Önder GÜZELARSLAN
Köşe Yazarı
Önder GÜZELARSLAN
 

YARASALARIN DOĞAL YAŞAM ALANI DUPNİSA MAĞARASI

YARASALARIN DOĞAL YAŞAM ALANI DUPNİSA MAĞARASI Ülkemizin dört bir köşesinde ayrı bir güzellik boy göstermekte. Hemen hemen birçoğuna şahit olduğum gidip gördüğüm bu güzelliklerden birisi de yarasaların doğal yaşam alanı olan Kırklareli ilimiz sınırlarında, turizm değeri açısından büyük öneme sahip Istranca Dağları arasında süzülen Dupnisa Mağarası. Geçtiğimiz günlerde Kırklareli ilimize ve bu ilimizin bir beldesi olan Üsküp’e yaptığımız ziyarette varlığından haberdar olduğum ve bizzat giderek yerinde güzelliğine şahit olduğum Dupnisa Mağarası’nın varlığından ve güzelliğinden sizleri de haberdar etmek için bu yazıyı kaleme almış bulunuyorum. Yapılan çalışmalar neticesinde elde edilen bilgiler çerçevesinde mağara oluşumunu 180 milyon yıl önce tamamlamıştır. Bu da günümüzden 65 milyon yıl önce sonra eren ve 160 milyon yıl süren Mezozoik yani 2. Jeolojik zamana denk gelmektedir. Yerli ve yabancı birçok ziyaretçinin geldiği mağara, 16 türden 60 bin yarasanın barınmasına imkân sağlamaktadır. İki kat ve üç bölümden oluşan mağara yarasaların üremesi amacıyla yılın yarısında kapalı tutulmakta ve diğer zamanlarda halkın ziyaretine açık bulundurmakta. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından işletilen mağara adeta bir yer altı cennetini andırmaktadır. Marmara Bölgesi’nin Avrupa yakası olan Trakya’daki turizme açık olan ilk ve tek mağarası olan Dupnisa mağarası aynı zamanda Bulgaristan sınırına da çok yakın olup yürüme mesafesi ile sadece 10 km kadardır. Istranca Dağları’nın kuzeybatısında bulunmakta olan mağaraya ismi verilen Dupnisa kelimesi Bulgarcada ‘delik’ anlamına gelmektedir. 1980’li yıllardaki haritalarda ismi Dupnisa Suçıktı Mağarası olarak anılmakta olan mağaranın uzunluğu 3150 metre civarındadır. Ancak bazı kaynaklarda uzunluğu 2720 metre olarak geçmektedir. Mağaranın girişinde üç adet kapı bulunmasına rağmen ziyaretçiler bu kapıların sadece ikisini kullanmaktadır. Bu kapıların hepsinin farklı isimleri vardır. Mağaranın bulunduğu bölge Edirne Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 10.07.1991 tarihinde birinci derece doğal sit alanı olarak tescil edilmiştir. Bugün mağarayı ziyarete geldiğinizde sizleri çevresinde bölgeye has doğal ürünler satan satıcıların bulunduğu mini bir satış noktaları karşılamaktadır. Mağaranın çevresinde ormanlık alan içinde buz gibi suların aktığı küçük küçük derelere de şahit olacaksınız. Mağaranın giriş kapısının ambiyansı da ziyaretçileri büyülemekte. Daha içeriye girmeden atmosferi yaşamaya başlıyor insan. Tabii güzelliği ile insanı büyüleyen mağara içinde ışıklandırma sistemi olmasına rağmen yarasaların yaşadığı ve ürediği yerlerde ışıklandırma bulunmamaktadır. İki katlı olan Dupnisa Mağarası 70 metrelik bir yükselti içinde oluşmuş ve üst kısımda yer alan kuru mağara damlataş anlamında gayet zengindir. Özellikle sarkıt, dikit, duvar ve sütun damlataşları oldukça büyüktür. Alt kattaki mağaranın içinden ise yeraltı deresi geçmekte ve göller ile de zengin bir görünüme sahiptir. Yukarıda üç bölüm olduğunu ifade ettiğimiz mağaranın giriş isimleri Kuru mağara, Sulu mağara ve Kız mağarasıdır. Üst kat olan kuru mağarada sıcaklık ortalama 17 derece, alt kat ise 10-12 derece arasındadır. Bundan dolayı mağara geçişinde belirgin bir rüzgâr hissedilmektedir. Mağara ziyaretinde bu bilgiler dikkate alınarak gerekli tedbirler önceden alınmalıdır. Kız mağarası kısmı yarasaların yaşadığı alan olduğundan dolayı ziyarete kapalıdır. Dupnisa Mağarası yarasaların doğal yaşam alanı olması dışında rivayetle günümüze taşınan buruk bir aşk hikayesiyle de ilgi görmektedir. Mağarada yer alan kavuşamayan iki eli andıran sarkıtlar da ziyaretçilerin ilgisini ve dikkatini çekmiyor değil. Halk bilimi uzmanlarının saha araştırmalar ile sözlü tarih incelemeleri sonucunda kavuşamayan ellere benzetilen sarkıtlara ilişkin "Acıklı aşk hikayesi" şöyle anlatılmaktadır: Bölgede yaşayan genç bir erkek, yine bölgede yaşayan bir papazın Nysa ismindeki kızına âşık olur. Ancak papaz kızını bu gence vermekle birlikte gencin peşine düşer. Genç adam mağaraya saklanır. Bir süre sonra da mağarada ölür ve taşlaşmaya başlar. Nysa da gencin öldüğünü öğrenince mağaraya girer ve gencin öldüğünü görünce o da kısa bir süre sonra ölür ve öldüğü yerde taşa dönüşür. İşte bunların cansız bedenleri taşlaşıp birbirlerine kavuşamayan iki el biçimine gelir. Dupnisa Mağarası’nın efsanesi işte bu şekildedir. Istranca Dağları arasında Bulgaristan sınırına yakın bir mevkide bulunan Dupnisa Mağarası’na ulaşmak için yaklaşık olarak İstanbul’dan 200 km. Kırklareli merkezden 58 km. yol katedilmesi gerekiyor. Birçok akarsu ve gölün bulunduğu yoldan giderken, sık ağaçlarla da gökyüzünün kaplı olduğuna şahit olacak ve yol boyunca Istranca Dağları'nın bol oksijenli havasını soluma imkânı da bulacaksınız. Önder Güzelarslan
Ekleme Tarihi: 14 Temmuz 2022 - Perşembe

YARASALARIN DOĞAL YAŞAM ALANI DUPNİSA MAĞARASI

YARASALARIN DOĞAL YAŞAM ALANI DUPNİSA MAĞARASI Ülkemizin dört bir köşesinde ayrı bir güzellik boy göstermekte. Hemen hemen birçoğuna şahit olduğum gidip gördüğüm bu güzelliklerden birisi de yarasaların doğal yaşam alanı olan Kırklareli ilimiz sınırlarında, turizm değeri açısından büyük öneme sahip Istranca Dağları arasında süzülen Dupnisa Mağarası. Geçtiğimiz günlerde Kırklareli ilimize ve bu ilimizin bir beldesi olan Üsküp’e yaptığımız ziyarette varlığından haberdar olduğum ve bizzat giderek yerinde güzelliğine şahit olduğum Dupnisa Mağarası’nın varlığından ve güzelliğinden sizleri de haberdar etmek için bu yazıyı kaleme almış bulunuyorum. Yapılan çalışmalar neticesinde elde edilen bilgiler çerçevesinde mağara oluşumunu 180 milyon yıl önce tamamlamıştır. Bu da günümüzden 65 milyon yıl önce sonra eren ve 160 milyon yıl süren Mezozoik yani 2. Jeolojik zamana denk gelmektedir. Yerli ve yabancı birçok ziyaretçinin geldiği mağara, 16 türden 60 bin yarasanın barınmasına imkân sağlamaktadır. İki kat ve üç bölümden oluşan mağara yarasaların üremesi amacıyla yılın yarısında kapalı tutulmakta ve diğer zamanlarda halkın ziyaretine açık bulundurmakta. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından işletilen mağara adeta bir yer altı cennetini andırmaktadır. Marmara Bölgesi’nin Avrupa yakası olan Trakya’daki turizme açık olan ilk ve tek mağarası olan Dupnisa mağarası aynı zamanda Bulgaristan sınırına da çok yakın olup yürüme mesafesi ile sadece 10 km kadardır. Istranca Dağları’nın kuzeybatısında bulunmakta olan mağaraya ismi verilen Dupnisa kelimesi Bulgarcada ‘delik’ anlamına gelmektedir. 1980’li yıllardaki haritalarda ismi Dupnisa Suçıktı Mağarası olarak anılmakta olan mağaranın uzunluğu 3150 metre civarındadır. Ancak bazı kaynaklarda uzunluğu 2720 metre olarak geçmektedir. Mağaranın girişinde üç adet kapı bulunmasına rağmen ziyaretçiler bu kapıların sadece ikisini kullanmaktadır. Bu kapıların hepsinin farklı isimleri vardır. Mağaranın bulunduğu bölge Edirne Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 10.07.1991 tarihinde birinci derece doğal sit alanı olarak tescil edilmiştir. Bugün mağarayı ziyarete geldiğinizde sizleri çevresinde bölgeye has doğal ürünler satan satıcıların bulunduğu mini bir satış noktaları karşılamaktadır. Mağaranın çevresinde ormanlık alan içinde buz gibi suların aktığı küçük küçük derelere de şahit olacaksınız. Mağaranın giriş kapısının ambiyansı da ziyaretçileri büyülemekte. Daha içeriye girmeden atmosferi yaşamaya başlıyor insan. Tabii güzelliği ile insanı büyüleyen mağara içinde ışıklandırma sistemi olmasına rağmen yarasaların yaşadığı ve ürediği yerlerde ışıklandırma bulunmamaktadır. İki katlı olan Dupnisa Mağarası 70 metrelik bir yükselti içinde oluşmuş ve üst kısımda yer alan kuru mağara damlataş anlamında gayet zengindir. Özellikle sarkıt, dikit, duvar ve sütun damlataşları oldukça büyüktür. Alt kattaki mağaranın içinden ise yeraltı deresi geçmekte ve göller ile de zengin bir görünüme sahiptir. Yukarıda üç bölüm olduğunu ifade ettiğimiz mağaranın giriş isimleri Kuru mağara, Sulu mağara ve Kız mağarasıdır. Üst kat olan kuru mağarada sıcaklık ortalama 17 derece, alt kat ise 10-12 derece arasındadır. Bundan dolayı mağara geçişinde belirgin bir rüzgâr hissedilmektedir. Mağara ziyaretinde bu bilgiler dikkate alınarak gerekli tedbirler önceden alınmalıdır. Kız mağarası kısmı yarasaların yaşadığı alan olduğundan dolayı ziyarete kapalıdır. Dupnisa Mağarası yarasaların doğal yaşam alanı olması dışında rivayetle günümüze taşınan buruk bir aşk hikayesiyle de ilgi görmektedir. Mağarada yer alan kavuşamayan iki eli andıran sarkıtlar da ziyaretçilerin ilgisini ve dikkatini çekmiyor değil. Halk bilimi uzmanlarının saha araştırmalar ile sözlü tarih incelemeleri sonucunda kavuşamayan ellere benzetilen sarkıtlara ilişkin "Acıklı aşk hikayesi" şöyle anlatılmaktadır: Bölgede yaşayan genç bir erkek, yine bölgede yaşayan bir papazın Nysa ismindeki kızına âşık olur. Ancak papaz kızını bu gence vermekle birlikte gencin peşine düşer. Genç adam mağaraya saklanır. Bir süre sonra da mağarada ölür ve taşlaşmaya başlar. Nysa da gencin öldüğünü öğrenince mağaraya girer ve gencin öldüğünü görünce o da kısa bir süre sonra ölür ve öldüğü yerde taşa dönüşür. İşte bunların cansız bedenleri taşlaşıp birbirlerine kavuşamayan iki el biçimine gelir. Dupnisa Mağarası’nın efsanesi işte bu şekildedir. Istranca Dağları arasında Bulgaristan sınırına yakın bir mevkide bulunan Dupnisa Mağarası’na ulaşmak için yaklaşık olarak İstanbul’dan 200 km. Kırklareli merkezden 58 km. yol katedilmesi gerekiyor. Birçok akarsu ve gölün bulunduğu yoldan giderken, sık ağaçlarla da gökyüzünün kaplı olduğuna şahit olacak ve yol boyunca Istranca Dağları'nın bol oksijenli havasını soluma imkânı da bulacaksınız. Önder Güzelarslan
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.