Yeni bir darbe planlanıyor. Başarılı olamazlar lakin bir iç savaş çıkararak vatanımızda Gazze de olduğu gibi kan dökmek istiyorlar.
Şu sorulara hükûmetimiz cevap vermelidir:
1. Tuzla Piyade Okulunda dindar subayları döverek taciz eden faşistlere niçin müsaade ediliyor?
2. Ordumuzdaki bu faşist yapılanmanın sorumlularını tespit edip yargılamak yerine sadece üç öğrenci subaya ceza vermek acizlik ve disiplinsizlik değil midir?
3. Vakti ile Başbakan Erbakan'a küfredip şimdi paşa paşa gezen Osman Özbek gibi küfürbaz generallerin önü mü açılıyor?
İşte bu soruların cevabını bekliyorum. Ayrıca,
Ordumuzun hedef azalarak iç çatışma çıkarmak isteyen faşistlere haddini bildirecek Cumhurbaşkanı Erdoğan neyi bekliyor?
İslam düşmanları sadece İsrail'de değil.
Bu vatanın havasını teneffüs etmiş fakat İslâm a düşman olan Sabetayci ve Pakraduni örgütleri deşifre etmek için MİT neyi bekliyor?
Milli Savunma bakanı ne iş yapar?
Genelkurmay başkanı bu rezalet nedeniyle neden istifa etmiyor?
İşte yeni bir darbe teşebbüsü içinde olan faşist yapıyı ifşa eden acı olaylar:
Teğmen cuntasını Tuzla Piyade Okulu'nda yürütülen soruşturma ortaya çıkardı
Tuzla Piyade Okulu’nda bazı askerlerin namaz kıldıkları için fişlenmeleri ve darp edilmelerinin ardından başlayan idari ve adli soruşturma bir “teğmen cuntası”nın varlığını ortaya çıkardı. Darbe dönemlerini hatırlatacak bir bildiri yayınlamayı da planlayan cuntacı teğmenler yargılanmaktan çekindikleri için vazgeçti.
(Haber Merkezi 14 Aralık 2023 Yeni Şafak)
Cuntacı teğmenler, daha Kara Harp Okulu’ndaki öğrencilik yıllarında sözde “Atatürkçülük” maskesiyle terör estirmeye başladı. Okul mescidinde namaz kılan öğrencileri “Atatürk düşmanı”, “tarikatçı-cemaatçi”, “irticacı” gibi ifadelerle fişleyen cuntacı teğmenler, dindar subayları fotoğraflarını paylaşarak hedef gösterdi, WhatsApp gruplarında cemaat ve tarikatlara galiz küfürler savurdu. Kara Harp Okulu’ndan Tuzla Piyade Okulu’ndaki Kursiyer Subay Taburu’na geçilince taciz daha da arttı. Olaylar, darp edilen 3 teğmenin şikayetiyle patlak verdi. İdari ve adli soruşturmalar, teğmen cuntasını ortaya çıkardı.
HEDEF GÖSTERDİLER
Bütün öğrencilerin bulunduğu 3 farklı WhatsApp grubunda resmen “tarikatçı subay(!)” avı başlatıldı. Grupta namaz kılan, şehitlik ziyareti yapan kursiyer subayların gizlice çekilmiş fotoğrafları paylaşılarak açıklama istendi. Hedef gösterilen kursiyer subaylardan bazıları “tarikatçı olmadığını” ispat etmek için kendilerini “Ne namazı, alnım secde görmedi” gibi ifadelerle savunmak zorunda kaldı. Ayrıca sözde tarikatçı subayların kendini açık etmesi için, gruplarda tarikatlara ve liderlerine ağıza alınmayacak galiz küfürler edildi. Alt sınıflarla da irtibata geçilerek “tarikatçı” subayları fişlemeleri istendi.
BASKI TÖRENDE AÇIĞA ÇIKTI
100’e yakın cunta kafalı teğmenin sözlü tacizleri 10 Kasım törenlerinde fiili saldırıya dönüştü. Dosyaya giren ifadelere göre, 10 Kasım’da gerçekleştirilecek tören öncesinde Atatürk fotoğrafları dağıtıldı. Piyade Teğmen A.A.’nın da aralarında olduğu bazı kursiyer subaylar, toplu iğne yetmeyince fotoğrafları yakalarına takamadı. Cunta heveslisi gruptan K.Ş. isimli teğmen, tören alanında “Atatürk resmini neden takmıyorsun? Cemaatçi misin sen s.. git” diyerek Teğmen A.A.’ya çıkıştı, zor kullanarak resmi yakasına takmaya çalıştı. Gördüğü muameleye sinirlenen Teğmen A.A. ise “İğne olmadığı için takamadım. Senin söylemenle mi takacağım? Ben kendim takarım” cevabını verdi. Araya giren bölük komutanına da “Resmi iğne olmadığı için takamadığını, Atatürk düşmanı olmadığını” anlatmak zorunda kalan Teğmen A.A., komutanın emriyle getirilen iğneyle resmi yakasına tutturdu.
KOĞUŞ BASIP KÜFRETTİLER
Gerilim törenden sonra da devam etti. Koğuşa giden Teğmen A.A., bu kez 15’e yakın cunta heveslisinin tacizine maruz kaldı. Teğmenler S.Y., U.T., S.Ç., “Ya seve seve ya s s takacaksın” gibi küfürlerin ardından “Bir gün gelecek hepiniz Atatürk’e secde edeceksiniz” ifadeleriyle Teğmen A.A.’ya hakaret etti. Aynı günün akşamında da Teğmen B.İ., tarikatçı diye yaftalanan Teğmen A.A.’ya ağır küfürler savurdu.
“SÖKERLERSE DÖVÜYORUZ BEYLER”
Bununla da yetinmeyen cuntacı teğmenler, 3 gün sonra yeniden sahne aldı. R.A. öncülüğünde organize olan teğmenler, “Atatürk düşmanı” diye fişledikleri 3 teğmenin kaldığı koğuşun kapısına 3 Atatürk resmi yapıştırdı. Kursiyer teğmenler WhatsApp grubunda “Sökerlerse dövüyoruz beyler” notuyla kapının fotoğrafını paylaştı. Bu paylaşıma yapılan yorumlar da ağır hakaret içerikli oldu.
100 KİŞİYLE İKİNCİ BASKIN
Kursiyer Teğmen M.F.Ş., koğuşa gelince taciz amacıyla asılan fotoğrafları sökerek cebine koyarken, M.F.Ş.’yi gözetleyen bir cuntacı, kapının fotoğrafını grupta paylaşarak “Atatürk resmini sökerek çöpe atmışlar” ifadeleri ile diğer arkadaşlarını galeyana getirdi. Olaylar bu noktadan sonra çığrından çıktı. Mesajı gören kursiyer Teğmen R.A. tarafından organize edilen 70-80 kişilik grup, koğuşa baskın düzenleyerek 3 kursiyer teğmene “Atatürk düşmanları” diye yumruklarla saldırdı, üniformalarındaki apoletleri ve Türk bayraklarını söktü. Saldırgan kursiyer teğmenlerden birisi “Burada Allah da benim, mahkeme de” diye tehditler savurdu. Durumdan haberdar edilen bir üsteğmenin olay yerine gelmesiyle grup dağıldı, saldırıya uğrayan kursiyer teğmenler ise Tuzla Devlet Hastanesi’ne giderek darp raporu aldı.
DARBE DÖNEMİNİ HATIRLATAN TACİZ YARGIDA
Olayla ilgili başlatılan idari soruşturmada saldırıya uğrayıp darp edilen 3 kursiyer teğmen ile saldırganlardan sadece 4 kursiyer teğmen zorunlu idari izne çıkarıldı. Darp edilen 3 teğmen, darbe dönemlerini hatırlatan tacizi yargıya taşıdı. Yaşanan olaylardan sonra 3 teğmen “kasten yaralama”, “tehdit”, “hakaret”, “kutsala hakaret”, “kişisel verileri hukuka aykırı şekilde vermek, ele geçirmek” suçlamasıyla söz konusu teğmenler hakkında Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Ayrıca hakaret ve darp nedeniyle de manevi tazminat davası açıldı. İdari tahkikat devam ediyor.
Güvenlik soruşturmasını nasıl aştılar?
15 Temmuz darbe girişiminin ardından terör örgütleri ve marjinal grupların TSK’ya sızmasını engellemek amacıyla bir dizi tedbir alınmıştı. Kara Harp Okulu’ndan başlayıp organize şekilde hareket eden, birliklerde dindar subay avına çıkıp bildiri yayımlama planları yapan cuntacı teğmenlerin, bu tedbirleri nasıl aştığı merak konusu oldu. Yaşananlar şu soruları akıllara getirdi: Cuntacı teğmenler Harp Okulu’na alınırken güvenlik soruşturması yapıldı mı? Yapıldıysa nasıl gözden kaçtı? Daha öğrencilik yıllarında organize bir yapıya dönüşerek açıktan faaliyet yürüten bu grup, Harp Okulu’nda nasıl dikkatlerden kaçtı ve okulu nasıl bitirdi? WhatsApp yazışmalarında da görüldüğü üzere namaz kılan öğrencileri fişlediklerini üstleri ile paylaştıkları halde, komutanlar bu yasa dışı faaliyete neden göz yumdu? Bu yapı ile ortak hareket eden üst rütbeli subaylar var mı?”
Devlet büyüklerine ağır hakaret
WhatsApp gruplarında cuntacı teğmenler başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere devlet büyüklerini hedef alan hakaret ve tehditlerde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elleri arkasında Atatürk resmi önünde çekilmiş bir fotoğrafı paylaşan cuntacılar, hemen altına eli arkada ve silahlı bir kişinin resmini ekleyerek göndermede bulundu. Bir başka mesajda “Biliyoruz yoruldun reis ama bırakma bu ümmeti çobansız” ifadeleriyle alay edildi. Bir diğer mesajda ise merhum Necmettin Erbakan ve ailesine küfürler edildi. Grupta Gazze’de yaşanan olayları gündeme getiren bir cuntacı, “Erbakan davası uğruna 1 yıl Gazze’de kalsın” ifadelerini kullandı. Bir başka kullanıcı “Hocamız hakkında doğru konuş. Bu konuda hassasiyeti olan insanlar” uyarısında bulundu. Aldığı cevap ise Erbakan ve ailesine çok ağır küfürler oldu. Halihazırdaki komutanlar ve eski Genelkurmay başkanları da cuntacıların hakaretlerinden nasibini aldı.
Muhtıra yayınlamayı bile düşündüler
Cuntacı teğmenler, TSK içindeki sözde tarikatçıları kamuoyunun gündemine getirmek için ince ince planlar yaptı. Bazı cuntacılar eski savcılarla irtibata geçtiğini ifade ederken, bazıları ise 10 Kasım’da yaşanan olayı sosyal medya ve medya organlarına servis ettiğini aktardı. Cuntacılar, darbe dönemlerini andıran bir bildiri yayınlamayı bile düşündü. Bir teğmen “Bir bildiri olabilir. İsimsiz bir şekilde devre adına. Basına yansırsa güzel olur” teklifinde bulundu. Bazı katılımcılar bu öneriye destek verirken, bir cuntacının “O iş tahmin edemeyeceğin bir yere gider. Mesela Montrö bildirisi” uyarısı üzerine öneri rafa kalktı. Bazı kullanıcılar da ırkçı-provokatif çıkışları ile tanınan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve o dönemki danışmanı Erhan Kaleli ile irtibata geçilebileceğini ifade etti.
PISIRIK VE KORKAT DEVLET YONETICISI İSTEMIYORUM.
BASBAKAN ERBAKAN A PEZEVENK DIYEN OSMAN ÖZBEK TERFI ETTIRILDI ŞIMDI PASA PASA GEZIYOR.
BU FASISTLERE HADDINI BILDIRECEK BIR MILLI SAVUNMA BAKANI BEKLIYORUM.
VESSELAM.