Özlem Gürbüz
Köşe Yazarı
Özlem Gürbüz
 

AKRAN ZORBALIĞI

  Hiç düşündünüz mü, bu akran zorbalığının altında yatan sebeplerin ne ya da neler olabileceğini? Öncelikle "akran" sözcüğünün anlamını öğrenmekte fayda vardır. Nedir bu "akran"? Gelin öncelikle bu sözcüğün kökenine ve anlamına hep beraber bakalım. Arapça "krn" sözünden gelen "akran"; "eşler, yaşıtlar" sözcüğünden alıntıdır. TDK'ya göre "akran" kelimesi kullanıldığı yere göre üç farklı anlama gelir. Bunlar ; "yaşıt", "rütbeleri ya da görevleri aynı olan kimseler", "arkadaş", "dost". Peki ya "zorbalık"? Adından da anlaşılacağı üzere "zorbalık", hepimizin de bildiği üzere; bilinçli olarak başkalarına yapılan sözel, fiziksel saldırı, taciz veya manipülasyon yoluyla yani başkalarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak yoluyla etkisi altına almak anlamına gelir. Biri olumlu anlam taşırken, diğeri olumsuz anlam taşımakta ve bu ikisi de aynı anda uygulanabilir bir hale gelmiş durumda. Nasıl mı? Haydi bunu da örneklerle açıklayalım. Günümüzde ne yazık ki akran zorbalığı dünyanın hemen hemen her yerinde yapılıyor. Öyle ki, izlediğimiz yabancı ve yerli sinemalarda bile bunu görebiliyoruz. Hatta o sahneleri izlerken nasıl da içimiz acıyor değil mi? "Yazık çocuğa yaa" falan diyoruz. Dikkat ettiniz mi, "çocuk" kelimesini kullandım. Çünkü çocuklar arasında bu durum bir hayli yaygınlaştı. Özellikle okullarda ve mahallelerde çocuklar arasında şaka amaçlı da olsa bilinçsizce yapılan can yakıcı davranışlara her an her yerde görerek veya duyarak şahit olabiliyoruz. Özellikle de en çok sessiz ve sakin çocuklara bu davranışlar yapılmakta. Niye peki sessiz ve sakin çocuklara? Çünkü tabiri caizse "şımarık" bir çocuk, karşısındaki diğer sessiz ve sakin çocuğa ne yaparsa yapsın o çocuğun kendisine karşılık veremeyeceği bilincindedir. Keşke sadece bunun bilincinde olmayıp, aynı zamanda da yaptığı davranışın ne kadar zarar verici bilincinde de olsaymış. Biliyorum, şu an bu satırları okurken içinizden "Keşke"yi geçiriyorsunuz. Oysa bu keşkeleri bizler ortadan kaldırabiliriz. Bu mümkün. Nasıl mı? Her şeyin başı "eğitim" diyoruz ya hani, aslında hepimiz eğitim ile her şeyin çözülebileceğinin farkındayız. Okullardan önce evler, insanların ilk eğitim yuvasıdır. Kişi, ailesinden ne görürse çevresindekilere de gerek davranışlarıyla gerekse konuşma tarzıyla onu yansıtır. Aile hepimizin aynasıdır bu durumda, bize yansıyan ne ise onu gösteririz. Bir evde şiddet ve kavga varsa, o evde yetişen çocuk da zaman geçtikçe şiddete ve kavgaya meyilli hale gelir. Ama bir evde saygı, sevgi, huzur ve sükunet varsa o evde yetişen çocuk da aynı şekilde çevresine karşı yetiştirildiği şekilde olur ve yaşamına öyle de devam eder. Hiç unutmuyorum, ben çocukken ilkokula gittiğim zamanlar; "çatal mı, kaşık mı?" sorusunu hemcinsim olan bir akranım bana sormuştu. Benim de ilk aklıma gelen cevap "çatal" olmuştu. Bunun üzerine soruyu soran akranım bana gözlerimi kapatmamı söyledi ve ben gözlerimi kapattığımda iki elinin de baş parmakları ile gözlerimi bastırmaya kalktı. Acıyı hissettiğim anda kendimi geri çektim, yoksa belki de şu an göremeyebilirdim. Bu olayın ardından yaklaşık birkaç sene sonra davranış içerikli ders kitaplarında; "Gözlere bastırarak şaka yapmaktan kaçınılmalıdır." cümlesine denk geldim. Belli ki bu şaka çok fazla yaygınlaşıp zarara uğratmış olsa ki, zamanla her çocuk, bu şakanın ne kadar zararlı olduğunu anlamaya başladılar ve bir daha da bunu bir başkasına yapan olmadı. Bir de şöyle örneklerle açıklayacak olursam; çocuklara aslında kendilerine yapılmasını istemedikleri davranışın, bir başkasına da yapmamaları gerektiği anlatılmalı. Gelin görün ki birçok ebeveyn ne yazık ki bırakın çocuklarına bunu anlatmayı, "çocuktur, serbest büyüsün, kendi düşer, kendi kalkar, kendi yaşayarak öğrenir" diye diye bilinçsiz çocuklar yetiştirmeye başladılar. Düşünsenize bir çocuk, karşısındaki başka bir çocuğun canını ani ve habersizce yakacak şekilde olumsuz bir davranışta bulunuyor ve bunu da kendince "şaka" diye nitelendiriyor. Ne kadar garip değil mi?  İlk eğitim yuvası her şeyden önce ailedir, sonra da okuldur. Her ebeveyn, nasıl ki biyolojik anlamda çocuk yapıp anne ve baba olabiliyorsa, yetiştirdikleri çocuğun davranışlarının eğitimi konusunda da sorumludurlar. Her ebeveyn, kendi çocuğunu gözlemlemelidir, o çocuğun kendi akranları ile anlaşması nasıl ve ne şekilde oluyor diye bunlar gözlemlenmeli. Gerçi artık günümüzde sadece çocukları geçtim, gençler arasında bile gereksiz can yakıcı el kol şakaları halen yapılmakta. Eğer bunun önüne geçilmezse, fiziksel ve psikolojik zararlar da kaçınılmaz olur.
Ekleme Tarihi: 17 Şubat 2024 - Cumartesi

AKRAN ZORBALIĞI

 

Hiç düşündünüz mü, bu akran zorbalığının altında yatan sebeplerin ne ya da neler olabileceğini? Öncelikle "akran" sözcüğünün anlamını öğrenmekte fayda vardır. Nedir bu "akran"? Gelin öncelikle bu sözcüğün kökenine ve anlamına hep beraber bakalım.

Arapça "krn" sözünden gelen "akran"; "eşler, yaşıtlar" sözcüğünden alıntıdır. TDK'ya göre "akran" kelimesi kullanıldığı yere göre üç farklı anlama gelir. Bunlar ; "yaşıt", "rütbeleri ya da görevleri aynı olan kimseler", "arkadaş", "dost".

Peki ya "zorbalık"? Adından da anlaşılacağı üzere "zorbalık", hepimizin de bildiği üzere; bilinçli olarak başkalarına yapılan sözel, fiziksel saldırı, taciz veya manipülasyon yoluyla yani başkalarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak yoluyla etkisi altına almak anlamına gelir.

Biri olumlu anlam taşırken, diğeri olumsuz anlam taşımakta ve bu ikisi de aynı anda uygulanabilir bir hale gelmiş durumda. Nasıl mı? Haydi bunu da örneklerle açıklayalım.

Günümüzde ne yazık ki akran zorbalığı dünyanın hemen hemen her yerinde yapılıyor. Öyle ki, izlediğimiz yabancı ve yerli sinemalarda bile bunu görebiliyoruz. Hatta o sahneleri izlerken nasıl da içimiz acıyor değil mi? "Yazık çocuğa yaa" falan diyoruz. Dikkat ettiniz mi, "çocuk" kelimesini kullandım. Çünkü çocuklar arasında bu durum bir hayli yaygınlaştı. Özellikle okullarda ve mahallelerde çocuklar arasında şaka amaçlı da olsa bilinçsizce yapılan can yakıcı davranışlara her an her yerde görerek veya duyarak şahit olabiliyoruz. Özellikle de en çok sessiz ve sakin çocuklara bu davranışlar yapılmakta. Niye peki sessiz ve sakin çocuklara? Çünkü tabiri caizse "şımarık" bir çocuk, karşısındaki diğer sessiz ve sakin çocuğa ne yaparsa yapsın o çocuğun kendisine karşılık veremeyeceği bilincindedir. Keşke sadece bunun bilincinde olmayıp, aynı zamanda da yaptığı davranışın ne kadar zarar verici bilincinde de olsaymış. Biliyorum, şu an bu satırları okurken içinizden "Keşke"yi geçiriyorsunuz. Oysa bu keşkeleri bizler ortadan kaldırabiliriz. Bu mümkün. Nasıl mı?

Her şeyin başı "eğitim" diyoruz ya hani, aslında hepimiz eğitim ile her şeyin çözülebileceğinin farkındayız. Okullardan önce evler, insanların ilk eğitim yuvasıdır. Kişi, ailesinden ne görürse çevresindekilere de gerek davranışlarıyla gerekse konuşma tarzıyla onu yansıtır. Aile hepimizin aynasıdır bu durumda, bize yansıyan ne ise onu gösteririz. Bir evde şiddet ve kavga varsa, o evde yetişen çocuk da zaman geçtikçe şiddete ve kavgaya meyilli hale gelir. Ama bir evde saygı, sevgi, huzur ve sükunet varsa o evde yetişen çocuk da aynı şekilde çevresine karşı yetiştirildiği şekilde olur ve yaşamına öyle de devam eder.

Hiç unutmuyorum, ben çocukken ilkokula gittiğim zamanlar; "çatal mı, kaşık mı?" sorusunu hemcinsim olan bir akranım bana sormuştu. Benim de ilk aklıma gelen cevap "çatal" olmuştu. Bunun üzerine soruyu soran akranım bana gözlerimi kapatmamı söyledi ve ben gözlerimi kapattığımda iki elinin de baş parmakları ile gözlerimi bastırmaya kalktı. Acıyı hissettiğim anda kendimi geri çektim, yoksa belki de şu an göremeyebilirdim. Bu olayın ardından yaklaşık birkaç sene sonra davranış içerikli ders kitaplarında; "Gözlere bastırarak şaka yapmaktan kaçınılmalıdır." cümlesine denk geldim. Belli ki bu şaka çok fazla yaygınlaşıp zarara uğratmış olsa ki, zamanla her çocuk, bu şakanın ne kadar zararlı olduğunu anlamaya başladılar ve bir daha da bunu bir başkasına yapan olmadı.

Bir de şöyle örneklerle açıklayacak olursam; çocuklara aslında kendilerine yapılmasını istemedikleri davranışın, bir başkasına da yapmamaları gerektiği anlatılmalı. Gelin görün ki birçok ebeveyn ne yazık ki bırakın çocuklarına bunu anlatmayı, "çocuktur, serbest büyüsün, kendi düşer, kendi kalkar, kendi yaşayarak öğrenir" diye diye bilinçsiz çocuklar yetiştirmeye başladılar. Düşünsenize bir çocuk, karşısındaki başka bir çocuğun canını ani ve habersizce yakacak şekilde olumsuz bir davranışta bulunuyor ve bunu da kendince "şaka" diye nitelendiriyor. Ne kadar garip değil mi?

 İlk eğitim yuvası her şeyden önce ailedir, sonra da okuldur. Her ebeveyn, nasıl ki biyolojik anlamda çocuk yapıp anne ve baba olabiliyorsa, yetiştirdikleri çocuğun davranışlarının eğitimi konusunda da sorumludurlar. Her ebeveyn, kendi çocuğunu gözlemlemelidir, o çocuğun kendi akranları ile anlaşması nasıl ve ne şekilde oluyor diye bunlar gözlemlenmeli. Gerçi artık günümüzde sadece çocukları geçtim, gençler arasında bile gereksiz can yakıcı el kol şakaları halen yapılmakta. Eğer bunun önüne geçilmezse, fiziksel ve psikolojik zararlar da kaçınılmaz olur.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.