6 yaşında (1912), babasından 1 yıl &ouml;nce yaşama veda etmiştir. Babaannenin 17 yıl kadar s&uuml;ren ama &ccedil;ok mutlu evliliğinden kalan en g&uuml;zel ve en gurur duyarak anlattığı anısı, telefonun İstanbul&rsquo;a ilk gelişidir: G&uuml;lpembe babaanne &ldquo;Evimde telefon vardı ama kullanamıyordum&rdquo; der imiş Barış Man&ccedil;o&rsquo;ya. O zaman İstanbul&rsquo;a 6 numara vermişler: 1 Saray&rsquo;a, 3 Başnazıra (şimdiki Başbakan), 2 ise Karaman&ccedil;o zade Abdi beyin evine: &ldquo;Telefonu kaldırdığımda ya Padişah&rsquo;ın sarayıyla ya da Başnazır&rsquo;ın k&ouml;şk&uuml;yle konuşmak zorundaydım!&rdquo; der Abdi Bey ve 2 numaranın kendi evinde olmasından da m&uuml;thiş gurur duyar&hellip; İsmail Hakkı ve Hilmi beyler, babaları Apti beyin sağlığında tam birer Bey oğlu gibi yetiştirilmişlerdir &ouml;yle ki her birinin &ccedil;ocukken atları ve seyisleri bile olmuştur. 1914 başında ise İsmail Hakkı Bey&rsquo;e verem teşhisi konur. Dul ve 4 evlat acılı anne hemen kararını verir, o zaman verem tedavisi sadece İsvi&ccedil;re&rsquo;de, o da &ccedil;ok az garantili olarak yapılabilmektedir. B&ouml;ylece İsmail Hakkı Bey hen&uuml;z 13 yaşında bir &ccedil;ocuk iken, dilini bilmediği bir &uuml;lkeye ve yalnız başına, meşhur Orient Express&rsquo;e bindirilerek yollanır. Zaman, Birinci d&uuml;nya harbinin başlamasına rastlamaktadır ve birbirlerine d&uuml;şman devletlerin &ccedil;ocuklara bile casusluk yaptırdıkları zamandır. İsmail Hakkı Bey ise ilk defa g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml; istasyon isimlerini g&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;ne yazmaktadır. Bu y&uuml;zden Macaristan&rsquo;da tutuklanır ve 3 g&uuml;n sorgudan sonra su&ccedil;suzluğu anlaşılır, serbest bırakılıp başka bir trenle yeniden İsvi&ccedil;re&rsquo;ye yolcu edilir. İsvi&ccedil;re&rsquo;de, Mondorf sanatoryumuna geldiğinde doktorlar; &ldquo;Oğlum, sende bağırsak şeridi var, burada kalırsan ger&ccedil;ekten vereme yakalanacaksın!&rdquo; diye hastaneden g&ouml;nderirler. Bu arada harpte başlamıştır. 1914 &ndash; 1918 arasını ve arkasından gelen Kurtuluş savaşını İsvi&ccedil;re&rsquo;de &ldquo;enterne&rdquo; olarak ge&ccedil;irir ve 1924 yılında &uuml;lkesine, gencecik, yepyeni T&uuml;rkiye Cumhuriyeti&rsquo;ne, Almanca &ndash; Fransızca &ndash; İngilizce konuşan, Lozan y&uuml;ksek ticaret okulu diploması sahibi, 23 yaşında bir yetenek olarak d&ouml;ner ve hemen Ziraat bankası İzmir m&uuml;d&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;ne atanır. İsmail Hakkı Bey giderek aynı bankanın Genel m&uuml;d&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;ne kadar y&uuml;kselir. Aynı zamanda K&ouml;y Kredi Kooperatifleri&rsquo;nin ve Umumi Mağazalar&rsquo;ın kurucusu olmuştur. İkinci d&uuml;nya savaşı başladığında da, kendi isteğiyle serbest meslek sahibi olmuştur. Ancak 6 yıl s&uuml;ren genel savaşın ve onun arkasından yaşanan g&uuml;&ccedil; yılların i&ccedil;inde girdiği işler ters gitmiş aile zenginliğini elden &ccedil;ıkartmak zorunda kalmıştır. 4 Mayıs 1959 g&uuml;n&uuml; Hakkı Bey&rsquo;in vefatında, Kadık&ouml;y, Karacaahmet kabristanındaki Man&ccedil;o aile bah&ccedil;esi dışında, bir karış toprağı kalmamıştır. Bu arada Cumhuriyet t&uuml;m eski asalet unvanlarını yasaklamış ve Karaman&ccedil;ozade&rsquo;nin &ldquo;zade&rdquo; kuyruğu gitmiş. Soyadı kanunu &ccedil;ıktığında da, Kara s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n&uuml; sevmeyen İsmail Hakkı Bey, Karaman&ccedil;o&rsquo;nun &ldquo;kara&rdquo; başını (Kellesini!) kesmiş ve sonu&ccedil;ta soyadı olarak sadece &ldquo;Man&ccedil;o&rdquo; s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n&uuml; benimseyip almıştır...&rdquo; (Talha Uğurluel)</p> <p>Şimdi de kendi araştırmamızla devam edelim. &Uuml;&ccedil; yaşındayken anne babasının ayrılığından sonra Barış Man&ccedil;o, babası ile yaşamaya başladı. Babasıyla birlikte sık ev değiştirdi ve Cihangir&#39;de, &Uuml;sk&uuml;dar&#39;da, Kadık&ouml;y&#39;de ve kısa bir s&uuml;re i&ccedil;in Ankara&#39;da yaşadı. İlkokula abisi Savaş ve ailenin en k&uuml;&ccedil;&uuml;k ferdi olan kız kardeşi İnci&#39;nin de okuduğu Kadık&ouml;y Gazi Mustafa Kemal İlkokulu&#39;nda başladı. 4. sınıfı Ankara Maarif Koleji&#39;nde okudu ve ilkokulu Kadık&ouml;y&#39;deki başladığı okulda tamamladı. Yatılı olarak Galatasaray Lisesi&#39;nin orta b&ouml;l&uuml;m&uuml;ne devam etti. 1957&#39;de amat&ouml;r olarak m&uuml;zikle ilgilenmeye başladı. 4 Mayıs 1959&#39;da babasının &ouml;l&uuml;m&uuml; &uuml;zerine Galatasaray Lisesi&#39;nden ayrılarak, eğitimini Şişli Terakki Lisesi&#39;nde tamamladı.</p> <p>T&Uuml;RKİYEDEKİ İLK BARIŞ İSMİ</p> <p>T&uuml;rkiye&#39;de ilk Barış ismini aldı, esasında isim babası. Barış ismi, 1941&#39;de d&uuml;nya savaşlarının ardından barışa duyulan &ouml;zlemden doğdu. Amcası da 41 doğumludur, savaşın başlangı&ccedil; tarihi. Ancak 1941 yılında hi&ccedil; g&ouml;rmediği amcası Yusuf vefat etmiş, lakabı Tosun Yusuf imiş. Bunun verdiği h&uuml;z&uuml;nle Tosun Yusuf Mehmet Barış Man&ccedil;o koymuşlar adını.&nbsp; İlkokula başladığı zaman da Tosun Yusuf Mehmet Barış Man&ccedil;o&#39;yu n&uuml;fus kaydından sildiriyorlar sadece Mehmet Barış Man&ccedil;o ismi kalıyor.</p> <p>ANNESİ RİKKAT HANIM ZEKİ M&Uuml;REN&rsquo;İN HOCASI</p> <p>Barış Man&ccedil;o&#39;nun annesi Rikkat Uyanık, Devlet Konservatuarı Klasik T&uuml;rk Sanat M&uuml;ziği sanat&ccedil;ısıydı. Zeki M&uuml;ren&#39;in dahi hocalığını yapmış bir anneye sahip olan Man&ccedil;o, m&uuml;ziğe annesi ve onun &ccedil;evresindeki insanlar sayesinde daha &ccedil;ok aşık oldu. Barış Man&ccedil;o i&ccedil;in m&uuml;zisyenlik anne mesleği. Annesi Rikkat Uyanık, d&ouml;neminin se&ccedil;kin T&uuml;rk sanat m&uuml;ziği sanat&ccedil;ılarından biri olarak g&ouml;steriliyor. Oğlunu ninnilerle değil şarkılarla b&uuml;y&uuml;tm&uuml;ş, Barış Man&ccedil;o da her fırsatta annesini saygıyla yad etmiş. Hatta sahnede beraber şarkı s&ouml;yledikleri bile olmuş. 1978&rsquo;de TRT&rsquo;de katıldıkları bir programda Rikkat Hanım oğlunun G&uuml;lme Ha G&uuml;lme şarkısını seslendirerek, ona desteğini g&ouml;stermiş. Ancak par&ccedil;adaki &quot;Yıllar ge&ccedil;er g&uuml;z yaz olur/Barış bir g&uuml;n toprak olur&quot; s&ouml;zlerini &quot;Yıllar ge&ccedil;er g&uuml;z yaz olur/Barış bir g&uuml;n baba olur&quot; şeklinde değiştirerek s&ouml;ylemiş. Şarkıyı &ccedil;ok beğense de, asıl halini s&ouml;ylemeye anne y&uuml;reği el vermemiş.</p> <p>ALPARSLAN T&Uuml;RKEŞ İLE KONUŞMASI</p> <p>Alparslan T&uuml;rkeş ve Barış Man&ccedil;o...</p> <p>1985 yılında darbe d&ouml;nemlerinde b&uuml;t&uuml;n sanat&ccedil;ılar saflarını birer birer yavaş&ccedil;a doldururken,&nbsp;</p> <p>Barış Man&ccedil;o; T&uuml;rk&ccedil;&uuml;, Milliyet&ccedil;i olduğunu ve sonunda kadar &ouml;yle kalacağını s&ouml;yler</p> <p>Başbuğ T&uuml;rkeş, Barış Man&ccedil;o&#39;nun bu konuşmasından etkilenir ve Barış Man&ccedil;o&#39;ya bir haber g&ouml;nderir, &quot;gel yanımıza beyaz bozkurt sende bizdensin, ama sa&ccedil;ını kestir de gel...&quot;</p> <p>Barış Man&ccedil;o&#39;nun, Alparslan T&uuml;rkeş&#39;e cevabı gecikmez.</p> <p>-&quot;BAŞBUĞUM, HER ZAMAN YANINIZDAYIM AMA ŞUNU UNUTMAYALIM BOZKURT Hİ&Ccedil; YELESİZ OLURMU&quot;&nbsp;</p> <p>Barış Man&ccedil;o sa&ccedil;larını uzatınca mao&rsquo; cu, bıyıklarını uzatınca faşist dediler. T&uuml;rk k&uuml;lt&uuml;r&uuml;ndeki bir par&ccedil;a olan Osmanlı marşlarını s&ouml;yledi, bazı kesimler Osmanlıya &ouml;zlem manası &ccedil;ıkardı. &Uuml;lk&uuml;c&uuml; kesim Barış Man&ccedil;o&rsquo; yu sahiplendi. Madem sol Cem aracayı tuttu, sen de bizim idol&uuml;m&uuml;z ol dediler ama o hi&ccedil;bir kesimden olmadı. T&uuml;rk Milliyet&ccedil;isiydi.&nbsp; Neşet Ertaş&#39;tan Aşık Veysel&#39;e, Pir Sultan Abdal&#39;a kadar bir&ccedil;ok değerimizin eserlerini seslendirerek doğudan batıya, kuzeyden g&uuml;neye k&uuml;lt&uuml;r&uuml;m&uuml;z&uuml; nakış, nakış işlemiştir.</p> <p>MANEVİ BABASI MUHİTTİN KOCATAŞ</p> <p>Doğukan Man&ccedil;o babasının manevi babası olduğunu anlatıyor.</p> <p>&quot;M&uuml;ziğe yeni başladığı d&ouml;nemlerde, &#39;Ya bu gitarı en iyi şekilde &ccedil;alacaksın ya da kırıp atacaksın&#39; deyip, babamı bir işi en doğru şekilde yapmayı aşılayarak yetiştiren kişidir Muhittin Kocataş. Biz onu dede olarak bildik ve babamın &ouml;mr&uuml;nde fedailiğinden, şof&ouml;rl&uuml;ğ&uuml;nden, babalığına herhalde en &ccedil;ok emeği ge&ccedil;miş 2-3 kişiden biridir. Onun i&ccedil;in en zoru babamı defnetmek olmuştur diye d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum. Benim de baba tarafında en değer verdiğim kişi oydu.&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>FRANSIZ SPİKERE TARİHİ DERS VERMESİ.</p> <p>Maneviyatı ve Milliyet&ccedil;iliği &uuml;st d&uuml;zeyde olan Barış Man&ccedil;o Fransız spikerine m&uuml;thiş bir ders verir.</p> <p>Barış Man&ccedil;o, Fransa&rsquo;da bir televizyon kanalının canlı yayınına konuktur.</p> <p>Karşısında k&uuml;stah bir spiker vardır ve Barış Man&ccedil;o&rsquo;yla dalga ge&ccedil;mektedir.</p> <p>S&uuml;rekli &ldquo;İşte T&uuml;rk, yani barbar, vahşi&rdquo; vs. demektedir. Barış Man&ccedil;o daha fazla dayanamaz ve spikere &ldquo;Yanınızda k&acirc;ğıt para var mı?&rdquo; diye sorar.</p> <p>Bu soru spikeri şaşırtır ve &ldquo;Evet var ama ne olacak?&rdquo; der. Barış Man&ccedil;o ısrar edince spiker cebindeki k&acirc;ğıt paraları &ccedil;ıkarır.</p> <p>Bu olaydan az &ouml;nce Barış Man&ccedil;o canlı yayında &ldquo;Anahtar&rdquo; adlı şarkısını s&ouml;ylemiştir. Bu şarkının bir b&ouml;l&uuml;m&uuml; ş&ouml;yledir: &ldquo;Beş Akif-bir saat kulesi, iki kule-bir Fatih, beş Fatih-bir Mevlana, iki Mevlana-bir Sinan&rdquo;...</p> <p>Bu şarkı bir matematik sorusudur ve şarkıda adı ge&ccedil;en kişiler o d&ouml;nemde T&uuml;rk paralarının arkasında fotoğrafı olan kişilerdir...</p> <p>Barış Man&ccedil;o spikere sorar: &ldquo;Bu paranızda fotoğrafı olan kişi kimdir?&rdquo; Spiker, &ldquo;General&rdquo; der. Barış Man&ccedil;o diğer paralardaki kişileri de sorar. Spikerin verdiği cevaplar hep, &ldquo;Falanca general, falanca amiral, falanca komutan&rdquo; şeklindedir...</p> <p>Bu sefer Barış Man&ccedil;o cebinden T&uuml;rk paraları &ccedil;ıkarır. Spikere ş&ouml;yle der:</p> <p>&ldquo;Bakın bu parada fotoğrafı g&ouml;r&uuml;len kişi Mehmet Akif Ersoy&rsquo;dur, kendisi b&uuml;y&uuml;k bir şairdir. Bu fotoğraftaki kişi de Mevlana&rsquo;dır, bir d&uuml;ş&uuml;n&uuml;rd&uuml;r. Bu paradaki kişi Fatih Sultan Mehmet&rsquo;tir, adaletin sembol&uuml;d&uuml;r. Bu paradaki kişi ise Atat&uuml;rk&rsquo;t&uuml;r, &lsquo;Yurtta barış, d&uuml;nyada barış&rsquo; diyen ulu &ouml;nderimizdir.</p> <p>Bizim paralarımız işte bunlar. Biz T&uuml;rkler ince ruhlu, kibar, medeni insanlar olduğumuz i&ccedil;in paralarımızın arkasına şairlerimizin, d&uuml;ş&uuml;n&uuml;rlerimizin, bilim adamlarımızın fotoğraflarını bastık.</p> <p>Siz Fransızlar asıl kendiniz barbar, vahşi olduğunuz i&ccedil;in paralarınızın arkasına hep savaş yapan adamlarınızın fotoğraflarını basmışınız!&rdquo;</p> <p>Barış Man&ccedil;o&rsquo;nun bu m&uuml;thiş cevabından sonra televizyon y&ouml;neticileri canlı yayını keserler ve spikeri programdan alırlar. Başka bir spiker gelir ve canlı yayın yeniden başlar. Yeni spiker Barış Man&ccedil;o&rsquo;dan ve T&uuml;rkler&rsquo;den &ouml;z&uuml;r diler, programa b&ouml;ylece devam edilir...</p> <p>1 SİNEMA FİLMİ VAR</p> <p>2 Ocak 1975 tarihli Baba Bizi Eversene, sanat&ccedil;ının tek sinema filmi olarak arşivlerde yerini aldı. Barış Man&ccedil;o bu filmde başrol oynadı ve filmin m&uuml;ziklerini Kurtalan Ekspresle beraber yaptı. Rol arkadaşları Meral Zeren ve Hulusi Kentmen&rsquo;di.</p> <p>EVLİLİĞİ VE &Ccedil;OCUKLARI</p> <p>İlk evliliğini 1967 yılında, fotomodel Maria Claude ile yaptı. &Uuml;&ccedil; yıl nişanlı kalan &ccedil;iftin evliliği yaklaşık 40 g&uuml;n s&uuml;rd&uuml;. Daha sonra 1978 yılında Lale hanımla evlendi. Barış-Lale Man&ccedil;o &ccedil;iftinin &quot;Doğukan Hazar&quot; ve &quot;Batıkan Zorbey&quot; ismini verdikleri iki oğulları oldu.</p> <p>VEFATI</p> <p>Man&ccedil;o 31 Ocak 1999 akşamı saat 23:30 civarında İstanbul&#39;un Moda semtindeki evinde kalp krizi ge&ccedil;irdi ve kaldırıldığı Siyami Ersek G&ouml;ğ&uuml;s-Kalp-Damar Cerrahisi Hastanesi&#39;nde aynı gece saat 01:30&#39;da hayatını kaybetti.Daha &ouml;nce 1983 yılında bir kalp spazmı ge&ccedil;irmişti. 1991 yılında Devlet sanat&ccedil;ısı unvanı alan Man&ccedil;o&#39;nun cenazesi i&ccedil;in devlet t&ouml;reni d&uuml;zenlendi. 3 Şubat 1999 tarihinde &uuml;zerinde Galatasaray bayrağı da bulunan T&uuml;rk bayrağına sarılı naaşı Atat&uuml;rk K&uuml;lt&uuml;r Merkezi&#39;ne getirilerek t&ouml;ren d&uuml;zenlendi.</p> <p>Levent Camisi&#39;nde cenaze namazı kılındı ve Kanlıca&#39;daki Mihrimah Sultan Mezarlığı&#39;nda toprağa verildi. Mezarına &quot;Gesi Bağları&quot; yorumundan &ouml;t&uuml;r&uuml; Kayseri&#39;nin Gesi beldesinden getirilen toprak da kondu. Man&ccedil;o, hayranları tarafından &quot;Unutma ki d&uuml;nya fani, veren Allah alır canı, ben nasıl unuturum seni, can bedenden &ccedil;ıkmayınca&#39; şarkısı eşliğinde sonsuzluğa uğurlandı.</p> <p>M&uuml;zik ve televizyon hayatında &uuml;&ccedil; binden fazla &ouml;d&uuml;l almıştır. Bu &ouml;d&uuml;ller Barış Man&ccedil;o Evi&#39;nde sergilenmektedir.&nbsp; Rahmetlinin mek&acirc;nı cennet olsun dualarla yad ediyoruz. T&uuml;rk &ouml;rf ve adetlerini yaşayıp yaşatan Barış Man&ccedil;o her daim g&ouml;n&uuml;llerimizde yaşayacaktır.</p> <p>&nbsp;Murat&nbsp; G&Uuml;LŞAN&nbsp; &nbsp; &nbsp;</p>
Ekleme Tarihi: 05 Nisan 2021 - Pazartesi

KARAMAN BEYİ BARIŞ MANÇO.

<p>2016 yılında Kadık&ouml;y Modadaki evini ziyaret etmiştim maalesef bakımda olduğu i&ccedil;in sadece dışından g&ouml;rebilme şansını bulmuştum. Bah&ccedil;esinde Domates, biber ve patlıcan fig&uuml;rleri bulunan evin garajında da 34 BM 777 plakalı arabası durmaktadır.</p> <p>Domates biber patlıcan, S&uuml;per Babanne, Hala kız Kezban, Arkadaşım Eşek gibi s&ouml;ylediği şarkılarla g&ouml;n&uuml;llerimize taht kuran, adam olacak &ccedil;ocuk programlarıyla da &ccedil;ocukların Barış abisi olan rahmetli sanat&ccedil;ımız Barış Man&ccedil;o&rsquo;nun hakkında bilmediklerinizi araştırarak bir yazı hazırladım. &Ccedil;ok ilgin&ccedil; bir ge&ccedil;mişe dayanan hayatını buyurun hep birlikte okuyalım Barış Man&ccedil;o&rsquo;yu tanıyalım.</p> <p>İsmail Hakkı Man&ccedil;o ve sanatk&acirc;r Rikkat Uyanık &ccedil;iftinin ikinci &ccedil;ocuğu olan Barış Man&ccedil;o 2 Ocak 1943&#39;te d&uuml;nyaya gelir. Biz yazımızda Barış Man&ccedil;o&rsquo;nun daha ge&ccedil;mişine giderek yakinen tanımak istedik, Osmanlıya kadar giderek soyundan başlayalım istedik.</p> <p>Barış Man&ccedil;o &lsquo;nun ailesi ile ilgili bilgileri, Araştırmacı yazar Talha Uğurluel 2001 yılında Bel&ccedil;ika da Barış Man&ccedil;o&rsquo; nun ağabeyi Savaş Man&ccedil;o ile yapmış olduğu r&ouml;portajdan &ouml;ğreniyoruz.</p> <p>&ldquo;Barış Man&ccedil;o ve ağabeyi Savaş Man&ccedil;o Karamanoğulları&rsquo;nın en son torunları idi.<br /> 4 Mayıs 1959 g&uuml;n&uuml; vefat eden baba İsmail Hakkı Man&ccedil;o&rsquo;nun elinde eski T&uuml;rk&ccedil;e bir aile ağacı vardır ve arada sırada bunu g&ouml;sterip aile &uuml;yelerine anlatırmış. 1962&rsquo;de abi Savaş Man&ccedil;o 1963&rsquo;te de Barış Man&ccedil;o&rsquo;nun Bel&ccedil;ikaya g&ouml;&ccedil;&uuml; sırasında bu &ccedil;ok kıymetli belge de kaybolur. Belgenin aslının kardeşlere anlatıldığına g&ouml;re, İbrahim Bey 1424&rsquo;te Karaman (Latin&rsquo;ce Caramania) beyi olur. 1464&rsquo;te vefat ettiğinde ardında 4 oğul bırakmıştır: İshak, Kasım, Pir Ahmet ve Osman. 3 ağabeyinin yetişkin olmalarına karşın Osman o g&uuml;n hen&uuml;z 10 yaşındadır. Kasım bey, Fatih Sultan Mehmet&rsquo;in k&uuml;&ccedil;&uuml;k oğlu ve II. Beyazıt&rsquo;ın kardeşi Cem Sultan&rsquo;ın en yakın arkadaşıdır ve onu Vatikan s&uuml;rg&uuml;n&uuml;nde de yalnız bırakmaz. Cem Sultan&rsquo;ın Papalık&rsquo;ta, zehirletilerek şehit edilmesinden sonra Fransa&rsquo;ya ge&ccedil;en Kasım Bey silahının g&uuml;c&uuml;yle yaşamını sağlar ve soyluluğunu korur. Bug&uuml;n ger&ccedil;i G&uuml;ney Fransa&rsquo;da, Doğu Pirene&rsquo;ler de şarap&ccedil;ılık ile ge&ccedil;inen Caramany adlı bir k&ouml;y varsa da Karaman silahş&ouml;rleri, biraz da &ldquo;g&ouml;&ccedil;men&rdquo; olduklarından ve &ldquo;hristiyan asıllı&rdquo; olmadıklarından olsa gerek, &ldquo;Bey &ndash; Prens, D&uuml;k. Kont, Marki&rdquo; gibi soyluluk &uuml;nvanlarını taşımış olsalar bile genelde &ldquo;fakir soylu&rdquo; kalmışlardır. 17&rsquo;nci y&uuml;zyılda ise bir Caraman Prensi zengin bir Chimay Prensesi ile evlenir ve bundan b&ouml;yle Caraman-Chimay Prensliği olarak g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze kadar devam eder. Bu adı taşıyan b&uuml;y&uuml;k şato şimdiki Bel&ccedil;ika&rsquo;nın g&uuml;neyinde, Fransa sınırı yakınındadır ama şatoda kimse 1500 yılından &ouml;nceki tarihleri hakkında bilgi verememektedir. (İslam ge&ccedil;mişlerini saklamak istiyorlarmış veya zamanında bu onlara yasaklanmış gibi!)<br /> Gelelim geride kalanlara; İshak Bey 1465&rsquo;te vefat eder. Fatih&rsquo;in veziri Gedik Ahmet Paşa 1471&rsquo;de Karaman beyliğinin g&uuml;ney vilayetlerini alır. O zaman 17 yaşında olan Osman Bey de Alanya&rsquo;da esir d&uuml;şer ve Gedik Ahmet Paşa&rsquo;dan aman dileyerek Osmanlı hizmetine girer. Fatih Sultan Mehmet&rsquo;te Osman Bey&rsquo;e, bug&uuml;n Arnavutluk ve Makedonya sınırları i&ccedil;inde bulunan, Vardar nehrinin g&uuml;ney-batısındaki o zaman Serfice denilen b&ouml;lgede (Selanik değil) 1000 sipahilik bir u&ccedil;beyliği bahşeder. B&ouml;ylece 1471 yılında, Karaman zade Osman Bey ve ahfadının 4 asrı aşan s&uuml;rg&uuml;nl&uuml;k s&uuml;reci başlar. Karamanzade Osman Bey gen&ccedil;liği ve iyi davranışlarıyla b&ouml;lgede sempati topladığı i&ccedil;in Ailenin adına, yerel bir sevgi eki olan &ldquo;&ccedil;o&rdquo; gelir, pehlivan Kel Ali&ccedil;o&rsquo;da olduğu gibi&hellip; Karamanzade Osman&ccedil;o beyden sonra aile Karaman&ccedil;o zadeler diye anılmaya başlar...<br /> 1875 Yugoslav isyanlarında, yani s&uuml;rg&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;n tam 404&rsquo;&uuml;nc&uuml; yılında, o zamanın Karaman&ccedil;o zadeleri, yanlarında 2 oğulları Abdi (4) ve Avni (2) ile, dedelerinden kalan zenginliklerden ka&ccedil;ırabildikleriyle İstanbul&rsquo;a g&ouml;&ccedil; ederler. Abdi bey Mekteb-i M&uuml;lkiye&rsquo;de (Bug&uuml;n&uuml;n Ankara &Uuml;niversitesinin Siyasal Bilgiler Fak&uuml;ltesi- Cumhuriyet&rsquo;ten &ouml;nce İstanbul&rsquo; da idi) okur. Sınıf arkadaşı Macit bey (daha sonra en son Osmanlı B&uuml;y&uuml;k Filistin eyaleti Genel Valisi olan Macit Paşa&rsquo;dır. 1918&rsquo;deki Osmanlı B&uuml;y&uuml;k Filistin eyaleti hemen hemen bug&uuml;nk&uuml; b&uuml;t&uuml;n Arap yarımadasını kaplıyordu. İstanbullu ve Osmanlı sarayına yakın bir ailenin oğludur Abdi Bey. Konaklarında karşılaştığı, Macit beyin en k&uuml;&ccedil;&uuml;k kız kardeşi Nimet hanıma (Barış Man&ccedil;o&rsquo;nun &ldquo;G&uuml;lpembe&rdquo; ve &ldquo;S&uuml;per Babanne&rdquo; şarkılarının ilham kaynağı) aşık olur ve onu ağabeyinden ister. Apti bey ile 1881 doğumlu Nimet Hanımın aralarında 10 yaş vardır. B&ouml;ylece Karaman&ccedil;o zade Mehmet Abdi bey, zamanın Esvap&ccedil;ıbaşı&rsquo;sının kızıyla evlenir. Apti bey eğitimcidir, İstanbul&rsquo;da 2 &ouml;zel lise (Leyli ve Nehari Hadika-ı meşveret) kurup işletmiştir. Bu arada servetini toprağa yatırır ve Kadık&ouml;y&rsquo;de, Kuşdili deresinden bir yanda G&ouml;ztepe tren istasyonuna, &ouml;te yandan da eski sarayın duvarına (Fikirtepe&rsquo;nin Kuzey &ndash; Kuzeydoğu arkası) kadar gelen geniş araziyi satın alır. Doğu illerinde 20 k&ouml;pr&uuml; yapmak &uuml;zere Devlet&rsquo;e karşı y&uuml;k&uuml;mlenen 2 inşaat m&uuml;hendisi arkadaşı işlerini bitiremeyip iflas edince, b&uuml;t&uuml;n toprak varlığı ile onlara kefil olmuş olan Barış Man&ccedil;o&rsquo;nun babası Hakkı Man&ccedil;o iflaslar karşılığı t&uuml;m topraklarını kaybeder ve 4 Mayıs 1959 tarihinde beyin kanamasından vefat eder. Bug&uuml;n 1.000.000 kişi o b&ouml;lgede yaşıyor. O b&ouml;lgede bulunan Abdi bey, Hakkı bey, Hilmi bey, Nezih bey ve Man&ccedil;olar sokakları, 1940 &ndash; 1945 arasında arazide yapılan ilk parselleme &ccedil;alışmalarından kalmadır. Barış Man&ccedil;o&rsquo;nun Babanesinin evliliği; Başlangı&ccedil;ta Kızıltoprak&rsquo;ta, tren yoluna ve k&ouml;pr&uuml;s&uuml;ne bitişik bir k&ouml;şkte, daha sonra da Ziverbey yolunda, kendi toprakları &uuml;zerinde yaptırdıkları beyaz boyalı b&uuml;y&uuml;k k&ouml;şkte yaşarlar. Evliliklerinden 8 &ccedil;ocuk doğar ama 1913&rsquo;de, Abdi Bey&rsquo;in vefatında ancak 4&rsquo;&uuml; hayattadır: sırasıyla Raife hanım (1897), İsmail Hakkı (babamız, doğumu İstanbul 1901), Hilmi (1903) ve Nezih (1906) beyler. Nezih beyin kız ikizi Nezihe bebekte dizanteriye kapılıp 6 yaşında (1912), babasından 1 yıl &ouml;nce yaşama veda etmiştir. Babaannenin 17 yıl kadar s&uuml;ren ama &ccedil;ok mutlu evliliğinden kalan en g&uuml;zel ve en gurur duyarak anlattığı anısı, telefonun İstanbul&rsquo;a ilk gelişidir: G&uuml;lpembe babaanne &ldquo;Evimde telefon vardı ama kullanamıyordum&rdquo; der imiş Barış Man&ccedil;o&rsquo;ya. O zaman İstanbul&rsquo;a 6 numara vermişler: 1 Saray&rsquo;a, 3 Başnazıra (şimdiki Başbakan), 2 ise Karaman&ccedil;o zade Abdi beyin evine: &ldquo;Telefonu kaldırdığımda ya Padişah&rsquo;ın sarayıyla ya da Başnazır&rsquo;ın k&ouml;şk&uuml;yle konuşmak zorundaydım!&rdquo; der Abdi Bey ve 2 numaranın kendi evinde olmasından da m&uuml;thiş gurur duyar&hellip; İsmail Hakkı ve Hilmi beyler, babaları Apti beyin sağlığında tam birer Bey oğlu gibi yetiştirilmişlerdir &ouml;yle ki her birinin &ccedil;ocukken atları ve seyisleri bile olmuştur. 1914 başında ise İsmail Hakkı Bey&rsquo;e verem teşhisi konur. Dul ve 4 evlat acılı anne hemen kararını verir, o zaman verem tedavisi sadece İsvi&ccedil;re&rsquo;de, o da &ccedil;ok az garantili olarak yapılabilmektedir. B&ouml;ylece İsmail Hakkı Bey hen&uuml;z 13 yaşında bir &ccedil;ocuk iken, dilini bilmediği bir &uuml;lkeye ve yalnız başına, meşhur Orient Express&rsquo;e bindirilerek yollanır. Zaman, Birinci d&uuml;nya harbinin başlamasına rastlamaktadır ve birbirlerine d&uuml;şman devletlerin &ccedil;ocuklara bile casusluk yaptırdıkları zamandır. İsmail Hakkı Bey ise ilk defa g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml; istasyon isimlerini g&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;ne yazmaktadır. Bu y&uuml;zden Macaristan&rsquo;da tutuklanır ve 3 g&uuml;n sorgudan sonra su&ccedil;suzluğu anlaşılır, serbest bırakılıp başka bir trenle yeniden İsvi&ccedil;re&rsquo;ye yolcu edilir. İsvi&ccedil;re&rsquo;de, Mondorf sanatoryumuna geldiğinde doktorlar; &ldquo;Oğlum, sende bağırsak şeridi var, burada kalırsan ger&ccedil;ekten vereme yakalanacaksın!&rdquo; diye hastaneden g&ouml;nderirler. Bu arada harpte başlamıştır. 1914 &ndash; 1918 arasını ve arkasından gelen Kurtuluş savaşını İsvi&ccedil;re&rsquo;de &ldquo;enterne&rdquo; olarak ge&ccedil;irir ve 1924 yılında &uuml;lkesine, gencecik, yepyeni T&uuml;rkiye Cumhuriyeti&rsquo;ne, Almanca &ndash; Fransızca &ndash; İngilizce konuşan, Lozan y&uuml;ksek ticaret okulu diploması sahibi, 23 yaşında bir yetenek olarak d&ouml;ner ve hemen Ziraat bankası İzmir m&uuml;d&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;ne atanır. İsmail Hakkı Bey giderek aynı bankanın Genel m&uuml;d&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;ne kadar y&uuml;kselir. Aynı zamanda K&ouml;y Kredi Kooperatifleri&rsquo;nin ve Umumi Mağazalar&rsquo;ın kurucusu olmuştur. İkinci d&uuml;nya savaşı başladığında da, kendi isteğiyle serbest meslek sahibi olmuştur. Ancak 6 yıl s&uuml;ren genel savaşın ve onun arkasından yaşanan g&uuml;&ccedil; yılların i&ccedil;inde girdiği işler ters gitmiş aile zenginliğini elden &ccedil;ıkartmak zorunda kalmıştır. 4 Mayıs 1959 g&uuml;n&uuml; Hakkı Bey&rsquo;in vefatında, Kadık&ouml;y, Karacaahmet kabristanındaki Man&ccedil;o aile bah&ccedil;esi dışında, bir karış toprağı kalmamıştır. Bu arada Cumhuriyet t&uuml;m eski asalet unvanlarını yasaklamış ve Karaman&ccedil;ozade&rsquo;nin &ldquo;zade&rdquo; kuyruğu gitmiş. Soyadı kanunu &ccedil;ıktığında da, Kara s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n&uuml; sevmeyen İsmail Hakkı Bey, Karaman&ccedil;o&rsquo;nun &ldquo;kara&rdquo; başını (Kellesini!) kesmiş ve sonu&ccedil;ta soyadı olarak sadece &ldquo;Man&ccedil;o&rdquo; s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n&uuml; benimseyip almıştır...&rdquo; (Talha Uğurluel)</p> <p>Şimdi de kendi araştırmamızla devam edelim. &Uuml;&ccedil; yaşındayken anne babasının ayrılığından sonra Barış Man&ccedil;o, babası ile yaşamaya başladı. Babasıyla birlikte sık ev değiştirdi ve Cihangir&#39;de, &Uuml;sk&uuml;dar&#39;da, Kadık&ouml;y&#39;de ve kısa bir s&uuml;re i&ccedil;in Ankara&#39;da yaşadı. İlkokula abisi Savaş ve ailenin en k&uuml;&ccedil;&uuml;k ferdi olan kız kardeşi İnci&#39;nin de okuduğu Kadık&ouml;y Gazi Mustafa Kemal İlkokulu&#39;nda başladı. 4. sınıfı Ankara Maarif Koleji&#39;nde okudu ve ilkokulu Kadık&ouml;y&#39;deki başladığı okulda tamamladı. Yatılı olarak Galatasaray Lisesi&#39;nin orta b&ouml;l&uuml;m&uuml;ne devam etti. 1957&#39;de amat&ouml;r olarak m&uuml;zikle ilgilenmeye başladı. 4 Mayıs 1959&#39;da babasının &ouml;l&uuml;m&uuml; &uuml;zerine Galatasaray Lisesi&#39;nden ayrılarak, eğitimini Şişli Terakki Lisesi&#39;nde tamamladı.</p> <p>T&Uuml;RKİYEDEKİ İLK BARIŞ İSMİ</p> <p>T&uuml;rkiye&#39;de ilk Barış ismini aldı, esasında isim babası. Barış ismi, 1941&#39;de d&uuml;nya savaşlarının ardından barışa duyulan &ouml;zlemden doğdu. Amcası da 41 doğumludur, savaşın başlangı&ccedil; tarihi. Ancak 1941 yılında hi&ccedil; g&ouml;rmediği amcası Yusuf vefat etmiş, lakabı Tosun Yusuf imiş. Bunun verdiği h&uuml;z&uuml;nle Tosun Yusuf Mehmet Barış Man&ccedil;o koymuşlar adını.&nbsp; İlkokula başladığı zaman da Tosun Yusuf Mehmet Barış Man&ccedil;o&#39;yu n&uuml;fus kaydından sildiriyorlar sadece Mehmet Barış Man&ccedil;o ismi kalıyor.</p> <p>ANNESİ RİKKAT HANIM ZEKİ M&Uuml;REN&rsquo;İN HOCASI</p> <p>Barış Man&ccedil;o&#39;nun annesi Rikkat Uyanık, Devlet Konservatuarı Klasik T&uuml;rk Sanat M&uuml;ziği sanat&ccedil;ısıydı. Zeki M&uuml;ren&#39;in dahi hocalığını yapmış bir anneye sahip olan Man&ccedil;o, m&uuml;ziğe annesi ve onun &ccedil;evresindeki insanlar sayesinde daha &ccedil;ok aşık oldu. Barış Man&ccedil;o i&ccedil;in m&uuml;zisyenlik anne mesleği. Annesi Rikkat Uyanık, d&ouml;neminin se&ccedil;kin T&uuml;rk sanat m&uuml;ziği sanat&ccedil;ılarından biri olarak g&ouml;steriliyor. Oğlunu ninnilerle değil şarkılarla b&uuml;y&uuml;tm&uuml;ş, Barış Man&ccedil;o da her fırsatta annesini saygıyla yad etmiş. Hatta sahnede beraber şarkı s&ouml;yledikleri bile olmuş. 1978&rsquo;de TRT&rsquo;de katıldıkları bir programda Rikkat Hanım oğlunun G&uuml;lme Ha G&uuml;lme şarkısını seslendirerek, ona desteğini g&ouml;stermiş. Ancak par&ccedil;adaki &quot;Yıllar ge&ccedil;er g&uuml;z yaz olur/Barış bir g&uuml;n toprak olur&quot; s&ouml;zlerini &quot;Yıllar ge&ccedil;er g&uuml;z yaz olur/Barış bir g&uuml;n baba olur&quot; şeklinde değiştirerek s&ouml;ylemiş. Şarkıyı &ccedil;ok beğense de, asıl halini s&ouml;ylemeye anne y&uuml;reği el vermemiş.</p> <p>ALPARSLAN T&Uuml;RKEŞ İLE KONUŞMASI</p> <p>Alparslan T&uuml;rkeş ve Barış Man&ccedil;o...</p> <p>1985 yılında darbe d&ouml;nemlerinde b&uuml;t&uuml;n sanat&ccedil;ılar saflarını birer birer yavaş&ccedil;a doldururken,&nbsp;</p> <p>Barış Man&ccedil;o; T&uuml;rk&ccedil;&uuml;, Milliyet&ccedil;i olduğunu ve sonunda kadar &ouml;yle kalacağını s&ouml;yler</p> <p>Başbuğ T&uuml;rkeş, Barış Man&ccedil;o&#39;nun bu konuşmasından etkilenir ve Barış Man&ccedil;o&#39;ya bir haber g&ouml;nderir, &quot;gel yanımıza beyaz bozkurt sende bizdensin, ama sa&ccedil;ını kestir de gel...&quot;</p> <p>Barış Man&ccedil;o&#39;nun, Alparslan T&uuml;rkeş&#39;e cevabı gecikmez.</p> <p>-&quot;BAŞBUĞUM, HER ZAMAN YANINIZDAYIM AMA ŞUNU UNUTMAYALIM BOZKURT Hİ&Ccedil; YELESİZ OLURMU&quot;&nbsp;</p> <p>Barış Man&ccedil;o sa&ccedil;larını uzatınca mao&rsquo; cu, bıyıklarını uzatınca faşist dediler. T&uuml;rk k&uuml;lt&uuml;r&uuml;ndeki bir par&ccedil;a olan Osmanlı marşlarını s&ouml;yledi, bazı kesimler Osmanlıya &ouml;zlem manası &ccedil;ıkardı. &Uuml;lk&uuml;c&uuml; kesim Barış Man&ccedil;o&rsquo; yu sahiplendi. Madem sol Cem aracayı tuttu, sen de bizim idol&uuml;m&uuml;z ol dediler ama o hi&ccedil;bir kesimden olmadı. T&uuml;rk Milliyet&ccedil;isiydi.&nbsp; Neşet Ertaş&#39;tan Aşık Veysel&#39;e, Pir Sultan Abdal&#39;a kadar bir&ccedil;ok değerimizin eserlerini seslendirerek doğudan batıya, kuzeyden g&uuml;neye k&uuml;lt&uuml;r&uuml;m&uuml;z&uuml; nakış, nakış işlemiştir.</p> <p>MANEVİ BABASI MUHİTTİN KOCATAŞ</p> <p>Doğukan Man&ccedil;o babasının manevi babası olduğunu anlatıyor.</p> <p>&quot;M&uuml;ziğe yeni başladığı d&ouml;nemlerde, &#39;Ya bu gitarı en iyi şekilde &ccedil;alacaksın ya da kırıp atacaksın&#39; deyip, babamı bir işi en doğru şekilde yapmayı aşılayarak yetiştiren kişidir Muhittin Kocataş. Biz onu dede olarak bildik ve babamın &ouml;mr&uuml;nde fedailiğinden, şof&ouml;rl&uuml;ğ&uuml;nden, babalığına herhalde en &ccedil;ok emeği ge&ccedil;miş 2-3 kişiden biridir. Onun i&ccedil;in en zoru babamı defnetmek olmuştur diye d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum. Benim de baba tarafında en değer verdiğim kişi oydu.&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>FRANSIZ SPİKERE TARİHİ DERS VERMESİ.</p> <p>Maneviyatı ve Milliyet&ccedil;iliği &uuml;st d&uuml;zeyde olan Barış Man&ccedil;o Fransız spikerine m&uuml;thiş bir ders verir.</p> <p>Barış Man&ccedil;o, Fransa&rsquo;da bir televizyon kanalının canlı yayınına konuktur.</p> <p>Karşısında k&uuml;stah bir spiker vardır ve Barış Man&ccedil;o&rsquo;yla dalga ge&ccedil;mektedir.</p> <p>S&uuml;rekli &ldquo;İşte T&uuml;rk, yani barbar, vahşi&rdquo; vs. demektedir. Barış Man&ccedil;o daha fazla dayanamaz ve spikere &ldquo;Yanınızda k&acirc;ğıt para var mı?&rdquo; diye sorar.</p> <p>Bu soru spikeri şaşırtır ve &ldquo;Evet var ama ne olacak?&rdquo; der. Barış Man&ccedil;o ısrar edince spiker cebindeki k&acirc;ğıt paraları &ccedil;ıkarır.</p> <p>Bu olaydan az &ouml;nce Barış Man&ccedil;o canlı yayında &ldquo;Anahtar&rdquo; adlı şarkısını s&ouml;ylemiştir. Bu şarkının bir b&ouml;l&uuml;m&uuml; ş&ouml;yledir: &ldquo;Beş Akif-bir saat kulesi, iki kule-bir Fatih, beş Fatih-bir Mevlana, iki Mevlana-bir Sinan&rdquo;...</p> <p>Bu şarkı bir matematik sorusudur ve şarkıda adı ge&ccedil;en kişiler o d&ouml;nemde T&uuml;rk paralarının arkasında fotoğrafı olan kişilerdir...</p> <p>Barış Man&ccedil;o spikere sorar: &ldquo;Bu paranızda fotoğrafı olan kişi kimdir?&rdquo; Spiker, &ldquo;General&rdquo; der. Barış Man&ccedil;o diğer paralardaki kişileri de sorar. Spikerin verdiği cevaplar hep, &ldquo;Falanca general, falanca amiral, falanca komutan&rdquo; şeklindedir...</p> <p>Bu sefer Barış Man&ccedil;o cebinden T&uuml;rk paraları &ccedil;ıkarır. Spikere ş&ouml;yle der:</p> <p>&ldquo;Bakın bu parada fotoğrafı g&ouml;r&uuml;len kişi Mehmet Akif Ersoy&rsquo;dur, kendisi b&uuml;y&uuml;k bir şairdir. Bu fotoğraftaki kişi de Mevlana&rsquo;dır, bir d&uuml;ş&uuml;n&uuml;rd&uuml;r. Bu paradaki kişi Fatih Sultan Mehmet&rsquo;tir, adaletin sembol&uuml;d&uuml;r. Bu paradaki kişi ise Atat&uuml;rk&rsquo;t&uuml;r, &lsquo;Yurtta barış, d&uuml;nyada barış&rsquo; diyen ulu &ouml;nderimizdir.</p> <p>Bizim paralarımız işte bunlar. Biz T&uuml;rkler ince ruhlu, kibar, medeni insanlar olduğumuz i&ccedil;in paralarımızın arkasına şairlerimizin, d&uuml;ş&uuml;n&uuml;rlerimizin, bilim adamlarımızın fotoğraflarını bastık.</p> <p>Siz Fransızlar asıl kendiniz barbar, vahşi olduğunuz i&ccedil;in paralarınızın arkasına hep savaş yapan adamlarınızın fotoğraflarını basmışınız!&rdquo;</p> <p>Barış Man&ccedil;o&rsquo;nun bu m&uuml;thiş cevabından sonra televizyon y&ouml;neticileri canlı yayını keserler ve spikeri programdan alırlar. Başka bir spiker gelir ve canlı yayın yeniden başlar. Yeni spiker Barış Man&ccedil;o&rsquo;dan ve T&uuml;rkler&rsquo;den &ouml;z&uuml;r diler, programa b&ouml;ylece devam edilir...</p> <p>1 SİNEMA FİLMİ VAR</p> <p>2 Ocak 1975 tarihli Baba Bizi Eversene, sanat&ccedil;ının tek sinema filmi olarak arşivlerde yerini aldı. Barış Man&ccedil;o bu filmde başrol oynadı ve filmin m&uuml;ziklerini Kurtalan Ekspresle beraber yaptı. Rol arkadaşları Meral Zeren ve Hulusi Kentmen&rsquo;di.</p> <p>EVLİLİĞİ VE &Ccedil;OCUKLARI</p> <p>İlk evliliğini 1967 yılında, fotomodel Maria Claude ile yaptı. &Uuml;&ccedil; yıl nişanlı kalan &ccedil;iftin evliliği yaklaşık 40 g&uuml;n s&uuml;rd&uuml;. Daha sonra 1978 yılında Lale hanımla evlendi. Barış-Lale Man&ccedil;o &ccedil;iftinin &quot;Doğukan Hazar&quot; ve &quot;Batıkan Zorbey&quot; ismini verdikleri iki oğulları oldu.</p> <p>VEFATI</p> <p>Man&ccedil;o 31 Ocak 1999 akşamı saat 23:30 civarında İstanbul&#39;un Moda semtindeki evinde kalp krizi ge&ccedil;irdi ve kaldırıldığı Siyami Ersek G&ouml;ğ&uuml;s-Kalp-Damar Cerrahisi Hastanesi&#39;nde aynı gece saat 01:30&#39;da hayatını kaybetti.Daha &ouml;nce 1983 yılında bir kalp spazmı ge&ccedil;irmişti. 1991 yılında Devlet sanat&ccedil;ısı unvanı alan Man&ccedil;o&#39;nun cenazesi i&ccedil;in devlet t&ouml;reni d&uuml;zenlendi. 3 Şubat 1999 tarihinde &uuml;zerinde Galatasaray bayrağı da bulunan T&uuml;rk bayrağına sarılı naaşı Atat&uuml;rk K&uuml;lt&uuml;r Merkezi&#39;ne getirilerek t&ouml;ren d&uuml;zenlendi.</p> <p>Levent Camisi&#39;nde cenaze namazı kılındı ve Kanlıca&#39;daki Mihrimah Sultan Mezarlığı&#39;nda toprağa verildi. Mezarına &quot;Gesi Bağları&quot; yorumundan &ouml;t&uuml;r&uuml; Kayseri&#39;nin Gesi beldesinden getirilen toprak da kondu. Man&ccedil;o, hayranları tarafından &quot;Unutma ki d&uuml;nya fani, veren Allah alır canı, ben nasıl unuturum seni, can bedenden &ccedil;ıkmayınca&#39; şarkısı eşliğinde sonsuzluğa uğurlandı.</p> <p>M&uuml;zik ve televizyon hayatında &uuml;&ccedil; binden fazla &ouml;d&uuml;l almıştır. Bu &ouml;d&uuml;ller Barış Man&ccedil;o Evi&#39;nde sergilenmektedir.&nbsp; Rahmetlinin mek&acirc;nı cennet olsun dualarla yad ediyoruz. T&uuml;rk &ouml;rf ve adetlerini yaşayıp yaşatan Barış Man&ccedil;o her daim g&ouml;n&uuml;llerimizde yaşayacaktır.</p> <p>&nbsp;Murat&nbsp; G&Uuml;LŞAN&nbsp; &nbsp; &nbsp;</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.