Sema KOCA 
Köşe Yazarı
Sema KOCA 
 

YOL VE YOLDAŞ

YOL VE YOLDAŞ Ne kadar da büyütüyoruz bazı insanları gözümüzde.. Beşer olduklarını/olduğumuzu unutuyoruz. Mükemmel olan sadece ALLAH'tır. Kullar, yaratılışta fıtratına yüklenen takva ve fücurun hangisini beslerse o yönde gelişir. Takvalı olan insan hata yapmayacak diye bir kaide yoktur, olamaz da. İnsan bu, beşer ve şaşar.   Dini kimlikle ortaya cıkan kılık kıyafet, kıldığı namaz, tuttuğu nafile oruçlar,.. insanın kendine yaptığı hasenelerdir. Bunlar bizi salih amele götürmüyorsa, yani topluma zararı olmamakla kalmayıp faydalı ıslaha yönelik eylemlerimiz olmuyorsa, sevap makinası olarak görüyoruz tüm ibadetlerimizi demektir. Namaz fahşadan alıkoyar diyor Rabbimiz Ankebut 45 te. Ne yazık ki, şirkten kurtuldum diyen nefsine tabi oluyor. Neden? Çünkü Allah'ı geregi gibi takdir edemeyince, kainat boşluk kabul etmez ve Allah/Hak ile dolduramadığın yeri batıl istila eder. Bu son kaçınılmazdır. O yüzden her an sürekli Rahmanla olmalıyız ki şeytan ve avaneleri en ufak bir çatlak bulup icimize sızmasınlar. Unutmamamız gereken birşey var: hata yaptığını düşündüğümüz karşımızdaki de bir beşer. Biz bu dünyaya imtihan için geldik, acılarımız değil sadece günahlarımıza ve hatta sevaplarımıza da saplanıp kalmamalıyız. Tevbesi kabul olan mümin,  günahını farkettiği an pişman olan istiğfar edip istikametini düzeltme niyet ve gayretine giren, günahta israr etmeyen kişidir. Ne kendi hatalarımıza/günahlarımıza, ne de muhataplarımızınkine saplanıp/takılıp kalmamalıyız. Herkes ya yanıldığından ya da kendisine yakışanı yapar. Önemli olan yaptığının yanlışlığını farkedince sadece Allah'tan ya da kuldan değil, her ikisinden de özür dileyip, kendini affettirmek olmalıdır. Sevaplara takılma nasıl olur? Bu kadar yaptım deyip onu gözünde büyüterek yeterli görerek. Yaptıklarım yapacaklarımın delilidir deyip bunun ardına sığınıp, bildiğini okumak olmamalıdır. İnsan sevdikçe, affettikçe, güzellik iyilik yaptıkça büyür, iyileşir, huzuru yakalar.  Birey önce kendini düzeltmeli. Sonra evini. Daha sonra da çevresini. Zaten kendini düzelten çevresini de etkisi altına alacaktır.  Hayat bir tren yolculuğu gibidir. Yanımıza oturan/hayatımıza giren her insan bize bir şeyler katar ya da bizden bir şeyler alarak ayrılır. Gerek iyilik, güzellik, mutluluk; gerekse kötülük, çirkinlik, üzüntü namına olsun bize her halükârda kazanç sağlar. Yeter ki olayları iyi okumayı bilelim, başaralım. Kötü olaylardan, hatalı davranışlardan ders çıkarırsak bunu olumlu hale getirebiliriz biiznillah.  Yolumuz belli, yönümüz belli. Bu yolda yürürken yolcularda muhakkak değişiklik olacaktır. Yolcu pes edince bizde mi yoldan çıkıp vazgeçelim? Her yolcuyla inmeye kalkarsak, önceliğimiz olan istikametimize hangi yüzle varacağız? Yolun sahibine ihanet olmaz mı? Selam ve dua ile... Sema KOCA 
Ekleme Tarihi: 28 Ekim 2021 - Perşembe

YOL VE YOLDAŞ

YOL VE YOLDAŞ Ne kadar da büyütüyoruz bazı insanları gözümüzde.. Beşer olduklarını/olduğumuzu unutuyoruz. Mükemmel olan sadece ALLAH'tır. Kullar, yaratılışta fıtratına yüklenen takva ve fücurun hangisini beslerse o yönde gelişir. Takvalı olan insan hata yapmayacak diye bir kaide yoktur, olamaz da. İnsan bu, beşer ve şaşar.   Dini kimlikle ortaya cıkan kılık kıyafet, kıldığı namaz, tuttuğu nafile oruçlar,.. insanın kendine yaptığı hasenelerdir. Bunlar bizi salih amele götürmüyorsa, yani topluma zararı olmamakla kalmayıp faydalı ıslaha yönelik eylemlerimiz olmuyorsa, sevap makinası olarak görüyoruz tüm ibadetlerimizi demektir. Namaz fahşadan alıkoyar diyor Rabbimiz Ankebut 45 te. Ne yazık ki, şirkten kurtuldum diyen nefsine tabi oluyor. Neden? Çünkü Allah'ı geregi gibi takdir edemeyince, kainat boşluk kabul etmez ve Allah/Hak ile dolduramadığın yeri batıl istila eder. Bu son kaçınılmazdır. O yüzden her an sürekli Rahmanla olmalıyız ki şeytan ve avaneleri en ufak bir çatlak bulup icimize sızmasınlar. Unutmamamız gereken birşey var: hata yaptığını düşündüğümüz karşımızdaki de bir beşer. Biz bu dünyaya imtihan için geldik, acılarımız değil sadece günahlarımıza ve hatta sevaplarımıza da saplanıp kalmamalıyız. Tevbesi kabul olan mümin,  günahını farkettiği an pişman olan istiğfar edip istikametini düzeltme niyet ve gayretine giren, günahta israr etmeyen kişidir. Ne kendi hatalarımıza/günahlarımıza, ne de muhataplarımızınkine saplanıp/takılıp kalmamalıyız. Herkes ya yanıldığından ya da kendisine yakışanı yapar. Önemli olan yaptığının yanlışlığını farkedince sadece Allah'tan ya da kuldan değil, her ikisinden de özür dileyip, kendini affettirmek olmalıdır. Sevaplara takılma nasıl olur? Bu kadar yaptım deyip onu gözünde büyüterek yeterli görerek. Yaptıklarım yapacaklarımın delilidir deyip bunun ardına sığınıp, bildiğini okumak olmamalıdır. İnsan sevdikçe, affettikçe, güzellik iyilik yaptıkça büyür, iyileşir, huzuru yakalar.  Birey önce kendini düzeltmeli. Sonra evini. Daha sonra da çevresini. Zaten kendini düzelten çevresini de etkisi altına alacaktır.  Hayat bir tren yolculuğu gibidir. Yanımıza oturan/hayatımıza giren her insan bize bir şeyler katar ya da bizden bir şeyler alarak ayrılır. Gerek iyilik, güzellik, mutluluk; gerekse kötülük, çirkinlik, üzüntü namına olsun bize her halükârda kazanç sağlar. Yeter ki olayları iyi okumayı bilelim, başaralım. Kötü olaylardan, hatalı davranışlardan ders çıkarırsak bunu olumlu hale getirebiliriz biiznillah.  Yolumuz belli, yönümüz belli. Bu yolda yürürken yolcularda muhakkak değişiklik olacaktır. Yolcu pes edince bizde mi yoldan çıkıp vazgeçelim? Her yolcuyla inmeye kalkarsak, önceliğimiz olan istikametimize hangi yüzle varacağız? Yolun sahibine ihanet olmaz mı? Selam ve dua ile... Sema KOCA 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.